Unutma Türk edebiyatına tozlu arşivlerden, iple bağlanmış dosyalardan, aile sandığından hazine değerinde belgeler kazandırmış, usta bir araştırmacının kendi sandığında beklettiği şiirler. Işık Öğütçü, yazınsal araştırmalar içindeki mesailere neredeyse gizlice sıkıştırdığı şiirlerle karşımızda. Onun şiirlerinde kimi zaman nükteyi kimi zaman sonsuz hüznü okuyacaksınız. Sözü ve meselesi olan bu şiirlerde en çok aşk ve özgürlüğün ve adeta katık gibi yanına sokulan umut sözcüğünün gelmesi tesadüf mü? Aşk, ayrılık, hayat, özgürlük, aile, umut, doğa gibi hayatın canlı yaşanan her parçasına dokunan, hissettirdiği "tanıdık gelme" duygusuyla sizi sarmalayacak bir şiir kitabı. Işık Öğütçü' nün kendine has, yalın, samimi bir o kadar da muzip uslubuyla kaleme aldığı dizeler, okurken gülümsemenize, gülümserken uzaklara dalmanıza neden olacak. Yaşamın her alanından okuyacağınız şiirler tüm okurlara hitap ettiği gibi, kimi zaman büyük bir deneyimin anlatısı kimi zaman ise hayat yolculuğuna yeni başlayanlar için heyecanın ilk sesi olacak. Öğütçü, özlemi anlatıyor. Hem sevdaya hem güzel yarınlara olan özlemi. Ve tabii ki bu topraklara ait özlemi. “Yüzyıllardır söylenen, Bir şarkıdır özgürlük.” Unutma yalınlığıyla yarına kalacak şiirler….
Orhan Kemal’in gazete sayfalarında tefrika edilip kitaplaştırılmayı bekleyen metinlerini tek tek yayınlayıp okurla buluşturmuştuk. Şimdi bu üç roman, Kaybolan Romanlar adıyla, Everest Keşif’te, ilk kez bir araya geliyor. Kaybolan Romanlar, Orhan Kemal edebiyatının ne kadar derin, usta yazarın yaratıcılık gücünün sınırlarının ne kadar sonsuz olduğunu gösteriyor, hayatın içinden süzülüp gelen olayların hâlâ yaşanabileceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
“Sonsuz hayranlık duyduğum Orhan Kemal’i başkalarının çalakalem yazılmış dedikleri -incelik dolu- eserlerinde yakaladım. Bu eserler, romancının geniş okur kitlesine ses yöneltişi ve ‘uyarı’sıdır. Hafif edebiyatın verilerinden yararlanmış, ama gayeleri bakımından bambaşka boyutlar edinebilmiş bu romanlar üzerinde yazık ki pek durulmadı. Asıl Orhan Kemal’i, başarıları vurgulanmış eserleri ölçüsünde, bence, melodram kokan, ne var ki gerçeklikleri bugün de süren romanlarında aramak gerekir.”
-Selim İleri
Orhan Kemal’in 1941-1967 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı öyküler, Unutulmuş Öyküler adıyla Keşif severlerle buluşuyor. Bu kitabın belki de en büyük sürprizi ilk kez gün ışığına çıkan ve Orhan Kemal’in Reşit Kemal müstearıyla Yeni Edebiyat dergisinde 15 Mayıs 1941’de yayımlanan “Bir Genç Münevver” isimli öyküsüdür. Öykülerin her birinin altına düşülen yıl, yazar ve yayın bilgisi, okurlar için müthiş bir arşiv niteliği taşıyor.
Bu elli dört öykünün tamamı, herkesçe bilinen Orhan Kemal klasiklerinin temellerinin nasıl atıldığının, metinlerdeki konu çeşitliliği ve anlatım zenginliğinin nereden geldiğinin tılsımını fısıldıyor. Çoğu öyküye eşlik eden tefrika tıpkıbasımlar da öykülerin nostaljik havasıyla bir bütünlük arz ediyor.
“Ne büyük bir yazarmış meğer o, buradaki ‘mış’ı, bu kez bilinçle yerleştiriyorum tümceye. Onun öykülerini okumadan öykü yazmaya girişenler olduğunu biliyorum. İstiyorum ki onlar da keşfetsin Orhan Kemal’i, bu ‘mış’ı biraz da onlar adına söylüyorum. Genç öykü yazarları, bir yanlarıyla eksiklik taşıyorsa eğer, bu Orhan Kemal’den bir çimdikçik bile tuz alamadıkları içindir belki, ama kendileri ayırdında mı acaba bunun?”
Yeşilçam’ın gizli imzası” Orhan Kemal, kendi adıyla yazdığı senaryolar dışında, sansür kurulu nedeniyle farklı adlar kullanarak üçyüzden fazla senaryo kaleme almıştır. Bilinmeyen Senaryolar, titiz bir çalışma ve eleme sonrasında bu toplam içinden, Orhan Kemal’in daktilosundan çıkıp yıllar sonra keşfedilen yedi senaryoyu Keşif okurlarıyla buluşturuyor. Hem Orhan Kemal’in yapıtına hem de sinema tarihimize ışık tutacak olan Bilinmeyen Senaryolar’ı okurken, belki de izlediğiniz bir filmi anımsayacaksınız; bazı sahneler gözünüzde canlanacak, “Aaa, Orhan Kemal’inmiş!” diyeceksiniz. “İlk kez günışığına çıkan bu senaryoları yayına hazırlarken yeniden okuma fırsatı buldum. Gözümün önünde 1960’lı yıllarda yazlık sinemalarda seyrettiğim o güzelim yerli filmlerimiz canlandı. Siyah-beyaz şehirler ve İstanbul. Bu şehirlerde yaşanan insan serüvenlerinin biz seyircileri sımsıcak saran, hüzünlü, ağlatan, güldüren ve şaşırtıcı öyküleri. Okuduğum senaryolar beni çok duygulandırdı. Belki de seyrettiğim pek çok filmin senaryosunu babam yazmıştı. Küçük bir çocuk için o zamanlar bu o kadar önemli değildi. Ama şimdi…”
Orhan Kemal’in 100. yaşını kutladığımız 2014 yılında, onun siyah-beyaz karelerde var olan yaşamını yansıtan bir fotoğraf albümü yayınlamak düşüncesi beni çekiyordu. Kendi yaşantısından süzülen, zamanın durduğu ama yaşayan fotoğraflardan derlenen bir albüm... Orhan Kemal’in bilinmeyen pek çok fotoğrafının yer aldığı bu albüme, yıllardan beri üzerine yaptığım konuşmalarda anlattığım hayat hikâyesini de ekledim. Ayrıca kendi sesinden bir CD’yi kitaba armağan olarak koyduk. İyi ki var olarak hayatımıza renk kattın, iyi ki insanları sevmeyi, direnmeyi, mücadeleyi öğrettin ve yüreğimize umudun her zaman var olduğunu işledin… - Işık Öğütçü
Doğra yönetmek için, yönetenlerin yaptıkları yanlışları görmeleri gerekliliği ancak dünü bilmekten geçer...
Geçmişi eleştirerek zaman kaybetmek yerine, bugün, dün yapılan hatalara tekrar düşmemek, ders almak değil mi önemli olan?
Tarihi doğra okuyamayıp yeni mağdurlar yaratılmasına ortam hazırlamak mıdır iktidarların görevi?
Abdülkadir Kemali’nin 1924 yılında Adana'da yayınlamaya başlayıp İstanbul'da devam ettiği ve o yıllarda muhalif kabul edilen Toksöz gazetesindeki makalelerini geçmişten günümüze bir köprü olması düşüncesiyle derleyen Işık Öğütçü ülkenin demokrasi yolculuğuna katkıda bulunabilecek bu eserle ilgili bize şöyle sesleniyor:
"Yönetim kadrolarının özeleştiri için yapacakları eylem, arşivlerde yer alan kaynakların sessiz çığlığına kulak vermeleridir. Bu bağlamda hazırladığım yazıları okumaları onlara rehberlik edecek ve şimdi yaptıkları hataları yapmamalarını sağlamak için tekrar düşünmeye sevk edecektir umarım. Bu gerçekçi bir çağrıdır. Abdülkadir Kemali’nin dediği gibi, 'Bu sözlerimiz toktur. Fakat dost sözüdür, samimidir. Gururlara hançer de olsa vatan düşüncesinden doğan heyecanlı ifadelerdir.'"
Coğrafyaların değiştiği, tarihin yeni bir bakışla yeniden yazıldığı dönemlerin öyküleri yüklü olur. Abdülkadir Kemali Bey’in 19. yüzyılın sonlarında Osmaniye’de başlayan hayat hikâyesi de bize söyleyecek çok sözü olan anlatılardan biri. Bir imparatorluğun çözülüşünden yeni bir devletin doğuşuna varana dek son derece önemli tanıklıklar içeren bu hayat hikâyesi, çağımız insanına geçmişe daha geniş bir perspektifle bakma imkânı sunuyor. Tüm eserlerini yayımlamakta olduğumuz değerli yazar Orhan Kemal’in de babası olan Abdülkadir Kemali Bey’in anıları torunu Işık Öğütçü tarafından yayına hazırlandı. Dedesinin dilini günümüz okurlarıyla daha kolay bir iletişim kurabilmesi amacıyla sadeleştiren Öğütçü, hatıratın metnine büyük bir titizlikle sadık kalmaya özen gösterdi. Abdülkadir Kemali Bey’in anılarının bugünün okurlarına ve tarih meraklılarına söyleyecek çok sözü olduğundan eminiz.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.