Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 320
En / Boy : 21,5 / 28
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2011
₺529,20
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 21 / 29,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺75,60

Unutulmaması Gereken Lezzet Sırları; Osmanlı, Türk, Arap, Bizans, Rum mutfaklarının bir sentezidir. Bu kitapta belki de şimdiye kadar adını hiç duymadığınız ya da tatmadığınız, farklı damak tadında birbirinden lezzetli çok sayıda tarifi bulacaksınız. Ulvi Sami, sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirdiği bu çalışmasında; aile büyüklerinden miras aldığı sır niteliğindeki tarifleri bizimle paylaşarak, tariflerin gelecek nesillere ulaşmasını, böylelikle kültürümüzün unutulmamasını amaçlıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 21,5 / 24,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .
₺411,60
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 487
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2014
₺62,30

Müşteri beklentilerinin tırmandığı, maliyet baskısının arttığı ve rekabetin sertleştiği yeni dünya düzeninde yerimizi korumak için müşterinin yanında olmak, hatta onun örnek aldığı bir rol modeline dönüşmek gerekiyor. ‘Satışçı değil danışman olmak’ kavramı işte tam da bu yüzden önem kazanıyor. Bu nedenle, müşteriyi sadece ürünün satılacağı kişi olmaktan öte anlaşılması ve ihtiyaçlarının fark edilmesi gereken bireyler olarak gören, yani ‘iki kere ikiyi beşe’ taşıyabilen satış ve pazarlama ekipleri oluşturulması zorunlu hale geliyor. Yeni sistemde, ‘İç Girişimci’ kavramı ön plana çıkıyor. Bu sistemde, her bir satışçının, esnek ve duruma özel yaklaşımları hayata geçirebilen, yani sezgisini, yaratıcılığını ve inisiyatifini kullanabilen birer iç girişimciye dönüşmesi bekleniyor. Bu dönüşüm sürecini yönetirken, yeniye taşıyacağımız doğrularla, değiştirmemiz gereken yanlışlarımızı birbirinden ayıklamak çok büyük önem kazanıyor. İşte bu kitabı, bu yanlışları gözden geçirmek, müşterinin ve çalışanların birer insan olduğunu unutmanın ve karşıdakini anlamaya odaklanmayan yaklaşımların yarattığı acıklı hallerin resmini çıkartmak ve bunun yerini alması gereken doğruları ve önerileri tartışmaya açmak için kaleme aldık.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺31,92

“Mecâlis-i Seba, adından anlaşıldığı gibi, Mevlânâ’ nın yedi meclisinin, yedi va’zının yazılmasından meydana gelmiştir...

Yedi meclisinde de vaaza, cümleleri seci’li bir hutbeyle başlamakta; bu hutbede, birçok âyetten istidlâl yoluyla Allâh’ın kudreti, hikmeti, ululuğu, birliği övülmekte, hutbenin sonunda Hz. Peygamber’e, dört dostuna, muhâcirlerle ansâra; bazı kere, VII. meclis’te olduğu gibi Hasan ve Huseyn’e rahmet okunmakta; ondan sonra duâ mâhiyetinde olan münâcâta geçilmekte, sonra da bir hadîsle vaaza başlanmaktadır... Sonlara doğru, I. ve II. meclislerde olduğu gibi Besmele, uzun uzadıya, dînî târihten olaylar anılarak canlı bir tarzda şerh edilmekte, en sonunda, Allâh’a hamdedilerek, Hz. Peygamber’e ve soyuna, sahâbesine selavât verilerek vaaz son bulmaktadır.”

 

Yayıma Hazırlayan Sibel Özer Üstünyer

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım İsmet Sayar

Sayfa Sayısı 144

Ebat 16,5x23,5

 

 

 

₺97,30

"Ulu Tanrı, aman, halimize nazar kıl! Şimdi, bizi bir gün kabul edeceğin ‘Cennet’ ile ‘Cehennem’in işleriyle meşgul olacak sıra değil. Temmuzun ortasındayız; bu, zaten bir netameli aydır. Yeni tabirle -sen âlimsin, elbette manasını bilirsin- radikal bir düzene muhtacız... Sen bunu yapmazsan, sanıyorum ki, harbe hazırlana hazırlana, yere, göğe, denize dinamit, gaz, bomba yığa yığa, pek yakında bizler, bizim küremizi kuyrukluyıldız haline sokup senin yıldızlarına, belki de dosdoğru sana saldırtacağız. İşi o derece azıttık, haberin ola! Hâşâ, elbette bilirsin!" Tanrı’ya Şikâyet, insan canının hiçe sayıldığı, modernleşme adı altındaki ilerlemenin aslında makineleşmeden ibaret olduğu ve bu makinelerin katliam aracına dönüştüğü İkinci Dünya Savaşı yıllarını konu alıyor. Refik Halid Karay, hicivli kalemiyle ve trajik olaylara mizahla yaklaşmadaki başarısıyla okuyucusuna tam bir kara mizah örneği sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺119,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 151
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺72,80

Bir başka güzeldir aşk, Venedik’te... Ester Almelek, Roma’da yüksek lisansını tamamlayan ve tesadüf eseri ünlü bir eleştirmenle tanıştıktan sonra yolu Venedik’e düşen genç ressam Can Tanova ile üniversitede sanat tarihçisi olarak görev yapan Francesca Simionato arasında filizlenen aşkı anlatırken, 18. yüzyılda Venedik’te yaygın olan vedutismo sanat akımına da ışık tutuyor. Dönemin ünlü vedutist ressamları ve onların eserleri hakkında da bilgiler veren yazar, olayların geçtiği yerler ve mekânlar üzerine yaptığı kuvvetli betimlemelerle okuyucunun zihninde adeta bir ortaçağ tablosu canlandırıyor. Ayrıca geri dönüşlerle, Rönesans Dönemi’nde Venedik’in ünlü cortegianalarının (saraylı kadınlar) şaşaalı devrine işaret ederek onların ilginç yaşamlarını gözler önüne seriyor. Venedik’te Sanatın Gölgesinde Aşk Ester Almelek, Roma’da yüksek lisansını tamamlayan ve tesadüf eseri ünlü bir eleştirmenle tanıştıktan sonra yolu Venedik’e düşen genç ressam Can Tanova ile üniversitede sanat tarihçisi olarak görev yapan Francesca Simionato arasında filizlenen aşkı anlatırken, 18. yüzyılda Venedik’te yaygın olan vedutismo sanat akımına da ışık tutuyor. Dönemin ünlü vedutist ressamları ve onların eserleri hakkında da bilgiler veren yazar, olayların geçtiği yerler ve mekânlar üzerine yaptığı kuvvetli betimlemelerle okuyucunun zihninde adeta bir ortaçağ tablosu canlandırıyor. Ayrıca geri dönüşlerle, Rönesans Dönemi’nde Venedik’in ünlü cortegianalarının (saraylı kadınlar) şaşaalı devrine işaret ederek onların ilginç yaşamlarını gözler önüne seriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺77,70

Absolut kulak, seslerin kulakla değil beyin ile algılanması olarak ifade edilebilir. 440 Hz’i referans olarak alan kulak, salyangozdaki ayırıcı bir bölge tarafından sesleri bileşenlerine ayırarak işitme sistemine göderir. Bunun nedeninin beyinde bir frekans haritasının olduğu ve tüm komşu hücrelerinin ardışık frekanslara duyarlı olması olarak açıklanmaktadır. Rölatif Absolut ise referans sesini alarak bir absolut kulak gibi duymak anlamına gelir ki çok ciddi bir eğitim ve çaba ile zaman içinde kazanılır. Profesyonel müzisyenlerin büyük bir bölümü böyle bir kulağa sahiptir. Bu kitap tonal yapı içinde modları meydana getiren seslerin arasındaki çekim ve hareket ilişkisini çözümlemek, bunu müzik teorisi ve melodik analize dayandırarak, duyma yeteneğini kusursuz hale getirmek amacıyla hazırlanmıştır. On iki tonda Majör ve minör modlar içinde, diyatonik ve diyatonik olmayan derecelerin duyumu, transpozisyon, kulak eğitimi için yapılması gereken günlük çalışmalar bu kitabın içeriğini oluşturmaktadır. Kitabın müzik eğitimi alan tüm öğrencilere, müzisyenlere ve müzik eğitimcilerine kulak eğitimi ve gelişiminde daha açık bir yol göstereceği inancındayız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 205
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺192,50

Elinizdeki kitap, "Resmi tarih yalan söylüyor!..." diyerek Cumhuriyet tarihine ve Atatürk’e saldırmanın moda haline geldiği bu günlerde, tarihsel belge ve bilgilerle "gerçekte kimin neden ve nasıl yalan söylediğini" gözler önüne sermek için kaleme alınmıştır. İşte kitapta belgelerle cevap verilen Cumhuriyet tarihi yalanlarından bazıları: Kurtuluş Savaşı’nın başlamasında Atatürk’ün herhangi bir etkisi yoktur! Atatürk Kurtuluş Savaşı’na sonradan katılmıştır! Vahdettin hain değil kahramandır! Kurtuluş Savaşı önemsizdir! Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir mücadele değildir! İngilizlerle savaşılmamıştır! Güney Anadolu’nun kurtarılmasında Atatürk’ün hiçbir etkisi yoktur! Çerkez Ethem hain değil kahramandır! İnönü Savaşı olmamıştır, sonradan uydurulmuştur! Yazı ve dil devrimi Türkiye’yi tarihinden koparmış, insanları bir gecede cahil bırakmıştır! Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan emperyalist bir kuşatmayla çevrildiği bu günlerde Cumhuriyet tarihi yalanlarını öğrenmek ve bu yalanlara belgelerle cevap vermek çok büyük bir önem taşımaktadır. Amacım, Atatürk’ün "Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir (önemlidir); yazan yapana sadık (bağlı) kalmazsa değişmeyen hakikat (gerçek) insanlığı şaşırtan bir hal alır" sözü doğrultusunda, "tarih yapana" sadık kalmayan "tarih yazanları" göstermek ve böylece "değişmeyen gerçeğin insanlığı şaşırtan bir hal almasını" engellemektir. Dileğim, bu kitabın, yalancının mumunu söndürüp gerçeğin aydınlığına çıkmak isteyenlere biraz olsun kılavuzluk etmesidir. Değişik kaygılarla "Cumhuriyet tarihini çarpıtan; Mevlanzade Rıfat, Rıza Nur, Said-i Nursi, Kazım Karabekir, Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Kadir Mısıroğlu, Sevan Nişanyan, Yalçın Küçük, Fikret Başkaya, İdris Küçükömer, Eric Jan Zürcher, Mehmet Altan, Burhan Bozgeyik, Mustafa Müftüoğlu, Cemal Kutay, Emre Aköz, Atilla Yayla, Halil Berktay, Taner Akçam, Cemil Koçak, Mümtazer Türköne, Engin Ardıç, Mustafa Armağan, Abdurrahman Dilipak v.b. isimlere belgelerle Meydan okuyoruz...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 528
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺238,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 191
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺73,50
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 560
En / Boy : 9,5 / 13,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺128,80

"Evvela bilmemiz lazım gelen bir mesele vardır; en temelli, canlı mesele: Mizah her aklın, her zekânın dokuyacağı bir kumaş değildir. Latife olgun bir meyve gibi kemale erdirilip öyle ortaya konmak lazım gelir. Mizah süpürge sopası değildir; vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir. Mizahta da ehliyet, kabiliyet şarttır." -Refik Halid Karay- "Refik Halid kalemini doğuştan getirdiği mizah kabiliyeti yönünde denemesi sonucu meşhur olmuştur" Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 1969 İlk baskısı 1922’de yapılan Ay Peşinde’de Refik Halid Karay kendisini şöhrete kavuşturan mizah gücünü kullanarak dönemin sosyal olaylarını, değişik katmanlardan kişilerini, gülümsemeyle gözyaşı arasındaki duygu aktarımlarıyla paylaşmaya devam ediyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

20.000 madde başı; Fonetik yazılışlar; Telâffuz ve dilbilgisi açıklamaları; Deyimler ve ibareler; Kullanım örnekleri; Sayılar, günler, aylar. 30.000 entradas, Transçricao fonetica, Informaçoes gramaticais, Locuçoes e frases feitas, Exemplos de uso, Numerias, dias, meses.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 622
En / Boy : 8 / 11
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺246,40
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 851
En / Boy : 21,5 / 30,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2008
₺520,10

Salata kavramı aklımıza birkaç şey getiriyor. Birincisi, Türk mutfağında mezelerin salata adı ile sunulması; örneğin patlıcan salatası gibi mezeler. Ancak her ne kadar salata desek de bunlar aslında birer mezedir. Bir diğer salata kavramı ise artık ülkemizde yaygın bir kavram olan açık büfe salatalarıdır. Akşam partilerinde, barbekünün yanında veya otel büfelerinde bu tür salata barlarına sıkça rastlamaktayız. Bir diğer unsur ise bizde, Batı mutfaklarında çok rastlanmayan bir gelenek olarak ana yemeğin yanında iştah açıcı olarak salata tüketilmesidir. Son yıllarda ülkemizde de kabul gören bir tutum ise öğünü sadece salata ile geçirme alışkanlığıdır. Sözün kısası, salata her öğünde hem aperitif hem ana yemek, hem sıcak hem soğuk olarak tüketebileceğimiz tartışmasız sağlıklı ve lezzetli bir yiyecektir. %100 Salata kitabı, her öğünde, her türlü konsepte uygun olarak hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli pek çok salata tarifini içeriyor. Bu salataları denemeniz, kendi yaratıcılığınızı katmanız ve sofralarınızın salatasız kalmaması dileklerimizle.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 19,5 / 27
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2009
₺310,10

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 190
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 184
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,70

“İstanbul’dan bahsedecektik. Uzakta kalanlar için İstan-bul’un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çöl-de onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökü-len kızlar görürsünüz.” Refik Halid Karay Memleket Hikâyeleri’nin devamı niteliğinde olan Gurbet Hikâyeleri’nde ikinci sürgünlüğünü geçirdiği Ortadoğu’yu güçlü kalemiyle resmeden Refik Halid Karay, hatıra karakterindeki satırlarıyla gurbette duyulan vatan hasretini somutlaştırarak okura taşıyor. Yeraltında Dünya Var’da ise memleketlerinin sınırları dışında yaşayan Nihan ve Nebil karakterlerine hayat verirken, aşk, yalnızlık ve macera temalarının arasında İstanbul hasretini işliyor


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2018
₺178,50

"Kostantiniye’nin benim tarafımdan fetholunması takdir edilmiş ise, burçları taş ve topraktan değil, demirden olsa, ateşi hışmı kahr ile eritip, mum gibi yumuşak eylerim." -Fatih Sultan Mehmet- Dünya durdukça varolacak şehir İstanbul... Tarihin sırlı perdesi yeniden açılıyor. Aşkın gölgesinde soluklanan hayatlar, ihtiraslar ve hiç sönmeyecek bir mücadelenin öyküsü... İstanbul’un Fethi bir solukta okuyacağınız bir fetih destanı. Zamanın akışını durduran bir tarih 1453. Bizans’ın düştüğü, Fatih’in hükümranlığını tüm dünyaya kabul ettirdiği tarih. "Fetih sana müyesser olacaktır" müjdesini ruhunun derinliklerinde taşıyan Fatih’in tahta geçmesiyle birlikte yaşanan olaylar, Şehzade Orhan Çelebi’nin başına gelenler, İstanbul’un kuşatılması, Çandarlı Halil Paşa’nın Kostantiniye’deki gizli teşkilatı, Bizans entrikaları, atını dalgalara doğru süren bir padişahın inanılmaz ve bir o kadar da merakla okuyacağınız hikâyesi. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden hiç eskimeyen bir Fatih ve Fetih romanı. Her satırında kendinizi tarih sahnesinde yeniden bulacaksınız. Büyüleyici ve heyecan dolu bir kasırga sizleri bekliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺127,40

Tarihin sır perdesi aralanıyor!... Osmanlı’nın üstünde toplanan kara bulutların örttüğü sırlar birer birer gün yüzüne çıkıyor. Osmanlı tarihinin en görkemli ama aynı zamanda saraydaki entrikaların ve taht mücadelelerinin ayyuka çıktığı, en karanlık zamanlardan biridir Muhteşem Süleyman’ın yüzyılı... Tarihe aşkları, hırsları, gücü ve efsaneleşmiş hayatıyla damgasını vuran kadınlar vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok tartışılan haseki sultanlarından olan Hürrem Sultan’ın yaşamı da böyledir. Masalsı ve büyüleyici bir yaşam... Osmanlı’nın muhteşem yüzyılını taçlandıran Hürrem Sultan’ın nefes kesen yaşamı Feridun Fazıl Tülbentçi’nin sürükleyici anlatımıyla okuyucularla buluşuyor. Hürrem’in saraya girişi, padişahın gözdesi olması, haseki sultanlığa yükselmesi, kendi oğullarını tahta geçirmek için damadı Rüstem Paşa ve kızı Mihrimah Sultan ile birlikte çevirdiği tüm dolaplar. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi ve "makbul" iken "maktul" olan bir sadrazamın, Pargalı İbrahim Paşa’nın hikâyesi. Ve kendi evlatlarını yiyerek ayakta kalan bir dünya imparatorluğu. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden aşk, güç ve iktidar sarmalında nihayete eren bir masal. Aşk ve saltanatın dinmeyen fırtınası...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 295
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺105,70

"Lalegül birdenbire olan bu değişikliğe öyle sevinmişti ki yüzündeki durgun ve mahzun hatlar birdenbire haz ve neşeye çevrilmiş, tekrar Kopenhag parkındaki mesut Lale oluvermişti. Ne kolaydı bir genç kızı sevindirmek! Sevindirmek de üzmek de... Uzaktan onu seyrediyor; biçimliliğine, biçimliliğinin inceliğine, inceliğinin körpeliğine, körpelik ve zarafetten ibaret vücut güzelliğine hayranlık duyuyor. Sıraya girmiş başka kadınlar ve kızlar da var. Mukayese ediyor. Ne münasebet? Lalegül bir sanat yapısı." -Refik Halid Karay- Gemiyle Orta ve Kuzey Avrupa seyahati yapan yakışıklı, bekâr ve "zevk sahibi" Rıdvan’ın, her ikisi de ayrı anlamlarda güzel ve cazibeli kadınlar olan Gülrevan ile Lalegül arasındaki gelgitlerini; Refik Halid Karay "coğrafya zevkiyle" kaleme getirdiği Yüzen Bahçe’de anlatırken zenginleştirilmiş tasvirlerle okuru da bu Yüzen Bahçe’nin içine çekiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 310
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺235,20

Bana artık çok gerilerdeymiş gibi gelen çömezlik dönemimizin zorlu anlarında Rahip Istvan, ‘Kader gemisinin rotasını tam olarak kendiniz belirleyemeseniz de en azından hayat denizinin dalgaları arasında savrulurken sarılacağınız bir dümen vardır,’ derdi. Zamanında, dara düşmüş yüreğimizin cesaret ocağını alevlendiren bu cümleyle şimdilerde avunmam mümkün değil. Bence kader gemimizin rotası daha biz yeryüzüne gelmeden önce çiziliyor, elimize verilen dümense çark-ı felekle kıyaslanamayacak kadar beyhûde bir oyuncak; ama yine de hikâyemizin anlatılmaya değerliliğinden en küçük bir kuşkum olsa, ‘Şu dünyada zaten anlatılmamış ne var, eninde sonunda herkes, her şey birbirine benzer, tıpkı bizim gibi,’ der ve kalemi elime bile almazdım..." 1600’lü yılların sonları. Kolozsvarlı bir genç, Avrupa’daki güç savaşlarının sert esen rüzgârıyla doğduğu topraklardan koparılarak içinden deniz geçen şehre kadar sürükleniyor. Günbegün değişen şartlar ve yaşanılan onca acı ve yoksunluğa rağmen içinde büyüttüğü hayalini ise hiç kaybetmiyor; düşünülen ve yazıya dökülenleri kâğıda basabilmek... Altıncı romanı olan Macar’la Solmaz Kâmuran, bu kez okurlarını hayalle gerçeğin dansettiği bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Etkileyici bir kurgu ve kıvrak bir dille anlattığı bu yolculukta; kimi zaman on sekizinci yüzyıl Orta Avrupa’sının şehirlerinde dolaşacak, savaş meydanlarının dehşetiyle sarsılacak, bir sarı bukle eski bir aşk şiirindeki "cim" harfini hatırınıza getirecek ve hüzünleneceksiniz. Kimi zaman içinden deniz geçen şehrin Galata’sında dik yokuşları tırmanacak, Haliç’te bir kayık gezintisi yaparken dönemin İstanbul’unun atmosferini soluyacaksınız. Sonra günümüze dönüp Budapeşte’nin parklarında soluklanıp Moskova’nın ara sokaklarında bir eskici dükkânında tozlu raflarda çoktan unutulmuş hayat hikâyelerine can vereceksiniz. İstanbul’da ise heyecanı ve aşkı yakalayacaksınız. Macar, İbrahim Müteferrika ekseninde içsel bir yolculuğun iz bırakacak anlatımı...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 332
En / Boy : 14,5 / 22,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺261,80

"Refi Cevad Bey, Kartal yakınlarındaki çiftliğinde yazar dostlarına bir davet veriyordu. Babam da oradaki yazarların en genciydi. Koca kafalı, iri kangal köpeklerinin bağlı olduğu tel kafeslerin arasından bahçeye girdiğimizde yaşlıca bir adamla karşılaşmıştık. Babam, sevgi dolu bir saygıyla adamın elini sıkarken, hiç anlayamadığım ama bir daha da unutamadığım tuhaf bir cümle söylemişti. - Piyanoya hâlâ çivi çakıyorlar üstat. Yaşlı adam da gülmüştü. - Hep çakarlar Çetinciğim. Ben, Refi Cevad’ın çiftliğinden döndükten sonra hemen babamın kütüphanesine dalıp Refik Halid’in kitaplarını çıkartmıştım. Aradığım yazıyı, mizahi bir üslupla yazdığı yazılarını topladığı "Kirpinin Dedikleri" kitabında bulmuştum. O garip cümlenin nereden geldiğini anlamıştım. Birbirlerine hiç benzemeyen o yazarlar arasındaki sıcak dostluğun kaynağını da keşfetmiştim.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺112,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 109
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺27,72

"Ester Almelek’in yazıları beni yıllar öncesine götürdü. İstanbul’un, Paris’in, Venedik’in, Viyana’nın geçen yüzyılın ortalarındaki gizemli havasını yeniden içime doldurdum. Ester Almelek, bu kentlerin zengin tarihinin kalıntılarını, şimdiki kuşaklara ince bir duygusallıkla anlatmaya çalışmış. Kentlerin iz bırakan yanlarını romantik bir ressam gözüyle kağıda dökmüş. Anlattıklarından etkileniyorsunuz. İstanbul’un o kültür zenginliğinin, çok sesliliğin, hoşgörünün, birlikte yaşamanın özlemini duyuyorsunuz." -Hıfzı Topuz-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 142
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2009
₺175,70

Futbolu yasaklayan Osmanlı Padişahı kimdir? İttihat ve Terakki’nin futbol merakının ve Fenerbahçe "sevdasının" arkasında ne vardır? Osmanlı dönemindeki Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin bilinmeyenleri nelerdir? Atatürk’ün Fenerbahçe’yi ziyaretinin "gizli amacı" nedir? Fenerbahçe’nin Kuruluş Tüzüğü’ndeki 2. Madde’nin sırrı nedir? Fenerbahçe Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya nasıl gizlice silah kaçırmıştır? Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’na katılmak isteyen Fenerbahçeli şehzade kimdir? İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington, Fenerbahçe’yi neden kapatmıştır? Atatürk’ün Büyük Taarruz öncesindeki "futbol planı" nedir? Fenerbahçe, Harrington Kupası’nı nasıl kazanmıştır? Atatürk futbolla ne kadar ilgilenmiştir? Hiç futbol maçı izlemiş midir? Atatürk Altay, Karşıyaka, Galatasaray ve Beşiktaş’la neden ve nasıl ilgilenmiştir? Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunun bilinmeyen 12 kanıtı nedir?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺136,50

"Sayım’ın Bavulu bu kez söyleşilerle dolu. Yıllarca en son çıkan kitaplarla doldurduğu bavuluyla gazetecileri ziyaret eden Sayım Çınar, onlarla kitaplar üzerinden kurduğu ilişkiyi farklı bir boyuta taşıdı. İşi soru sormak olan gazeteciler, bu defa Sayım’ın sorularını cevapladılar. Sayım’ın samimiyeti ve iyi niyeti onların cevaplarına da yansıdı ve ortaya son derece içten bu söyleşiler çıktı. 4. kuvvet medyaya yön veren, her biri birbirinden farklı eğilimlere ve dünya görüşüne sahip 47 ismi, bilinmeyen yönleriyle tanımak isteyenler için "Sayım’ın Konuşan Bavulu" kaçırılmaması gereken, kitaplıkların demirbaşı olmaya aday bir kitap. Doğan Hızlan, İsmet Berkan, Haşmet Babaoğlu, Melih Aşık, Ayşe Arman, Ahmet Hakan, Nuray Mert, Nihal Bengisu Karaca, Yılmaz Özdil gibi birçok ünlü isimle yapılmış bu röportajlar, "Sayım Çınar röportajları" olmaları nedeniyle farklıdır. O yıllar boyu, içi kitap dolu ünlü bavuluyla Bab-ı Ali veya Plaza gazetecilerini okumaya davet etti, adeta kitaplarla aramızda canlı bir köprü oldu. Daha sonra başladığı edebiyat gazeteciliği kadar, söyleşi alanında da seçkinleşti. Tam sorulması gereken soruları bulup çıkarmada, insanları konuşturmada ve gizleri çözmede onun gibisi yoktur. Hem de konuştuğu insanlar çokluk ülkenin aydınları olduğu halde... Adı Sayım Çınar’dır, sevenleri içinse Türkiye’nin tek gerçek panda’sıdır!... Bu kitabı herkesin ilgiyle okuyacağına kalıbımı basarım." - Atilla Dorsay-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺46,20

Cook’un bu son derece heyecanlı yeni romanı, ilk dönem romanlarının tazeliğini koruduğu gibi, onların yarattığı etkiye benzer bir etki yaratıyor. Cook’un yarattığı ve popüler hale gelmesini sağladığı özenle yazılmış bu tıbbi gerilim romanının yan karakterleri de oldukça gerçekçi ve akılda kalıcı." -San Francisco Chronicle- Tıbbi gerilim romanları ustası Robin Cook’un bu tüyler ürpertici yeni romanının kahramanı, yabancı bir ülkenin hastanelerinde yaşanan, nedeni anlaşılamamış bir dizi ölümü araştıran idealist bir üniversite öğrencisidir. Los Angeles Üniversitesi dördüncü sınıf öğrencisi Jennifer Hernandez’in dünyası televizyon haberlerinde anneannesinin Yeni Delhi Kraliçe Victoria Hastanesi’nde geçirdiği ameliyat sonrası öldüğünü duyduğunda alt üst olur. Duyduğu haberle yıkılan ve anneannesinin ölümüne dair bir cevap bulmak için çırpınan Jennifer, derhal üniversiteden ayrılıp Hindistan’a gider. Burada yetkililerle başlarda anlayışlı bir havada geçen görüşmeleri, Jennifer’ın daha fazla bilgi toplamaya çalışmasıyla nahoş bir havaya bürünür. Nedeni anlaşılmayan ölümlerin sayısının artması ve Hintli hastane yetkililerin cesetleri aceleyle yakmak istemeleri üzerine Jennifer, akıl hocası olan ve Maria’yı da çok seven New York şehri tıp müfettişi Dr. Laurie Montgomery ile temasa geçer. Kocası Dr. Jack Stapleton’la birlikte genç kadının yardımına koşan Laurie, karşısında hataya tolerans göstermeyen, oldukça gelişmiş bir tıp tesisi bulacaktır. Bu arada ölü sayısı arttıkça, ortaya atılan sorular da artacak, bu durum Laurie ve Jennifer’ı dünya çapında, çok katmanlı ve uğursuz bir gizli ittifaka kadar götürecektir. Robin Cook: Amerikalı doktor ve yazar. d:1940, New York. Kimya öğrenimine başladıysa da Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Harvard’da verdiği doktorasının ardından Harvard Kennedy Yönetim Okulu’na devam etti ve Harvard Tıp Fakültesi’nde dersler verdi. Florida’da yaşayan yazarın eserleri bir çok filmin senaryosunu oluşturmuştur


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 446
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺103,60

Monografiden metin yayınına, antolojiden ders kitabına kadar uzanan araştırma ve incelemeleriyle Türk edebiyatı için zengin bir ‘başvuru kitaplığı’ oluşturmuştur Cevdet Kudret. Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman bu kitaplığın seçkin örneklerinden biridir. Kronolojik akışıyla edebiyat tarihi, seçmece düzeni ve bol metin örneğiyle antoloji, değerlendirmeleriyle eleştiri karakteri gösteren bu üç ciltlik çalışma alanının en güvenilir başvuru kaynaklarından biri kabul edilmektedir. Türk Edebiyatını Tanzimat’tan 1959’a kadar dönem dönem ele alan serinin üçüncü cildi 1923- 1959 arasını kapsıyor. Cumhuriyet dönemi yazarlarını hayatı/eserleri/sanatı çizgisinde değerlendiren kitap, ilk yayım yılından bu yana Cevdet Kudret’in en önemli çalışmalarından biri olmayı sürdürüyor. -Handan İnci-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 440
En / Boy : 15 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺203,70
Wall Street’in en prestijli firmalarında portföy yöneten Yılmaz Erolgaç bu kitabında, Amerika’da başlayıp tüm dünyaya sıçrayan küresel krizin perde arkasını, Wall Street’te dönen dolapları, para hırsına kapılarak kendi sonunu hazırlayan CEO’ları, büyük finansal kurumların nasıl battığını anlatıyor. Döviz hesabı bulunduranların, borsayla ilgilenenlerin, portföy yönetenlerin, sermaye piyasasıyla ilgili olanların mutlaka okuması gereken bir kitap.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 220
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺85,40
Tükendi

Yaşam ve ölümün cesur nöbetçisi Odd Thomas’ı tanıyorsunuz. Onu arayıp bulan sessiz ruhların ondan istediği tek bir şey vardır: Adalet. Böyle özel bir yeteneğe sahip olmaktan her ne kadar hoşlanmasa da iki dünya arasına sıkışıp kalmış sırdaşlarına sırtını dönemez. Macera Odd’un Kefareti, ile hız kesmeden devam ediyor ve Odd, dünyadan adalet isteyen hayaletlerin esrarlı hikâyeleriyle tekrar karşımıza çıkıyor. Genç adam, günahlarının kefaretini ödemek için geldiği manastırda etrafa tehlike saçmaya kararlı yaratıkların amansız planlarıyla baş etmek zorunda ve üstelik yalnız değil! Büyülü bir manastırı saran tehlikeli yaratıklar... Dünyada sıkışıp kalmış hayaletler... Kuantum fiziği, kaos, gizli servislerin planları... Manastırı ve öğrencilerini bekleyen büyük tehlike ve bu tehlikeden kurtulmak için verilen zorlu bir mücadele...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺24,36
Tükendi

Salih asla bir Sovyet sempatizanı değildi, olamazdı da zaten. Ama edebiyata düşkün, zamanının çoğunu hikâyeler yazmaya adamış, şiirden zevk alan biri olarak Nazım Hikmet’ten hoşlanması da ona çok tabii geliyordu. Ayrıca şairin ezildiğine inandığı işçi, köylü, emekçi sınıfını savunmasında da ne kötülük olabilirdi ki? Bu da yaşamın bir gerçeği değil miydi? Aslında yabancı memleketteki eğitimi sırasında birkaç Sovyet yanlısı kişi ile tanışmış, komünist rejimin teorik esaslarını onlarla müzakere etme şansı da olmuştu. Bu konuda derinine bilgi sahibi olduğu söylenemezdi yine de. Faruk kucağındaki kızı ile sertçe dönüp bahçe kapısına doğru birkaç adım attı. Ayten ümitsizce sokak kapısının önünde kalakalmıştı. Kocasının haklı çıkması onun yüreğinde de bir burukluk yaratmıştı. Fakat tam o sırada sokak kapısı birden aralandı. Hepsi merakla başlarını çevirip aralanan kapıya baktılar. Ufacık tefecik cılız bir kadın, titrek sesle soruyordu. "Faruk... Kardeşim... Sen mi geldin?" Polisiye türünün Türkiye’deki usta kalemi Osman Aysu bir ‘ilk tarihi roman’la okurlarını İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi’ne götürüyor. Tek partili dönemin siyasi atmosferinden çekip çıkardığı karakterleri ve onların yaşanmışlıklarını en canlı, en kalıcı halleriyle anlatarak, bizleri kırkların Türkiyesi’nde tanıklıklarla dolu tanıdık bir yolculuğa çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 311
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺116,90
Tükendi

Zamanı olmayan hikâyeler: Aşk, macera ve kahramanlık destanlarından yaratılış hikâyelerine kadar bütün önemli mitler etkili bir şekilde yeniden anlatılıp resimlenmiştir. Tanrılar ve canavarlar: Mitolojisi olan tüm kültürlerdeki mitolojik karakterler. Dünyadan hikâyeler: Ünlü Yunan ve Roma mitolojilerinin yanı sıra daha az bilinen Amerika, Asya ve Afrika mitlerinden hikâyeler. Mitolojik bağlar: Farklı kültürlerde tekrarlanan temaları ve inançları keşfedin.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13 / 22
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .
₺112,70
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13 / 22
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2010
₺112,70
Tükendi

Bildiklerinizi unutmaya ve geçmişi "özgürce" yeniden düşünmeye hazır mısınız? Atatürk’ün "şaşırtan" tarih bilgisinin "sırrı" nedir? Atatürk, Türk Tarih Tezi’ni neden ve nasıl geliştirmiştir? Türk Tarih Tezi’nin "gizlenen" kaynakları nelerdir? Türk Tarih Tezi, "ırkçı mıdır?" "antidemokratik midir?" "bilim dışı mıdır?" Türk Tarih Tezi’yle Atatürk Milliyetçiliği arasında nasıl bir ilişki vardır? Orta Asya Türkleri gerçekten de "göçebe" ve "yağmacı" topluluklar mıdır? Türkler Anadolu’ya 1071’de mi gelmiştir? Hattiler, Hititler, Frigler, Hurriler ve Urartular, Türk müdür? Hakkâri Taşları’nın Sırrı Nedir? Tarih kitaplarında neden Turukku Devleti ve Turki Krallığı’ndan hiç söz edilmez? Sümerler Türk müdür? Bu tezin bilinmeyen kaynakları nelerdir? Antik kaynaklarda ve kutsal kitaplarda "Türk" adı geçer mi? Emperyalizm, ırkçılık ve Batı merkezli tarih arasında nasıl bir ilişki vardır? Atatürk, Batı merkezli tarihe neden ve nasıl başkaldırmıştır? Güneş Dil Teorisi’nin bilinmeyenleri nelerdir? Atatürk, "kafatası ölçümleri", "kan grubu" ve "parmak izi" tahlilleri yaptırmış mıdır? Mimar Sinan’ın mezarı neden açılmıştır? Türk Tarih Tezi, neden ve nasıl ortadan kaldırılmıştır? Ve daha pek çok sorunun cevabı Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi’nde... "Türk milleti! Sen Anadolu denilen yurda sonradan gelme değil, ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın." -Mustafa Kemal Atatürk-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 671
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺297,50
Tükendi
Kendilerini çepeçevre kuşatan dayatmalara başkaldıran on üç koloni... Eski ihtişamına kavuşmak isteyen yorgun bir krallık... Bağımsızlık mücadelesine dönüşen bir direniş... Pulitzer ödüllü yazar David McCullough’ın kaleminden 1776 Amerikan Bağımsızlık Mücadelesi Devrime giden yolda, Amerika’yı "Bağımsızlık Bildirgesi"ne taşıyan zorlu yolculuğun izini sürmek isteyenlere...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺6,22
Tükendi

"Eğer dünya nasıl biri olduğumu, neler görüp yapabildiğimi bilse, yarın kapıma binlerce insan dayanırdı. Kederliler, pişman olanlar, kuşkulananlar, umut taşıyanlar, vefakârlar..." Odd Thomas’ın dünyadan bir türlü ayrılamayan ölülerin hayaletlerini görmek gibi olağanüstü bir yeteneği vardır. Konuşamayan bu üzgün ruhların Odd’dan istedikleri tek şey adaletin yerini bulmasıdır. Genç adam aslında böyle özel bir yeteneğe sahip olmaktan çok da hoşnut değildir, ancak iki dünya arasında sıkışıp kalmış olan sırdaşlarına sırtını dönemez. Çocukluk arkadaşı ortadan birdenbire kaybolduğunda ise son derece kurnaz, ruh hastası bir düşmanla amansız bir mücadeleye girmek zorunda kalır. Hikâye soluk soluğa ilerlerken sevgi ve zekânın aydınlığı, şiddete ve sapkınlığa yenilecek midir? "İçten, kışkırtıcı ve son derece heyecanlı bir hikâye..." -Chicago Sun Times- "Dean Koontz’un en iyi hikâyelerinden biri..." -New York Times-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 320
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺23,52
Tükendi

Doğu’da uzak bir köyün sırtlarındayız. Sarp kayalıkların ve uzak dağ yollarının ardında henüz kimselerin farkında olmadığı, fakat çok yakında dünyadaki tüm dengeleri değiştirecek, yaşanan çağı yeni bir boyutla alevlendirecek bir kavganın mücadelesi veriliyor; en son Süryani Kadim Cemaatleri’nin elinde bulunan ve 1860’larda aniden ortadan kaybolan, yepyeni bir İncil’in kavgası... Amerika’ya göç eden bir Süryaninin, Protestan rahiplere fısıldadığı yüz elli yıllık sır, romanın başkahramanı, yakışıklı MİT ajanı Oğuz’un elinde yeniden canlanıyor. Yeryüzünde, Kayıp İncil’in yerini bilen tek insan olan Oğuz’un yolu, bir jeolojik araştırma ekibinin güzel ve gizemli lideri Melis’le Morkayalıklar’da kesişiyor, ardından Rus, Yunan ve Amerikan istihbarat örgütlerine karşı nefes kesen bir serüvenin içine dalıyorlar. Osman Aysu bizleri, Kayıp İncil’in peşinden tarihin, ihanetin, aşkın, şiddetin ve politik oyunların iç içe geçtiği bir maceraya sürüklüyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 216
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺84,70
Tükendi

"Harem" kelimesinin değişerek kendisine yabancılaşan anlamı bizlere, şehvet dolu kıvrak dansları, müziği, parfümleri, heyecanı, coşkuyu ve arzuların tatminini anlatır. Harem deyince hayal gücümüzün bize yaptığı tariftir. Peki ya gerçekte nasıldı? Ya köle kız, ona ne oldu? Küçüğüyle büyüğüyle diğerlerinden hiçbir farklılık göstermeyen Mısır hareminde şahit olduğum onun hayatı nasıldı peki? Zavallı, basit, ilkel bir yaratıktı, üstelik güzel bile değildi. Üstüne giydikleri basit olduğu kadar, kapalıydı da, kesinlikle hiçbir cinsel cazibesi yoktu; çünkü her haremde, ne istediğini bilen, hırslı, gözleri keskin kadınlar, kölelerin kıyafetlerinin göze çarpmayan, sade giysiler olması gerektiğini düşünürlerdi. Eğer haremin efendisi, Bey ya da Paşa evli değilse, annesi ya da yakın bir akrabası tüm grubu idare ederdi; bunu ya bizzat ya da başkalfanın yardımıyla gerçekleştirirdi. Bir güdü bastırılamadığı veya kökünden sökülüp atılamadığında, kontrol altına alınıncaya dek zayıflatılmalıydı; elden gelen her şey yapılmalı ve efendinin bir köleyi sevmesine -ya da en azından onunla evlenmesine- engel olunmalıydı. Eğer, sultanın annesi bir zamanlar köle idiyse, oğlunun evliliği konusunda beklentileri daha fazla olurdu. Kont Josef Török von Szendrö ile Kontes Sophie Vetter von der Lilie’nin kızları olan Marianne May Török de Szendrö, Mısır Hıdiv’i II. Abbas Hilmi ile evlenince Müslüman olur ve Zübeyde adını alır. Daha sonra adını Cavidan olarak değiştirir. Prenses Cavidan Hanım’ın fikirlerini, hayat görüşünü ve onunla ilgili diğer bilgileri, kitabın sayfalarında, satır aralarından okuyabilirsiniz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 287
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺34,30
Tükendi

"Safiye Sultan - Sözüm ki Tek Sana Geçmez Celladımsın Ey Zaman", Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyılına farklı bir ışık düşüren "üçleme’nin" son cildi. Bu üç ciltlik romandaki karakterlerin büyük bir bölümü gerçek kişiler, tabii olaylar da öyle. Chamberlin, Osmanlı tarihinin önemli bir geçiş dönemini bir hadımın ağzından yazmayı tercih etmiş, bunu da "kadın ve erkek dünyasını aynı anda gözlemleyebilecek olan yalnızca onlardı" diye açıklıyor. "Safiye Sultan"ın üçüncü cildinde haremde yaşanan olaylar doruğa tırmanırken, entrikaların sır perdesi sonunda aralanıyor. II. Selim ve III. Murad, ardından da III. Mehmed’in iktidarları döneminde zaman kanatlanıyor sanki. Bir yanda dünya güç dengesinde meydana gelen çatışmalar ve savaşlar, diğer yanda harem içinde sürüp giden ölümcül entrikalar... Merdivenlerden atılan bebekler, denizin dibini boylayan cariyeler, hançerlenen sadrazamlar... Ve birbirinden çarpıcı sorular: Sokullu’yu kim, neden öldürttü? Sultan Selim gerçekten de hamamda kayıp başını taşa çarparak mı can verdi? Kanuni’nin torunu, Sultan kızı İsmihan neden hep ölü doğumlar yapıyordu? Ya Safiye Sultan?... Güç ve iktidardan başka hiçbir şeye değer vermeyen Safiye, sonunda muradına eriyor mu? Bütün soruların yanıtı bu son ciltte!...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 520
En / Boy : 11,5 / 16,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .1999
₺32,20
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 11,5 / 16,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .1999
₺32,20
Tükendi

"Safiye Sultan - Hadım Edilmiş Bir Aşk", Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyılına farklı bir ışık düşüren "üçleme"nin ilk cildi. Diğer iki cilt ise "Safiye Sultan-Ya İpek urgan, Ya Gümüş Hançer" ve "Safiye Sultan-Sözüm ki Tek Sana Geçmez Celladımsın Ey Zaman" adlarıyla önümüzdeki günlerde okurlarımızla buluşacak. Bu üç ciltlik romandaki karakterlerin büyük bir bölümü gerçek kişiler, tabii olaylar da öyle. Chamberlin bize Osmanlı tarihinin önemli bir geçiş dönemini bir hadımın ağızından yazmayı tercih etmiş, bunu da, "kadın ve erkek dünyasını aynı anda gözlemleyebilecek olan yalnızca onlardı" diye açıklıyor. Öykü 16. yy Osmanlısında geçiyor, Venedikli bir asilzadenin kızı olan güzel Sofia Baffo korsanlar tarafından kaçırılarak Şehzade Murad’a verilmek üzere Osmanlı haremine satılmıştır. Kısa zamanda haremin en önemli kadınları arasına giren ve sultan anasının gözdesi olan Safiye ile aynı gemide bulunan İtalyan gemici Giorgio Veniero’nun kaderi benzer şekilde gelişmez. Giorgio hadım edilerek kaybettiği erkekliğini Safiye’ye duyduğu tutkulu aşkta yaşar. Tarihsel zenginlik ve çarpıcı bir romantizmle işlenmiş olan bu romanda Muhteşem Süleyman’ın hüküm sürdüğü topraklarda yaşanan büyük bir aşkın yanı sıra saray ve harem entrikalarına, hadımlar arasındaki ölümcül mücadeleye ve erotizmin en uç, en sapa boyutlarına tanık olacaksınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 396
En / Boy : 11,5 / 16,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺34,30
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 448
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺60,20
Tükendi

Mevlânâ, rubâîlerini de gazelleri gibi, herhangi bir sebeple inşâd etmiştir. Zâten Mevlânâ’nın her çeşit şiiri aynı üslûptadır, aynı mâhiyette doğar, aynı inançları duyurur, aynı duyguları taşır; fakat her şiiri ap-ayrı, tamâmiyle orijinal bir söyleniş örneğidir. Onun bir tarz şiirini, öbür tarz şiirinden, ifâde, heyecan, telkıyn bakımından ayırmanın, hattâ nesrini bile ayrı bir özelliğe sâhip sanmanın imkânı yoktur. Külfetsiz söyleniş, halka, halk diliyle hitâb ediş, halkın düşünüş, anlayış seviyesine inmekle, mazmunları günlük, gündelik hayattan almakla berâber, hiçbir şâirin erişemeyeceği kadar ince bir görüşün, içli bir duyuşun, âhenkli olduğu kadar samimî bir söyleyişin olağanüstü mahsûlünü veriş, sözlerini âyet ve hâdislerle, kendisinden önceki büyük sûfîlerin sözleriyle, halk hikâyelerinden alınan canlı, özlü, gerçekçi örneklerle örüş, onun bütün eserlerinde hâkimdir. Mektuplarında bile, hitaplar müstesnâ, aynı esasları buluruz." -Abdülbaki Gölpınarlı- Mevlânâ Celâleddin-i Rumî: (tam ismi Muhammed Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi; d: 30 Eylül 1207, Belh - ö: 17 Aralık 1273, Konya) "Mevlevi Yolu"nun kurucusu tasavvuf ehli. Yaşamı da eserleri kadar etkilidir. Başlıca Eserleri: Mesnevi, Büyük Divan "Divan-ı Kebir", Fihi Ma-Fih "Ne varsa İçindedir", Mecalis-i Seb’a "(Mevlana’nın 7 vaazı)", Mektubat "(Mektuplar)", Rubailer. Abdülbâki Gölpınarlı: (d. 12 ocak 1900, istanbul - ö. 25 ağustos 1982, istanbul), Tasavvuf, tarikatlar, divan edebiyatı ve iran edebiyatı üzerine yapıtlarıyla ünlü edebiyat tarihçimiz. Bütün eserleri yayınevimizce okura ulaştırılmaktadır. Eserleri: Yunus Emre Divanı (1943-1948), Fuzuli Divanı (1950), Nedim Divanı (1951), Mevlâna Celaleddin (1951), Mevlânadan Sonra Mevlevilik (1953), Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Veli (1963), Alevi Bektaşi Nefesleri (1963), 100 Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar (1969), 100 Soruda Tasavvuf (1969), Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (1966), Hurufilik Metinleri Kataloğu (1973), Hayyam ve Rubaileri (1973), Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik (1979), Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (1978), Kur’an-ı Kerîm ve Meali (1955)


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 239
En / Boy : 16 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺146,30
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 688
En / Boy : 13,5 / 22
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2009
₺154,70
Tükendi
Basım Dili : Portekizce
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 543
En / Boy : 11,5 / 18
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺211,40
Tükendi

Görmezden geldiğimiz bir ülke var yanı başımızda, özel çocukların yaşadığı bir ülke... Yalnızlık Ülkesi... Kiminin acıyarak baktığı, kiminin korkup kaçtığı, kiminin yanından uzaklaştığı, kiminin alay ettiği, kiminin de kazanç kapısı yaptığı özel çocuklara... Sokaklara terk edilen, ailesi tarafından kabul edilmeyen, bir yerlere hapsedilen ya da sürekli şiddete maruz kalan özel çocuklara... Yalnızlık Ülkesinde yalnızlığa mahkûm edilmiş tüm özel çocuklara...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 239
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺21,84

Kitap

Kitap satın almak için bizi tercih etmenizin bir çok nedeni olabilir. 93 yıldır kitap sektöründe sizlere hizmet veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. En çok satan ve yeni çıkan kitapların yanı sıra tüm kitapları sizlere ulaştırıyoruz. Kitap okurlarına en iyi hizmeti ve en ucuz fiyata sunuyoruz. İndirimli Kitap almak için doğru adrestesiniz. Kapıda ödeme imkanı ve kredi kartına vade farksız 6 taksit imkanı ile hızlıca kitap siparişi verebilirsiniz. %50'ye varan indirimlerle ucuz kitap siparişi vermek için en doğru adres olmaya devam ediyoruz.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı