Yunan ve Roma mitolojisinin okurla en etkin buluşması 1855’te Thomas Bulfinch sayesinde olmuştur. Bulfinch’in en büyük dileği, üstün bir yaratıcılığın eseri bu muhteşem öyküleri herkes için keyifli kılmaktı, çünkü ona göre "mitoloji bilgisi olmadan, kendi dilimizdeki o zarif edebiyatın bile çoğu ne anlaşılır, ne de takdir görür." Buradan hareketle, yazarın mitolojik hikâyeleri tutarlı bir bütünlük içinde, şiir ve resim sanatından örneklerle süsleyerek ahenkli bir üslupla anlatması, eserinin nesiller boyu geniş kitlelerce kabul görmesinin en büyük nedenidir.
Klasik Yunan ve Roma Mitolojisi, Olympos tanrıları hakkında ayrıntılı ve ilgi çekici bilgilerin yanı sıra Cupido ve Psykhe’nin aşk hikâyesi, Troya Savaşı ve Odysseus’un epik yolculuğu gibi kahramanlık öyküleri ile Homeros, Ovidius, Vergilius, Lord Byron ve Milton gibi klasik şair-yazarlardan alıntılara da yer veren zengin bir içerik sunuyor...
Arkeoloji Sözlüğünün ilk fişlerini hazırlamaya başladığımda arkeoloji öğrencisiydim. Devamlı bir çalışma yapamayıp, uzun aralar vererek sonunda gerçekleştirebildiğim bu sözlüğü arkeoloji öğrencilerinin yararlanabileceği düşüncesiyle hazırladım. Titiz bir çalışma sürdürdüğüm halde gönlüm daha iyisini isterdi. Daha bol maddeli, daha geniş açıklamalı bir Arkeoloji Sözlüğünü de görebilmek dileğiyle.
Toplumsal yönü ağır basan bu romanda, medresede yetişen ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesindeki bir kasabada gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devrimi’nin o coşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları, yürekli bir biçimde tartışılıyor. Romanın en önemli kahramanı Şahin Hoca’nın kişiliğini oluşturan nitelikler mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir.
Arka Kapak Yazısı
“Klişeleşme eğilimindeki ‘Rönesans insanı’ terimine tarihte gerçekten layık biri varsa o da Leonardo da Vinci’dir.”
O, kitabı sadece seçkin bir azınlığın gördüğü bir çağda doğdu ama insan bilgisinin o dönemde içinden çıkılamaz çoğu alanı hakkında akıl yürüttü. Günümüzdeki büyük şöhretinin sebebi, sayısız yeteneğe ve uğraş alanına sahip olmasına karşın, sanat eserlerinden kaynaklanır. Louvre Müzesi’ndeki Mona Lisa her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi boşuna çekmiyor ve çizimleri ile diğer resimleri de bu eseri kadar ünü hak etmiştir. Ancak çizdikleri yakından incelendiğinde, bunlar ansızın Leonardo’nun başka bir yönünü gözler önüne serer: Onun muhteşem bilimsel kavrayış yeteneği.
Leonardo da Vinci’nin çocukluğundaki yoksunluklarını, eşcinselliğini, Machiavelli’den Cesare Borgia’ya kadar çağdaşlarıyla olan ilişkilerini ve renkli özel yaşamını bilimsel araştırma tarihinin ilk örnekleriyle harmanlayan Michael White, bu şaşırtıcı dehanın yeniden değerlendirilmesine yönelik baştan çıkarıcı iddialar ortaya atıyor.
Kitap Adı: Leonardo Da Vinci - İlk Bilgin (Yeni Kapak) Kitap Yazar Adı: Michael White Yayın Direktörü: Gülşen İşeri Editör: Gökçe Şenoğlu Son Okuma: Elif Erdağı Kapak Tasarım: Beyzanur Karabulut Sayfa Tasarım: Beyzanur Karabulut Sayfa Sayısı: 368 Ebat: 13,7x21,5 Tür: Biyografi Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr. Cilt / Kapak: Amerikan Bristol 230 gr. ISBN / Barkod: 9789751044808
Ege`nin Muğla`sı ile Miami`nin Lauderdale`i birbirine ne kadar benzer, birbirinden ne kadar farklıdır? Belki de bunu en iyi, bu iki kıyı arasında milyonlarca yıldır gidip gelen caretta caretta bilebilir. Onun bu romanındaki adı Minta... Özgürlüğünün simgesi Minta... O sessizce her şeyi gördü ve anlattı. Yelkenlileri, buharlı gemileri, denizaltıları, plastik torbaları, zehirli atıkları. Ve elbette insanları da...
"Minta", efendilerin ve kölelerin yüzyıllık tarihiyle, 20. yüzyılıın hikayesiyle buluşturuyor bizi. Bir yanda köle Nada, Mısırlı Hüsnü Paşa, Salima Hatun, Amira Kadın, Arap Nijad, Hamra ve Şerif... Diğer yanda Naja, Seminol Reisi Yaralı Tilki, Nay, Thomas James, Rose, Ray... Ve onlar farklı coğrafyalarda aynı kaderi paylaştılar...
Köleliğin, savaşların, ırkçılığın ve göçlerin acısıyla savrulan insanların öfkeleri, isyanları, günahları, sırları, suçları ve tabii ki aşklarıyla yüzyüze gelirken, son yüzyılın şarkılarını da dinleyeceksiniz...
Harry Bosch, tam anlamıyla bir uçurumun kenarındadır. Depremden hasar gören evi oturulmaz raporu ile lanetlenmiş, kız arkadaşı terketmiş, o da kendini içkiye vermiştir. Yanında çalıştığı başkomisere saldırması bardağı taşırır ve Los Angeles polis departmanı rozetini iade etmek zorunda bırakılır. Evine kapanan Bosch, bir yandan ruhsal tedavi görürken, bir yandan da 1961 yılında işlenen faili meçhul korkunç bir cinayeti incelemeye başlar. Hunharca öldürülen bu genç fahişe, Harry Bosch’un öz annesinden başkası değildir. Bosch’un kafasını kurcalayan sorular, yıllar sonra bile Los Angeles politikacılarını huzursuz etmeye yeter. Gerçeğin derinlerde gömülü kalmasını istemektedirler sanki. Ama dedektif Harry Bosch, katili bulmayı kafasına koymuştur bir kez...
Masonluk ve Rotaryenlik yüzyıllardır tartışılan iki kavram ve kurum... Kendilerinden korkulan Masonlar niçin gizleniyor ve kimliklerini açıklamıyor?.. Yoksa onlar da başkalarından mı korkuyor? Masonluk bir din mi, gizli bir örgüt mü? Masonluğun ve Rotaryenliğin hedefi nedir? Masonluk Türkiye’de nasıl kuruldu, niçin ikiye bölündü, siyasal güçleri nedir? Bu kitapta; Masonlukta en üst derece olan 33. Derecedeki bir "Büyük Üstad" ile Rotaryenliğin en üst görevlisi olan bir "Guvernör"ün Hulki Cevizoğlu’na yaptığı tarihi açıklamaları ve -dışarıya kapalı- özgün Masonik kaynaklardan alınan bilgileri okurken, aklınızdaki tüm soruların yanıtlarını bulmuş olacaksınız.
Bakış açısı soluk kesen bu heyecanlı romanla Danielle Steel bir kere daha kendini aşmış, kişisel yaşamlarıyla tarihsel olaylar arasında savaş veren kadın ve erkeklerin unutulmaz bir öyküsünü daha yaratmıştır.
... Ancak ufak icra takipleriyle geçimini sağlayan genç bir avukat için bu inanılmaz bir teklifti. Önerilen ücret aklının köşesinden dahi geçmeyecek büyüklükteydi. Hiç tereddüt etmeden teklifi kabul etti. Avukatlığa polislik mesleğinden gelmeliydi. Bir şantaj olayını gün ışığına çıkarmak ona çok kolay gibi görünmüştü. Tek sorunu zamanın yetersizliğiydi. ...
Oktay Keçeci, ünlü bir holdingin hissedarlarından biridir. Aynı zamanda Türk musikisine merakından dolayı Cumhuriyet’in ilk yıllarında sahne alan veya plak dolduran kadın şarkıcılar üzerine bir inceleme ve araştırma kitabı hazırlamaya çalışmaktadır. Hayatı hakkında en fazla zorlandığı kişi, az tanınan ve musiki hayatı çabuk noktalanan Fikret Semiha Hanım’dır. Araştırmaları sırasında ona ait bir fotoğrafı ve ilk hocası Tamburi Hakkı Bey’i tesadüfen bulur. Elde ettiği bilgiler yaklaşık yarım asırdan fazla bir zaman önce ölen kadının hayatının üzerinde büyük bir giz perdesinin olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Oktay Keçeci, artık mazinin derinliklerinde kalmış birtakım esrarengiz olayları gün ışığına çıkarmak için çalışacaktır. Polisiye türünün büyük ustası Osman Aysu’dan, son satırına kadar heyecanla okuyacağınız bir roman daha!...
Sözlüğümüzün birinci baskısında yayınşanmasından bugüne dek geçen süre içinde,gerek hızla değişen dünya koşullarının gerekse yurdumuzda yayınlanan halkın anlayacağı bir dille yazılmış bilimsel eserlerin, özellikle de ansiklopedilerin yardımıyla sayısız yeni sözcüğün ve yeni kavramın sözcük dağarcığımızı zenginleştirdiğini görüyoruz. Yerbilimden gökbilime, felsefeden uygulayımbilime dek varan geniş bir bilim ve sisteme yelpezasi okurlarımızın ilgi alanına girmiş bulunmaktadır. Aynı konuyla ilgili yayınların çoğalması da, bir bilim dalında kullanılan sözcüklerin en ayrıntılı noktalarına dek deşilmesine neden olmuştur. Diğer yandan insan ilişkilerinin hızlandırdığı dildeki devingenlik, son yıllarda daha da artarak, günlük konuşma diline bile, sayısız yeni sözcüğün katılmasına neden olmuştur. Bütün bunları gözöninde bulundurarak, ikinci baskıya hazırlanırken; gerekli düzeltmelerin yanısıra, çalıimalarımızın kapsamı elverdiği oranda birçok yeni sözcüğe de sözlüğümüzde yer vermeyi yararlı bulduk.
Cassie’nin babasının küçük bir havaalanı vardır. Babası çok iyi bir pilot olan Cassie de uçmayı istemektedir. Fakat babası buna izin vermez. Babasının ortağı olan Nick ona gizlice uçmayı öğretir. Nick, Cassie’den yaşça çok büyük olmasına rağmen birbirlerine aşık olurlar. Cassie artık çok iyi bir pilottur ve babası da bunu kabul eder. Nick, Cassie’den yaşça büyük olduğu gerekçesiyle onunla evlenmeyi kabul etmez. Cassie ise, bir hava gösterisi sırasında Desmond Williams adında çok zengin biri tarafından keşfedilir. Cassie bir havayolu şirketinin sahibi olan Williams ile kontrat yapar. Bir yandan uçuşlara, diğer yandan da reklam çalışmalarına devam eder ve ardından Williams ile evlenir. Ama adam, onunla havayolunun reklamı için evlenmiştir. Beraber bir Pasifik turuna çıkarlar. Bu arada Cassie, Desmond’un gerçek yüzünü görmüş ve ayrılmaya karar vermiştir.
Bu kitap balıkçılığa gönül vermiş her amatörün, hatta profesyonelin ilgiyle okuyabileceği, merakını giderebileceği konulara yer veriyor. Balık avlamanın yalnızca bir spor ya da bir hobi değil, aynı zamanda bir dostluk ilişkisi olduğunu görebiliriz. Nasıl ki her dostluk özen ve sevgi istiyorsa, balıkçılıkta da amatörün edindiği en öenmli deneyim bu olacaktır. Bunun yanısıra doğayla dost ve barışık olup onu koruması ayrı bir kazanımdır. Amatör Balıkçılık, sizin için de yeni bir serüvenin ilk adımı olabilir. Ne diyelim. Rasgele...
Yunan dilini çok az bilen ya da geliştirmek isteyen her seviyedeki bireye hitap edecek biçimde düzenlenmiş olan "20 Derste Yunanca", Yunanca orijinal metin, transkripsiyon ve 17. derse kadar Türkçe çevirisiyle birlikte verilmiştir. Bazı bölümlerde dipnotlarla açıklama yapılmış, gereksinim duyulduğunda başvuru için "Referans Gramer" kısmı ile de desteklenmiştir. En sona ise örnek fiil çekimleri ve sözlük kısımları eklenmiştir. Bu eserin, aynı coğrafyada ortak kültür değerlerini paylaşan iki Akdeniz ülkesi insanlarının birbirini anlama çabalarına katkıda bulunacağını dileriz.
Bu kitap yaşlı bir adamın, hayatının son demlerinde kendi geçmişiyle hesaplaşmasının hikayesidir. Çocukluğundan bu yana yaşadıklarını günlüğünde toplamakta, kaçınılmaz sonunun yaklaştığını öğrenince de tüm günah ve sevaplarını ölümünden sonra ailesinin öğrenmesini istemektedir. O satırlarda kimsenin bilmediği bir yığın itiraf yer almaktadır. Gurur, ihtiras, kin, nefret, aşk ve intikam duygularının iç içe geçtiği bir duygu yumağıdır 70 yıllık ömrü. Osman Aysu’nun alışık olduğunuz akıcı ifadesi ile kaleme aldığı sürükleyici ve nefes nefese okuyacağınız son eseri...
Mario Puzo’nun son kitabı Omerta, adını örgüt üyelerinin onurunun simgesi olan ‘suskunluk yasası’ndan alıyor. New York’un Mafya liderlerinden Raymonde Aprile bir suikaste kurban gider. Aprile, "Merhamet kötü bir alışkanlıktır. Sahip olmadığımız güçler için hak iddia etmektir ve kurbana karşı işlenen affedilemez bir suçtur." düşüncesiyle hareket etmiştir yaşamı boyunca ve merhamet etmeme sırası, kendi yerine geçmesi için yetiştirdiği yeğeni Astorre’dadır şimdi. Ama Baba Aprile’in katili kimdir? Mafya liderlerinin çoğunu hapse atan FBI ajanı Kurt Cilke mi? Bir türlü köşeye sıkıştırılamayan bir başka Mafya lideri Timmona Portella mı? Uluslararası karanlık ilişkilerin bir numaralı adamı diplomat Marriano Rubio mu? Yoksa bilinmeyen başka güçler mi? Ne var ki, ‘Omerta Yasası’ yürürlüktedir. Hem de her yerde!.. Ama Astorre, okuru korkunun, gerilimin ve ölümün soğuk labirentlerinde dolaştırmaya çoktan karar vermiştir. Omerta, Mario Puzzo’nun "son" başyapıtı...
Louisville Üniversitesinin (ABD) seçkin öğretim üyelerinden Prof. Justin McCarthy’den bu ikinci çeviri yapıtla, İnkılap Kitabevi, ülkemizin kültürüne ve tarih yayınları düşkünü aydınlarına, bir kez daha, en değerli bir bilimsel araştırma ürününü sunuyor. Daha önce yayınladığımız Ölüm ve Sürgün gibi, Müslümanlar ve Azınlıklar da, yazarın çok emekle, sabırla, özenle yürüttüğü çalışma sonunda incelediği arşiv malzemesine yani birincil bilgi kaynaklarına ağırlıklı önem vermiş bir monografidir. Özgün metni, New York Üniversitesi’nde 1983 yılında kendi basımevinde Muslims and Minorities başlığıyla basılmıştır. Yapıtta, Osmanlı İmparatorluğunun son yüzyılında Osmanlı Anadolusundaki etnik toplumlar ve bunların 1922 yılına kadar yürümüş süreç içindeki ilişkileri, çok zengin istatistiklerle desteklenerek ve her açıklamanın, her istatistiğin dayanağı gösterilerek, incelenmekte, anlatılmaktadır. Yazarın, yine Prof. Dr. Bilge Umar’ın çevirisiyle daha önce yayınladığımız kitabı "Ölüm ve Sürgün" gibi bu kitabı da, Osmanlı toplumunun, özellikle Osmanlı Anadolusu toplumunun yakın tarihine yönelmiş araştırmalara ilgi duyanlar için, paha biçilmez değer taşımaktadır.
Kuşunuzun sağlıklı koşullarda nasıl beslenmesi ve bakılması gerektiğini anlatan, tüm bilgileri içeren el kitabı. Pratik Tavsiyeler: Kuşunuzu nasıl seçersiniz, beslersiniz ve tanırsınız. Kuş türlerinin rehberi: Renkli fotoğraflarla 80 çeşitten fazla kuş türünün, özelliklerinin kısa ve öz anlatımı. Uzmanından bilgiler: Evcil ve kuşhane kuşlarının yetiştirilmesi, beslenmesi konusunda adım adım izlenmesi gereken yollar. David Alderton: Evcil hayvanların bakımları ve doğal tarihçeleri ile ilgili olarak 25’ten fazla kitabı olan yazar 30 yıldır kuş beslemektedir.
Cezmi Kardelen kısa bir an durakladı. Sonra bitkin ve yorgun bir eda ile mırıldandı: "Burada bir cinayet işlendi. Önce maktulü sana göstermek istiyorum. Sonra seninle özel bir konuşma yapacağız." Cinayet vakaları zaten Altan’ın asli göreviydi. Bunun şaşılacak hiçbir yanı yoktu ama davet edilişindeki şekil huzurunu şimdi biraz daha kaçırmıştı. Cezmi Kardelen ona koridora bakan, kapısı açık ama ışığı sönük bir odayı işaret etti. Birlikte yürüdüler. Oda kapısının önünde Başsavcı bir adım öne geçerek duvardaki elektrik butonuna bastı. Karanlık oda bir anda ışığa boğuldu. Başkomiser’in ilk gördüğü şey atlas kumaşların örttüğü yataktaki kanlı erkek cesediydi. Alışkanlıkla cebinden çıkardığı plastik eldivenlerini takarak karyolaya yaklaştı. Öldürücü darbe adamın başına indirilmişti. Sol şakağı adeta içine çökmüştü. Hemen yanı başında yastığın kenarında, yine kana bulanmış ufak tunç bir heykelcik duruyordu. Altan cesede önce uzaktan baktı. En fazla yirmi beş ile otuz yaşları arasında olmalıydı ve ceset çırılçıplaktı.
Çok sevdiği büyükannesinin ölümünden sonra Rain, Hudson ailesinin muazzam arazisinin ortasında kendini korkunç bir savaşın içinde bulur. Milyonlarca doların varisi olunca, kendisini kabul etmek istemeyen annesi, kendi çıkarlarından başka bir şeyi düşünmeyen üvey babası ve hain teyzesi Victoria’nın hışmına uğrayacak, sahibi olduğu servet, dünyasının kararmasına ve peş peşe gelen felaketlere engel olamayacaktır. Korkunç bir fırtınanın ortasında yapayalnız kalan Rain, umutsuzluklar içerisinde bocalarken, Hudson servetinin bile geri getiremeyeceği pembe rüyaları rüzgarın kanatlarında yok olur. Kurtuluş umudu aniden hayatına giren ve ona sevgisini kayıtsız şartsız sunan bir yabancıya bağlanır. Kalbinin bir türlü kurtulamadığı geçmişinin pençesinde bulan Rain, acıların ve kederin korkunç girdabına kapılmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.