“Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

 

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’ 

“Hangi bilgi?”

“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’

“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin bana bu bilgiyi.’’

“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’

“Getirdim efendim.’’

“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’

“Böldüm.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’ 

“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’

“Açtım efendim.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Hiç.’’

“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir. Çekirdeğin içindeki boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki özü göremezsin ama o oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir. Her şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen... Sen O’sun işte.’’  

 

Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım mücadelesinin içinde bulur.

Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir yazar ve felsefeci olan karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder.

İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.

 

Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği romanlarının ardından bu kez Nigâhdar ile okuyucuyu Hallâc’ı Mansûr’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin derinliklerine sürükleyerek, tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin iç içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor. 

 

Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur... 

                                                       İmam Rabbani - 1500, İslam âlimi ve tasavvuf önderi.

Atomun büyük kısmı boşluktur.

                                                       Ernest Rutherford - 1911, deneysel fizikçi. Nükleer 

                                                       fizik araştırmalarının öncüsü. Rutherford, atom 

                                                      modelini bulmuştur. 1908 Nobel Kimya Ödülü sahibi.

 

Sayfa Sayısı : 536

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III.Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺269,50

“Kandilli kızı, / Kuzguncuki oğlu / Biz akrabayız.

Ben ona / O bana aynı baharat kokarız / Bu hayattan gideriz / Ama kokumuz kalır.

Kocaman gözlerimiz kokar! / Fotoğraflarda! / O kadar!” Uğurimu!

Uğur Yücel 

 

“Maria’yı uzun zamandır tanıyorum. Hayatımdaki pek çok önemli anıma tanıklık etti. Bazen kafamı dinlemeye yalnız, bazen de eğlenmeye, sohbet etmeye arkadaşlarımla giderim bahçesine. Her seferinde beni oraya çeken hep onun güler yüzü, sıcacık dostluğu ve birbirinden lezzetli yemekleridir.

 

Oraya gidince tercih yapmayı pek sevmem. İsterim ki Maria önersin. Her seferinde de beni şaşırtacak birbirinden güzel lezzetlerle kucaklar kalbimi. Ne mutlu bana.”

Halit Ergenç

 

“Baharatlar, yaşamımızda ve beslenmemizde başlı başına bir zenginlik, berekettir. Yalın bir yemeği, büyülü bir lezzet şölenine çevirebilecek sihirli değnekleridir her aşçının… Kapalı bulundukları küçük şişelerinden açık havaya çıktıklarında, mini minnacık olup da yaşama dokunuşu büyük olan her şey gibi, varlıklarını besbelli eder baharat taneleri…”

 

Maria Ekmekçioğlu

 

           

Maria Ekmekçioğlu, Aşk Kokulu Baharatlar kitabında iki kişilik romantik yemeklerin buselerle nihayetlendiği, dostlarla paylaşılan her lezzetin gülümsemeye dönüştüğü; eski İstanbul’u, Anadolu’yu, Doğu’yu ve Batı’yı, yüzlerce yıllık gelenekleri ve yeni tecrübeleri sunan tadına doyum olmayan tariflerini paylaşıyor.

 

Sayfa Sayısı : 160

Ebat : 21x22

Kağıt/İç Baskı : Kuse Mat 115gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺240,10

‘Ormana kırk gece yağdırdım,

Ağırlığı bal, hançeresi kum…

Kırk kez diledim onu

Her biri kırk ayrı kırık geceden’

 

Hakkını vermeli yaradan

Yarattığı boz ceylandır ki, hep kırmızı olmayı düşlerken

 

Sayfa Sayısı : 88

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Eyüp İşkuran

₺65,80

Bilim dışında bilgi kaynağı olduğunu iddia edenler yanılmaktadır, ki bunun tarihte sayısız örneği mevcuttur. Ne mitolojiler ve dinler ne büyü ne de falcılık bilgi kaynağıdır. Tarih boyunca bilim adı altında “yalancı bilimler” (psödobilim) diyebileceğimiz; kehanet, astroloji, sihirbazlık, “gizli” (okült) bilimler gibi konular insanlara bilim diye sunulmuştur. Ama bunların hiçbiri bilim değildir; arkalarında ya safdil inanış ya da düpedüz sahtekârlık vardır.

 

İnsan, düşünmeye başladığı andan itibaren merak ederek öğrenmek, çevresinde olan biteni anlamak istemiştir. Bu biyolojik evrimin insana verdiği bir dürtüdür. İnsan, fiziksel olarak zayıf bir varlıktır. Ne kendini koruyabilecek doğal silahları (boynuz, tırnak, zehir vb.) ne de hız, uçmak gibi düşmanlarından kaçışını kolaylaştıracak becerileri vardır. Tek silahı aklıdır.

 

“Sorgulamanın cezalandırıldığı bir toplumda gelişme nasıl oldu?” diye düşünebilirsiniz. Bunun cevabı basittir: Her toplumda asi kafalar, her türlü ceza ve zorlamaya karşı duyduğunu, gördüğünü sorgulayan zeki bireyler türer. İşte yenilik ve gelişme bu nadir kişilerin sorgulamaları ve yeni düşünceler üretmeleri sayesinde olmuştur.

₺105,00

“Markaların durmadan, inanılmaz büyük işler başarmış kadınların hikâyelerini paylaşmalarını anlamıyorum. Onları kendi hayatıma davet etmek istiyorum. Bir rimelin daha çok satılması için verdiğim emeği görseniz, adıma şarkılar yazar, beni “işte kadının gücü” isimli reklam filmlerinize konu edersiniz. Ama varsa yoksa beyin cerrahları, sporcular, bir de şarkıcılar.”

 

Aslı T. Kızmaz, hayatının bir bölümünü “Benden ne olur?” sorusuyla geçiren gözü kara bir kadının her satırında şaşırtan hikâyesini anlatıyor.

Aşk, eğlence ve çalışma hayatının her adımını aktaran, gelgitlerle bezenmiş bir romanla karşı karşıyasınız. Aslı T. Kızmaz’dan eğlenceli ve muzip ama aynı zamanda ne olacağını asla kestiremeyeceğiniz sürprizli, leziz bir roman…

Sayfa Sayısı : 184

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Şevval Ulusoy

₺100,80

Sizler için pratik, lezzetli ve en hızlı tariflerimden oluşan üç nefis kitap hazırladım. Mutfakta az, sevdiklerinizle bol zaman geçirin diye! 

 

30 dakikada hazırlayabileceğiniz, servis ettiğiniz herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme bırakacak 80 pratik tatlı tarifimi bu kitapta bulabilirsiniz.                                                                                      Her zaman söylerim; yemek birleştirir! Sizi de sevdiklerinizle aynı sofrada birleştirmesi dileğiyle! 

₺306,60

Sizler için pratik, lezzetli ve en hızlı tariflerimden oluşan üç nefis kitap hazırladım. Mutfakta az, sevdiklerinizle bol zaman geçirin diye! 

 

Sadece 30 dakikada kahvaltı ve çay sofralarınızı süsleyecek, kendinize ve sevdiklerinize zaman ayıracağınız 80 pratik atıştırmalık tarifimi bir araya getirdim.  

Her zaman söylerim; yemek birleştirir! Sizi de sevdiklerinizle aynı sofrada birleştirmesi dileğiyle! 

₺312,20

Yazmanın tadı müthiş. Kafanın içinde dolaşan binlerce, milyonlarca fikrin, duygunun damıtılarak bir kâğıda dökülmesi harika bir duygu, sadece kendin okusan bile; sadece kendine sakladığın tek bir dörtlük bile heyecan verici ve kışkırtıcı, hayata tutunmanı sağlayan bir bağ, bir yaşama sevinci…

Kendimi bildim bileli yazmak istedim, özel bir şey değil ha, sadece yazmak. Şiir, hikâye, masal, öykü, skeç, gazete kenarı akrostişi, aklıma gelen her şeyi yazmak istedim. Montaigne’nin Denemeler’ine öykünüp nedense! Aynı adı taşıyan “Denemeler” isimli ilk çalışmama başlamam, saman kâğıdına elle yazarak, kendi çapımda matbaacılık oynayarak eserimi karbon kâğıdı ile dört kopya çoğaltmam, karbon kâğıdının kalitesizliği ile ellerimin simsiyah olup yazdıklarımın da boyanarak berbat olması ve ilmek ilmek dokunmuş “eser”in çöpe gitmesi arasında sadece 20 dakika olmasını uzun müddet kendime izah edemedim doğrusu…

Yazarlık serüvenine nasıl başladığını bu sözlerle ifade ediyor Can Yılmaz ve Klişe Hayatlar Matbaası, Yap Bi Babalık ve Bilinmeyen Numaralar kitaplarının ardından bu kez KAFA’da Kalmasın diyor! 

 

Sayfa Sayısı      : 184

Ebat                   : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı    : III. Hm Enzo 70 gr.

Cilt/Kapak          : Amerikan Bristol 230 gr.

Kapak Tasarımı  : Şevval Ulusoy

₺100,10

Son 150 yıllık Türkiye tarihini “iflas, işgal, direniş, kurtuluş” sözcükleriyle özetlemek mümkündür. 

İşte “Atatürk Etkisi”, iflasa ve işgale karşı direnişi ve kurtuluşu yaratan etkidir.  

Türkiye’yi emperyalist işgalden, saray/sultan baskısından ve geri kalmışlıktan kurtaran etkidir “Atatürk Etkisi”.

Türkiye tarihinin son 400 yılında, Türk milletinin hayatında “Atatürk Etkisi” kadar derin izler bırakan, “Atatürk Etkisi” kadar “kurtarıcı” bir “etki” daha yoktur: 

Ne II. Abdülhamit ne Enver Paşa ne Adnan Menderes ne de başka biri Türk milletinin hayatında “Atatürk Etkisi”yle kıyaslanabilecek kadar güçlü bir etki yaratabilmiştir.

 

Sayfa Sayısı      : 384

Ebat                   : 13.7x23

Kağıt/İç Baskı    : III. Hm Enzo 55 gr.

Cilt/Kapak          : Amerikan Bristol 230 gr.

Kapak Tasarımı  : Fahrettin Engin Erdoğan

 

₺210,00

Sayfa Sayısı           : 128

Ebat                        : 21x30

Kağıt / İç Baskı       : I.Hm Enzo 110gr.

Cilt / Kapak             : Amrikan Bristol 230gr.

Kapak Tasarımı       : Emrah Ablak

₺228,90

Sayfa Sayısı           : 128

Ebat                        : 21x30

Kağıt / İç Baskı       : I.Hm Enzo 110gr.

Cilt / Kapak             : Amrikan Bristol 230gr.

Kapak Tasarımı       : Emrah Ablak

₺228,90

İnsanın, yaşamın odağında olduğu bir çağda, bir görüntüleme aygıtının ilk objesi olmasına şaşırmamak gerekir, çünkü her gün onlarca, yüzlerce, belki de binlerce insanla, yani portreyle karşılaşmaktayız. O nedenle görüntüleme aygıtlarının en yaygını olan fotoğraf makinesinin tabii ki ilk objelerinden biri portredir. Portre fotoğrafları çekmek, hem çok keyiflidir hem de detaylara dikkat edilmesi ve fotoğraf tekniğine dair bazı kuralların bilinmesi halinde yaratıcılığınızı kullanmanız için çok elverişlidir. 

Prof. Dr. Özer Kanburoğlu (AFIAP), Dijital Fotoğraf Akademisi serisinin dördüncü kitabı olan Portre Fotoğrafları Nasıl Çekilir? ile portre fotoğrafçılığının farklı tiplerini bol örneklemeler yaparak açıklarken ne tip dijital fotoğraf makineleri, objektifler, yardımcı malzemeler, ışıklandırmalar ve pozlandırmalar kullanılarak bir portrenin nasıl doğru fotoğraflanacağını anlatıyor. 

 Portre çekimlerinin temel özellikleri nelerdir?

 Işık nasıl kontrol edilir?

 Hangi ölçüm moduyla pozlandırma nasıl ölçülür?

 Kompozisyon nasıl düzenlenir?

 Fotoğraflar çekim sonrasında nasıl işlenir?

Tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası, örnek fotoğraflarla bu kitapta. 

Sayfa Sayısı        : 400

Ebat                     : 15x21

Kağıt / İç Baskı    : Kuse Mat 130 gr

Cilt / Kapak          : Amerikan Bristol 230 gr

Kapak Uygulama : Rüveyda Kul

₺546,00

ARKA KAPAK YAZISI

Fotoğrafçılığı amatör ya da profesyonel olarak yapan birçok fotoğrafçı, fotoğraf hayatının belli bir bölümünde önündeki makro dünyayı küçük bir sensöre ya da eski analog sistemde filme sığdırmak istemiştir. Bazı amatör ya da profesyonel fotoğrafçılar ise bir fotoğraf dili olarak tüm hayatlarını bu tip makro çekimlere adamıştır. Makro fotoğrafçılık klasik çekimlerden farklıdır ve bu farklılığının temelinde çıplak gözle görülmesi imkânsıza yakın olan objelerin çok özel fotoğraflarının çekimi yatmaktadır. Doğru teknik ve donanımla çekilen makro fotoğraflar, bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar.

Prof. Dr. Özer Kanburoğlu (AFIAP), Dijital Fotoğraf Akademisi serisinin üçüncü kitabı olan Makro Fotoğraflar Nasıl Çekilir? ile makro fotoğrafçılığın temel prensiplerinden başlayarak, bu çekimlerin ne tip fotoğraf makineleri, objektifler ve yardımcı malzemelerle yapılabileceğini, bu çekimlerde kompozisyonun nasıl kurulacağını, ne tip tekniklerle hangi sonuçlara ulaşılabileceğini ayrıntılı şekilde anlatıyor. 

 Makro çekimlerinin genel özellikleri nelerdir?

 Fotoğraf makinesinin ayarları nerede olmalıdır?

 Hangi pozlandırma öncelikleriyle nasıl çekim yapılır?

 Makro çekimlerinde karşılaşılan problemler nasıl çözülür?

 Doğada makro çekim hazırlığı nelerdir?

Tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası, örnek fotoğraflarla bu kitapta.

 

Sayfa Sayısı        : 400

Ebat                     : 15x21

Kağıt / İç Baskı    : Kuse Mat 130 gr

Cilt / Kapak          : Amerikan Bristol 230 gr

Kapak Uygulama : Rüveyda Kul

₺504,00

Radyoculuk mesleğinde 25 yılı geride bırakan ve sevilerek dinlenen Nihat Sırdar; samimi, eğlenceli, zaman zaman hüzünlendiren bir dille hikâyelerini anlatıyor. Bu anlatımda kendinizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Eskiye dair yaşananlardan bugüne kalanlar ve kalmayanlar… İnsanlar, sokaklar, arabalar… Sırdar’da göreceğiniz şey sadece bir İstanbul değil, memleket özlemidir aynı zamanda. 

Bu kitabın içinde turneler, oteller, yayınlar, seyahatler, üzüntüler, sevinçler var.

Bir fotoğrafın içinden çıkan sayısız hikâye, anı var.

Birçoğumuzun geçmişindeki ortak anılar bazıları.

Kimisini okurken “ben de” diyeceğiniz anlar, anılar koleksiyonunuzda yerini alacak.

 

Yıllardır severek dinlediğiniz Nihat Sırdar’ı bir kez daha severek okuyacaksınız...

 

Sayfa Sayısı : 208

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bri

stol 230gr

Kapak Tasarımı : Şevval Ulusoy

₺108,50

“Elma dersem çık” dediklerinde ortaya çıkan çocukluğumuz kalmadı artık. Ne değişti o günden bugüne? Kim inandırdı her birimizi bu ölüme? Kim korkuttu yarınlardan bizi? Kim sakla diyor çocukluk neşemizi, eğlencemizi, özgürlüğümüzü, birliğimizi, beraberliğimizi? Kim? Kim öğretti yaş alırken çocukluğu vermeyi? Ne çabuk affeder, kabul eder, devam ederdik…

   Sana söylüyorum.                                                                                                                                 

    Korkma artık!

İçinde bir yerlerde o çocuk. O canlı, neşeli, iyi çocuk. O masum, gizleniyor acılarının arkasında. Hadi bir iyilik yap kendine. At üstündeki anıları teker teker. Gizlenmiş küçük “sen”ler var her yerde. Bir davet bekliyor hepsi. Hani yıllar öncesindeki gibi. Sonsuz güvendiğin bir ses geliyor canlı canlı ruhuna. Tekrar neşelen, umutlan, sev, güçlü ol, değerli ol diye. “Elma dersem çık!” diyor. Hadi, hayat seni bekliyor. Çık ortaya, dimdik dur.                                                                                                                

Her şeye rağmen, şu ana kadar ne yaşamış olursan ol; elma dersem çıkar mısın?

Sayfa Sayısı : 184

Ebat              :  13.4x19.5

Kağıt             :  III.Hm Enzo 55gr

Cilt                :  Amerikan Bristol 230 gr       

₺106,40

ARKA KAPAK YAZISI

 

Astrolog Zeynep Turan, gezegenleri analiz etmeye devam ediyor. 2019 yılına dair merak ettiğiniz her şeyi bu kitapta kaleme alırken kişisel hayatların yanı sıra dünya gündemine de değiniyor. Kaderin yeniden yazıldığı, her şeyin sil baştan yaşanacağı bu yıl yol haritanızı yeniden çizmeye ne dersiniz? Burcunuza özel aylık yorumlar, tarihler ve şifreler ile her an sizin için bir yol haritası olacak bu kitabı baş ucunuzdan ayırmak istemeyeceksiniz.

• Bu yıl hangi burçlar kaderini yeniden tayin edecek?

• Türkiye, 2019 yılında hangi ilklere imza atacak?

• Dünya, İran’ı ve Türkiye’yi neden konuşacak?

• UEFA, Türk futboluna çelme mi takıyor?

• Yeni dünya düzeninde doların kaderi ne olacak? 

• ‘’Buraya kadarmış’’ diyen siyasi isimler kimler olacak?

• Medyanın tavrı 2019 yılında neden değişecek?

₺42,70

Bir öykü anlattım sana, bu dünyanın ötesinden, evvelinden; içinde kanatlar olan. Bal rengi gözleriyle, ruhun derinliklerini görebilen bir kartal kanatlarını açmıştı. Sadece yüreğiyle dinleyenler anlamıştı. 

Bir rüya anlatacaktım sana, deli olduğumu düşünecektin. Anlatsaydım keşke. Düşünseydin keşke.

Nerede o dağları delen adamlar? Çölleri geçenler? Kulelere tırmananlar? Cadıyı kovalayanlar? Kötü kalpli büyücüyü haklayanlar? Hadi, demiştim, bu öyküde esas kız kurtarsın esas oğlanı. Ne çok hendeğin vardı, aşılacak. Ne çok ejderhan vardı, dövüşülecek. Ne çok korkun vardı, kovulacak. Ne çok büyücün vardı, savaşılacak...

Bu kitapta Demet Cengiz, sağ elini kalbine koyup, “Aşk Olsun” diyerek derviş selamı veriyor, okurun önünde eğiliyor. 

“Ne âşık olmak zorundayız ne arif ne de âlim. Hatta pervane olmak zorunda bile değiliz” diyor.

Ve ekliyor:

Hayat denen bu oyunun kazananı yok, biliyorsun değil mi? Sonunda herkes ölüyor.

Sayfa Sayısı             240 

Ebat:                        17.7x21.5

Kağıt / İçBaskı:        III.Hm Enzo 55gr.

Cilt / Kapak:            Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod:        9789751039286

 

₺103,60

“Kendi kendimizin doruğuna yükseldiğimiz zaman; hayattan, ölümden, sonsuzluktan konuşmak ne kadar kolay, ne kadar doğal gelir. Sonradan, o izlerin üstüne yeniden düştüğümüzde, böyle konuşmuş olduğumuza nasıl şaşarız. Hayır, iyice farkındayım, Creezy ile beraber olduğum sürece beni bir öte dünyanın, sadece sisler içinde belli belirsiz seçebildiğim bir acunun eşiğine kadar götüren bir şeylere dokunuyordum. Ama neydi o dokunduğum? Bilmiyorum. Belki de hiçbir zaman bilmeyeceğim. Biz hepimiz metnini bilmediğimiz ya da metni bizim için okusak da anlaşılmaz kalan bir piyeste oynuyoruz; deney bir işe yaramıyor bu oyunda. Mutluluk ya da mutsuzluk elimizden kaçıp giden o şeyin iki karanlık yüzünden ibaret.

Bu oyunun adı: öteki kişi.”

 

 

Félicien Marceau’nun Goncourt Ödülü alan Bir Tanem romanında 

evli ve iki çocuk babası bir milletvekilinin, güzel ve güzel olduğu 

kadar da gizemli olan genç bir modelle yaşadığı tutkulu aşkı, 

Cemal Süreya’nın şiir tadında çevirisiyle okuyacaksınız.

₺69,30

Doğurganlık için ideal kiloda mısınız? Günlük beslenme alışkanlıklarınız doğurganlık diyetine uygun mu? Doğru vitamin ve besin takviyelerini kullanıyor musunuz? Sigara alışkanlığının doğurganlık söz konusu ise bu kadar zararlı olduğunu biliyor muydunuz? Düzenli olarak egzersiz yapıyor musunuz?

 

Çocuk sahibi olmayı yaşamınızda ilk kez düşünüyor olabilirsiniz ya da belki defalarca tüp bebek denemesi yaptınız ama başarısız oldunuz... 

Bu bilgiler ışığında gebe kalma şansınızı artırmayı istemez misiniz? 

 

Sezen Çakır bu soruların-sorunların doğurganlığı nasıl etkilediğini tüm dünyada yapılmış olan bilimsel çalışmalara dayanarak 

açıklarken kitap, “Doğurganlığı Artırmanın Doğal Yolları”nı da 

tüm ayrıntılarıyla anlatıyor: 

 

“Her kadının ve erkeğin doğasında var olan çocuk sahibi 

olma yeteneğine ve bunun yaratabileceği mucizelere kalpten inanın. Henüz vakti gelmemiş olabilir ama inandığımız şey, bir gün mutlaka bize geri dönecektir. Biraz sabır, biraz inanç, biraz da bilinç. Unutmayın, mucizeler bile zaman alır.”

 

₺79,10

DAN; 30’unu geçmiş bir kadının, olgunluk dönemine denk gelen ilişkileri, çelişkileri, daha önce “Neden? Nasıl?” dediklerinin karşılık bulduğu bir otobiyografik roman. Yazar, yaşadıkları ve gözlemledikleri üzerinden 

dünyayı, insanları, iletişimi ve sevgiyi anlama biçimini aktarıyor. 

 

Nefretten, kinden, zorbalıktan uzak yaşantısında, kendisiyle aynı değerlere 

sahip insanlarla karşılaşamadığı için yakınan, dürüstlüğün can sıksa bile hayattaki en gerekli erdem olduğunu savunan, bir şeyler bitse bile hırsla ve kavgayla sonlanmaması gerektiğine inanan yazarın, sohbet eder 

gibi anlattığı bu hikâye size de ilham verecek.

 

Güzellik anlayışı, genellemeler ve empatinin tanımıyla tamamladığı hikâye, günün sonunda karakterin gücünü yitirmediğinden ama bir şeyleri aramaktan vazgeçtiğinden bahsediyor.

₺61,60
Bu kitabı neden eline aldın, bilmiyorum. Belki beni Youtube’dan tanıyorsun, belki ilk defa karşılaşıyoruz. Sebebi her ne olursa olsun buradasın. İlk cümleyi okudun. Artık bu anın geri dönüşü yok.
İçeride karşılaşacağın hikâyeler, benim hikâyelerim. Daha önce defalarca yaşanan, eşsiz veya benzersiz olmayan hikâyeler. Anlatmam lazımdı, çünkü anlatmazsam çatlardım.
Ben Y kuşağına aitmişim; sen Z, onlar C, öbürleri T… Her neysek, çok yorgun bir geçmişin çocuklarıyız. Bizi kirli geçmişten, kavgalardan, darbelerden korumak için renkli dünyaların içine attılar.
Sorumsuzuz, dünya umurumuzda değil diye de bizden nefret ettiler. Ne dünya umurumuzdaydı, ne de biz dünyanın umurundaydık. Mesele artık kendi meselemizdi.
Yaşamak için bir yol bulacaksak bunu kendi başımıza yapacaktık. Güven mi? Güven kelimesi çoktan bankalara, sigorta şirketlerine satılmıştı, hem de yok pahasına…
İnsana dair birçok kelime çoktan şirketlerin olmuştu. Herkes güvenilmezdi artık, her an sırtımızdan vurulabilirdik. Hem tek başımızayız hem paranoyağız.
Sana videolarımda hep dedim ki; “kendi cennetini yarat.” Ben o cennete gidene kadar cehennemden geçtim, iyi ki...
Sana kendi hikâyemi olduğu gibi, dürüstçe anlattım; sen de anlat, başkasına değilse bile kendine anlat diye…
Anlat ki rahatla, anlat ki tanış kendinle.
₺98,00

Avukat Feyza Altun, Kadının Erki’nde her zaman olduğu gibi yazılmayanları, konuşulmayanları, hasıraltı edilmek istenenleri anlatıyor. Öykülerinde ve tespitlerinde kadınların uğradığı psikolojik, fiziksel ve siber şiddeti ele alan Altun, hem toplumsal hem de hukuki mücadele yöntemleriyle okurlarına yol gösteriyor.

 

Tamamı gerçek olaylardan esinlenilerek kaleme alınmış öyküler; ataerkil sistemin ve eril dilin dayatmalarına dair tespitler; nafaka, boşanma, suç duyurusu gibi hukuki işlemlerde yapılması gerekenlere yönelik pratik bilgiler içeren Kadının Erki, kadınların da erkeklerin de ilgiyle okuyacağı kapsamlı bir çalışma… 

₺100,10

19 yıldır elden ele okunan kitap:  Bitmeyen Oyun

“Bitmeyen Oyun”un ilk baskısı 1999 yılında yayımlandı. 19. yılda 88. baskıya ulaştı. İlk basıldığı günlerden günümüze kadar adeta elden ele okunan kitaba ilgi giderek arttı. Polemiklere kurban edilen yakın tarihin anlatıldığı bu kitaba en çok ilgiyi genç okurlar gösterdi.

Türkiye son yüzyılı hangi şartlar altında geride bıraktı ve 2000’li yılları nasıl karşıladı. Metin Aydoğan, bu soruya yüz yıl öncesinden ayna tutarak “Bitmeyen Oyun”u anlatıyor.

Yeni bir yüzyıla girerken Amerikan Başkanı neden Türkiye’nin rolüne dikkat çekti?

Türkiye ile ABD arasında imzalanan ilk anlaşmadan sonra neler oldu?

1965’te ortaya çıkan CIA raporunu yazan Türk ajan kimdi?

Batı’nın Orta Doğu politikalarına karşı Atatürk nasıl tedbir aldı?

Türkiye ilk kez ne zaman dış borç aldı?

Dış borçlar karşısında hükümetler ne yaptı?

Yıldan yıla büyüyen rakamlar ne söylüyor?

2002 öncesinde Türkiye tarımı ne haldeydi?

Cumhuriyet döneminde sağlıkta neler yapıldı?

Hitler’in hangi suçu Türkler’in üzerine yıkılmak isteniyor?

Atatürk’ün anladığı “Milli egemenlik” nedir?

Potansiyel suç elemanını tanımlayan “Trola Metodu” nerede uygulandı?

Medrese çıkışlı CHP’li Başbakan hangi kilisenin dağıtılması emrini verdi?

ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Türk yargısına ne mesaj verdi?

Türkiye’de kayıt dışı üretim hangi boyutlara ulaştı?

Küreselleşmenin mimarlarının Türkiye’deki faaliyetleri neler?

Mustafa Kemal 1919’da Kırşehirli gençlere ne söyledi? 

***

Sizi bilemem; ama ben hayatım boyunca şu okuduğunuzdan daha güzel bir şiir okumadım; heyecanlanırsam, haksız mıyım?

 

Attila İlhan

Cumhuriyet, 22 Ocak 1999

₺163,10

Rus öykü ve oyun yazarı Anton Çehov, Çarlık Rusyası’nın çöküş dönemindeki taşra yaşamını, insan ilişkilerinin kopukluğunu, bunalımlı bir toplumun bireylere yansıyan tedirginliğini şiirsel bir gerçeklik içerisinde dile getirdi. İnsan ruhunun en derinine inerek bireyin sınırsız yalnızlığını işlediği öykülerinde, yalın bir anlatım ve lirik bir duyarlılıkla sıradan insanların anlamsız gibi görünen yaşamlarına anlam kattı. İnce bir ironi duygusuyla harmanlanmış öykülerinde kaba ve çirkin olanı açığa çıkartarak, iyimserlik duygusunu ön plana alan Çehov, modern öyküye dramatik bir yoğunluk katmıştır. Anton Çehov’un öykülerinden yapılmış özenli bir seçkiyi, Yılmaz Gruda’nın ustalıklı çevirisi ile sunuyoruz.  

₺73,50
Mutlu Aşk da Var - Özgür Aras

İki kişi bir araya geldiğinde, laf eninde sonunda dolaşıp ille de şu gönül meselelerine varıyor, değil mi? Öyle ki, bir başkasının deneyimini dinlerken olayı içselleştiriyor, sanki biz de bir türlü iyi bir insanla karşılaşamayacakmışız gibi düşünüyoruz... İşte mesele tam da bu! Denemeden bilemeyiz. Umut etmezsek deneyemeyiz!..
Engebeli yollardan geçip, büyük cephelerde savaşıp kocaman yaralar edinseniz de, bir gün her şeyin harika olacağına dair inancınızdan asla vazgeçmeyin. Kafamızda aşkı bitiren şey yaşadığımız kötü deneyimler değil, bunlar sebebiyle iyi günlerin geleceğine dair inancımızdan vazgeçmektir... Aşkı, inanmamak uzaklaştırır bizden aslında...
O yüzden aşksızlıktan yakınırken dönüp sorun kendinize, “Aşkın varlığına inanıyor muyum gerçekten?” diye...
Şimdiye kadar çok üzülmüş olmanız, bundan sonrasının da böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Hayatta hiçbir şey tek bir çizgide ilerlemezken neden sizin kaderiniz hep aynı biçimde gitsin ki? Başkalarının inançsızlığı ve mutsuzluğu ile doldurmayın kalbinizi... Orayı her daim yemyeşil ve bakımlı bir bahçe gibi saklayın ki, içinde güzel ve canlı çiçekler açsın...   
O özel insana rastlama şansına sahip olmak istiyorsanız, önce sınırları kaldırın! Kendinizi ve beklentilerinizi esnetin. “Mutluluk her neredeyse, orada olmayı diliyorum...” İşte benim en sevdiğim bakış açısı budur. Bu, bütün kalıpları birer birer ortadan kaldırırken sizi özgürleştirir, sakinleştirir... Sakin bir yürekte çok daha kolay gelişip büyür aşk...
Aşkın cömertliğine ve ödül mekanizmasına güvenin. Ona karşı ümidini kaybetmeyen insanlara gün gelip harika sürprizler yapmakla ünlüdür aşk...
Hep öyle olmadı mı? “Bu son!” dediğinizde, “Bundan öte sevemem” diye haykırdığınızda,  kendinize kurduğunuz dünya yerle bir olduğunda, çok daha şiddetli bir duyguyla sizin karşınıza çıkmadı mı aşk?
Hiçbir aşk son değildir! Siz istemedikçe... Hayat devam ettikçe, nefes aldıkça...
Ve biliyor musunuz? MUTLU AŞK DA VAR!.. Farkında değilsiniz ama belki de yanı başınızda...
Bir göz mesafesinde ya da hiç ummadığınız bir kapının ardında... Hadi gidip onu bulalım...
Özgür Aras

Sayfa Sayısı  : 192
Ebat : 13.7x21.5  
Kağıt / İçBaskı :  II.Hm Enzo 55gr.
Cilt / Kapak : Amerikan Bristol 235.gr
ISBN / Barkod :  9789751039156
₺91,70

SırBende - Özlem Binel

Masal ülkeleri düşleyenlere, gerçek aşkın varlığına inananlara,
“Sır”  denince lal olup ömürlük bilenlere,
Yaraların güçlendirdiği kadınlara, yara açmayan adamlara,
Emanetim size, demek için yazıldı.

Büyüden korkmayanlara, büyülendikçe büyüyenlere,
Rüya ile gerçeği, hayal ile hayatı bir arada yaşayanlara,
Aşktan yananlara, aşka küsenlere, ömrü hiç gibi geçenlere,
Deva olsun, derman olsun, diye yazıldı.

Aşk olsun; okuyana
                      büyüsü bulaşsın,
                                     esrarını kendinde bulsun, demek için yazıldı.


Sayfa Sayısı                                296
Ebat:        13,50 x 19,50
Kağıt / İçBaskı:           III.Hm Enzo
Cilt / Kapak:                    Amerikan/  Amerikan Bristol    
ISBN / Barkod:                  9789751039101

₺109,90

Resim, tarih boyunca çeşitli yasaklara ve düşmanlıklara maruz kaldı. Mağara duvarlarına yapılan betimlemelerden grafik tasarıma uzanan geniş yelpazede minyatür, resim ve grafiğin ustaları; teknikleri, üslupları, konuları nedeniyle ciddi eleştirilerin hatta baskıların hedefi oldu. 

Yüzyıllar boyunca dünyanın farklı coğrafyalarında birbirlerinden çok ayrı zorluklarla karşılaşan ressamlar, dünya kültür tarihine eşsiz katkılarda bulundu. Usta ressamlar hem birbirlerini hem de diğer sanat dallarını etkiledi. Resim üzerine yapılan tartışmalar, denemeler ve resimden kaynağını alan estetik anlayış sanatın başat meseleleri için de bir cevap oluşturdu. İşte bu nedenle, resim tarihini bilmek, sanatı bilmenin olmazsa olmazlarından biri haline geldi. 

Prof. Dr. Zeki Tez’in kaleme aldığı Yasaklı Sanat Olarak Minyatür, Resim ve Grafik Tarihi, tarih boyunca resim sanatının farklı coğrafyalarda nasıl filizlendiğini, şekillendiğini ve ressamların hangi baskı ve yasaklamalarla karşılaştığını anlatan, titizlikle hazırlanmış yetkin bir araştırma…

₺114,80

 

İletişim benim anladığım kadarıyla 

kısaca derdini anlatabilme başarısıdır. Bu tek bir 

bireyin başka bir bireyle ilişkisi olarak anılabileceği gibi, 

bir bireyin kitlelerle ilişkisi olarak da anılabilir. 

Kişinin kafasının içinde dönüp duran negatif veya pozitif 

(ki kimseyi bu biçimiyle ilgilendirmemeli) fikirleri muhatabına veya muhataplarına ulaştırma becerisine ben iletişim derim. Derdini anlatmayı, daha doğrusu dinletmeyi becerememe durumunda da yine bir iletişimden bahsedebiliriz ama bana göre bu iletişimsizlik değil, daha çok beceriksizlik olur. Binlerce yıldır iletişim adına yapılan her eylem, bu becerimize bir katkı oldu ama geldiğimiz noktada, 21. yüzyıl iletişim çağında özlediğimiz iletişim yolunun, ilk çağlardaki “dokunma” kadar naif bir duygu olması tesadüf değil elbette. Bu gelişme arzusu insanoğluna 

iyi bir şey mi yaptı, işte ondan emin değilim 

ama eminim ki torunlarımız evimizdeki robotlar ile 

yine dokunarak iletişim kuracak.

₺185,50 KDV Dahil

Kuşatma - Gürkan Zengin

‘Şark Meselesi’ esasen bir Türk meselesiydi. Vaktiyle İngiliz başbakanının ifade ettiği gibi Türk’ün Avrupa kıyılarından sökülüp atılması, geldiği yere gönderilmesi, mümkünse tarih sahnesinden silinmesi meselesiydi.
O savaştan yenik çıkan bütün devletlere teslimiyet anlaşmaları imzalatılmış, biri hariç, hepsi uygulanmıştı. Hayata geçiremedikleri anlaşma Türkler için öngördükleri Sevr Anlaşması’ydı.
2000’li yıllarda Batı’nın başında yine bir ‘Türk meselesi’ var. Kuvveti, kudreti yettiğince Batı’nın bölgedeki hesaplarının karşısına dikilen Türkler ve ‘tarihteki rolü’ ile yine bir Türkiye var.
Batılı zihinlerin bölgeye dair tasavvuru Türkiye için pek hayra alamet görünmüyor. Amerikan kartalının bir kanadının altına binlerce tır dolusu silah verdiği PKK’yı, öteki kanadının altına Fethullah Gülen örgütünü alması bunu gösteriyor. Fethullah Gülen örgütü eliyle gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimi Amerika’nın Türkiye’ye dair niyetlerini bir kez daha teyit etmiştir.
15 Temmuz’da yaşananlar milletin devletine nasıl sahip çıktığını göstermesi açısıdan yürek ferahlatıcıydı ancak devletin içine düştüğü aczi göstermesi bakımından da o kadar yürek burkucuydu.
Kuşatma, yüz yıl sonra bir kez daha ateşi ve ihaneti gören Türk’ün bu ateş ve ihanetle imtihanını anlatmaktadır.

Gürkan Zengin

1968 yılında Ankara’da doğdu. 
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu.
Mesleğe 1988’de TRT Haber Merkezi’nde başlayan stajla adım attı. Çeşitli televizyonların Ankara bürolarında muhabir, editör ve haber müdürü olarak çalıştı. 1997 yılında ATV’de Çiğdem Anad ile birlikte “Son Durak” programını hazırlayıp sundu. 2000 yılında İstanbul’da CNN Türk Haber Merkezi’nde on yıl boyunca Suat Toktaş ile birlikte “Editör” programını hazırladı. 2007-2009 arasında CNN Türk Haber Koordinatörü, 2011-2017 Al Jazeera Türk Haber Direktörü olarak çalıştı.
2010 yılında Türk Dış Politikasında Davutoğlu Etkisi’ni anlattığı Hoca, 2013 yılında Arap Baharı’nda Türk Dış Politikası’nı anlattığı Kavga kitaplarını yazdı.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
https://twitter.com/ZenginGurkan
[email protected]
https://www.youtube.com/TheGurkanZengin


Genel Yayın Yönetmeni:    Ahmet BOZKURT
Düzelti:                                 Bülent ULUS
Kapak Tasarım:        Şevval ULUSOY   
Sayfa Tasarım:                    Şevval ULUSOY
Dağıtım Tarihi:               07.05.2018-08.05.2018
Sayfa Sayısı                                464
Ebat:           13.7x21.5
Kağıt / İçBaskı:           III.Hm Enzo 55gr.
Cilt / Kapak:                       Amerikan Bristol 230gr.
ISBN / Barkod:                    9789751039095

₺72,80

Kaplanlı ve güllü harabelerin

içinde

seni yarattım

sen oldum

büyük eller / cüce burun.

Yorgun düştüm

var etmekten

edilmekten

yoktan.

 

Merkezi yoktur

labirentin

şayet arayışında değilseniz

hayvanın

içinizde uyuyan.

₺70,70

Sımsıcak camdan

bir geçit töreni

kaplar beni

seninleyken, düşünmezken gelen kışı

kuruyup

kırıldığım.

 

Gerek yok hatırlatmaya,

şu güzelim iplik parçasının

anlatacak öyküleri olduğunu.

Yalnızca şimdi,

uzanabilirim tarlalara tek başıma

ve saçarım tohumların tümünü.

 

Camdutları

köpürüyor ağzımda

bir kabarcığa ki dipsiz kuyularla dolu

İnan bana –

ancak âşıksam sana, yalan söylerim.

Başka korkum yok benim.

₺77,70

Kalbim zayıf değildir

Ama

Onu sık sık düşürürüm

Ses de çıkarmaz

 

Düz şehirlerde

Rüyalar hızlı akar

₺109,90

“Savaşlar boşlukta gerçekleşmez. Bunların gerçekleştikleri dönemlerin üretimini, para sorunlarını, iklim değişikliklerini, doğal afetleri, yönetim krizlerini ve hasımların durumunu da incelemek gerekir. Kuru savaş tarihi bir şey kazandırmaz. Çok parlak bazı istisnalar haricinde ilginç de değildir. Zaten bunları her yerde bulabiliriz. Bizim için ilginç olan bunları genel bağlamları içerisinde etkileriyle birlikte anlayabilmektir.”

 

-Horasan’daki kaos Türk tarihinde nasıl bir dönüm noktası yarattı?

-Malazgirt ve Miryakefalon savaşları Bizans’ı nasıl vergi alamaz, asker toplayamaz hale getirdi?

-Doğu seferleri imparatorluğun dengesini nasıl altüst etti?

-İslam dünyasının dengesini bozan hangi gelişmeler halifeliğin Osmanlı İmparatorluğu’na geçmesinin önünü açtı?

-Sayısız istilaya ve kuşatmaya karşı durabilen Bizans İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmed’in kuşatmasını neden engelleyemedi? Fetih hangi koşullarda gerçekleşti?

-II. Viyana Kuşatması’nın felaketle sonuçlanmasının arkasındaki hususlar nelerdi?

-Osmanlıların büyük bunalımının ve imparatorluk bürokrasisinin seferlere etkisi 

ne oldu?

-Osmanlı’da bazı komutanlar arasındaki kıskançlık, garez ve çıkar hırsı imparatorluğu nasıl etkiledi?

-Cesaretleri kadar stratejik bilgileri ve zekâlarıyla da dikkat çeken Türk tarihinin en büyük komutanları hangileriydi? 

 

Mehmet Tanju Akad’ın kaleme aldığı “Türk Tarihinin Yönünü Değiştiren Savaşlar” serisinin ilk kitabı olan Kara Savaşları: Hun İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na Türklerin kara savaşlarının arka planlarını ve bilinmeyenlerini olgular ışığında okura sunuyor.

₺123,90

“Bu Su Hiç Durmaz’da ben bir hüzün alırım. Her şey devam eder, su yine akar,

yine gider ve hayat sürer. Sen de istediklerini yapamayabilirsin ama hayat aktığı

için onunla beraber akarsın. Su zaten benim için bir hareket sembolü, o hareketin içinde sen

de yürür gidersin. Bazen bir şey yapamazsın, bazen yaparsın. Bazen yaşar, bazen

kaybolursun. Bazen başarırsın, bazen başaramazsın... ”

₺175,70

Bu kitabın yazarı her masala bir gece ayırmanızı tavsiye eder.

Yedinci gecenin sonunda gökten düşen üç elma da sizindir

₺62,30

 

 

“Ne kadar tutunursak hayallerimize, 

hayatı da bir o kadar yaşanır kılarız.”

MEHMET CENGİZ

 

“Önce hayal et, gerçekleşene kadar istikrar.

Her engelde sabır, başkalarına rağmen inanç,

geçmişe rağmen umut, her şeye rağmen tevekkül...”

AŞKIM KAPIŞMAK

 

 

HAYAT KISA.

NASIL GELİP GEÇTİĞİ ANLAŞILAMAYAN HIZLI BİR TREN GİBİ.

O YÜZDEN ONU DOLU DOLU YAŞAMAK GEREK. HER ANINA 

DEĞER KATARAK... DEĞERLER İNŞA EDİP, DEĞERİNDE YAŞAYARAK...

İYİLİK, ESTETİK, DÜŞÜNCE, ÜRETKENLİK VE BERABERLİK YA DA BAŞKA 

BİR DEYİŞLE YARDIM EDEREK VE PAYLAŞARAK DÜNYAYI İYİLEŞTİRMEK... 

YAŞAMI SANATA ÇEVİRİP TÜM DOĞAL GÜZELLİKLERİ FARK ETMEK... 

SORGULAMAYI VE DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK, ÖZGÜR BİR BİREY OLMAK... 

İÇİNDEKİ ÇOCUĞU KAYBETMEDEN HEP YENİ ŞEYLER KEŞFETMEK... 

VE TÜM BUNLARI AİLEN VE SEVDİKLERİNLE BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRMEK

 

HER ADIMDA YAŞAMINIZA DEĞER KATACAK VE 

SİZE İLHAM VERECEK CÜMLELER, 

MEHMET CENGİZ VE AŞKIM KAPIŞMAK’IN KALEMİNDEN... 

 

₺124,60

 

Atatürk, Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da kitabını okuduktan sonra bu kitabın Türkiye’de okulların müfredatına  –askeri okullar başta olmak üzere–  dâhil edilmesini  istedi. Böylece Atatürk zamanında ilk kez Türkçeye çevrilen kitap en çok okunanlar arasında yer aldı.

 

Grigoriy Petrov’a göre coğrafi koşulların yarattığı olumsuzlukların yanında yoksulluk, yoksunluk içerisindeki bir halkın dayanışmayla yeniden inşa ettiği bir ülkedir Finlandiya. Türkiye coğrafi koşulları bakımından yaşama çok elverişli olsa da Cumhuriyetin özellikle ilk yıllarında Osmanlı’dan da kalan yoksulluğu, olanaksızlığı, eğitimsizliği derinden hissediyordu. Finlandiya’nın geri kalmışlıktan kurtulmak için yürüttüğü bu büyük mücadelenin bir benzerinin Türkiye’de de veriliyor olması okur için kitabı daha anlamlı kılıyor.

 

Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da; halkın  içinde bulunduğu yoksulluk ve cehalet koşullarından kurtulabilmesi için başını aydınların çektiği bir eğitim seferberliğinin eseridir. Bu kitapta bir ulusun iktisadi, sosyal, siyasal olarak yeniden dirilişini okuyacak, ütopik-ideal  görünenin  çabayla,  dayanışmayla  toplumsal gerçekliğe nasıl  dönüştüğünü  göreceksiniz.

 

₺63,70

Sözlü Türk edebiyatının en güzel, en canlı eserlerinden biri kuşkusuz Dede Korkut Hikâyeleri'dir. Son derece yalın, duru bir dille 15. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan bu hikâyelerin eski bir Türk destanından kopmuş parçalar olduğu sanılmaktadır. Dil ve edebiyat açısından eşsiz bir kaynak oluşturan hikâyeler, özellikle Oğuz Türklerinin yaşama biçimleri, örf ve âdetleri, inançları bakımından folklor ve tarih araştırmacıları için de temel bir kaynaktır.

Dede Korkut Hikâyeleri'nde aile ilişkileri, kahramanlık, yiğitlik, doğa gibi geleneksel konular işlenmiştir. Hikâyelerin her birinde ayrı bir kahramanın başından geçen olaylar anlatılır. Topyekûn savaşlar yerine bireyler arasındaki anlaşmazlıklar ve mücadeleler hikâyelerin temel karakteristiğidir. Hareket kadar duygular da önemlidir bu hikâyelerde. Bu açıdan modern öyküye oldukça yakındır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺79,80
Tükendi

Sizler için pratik, lezzetli ve en hızlı tariflerimden oluşan üç nefis kitap hazırladım. Mutfakta az, sevdiklerinizle bol zaman geçirin diye! 

 

Bu kitapta sadece 30 dakikada hazırlayacağınız 80 ana yemek tarifimi bulabilirsiniz. Malzemelerden adımlara kadar her şeyin en pratik şekilde mutfağınızda, elinizin altında olmasını istedim.

Her zaman söylerim; yemek birleştirir! Sizi de sevdiklerinizle aynı sofrada birleştirmesi dileğiyle! 

 

Sayfa Sayısı : 176

Ebat : 17x26

Kağıt/İç Baskı : Kuse Mat 130gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺312,20
Tükendi

BİR HAYALİM VARDI!

 

Sanat tarihi çeşitliliğinde dünyada 1 numaralı şehir…

Dinler tarihinde her köşesinden bir hatıra fışkıran şehir…

Onlarca medeniyetin iç içe, yan yana durduğu şehir…

Siyasi tarih denilince eline su dökülemeyen şehir…

Birçok peygambere ev sahipliği yapmış şehir…

İlkçağ’dan Ortaçağ’a, Yeniçağ’dan Yakınçağ’a, her dönemin dokusuna sahip şehir…

Peygamberlerden krallara, âlimlerden komutanlara nice önemli ismin kabrinin bulunduğu şehir…

İnsanlığın asırlardır paylaşamadığı şehir…

                                                                  

Hayalim buraya gitmeniz. Kendi başınıza. Elinizde bu kitap. Sokak sokak, kimsenin yardımı olmadan dolaşabilmeniz. Her dinin, her medeniyetin ortamına uğrayıp sanat ve yaşam farklılıklarını gözlemleyebilmeniz. ARTIK BU MÜMKÜN! Gidemeseniz bile evinizde, işinizde bu satırların arasına dalarak Kudüs’ü keşfedebilmeniz ARTIK ÇOK KOLAY!  

Dağıtım Tarihi:               15.11.2018

Sayfa Sayısı                   320

Ebat:                               13.5x21

Kağıt / İçBaskı:              I.Hm 80gr.

Cilt / Kapak:                   Amerikan Bristol 230gr.   

 

ISBN / Barkod:               9789751039460

₺37,72
Tükendi

Dağıtım Tarihi:      11.10.2018-12.10.2018

Sayfa Sayısı         232

Ebat:                13.7x21.5

Kağıt / İçBaskı:     III.Hm Enzo 55gr.

Cilt / Kapak:        Amerikan Bristol 230 gr.

 

ISBN / Barkod:       9789751039224

 

“Beni takip etmek isteyenlere şunları vaat etmek zorundayım: açlık, soğuk, kızgın güneş. Maaş yok, kışla yok, cephane yok; buna karşılık sürekli çatışmalar, zorunlu yürüyüşler, süngü çatışmaları var. Ülkesini ve zaferi sevenler peşimden gelsin!”

Giuseppe Garibaldi

 

“Kimsenin bir şeyini istemiyoruz, bizim olan hiçbir şeyi vermiyoruz.”

Josip Broz Tito

 

“Savaşın sonucu büyük ölçüde nizami savaşa bağlıdır. Gerilla savaşı esas sorumluluğu yüklenemez. Bununla birlikte, bu sözler, gerilla savaşının önemini azaltmaz.

Mao Zedong

 

“Mükemmel bir gerillacı ne düşmanı savaşa davet eder ne de düşmanın kendi şartları içinde savaşa tutuşur.”

Alberto Bayo

 

“Tarih beni aklayacak!”

Fidel Castro

 

“Emperyalizme, sömürgeciliğe ve yeni sömürgeciliğe yeni darbeler indirilmelidir. İki, üç ve daha fazla Vietnam…”

Ernesto “Che” Guevara

 

“Gittiğim tek akademi ormanlardır.”

Võ Nguyên Giáp

 

“Filistin mücadelesinden başka hiçbir şeye ilgi duymam.”

Yaser Arafat

  

₺147,00
Tükendi

Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa” tablosunun sol üst köşesinde, bir fırça darbesiyle oluşan renk ya da Michelangelo’nun “Madonna ve Çocuk” heykelinin etek kıvrımında yakaladığınız ayrıntı sizi saatlerce bağlar.

Bakarsınız içinize sindire sindire, doya doya...

Bir bakışına, kirpik hareketine, kaşını kaldırışına, dudak kıvrımına veya minik parmakçıklara baktım saatlerce. Doya doya, sindire sindire...

Ve gri ve ıslak ve soğuk ülkede ve Tanrı ve doğa bana dünyanın sekizinci harikasını kucağımda tutmayı armağan etti...

Ağlayan şehirde, zemherinin tam ortasında inadına doğan güneş selamladı eve gelişimizi.

Ev doldu; yuva oldu...

Sabah gazetesi / 2005

***

Başbakan Erdoğan’ın 16 Aralık’ta açıklayacağı “AB sürprizi”, çözüm süreci, “Kürdistan” tartışması, “fişleme” belgeleri, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Ermenistan ziyareti, soykırım meselesi, “dershane” açıklamaları, “Gezi” iddianamesi, Mustafa Balbay’a tahliye, tutuklu milletvekilleri, devlet sırrı, Van’da depremzedelerin hâlâ üşüyor olması, TBMM’de bütçe görüşmeleri, milletvekillerinin hakaretleri, Odatv davası, Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük’ün tahliyesi, 2014 yerel seçim kampanyalarının başlaması, 21. yüzyılda köy yollarının hâlâ kar yağışı nedeniyle kapanıyor olması...

Her biri aylarca tartışılması gereken yukarıdaki gündem maddelerini biz sadece bir anda yaşıyoruz.

Akşam gazetesi / 2013

***

Hayatının bir dönemini Brüksel’de geçiren ünlü Fransız yazar Victor Hugo, “Vicdan, insanın içindeki Tanrı’dır” saptamasını yapmış yıllar önce.

Bir insan veya bir toplum içindeki Tanrı’yı, yani “vicdan”ını kaybetmiş ise, artık hiçbir değeri kalmaz.

Günümüzde, kimileri “kamusal vicdan” ifadesini de kullanır oldu.

Her kavramda olduğu gibi “vicdan”ın da içini boşalttığımız için “kamusal vicdan” da havada asılı kalıyor. 

Kuzey gazetesi / 2017

₺60,20
Tükendi

Solmaz Kâmuran, bu romanında 20. yüzyıl başında Edirne’de umutla, özenle inşa edilen ve yetmiş beş yıl boyunca üç farklı etnik kökenden ailenin yuvası olan bir evin hikâyesini avludaki dev ceviz ağacının tanıklığında anlatıyor.

 

Arto Usta’nın kızı Arşaluys’un Suriye çöllerinden Fransa’ya uzanan, kahırların gergefinde dokunmuş yaşamı… Terzi Beto ve ailesinin bir gece yarısı her şeyi geride bırakıp göç yollarına düşmeleri… Rusçuklu Saliha Hanım’ın kırk yıl boyunca altı çocuğuyla birlikte verdiği zorlu ama onurlu yaşam mücadelesi…

 

Kendi geçmişinin izlerini sürmek için Paris’ten kopup Edirne’ye, oradan İstanbul’a gelen Garo’nun bir hafta içinde yaşadığı beklenmedik olaylar ve onun Saliha Hanım’ın devrimci torunu Nur’a duyduğu derin aşk… 

 

Ceviz Ağacı, sadece aynı çatıyı paylaşmış üç ailenin dramatik hikâyesi değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türkiyesi’nin panoramik bir edebi anlatımı. Ermeni Tehciri, Trakya Olayları, Varlık Vergisi, askeri darbeler, ekonomik krizler ve bunca çalkantı arasında savrulan insanlar, yarım kalan hayatlar… 

 

Ama belki de aşk her şeyi yenecek ve yarım kalan tamamlanacaktır.

₺67,20
Tükendi

Şiir kalbe düşer…

 

İşte geldim, ağlarım senin önünde.

Yiten ruhunun tanıklığı için,

Sonsuza dönen kalbinin kanat çırpışları için,

Zamanın bulutlarıyla sulandırdığın,

Sözünün birliği için ağlarım.

 

Yokluğunun anısı, yiten sözdür belleklerde.

 

Tutulayım güneşinin önünde,

Küllerimi dağıt kumlara, rüzgârlara.

İşte geldim, ağlarım senin önünde.

 

Çöllerden geçiririm sessizliğimi, 

Nice kurumuş kuyulardan çekerim gözyaşımı.

₺52,50
Tükendi

“Michel de Montaigne bütün zamanlara kendi benlik sunumunu dâhil etmiş bir düşünür. Ele aldığı onca düşünce, kavram ve izlek, oylumlu yapıtı Denemeler’in her satırında yer yer inceliklerle donanmış bir şekilde, yer yer de baskın bir görü olarak kendisini açığa çıkarır. Onun için bir düşünür ya da klasik anlamda bir yazar demek ne kadar doğru olur; onu tek bir düşüncenin kapsamına dâhil edecek bir tanımlama ne kadar yeterli olacaktır, bilinmez. Bildiğimiz tek bir arı gerçeklik vardır ki, o da Montaigne öyle ya da böyle çağının düşünsel izleğini zorlamış ve tüm çağlarda kalıcılığını onaylatmış bir söz ustasıdır. Kendisi her ne kadar sadece dile geleni aktardığını ve kendisini anlattığını söylese de işin aslı bu değildir. En yalın düşüncelerin sunumunda, hamasi söz söylemenin gereksizliğinden bahsettiği durumlarda bile Montaigne bu durumu eşsiz bir belagat gücüyle sergiler…”

₺66,50
Tükendi

Erken yaşta astrolojiye olan ilgisi, geleneksel Osmanlı astrolojisi hakkında soydan gelen kayıt ve belgelerle bilgi sahibi olması ve bu alanın kendisi için aynı zamanda bir hobi olması; Şenay Yangel’i profesyonel anlamda bu konuda eğitime yönlendirdi. Bu aşamada bile astrolojiyi para kazanmak için kullanabilirdi. Ancak o, bunu yapmadı. Önce Batı, sonra Çin astrolojisi ve Vedik astroloji alanında eğitim aldı. Son olarak bu alanda doktorasını tamamladı ve ABD’de Kepler College’da eğitmen oldu. Bunun üzerine neredeyse dünyadaki tüm astroloji tekniklerini öğrenerek, kullanarak ve anlayarak dünyanın diğer bölgelerindeki uzmanların da astrolojinin, Türkiye (Anadolu) gibi yerlerde kök saldığını bilmelerini sağladı. Batı’da, astroloji geleneğinin kökenlerinin Hindistan’la birlikte Mezopotamya’da ve Asya’da, yani Doğu’da olduğu düşünülmekteydi. Ayrıca, Türk-Şaman ve Osmanlı astrolojisinin, ritüel yoluyla gök cisimlerinin kötü etkilerinin giderilmesinde karakteristik özelliklere sahip olduğu tahmin edilmekte ve bilinmekteydi (Antik Yunan geleneğinin de bu kaliteye sahip olduğuna dair bazı kanıtlar vardır). Yangel’in çalışması okuyucuya hayatında yardımcı olacak; onu gökyüzüne bakmanın başka bir yoluna yönlendirecektir.

Bu kitap, Leo, Carter ve Raman’ın Batı ve Vedik geleneklerine ait astroloji eserleri gibi olacaktır. Türk ve Osmanlı astrolojisinin pratik ve bilimsel çalışmasında yeni bir kıvılcım meydana getirecektir. Bu nedenle kritik önemde olacaktır. Astroloji için yeni ve zenginleştirilmiş bir dünyayı keşfetmeye hep birlikte hazırlanalım.

 

Prof. Dr. Gary Gomes (Astrolog)

 

₺222,60
Tükendi

“Osmanlılar tarih sahnesine çıkmadan çok önce Türkler denizlere ulaşmış ve denizciliğe başlamışlardı. Esasen bu, coğrafyanın emrettiği bir durumdu. Osmanlılar ciddi sıkıntılarla denizlerde güçlendikten sonra büyük donanmalar kurdular, bir ara Akdeniz’de üstünlük yarışına girişip, akabinde Hint Okyanusu’na çıktılar. Hiçbir zaman denize sırtlarını dönmediler. Deniz, her türlü ayrımı geri plana atan büyük bir birleştiricidir. Gelecekte çok daha fazla öyle olacaktır.”

 

-Türkler hangi koşullarda denizcilik yapmaya başladı?

-Avrupa’nın yükselişi ve feodalizmin çöküşünde deniz savaşlarının etkisi neydi?

-Osmanlıların sallarla Gelibolu’ya geçip Rumeli’de fetihlere başladığı bir gerçek mi, masal mı?

-Orhan Bey’in oğlu Halil’in Bizanslılarca kaçırılması Boğazlar tarihini nasıl etkiledi?

-Akdeniz’de asırlarca korku yaratan korsanları hangi imparatorluklar destekliyordu?

-Fatih Sultan Mehmed’in deniz stratejisi dünyada nasıl yankı buldu?

-Türk denizciliği altın çağına nasıl ulaştı, dünya güçlerine nasıl karşı koydu?

-Türk denizciliğinin büyük kaptanları Kemal Reis, Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın kahramanlık gösterdiği kritik harekâtlar hangileriydi?

-Genç bir korsan olarak açıldığı denizde Osmanlı ordusunun önde gelen kaptanları arasına giren isimler kimlerdi?

-Karadeniz’deki köle ticaretinin perde arkasında neler oluyordu?

-Osmanlı denizciliğinde “çürüme” nasıl başladı?

-Kaptanı deryalığa hatır için getirilen kişiler kimlerdi, bu kişiler hangi kayıplara neden oldu?

 

Mehmet Tanju Akad’ın kaleme aldığı “Türk Tarihinin Yönünü Değiştiren Savaşlar” serisinin ikinci kitabı olan Deniz Savaşları: Anadolu Selçuklu Devleti’nden Osmanlı İmparatorluğu’na Türklerin denizcilik tarihini belge ve kanıtlarıyla ortaya koyan nitelikli bir çalışma…

₺156,10
Tükendi

İlk baskısı 1869 yılında yapılan Alphonse Daudet’nin "Değirmenimden Mektuplar" adlı kitabı ilk basıldığı yıl okuyucuların dikkatini çekmeyi başaramamış olsa da, bugün, onun en çok bilinen ve okunan eseri olma özelliğini taşıyor. "Değirmenimden Mektuplar"ın lezzeti, Fransa taşrasının tüm özelliklerinin başarıyla yansıtılması ve özgün karakterlerin bu dekora rötuşsuz olarak yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır: Obur köy rahibi, aşık, şair, çoban, yolcu arabasının maceraperesti... Alphonse Daudet kitabı hakkında şöyle diyor: "Kitabımın ilk baskısı 2000 adet yapıldığında, dönemin moda olmuş kitaplarının arasından sıyrılıp satılabilmek için uzun bir süre sırasını bekledi. Aman canım, bundan bana ne yahu! Bu kitap yazdıklarımın arasında benim en çok sevdiğimdir. Şüphesiz ki, edebi açıdan bir şaheser olduğundan değildir bu yorumun; gençliğimin en güzel günlerini, katıla katıla güldüğüm sorumsuz dakikalarımı, pişman olmaksızın geçirdiğim ayyaş saatlerimi, bir daha asla yeniden karşılaşma fırsatını yakalayamayacağım yüzleri, dostlukları bana yeniden ve yeniden hatırlattığı içindir."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 159
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺8,25
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı