Alfred Adler (d. 7 Şubat 1870 - ö. 28 Mayıs 1937) Bireysel Psikoloji ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatrist. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan biridir. (diğerleri: Freud, Jung)Avusturya Penzing´de doğdu ve Viyana´da büyüdü. Viyana Üniversitesi Tıp Okulunda doktorluk eğitimi aldı ve 1895´te mezun oldu. Pratisyen hekim olarak çalıştığı ilk doktorluk yıllarından başlayarak hastayı çevresiyle ilişkileri içerisinde ele almak gerektiğini vurguladı ve bireyle ilgili sorunlara yönelik insancıl, bütünselci ve organik bir yaklaşım geliştirdi. Bedensel düzensizliklerle ilişkili olarak psikoloji ile ilgilenmeye başladı. 1902´de Sigmund Freud ile tanıştı, öğrencisi oldu ve birlikte Adler´in başkanlığında Viyana Psikanaliz Topluluğu´nu kurdular.I. Dünya Savaşı ile çalışmaları durdu, bu sırada Avusturya Ordusunda doktorluk görevi yaptı. Savaş sonrası 1930´lara olan etkisi adamakıllı arttı, 1921´den itibaren bir takım çocuk rehberliği klinikleri kurdu ve Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri´nde sık sık okutman, 1927´de Kolombiya Üniversitesi´nde misafir profesör oldu. Tedavi edici yöntemlerinde sosyal ilgiyi cesaretlendirip ve ödüllendirip fakat şımartma ve ihmalden kaçınarak sorunları çocukta önceden tutup, yetişkin ruha yoğunlaşmaktan kaçındı. Yetişkinlerde tedavi, suçlama veya üstünlük taslama tutumlarının tedavi edilen kimse tarafından dışarıda bırakılmasına dayanmaktaydı, kişisel davranışın farkına varılmasının artışı ile karşı koymanın azaldığını ve reddetmenin terse döndüğünü ifade etti.1934´te Avusturya Hükümeti, Yahudi olduğu için Adler´in kliniklerinin çoğunu kapattı. Adler 1935´te Long Island Tıp Kolej´ine Profesör olarak Avusturya´dan ayrıldı. 28 Mayıs 1937´de, İskoçya´nın üniversite kenti Aberdeen´de, yolda giderken ansızın yere yığılıp kalmış, hemen sonrasında da kalp sektesine uğrayarak yaşama gözlerini yummuştur.
Bir davranışı, insanın kendi inisiyatifiyle belirlediği bir seçimi olarak kabul etmesi, kendisini daha sorumlu hissetmesine ve hayatının kontrolünü ele geçirmesine yol açar. Gerçeklik Terapisi, insanların kendi davranış şekillerini seçmeleri ve bu davranışların temel güdü ve hedeflerini ne kadar doyurduğu ve gerçekleştirdiği ile ilgilidir. Danışanların kendi isteklerini keşfetmesini sağlamak, bu isteklere ulaşmak için ne yaptıklarına bakmak, yapılanların hedeflere uygun olup olmadığını değerlendirmek ve son olarak gerekiyorsa bu davranışları değiştirebilmeleri için plan yapmada yol gösterici olmak esastır.
William Glasser, 1950-60’lı yıllarda seçim kuramının temel mantığını formüle ederek, Gerçeklik Terapisi’nin dayanağı olan görüşü geliştirmiştir. Günümüzde, uluslararası arenada Gerçeklik
Kendinizi ve çevrenizdekileri daha yakından tanımak için…
Kim istemez kendi öz kişiliğinde göremediklerini öğrenmek?
Psikolog Tuncel Altınköprü, İnsan Tanıma Sanatı serisini işte bu amaçla kaleme aldı. Şahsiyet ve Karakter Analizi’nde insanın psikolojik yapısını konu alan bütün önemli kuramları bir araya toplamayı amaçlayan yazar serinin diğer kitapları olan; Beden ve Yüz Yapısı ile Karakter Analizi, El Yazısı ile Karakter Analizi ve Psikolojik Testler ile Karakter Analizi’ni de okurlarının yararına sunuyor.
İnsanı Tanıma Sanatı’yla kendinizi ve çevrenizdekileri daha yakından tanıma fırsatını bulacaksınız.
Nöro Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Güleç, “aşka son sözünü” söylemeye hazırlananlar için “Aşkın son Sözü”nü yazdı.
…Aşkı tatmak, yaşamak ve aşk acısı çekmek insan ruhunun olmazsa olmaz sihirli yaşantısıdır. Geçmişte düş kırıklığı yaşamış olsak da, yeni bir aşka düştüğümüzde (ya da yükseldiğimizde) aşkın süreceğine ve bu olağanüstü heyecan veren deneyimi bir hayat başarısı olarak yaşayacağımıza dair derin bir umut içine gömülürüz. Sevilen, değer verilen, özenle ilgilenilen olmak egomuzu besler. Çoğaldığımızı, benlik alanımızın genişlediğini hisseder, dünyaya iyimser bir gözle bakmaya başlarız. Bize olağanüstü duygular yaşatan sevgilimize minnet ve şükran duyarız. Rüya sonsuza kadar sürecekmiş gibi hisseder, korkularımızı gizleyerek iyimserliğe bürünürüz. Bu defa aşkın sonsuza kadar süreceğine “iman” ederiz.
Ancak bu “bulutlarda gezme” hali çoğu zaman uzun sürmez ve büyü bozulur. Ayrılık çanları çalmaya başlar. İlişki, sıklıkla sadakatsizlik ve aldatma ile sonuçlanır ve acı çekmek kaçınılmaz hale gelir….
Eugenio Borgna bu kitabında insan olma halinin iki yapıtaşını, bekleyişi ve umudu fenomenolojik bir yönelimle ele alıyor. Klinik deneyimlerinin sağladığı içgörüyle ruhun kuytularına nüfuz etmenin yollarını arayan yazar, okuru bekleyiş ve umudun felsefi ve edebi imgeleri arasında umut dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
“Sadece günlük hayattaki karşılaşmalarımızda değil, kaygı ve huzursuzluğa kapılmış hastalarla yaşadığımız karşılaşmalarda da ve hatta özellikle bunlarda, sessizlik içinde diyalog kurmanın gizemli anlamını kavramamız gereklidir; bu, onların ne hissettiklerini ve ne duyduklarını, huzursuz bekleyiş ve umutlarının neler olduğunu, hayatlarının ufuklarına inen gölgeleri sezmek amacıyla yapılmalıdır.”
İlham perisinin size hiç uğramışlığı var mı?
Uğrama ihtimali var mı?
Peki olur da bir gün gelirse; eviniz, zihniniz, bedeniniz, kısacası siz hazır mısınız?
“Yaratma Savaşı”, olduğu yerde duran, erteleyen, hayal edip de harekete geçmeyen, güvensiz ve üşengeç olan herkes için. Bu durgun ve tembel ruh hali sizi giderek hayallerinizden uzaklaştırmadan, direncin ne olduğunu öğrenin. Bu kitapla birlikte, kafanızın içinde volta atan cümleler, hatta havada asılı kalanlar varsa, bilgi aldığınızın farkına bile varmadan, hepsinin dizginlenip bir bir yerine oturduğunu hissedeceksiniz. Aldığınız bilgileri evirip çevirip, hayatınız boyunca kullanabilirsiniz.
Kendinizi aşmanın değil kendinizi olduğu gibi ortaya koyabilmenin yolunu öğrenin. Yaratma Savaşı, bu özelliği nedeniyle, basıldığı 2003 yılından beri, bestseller listelerindeki yerini koruyor, okuyucusu bitmiyor. Hem profesyonel hem popüler psikoloji çevrelerinde tavsiye edilmeye devam ediyor. Steven Pressfield, Amerika’nın en çok okunan savaş romanlarının yazarı. Bir yazar olarak; ilham perisinin, yaratma isteğinin ve başarı hayallerinin önündeki tek engelin “direnç” olduğunu biliyor. Hayatını dirence teslim etmiş insanların önündeki perdeyi kaldırmak adına, elinizdeki bu kitabı kaleme aldı. Yaratma Savaşı, yaratıcılığın doğasını, harekete geçmenin dirençle savaşını; mitolojiden, popüler kültüre, günlük hayatımızdan, en büyük hayallerimize kadar geniş bir alanda inceliyor. ‘Yaratıcı’ bir kişiliğin -ister yazar, ister ressam, ister mühendis olsun- başarıya ve mutluluğa giden yolunun haritasını çıkarıyor, cesaret veriyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.