Shakespeare was born in 1564 and died in 1616 in Stratford-upon-Avon, England. He died at the young age of 52 leaving many to wonder what other masterpieces he might have written had he lived longer. Shakespeare wrote 37 plays and 154 sonnets in his lifetime. He is seen as one of the world’s greatest dramatists. Shakespeare's plays remain highly popular today and are constantly studied, performed, and reinterpreted in diverse cultural and political contexts throughout the world. In this volume included: A Midsummer Night Dream, Hamlet, The Comedy of Errors and Julius Caesar.
Dünyanın en çok okunan üç yazarından biri olma vasfına sahip, büyük yazar, Düşünür ve mütefekkir Tolstoy, Yaşadığı yıllardan itibaren Türk okurunun da dikkatini çekmiş, beğenisini kazanmış nadir kalemlerdendir. Tolstoy’un eserleri gerek fikirleriyle gerek edebî eserleriyle nitelikli okur kitlesinin halen başucu kitapları arasında yer alır. Ülkemizde ve dünyada çoğunlukla romanlarıyla tanınan yazarın son yıllarda fikrî eserleri de ilgi görmeye devam ediyor ve Tolstoy bu yönüyle âdeta yeniden keşfediliyor. Tolstoy’un eserlerini ve Tolstoy hakkında yazılmış eserleri tek çatı altında toplamayı amaçlayarak yayına başlayan Lev Nikoloyeviç Tolstoy Yayınlarının öncelikli amaçları arasında Tolstoy’un ülkemizde Hiç bilinmeyen eserlerini gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Tolstoy yayınlarından çıkan Rusça ve Türkçe olarak hazırladığımız TOLSTOY’un DERLEDİĞİ HADİSLER eseri de bu eserlerinden bir tanesidir “Мухаммед всегда выше христианства. Он не верит в то, что Аллах-это человек, а также неuуподобляет себя Богу. У мусульман нет другого Бога, кроме Аллаха и Мухаммед пророк его. В этом нет сомнения»Л.Н. Толстой
Muhammed hristiyanlıktan her zaman daha üstündür. O Allah'ın insan olduguna inanmaz, ustelik kendini tanrı saymaz. Muslümanların Allah hariç başka bir tanrısı yoktur ve Muhammed onun resuludür. Bunda şüphe yoktur"
Одни – либералы и эстеты – считают меня сумасшедшим или слабоумным вроде Гоголя; другие – революционеры и радикалы – считают меня мистиком, болтуном: правительственные люди считают меня зловредным революционером; православные считают меня дьяволом.Признаюсь, что это тяжело мне... И потому, пожалуйста, смотрите на меня, как на доброго магометанина, тогда все будет прекрасно"
“Kimi liberaller ve estetler beni Gogol gibi deli ve aklı zayıf sanıyorlar; diğerleri, devrimciler ve radikalciler beni mistik bir lafazan sanıyorlar: yönetimdeki insanlar hain bir devrimci; Ortodokslar ise beni şeytan görüyorlar. Açıkça konuşmak gerekirse bu benim için zordur… Ve bu yüzden, rica ederim, bana iyi bir⁵ Muhammedî olarak bakın, o zaman her şey güzel olacak”.Lev Nikolayeviç Tolstoy, Yasnaya Polyana, Nisan 1884 yayın dünyası ve okurları ile Tolstoy gibi değerli mütefekkirin yeni bir eseri ile buluşturmaktan onur duyuyoruz huzurlu okumalar diliyoruz.
Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır. İlk olarak Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 (çıkmadığı günler: 8-10, 14, 15 Ocak 1941) arasında Büyük Hikâye başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanmıştır. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmış, romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir. Kitap Türkiye’de popüler olduktan sonra tiyatro ve sinemaya uyarlanmıştır.
Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali’nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirdi.
Treasure Island (originally The Sea Cook: A Story for Boys) is an adventure novel by Scottish author Robert Louis Stevenson, narrating a tale of “buccaneers and buried gold”, serialized 1881–82. Its influence is enormous on popular perceptions of pirates, making popular such elements as treasure maps marked with an “X”, schooners, the Black Spot, tropical islands, and one-legged seamen bearing parrots on their shoulders. As one of the most frequently dramatised of all novels, Treasure Island was originally considered a coming-of-age story and is noted for its atmosphere, characters, and action. It was originally serialised in the children’s magazine Young Folks from 1881 through 1882 under the title Treasure Island or the mutiny of the Hispaniola, credited to the pseudonym “Captain George North”. It was first published as a book on 14 November 1883.
A Tale of Two Cities is an 1859 historical novel by Charles Dickens, set in London and Paris before and during the French Revolution. The novel tells the story of the French Doctor Manette, his 18-year-long imprisonment in the Bastille in Paris and his release to live in London with his daughter Lucie, whom he had never met. The story is set against the conditions that led up to the French Revolution and the Reign of Terror. As Dickens’ best-known work of historical fiction, A Tale of Two Cities is claimed to be one of the best-selling novels of all time. In 2003, the novel was ranked 63rd on the BBC’s The Big Read poll. The novel has been adapted for film, television, radio, and the stage, and has continued to influence popular culture.
“The Canterville Ghost” is a humorous s humorous short story by Oscar Wilde. It was the first of Wilde’s stories to be published, appearing in two parts in The Court and Society Review, 23 February and 2 March 1887. The story is about an American family who moved to a castle haunted by the ghost of a dead English nobleman, who killed his wife and was then walled in and starved to death by his wife’s brothers. It has been adapted for the stage and screen several times.
Dr. Richard Austin Freeman MRCS LSA (11 April 1862 – 28 September 1943) was a British writer of detective stories, mostly featuring the medico-legal forensic investigator Dr. Thorndyke. He invented the inverted detective story (a crime fiction in which the commission of the crime is described at the beginning, usually including the identity of the perpetrator, with the story then describing the detective’s attempt to solve the mystery). Roberts said that this invention was Freeman’s most noticeable contribution to detective fiction. Freeman used some of his early experiences as a colonial surgeon in his novels. Many of the Dr. Thorndyke stories involve genuine, but sometimes arcane, points of scientific knowledge, from areas such as tropical medicine, metallurgy and toxicology
“Hatice Hanım, hayli genç yaşta dul kalmış varlıklı bir hanımcağızdı. On üç yaşında iken altmış altı yaşında bir adamla evlendiği için “izdivaç” denen şeyden nefret etmişti. İşte hemen hemen on sene vardı ki, erkeğin hayali zihnine, romatizma, balgam, pamuk, vantuz, tentürdiyot yığınlarından yapılmış pis, abus, lanet bir heyula şeklinde gelirdi.
“Gençler başkadır!” diyenlere,
– Aman aman! Onlar da bir gün olup ihtiyarlamazlar mı? Sonra dertlerini kim çeker? diye haykırırdı.”
“Ben daima ıstırap içinde yaşayan bir adamım! Bu azap adeta kendimi bildiğim anda başladı. Belki daha dört yaşında yoktum. Ondan sonra yaptığım değil, hatta düşündüğüm fenalıkların bile vicdanımda tutuşturduğu nihayetsiz cehennem azapları içinde hala kıvranıyorum. Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım. Hatıram sanki yalnız elem için yapılmış.
Evet, acaba dört yaşında var mıydım? Ondan evvel hiçbir şey bilmiyorum. Şuur, başımıza nasıl yakmayan bir yıldırım gibi düşer. Tolstoy, daha dokuz aylık bir çocukken kendisinin banyoya sokulduğunu hatırlıyor. İlk duygusu bir haz! Benimki müthiş bir ıstırap ile başladı. Ben ilk defa kendimi Şirket vapurunda hatırlıyorum.”
The Brothers Karamazov (Russian: Бра́ тья Карама́ зовы, Brat’ya Karamazovy, pronounced [ˈbratʲjə kərɐˈmazəvɨ]), also translated as The Karamazov Brothers, is the last novel by Russian author Fyodor Dostoevsky. Dostoevsky spent nearly two years writing The Brothers Karamazov, which was published as a serial in The Russian Messenger from January 1879 to November 1880. Dostoevsky died less than four months after its publication.
Set in 19th-century Russia, The Brothers Karamazov is a passionate philosophical novel that enters deeply into questions of God, free will, and morality. It is a theological drama dealing with problems of faith, doubt and reason in the context of a modernizing Russia, with a plot that revolves around the subject of patricide. Dostoevsky composed much of the novel in Staraya Russa, which inspired the main setting. It has been acclaimed as one of the supreme achievements in literature.
Peter Pan is a fictional character created by Scottish novelist and playwright J. M. Barrie. A free-spirited and mischievous young boy who can fly and never grows up, Peter Pan spends his never-ending childhood having adventures on the mythical island of Neverland as the leader of the Lost Boys, interacting with fairies, pirates, mermaids, Native Americans, and occasionally ordinary children from the world outside Neverland.
Peter Pan has become a cultural icon symbolizing youthful innocence and escapism. In addition to two distinct works by Barrie, The Little White Bird (1902, with chapters 13–18 published in Peter Pan in Kensington Gardens in 1906), and the West End stage play Peter Pan; or, the Boy Who Wouldn’t Grow Up (1904, which expanded into the 1911 novel Peter and Wendy), the character has been featured in a variety of media and merchandise, both adapting and expanding on Barrie’s works
Childhood (pre-reform Russian: Дѣтство; post-reform Russian: Детство, tr. Détstvo) is the first published novel by Leo Tolstoy, released under the initials L. N. in the November 1852 issue of the popular Russian literary journal The Contemporary.
It is the first in a series of three novels, followed by Boyhood and Youth. Published when Tolstoy was just twenty-three years old, the book was an immediate success. It earned Tolstoy notice from other Russian novelists including Ivan Turgenev, who heralded the young Tolstoy as a major up-and-coming figure in Russian literature.
Childhood explores the inner life of a young boy, Nikolenka. It is one of the books in Russian writing to explore an expressionistic style, mixing fact, fiction, and emotions to render the moods and reactions of the narrator.
The Apology of Socrates (G Apology of Socrates (Greek: Ἀπολογία Σωκράτους, Apología Sokrátous; Latin: Apologia Socratis), written by Plato, is a Socratic dialogue of the speech of legal self-defence which Socrates spoke at his trial for impiety and corruption in 399 BC. Specifically, the Apology of Socrates is a defence against the charges of “corrupting the youth” and “not believing in the gods in whom the city believes, but in other daimonia that are novel” to Athens (24b).
Among the primary sources about the trial and death of the philosopher Socrates (469–399 BC), the Apology of Socrates is the dialogue that depicts the trial, and is one of four Socratic dialogues, along with Euthyphro, Phaedo, and Crito, through which Plato details the final days of the philosopher Socrates.
The Prince (Italian: Il Principe [il‘print’ipe]; Latin: De Principatibus) is a 16th-century political treatise written by Italian diplomat and political theorist Niccolò Machiavelli as an instruction guide for new princes and royals. The general theme of The Prince is of accepting that the aims of princes – such as glory and survival – can justify the use of immoral means to achieve those ends.
From Machiavelli’s correspondence, a version appears to have been distributed in 1513, using a Latin title, De Principatibus (Of Principalities). However, the printed version was not published until 1532, five years after Machiavelli’s death. This was carried out with the permission of the Medici pope Clement VII, but “long before then, in fact since the first appearance of The Prince in manuscript, controversy had swirled about his writings”.
Kaşağı İlk Namaz İlk Cinayet Ant Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu? Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?
Moby-Dick; or, The Whale is an 1851 novel by American writer Herman Melville. The book is the sailor Ishmael’s narrative of the obsessive quest of Ahab, captain of the whaling ship Pequod, for revenge on Moby Dick, the giant white sperm whale that on the ship’s previous voyage bit off Ahab’s leg at the knee. A contribution to the literature of the American Renaissance, Moby-Dick was published to mixed reviews, was a commercial failure, and was out of print at the time of the author’s death in 1891. Its reputation as a “Great American Novel” was established only in the 20th century, after the centennial of its author’s birth. William Faulkner said he wished he had written the book himself, and D.H. Lawrence called it “one of the strangest and most wonderful books in the world” and “the greatest book of the sea ever written”. Its opening sentence, “Call me Ishmael”, is among world literature’s most famous.
Suç ve Ceza, edebiyat dünyasında başarıyı ve ölümsüzlüğü ön sıralarda göğüsleyen bir romandır. Dostoyevski’nin yıllara meydan okuyan, hayranlık ve merak uyandıran keskin dehası romanı tepeden tırnağa kuşatmıştır. Dahi yazar, Suç ve Ceza’da okuyucularına bir kez daha insana has çatışmaları kusursuz bir gerçeklikle sunmuştur. Neyin suç ya da neyin ceza olduğunu belirleyen nedir? Onları birbirinden ne ayırır? Toplumdaki değişken karşılığının yanı sıra insanın vicdanında nasıl karşılık bulur? Kendi sorularını doğuran bu çok derin ve katmanlı romanda, Dostoyevski’nin eşsiz gözlem gücü ve büyüleyici betimleme yeteneği okuyucuya rehberlik eder. Böylece Suç ve Ceza da sadece okunan değil, tanık olunan bir derin maceraya dönüşür.
Jules Payot, özellikle gençler için kaleme aldığı İrade Eğitimi isimli kitabında entelektüel ilerlemenin önündeki engelleri, zihinleri gündelik işlerle oyalamanın zararını ve derinleşebilen düşüncenin önemini anlatıyor. Fikir ve duyguların irade üstündeki etkisini de gündeme getirerek tembelliğin, sefil tutkuların ne derece zarar getireceğini bir eğitimci olarak gözler önüne seriyor. Payot’tan güncelliğini hâlen koruyan bir metin!
…gerçek aşk sonsuzdur, sınırsızdır, daima olduğu gibidir, eşittir ve saftır, aşırı gösterilere gerek duymaz…
Fransız edebiyatının kült eserlerinden biri olan Vadideki Zambak, Balzac’ın, İnsanlık Komedyası eserinin “Kır Hayatından Sahneler” bölümündeki romanlarından biridir. Felix de Vandenesse’yle Henriette de Mortsauf arasındaki aşkı anlatan roman, arka planında 19. yüzyıl Fransa’sının toplumsal yapısını da irdeliyor. Bu eserinde Balzac, muazzam betimlemeleri ve şiirsel üslubuyla bizleri edebi lezzetin doruklarına çıkarıyor.
Vadideki Zambak’ı Şirin Erkan Leitao’nun onlarca dipnotla zenginleştirdiği özenli çevirisi, detaylı önsözü ve Balzac Müzesi’nin özel izniyle yer verdiğimiz gravürler ve fotoğraflarla sunuyoruz.
Hayatın anlamı nedir?
Hepsi buydu, basit bir soru; yıllar geçtikçe insana giderek daha da yaklaşabilen bir soru.
Virginia Woolf’tan ölümün, uzun süren bir yasın ve boşluğun sözcüklerle inşası…
Woolf’un bilinç akışı tekniğini ustalıkla kullandığı başyapıtlarından biri olan Deniz Feneri’nde onun kendi hayatına da ışık tutan fenerle birlikte okuyucu da derin dehlizlere dalıyor. Ramsay ailesinin yazlıklarında on yıl aralıklarla geçirdikleri iki günün anlatıldığı bu eserde Woolf, incelikle işlediği her karakterin geçmişi ve geleceği arasında muazzam bağlar kurarak okura ilerlemesi için tüneller açıyor.
Çağının ötesinde bir yazar olan Woolf hâlâ bizlerle konuşuyor ve fenerinin ışığı aydınlatmaya devam ediyor.
Elinizdeki kitap Memleket Hikâyeleri’nin yayımlanışının 100. yılına özel Osmanlıca ve Türkçe hazırlanmıştır.
Refik Halid tarafından kaleme alınan eser ilk defa 1919 yılında Osmanlıca basılmıştır. Bu kitabın Osmanlıca sayfaları, 1919 yılındaki baskının tıpkıbasımıdır. Türkçe metinler için yazarın 1947 yılında gözden geçirdiği baskı esas alınmıştır.
***
“Refik Halid’in anlattığı olaylar bütünüyle yaşadığı dönemin olaylarıdır. Memleket Hikâyeleri ile Gurbet Hikâyeleri’nde canlandırılan kişilerin çoğu adeta canlıdır. Bütün bu yönleriyle Halide Edip onun ‘yalnız Türk edebiyatının değil, Rus ve Amerikan edebiyatlarından sonra, hikâyecilikte cihan ölçüsünde ön planda bir yer işgal edebilecek bir hikâyecimiz’ olduğunu belirtir.”
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi
Jack London’ın romanları ve inişli çıkışlı özel yaşamı, büyük teknolojik ve tarihi değişimlerin heyecanıyla dolup taşan yirminci yüzyılın zorlu ilk yıllarında Amerika’nın umutlarını, hayal kırıklıklarını ve ideallerini ayna gibi yansıtır. Yazarın maceraperest ruhu, yaşama ve coşkuya duyduğu tutku ve araştırmacı zihni onu Klondike’tan Güney Denizlerine kadar uzanan zorlu bir yolculuğa çıkmaya sevk etmiştir. Bu yolculuklarda edindiği deneyimler ve Darwin, Spencer, Marx gibi düşünürlerin teorilerine duyduğu hayranlıktan aldığı ilhamla yazdığı romanlar sayesinde Amerika’nın en popüler yazarlarından biri haline gelmiştir.
İlk kez 1903 yılında yayımlanan ve London’ın en büyük eseri olarak değerlendirilen Vahşetin Çağrısı, Klondike Altına Hücum sırasında kendini Kanada’nın bakir doğasında bulan cesur bir köpeği ve insanların dünyasında kalmak ile doğaya dönmek arasında yapmak zorunda kaldığı seçimi anlatır.
“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!”Fransa Kralı 13. Louis'nin cesur silahşörleri Athos, Porthos, Aramis ve d’Artagnan’ın görevleri kral ve kraliçeyi korumaktır. Birbirine bağlı bu silahşörlerin sloganı “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için”dir. Cesur silahşörler, kendilerini unutulmaz ve sürükleyici bir maceranın ortasından bulur.
Eleanor Porter bu kitapta, çocukluk döneminin önyargısız, saf ve olumlu duygularla dolu dünyasını yansıtmaktadır.
Romanın kahramanı Pollyanna 11 yaşındadır. Önce annesini sonra da babasını kaybedince teyzesinin yanına gönderilir. Pollyanna’nın teyzesi pek de sıcakkanlı biri değildir.
Zaman geçtikçe Pollyanna ortamı yumuşatmakta gecikmeyecektir. Onun olumlu ve yapıcı tutumu hem teyzesinin hem de çevresindekilerin yaşamında mutluluğa ulaşmanın yolunu açmıştır.
Roman ünlendikten sonra “Pollyanna tavrı” olarak nitelenen bu tutum, Porter’ın eserini çocuk edebiyatının başyapıtları arasına çıkarmıştır.
Macerayı seven ve deniz tutkunu olan genç Robinson iki kez geçirdiği fırtınalı deniz kazasından sonra yolculuklarına ara verir.
Ama kısa bir süre sonra tutkusuna engel olamadığı için tekrar denizlere açılır. Bu kez yine büyük bir fırtınaya kapılır. Sonuçta gemiden tek kurtulan kendisi olur ve ıssız bir adaya düşer. Burada hayatta kalma mücadelesi başlar.
Robinson Crusoe, klasik Batı edebiyatının önemli eserlerindendir ve İngiliz edebiyatının ilk yetkin eseri olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda “ıssız ada” konusunu işleyen ilk roman olma özelliğine de sahiptir. Don Kişot’tan sonra en çok okunan edebiyat yapıtlarından olan Robinson Crusoe, anlatımıyla, olayların serüven şeklinde gelişmesiyle dünya klasikleri arasında seçkin bir yer edinmiştir.
Hayatın anlamını sorgulayan kısa bir roman...
Tolstoy bu kısa romanda, ölüme giden bir adamın yaşamış olduğu hayatla hesaplaşmasını anlatır.
Kırk beş yaşında, bir Yüksek Mahkeme üyesi olan ve ‘yaşadığı hayatın, yaşaması gereken hayat olduğuna’ inanan İvan İlyiç, hasta yatağında acı içinde kıvranırken bunun doğru olup olmadığını kendine sorar.
İnsan, hayatı boyunca yaşamın bir sonu olduğu düşüncesini aklından uzaklaştırır, günlerini hiç ölmeyecekmiş gibi geçirmeyi tercih eder. Bu nedenle de ölümle karşılaştığında, yanlışlarını düzeltme fırsatını da kaçırmış olur ve kendisiyle umutsuz bir hesaplaşmaya girer.
Yazarın bu yapıtı, bize kendi yaşamımızı, ‘doğru olan hayatı yaşayıp yaşamadığımızı’ düşündürtüyor.
Sahteciliğin art arda yol açtığı insan dramları...
Tolstoy, Sahte Kupon adlı bu uzun öyküsünde iki genç öğrencinin üzerindeki rakamlarla oynayarak değiştirdiği bono kuponunun elden ele dolaşarak ne tür kötülüklerin oluşmasına yol açtığını anlatırken aynı zamanda dönemin Rusya’sındaki toplumsal yaşamı ve insan ilişkilerini gözler önüne seriyor.
İyilikle kötülüğün çatışmasını, sonunda iyiliğin baskın çıkmasını ve kırsal yaşam dramlarını kendine özgü üslubuyla dile getiren Tolstoy, kötülüğe iyilikle karşılık verilirse, en azılı caninin bile yola gelip bambaşka bir insana dönüşebileceğini vurguluyor.
Shakespeare was born in 1564 and died in 1616 in Stratford-upon-Avon, England. He died at the young age of 52 leaving many to wonder what other masterpieces he might have written had he lived longer. Shakespeare wrote 37 plays and 154 sonnets in his lifetime. He is seen as one of the world’s greatest dramatists. Shakespeare's plays remain highly popular today and are constantly studied, performed, and reinterpreted in diverse cultural and political contexts throughout the world. In this volume included: Othello, The Merchant of Venice and The Taming of Shrew.
Sovyet dönemi edebiyat eleştirilerinde, toplum ve bireylerin yaşamında ruhsal ve ahlâksal sınır noktalarına başarılı bir şekilde değinen Dostoyevski, bu öyküsünde de; halkın batı hayranlığını, makam hırsını ve şöhret tutkusunu, özgün bir anlatımla kaleme alıyor. Devleti, bürokrasiyi, basını, yabancı sermaye sevdasını ve kapitalist düzeni; Ivan Matveitch’ı yutan timsah üzerinden baskın bir kara mizah ile eleştiriyor. Söz konusu düzeni, timsah ile sembolize eden yazar; devletin içini tamamen boş bir çuvala benzetiyor. İnsanları yutmak için boşaltılan bir çuvala...
Dostoyevski’nin gençlik yıllarında kaleme aldığı Yufka Yürek te, insan ruhu üzerinde yapılan derin psikolojik tahlilleri görmekteyiz. Kişilik bölünmesi yaşayan uyumsuz karakterlerin yer aldığı öyküde, kadın-erkek ilişkilerinde sıkışan duygusal dalgalanmalar göze çarparken, ani ruhsal değişkenliklerin sadece insan yaşamının zemini ile değil, zeminin altıyla da ilgili olduğunun saptanması yapılıyor.
Dostoyevski’nin bir gazete ilanından esinlenerek yazdığı ve psikolojik tahlillerin ön planda olduğu bu öyküde, 16 yaşındaki genç bir kızın çaresizlik sonucu 41 yaşındaki bir adamla evlenmesi ve kadının intiharıyla sonuçlanan bir son anlatılıyor. Sevgisini dile getiremeyen ve karısını sürekli aşağılayan, aşağıladıkça daha çok aşık olan hastalıklı bir adam; bastırdığı duygularını, hastalıklı bakış açısını; vicdani bir sorgulamaya dönüştürüp, kendi kurduğu mahkemede, okuru bir yargıç gibi görüp, vicdan muhasebesini ve iç sorgulamalarını yaparken; ‘evlilik ve mutsuzluk’ yazar tarafından derin ruhsal betimlemelerle özdeşleştiriliyor.
Çarlık rejiminin yıkılmaya başladığı yıllarda, İvan İlyiç adında bir general, davet edilmediği hâlde alt düzey bir memurun düğününe katılır ve herkesin kendisi hakkında “Ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunu!” düşündürmek adına Hümanizimden bahseder ve yenileşen Rusya’da soylu ve sıradan halk ayrımının kalkması gerektiğini savunur. Fakat işler istediği gibi gitmez; söylemleri ve davranışlarıyla kendisini komik duruma düşürdüğü gibi davetlilerin ve düğün sahiplerinin de huzurunu kaçırır. Dostoyeveski, insanın zayıflıklarını, zaaflarını ön plana çıkardığı öyküsünde, aynı zamanda dönemin Rusya’sının içinde bulunduğu sınıfsal ayrımları ve düşünce yapısını da kendisine has bir üslupla dile getiriyor.
Dostoyevskinin bir anti-kahraman başyapıtı olan bu eserde, kendisiyle çelişkiler yaşayan, hayata tutunamayan ve ağır çöküntü yaşayan bir karakter ele alınır. Özellikle varoluşunun kökenlerini sorguladığı bölümlerde yazar, hayal ürünü olarak nitelendirdiği bu anti-kahramanla hem kendini hem de zamanının insanlarını sorgulamaktadır. Yeraltından Notlar, belki de Dostoyevskinin hem bir itirafı hem de döneminin boş insanlarına olan nefretini kustuğu bir kitaptır.
Hayatındaki tek dostu hayalleri olan a-sosyal bir adamın, aşk acısı çeken genç bir kadınla yaşadığı dört gece…
Bir gece vakti yolları kesişen Nastenka ve ismini gizleyen kahramanımız, birlikte geçirdikleri bu dört gece boyunca, birbirlerine hikayelerini ve hayallerini anlatırlar. Kahramanımız, bu “beyaz geceler” olarak adlandırdığı zamanlar da Nastenka’ya ya aşık olur fakat duygularını gizler. Nastenka ise hâlâ bir yıldır haber alamadığı eski aşkını beklemektedir ama kahramanımıza da onu sevdiğini söyler.
Kahramanımızın duygularını itiraf ettiği bir sırada, beklenilen sevgili çıkar gelir ve genç kız seçimini yapar.
Ve o romantik beyaz geceler, karanlık bir sabahla biter…
Mali olarak çökmüş bir generalin yanında özel öğretmen olarak çalışan Aleksey Ivanoviç, gönlünü generalin üvey kızı Polinaya kaptırmıştır. Polinanın gönlünü kazanabilmek için bu yoksul gencin tek çaresi, kumar oynayıp zengin olmaktır. Fakat bilmediği şey paranın bir insanın aşkını satın almaya yetmeyeceğidir.
Hayatını bilime adamış, hastalıklı ve a-sosyal bir karakter olan Ordinov, bir gün kiralık oda aramak için evden dışarı çıkar ve kilisede gördüğü evli bir kadına âşık olur. Hikâyenin olay örgüsünü; Ordinov’un, bu yasak aşkı üzerinden gelişen hadiseleri belirler. Dostoyevski, toplumun dışında kalmış, çevresi tarafından yalnızlaştırılmış ve aşk acısı çeken bir insanın, yaşadığı buhranları ve karmaşık duyguları; derin analizleriyle gözler önüne seriyor ve okuyucuya, tüm bu yaşanılanların gerçek mi yoksa kahramanların bir sanrısı mı olduğunu sorgulatıyor.
Dostoyevski, ruhsal çözülmelere örnek teşkil eden bu öyküsünde, karısının kendisini aldattığı düşüncesine paranoyakça saplanan ve ruhsal bir bunalımın eşiğinde olan İvan Andreyeviç’in, kıskançlık içgüdüsünün sosyal yaşantısına nasıl işlediğini ve karısını suçüstü yakalamaya çalışırken düştüğü durumları, trajikomik bir üslupla anlatıyor. Öyküde, kıskanç bir kocanın hastalık boyutlarına ulaşan evhamları tahlil edilirken, okura Ahlâk ve erdem! gibi kavramlar da sorgulattırılıyor.
1900’lü yıllarda, Britanya krallığı zenginliğinin en üst sınırlarını yaşarken; başkent Londranın doğu yakası fakirlik, açlık ve hastalıklarla mücadele eden insanlarla doludur. Jack London, toplumsal adaletsizliğin sosyolojik araştırmasını yapmak için halka karışır ve uçurumun kenarında yaşayan insanların hayat mücadelelerine tanık olur.Jack London, “Uçurum İnsanları” adını verdiği bu öyküsünde, güneş batmayan bir imparatorluğun, farklı yakalarında yaşayan insanlar arasındaki derin toplumsal sınıf ayrılığını ve bölgesel bir seviyede kapitalizmin boyutlarını; natüralist bir biçimde gözler önüne seriyor.
Güneşli Güney topraklarından bir gece ansızın kaçırılan Buck, kendisini hiç bilmediği bir dünyada bulur. Bu dünyanın yasası sopa ve dişin yasasıdır. Burada ya ölürsün ya da öldürürsün. Üçüncü bir seçeneğin yoktur. Artık yaşam acımasızdır ve Buckın bu acımasız Kuzey topraklarının yasasına uymaktan başka çaresi yoktur. Türlü acımasızlıklara katlandıktan sonra sevgiyi bulur Buck ama damarlarında akan vahşi kan onu yabana çağırmaktadır.
Issız, soğuk ve yabancı Kanada Ormanlarında altın aramak için yollara düşen iki arkadaştan biri sakatlanır, diğeri ardına bakmaz, hızlı adımlarla kendi yoluna devam eder. Kalan için artık açlıkla, soğukla ve ormandaki vahşi hayvanlarla mücadele etmesi gereken yeni bir hikâye başlar. Yaşama umudunu bir girdap gibi yüreğinde taşıyan karakterin, hayata tutunma çabasını ve yaşamak için birbirlerini yiyen canlıların savaşını okurken; yazarın eşsiz üslubuna hayran kalacaksınız.
Set içindeki kitaplar: • Gulyabani • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç • Şık • Efsuncu Baba • Şıpsevdi • Mürebbiye
Türk edebiyatına birçok önemli eser kazandıran, romanları günümüzde de değerini ve özgünlüğünü koruyan Hüseyin Rahmi Gürpınar, toplumun çeşitli sınıf ve tabakalarına mensup kişilerin belirli özelliklerini ustalıkla ortaya koyar, olayları abartılı olmayan bir güldürü ve anlatım rahatlığıyla okuyucuya sunar. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın en beğenilen yapıtlarını Hüseyin Rahmi’nin İstanbul’u dizisinde bir araya getirerek günümüz Türkçesiyle sunuyoruz. Seçkideki tüm yapıtlar İstanbul’un sokaklarına açılıyor. Beyoğlu, Aksaray, Üsküdar, Haydarpaşa, Erenköy derken Hüseyin Rahmi’yle birlikte İstanbul’u sokak sokak gezmeye başlıyorsunuz. Şık İlk olarak Tercüman-ı Hakikat adlı gazetede tefrika edilen ve yazarın ilk romanı olan Şık, Batı'nın gerçek değerleri yerine onun zevk ve eğlencesini, kılık kıyafetini taklit eden kişilerin düştüğü gülünç durumları konu almaktadır. Şıpsevdi Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilen Şıpsevdi'de Tanzimat sonrası dönemin zihniyetini çarpıcı biçimde yansıtan Hüseyin Rahmi Gürpınar batılılaşmayla birlikte trajik bir şekilde ikileşen toplumun çelişkilerini sergiler. Gulyabani Gulyabani, 1913 yılında basılan, insanların bilimsel düşünceden uzaklaştıkça nasıl kolaylıkla kandırılabileceğini anlatırken eleştiri okları batıl inançlara yönelten bir roman. 1975 yılında Ertem Eğilmez tarafından Sür Kardeşler ismiyle sinemaya da uyarlanmıştır. Efsuncu Baba Efsuncu Baba, gerçeklerle bağını yitirmiş bir kişinin batıl inançların içinde kaybolup karşısına çıkan her şeyi kendine gönderilen bir işaret olarak algılaması ve hurafelerin içinde bir o yana bir bu yana savrulması üzerine bir roman. Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanı 1910 yılında Halley kuyrukluyıldızının dünyaya çarpma olasılığına karşı kopartılan felaket senaryoları üzerine kurulu. Bu felaket senaryoları üzerinden gelişen olaylara karşı Hüseyin Rahmi’nin bakış açısı, kitabın başındaki şu cümlede gizli: “İnsanların korktuklarından çok, korkmadıkları şeylerden korkunuz” Seçkideki tüm kitaplar ince bir mizah anlayışı ve Hüseyin Rahmi’nin iğneleyici dili ile yoğrulmuş. Kitaplardaki diyaloglar, sokaktaki günlük konuşmalardan alınmış gibi gerçekçi. Romanlardaki eleştirel bakış açısı dünümüze olduğu gibi bugünümüze de ışık tutacak nitelikte. Kitapları okurken yabancı özentisiyle alay eden Hüseyin Rahmi’nin kendi kültürümüzdeki eksiklerimize karşı da eleştirel bir bakışla yaklaştığını görüyoruz. Ahlak bekçilerinin kendi evlerinde ne dolaplar çevirdiğini açık bir dille anlatan Hüseyin Rahmi cinlere, perilere, ahlak bekçilerine, şarlatanlara karşı bilimin ve hakikatin yanında yer alıyor. Mürebbiye “Gönül kurduğu aşk sarayını yıkılmış görmektense, bazı gerçekleri çiğnemekten çekinmez.” Türk edebiyatına birçok önemli eser kazandıran, romanları günümüzde de değerini ve özgünlüğünü koruyanHüseyin Rahmi Gürpınar, toplumun çeşitli sınıf ve tabakalarına mensup kişilerin belirli özelliklerini ustalıkla ortaya koyar, olayları abartılı olmayan bir güldürü ve anlatım rahatlığıyla okuyucuya sunar. Fransalı bir kadın olan Matmazel Anjel'in Dehri Efendi'nin konağında mürebbiye olarak çalışmasıyla başlayan trajikomik olayların anlatıldığı Mürebbiye'de Gürpınar kurgu, diyalog ve hiciv unsurlarını aktarmadaki ustalığıyla okura katmanlı bir eser sunuyor. Sokağı edebiyata taşıyan yazarolarak bilinen Hüseyin Rahmi Gürpınar'a şöhretin kapısını açan Mürebbiye'yi günümüz Türkçesiyle sunuyoruz… İlkay Noylan'ın günümüz Türkçesine uyarladığı Mürebbiye'nin kapak tasarımı Candan İşcan'a ait.
Tutkulu bir aşk öyküsü...
Zengin ve ünlü bir yazar tatilden Viyana’ya döndüğünde, evinde tanımadığı bir kadından gelen bir mektup bulur. Mektubu yazan kadın, genç kızken komşu dairede yaşamıştır. Yazarın neredeyse hiç hatırlamadığı bu genç kız ona âşık olmuş ve ömür boyu aşkına tutkuyla bağlı kalmıştır.
Telaşlı bir el yazısıyla acele acele yazılmış olan bu mektupta karşılıksız bir aşk dile getirilmektedir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Zweig’ın en etkileyici yapıtlarından biridir.
Tutkuların peşinden giden bir kadının sıra dışı öyküsü...
Riviyera’daki bir otelde ailesiyle birlikte kalan bir kadın, gece yarısı ansızın ortalıktan kaybolur.
Bu olay otel müşterileri arasında heyecanlı bir tartışmaya yol açar.
Evli, iki çocuk sahibi otuz üç yaşında bir kadın acaba eşini, çocuklarını ve varlıklı yaşamını geride bırakıp tutkularının peşinden gitmiş olabilir mi?
“İnsan Neyle Yaşar?”, “İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Var?” ve “Kıvılcımı Söndürmeyen Yangını Önleyemez” dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Lev N. Tolstoy’un yazdığı üç uzun öyküdür. Her üç öykü de birer fabl havasında ve akıcı bir dille kaleme alınmıştır.
Yazar, “İnsan Neyle Yaşar?”da insan yüreğinin sevgiyle dolu olduğunu, bunu daha önce hiç tanımadığı birine bile gösterebildiğini ve insanı yaşatan şeyin sevgi olduğunu anlatır.
“İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Var?”da ele alınan konu ise, ihtirasının tutsağı olan bir bireyin kaderidir.
“Kıvılcımı Söndürmeyen Yangını Önleyemez”de anlatılan da: öfkeyi, kızgınlığı sürdürerek, kin güderek hiçbir yere varılamayacağı ve bu tür tutumlardan insanın kendisinin de zarar göreceğidir.
Masalların Zümrüd-ü Anka'sı vardır kendi küllerinden doğar ya, daha da güçlü sanki kanadını ateş oku etmiş de göğü delecek gibi...Bir de kalemin Zümrüd-ü Anka'ları vardır kağıda mürekkeple değil gül ile dokunup kendi güllerinden gülistanlar yeşerten. Harf harf yüreklere gülizar canlar üfleyen edebiyatın Zümrüd-ü Ankaları kitap kanatlarıyla sizleri aşk iklimine uçuruyor...
Vişne Bahçesi, toplumsal değişimin insanlar üzerindeki etkisini ele alan bir oyundur. Eserde, on dokuzuncu yüzyıl ortalarında Rusya’da toprak köleliğinin kaldırılmasıyla birlikte orta sınıfın yükselişi ve devrime ayak uyduramayan aristokrasinin, tüm çabalarına rağmen toplumsal statüsünü kaybedişi verilir.Vişne Bahçesi’nde, ipotek borcuna karşılık aile mülkleri (ünlü büyük vişne bahçesi de dâhil) açık arttırmayla satışa çıkarılan bir Rus aristokrat ailesi anlatılır. Çehov bu oyunu komedi olarak yazdı, ama Moskova’da bir tragedya olarak sahnelendiğini görünce şaşkına döndü. Yapıt, hâlâ her iki oyun türünde de yorumlanarak sahnelenmektedir.
Son Söz
Şu hikâyeyi yazmaya başladığım zaman bütün medeniyet dünyası Halley'in çarpma tehlikesine karşı heyecanla titreyip duruyordu. Bu korkunun pek yersiz olduğunu, bu kötülük ister gibi yayılan haberlere rağmen kimsenin başı bile ağrımayacağını önsözde temin etmiştim. İş dediğim gibi oldu. Göz korkutucular, Halley'in dünya insanlarına bir şey duyurmadan nezaketle geçip gittiğini görünce kaç zamandır yaygın bir hastalık haline giren umumi korkuyu yeniden yaratmak için dünyaya çatmak üzere yıldızın bir daha geri döneceğini iddia garipliğine kadar varmaktan çekinmediler. İnsanların yalancılıktaki cüretlerine bundan büyük örnek mi olur. Halley geri dönecektir. Ama yetmiş beş yıl sonra! Şu satırlara bakanlar içinde Rumi 1401 (Miladi 1985) yılına kadar hayatta kalacak talihliler bulunursa geçirdikleri şu denemeye dayanarak gelecekteki evlâtlarımıza yalanları hor görme lüzumunu tekrarlasınlar.
Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbirlerinin ardından toprağa yatarak yok oluyorlar. Bu değiştirilemeyen, umumi bir kanun... Neden tasalanmak? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan, ölüm gerçek...
Yakacık, 26 Mayıs 1326 (8 Haziran 1910)
Dünya klasikleri, yazıldığı döneme damga vuran ve popülerliğini günümüze kadar koruyabilen tanınmış yazarların eserleridir. Dünya klasikleri listesi eğitim hayatının en erken döneminden itibaren yaşam boyu sürekli insanların karşısına çıkan özel eserlerdir. Okullarda okuma ödevi olarak okutulan bu eserler dünyaca ünlü kitaplar olmaktadır. Okullarda çocukları okumaya teşvik etmek, okuryazarlık seviyelerini geliştirmek için bu kitaplardan faydalanılmaktadır.
Günümüzde artan kitap çeşitliliği ile okumaya nereden başlayacağını bilemeyen okuyucular için dünya klasiği romanlar biçilmiş kaftandır. Bu kitaplar için klasik eserler denmesinin sebebi dünyada belli bir üne sahip olmalarından kaynaklanır. Yüzyıllar boyunca okunabilirliğini korumuş olan eserler çeşitliliği ile de her kesime hitap edebilmektedir. Türk ve Dünya klasikleri listesi yediden yetmişe herkese hitap edebilecek zengin bir kategoriye sahip olmaktadır. Klasik kitaplar listesi içerisinden her yaş grubunu kapsayan uygun eserler bulunabilmektedir. Lev Tolstoy'un kitapları gibi genel temsil gücüne sahip olan eserler aynı zamanda evrensel onay sahibi olmaları ile de önemli olmaktadır. Her dönemde geçerlilikleri kabul görmüş, özgün mesaj içeren eserlerdir.
Dünya klasikleri yazarları döneminde eserleri ile ses getirmiş ve günümüzde de etkisini devam ettiren usta yazarlar olmaktadır. Oldukça geniş bir listeye sahip olan dünya edebiyat eserleri her okuyucunun kütüphanesinde bulunması gereken usta eserlerdir. Bu eserler aynı zamanda birçok film, tiyatro ve operaya konu kaynaklığı etmesi yönünden de önemli olmaktadır. Her okurun farklı beğeni ve okuma zevki vardır. Modern dünya klasikleri geniş eser yelpazesi ile her okurun zevkine hitap edebilecek çeşitliliğe sahiptir. Dünya klasikleri eserleri oldukça uzun bir kitap listesi oluşturmaktadır. Bu sebeple öncelikle bu listeyi daraltarak en iyi dünya klasikleri olarak kabul görmüş eserlere öncelik vermek gerekmektedir.
Klasikler her çağa uyum sağlayabilen ve çağın evrensel sorunlarını ele alabilen yapıtlardır. Puşkin'in kitaplarının da arasında bulunduğu dünya klasikleri geçmişin izlerini günümüze aktararak okuyucunun bilinçlenmesini de sağlamaktadır. Her biri ayrı ayrı her dönem için başyapıt niteliği taşıyan klasik eserler içerisinden 100 dünya klasiği eserleri, en iyi klasik kitaplar seçilmektedir. Oldukça uzun okunması gereken dünya klasikleri listesinden seçilmiş olan 100 dünya klasikleri listesi şu şekilde sıralanmaktadır:
Aynı yazara ait birden fazla eser liste içerisinde yer almaktadır. Bu sebeple kitaplar setler halinde de okuyucuya sunulmaktadır. Okuyucunun tercihine göre ister karışık yazarlardan oluşan setleri klasik kitap seti olarak isterse de aynı yazara ait eserleri set şeklinde alabilmektedir. Dünya klasikleri kitap seti içeriği mutlaka okunması gereken klasikler ile hazırlanmaktadır.
Çocukların gelişim düzeyleri dikkate alınarak hazırlanmış dünya çocuk klasikleri kitapları sayfa sayısı olarak diğer klasiklere göre az ve analitik dil bakımından basit eserler olmaktadır. Set şeklinde de satılan bu eserler çocuğun birçok dünya yazarı ile tanışmasını ve ufkunu genişletmesini sağlamaktadır.
Modern dünya klasikleri listesi içerisinde dünyanın en iyi romanları olarak kabul edilmiş kitap severler tarafından mutlaka okunması gereken dünya klasikleri bulunmaktadır. Arasında Dostoyevski'nin kitaplarının da yer aldığı bu eserler, geçmişten günümüze edebi değeri kanıtlanmış aynı zamanda en çok okunan dünya klasikleri arasında yer alan eserler olmaktadır. Bu eserler şu şekilde sıralanmaktadır:
Dünya klasikleri çeşitli yayınevleri tarafından basıldığı için fiyatları da bu doğrultuda değişiklik yaşamaktadır. Bu eserleri dünya klasikleri kitap seti olarak ya da tek tek almak mümkündür. Set olarak satılan ürünler tekli alıma göre daha avantajlı olmaktadır. Farklı yayınevlerinin bastığı bu eserler kâğıt kalitesi, baskı kalitesi, kısaltılmamış olması gibi kitabın fiyatını etkileyen birçok unsur olmaktadır. Bunlardan en önemlisi kitabın cildi ve yayınevidir. Aynı kitabın pek çok farklı tasarıma ve basıma ait seçeneklerine ulaşmak mümkündür. Kitabın sayfa sayısı da fiyata etki eden hususlardan birisi olmaktadır.
Klasik kitap önerileri yapılırken herkesin listeye eklediği belli başlı demirbaş dünya klasikleri roman isimleri bulunmaktadır. Maksim Gorki'nin kitaplarının da yer aldığı bu romanlar, en iyi klasik kitaplar olarak şu şekilde sıralanmaktadır:
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.