Kültürel Ekolojik Bir Yaklaşım

Doğa ve kültür, arkaik zamanlardan beri edebiyata konu olmuş kavramlardır. Aralarındaki dikotomik ilişki, felsefenin de ilgisini çekmiştir. Çalışmanın kuramsal çerçevesini oluşturan Kültürel Ekoloji Olarak Edebiyat, sistemin hegemonik güçleri ile toplumun marjinalize edilmiş konuları arasında dengeyi sağlayan bir mekanizma gibi çalışmaktadır. Hayatın ikilemlerden ibaret olduğunu söylemek ya da bu durumu kabullenmek yeterli değildir. Önemli olan dikotomik ilişkiler içerisindeki sistematik olgular ile bastırılanlar arasında bir ilişki oluşturmak, homojen bir birliktelikten ziyade bir arada olmalarını sağlamaktır. Bu kuram, içinde barındırdığı alt metinlerle felsefi, sosyolojik ve antropolojik bir edebiyat sentezi ortaya çıkarmaktadır.
Kültürel-ekolojik bir yaklaşımla ele alınan Venedik, birincil kaynakça olarak incelenen eserlerde ortak uzam olarak yer almakta ve ‘Kurmaca Karşıt Söylem’ olarak ortaya çıkmaktadır. Venedik’in katastrofik ve liminal gücü sayesinde aydınlanmacı toplumlarda bireylerin ve olayların Diyonizyaklaştırıldığı ve resmi söylemlerin çözüldüğü görülmüştür. Eserlerin sonunda görülen sembolik ölümler, doğa ile kültürün karşı karşıya gelmesinden kaynaklanmaktadır. 


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

Bu kitap, Anadolu’nun önsözü kabul edilen Erzurum’un geleneksel sivil mimari yapılarını konu almaktadır. Bu yapıların tarih boyunca doğal afetlere ve şehrin stratejik konumuna bağlı olarak geçirdiği değişim ve gelişimler kronolojik olarak izlenmeye çalışılmıştır. Özellikle son dönemde tescilli geleneksel evlerin yenilenmesine yönelik yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilen projeler, kültürel mirasa yönelik yerel halkın farkındalığının artmasına katkı sağlamıştır. Bu bağlamda kitaba Erzurum halkının geleneksel mirası korumaya ilişkin tutumlarının değerlendirildiği bir araştırma da eklenerek, sonuçlar paylaşılmıştır.

Kitabın, kültürel miras konusuna ilgi duyan herkese faydalı olmasını temenni ederiz.


Basım Ayı/Yılı : 4/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 122
Ağırlık : 122
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00
Gündemden Tarihe Antropolojik Notlar

Akademik çevrelerin hep sıradan insanların sorunlarına uzak olmasından yakınılır. Haklı olunan taraflar olsa da, bu iddiaya tamamen katılmak mümkün değildir. Özellikle sosyal bilimlerle ilgilenen akademisyenler, hem sahada hem de teoride halkın içindedir.

Bu açıdan bakıldığında Sosyal Antropoloji, sosyal bilimler arasında en ön sıradadır. Ben de bir sosyal antropolog olarak, gündem olup çeken ve hakkında değer bulduğum konularda târihe notlar düşüyorum.

Siyasetten dine, eğitimden iletişime kadar her konuyu kapsayan Sosyal Antropolojinin bana imkan tanıdığı bakış açısıyla kişisel kanaatlerimi zaman içinde biriken bu yazılarda ortaya koymaya çalıştım.

Bu yazılarda ortaya koyduğum kanaatlerim, bir savunma veya yargı değildir. Doğru olup olmadığını da en büyük ve âdil sınav olan zaman gösterecektir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 388
Ağırlık : 388
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺202,50

Hatay, uzun bir tarihsel süreçte çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Bundan dolayı kültürel anlamda oldukça zengin bir birikime sahiptir. Bu birikim sonucunda topluma ait gelenek, görenek ve toplumsal uygulamaların da oldukça çeşitli ve fazla sayıda olduğu görülmektedir.

Prof. Dr. Bülent ARI tarafından kaleme alınmış olan “Hatay Halk Kültürü Üzerine Araştırmalar” kitabı, Hatay halk kültürüne ait unsurları ve şehrin kültürel birikimini titizlikle ele almıştır. Hatay’da doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş dönemlerine ait uygulamalar, gündelik yaşamdan kesitler; Hatay halk edebiyatına ait örnekler, Hatay’da ön plana çıkan el sanatları, bölgesel halk oyunlarına ait unsurlar, Hatay’daki geleneksel çocuk oyunları, bölgeye ait halk hekimliği uygulamaları, Hatay mutfağına ait yemekler ve yemek kültürü ile bölgede kullanılan lakapların derlendiği bilgilerden oluşan kültürel özelliklere bu kitapta yer verilmiştir.

Hatay halk kültürüne ait unsurların tanıtılması ve bu unsurların gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayacak nitelikteki bu kitap; Hatay halk kültürüne ait yapılacak olan sonraki çalışmalara da kaynaklık edici ve yol gösterici bir mahiyete sahiptir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 116
Ağırlık : 116
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Dinî yaşantıyla kültürün şekillenmesi arasında canlı bir bağ bulunmaktadır. Bir taraftan dinî yaşantı kültürü inşa ederken öte yandan kültürel ortam da dinin şekillendirilmesinde ciddi bir paya sahip olabilmekte ve dinî metinlerin inşasında görünürlüğünü hissettirebilmektedir. Bu açıdan din-kültür ilişkisi çoğunlukla antropolojik bir perspektifi zorunlu kılmaktadır. Elinizdeki bu çalışmayla ülkemizde sosyal bilim müktesebatına çoklu bilim anlayışına sadık kalarak genel okur kitlesinin din ve kültür ilişkisi hakkında farklı alanlardan metinler okumasına katkı ağlamayı umuyoruz. Bir deneme girişimi olarak nitelenebilen bu çalışmaların daha iddialı çalışmalara kapı aralaması temennimizdir. Elbette ki bu çalışma dizisi temelde İslamî terminolojinin hakim olduğu metinlerden oluşmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde İslamî geleneğin anlaşılmasında din ve dinin gelenek içindeki yerinin daha iyi anlaşılması için farklı İslamî ilim dallarının bu konudaki anlayış ve yaklaşımı önem arz etmektedir. Çünkü din, nihayetinde toplumsal bir kurumdur ve toplumsal bir kurum olarak dinamik bir yapı arz etmektedir. Aynı zamanda bu yapı sürekli değişim ve dönüşüm geçirerek farklılaşabilmektedir. Bu bağlamda dinî olanın değişim ve dönüşümünü iyi şekilde anlayabilmek dinin geçmiş, mevcut ve gelecek tasavvurları hakkında en iyi kanaatlere varmaya yardımcı olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 318
Ağırlık : 318
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00

Edebiyat insanların duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini ve hayallerini yazılı ya da sözlü olarak ifade ettikleri metinlerden oluşmaktadır. Bu metinlerin yazıldığı dönemin kültürünü, toplumsal yapısını, politik görüşlerini yansıtmaları da bu sebeple olağandır. Zira edebiyat bir diğer deyişle kurmaca metinler yalnızca estetik kaygılarla oluşturulmuş eğlencelik metinler değillerdir, bu metinler aynı zamanda tarihsel, kültürel, politik, sosyolojik ve daha birçok farklı alan açısından ele alındığında geniş bir araştırma yelpazesi sunabilen önemli bilgi taşıyıcılarıdır. Özellikle edebi metinlerin yazarlarının dönemin dinamiklerinden etkilendikleri ve oluşturuldukları zaman diliminde yaşanan olaylardan izler taşıdıkları bilinmektedir, bu
nedenle edebiyat ve tarih arasında da oldukça sıkı bir ilişki kurulmaktadır. Çalışmamız bu sebeple kültürel bir iletişim aracı olarak edebiyatın aynı zamanda tarihe tanıklık eden, tarihi belgeleyen bir sanat dalı olduğunun altını tekrar çizmektir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,00

İnisiyasyon kavramı bireyin gelişimi için, doğaüstü varlıklardan ruhsal tesir’i alıp aktarabilen bir üstadın sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, yöntemli bir eğitim şekli olarak tanımlanır. İnisiyasyon Latince “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama” anlamındaki “initium” sözcüğünden gelir. İnisiyasyon ile genellikle inisiye olacak öznenin dinsel ve sosyal statüsünü kökten değiştirmeyi amaçlayan sözlü öğreti ve âyinlerin tümü anlaşılır. Felsefi terimle söylenecek olursa, inisiyasyon varoluşsal düzenin ontolojik bir dönüşümüne denk gelir. Bu sınavların sonunda inisiyasyona aday kişi, önceki durumuna göre bambaşka bir varoluşa sahip olur. Bu sayede o, yetişkinlerin kurumlarını, tekniklerini, davranışlarını, ayrıca kabilenin kutsal mitlerini ve geleneklerini, tanrıların adını ve bunların eserlerinin hikâyesini, özellikle de zamanın kökeninde kurulduğu şekliyle kabile ile doğaüstü Varlıkların kutsal mitlerini ve geleneklerini öğrenir.

Farklı inisiyasyon türlerini açığa çıkarmak için Mircea Eliade sırasıyla geleneksel toplumlarda erinlik âyinlerini, gizli cemiyetlere giriş törenlerini, askerî ve şamanik inisiyasyonlarını, YunanDoğu gizemlerini, Hıristiyan Avrupa’da inisiyatik motiflerin kalıntılarını ve son olarak da bazı inisiyatik motifler ile edebî temalar arasındaki ilişkiyi ele alır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 252
Ağırlık : 252
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

MichelChevalier’nin “ Ruh Doğudur, Beden Batı”  görüşünü  ileri sürdüğü tarihten bugüne kadar geçen iki asırda  genel  kanaat : üst  düzey uygarlık,  kültür, sanatın kökeni ve  gelişimi yani ruhunun da, sadece   Hristiyan/Batı  dünyasına  ait  bir ayrıcalık olduğu  önyargısına dönüşmüştür.
19. yüzyılın  ikinci yarısında sanayileşme  devrimini tamamlayan Batı; iktidar, güç ve paranın temel değerler olduğu bu ortamda, dünyanın tek hakimi ve efendisidir.  Sömürgecilik ve ırkçılık ta en  doğal  hakkıdır.  Batı’yı, karanlık  çağlarından, Batılı insanı,  zalim köleci  düzenin sefaletinden,  vahşetinden kurtaran  Doğu’nun görkemli uygarlıkları  görmezden gelinerek, Antik Yunan – Roma -  Kilise Hristiyanlığı ve Rönesans’a dayandırılan  hayali bir uygarlık  tezi  ortaya atılır.  Bu  sanal dünya gerçeği,  vahşi kapitalizmin bütün olanakları kullanılarak  tüm dünyaya kabul ettirilir.  İstisnalar; ruhunu satmayan,  Allah  ve kendi iradesinden başka hiçbir güce boyun eğmeyen büyük sanatçı düşünürlerdir. Bedeli ne olursa olsun gerçeği  açıkça dile getirmekten korkmayan bu asil ruhlar  tarihin en kaotik en umutsuz dönemlerinde  insanlığın o gününe ve geleceğine eserleriyle umut ışığı olmuşlardır.  
Bu zalim düzene karşı önce cephelerde  savaşmış, ardından kurduğu yeni ulusun Tarih Kitabı’n da bilimsel gerçekleri ortaya koyarak  Batı’nın ön yargılı sahte uygarlık tezlerini çürüten dünyadaki tek lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.  Adnan Saygun’un yaratıcı gücü de işte bu emsalsiz kaynaktan beslenir. 
Kitapta ele aldığımız dört besteci: Mozart, Wagner, Philip Glass ve Saygun’u birleştiren manevi iklim; Doğu’nun alçakgönüllü, kanaatkar huzur arayışında, tek ilahi varlık Allah’ta buluşmayla sağlanan birlik,kardeşliktir. Bu özlemi operalarında dile getirirken, müziğin;  sözün bittiği yerde başlayan   ulvi  gücünün yanı sıra  kendi vicdanlı mütefekkir  kişiliklerini de  yansıtırlar. 
Anadolu’nun tüm uygarlıkları harmanlayan, imbikten süzen derin birikimini, yüce  insanlığını müzikle ifadede Wagner’den sonra  en yüksek zirveye taşıyan Adnan Saygun son sözü söyleyecektir. Nitekim “Yunus Emre Oratoryosu”;  Anadolu’dan yükselen bu kollektifvicdan yankısı,  aynen sekizyüz yıl önce Konya’dan yükselen çağrı gibi,  dünyanın  farklı kültürleri, farklı inançlarına sahip onlarca ülkesinde  aynı  coşkuyla  dinleyiciyi kucaklamıştır.  Mozart, Wagner, Philip Glass’ın  arayışlarının,  sorularının cevabı  Doğu’nun ve Batı’nın  ruhunu buluşturan tek yer   Anadolu’da,   Toprak Ana’nın  bağrından yükselen  müziğinde, ninnisinde, şiirinde, masalında, ağıtına ve ilahisindedir.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺169,15
İnsan ve Kültür Eleştirisi

“Eleştirel Aydınlanmanın ilerlemesi, öncelikle eleştirel kültür bilincinin gelişmesi ve süreklileşmesiyle yakından ilgilidir; çünkü kültür, toplumun tüm üretimini ve üretimsizliğini yansıtır. Bu bakımdan her düşünsel etkinlik gibi, eleştirel Aydınlanma da tümel kültür ortamında ilerler ya da geriler. Kültür, insanın yaşamını sürdürmek, doğal ve toplumsal koşulları değiştirmek, özünü geliştirmek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği eylemlerin ve etkinliklerin sonucunda ürettiği değerlerin ve değersizliklerin toplamıdır.”

Onur Bilge Kula, Aydınlanma felsefesinin önemli bir ayağını oluşturan kültür eleştirisini, kültürü de biçimlendiren toplumsal çelişkileri, bunların nedenlerini ve olası çözüm önerilerini Sokrates, Immanuel Kant, Max Weber, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli gibi düşünürlerle, Tolstoy, Nazım Hikmet, Ataol Behramoğlu, Yaşar Kemal gibi güçlü kalemlerin metinlerinden örnekler ve insan görünümleriyle yorumluyor.


Basım Ayı/Yılı : 4/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,70
Anın Farkında Olmak ve Huzuru Bulma

Yaşam, bazen karmaşık, bazen sade, ama her zaman değişken bir süreçtir. Tüm bu değişkenlik ve belirsizlik içinde, anlam arama, huzur bulma ve içsel dinginliği yakalama çabamız devam eder. İşte bu kitabın amacı, bu çabamıza ışık tutmaktır. “Zen ve Yaşam Sanatı: Anın Farkında Olmak ve Huzuru Bulmak” adlı bu kitap, yaşamın her alanında Zen prensiplerini uygulamanın yollarını araştırıyor ve Zen’in günlük yaşantımıza nasıl entegre edilebileceğine dair bir kılavuz olmayı hedefliyor.
Zen’in binlerce yıllık bilgelik ve sadece ‘var olma’ sanatını vurgulayan derin öğretileri, kitabın tüm sayfalarına sinmiştir. Her bölüm, birbirinden farklı ve özenle seçilmiş konular üzerinden, Zen’in yaşamın her alanına nasıl nüfuz edebileceğini ve bizi daha bilinçli, dingin ve anlam dolu bir yaşama nasıl yönlendirebileceğini gösterir.
Bu kitap, bir baştan sona okuma rehberi olmanın yanı sıra, her bölümünü ayrı ayrı inceleyebileceğiniz bir başvuru kaynağıdır da. Zen ve Bilinçli Yemekten, Zen ve İlişkilere, Zen ve Sanata kadar geniş bir yelpazede, Zen’in günlük yaşamımızı nasıl dönüştürebileceğini ve zenginleştirebileceğini göreceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 77
Ağırlık : 77
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺54,56

Peter N. Stearns zaman kavramını evrensel bir bakış açısıyla, tarihsel bağlamda ele alıyor... Hem takvimsel zamanı hem de saat zamanını kapsayan Tarih İçinde Zaman’da; inanç sistemlerinden sanayileşmeye kadar pek çok düzlemde yaşanan gelişmeleri gündelik yaşam pratiklerine dönüştürmesi bakımından, zamanı algılama biçimimizdeki tarihsel değişimin önemi inceleniyor.

Modern zaman algısının sebepleri ve süregelen sonuçlarını açıklayan bu çalışma, erken dönem toplumlarının zamanın ölçümüyle neden ve nasıl ilgilendiğini de irdelemekten geri durmuyor.

Stearns, çeşitli toplum ve kültürlerin alışkanlıklarını ve zaman kavramına yaklaşımlarını karşılaştırmalı olarak incelerken bir yandan da küreselleşmenin bunlar üzerinde yarattığı gelişimlerin etkilerini tartışıyor. Günümüzdeki ve geçmişteki farklı insan topluluklarının zaman kurguları ve anlayışlarına dair kapsamlı bir kaynak niteliğindeki Tarih İçinde Zaman, yer verdiği görseller ve açıklayıcı örneklerle de okurun, bu çeşitliliği kavramasını kolaylaştırıyor.

Tarihsel süreç ve güçlerin, hayatlarımızı etkilemeye ve şekillendirmeye devam ettiğine dikkat  çeken Tarih İçinde Zaman, tarih ve sosyoloji alanında çalışanların yanı sıra zamanı kavrayışımızdaki değişimin izini sürmek isteyenler için büyüleyici bir eser.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,23

James Mellaart was a pioneering archaeologist who made some of the greatest discoveries about Turkey’s prehistoric past, changing our understanding of the late stone age forever. His excavation of the huge Neolithic mound site of Çatalhöyük, now a World Heritage Site, brought revolutionary evidence of a complex prehistoric town, revealing previously undreamt of art and culture, and making him famous. However, there was far more to the man than his archaeology – his troubled childhood, fierce identity, love for Turkish culture, as well as the controversies by which he was dogged, meant that his life was filled with adventure and exoticism. 

This book delves into the life of James Mellaart and his wife Arlette, their family histories and historical Istanbul, the romantic backdrop to Mellaart’s ground-breaking work. His son Alan explores in detail how the lives of his parents and their respective families unfolded, set against the social whirl of a summer palace on the Bosphorus. Mellaart’s archaeological discoveries and the excitement of excavation are vividly explained in first-hand accounts by those who were there at the time. Historical reports, eyewitness accounts from those who knew him and assessments of the impact of both Mellaart’s work and character by leading academics show the undoubted importance of his contribution to the archaeology of Turkey and the wider Near East. Richly illustrated in colour throughout, here for the first time the reader encounters previously unseen archive materials, including Mellaart’s personal notebooks and accounts, giving new perspective on one of the greatest and most controversial characters in the history of archaeology.     

Contents:

  • Preface / Alan Mellaart, Emma L Baysal
  • Prologue: The Skeleton Cleaning Club: Childhood Memories of Çatal Hüyük / Alan Mellaart
  • The life of James Mellaart / Alan Mellaart
  • Arlette Mellaart: A Journey to Archaeology / Alan Mellaart
  • Bohemia on the Bosphorus / Arlette Mellaart
  • Safvet Pasha / Sinan Kuneralp
  • Kadri and Ulviye Cenani / Alan Mellaart
  • James Mellaart: A Man Addicted to Archaeology / Mehmet Özdoğan
  • Extracts From The Interval: A Life in Near Eastern Archaeology / Seton Lloyd
  • Working with Jimmy and Arlette Mellaart from 1955 to 1958 / David Stronach
  • James Mellaart and Hacılar / Maxime Brami
  • ‘Jimmy Bey of Hacılar’ and someMemories of Fifty Years / Refik Duru
  • Notes on the Çatal Hüyük Excavations / Ian Todd
  • Letters from Çatalhöyük / Grace Huxtable
  • Mellaart’s Notebooks: The Story of Çatalhöyük’s First Days / Emma L. Baysal
  • Working With Arlette and James Mellaart at Kanlıca in 1964: Those were the Days / Peder Mortensen
  • Jimmy and Arlette Mellaart at Çatal Hüyük / John Ingham
  • James Mellaart and Çatalhöyük: An Evaluation / Ian Hodder
  • One of archaeology’s great mysteries: Dorak / Seton Lloyd, Kenneth Pearson, Patricia Connor, David Stronach
  • Gordon Square / Donald Easton
  • Memories of Jimmy and Arlette / Ian Hodder
  • Tribute to James Mellaart / John Carswell
  • Tribute to James Mellaart / Trevor Watkins
  • James Mellaart Bibliography

Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 476
Ağırlık : 476
En / Boy : 20 / 28
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺900,00


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 560
Ağırlık : 560
En / Boy : 21 / 30
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺1.400,00
Modern Türklükte Kültür Hareketi

Türkiye’nin yaklaşık iki asırdır içinden geçmekte olduğu modernleşme sürecini farklı yönleriyle ele alan geniş bir literatür bulunmaktadır. Söz konusu süreci fikir boyutuyla ele alan, karşılaşılan düşünce sorunlarını, önemli akımları ve bu akımların etkili şahsiyetlerini kendisine konu edinen çalışmalar, bu literatürün önemli bir kısmını teşkil eder.

1921 yılında Almanya’da doktora tezi olarak hazırlanan Modern Türklükte Kültür Hareketi bu literatür içerisinde ayrı bir öneme sahiptir. Bu kitap, Türkiye’nin modern dönemde geçirdiği zihniyet ve düşünce dönüşümünü tasvir eden orijinal bir çalışmadır. Şu ana kadar dikkatlerden kaçan bu çalışmada söz konusu süreçteki batılı tesirler ve yerli dinamiklerin etkileşimi, edebiyat ve düşünce ilişkisi ile modern din yorumları konusunda özgün görüşler dile getirilmektedir.

Gerek kitabın 1921 yılı gibi erken bir tarihte yazılması, gerekse dönemin fikir tartışmalarının içerisinde yer almış, ancak ideolojik bir tarafgirlikle değil, soğukkanlı bir yaklaşımla hareket eden bir yazara ait olması, onu ayrıcalıklı kılmaktadır. Bu özelliklerini göz önünde tutarak eserin, Modern Türk Düşünce Tarihi çalışmalarının ilk örneklerinden biri olarak kabul edilmesi gerektiği aşikârdır.


Basım Ayı/Yılı : 9/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 221
Ağırlık : 221
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺147,00
Takvimler , Saatler ve Kültürler

Tarih boyunca, hayat tecrübemizin en soyut, geçici ve anlaşılması güç fenomenlerinden biri olan zamana bir düzen dayatıp ölçeklendirmeye yönelik karşı konulamaz bir ihtiyaç hissettik. Özellikle yeni binyılın başlangıcından itibaren, zamanın doğasına duyduğumuz hayranlık ve onu tanımlama girişimlerimiz yeni seviyelere ulaştı. Bedenlerimiz, makinelerimiz ve yıldızlarla ölçtük onu. Günümüzün modern dünyasında, doğanın algıladığı zamanı parçalara ayırdık, düz bir çizgi hâline getirdik ve anlaşılmaz bir hâl alana kadar uzattık.

Peki tüm bu çabaya rağmen takvimlerimiz ve saatlerimiz gerçekte neye hizmet ediyor? Takvimimizin antik ve “ilkel” halkların kullandıklarından ne farkı var? Bugün, yirmi birinci yüzyılda; zamanın doğallıkla atan nabzından, atalarımızın olduğundan daha mı uzaktayız?
Anthony Aveni, zamanı algılama, tanımlama ve ölçme biçimimizi; astronomiden biyolojiye, mimariden teolojiye çeşitli disiplinler çerçevesinde tarihsel bir bakış ile ele alıyor.

“Üst düzey bilim ve iyi üslubu bir araya getiren eşsiz bir eser. Hayatlarımız, hatta atalarımızın hayatları; ustalıklı takvimler tarafından düzenlendi. Yalnızca aynı zamanda antropolog ve arkeolog olan bir astronom, böyle karmaşık bir meseleyi bu derece iyi bir üslupla anlatabilirdi.”- Michael D. Coe (Antropoloji Profesörü – Yale Üniversitesi)

“Hiç kimse, bizlerin ve atalarımızın zamanın ipliğine bağladığı anlam düğümlerini çözme konusunda astronom Anthony Aveni’den daha donanımlı olamazdı. Bu kitap, tüm geçmişimizi ve akıp giden zamanın zihinlerimizde bıraktığı izi, bir kol saatinin saniyelik hareketinin ilgi uyandırıcılığı ve dijital bir okumanın netliği ile keşfediyor.” - E. C. Krupp (Griffith Gözlemevi ve Planetaryum Direktörü)


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 366
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,60
Tarih Kültür İnanç ve Ritüel

İran, Zerdüştîliğin kadim bir merkezidir. Her ne kadar Zerdüşt’ün İran’da doğduğu ve yaşadığı kesin olmasa da onun oluşturduğu dinin, gelişerek günümüze kadar ulaşmasında bu coğrafyanın önemli yeri bulunmaktadır. Zerdüştîlik, İran’daki uzun tarihi geçmişiyle Ahamenişler/Persler (M.Ö. 550-331) ve Sasaniler (224-651) gibi iki imparatorluk döneminde devlet desteği görmüş ve İran coğrafyasının şekillenmesinde önemli tesiri olmuştur. Sasanilerin yıkılmasından sonra yok olmamış, etkin olmasa da varlığını, tesirini İran ve Hindistan gibi farklı coğrafyalarda sürdürmüştür. İran İslam inancının ve halk kültürünün birçok unsurunda bu tesiri görmek mümkündür. Günümüzde Zerdüştîlik İran’da az sayıda müntesibiyle varlığını devam ettirmektedir. Dünya çapında bu din hakkında birçok araştırma yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Fakat bu dinin akademik düzeyde ülkemizde hak ettiği ilgiyi yeterince gördüğü söylenemez.


Basım Ayı/Yılı : 9/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺127,50

Pek çok uygarlığın ve kültürün yeşerdiği Anadolu’muzda, Büyük Menderes Havzası tarih boyunca hep önemli bir coğrafya olmuş, insanlığın gelişiminde öncü rol oynamıştır. Bu bereketli ve kadim havzanın önemli yerlerinden birisi de Nazilli ve çevresidir.  Geçmişten günümüze birçok uygarlığa ev sahipliği yapan bu topraklar, tarihi ve arkeolojik zenginlikleriyle göz kamaştıran bir kültür bölgesidir. 

Maiandros (Büyük Menderes) ve Harpasos (Akçay) gibi stratejik nehirlerin suladığı topraklarda yer alan Nazilli ve çevresi pek çok antik kent, kırsal yerleşim, kale ve höyük barındırmaktadır. Bu yerleşimlerin bir kısmımda sistemli kazılar ve araştırmalar devam ederken, bazıları ise doğanın koynunda, bakir dokusunu koruyarak, tüm gizemiyle bizleri beklemektedir.    

“Nazilli ve Çevresinin Arkeolojik Zenginlikleri”nin anlatıldığı bu kitapta bilim dünyası başta olmak üzere, konuya ilgi duyan her kesimden insana hitap eden bilgiler bulunmaktadır. Kitaptaki makaleler, antik yazarların verdiği bilgilerden ve seyyahların notlarından yararlanılarak, modern araştırmalarla ulaşılan yeni bilgiler ışığında hazırlanmıştır. Bölgenin siyasi tarihi, kültürel ve ekonomik zenginliği, sosyal ve dini yaşamı hakkında kapsamlı değerlendirmeler yapılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 18,5 / 26,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00

Bu kitap, Troas Bölgesi'nin kuzey-doğusunda yer alan PARİON antik kenti (Çanakkale-Biga-Kemer Köyü) arkeolojik kazılarının başlangıcı anısına hazırlanmıştır ve ilk önemli buluntulardan biri olan, Bronz Amphora-Situlanın ayrıntılı bir çalışma öyküsünü oluşturmaktadır. İda'da (Kazdağı) büyüyen anısına haırlanmış ve gençliği burada geçen Parion'lu Paris'in; hani şu antik dünyanın en güzel kadınını seçen, yakışıklı Anadolu delikanlısının kentidir Parion. Troya kralı Priamos'un küçük oğludur Paris ve Troya'nın başına felaketler getirecek diye bir bebek iken İda'ya bırakılmış; ancak sonradan yolu Parion'a düşmüş ve gençlik dönemini Parion'da geçirmiştir. 

Uzun süren sahipsizlik ve suskunluğundan kurtarılan Parion; 2005 yılında, ekibimizin gelmesiyle başlayan kazma-kürek sesleriyle derin uykusundan uyandırılmış ve sahip olduğu kültürel zenginlikleri arkeoloji dünyasına tanıtılmaya başlanmıştır. 2004 yılında Çanakkale Arkeoloji Müzesi'nin yaptığı kurtarma kazısı sayılmazsa, 2005 yılından itibaren Güney Nekropol'de başlatılan ve her gün biraz daha genişleyerek sürdürülen arkeolojik çalışmalarla uyuyan dev Parion, üzerindeki sessiz toprak yığınından silkelenerek uyanıyor ve bilim insanına gizemli kapılarını açıyor. Yaşanılan tüm zorluklara karşın '' Bir sevdadır Parion...'' düşüncesi, kolay elde edilmeyen bir başarıyla ve özveriyle kazılıyor.

Bu çalışmada, 2005 yılı ilk dönem Parion kazılarında Güney Nekropolis'de ele geçen ve çeşitli çalışmalara konu edilen Bronz Amphora -situlanın, bu monografik çalışmada, gelişen Parion kazılarının ortaya koyduğu bilimsel sonuçlar da göz önünde tutularak, yeniden derli toplu değerlendirilmesi amaçlandırılmıştır.

Kazıların başlangıcından itibaren, çalışmalarımıza sürekli destek veren T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne, Çanakkale Valiliği'ne, Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'ne, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü'ne, Biga Kaymakamlığı'na, Parion Kazısı Ana Sponsoru İÇDAŞ A.Ş Genel Müdürü Sn. B. ENGİN başta olmak üzere, çalışmalarımızla ilgilenen İçdaş'taki tüm dostlara; Çanakkele il Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne, Çanakkale Arkeoloji Müzesi'ndeki PArion Severlere, Kemer Köyü Muhtarı Sn. Veysel GÜLER'e, Sn. M.M NUROVA'ya, Sn. K. KARABIYIK, Sn. R. KARABIYIK ile burada adını sayamadığımız kazılara destek veren tüm PArion sevdalılarına ve kazılara katılarak ter döken öğrenci arkadaşlara, Kemer Köyü halkına ve tüm Parion gönül dostlarına sonsuz teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Cevat BAŞARAN (Atatürk Üniversitesi) 

Prof. Dr. Vedat KELEŞ (Ondokuz Mayıs Üniversitesi)

Dr. Öğr. Üyesi Ersin ÇELİKBAŞ (Karabük Üniversitesi)


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 119
Ağırlık : 119
En / Boy : 20 / 28
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺450,00

Düşünce tarihindeki egemen bakış açısı tekçi ve yapısalcıdır. Postyapısalcılık anti-tözcü ve anti-temelci içeriğiyle bu verili duruma meydan okur. Nietzsche ve Heidegger’in felsefeleri postyapısalcılığın teorik zeminini anlamamız bakımından oldukça önemli bir konumda yer alır. Derrida, Deleuze, Guattari ve Foucault başta olmak üzere bir dizi düşünür ve bilim insanının son yarım asra damgasını vuran eserleri ise hakikati yapılara hapseden sabit okumalarına olan güveni sarsmıştır. Arzu, iktidar, söylem, yapısöküm, simülasyon gibi kavramlar ile “metnin dışında hiçbir şey yoktur” ve “normal insan bir kurgudur” gibi aforizmik önermeler postyapısalcılığın felsefi iddiasını geniş kitlelere taşımıştır. Aşkınlık, aşkın öznenin ve anlamın reddi, doğanın sabitliğine itiraz, kesinlik, ilerleme, bütünsel anlayış ve meta anlatılara duyulan güvensizlik postyapısalcılıkla postmodernizm arasındaki ortak zemine işaret eder. Bu bağlamda postyapısalcılığın yapısalcılığa yönelik eleştiriyle postmodernizmin modernizme yönelik eleştirileri arasında paralellik vardır. Yine de postyapısalcılığın dille ilgili kavrayış bakımından belli bir özgünlüğe sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Gösteren ile gösterilen arasındaki asimetrik ilişkiye atıf anti temelci görüşlerin ifade edilmesini kolaylaştırmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 324
Ağırlık : 324
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,75

Yabancının ortaya çıkması ancak yerli olan ile ilişkisine bağlı olduğundan, kültürlerarasılık araştırması, yabancı ve yerli arasında kesin sınırlar çizmektense, iki özdeş unsur arasında köprü kurmaya çalışır. Kültürlerarasılık ile ilgili araştırmalar, yabancı ve kendi arasındaki karşılıklı bağın altını çizerek, kültürel ve iletişimsel asimilasyonu reddeder ve şuna vurgu yapar: “Ne yabancı yerliye ne de yerli yabancıya kurban edilmelidir.” Farklı bir ifadeyle amaç, salt yabancıyı belirlemek ve yabancıyı içselleştirmek veya dışlamak değil, yabancının toplum veya kişilerle olan ilişkilerini ortaya koymak ve yabancının katkılarını belirlemektir. Kültürlerarasılık araştırmalarında söz konusu olan, ne sömürgecilik gibi bir asimilasyon ne de milliyetçiliği ön plana çıkarmaktır. Kültürlerarasılık, yabancılık fenomenlerini sadece tespit etmekle kalmayıp, kültürlerin birbirleriyle etkileşimini de inceler.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 222
Ağırlık : 222
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺116,25
Tarih - Halk Edebiyatı - Halkbilimi

Giresun Çepnileri Tarih - Halk Edebiyatı - Halkbilimi başlıklı bu çalışmada Oğuzların 24 boyundan biri olan Çepniler hakkında yazılı kaynaklarda yer alan veriler ekseninde genel bilgi verildikten sonra özelde Giresun Çepnilerinin tarihi, yerleşim alanları, halk edebiyatı ve halkbilimi ürünleri tespit edilerek sunulmaya çalışılmıştır. Giresun yöresi Çepni yerleşimlerinde gerçekleştirilen alan araştırmaları neticesinde tespit edilen halk edebiyatı ve halkbilimi ürünleri çalışmanın ana yapısını oluşturmaktadır.Bu çalışma Anadolu`nun birçok bölgesinde karşımıza çıkan ve Sarı Saltuk’la beraber Balkanlar’a da gittiği bilinen Çepnilerin Giresun yöresinde yaşamlarını sürdürenleri hakkında okuyucusuna bilgi sunmaktadır. Ayrıca bu çalışma özellikle Karadeniz Bölgesinde yoğun bir şekilde yaşadıkları bilinen Çepnilerle ilgili gelecekte daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılması gerekliliğini ortaya koyması bakımından da araştırmacılara fikir vermektedir


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 478
Ağırlık : 478
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00

Gündelik hayatın tarihi, geçmişte varoluşun tüm yönlerini, köyleri ve kasabaları, evleri, işleri, giysileri, yiyecekleri ve gelenekleri kapsamaktadır. Orta Çağ insanı da hangi coğrafyada olursa olsun yaşamaya ve hayatta kalmaya çalışmıştır. Bunu da Orta Çağ’ın o gizemli havasında ve estetik içerisinde yapmak için çaba göstermiştir. İnsan, doğal olarak bu evrende bir sanatçı gibi zihnini kullanarak bu yapıtı yani evreni sanatsal olarak tamamlamaya çalışmış ve hala da çalışmaktadır. Orta Çağ kültürünün gerçeklik üzerine bir düşünme olmaktan çok, kültürel geleneğin bir yorumu olduğunu unutmamak gerekir. Orta Çağ aynası, insana aynı zamanda tavır ve tutumunu düzenlemesi için bir model de sunmaktadır. Ona ne olduğunu ve ne olması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca Thomas Aquinas, şöyle diyor: “Ayna aracılığıyla bir şeyi görmek, bir nedeni, içinde benzerliğinin yansıdığı sonucuyla görmektir. Dolayısıyla soyut düşüncenin derin düşüncelere indirgendiği görülür”.

O zaman Orta Çağ’daki insanların yaşamına bir de bu aynadan göz atalım.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,90
Konya/Ilgın - Beykonak (Tekke) ve Orta Anadolu'da Gelenek Göreneklerimiz

"Ne zaman köyümü ziyaret etsem; çantam, ceplerim not kağıtlarıyla dolup taşar. Sohbet ettiğim ortamlarda karşılaştığım isimsiz halk bilgelerinin ağızlarından çıkan değerli sözleri not ettiğimden hal böyledir. Halk biliminin kurumak üzere olan çağlayanları olarak bilirim onları. Orta yaş ve üstü kadın erkek hemen hepsinden alacağım bir şeyler olacağını düşünürüm. Çocukluk çağlarımda bizzat kullandığım fakat unuttuğum sözcükleri, deyimleri, özdeyişleri o sohbetlerin içinde bulurum. Daha önceleri soru cevap şeklinde karşılarına geçtiğimde beklediğim sonucu alamadığımı görmüştüm. Aradığım derinliğin onların sohbetlerine oturduğum zaman alabileceğimi öğrenmiştim böylece."


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 135 / 215
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

Garip bir tesadüfle altmışların sonlarına doğru Konya televizyon ve kentsel dönüşümle tanıştı. Zengin Konya kültürü ilk darbeyi de bu yıllarda aldı. Bu yıllar, sekiz bin yıllık temel üzerinde bin yılda inşa edilen köklü bir kültürün yozlaşmaya başlamasının da miladı oldu. Yaklaşık on yıl sonra kurulan Selçuk Üniversitesi ise Konya'nın nüfus yapısını oldukça çeşitlendirdiği gibi yeni yeni kültürlerin Konya'ya dâhil olmasına yol açtı. İlerleyen yıllarda gelişen Konya sanayisi Konya'ya insan göçünü hızlandırdı. Çok geçmeden Konya şehir merkezinde, her biri çocukluğumuzun üç beş Konya nüfusunu barındıran, üç ilçe oluştu. Bu süreçte Konya kültürünün muhafızları mesabesindeki -çoğu Osmanlı bakiyesi- aile büyüklerinin birer birer rahmet-i Rahman'a kavuşmaları da Konya kültürünün yozlaşmaya karşı koyacak mukavemetini iyice zayıflattı. Beton bloklar arasında zaten steril bir hayat süren "çekirdekleşen aileler" yozlaştırıcı popüler kültürlerin taarruzları karşısında daha bir savunmasız kaldılar.

Bu kitap, 90'lı yıllardan günümüze değin kurtarabildiğimiz Konya şehir merkezi kültür hazinelerine dair makale, bildiri ve ansiklopedi maddelerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla zengin Konya kültürünün ancak bir cüz'ünü ihtiva etmektedir. Lakin bu eksikliğine rağmen yine de dışa dönük, sıcak ve samimi insanlarıyla bayramların bayram, şenliklerin şenlik, düğünlerin düğün gibi yaşandığı, hatta ölüm acılarının bile riyadan arınmış bir samimiyetle paylaşıldığı bir Konya'dan nostaljik esintileri havidir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺162,00

Türkiye'nin son yüzyılına damga vuran sosyal, siyasi, dini ve kültürel olayların büyük kısmının odak noktasında Alevilik yer almaktadır. Türkiye'nin cumhuriyetle beraber yaşadığı dönüşüm, şehirleşme, modernleşme ve siyasallaşma gibi sosyolojik süreçler, tüm geleneksel yapılarda çözülmelere sebep olduğu gibi; asırlar boyu kırsal alanda geleneksel yapısını muhafaza eden Aleviliği de çok boyutlu bir dönüşüme zorlamıştır. Alevilerin Osmanlı döneminde yaşadıkları varlık sorunu, Cumhuriyet dönemiyle birlikte, kimlik sorununa evrilmiştir.

Aleviliğin modernleşen Türkiye'de kimliği yeniden inşa etme tecrübesi, aynı zamanda bir kurumsallaşma sürecidir. 1960'lı yıllarda derneklerle başlayan kurumsallaşma, siyasi parti deneyimleri, yeni dini söylemin ve dini mekanların inşası, ardından ulusal ve uluslararası alanda yoğun ilişki ağlarına, dini, siyasi, kültürel boyutları olan modern bir kimliğe kadar uzanmıştır.

Bu çalışma, Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze, Alevilerin kurumsallaşma süreçlerini analiz etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00
Tarih, Toplum ve Şehir

Van, tarihte bıraktığı izler itibariyle Anadolu coğrafyasında başkentlik deneyimi başta olmak üzere tarihsel, kültürel ve ekolojik miras itibariyle variyetli bir şehir kimliği ile öne çıkmasına karşın, günümüzün sosyo-ekonomik verileri üzerinden bakıldığında Türkiye'deki iller arasında son sıralarda yer almaktadır. Bu irtifa kaybının dönemsel olarak ekonomik, demografik, toplumsal ve politik birçok nedeninden söz edilebilir. Fakat şunu biliyoruz ki bir şehrin tarihsel geçmişi, keşfedilmeyi bekleyen yaşanmışlıklar kadar geleceği şekillendirmek üzere gizlenmiş potansiyellerini de barındırmaktadır. Dolayısıyla temel sorunun yaklaşık 8000 yıllık bir geçmişin yükünü taşıyan Van'ı sorun, açmaz, potansiyel, başarı ve birikimleri üzerinden ortaya koyan çalışmaların yetersizliği olduğunu söylemek zorlama bir yorum olmasa gerek. Van'ın geleceğinin büyük oranda köklerinin keşfi ve mevcut yapısı üzerine yapılacak akademik çalışmalarla şekilleneceği aşikardır. Bu çalışmanın; Van'ın tarihsel zenginliğini görünür kılması ve geleceğinin doğru bir şekilde planlanması noktasında mütevazi bir katkı olması umulmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 408
Ağırlık : 408
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺180,00

İskitlerden Türkiye Cumhuriyeti'ne, Orhun-Selenge Nehirlerinden Tuna Nehrine kadar uzanan geniş coğrafyada konar-göçerlik ve yerleşik hayatı iç içe yaşayan, Gök Tanrı dininden İslamiyet'e farklı inanç sistemleri içerisinde yer alan Türklerin kültürünün incelendiği bu eser İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası kurulan Türk devletlerini kapsamaktadır. Türklerin dört bin yıllık tarihi serüveni içerisinde günümüze kadar yansıyan, geçmişten günümüze varlığını kaybetmeyen fakat ufak tefek değişiklikler ile hâlâ mevcudiyetini koruyan kültürel yapıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türklerde sosyal yapı, dinî hayat, idarî yapı ve gelenek, ağaç su, yer kültü, renkler, bayramlar, mezar geleneği, ordu, şehircilik, sayılar, destanlar gibi konular tarihi süreçte değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra Türk tarihine kaynaklık eden on bir eser ile Türk tarih ve kültürüne hizmet etmiş on dört şahısın hayatı ve faaliyetleri eser içerisinde yer almıştır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 398
Ağırlık : 398
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺198,00
Şehir, Mekan ve İnsan

Bir şehrin tarihi aynı zamanda onun hafızasıdır. İnsanı mekânla bir araya getiren, onun bir parçasına dönüştüren yaşanmışlıkların canlı tutulması şehir tarihi çalışmalarının en önemli çıktısıdır. Siverek bu anlamda tarihi hafızasını, kısmen de olsa günümüze taşıyabilmiş ender şehirlerdendir. Gündelik hayatta sesleri çok duyulmayan sıradan insanların, köylü, şehirli esnafın ve kadınların izlerini süren elinizdeki kitap bir Osmanlı/İslam şehri olan Siverek'in belleğini yeniden ortaya çıkararak geleceğe miras bırakmayı amaçlıyor. Siverek şer'iye mahkemesi tutanaklarında eşeği çalınmış bir köylüden, kocasını şikâyet eden Ayşe Hanım'a, Müslüman komşusuna ev satışı yapan Ermeni Ohannes'e kadar toplumun muhtelif kesimlerinden insanların ses ve nefeslerini duyabilirsiniz. Şehrin büyük bir kısmı unutulmuş cami, çarşı, han, hamam, konak ve sokaklarını adım adım içinde yaşayanlarla beraber bulabileceğiniz bu kitap, merkez-taşra ilişkileri, şehir eşrafının ve aşiretlerin amansız mücadelesini irdeliyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺148,50

Turks living in the Aegean islands of Rhodes and Kos under Greek sovereignty have a multitude of problems at present. These can be summarized under various headings such as Citizenship, the Right to Education in Turkish, Free Practice of Religion, Environment of Hatred and Oppression, Foundations (Waqfs) and Protection of Cultural Heritage Inherited from the Ottoman Turks.

Greece has been implementing various policies for the cultural assimilation of Island Turks. Part of cultural assimilation policies adopted by Greece was its actions towards cutting off all ties between the Turkish foundations and island Turks, and consequently destroying architectural monuments inherited from the Ottomans.

It is known that establishment of the foundations on the islands started with the Ottoman conquest of Rhodes and Kos in 1522.

Over the centuries, foundations led to the development of a feeling of unity and solidarity among the island Turks. Foundations have provided opportunities for island Turks in important areas from worship services to education and has also contributed to the preservation of common traditions.

After the end of the Second World War, the island was assigned to the sovereignty of Greece in 1947, Greece started launching a policy for the gradual destruction of Muslim Turkish foundations.

Unlike other foundations in Greece, foundations in Rhodes and Kos are subject to heavy taxes in addition to the same property taxes as commercial institutions. On the other hand, the Greek governments compelled the foundations to sell part of their properties by continuously forcing the Foundation Administration to make huge payments. By dwindling the Turkish foundations, Greece has been trying to bring the Turkish presence in Rhodes and Kos to an end.

In summary, the Turks living in Rhodes and Kos today are on the brink of losing their Turkishness let alone preserving their cultural identity, including foundations. An atmosphere of fear prevails among the island Turks and they feel intimidated.

We wish that the book Turkish Foundations in Rhodes and Kos will be beneficial to researchers who will conduct studies on this subject and also raise awareness in the international arena on the assimilation policies implemented by Greece.


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺432,00

Hayvanlar, görüşlerini bizim anladığımız bir dille açıklama şansına sahip olsalardı belki de her bakımdan ne kadar çirkin ve acımasız yaratıklar olduğumuzu söyleyecek, bitmek bilmeyen bir iştihayla sömürüp tahrip ettiğimiz tabiatta birçok bitki ve hayvan türünü yok ederek ilahi dengeyi bozduğumuz için bizi suçlayacak, esfel-i safilinde sürünmekte olduğumuzu yüzümüze vuracak ve diyeceklerdi ki: “İnsanoğlu, kendine gel! Bu dünya sadece senin değil, bütün canlılarındır! Üzerine aldığın, taşıyamayacağın bir emanetti, ama taşıyabileceğini iddia ettin, çünkü sen gerçekten zalim ve cahilsin!”

Beşir Ayvazoğlu, edebiyat ve kültür tarihi ağırlıklı bir kitap olan Öteki Canlar’da bu temel görüşten hareket ederek hayvanların günlük hayatımızdaki yerlerinin yanı sıra modernleşme maceramızla ilişkilerini yansıtan dikkate değer hadiseleri anlatıyor.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 472
Ağırlık : 472
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺186,75

1917 senesinde Çarlık Rusya’sı çöktü. Lenin ve Stalin ülkelerine Marksist - Komünist bir rejim getirdi. Yeni idarecileri düşündüren konuların başında ülkelerinde yaşayan Türk topluluklarını yavaş yavaş eritme, kültürel asimilasyona uğratma fikri geliyordu. İstiyorlardı ki, Anadolu’da yaşayan soydaşları ile görüşemesinler-konuşamasınlar. Ruslar 1926 Bakü Türkiyat Kongresi’nde aldırdığı kararlar ile idaresi altındaki Türk topluluklarının kullandıkları Arap Alfabesi’ni ortadan kaldırdı. Yerine Latin harflerini kabul ettirdi. Bundan iki sene sonra Türkiye’de alfabe değişikliğine giderek, aynı alfabeyi aldı. Bununla da Türkler arasında bir alfabe birliği meydana gelmiş oldu. Bu Sovyet rejimini endişelendirdi. Hiç vakit kaybetmeden hâkimiyeti altındaki Türkleri birbirlerinden farklı Kiril alfabesine geçirdi. Nihayetinde Türklerin hem tarihleri ve hem de birbirleri ile irtibatları kesildi. Sovyetler Birliği’nde Türklerden başka; Gürcü, Ermeni, Rum’larda yaşadı. Onların alfabesine neden dokunulmadı?


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 222
Ağırlık : 222
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,75

“Kadın ve Kültür” adlı bu kitap, kültürü oluşturan farklı disiplinlerde kadın konusunun ele alındığı makalelerden oluşmaktadır. Alanında uzman
akademisyenler tarafından kaleme alınan bölümlerde kadın; felsefe, sosyoloji, hukuk, edebiyat, tarih, sanat, sanat tarihi, iktisat, politika, din, bilim, medya gibi pek çok alan açısından İncelenmektedir. Bu kitapta, olabildiğince geniş ve akademik bir perspektif olması, kadın çalışmalarının ufkunu genişletmektedir. Eser, problematik ve tematik zenginliği ile kadın konusunda nitelikli okumalar ve araştırmalar yapmak isteyenler için kapsamlı bir kaynaktır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

Yetmişten fazla ülkede kırk yıldan uzun süredir yürütülen çalışmalara dayanarak kaleme alınan Kültür ve Örgüt kitabı, iş birliği yapmak herkesin çıkarına
olduğunda dahi insanların neden birbirinden uzaklaştığını incelemektedir. Michael Minkov'un Dünya Değerler Araştırması'ndan elde edilen verilerden
çıkardığı analizlerin yanı sıra Gert Jan Hofstede'nin kültürlerin evrimine ilişkin açıklamalarına dayanan bu çalışma:
• Ulusal toplumların inşa edildiği "ahlaki daireleri" ve insanların düşünme, hissetme ve hareket etmelerini sağlayan incelenmemiş kuralları ortaya koyar.
• Ulusal kültürlerin eşitsizlik, girişkenliğe karşı alçak gönüllülük ve belirsizliğe tolerans durumlarında nasıl farklılaştığını araştırır.
• Örgüt kültürlerinin ulusal kültürlerden nasıl ayrıştığını ve bunun nasıl yönetilebileceğini açıklar.
• Kalıp yargıları, dildeki farklılaşmayı, 2009 ekonomik krizinin kültürel kökenlerini ve diğer kültürler arası dinamikleri analiz eder.


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 15,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺148,50
Kimlik ve Aidiyet

Tarihsel süreçte atlar; iş gücü, ulaşım ve savaşlarda insanlara destek sağlayarak medeniyetin gelişmesine katkı sağlamış ve binicilerine; hız, esneklik ve özgürlük duygusunu hissettirmişlerdir.
Medeniyetin gelişmesi ile atların yerini makineler ve araçlar almıştır. Özellikle ulaşımda; uçak, otomobil, kamyon, otobüs ve motosikletlerin kullanılması, insanların işlerini kolaylaştırmış ve daha da hızlandırmıştır. Ancak yukarıdaki taşıtlar arasında motosikletler, diğerlerinden farklı olarak atlarla en çok özdeşleştirilen araçlar olmuş ve demir atlar olarak anılmışlardır.
Demir atlar, binicilerine atlarda olduğu gibi doğayla iç içe olma duygusunu yaşatmakta, rüzgârın bedende hissedilmesi ile özgürlük duygusunu deneyimlendirmektedir. Bu nedenle motosiklet sahipliği, diğer taşıtlardan farklı ve yüksek değerde anlam ifade etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺103,50

Halk inanışlarını bir alanın verileriyle ve tek boyutlu yaklaşımlarla ele almak mümkün değildir. Bu inanışların incelenmesinde pek çok bilim dalının katkısı bulunmaktadır. Bu nedenle halk inanışlarına; halk bilim, antropoloji, sosyoloji, etnoloji ve psikoloji disiplinlerinde uzmanlaşan araştırmacılar tarafından ilgi gösterilmekte ve konu farklı boyutlarıyla incelenmektedir. Halk inanışlarını araştırma ve derleme çalışmaları, halk bilimin özel alanı gibi görülse de bu inanış ve uygulamaların din bilimlerinin ilgi alanına giren tarihsel ve sosyokültürel yönleri bulunmaktadır. Bu bağlamda halk kültüründe yerleşik inanış ve uygulamalar, kültürel antropoloji ve din bilimlerini ilgilendiren olgulardan oluşur. Halk kültüründeki söz konusu inanışların, din ile toplumsal olgu ve süreçler arasındaki karşılıklı ilişkilerin etkisiyle zamanla nasıl ve ne yönde değiştiğinin araştırılması gerekir. Çünkü sosyokültürel koşullardaki farklılıklara bağlı olarak çeşitli inanış ve uygulamaların ortaya çıkması, toplumsal hafızada taşınması, kuşaklar arasında aktarılması ve zamanla değişmesi kaçınılmazdır. Eser, böylesine dinamik bir literatüre Türk kültüründen seçilen tarihsel ve güncel örneklerle katkıda bulunma girişiminin kapsamlı bir ürünüdür.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 730
Ağırlık : 730
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺279,00

Hedeflenen değerlerin çocuklara nasıl kazandırılacağına ilişkin temel bir yaklaşım ve ortak çerçeve taslak öğretim programlarında yer almamaktadır. Hepimiz özellikle çocukluk ve gençlik yılları başta olmak üzere hayatımızın her kesiminde farklı şekillerde de olsa nasihatlerle karşı karşıya kalmışızdır. Büyüklerden yapılması ve yapılmaması gerekenleri dinlemişizdir. Bazen bunlar sadece nasihat şeklinde olurken bazen de masallar, tarihî hikâyeler ya da kurgusal hikâyeler şeklinde olurdu. Değer eğitimi, doğru ve etkili bir şekilde yapıldığı zaman bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. “Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin.” atasözünden hareketle sadece telkin yolu ile değerler eğitimi etkili olmamakta, buna ilaveten diğer yaklaşımların da doğru bir şekilde kullanılması ile değerler içselleştirilip davranışlara dönüştürülmelidir. Yanlış ve sistemsiz yapıldığında ise mutsuzluk ve sorun kaynağı olabilmektedir.
Üstad Necil Fazıl’ın “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!/ Hedefe varmayan mızrak utansın! / Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! /Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!” dizelerinde ifade ettiği gibi bizler tohumu ekmekle mükellefiz. Çocuklarımızın zihinlerini sadece akademik bilgilerle doldurmayıp bu bilgilerin yanında gönüllerini de gerekli değerlerle donatıp onların ahlaklı birer fert olarak yetişmeleri için gereken çabayı göstermeliyiz.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺121,50

Türkiye’de yapılmış ikinci büyük halk musikisi derleme seyahatleri Millî Eğitim Bakanlığı Ankara Devlet Konservatuvarı’nca 1937’den 1952’ye dek sürmüş, Halil Bedi Yönetken bu seyahatlerin 1937’de yapılan ilkine ve 1941’den 1952’ye kadar olan on ikisine de *Derleme Heyeti Başkanı* olarak öncülük etmiş, yalnızca halk musikisi derlemelerine ilişkin gözlem ve düşüncelerini değil; fakat oyun, eğlenti ve inanç folkloru üzerine edindiği bilgi ve gözlemlerini de kâğıda dökerek, o yıllarda yayınlanan kimi dergi ve gazetelere yazdığı makalelerle musiki çevreleri başta olmak üzere kamuoyuna duyurmuştur. İşte bu kitap, Yönetken’in söz konusu makalelerinden oluşturulmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 7/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺127,50
Ön sipariş: 16.06.2023

İnsanlık tarihinde şarap her zaman önem taşıyan bir içecek olmuştur. Bu sebeple insanlığın şaraba vermiş olduğu önemin inanç dünyalarına da yansımış olması hiç şaşırtıcı değildir. Şarabın keyif verici özelliği, medeniyet ile dağdaştırılması, sarhoşluğun ilahi bir etki olduğu inancı, kana benzer bir renge sahip olduğu için kan metaforu olarak kullanılması gibi kimi unsurlar bu yansımanın temelini oluşturur.

Bu kitapta tarihi insanlık tarihine denk olan şarabın, Anadolu uygarlıklarının inanç dünyası üzerinde nasıl bir yer tuttuğundan bahsedilmektedir. Ayrıca şarap ile ilintili tanrısal varlıklardan, şarap kullanılarak gerçekleştirilen ritüellerden ve şarabın Eskiçağ insanı için taşıdığı ilahi öneme kadar çeşitli konulara değinilmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 16,5 / 24,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Tarihleri, Kültürleri ve Karakterleri

Yaklaşık olarak MÖ 4000’den 2000’e kadar arasında tarih sahnesinde yer alan Sümerlerin 35’e yakın şehir ve kasabası vardı.

19. yüzyıldan itibaren arkeologlar tarafından çıkarılmış binlerce kil tablet, çiviyazısının çözülmesiyle birlikte, Batı Asya tarihinin ilk dönemlerine ilişkin bilgilerimizin hemen hemen tümünü bize sunmuş oldu.

Sümerler, ilk yazılı hukuk kurallarını kayda geçirmelerinden, dönemin teknolojik buluşlarına imza atmalarına kadar hemen hemen her alanda alışılmadık yenilikler gerçekleştirdiler. Sulama sistemleri oluşturup bataklıkları kuruttular. Düzenli tarımla birlikte saban kullandılar, sayı sistemleri geliştirip matematik ve geometrinin temellerini attılar.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 440
Ağırlık : 440
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Prof. Dr. Zeki Tez, Süsleme ve Motifin Kültürel Tarihi’nde coğrafyalar ve kültürler arasında süsleme ve motifin serüvenini inceliyor. Sanatla ve pek çok alanla iç içe geçmiş süsleme ve motifin uzun zamandır süren yolculuğuna derin bir bakış sunuyor. Malzeme, yöntem ve kullanım olarak çok büyük bir zenginliğe sahip olan süsleme aynı zamanda insanlığın çok eski bir uğraşı ve kültür tarihinin de önemli bir parçasıdır. Batı dünyasındaki el sanatlarına Doğunun etkisi gibi kültürel konulardan, metal işleme sanatına, dokuma sanatından, dericiliğe, ahşap sanatından, ebruya, cam ve seramik sanatından biyosanata kadar zengin bir çeşitlilik içinde süsleme ve motif tarih ve diğer bağlamlarda inceleniyor. Zeki Tez görsel dünyamızda halk kültürlerinde büyük bir yeri olan çağdaş dünyada da halen yeni kullanımlar ve tarzlar kazanan süsleme ve motifin tarihini okuyucuya sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 454
Ağırlık : 454
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺207,50
Bir Tatar Aydınının Gözünden 20. Yüzyılın Başında Çuvaş Yaşayışı Ve Kültürü

İdil-Ural bölgesindeki Türk topluluklarından, köklü bir devlet geleneği ve yazılı kültürün yanı sıra ekonomik ve siyasi açıdan da nüfuz sahibi olan Tatarların Çuvaşlar hakkında bizlere zengin bir literatür bırakmış olması beklenebilirdi. Ancak durum böyle olmamıştır. Tatarların Çuvaşlara dönük ilgisinin, Rus ve Avrupalı araştırmacılardan oldukça sonra uyandığını ve büyük oranda İdil Bulgarlarının torunlarının Çuvaşlar olduğuna dair tezleri çürütme arzusuna dayandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Böyle bir dönemde ceditçi bir Tatar aydını olan Zarif Beşirî, Çuvaşların kültürü ve yaşayışıyla ilgili gözlemlerini ve tecrübelerini Çuvaşlar başlıklı risalesiyle birinci el kaynak olarak bizlere ulaştırmıştır. Beşirî sadece Çuvaşlar hakkında etnografik tasvirler yapmakla yetinmemiş, Tatarların Çuvaşlarla ilgili algı ve tavırlarını değerlendirmiş, kendi halkına bu konuda eleştiriler getirerek ilgili dönemde büyük bir hızla gelişen Tatar matbuatı vasıtasıyla kardeş ve komşu olarak değerlendirdiği Çuvaşlarla Tatarlar arasındaki eski bağları yeniden güçlendirmeye çalışmıştır. Bu nedenle onun eseri hem içeriği hem de tarihî dönemi ve motivasyonu bakımından. önemlidir. Eserin önemi sadece farklı bir perspektiften yansıyan etnografik veriler sunması değil, ilgili dönemde İdil-Ural Türklerinin birbiri hakkındaki algılarının anlaşılması açısından da değerlidir.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 164
Ağırlık : 164
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00
Oş Bölgesi

Çalışma, Kırgızistan’ın Çüy Bölgesi’ndeki başkent Bişkek’ten sonra Kırgızistan’ın en önemli ikinci bölgesi olarak kabul gören ve üç bin yıllık tarihî geçmişi ile dikkat çeken Oş Bölgesi’ndeki Kırgız Türklerinin halk hekimliği geleneğini incelemeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla çalışma, bölgedeki halk hekimliği geleneğini geniş bir perspektiften ele alması ve bilhassa saha araştırmasına dayalı olması sebebiyle bu alandaki boşluğun doldurulmasına katkı sağlayacaktır. Nitekim ilkel dönemlerden beri tüm dünya folkloru içerisinde ciddi ölçüde yer edinmiş olan halk hekimliği, temelde ilk insanın doğaüstü olaylara karşı takındığı tutum temelinde ortaya çıkmıştır ve mistik, dinî-büyüsel kökende gelişmiştir. Halk hekimliği Türk folkloru içerisinde İslamiyet öncesi ve sonrası örf, âdet, gelenek, inanış, kültür ve tecrübelerin bir bütünüdür. Dolayısıyla halk hekimliği eski Türk boylarından olan Kırgız Türkleri için de geçmişten günümüze önemli ve dikkat çekici bir alan olmuştur. Nesillerin tecrübesinin, yardımlaşmanın, inancın, güvenme duygusunun olumlaması sağlanırken; doğalın ve doğanın gücünün kutsandığı bir arınma ve sağaltım formülü olan halk hekimliği, geleneksel bilgi ve deneyimlerle nesilden nesile aktarılarak sözlü gelenek içerisinde kendine yer edinmiştir. Bu bakımdan günümüze ulaşan folklorik bir unsur olarak kültürel çeşitliliği ve sürekliliği imlemekte, önemini korumaya devam etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 262
Ağırlık : 262
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00

Birinci Bölüm
Balıkesir Çepnilerinde Kamberlik Geleneği
İkinci Bölüm
Çepni Cemleri ve Kamberlik Geleneği
Üçüncü Bölüm
Matemî Kamberliği ve Aşıklık Tecrübesi
Dördüncü Bölüm
Matemî'nin Şiirleri


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 206
Ağırlık : 206
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

İçindekiler 

Birinci Bölüm
Somut Olmayan Kültürel Miras
 
İkinci Bölüm
Ayvacık İlçesinin Coğrafi, Tarihi ve Sosyo-Ekonomik Yapısı
 
Üçüncü Bölüm
Ayvacık İlçesi ve Köylerine Yönelik Yöresel Yemekler Araştırması
 
Ekler
Yemeklerin Yapım Aşamaları


Basım Ayı/Yılı : 7/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 111
Ağırlık : 111
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20
Kültürler, Mekanlar, Aileler ve Gündelik Hayat

Tanıkların anlatımlarına göre Otuzsekiz’in ekin biçme zamanıydı. Ekin biçme zamanı dendiğine göre Ağustos ortaları olmalıydı. Köylerden topladıkları insanların ellerini önce tek tek sonra hepsini birbirine bağladılar. Askerlerin nezaretinde ve güneşin yakıcı sıcaklığı altında yürüterek Pülümür’e getirdiler. Pülümür’e getirilen bu insanları atların bağlandığı askeri kışlanın bodrumuna kapattılar. On yedi ağustos bin dokuz yüz otuz sekiz günü sabaha doğru daha gün ağarmadan tek tek isimlerini okuyarak dışarı çıkardılar.

Günahsızdılar…
Suçları neydi bilmiyorlardı.
Sorgusuz sualsiz kurşuna dizildiler…
Kefensiz toprağa düştüler…
Bir mezar taşı bile onlara çok görüldü.
Kerbela’yı bu topraklarda yaşayanların anısına…


Basım Ayı/Yılı : 6/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00


Basım Ayı/Yılı : 5/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50


Basım Ayı/Yılı : 4/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 179
Ağırlık : 179
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Siverek Kuzey Mezopotamya ile Anadolu kavşağında ilk çağlardan günümüze kadar bir yerleşim, garnizon kale ve şehir merkezi olarak varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı'da 19. yüzyıla kadar klasik sancak, vilayet adayı olarak Mutasarrıflık ve Cumhuriyetle beraber 1927 yılına kadar vilayet merkezi olmuştur. Bir Osmanlı sancağı statüsü ile şehir kimliğinin tüm unsurlarına sahip olarak günümüze geçmişten çok zengin izler bırakmıştır.

Elinizdeki kitap alanında uzman kırka yakın akademisyen ve araştırmacının bu şehrin tarih kültür mimari sosyal ve eğitim konularında hazırladıkları makalelerden oluşmaktadır. Zamanın tahrip edici olumsuz etkilerine karşı tarih ve kültürel varlıklarımızı korumanın en önemli yollarından birisi de yazılı kaynaklarla bunları gelecek nesillere ulaştırabilmektir. Bu kitap tarihi Siverek şehrinin tarih ve kültür zenginliklerini kayıt altına alarak korunmasını sağlayacak ve araştırmacılara şehre dair çalışmalarda yeni ufuklar açacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 736
Ağırlık : 736
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺297,00

    • Bir toplumun enerji elde etme tarzı o toplumun kültürel değerlerini belirleyebilir mi?
    • Neden toplumların yükselişi yavaş olurken çöküşü hızlı olur?
    • Çevreye verdiğimiz zararın simgesi olan Antroposen ne zaman başladı?
    • Batı Roma ve Osmanlı İmparatorluklarını çöküşe taşıyan ortak sorun neydi? 
    • Modern dünyayı bekleyen çöküşün ana sebebi ne olacak?
    • Fosil enerjiye geçiş, modern toplumların içine düşüp çıkamadıkları bir tuzak mıdır?
    • Yol ayrımındaki Homo Sapiens doğaya verdiği zararın farkına varıp yeni bir insanlık bilincine ulaşabilecek mi?

Cengiz Aytun bu çalışmada karmaşıklaşmanın tarihini, enerji kavramını merkeze alarak sorguluyor. Kitap kozmik ve biyolojik karmaşıklaşmanın tarihiyle başlıyor. Ardından, yarattığımız karmaşık toplumların yükseliş ve çöküş sebeplerinin izini sürüyor. Astronomi, fizik, biyoloji, tarih, iktisat, antropoloji ve ekoloji gibi pek çok bilim alanının sınırlarının üzerinden yol alarak, farklı disiplinlerden edindiği bilgileri sentezliyor. 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 306
Ağırlık : 306
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺201,60
Tükendi
Soyu Tükenen Hayvanlar İçin İkinci Bir Şans

Pek çok kayıp tür dünyada tekrar yürüyecek gibi görünüyor, ama bu bize nasıl bir dünya verecek? Ve bu iyi bir fikir mi? Jurassic Park filmlerinde, coşkularına ve merak duygularına yenilen bilim insanlarının laboratuvarda ürettikleri dinozorların sağa sola saldırdıklarını gördük. Devrimci bilginin ve tanrısal güçlere sahip olmanın bedelinin ağır olabileceği, kıssadan hisse beynimize kazınmış oldu. Aynı zamanda tam da bu güdüden yoksun olursak artık insan olamayacağımız fikri de bir kez daha vurgulandı.
Sibirya’nın permafrostundan California’ya kadar dünyanın dört bir yanındaki bilim adamları, binlerce yıldan beri soyu tükenmiş olan hayvanları üretmek için çalışıyorlar. Bu uğraşta hem fosilleri hem de en son genetik teknolojileri kullanıyorlar. Bu bilim insanlarından bazıları sırf meraktan hareket ediyor; diğerleri, kaybolan türleri hızla yok olan ekosistemleri kurtarma mücadelesinde güçlü bir silah olarak görüyor.

“Kornfeldt’in bahsettiği projeler, dünya ekosistemlerinin istikrarını tehdit eden bir kitlesel yok olma olayıyla yaşadığımız göz önüne alındığında, inanılmaz derecede önemli.”
- The New Yorker

“Olağanüstü hafif bir dokunuşla yazılmış mükemmel kitap... doğayla ilişkimiz hakkında bir dizi derin soru ve paradoks ortaya çıkarıyor.”
- The Guardian

“Kornfeldt’in bu son derece önemli konuya ilişkin büyüleyici genel bakışı için pek çok terim geçerli: açık görüşlü, şüpheci… umutlu. Türlerin Yeni Kökeni  bana umut veriyor.”
- Peter Watts, Blindsight ve Starfish’in yazarI


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺64,60
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı