Tükendi
ve Bu Hakkın Sivil Toplum Kuruluşları Açısından Önemi

Haklar ve özgürlükler, bireylerin insanlığın varoluş tarihi boyunca mücadeleleri sonucunda kazanmış oldukları birer hazinelerdir. Birey bu hazineyi kazandıktan sonra da korumak için gerek pasif olarak gerekse de aktif olarak bir arayışa girmiştir. Bu mücadele sonucu edinilen haklardan biri de şüphesiz ki toplanma hakkıdır. Bireyler örgütlenerek ve bu hakkı kullanarak demokrasinin ve hukuk devletinin olmazsa olmazı sivil toplumun özünü oluşturmaktadırlar.

Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının içeriğini ve sınırlarını ortaya koyan yasal hükümler mevcuttur. Ancak bu hakkın kullanılması bağlamında hem bireyler hem de sivil toplum kuruluşları (STK) bakımından yasal hükümlerin ne kadar işlevsel olduğu veya uygulamada çelişkili noktalar oluşturup oluşturmadığına dair sorular karşımıza çıkmaktadır.

Bu çalışmada toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümleri ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay içtihatları perspektifinden bakılmaya çalışılmıştır. Buna ilaveten Fransa, İngiltere (Birleşik Krallık), Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerdeki uygulamalar ve yaklaşımlar incelenmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının daha çok örgütlü olarak kullanılmaya müsait bir hak olması sebebiyle bu hakkın Türkiye'deki STK'lar tarafından nasıl algılandığı ve kullanıldığı analizlerle ortaya konmuştur.

Konu Başlıkları
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı Kavramı ve Bu Hakkın Tarihsel Gelişimi
Sivil Toplum Kuruluşlarının Gelişimi ve Türkiye'de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerinin Düzenlenişi
Türkiye'de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının STK'lar Açısından Önemi


Basım Ayı/Yılı : 9/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 150
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺190,00
Tükendi

Sportif etkinliklerin müsabaka veya yarış ya da maç suretiyle icra edildiği alanlarda, sporun amacına ve ruhuna uygun, doğal seyrine göre olması gereken bir sonucun hukuk dışı yollarla etkilenmesinin önlenmesini gerçekleştirme düşüncesiyle hazırlanan, "6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun" bu alandaki boşluğu doldurmuştur.

Eserde, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 11'inci maddesinde düzenlenen "şike ve teşvik primi" suçları, öğretideki yaklaşımlar, Yargıtay' güncel uygulamalar ve karşılaştırmalı hukukta yer alan düzenlemeler birlikte ortaya konulmuş ve detaylı biçimde incelemiştir.

Kitapta şike ve teşvik primi suçları, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'da, 6259 sayılı Kanun'la çeşitli değişiklikler ve eklemelerle, 6222 sayılı Kanun'un en son haline göre değerlendirilmiştir.

Eserde şike ve teşvik primi suçları TCK'nın esas aldığı suç teorisi kapsamında incelenerek, konuya ilişkin öğretideki görüşler de dikkate alınarak bir kısım teorik açıklamalarda bulunulmuştur.

Şike ve teşvik primi suçları bakımından, özellikle "Şike Davası" adıyla bilinen davaya ilişkin, verilen Mahkeme ve Yargıtay kararları da kitapta detaylı biçimde ortaya konmuş ve değerlendirilmiştir.

Konu Başlıkları
Şike ve Teşvik Primi Kavramlarının Tanımlanması, Sınıflandırılması ve Tarihçesi
Şike ve Teşvik Priminin Yasaklanması ve Kontrol Altına Alınmasına Yönelik Sözleşmeler
Karşılaştırmalı Hukukta Şike ve Teşvik Primi Suçları
6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'a Göre Şike ve Teşvik Primi Suçları


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 356
Ağırlık : 356
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺360,00
Tükendi

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 54-63'te haksız rekabete ilişkin hükümler düzenlenmiştir. 6102 sayılı Kanun'un haksız rekabete ilişkin hükümleri hazırlanırken, İsviçre'de 1986 yılında kabul edilen Haksız Rekabete Karşı Federal Kanun'dan esinlenilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen haksız rekabet hükümleri, esas olarak İsviçre'de 1986'da kabul edilip 1988'de yürürlüğe giren "Haksız Rekabete Karşı Federal Kanun - Bundesgesetzes gegen den unlauteren Wettbewerb" ten alınmıştır. 6102 sayılı Kanun'un haksız rekabet hukukuna getirdiği ilkeler ve kurallar yenilik arz etmektedir. Türk Ticaret Kanunu'nun 54 ilâ 63'üncü maddeleri hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Çalışmada öncelikle, hangi durumların haksız rekabet oluşturacağı üzerinde durulmuştur. Bu açıklamalar yapılırken 6102 sayılı Kanun'un gerekçesi de irdelenmiştir. Daha sonra haksız rekabet sebebiyle açılacak hukuk ve ceza davalarına değinilmiştir. Haksız rekabet durumunda kimlerin hangi şartlarla davacı ve davalı olabileceğine işaret edilecektir. Bütün bu çalışmalar yapılırken Yargıtay'ın verdiği kararlara da değinilmiştir.

Konu Başlıkları
Haksız Rekabet Hâlleri
Haksız Rekabet Davaları
Emsal Kararlar


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺210,00
Tükendi
İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunda

Mesleki anlamda geçici iş ilişkisi, Türk Hukukunda uzun zamandır süren kanunlaşma çalışmalarının sonucunda, 20.06.2016 tarih 6715 sayılı Kanun ile yasal zemine kavuşmuştur.

Özel istihdam büroları aracılığı ile istihdam, işsizlikle başa çıkma ve istihdamın artırılması hususlarında birçok uluslararası düzenlemelere konu olmuştur. Konu hakkında uluslararası hukuktaki gelişmeler, ülkemizde de bu müessesenin gelişimine yön vermiştir.

Kitapta, üçlü bir iş ilişkisi olan mesleki anlamda geçici iş ilişkisi tüm yönleriyle incelenmiştir. Getirilen yeni düzenlemeyle, bireysel ve toplu iş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği hukuku ile sosyal güvenlik hukuku bakımından mesleki anlamda geçici iş ilişkisinin uygulamasında karşılaşılabilecek sorulara cevap bulunmaya çalışılmıştır. Ayrıca mukayeseli hukukta mesleki anlamda geçici iş ilişkisi de incelenerek, ülkemizdeki düzenlemenin iş ilişkisinin taraflarına etkilerine de yer verilmiştir." (Tanıtım Yazısı)

Konu Başlıkları

Geçici İş İlişkisi Kavramı, Hukuki Niteliği ve Mukayeseli Hukukta Düzenlemeler
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisi Tarafları ve Hukuki İlişkinin Niteliği
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisinden Doğan Borçlar
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisinin Kurulabileceği Haller
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisinin Kurulmasına Yönelik Getirilen Sınırlamalar
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisinin Sona Ermesi
İş Sağlığı ve Güvenliği Bakımından Mesleki Anlamda Geçici İş ilişkisi
Toplu İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bakımından Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisi
Mesleki Anlamda Geçici İş İlişkisinin Diğer İş İlişkileri ile Karşılaştırılması
Anayasa Mahkemesi'nin Özel İstihdam Bürolarına İlişkin Kararının Değerlendirilmesi


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 335
Ağırlık : 335
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00
Tükendi
(Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal, Alacak Ve Diğer Haklarının Haczi 2004 Sayılı İcra Ve İflas Kanunu 89. Maddesi İlgili Mevzuat İncelemesi)

İİK'nın 89. maddesi gereği, borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerekir. Bu durum 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olup, borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamaz. (Yargıtay 12.HD'nin 2015/19542 Esas, 2015/29950 Karar sayılı ve 01.12.2015 tarihli kararı.) Ayrıca, başka bir davada tedbiren takibin durdurulmasına karar verilmiş olması, bu şikayetin sonucuna etkili değildir.

Üçüncü kişi, birinci haciz ihbarnamesinin kendisine TEBLİĞİNDEN İTİBAREN YEDİ GÜN İÇİNDE İTİRAZ ETMEZSE, BİRİNCİ HACİZ İHBARNAMESİ İLE İSTENEN BORÇ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN ZİMMETİNDE SAYILIR. Yani üçüncü kişi, kendisinden birinci haciz ihbarnamesi ile istenen alacak miktarını takip borçlusuna borçlu olduğunu KABUL ETMİŞ SAYILIR (m.89/III c.1).

Yedi gün içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş olan üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılmasına ilişkin BU KARİNE, KESİN BİR KARİNE DEĞİLDİR. Zira üçüncü kişi, İKİNCİ HACİZ İHBARNAMESİNİ aldıktan sonra da itirazda bulunabilir (m.89/III c.2).

İİK md 89 , takip borçlusuna borçlu olan üçüncü şahsa karşı takip alacaklısının sahip olduğu hakları düzenlemektedir. Uygulamada çok fazla işlerliğe sahip olan İİK md 89, süreç içerisinde kötü niyetli kullanımlara bağlı olarak değişikliklere uğramıştır. Örneğin, bu maddeye göre açılacak menfi tesbit davaları nisbi harca tabi iken maktu harca dönüştürülmesi ya da ikinci, üçüncü haciz ihbarnamelerinin oluşturulması bu değişikliklerden bazılarıdır. Kurum olarak haciz ihbarnamesi, alacaklının, borçlunun ve üçüncü şahısların hak ve menfaatlerini ilgilendirmektedir. Bunun yanında yargılama boyutunda hukuk ve ceza yargılamasını içerdiği dikkate alındığında, tüm uygulamacılar açısından konunun ne kadar büyük önem taşıdığı anlaşılabilir.

Konu Başlıkları
Yargıtay Kararları
Bölge Adliye Mahkemesi Kararları
1., 2., 3. Haciz İhbarnamesi – İtiraz Süresi
Hukuki ve Cezai Sorumluluğu – Yasal Şart ve Sonuçları
Menfi Tesbit – Şikayet – İstirdat Davaları
Konularına Göre Tasnifli – Uygulama ve Örneklerle


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺350,00
Tükendi

Anonim şirketler, çok sayıda pay sahibini bünyesinde bulundurabilme ve tek başına etkisiz olan küçük tasarrufları toplayıp büyük sermayeler oluşturabilme özelliğine sahip ticaret şirketleridir. Bu mevcut yapıdan dolayı anonim şirketlerde pay sahipleri, şirket alacaklıları ve şirket arasında menfaat çatışmaları ve uyuşmazlıklara oldukça sık rastlanılmaktadır.

Sermaye şirketlerinden olan anonim şirketin kuruluşu incelendiğinde, kuruluş işlemlerinin şahıs şirketlerine kıyasen daha çok masraf gerektirdiği ve zorluk taşıdığı görülmektedir. 6102 Sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu ile 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'na nazaran kuruluş ve kuruluştan doğan sorumluluğa ilişkin düzenlemelerde yenilik ve değişikliğe gidilmiş, ancak ortaya dağınık ve yorumlanmaya muhtaç maddeler çıkmıştır. Kuruluştan doğan hukuki sorumluluk halleri ve sorumlu kimseler, Türk Ticaret Kanunu'nun 549-553. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Sorumluluk davası ise 555-561. madde aralığında ele alınmıştır.

Çalışmada; kuruluş işlemlerinin, kuruluştan doğan sorumluluk hallerinin, sorumlu kimselerin ve sorumluluğun akıbetinin tespiti yapılmaya, konular hakkında bilgi ve görüşler verilmeye çalışılmıştır.

Konu Başlıkları
Anonim Şirketin Kuruluşu ve Kurucu Kavramı
Anonim Şirkette Kuruluştan Doğan Hukuki Sorumluluk Halleri ve Sorumluluğun Hukuki Niteliği
Kuruluştan Doğan Sorumluluk Davası
Kuruluştan Doğan Sorumluluğun Sona Ermesi


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 175
Ağırlık : 175
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi

Eserde; CMK m. 141-144'te düzenlenen "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" konusu birinci kitapta, HMK m. 46-49'da düzenlenen "Hakimin Hukuki Sorumluğu" konusu ise ikinci kitapta incelenmiştir.

"Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" davaları, özelikle ceza soruşturması ve kovuşturması sırasında "haksız ve keyfi adli işlemler" nedeniyle kişilerin uğrayabilecekleri maddi ve manevi zararların giderilmesini amaçlamaktadır.

"Hakimin Hukuki Sorumluluğu" yargısal faaliyetlerinden kaynaklanmakta olup, yargı görevini üstlenen hakim, yargı uyuşmazlığını çözerken kasten ya da ağır ihmal ile yanlardan birini zarara uğratabilmektedir.

Gerek koruma tedbirleri gerekse hakimin hukuki sorumluluğu nedenine dayalı tazminat davaları, ancak Devlete karşı açılabilmekte, Devlet ödediği tazminatı, ilgilisine karşı "dönüp isteme" (rücu) davasıyla geri alabilmektedir.

Yeni baskı sürecinde, CMK'nın ilgili hükümlerinde yapılan değişiklikler uyarınca Yargıtay kararlarında da uygun gelişmeler olduğu gözlenmiş, Yargı Kararlarında öngörülen kabul ve uygulamalara ilişkin kararlara yer verilmiştir. Ayrıca Yargıtay HGK ile Özel Daire (12.CD) kararlarından en yeni tarihli olanlar ilgili bölümlere eklenerek, kitap, öğreti görüşleri ve özellikle AİHM kararlarıyla desteklenerek hazırlanmıştır.

Konu Başlıkları
Tazminat Koşulları, Geri Alınması
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
İnsan Hakları İhlalleri (Örnekli)
Devletin Sosyal Risk İlkesine Göre Sorumluluğu
Devletin Sorumluluğu ve Rücu


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 440
Ağırlık : 440
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺440,00
Tükendi

Bireyin bir topluluğa ait olmasını sağlayan ortak payda adalettir. 82 Milyon için yapıldığı söylenen bir yargı reformu bunu hedeflemektedir. Adalet üretiminde devletin sorumluluğu kadar tüm demokratik kamusal, özel nitelikte mekanizmalarının da yardımcılık yükümlülüğü vardır. Yargıç, savcı avukat üçlüsüyle yargı tam bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Adaletin gerçekleşmesinde İkili devlet birimlerine karşı halkın tek sivil gücü olan avukat halkın birinci güvencesidir.

İşte yeni projede yer alan "Hukuksal Koruma Sigortaları" halka avukat bulma sigortasıdır. Hepimiz yaşadığımız her tür hak ihlallerine karşı, ödeyeceğimiz küçük primlerle, uzman bir avukattan yardım alabilecek, ödeme zorluğu olanlara devlet destek verecektir. Herkese ilk adli yardım ve ücretsiz on line danışma hakkını sağlayacak, ülkemizdeki bu konudaki hukuk boşluğunu dolduracaktır. Ayrıca uzun Mahkeme süreçlerine katlanmadan avukat yardımıyla sulh ve arabuluculukla uyuşmazlıkları kısa yoldan sonlandırabileceğiz.

Kadına şiddet söz konusu olduğunda devlet desteği son derece önemlidir. Arendt' in sözleriyle; "kadının özgürlüğü için adalet aramak toplumu yeniden kurma politikasıdır". Bu noktada asıl destek, şiddet ortaya çıkmadan önlemektir. Olmadığında yargı ve mahkemeden önce şiddet gören kadının "bir avukatla ücretsiz danışma hakkı" pakette adalete giden ilk adım olmalıdır.

Belge uzun çalışmalar sonucu çıkarılmışsa da, beklentileri karşılamaktan uzaktır. Birbiri ardına yeni yasal düzenlemelerin yanında, tek amacı Hukuksal Koruma Sigortası yapan bir sigorta Şirketinin kurulması, Adalet ve Sanayi Ticaret Bakanlıkları işbirliğinde organizasyon birimleri ile bütçe hazırlaması ve Baroların bu özel iş alanında avukat eğitimini tamamlaması gerekecektir. Kitapta tüm bu hususlar tüm yönleri ile ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Hasar Tazminat Şirketleri ve Simsarlığı
Hukuksal Koruma Sigortası, Uzmanlık Dalı
Kadına Şiddet ve Hukuksal Koruma Sigortası
Motorlu Araca Bağlı Hukuksal Koruma
Sürücü Hukuksal Koruma
Taşınmaz Mala Bağlı Hukuksal Koruma
Kişi–Aile Hukuksal Koruma
Genel Şartlarının Açıklanması
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00
Tükendi

"Karayolu, denizyolu, havayolu ve demiryolu taşımalarına ilişkin kanun ve uluslararası sözleşmelerin bazılarında bildirim ve dava süreleri zamanaşımı olarak düzenlenirken, bir kısmında ise hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ulusal alanda kanunlar ve uluslararası alanda ise konvansiyonlarda çeşitli süreler düzenlenmiş ve her taşıma yöntemi için bugüne kadar ayrı çalışmaların yapıldığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle sürelerin nitelikleri, etkileri ve sonuçları ve bu süreleri etkileyen unsurlar hakkında açık bir değerlendirmeye gidilebilmesi için eşya taşıma hukukunda bildirim ve dava süreleri tek bir çalışma içerisinde karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Kitabımızda bildirim ve dava süreleri kapsamında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, Türk Sivil Havacılık Kanunu, CMR Konvansiyonu, COTIF-CIM Konvansiyonu, Lahey ve Visby Kuralları ile Montreal Sözleşmesi ayrıntılı olarak ele alınmıştır." (Tanıtım Yazısı)

Konu Başlıkları

Türk Ticaret Kanunu
Rumeli Demiryolları İşletme Nizamnamesi
Türk Sivil Havacılık Kanunu
CMR – COTIF – CIM – LAHEY – VISBY – MONTREAL


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 258
Ağırlık : 258
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺280,00
Tükendi

Karşılıksız Çek Suçu


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 174
Ağırlık : 174
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi

Bu çalışma; 4857 sayılı İş Kanunu kapsamı dışında kalan iş ilişkilerinde fazla çalışmayı ele almaktadır.

İş Kanunu'nun 4. maddesinde sayılan, İş Kanunu'nun uygulanmayacağı haller; deniz taşıma işlerinde yapılan sözleşmeler, gazeteciler ile yapılan sözleşmeler, tarım işlerinde yapılan sözleşmeler, hava taşıma işlerinde yapılan sözleşmeler, evlerde el sanatlarının yapıldığı işlerdeki sözleşmeler, ev hizmetlerinde yapılan sözleşmeler, rehabilite edilenlerle yapılan sözleşmeler ve profesyonel sporcularla yapılan sözleşmelerdir.

İş Kanunu'nun kapsamı dışında kalan iş ilişkilerini genel olarak üçlü bir tasnife tâbi tutmak mümkündür.

Bu tasnif çerçevesinde ilk olarak deniz iş kolunda çalışan gemi adamlarının, ardından gazetecilerin ve son olarak da Türk Borçlar Kanunu'nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulduğu iş ilişkilerinin tâbi oldukları mevzuat, iş sözleşmeleri ve çalışma biçimleri incelenmiştir.

Çalışmanın ana konusuna gelindiğinde fazla mesai kavramının tanımı yapıldıktan sonra, önce İş Kanunu'na göre fazla mesai konusu çok da ayrıntıya girilmeden ele alınmış, ardından; deniz ve basın iş kollarındaki iş ilişkilerinde fazla mesai konuları ayrıntısıyla incelenmiştir. Nihayet Türk Borçlar Kanunu'nun uygulama alanı bulduğu; ev hizmetlerinde yapılan sözleşmelerde, esnaf ve sanatkâr işyerlerinde, evlerde el sanatlarının yapıldığı işlerde, tarımsal yapı ve tarım işlerinde, hava taşıma işlerinde fazla mesai konuları ayrı ayrı ele alınmış ve profesyonel sporcular ile çırakların fazla mesai yapma ihtimalleri de ayrıca incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Deniz İş Hukukunda
Basın İş Hukukunda
Ev Hizmetlerinde
Esnaf İşyerlerinde
Tarım İşlerinde
Hava Taşıma İşlerinde
Çırakların Fazla Çalışmaları
Profesyonel Sporcuların Fazla Çalışmaları


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,00
Tükendi

Küreselleşme ile beraber artan dünya ticareti, hızlı, güvenilir ve çok daha ucuz olmasından dolayı deniz taşımacılığına ilgiyi arttırmıştır. Deniz taşımacılığı büyük yatırımlar ve riskler de içeren bir taşımacılık yoludur. Deniz yolu ile eşya taşımalarının en önemli konularından biri hiç şüphesiz taşıyanın, yükle ilgililere karşı olan sorumluluğu olmaktadır. Taşıyanın sorumluluğunu düzenlemek için sırasıyla 1924 tarihli La Haye (Brüksel) 1968 tarihli "La Haye/Visby" kuralları, 1978 tarihli "Hamburg Kuralları" kabul edilmiştir ve daha sonra 2009 tarihinde "Rotterdam Kuralları" imzalanmıştır.

Taşıyan ile taşıtan arasında bir eşyanın bir limandan diğerine deniz yoluyla nakliyesi üzerine yapılan ve her iki tarafa da sorumluluklar yükleyen anlaşmaya navlun sözleşmesi denir. Taşıyanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlali halinde sorumluluğu söz konusu olacaktır.

Taşıyanın sorumlu tutulması için önce Türk Ticaret Kanunu'nun sorumluluğu düzenleyen hükümlerine gidilecek, burada hüküm bulunmaması halinde navlun sözleşmesi eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan eser sözleşmesi hükümlerine (TBK m. 470-486) müracaat edilecek, burada da hüküm olmazsa Türk Borçlar Kanunu genel hükümlerine başvurulacaktır.

Ticaret Kanunu'nda; taşıyanın sorumlu olduğu haller ile bu sorumluluğun sınırlandırılması ve taşıyanın sorumluluğuna ilişkin bazı düzenlemelerin emredici nitelik kazandırılarak, sorumluluğunu önceden daraltmak veya tamamen bertaraf etmek imkânlarını ortadan kaldırıldığı haller düzenlenmiş, ayrıca taşıyanın sorumluluğunu hafifletmek için bazı kanuni mutlak ve muhtemel sorumsuzluk halleri de öngörülmüştür.

Konu Başlıkları
Navlun Sözleşmesinin Tanımı, Unsurları, Çeşitleri
TTK Kapsamında Taşıyanın Sorumlu Olduğu Haller
Taşıyanın Sorumluluğunun Sınırı
Taşıyanın Mutlak Sorumsuzluk Halleri
La Haye, Hamburg ve Rotterdam Kuralları


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺175,00
Tükendi
"6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa Göre"

Yatırımcının korunması konusunun daha iyi anlaşılması için tüm boyutlarıyla, yani hukuki ve finansal boyutlarıyla incelenmesinde büyük fayda olacaktır. Çünkü bu iki boyut birbirinin iç içine girmiştir. Her hangi birisinin göz ardı edilmesi konunun bir tarafının eksik olmasına neden olacaktır. Bu çalışmanın diğer çalışmalardan önemli bir farkı finans ve hukuk boyutuyla yatırımcı ve yatırımcının korunması konusunun incelenmesidir. Ayrıca Asimetrik Bilgi kavramı da kitap içerisinde değinilen hususlardan biridir. Bu yönü ile çalışmanın hukuk ve finans alanında çalışanlara faydalı olacağı umulmaktadır.

Kitap bu kapsamda ekleri ile bir bütün olarak uygulayıcılara ana hatları ile sermaye piyasasında yatırımcının korunması sorununu sunmak gayreti içindedir. Sermaye piyasası ile ilgili bir çalışma finans ve hukuki boyutları birlikte incelendiğinde daha verimli olabilir, düşüncesi ile bu çalışma yazarlar tarafından kaleme alınmıştır.

Kitap ekinde 2006 tarihinden itibaren yapılan Sermaye Piyasasına ilişkin tüm değişiklikler başlık halinde tek tek sunulmuştur. Böylelikle okur ihtiyaç duyduğu değişiklik metnine kolayca SPK web sayfasından ulaşabilme imkânına sahip olacaktır. Ayrıca ekte güncel Yargıtay kararlarına da yer verilmiştir. Birkaç tane ceza ile ilgili Yargıtay kararı da özellikle kitaba dâhil edilmiş, böylece yatırımcıya zarar veren fiillerdeki cezai sorumluluk olgusuna dikkat çekilmek istenmiştir. Yargıtay kararlarının özellikle konu ile ilgili hukukçulara önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 378
Ağırlık : 378
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺370,00
Tükendi

Haksız yakalama, gözaltı, tutuklama, arama, elkoyma koruma tedbirleri ne şekilde ortaya çıkabilir? Yargılamanın yenilenmesi ve kanun yararına bozma hallerinde tazminat istenebilir mi?

Davalar ne şekilde ve hangi sürede açılır? Harca tabi midir? Görevli ve yetkili mahkeme hangisidir? Kimler dava açabilir? Velayet, vesayet altındakilerin, mirasçıların ve yabancıların durumu nedir?

Mahkeme hangi delilleri celp etmelidir? Yoksun kalınan gelir, terör tazminatı, huzur hakkı, tahliye için ödenen nakdi kefaletin faizi, esas ceza dosyasında ödenen adli para cezası ve avukatlık ücreti, haksız elkonulan araca ilişkin otopark ücreti, araçtaki değer kaybı ve çürüme bedeli, yoksun kalınan kazanç, ek ders ücreti, cezaevinde yapılan giderler, bahşişler, maaş taltifi, işçilik alacakları, oyak nema kaybı, tayın bedeli, maaş fark faizi, uçuş tazminatı, rütbe, terfi ve yurtdışı görev maaş farkları, konut ön birikim fonundan kaynaklanan kayıplar ve manevi zararlar talep edilebilir mi?

Zararı ispat yükü kimdedir? Zararın tespitinde hangi tarih esas alınır? Faiz talep edilebilir mi? Islah mümkün müdür? Taleple bağlılık kuralı geçerli midir?

Hangi hallerde görevsizlik, yetkisizlik, dilekçenin reddi, davanın reddi ve kabulü kararı verilebilir? Taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücreti esasları nelerdir? İstinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru şartları nedir?

Ödenen tazminatın geri alınması ve rücu şartları nedir? Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında sorun arz eden durumlar nelerdir?

Sorularının cevaplarını bu kitapta bulabilirsiniz.

Konu Başlıkları
Tazminat İstenebilecek ve İstenemeyecek Haller
Tazminat Yargılaması
Emsal Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi Kararları


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 616
Ağırlık : 616
En / Boy : 17 / 25
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺615,00
Tükendi

İdari gözetim tedbiri, büyük oranda yabancılar hukuku kapsamında ele alınmaktaysa da esasen bir idari işlem olması sebebiyle, bu tedbirin idare hukuku perspektifinden değerlendirilmesi de oldukça önemli ve gereklidir. Bu doğrultuda kavram; sığınmacı, sınır dışı, uluslararası koruma, sınır güvenliği gibi diğer kavramlarla ilişkili olup ceza hukukuna ait gözaltı ve güvenlik tedbirleri ile idare hukukuna ait idari yaptırım kurumlarıyla da birtakım benzerlikler ve farklılıklar göstermektedir.

Uluslararası hukukta belirli kısıtlamalar ve şartlarla birlikte sınırlı bir yeri olan bu uygulama Türkiye'de, ilk kez 2014 yılında yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile birlikte hukuki dayanak bulmuştur. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu sadece idari gözetime yasal dayanak niteliğinde olmakla kalmamış, aynı zamanda idari gözetimin sebepleri, süresi, itiraz prosedürü ve gözetim altındaki yabancının hakları gibi konuları da içeren kapsamlı düzenlemeler getirmiştir. Ayrıca Türkiye'de idari gözetim ile ilişkili, uygulamada çoğunlukla denetim işlevi gören birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bunların işlevselliğinin yanında ulusal yargı kararları da göz önünde bulundurulduğunda, 2014 yılı itibariyle idari gözetim kurumu bakımından birçok eksiğin tamamlandığını, ancak halen eleştiriye müsait bir ortamın var olduğunu söylemek mümkündür.

Konu Başlıkları
İdari Gözetimin Farklı Kurumlarla Karşılaştırılması
Uluslararası Düzenlemelerde İdari Gözetim
İdari Gözetimin İdari İşlem Niteliği
İdari Gözetimin Hukuki Rejimi
Türkiye'deki İdari Gözetim ile İlgili Kurum ve Kuruluşlar
Geri Gönderme Merkezleri
İdari Gözetime İlişkin Ulusal Yargı Kararları
İdari Gözetime Yönelik Eleştiriler


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00
Tükendi

Zorunlu Standart Patent (SEP)'in" söz konusu olduğu durumlarda, hakim durumun kötüye kullanımına rekabet otoritelerince müdahale edilmesinin sınai mülkiyet hakkı ile çatışma olasılığı, rekabet hukukunun güncel sorunlarından biridir. Zira, buluş sahiplerini patentin tanıdığı münhasır haklarla ödüllendirme ihtiyacı ile herkesin ortak kullanımına açık standartlar oluşturma ihtiyacı arasında bir gerginlik meydana gelmektedir. Bu durum sınai mülkiyet haklarının korunması ile piyasadaki rekabetin korunmasını birlikte değerlendirmeye yol açmaktadır.

Çözüm olarak kullanılan FRAND sistemi; SEP sahibi tarafından rakip teşebbüsçe kullanılmasına izin verilen yeniliğin suistimal edilerek haksız yere kullanılmasını engellemek ile beraber, lisans ücretlerinin adil ve makul olmasını sağlama yolunda bazı prensiplerin benimsenerek SEP'lere ilişkin lisans sözleşmeleri sürecinde ortaya çıkabilecek sorunların giderilmeye çalışılmasıdır. Bir diğer ifade ile; SEP sahibi ile lisans alan arasındaki menfaat dengesini ayarlama mekanizmasıdır.

Yüksek lisans tezi olarak hazırlanıp, sonradan geliştirilip güncellenen bu kitapta açıklanan sorun, geniş bir perspektiften incelenmiş ve gerek dünyadan gerekse de ülkemizden örneklerle pekiştirilmeye çalışılmıştır.

Konu Başlıkları
Rekabet Hukuku ve Sınai Mülkiyet Hukuku İlişkisi
Patentlerde Standart Belirleme ve SEP Kavramı
SEP Sahiplerinin Hakim Durumunu Kötüye Kullanması
Örnek Kararlar


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,00
Tükendi

Tacir yardımcıları genellikle bağlı ve bağlı olmayan tacir yardımcıları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacı bağlı tacir yardımcıları; acente, simsar, komisyoncu ise bağlı olmayan tacir yardımcıları arasında sayılmaktadır. Anılan kişilere ilişkin çalışmalar çoğunlukla Ticaret Hukuku kitaplarında yer almaktadır. Ticari vekil, Türk Borçlar Kanunu'nun 551 ilâ 554'üncü maddeleri arasında düzenlenen tacir yardımcılarından biridir.

Bağlı tacir yardımcılarından olan ticari vekil, ticari işletmenin sadece olağan iş veya işlemlerini yapmaya yetkilidir. Ticari vekil, ticari işletme sahibi tarafından açıkça yetkili kılınmadıkça ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez. Ticari vekile ilişkin Türk Borçlar Kanunundaki düzenlemede, ticari işletme sahibi ile ticari vekil arasındaki ilişkiler üzerinde durulmadan (rekabet yasağına ilişkin TBK m. 553 hariç) ticari vekilin üçüncü kişilerle ilişkisi düzenlenmiştir. Ticari vekile ilişkin hükümlerde boşluk bulunması hâlinde temsil yetkisini düzenleyen TBK m. 40 vd. hükümlerinden tamamlayıcı olarak yararlanılacaktır. Bu çalışmanın temelini ticari vekil oluşturmaktadır.

Konu Başlıkları
Ticari Vekilin Tayini
Ticari Vekil Olarak Atanamayacak Kişiler
Ticari Vekilin Temsil Yetkisi
Ticari Vekilliğin Sona Ermesi


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺320,00
Tükendi

Günümüzde, uluslararası karakter de alarak gittikçe gelişen ve faaliyet alanları ve etkileri artan tüzel kişilerin, faaliyetlerinin suçla kesiştiği alanlarda, suçun faili olup-olamayacakları, koruma ve güvenlik tedbirleri uygulanıp uygulanamayacağı ve bu süreç içinde tüzel kişilerin mensupları özel kişilere ve tüzel kişilerin bizzat kendisine ait korunması gereken haklar konusu uzun süredir tartışılmaktadır. "Şirket yönetimi için kayyım yönetimi" koruma tedbirleriyle, "faaliyet izninin iptali ve müsadere" hükümlerinin uygulanmasında temel hak ve özgürlüklerin korunması kurallarının nasıl işleyebileceği özellikle ayrıntılı incelenmiştir.

Diğer ülkeler gibi Türkiye'de de tüzel kişilere güvenlik tedbirleri hükmedilebileceği kabul edilmiş, özellikle son dönemdeki pek çok soruşturmada tüzel kişilere uygulanan koruma tedbirlerinde büyük oranlarda artışlar görülmüştür. Uygulamada sorunlarla dolu olan bu konularla ilgili, doktrinde ayrı ayrı yazılmış eserler bulunmaktaysa da bir bütün halinde koruma ve güvenlik tedbirlerinin tamamına ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır.

Bu eser; konuyu ceza ve ceza muhakemesi hukuku temelinde incelerken, idare hukuku, medeni hukuku, ticaret hukuku ve borçlar hukuku alanlarındaki çok sayıdaki çalışmayı da tüketerek bir bütün halinde okuyucuya bilgi vermeyi amaçlamıştır. Bu amaçla, disiplinler arası alanda konuyla ilgili uygulayıcı ve araştırmacıların ihtiyaç duyacakları tüm yönler, uluslararası alanda yürütülen çalışmalar, son dönemde hukuk sistemimize girmiş bir takım özel kanunlar çalışmada aktarılmıştır. BM ve AB çerçevesinde özellikle uluslararası ticari şirketlerle ilgili yürütülen ve bir kısmı mevcut hukuk sistemimize yeni birtakım düzenlemeler getiren yolsuzluk, terör, insan ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluk, karapara aklama gibi suçlarla ilgili uluslararası suçla mücadele çalışmalar bu çalışmada geniş bir yer bulan konular arasındadır.

Konu Başlıkları
Tüzel Kişilerin Cezai Sorumluluğu
Ceza Muhakemesi Hukukunda Tüzel Kişilere Uygulanan Tedbirler
Ceza Hukukunda Tüzel Kişilere Uygulanan Güvenlik Tedbirleri


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 455
Ağırlık : 455
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺450,00
Tükendi

Bu eserde 2008 yılında yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile getirilen yeni hukuksal düzen, İdare Hukuku bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu çerçevede çalışmada, elektronik haberleşme hizmetlerine geçiş sürecinin hukuksal dönüşümü ele alındıktan sonra, yeni hukuksal düzenin temel dinamiği olarak Avrupa Birliği'nin ilgili direktiflerine yer verilmiştir.

Kitapta, ayrıca kamu hizmeti kuramından hareketle elektronik haberleşme hizmetlerinin nitelendirilmesi, bu hizmetlerin yürütülmesinde geçerli ilkelerin neler olduğu, özel hukuk kişilerine hangi usullerle gördürüldüğü konuları incelenmiştir. Yeni hukuksal düzende yetkilendirme rejimi kapsamında kullanım hakkı verilmesi ve bildirim usullerinin bağlı olduğu hukuksal rejimin ne olduğunun üzerinde durulmuş ve ayrıca yetkili idareler başlığında, merkezi idare, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Rekabet Kurumu ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun elektronik haberleşme sektöründe sahip olduğu görev ve yetkilerinin neler olduğu ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.

Konu Başlıkları
Elektronik Haberleşme Hizmetleri
Kamu Hizmetlerinin Görülüş Usulleri
Yetkilendirme Rejimi
Bildirim Yoluyla Yetkilendirme
Kullanım Hakkı Verilmesi Usulü
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00
Tükendi

Türk Ticaret Kanunu her tacire defter tutma yükümlülüğü yüklemiş olup, ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu belirleyebilmek ve ticari yaşamda bu tespitlere göre hareket edebilmek için defter tutulması, tacir açısından hak kaybı yaşamaması adına önem arz etmektedir.

Tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterler; işletmenin muhasebesiyle ilgili olan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile işletmenin muhasebesiyle ilgisi olmayan pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defterleri olup, sayılan bu defterler tacir için lehe ve aleyhe delil olma fonksiyonunu göstermektedir.

Kitapta; ticari defterlerin delil niteliği ve delil olma koşulları aktarılırken Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarından da sıklıkla bahsedilmiş, ticari defterlerin hukuk sistemi içerisindeki yeri, karar örnekleriyle birlikte vurgulanmıştır.

Konu Başlıkları
Ticari Defter Tutma Usulü
Elektronik Ortamda Ticari Defterlerin Tutulması
Ticari Defter Tutmakla Yükümlü Olanlar ve Yükümlülüğe Uymamanın Sonuçları
Ticari Defterlerin Çeşitleri
Ticari Defterlerin İbrazı ve Teslimi
Ticari Defterlerin Kesin Delil Niteliği
Ticari Defterlerin Delil Olarak Kabulü İçin Aranan Şartlar
Ticari Defterlerin Sahibi Lehine ve Aleyhine Delil Olması
Ticari Defterlerin Delil Sözleşmesine Konu Olması, Saklanması ve Zayi Belgesi


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 151
Ağırlık : 151
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺190,00
Tükendi
(İhtiyati Tedbir - İhtiyati Haciz)

6100 sayılı HMK'nın 400 ve devamı maddelerinde düzenlenen delil tespiti, ileride açılacak veya açılmış olan bir dava ile ilgili delillerin bazı şartlar altında zamanından önce toplanıp emniyet altına alınmasını sağlamak amacıyla kabul edilmiş geçici hukuki koruma tedbirlerinden biridir. Değişik iş niteliğinde açılan davalar, basit yargılama usulüne tabidir. Mahkemece delil tespiti şartlarının bulunmadığı kanısına varılırsa, delil tespitinin reddine karar verilir. Bu ret kararına karşı da kanun yoluna başvurulamaz. Ancak aynı taraf, durum ve şartların değiştiğini bildirerek yeniden delil tespiti talebinde bulunabilir.

Kitapta, tarafların hukuki menfaatlerinin haleldar olmaması ve bir kısım hal ve şartların zamanla etki ve sonuçlarını kaybetmesi ihtimaline karşı ivedi olarak talep edilen değişik iş niteliğinde açılan delil tespiti davalarının yasal şartları ile sonuçları HMK'nın 400 – 406. maddeleri ve ilgili örnek kararlarla incelenmiş, ayrıca konuyla ilgili dilekçe örnekleri ve bilirkişi raporlarına da yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
HMK. 400 – 406 md.
İstinaf ve Yargıtay Kararları
Bilirkişi Raporu ve Dilekçe Örnekleri


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 394
Ağırlık : 394
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺390,00
Tükendi

Mevduat sözleşmeleri, en temel bankacılık sözleşmelerindendir. Günlük hayatta sıklıkla karşılaşılmasına ve ekonomik yaşamda arz ettiği öneme rağmen, herhangi bir kanunda mevduat sözleşmelerinin hükümleri düzenlenmiş değildir. Bu nedenle çalışmada esasen, mevduat ile ilgili 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve bu Kanun'a bağlı olarak çıkarılan çeşitli yönetmelik ve tebliğ hükümleri dikkate alınarak, mevduat sahibi ile bankalar arasında meydana gelen özel hukuk ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

İki bölüm olarak hazırlanan bu çalışmada, mevduat sözleşmeleri öğretideki görüşlere ve mahkeme içtihatlarına yer verilerek çeşitli açılardan incelenmiştir. Bu doğrultuda, çalışmanın "Mevduat Sözlerine Genel Bakış" başlıklı birinci bölümünde mevduat kavramı, mevduat sözleşmesinin tanımı, türleri, benzer sözleşmelerle karşılaştırılması ve hukuki niteliği konuları ele alınmıştır. "Mevduat Sözleşmelerinin Kuruluşu ve Sona Ermesi ile Hükümleri" başlıklı ikinci bölümde ise, ilk olarak mevduat sözleşmelerinin kuruluşu ve sona ermesi, sonrasında ise mevduat sözleşmelerinin hükümleri ve mevduat sözleşmelerinde özellik gösteren bazı konular incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Mevduat Sözleşmesinin Tanımı
Mevduat Sözleşmesinin Türleri
Tasarruf Mevduatı Sözleşmesi
Bankacılık Kanunu'nun 62. Maddesine Göre Zamanaşımının Sonuçları
Mevduatın Yetkisiz Kişiler Tarafından Çekilmesinin Sonuçları


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 188
Ağırlık : 188
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00
Tükendi

İşçinin iş görmekten kaçınma hakkı, belirli koşulların ortaya çıkması durumunda işçinin iş görme edimini, işveren tarafından karşı edim ifa edilinceye ya da gerekli hazırlık fiilleri gerçekleştirilinceye kadar, yerine getirmeme olanağına sahip olmasıdır. İş görmekten kaçınma hakkı, işçiye iş mevzuatında iki durumda tanınmıştır. Bunlar; işçinin ücretinin ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde ödenmemesi ile işyerinde ciddi ve yakın iş tehlikelerinin ortaya çıkmasıdır. Ancak iş kanunlarında yer verilen bu iki sebebin yanı sıra, işçinin iş görmekten kaçınma hakkının doğabileceği başka ihtimaller de mevcuttur.

Çalışma, üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, genel olarak işçinin iş görme borcu ile iş görmekten kaçınma hakkı kavramı ve hukuki niteliği, Türk ve Alman hukukundaki görüşler incelenerek ele alınmıştır. İkinci bölümde, işçinin ücretinin ödenmemesi ile işyerinde iş tehlikelerinin ortaya çıkması durumlarında hangi koşullarla işi ifadan kaçınabileceği ve hukuki sonuçları, yargı kararlarıyla birlikte incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, kanunda yer verilmemekle beraber işçinin iş görmekten kaçınma hakkının söz konusu olabileceği diğer haller ele alınmıştır. Bu kapsamda ayrımcılık yasağına aykırılık, cinsel ve psikolojik taciz, yıllık izin hakkının kullandırılmaması ve manevi sebeplerin işçiye iş görmekten kaçınma hakkı verip vermeyeceği, Alman Hukukunda yer alan kanuni düzenlemeler ve öğreti görüşleri de değerlendirilerek tartışılmıştır.

Konu Başlıkları
İş Görmekten Kaçınma Hakkının Ortaya Çıkışı ve Hukuki Niteliği
Ücretin Ödenmemesi Halinde İşçinin İş Görmekten Kaçınma Hakkı
İş Sağlığı ve Güvenliği Bakımından İşçinin İş Görmekten Kaçınma Hakkı
Ayrımcılık Yasağına Aykırılık
İşyerinde Cinsel Taciz
İşyerinde Psikolojik Taciz
Yıllık Ücretli İzin Hakkının Kullandırılmaması
Manevi Sebeplerle İşi İfadan Kaçınma


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 404
Ağırlık : 404
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺410,00
Tükendi

Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun'un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Kanundaki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.

İhtiyati tedbir konusu kitapta etraflıca incelenmiş, İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay kararlarıyla zenginleştirilmiş, uygulama örnekleri ve dilekçelerle desteklenmiştir.

Konu Başlıkları
Genel Bilgiler (HMK md. 389 – 399)
Yargıtay Kararları
İstinaf Kararları
Örnekleri ve Dilekçeler


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺460,00
Tükendi
(TCK m.244)

21'inci yüzyılda toplumlar, teknolojiyi hayatın her alanında kullanmaya başlamış ve bilgi toplumuna dönüşüm süreci başlatmışlardır. Bu süreçte her türlü kişisel ve kurumsal bilgiler bilişim sistemlerinde saklanmaya başlanmış ve sisteme girilen her bir bilgi veri niteliği kazanmıştır.

Bilişim alanında meydana gelen gelişmeler, insan hayatında faydalı ve gerekli olmakla birlikte, sunduğu imkanların yanında bilişim sistemlerinin kullanımının yaygınlaşması ile bu alanda işlenen suçların hem çeşitliliğinin hem de suç işlenme oranlarının artmasına neden olmuş, bu durum da bu alandaki eksikliklerin boyutunu ve yeni düzenlemelere olan ihtiyacı ortaya koymuştur. Bu doğrultuda 5237 sayılı Kanunda bilişim alanında suçlar düzenlenmiş ve 2016 yılında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile birtakım değişikliklerle birlikte yeni düzenlemelere de yer verilmiştir.

Bu çalışmada bilişim alanında en sık işlenen suçlardan olan Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçları, mevzuattaki yeni düzenlemeler ve güncel Yargıtay kararları ile birlikte ele alınmış ve bu alanda bilgi sunmak amaçlanmıştır.

Konu Başlıkları
Bilişim Sistemine İlişkin Teorik Çerçeve
Bilişim Sisteminin İşleyişini Engelleme, Bozma Yok Etme Veya Değiştirme Suçları (M. 244)


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 175
Ağırlık : 175
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi
İş Hukuku Monografileri

Sosyal güvenlik hakkı, isteğe bağlı sigorta, borçlanmalar gibi birkaç istisna dışında hemen tüm sosyal güvenlik sistemlerinde çalışma ilişkisine dayanmaktadır. Sigortalının ya da ailesinin sosyal güvenlik haklarından faydalanması için, belli bir süre çalışmak ve prim ödemek gerekmektedir.

Tam zamanlı çalışmanın giderek azalması, esnekliğin getirdiği kısmi süreli ve çağrı üzerine çalışma gibi atipik çalışma şekilleri, çalışma ilişkisine sıkı sıkıya bağlı olan sosyal güvenlik haklarından yararlanmayı olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluk bazen sosyal güvenlik hakkından yararlanmak için gereken sigortalılık sürelerinin ve prim gün sayılarının tamamlanmasında, bazen de edimlerin miktarında kendini gösterir.

Hatta ev hizmetlerinde çalışanlar, yükseköğretim kurumlarında çalışan öğrenciler, sanatçılar, şoförler gibi bazı meslek gruplarına mensup kısmi süreli çalışanlar için, tüm sigorta kollarına tabi olmama, işverenin bir kısım sigorta primlerinden sorumlu olmaması gibi düzenlemeler ile bu dezavantajlı durum yasal hale getirilmiştir.

Kısmi süreli çalışmanın yarattığı bu olumsuzlukları gidermek ve kısmi süreli çalışanların sosyal güvenlik haklarını genişletmek için mevzuatımızda bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Bununla birlikte, bir kısmı başka ülkelerde halen uygulanmakta olan yapılabilecek yeni düzenlemeler de mevcuttur.

Bu çalışmada, tüm sosyal sigorta dalları incelenerek kısmi süreli çalışmanın sosyal güvenlik hakları üzerindeki olumsuz etkileri, bu etkilerin giderilmesi için mevcut düzenlemeler ve yapılabilecekler ele alınmıştır.

Konu Başlıkları
Kısmi Süreli Çalışma Türleri
Sosyal Sigorta Kolları ve Kısmi Süreli Çalışanlar Açısından Değerlendirilmesi
Sosyal Güvenlik Mevzuatında Kısmi Süreli Çalışmanın Özel Olarak Düzenlendiği Meslekler
Kısmi Süreli Çalışmanın Olumsuz Etkilerinin Giderilmesine Yönelik Düzenlemeler, Görüş ve Değerlendirmeler


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00
Tükendi

Mülga 2499 sayılı Ser.PK'nın 47/A-4.maddesinde bir arada düzenlenen, "Usulsüz Halka Arz Suçu" ve "İzinsiz Sermaye Piyasası Faaliyetinde Bulunma Suçu", 6362 sayılı Ser.PK'nın 109. maddesi ile olarak iki ayrı suç şeklinde düzenlenmiştir. Bu suçlar arasında usulsüz halka arz suçu iki şekilde gerçekleştirilebilir. Bunlardan ilki SPK'ca onaylı izahname yayınlanmadan sermaye piyasası araçlarının halka arzı, diğeri ise SPK'dan ihraç belgesi almaksızın sermaye piyasası araçlarının satışı şeklinde olmaktadır. Diğer bir suç ise izinsiz sermaye piyasası faaliyetinde bulunma suçudur. Bu suç ise izinsiz olarak herhangi bir şekilde sermaye piyasası faaliyetinin gerçekleştirilmesidir. Bu faaliyetler sermaye piyasasındaki, SPK'nın iznine tabii kuruluşlardan birini izinsiz kurup faaliyet gösterme şeklinde olabileceği gibi izinsiz işlemlerde bulunmak şeklinde de olabilir.

Çalışmamızda bu iki suç ve çeşitli suçlarla ilişkisi de incelenmiş ancak bunun yanında Ser.PK'nın 109. maddesinin düzenlemesi de eleştiri konusu yapılmıştır. Çalışmamızın hem teorik hem de pratik olarak hukuki çalışmalara yardımcı olmasını ümit etmekteyiz.

Konu Başlıkları
Sermaye Piyasaları ve Sermaye Piyasası Suçlarının Tanımı, Tarihçesi, Usulsüz Halka Arz ve İzinsiz Sermaye Piyasası Faaliyeti Suçuna İlişkin Temel Bilgiler
Usulsüz Halka Arz Suçunun Unsurları, Yaptırımı ve Benzer Suçlarla İlişkisi (Ser.Pk M.109–1)
İzinsiz Sermaye Piyasası Faaliyeti Suçunun Unsurları, Yaptırımı ve Benzer Suçlarla İlişkisi (Ser.Pk M.109–2)


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi

Kitapta, 657 sayılı Kanun kapsamında bulunan memurlar ile genel kolluk personeli ve yükseköğretim kurumları akademik personeli yönünden memurluğun/kamu görevinin sona ermesine dair hususlara yer verilmiştir. Kamu görevinden çekilme, çekilmiş sayılma, memuriyetten ve kamu görevinden çıkarma, genel kolluk ve akademik personel yönünden meslekten çıkarma, kamu haklarından yoksun bırakılma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi konular ayrıntılı bir şekilde incelenmiş, uygulamada görülen duraksamaların giderilmesine çalışılmıştır.

Kitapta özellikle, çok özel, ama çok da önemli yeni bir konuya ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Bu konu, yeni Ceza Yasasının yürürlüğe konulmasından sonra kamu personelinin işlediği suçlara verilecek cezaların memuriyete etkisiyle ilgili olan konudur. Bu doğrultuda yeni Ceza ve Ceza Yargılama Usulü Yasalarında öngörülen; "belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma", "cezaların ertelenmesi" ,"hükmün açıklanmasının geri bırakılması" ve "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararlarının; memuriyete ya da kamu görevine etkileri, söz konusu ceza kararlarının memuriyetin ya da kamu görevinin ifası sırasında verilmesi durumunda memuriyete ya da kamu görevine son verilip verilemeyeceği hususları ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Memurlar
Öğretim Elemanları
Genel Kolluk Personeli


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00
Tükendi
İdare Hukuku Monografileri

Hukuk devleti ilkesinin gelişimine koşut olarak idari usul hukukunun gelişimiyle birlikte, idari işlemin yapılışı sürecinde, bireyi kamu gücünü elinde bulunduran idare karşısında koruyacak yeni hukuki güvenceler yaratılmıştır. Bu doğrultuda pek çok Avrupa ülkesinde, idarenin, bir idari faaliyetin gerçekleştirilmesi sürecinde uyması gereken, bireylerin işlemin yapılışına bazı haklarla katılabilmesini sağlayarak hukuki güvenliğini sağlamaya yönelik kuralların yer aldığı idari usul kanunları kodifiye edilmiştir. İdari usul kurallarıyla idari işlemin yapılış sürecini belirli kurallara bağlamak suretiyle, henüz hukuki bir uyuşmazlık doğmadan, bireyin idare karşısında hukuki güvenliği sağlanmaktadır. Günümüzde 2015 yılında Fransa'da da genel idari usulün kodifiye edilmesi ile birlikte, Avrupa'da genel idari usul kanunu olmayan ülke kalmamıştır.

Hukuk sistemimizde 1960'lı yıllardan bu yana, temel idari usul ilkelerine mevzuatta yer verilmesi bakımından önemli bir mesafe kat edilmiş olmakla birlikte, halen genel bir idari usul kanununun kodifiye edilememesinin eksikliği hissedilmektedir. Bireyin toplumdaki değişen konumu göz önüne alındığında, hukuk devletinin de ötesinde hukuki güvenlik ilkesinin tartışıldığı günümüzde, bu durum kabul edilebilir değildir. Bu nedenle, böyle önemli bir eksikliği, güncel gelişmeler ışığında yeniden gündeme getirerek vurgulamak bu çalışmanın temel amacıdır.

Konu Başlıkları
İdari Usul Kavramı
İdari Usul Hukukunda Hukuki Güvenlik İlkesinin Unsurları
Hukuki Güvenliği Sağlamaya Yönelik Temel İdari Usul İlkeleri
Hukuki Güvenlik İlkesinin Gereği Olarak İdari Usulün Kodifikasyonu


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 292
Ağırlık : 292
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺310,00
Tükendi

Çalışmanın konusunu oluşturan taleple bağlılık ilkesi, bir yargılamada tarafların ve mahkemelerin yetki ve yükümlülüklerini düzenleyen önemli bir ilkedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 26'da bu ilke; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (f.1). Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır (f.2)" şeklinde düzenlenmiştir. Çalışmada, taleple bağlılık ilkesinin sonuçları ayrı başlıklar altında ele alınarak hem doktrin hem de yargı kararlarına geniş yer verilmiştir. Taleple bağlılık ilkesinin kanun yolu aşamasındaki görünümü olan aleyhe karar verme ve bozma yasağı ayrı başlık altında incelenmiştir. Taleple bağlılık ilkesi açısından özellik arzeden durumlar üst başlığı altında; belirsiz alacak davasında, ihtiyati tedbirlerde ve terditli davalarda taleple bağlılık ilkesinin farklılık arz edip etmediği incelenmiştir. Taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak verilmiş bir mahkeme kararının akıbetinin ne olacağı, hem Türk hem de Almanya, Avusturya ve İsviçre hukuklarındaki doktrin ve yargı kararları ayrıntılı olarak ele alınarak ortaya koyulmuştur. Son bölümde taleple bağlılık ilkesinin istisnaları, yani kendiliğinden harekete geçme ilkesinin uygulandığı durumlar ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Taleple Bağlılık İlkesine İlişkin Temel Bilgiler
Davacının Dava Dilekçesi Üzerindeki Tasarruf Yetkisi
Mahkemenin Dava Dilekçesi İle Bağlılığı
Taleple Bağlılık İlkesinin İstisnaları


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺350,00
Tükendi

Kitapta; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 303. maddesinde düzenleme konusu yapılan Kira Hukuku'n da yan gider kavramı, Kanun'un ilgili maddeleri ele alınarak, Doktrindeki farklı görüşler ve yargı kararları çerçevesinde incelenmiştir. Yan gider kavramının tanımına yönelik Kanun'da açık ve net bir ifadenin olmayışı, gerek doktrinde gerekse de yargı uygulamalarında farklı görüşlerin ve kararların mevcudiyeti; söz konusu gider kalemlerinin amaç ve ihtivasının belirlenmesi yönünde bir ihtiyaç oluşturmaktadır. Yan gider kavramını düzenleyen genel hüküm niteliğine haiz 303. maddenin aksini ön gören hükümlerin varlığı; söz konusu düzenlemenin emrediciliğine yönelik tartışmaların ve yan giderleri diğer masraflardan ayıran hususların ele alınmasını da gerekli kılmıştır.

Kitapta, yan gider kavramına ilişkin değerlendirmeler ayrıntılı olarak ele alındıktan sonra, yan giderlerin ifa edilmemesinin sonuç ve hükümleri irdelenmiş, kanun koyucunun yan giderlere atfettiği önem incelenmiştir. Türk Hukuku'n da yan gider kavramına yüklenen anlam ve niteliğe Mehaz İsviçre Borçlar Kanunu da dikkate alınarak yer verilmiş, kavramın hukuktaki mevcut anlayışının barındırdığı sorunlara ve eksiklere işaret edilerek bir değerlendirme yapılmıştır.

Konu Başlıkları
Yan Giderin Tanımı, Hukuki Niteliği, Unsurları ve Benzer Kavramlarla Karşılaştırılması
Yan Gider Yükümlüsü ve Yan Gider Yükümlülüğünün Hüküm ve Sonuçları


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 154
Ağırlık : 154
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺190,00
Tükendi
İş Hukuku Monografileri

İş ilişkilerinde iş sözleşmesinin ekonomik açıdan zayıf olan taraflarından biri olan işçinin; feshe karşı korunması ve işverenin keyfi olarak iş sözleşmesini feshetmesinin engellenmesi için iş sözleşmesinde fesih hakkı kanunla ve genellikle sözleşmeyle sınırlandırılabilir.

İş sözleşmesi sona erdirilirken, işçi açısından da işveren açısından da belirli sınırlamalara tabi tutularak sona erdirilir. Genellikle işveren açısından sınırlama karşımıza çıksa da, işçi açısından fesih hakkının sınırlandırılması, eğitim gideri karşılığı cezai şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim çalışmada da; iş akdinde fesih hakkının kanunla, sözleşmelerle sınırlandırıldığında işverenin ve özellikle işçinin feshe karşı korunması ve iş sözleşmesinin keyfi olarak feshedilmesinin nasıl engellendiği incelenmiştir. Ayrıca iş uyuşmazlıklarının sayısının sürekli artması ve davaların süresinin uzaması nedeniyle 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'yla belli tür davalar bakımından arabulucuya başvuru zorunluluğu getirilmesi nedeniyle arabuluculuk müessesesi de, fesih hakkının cezai şartla sınırlandırılması bakımından çalışmada incelenmiştir.

Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde fesih hakkının genel hatlarıyla ne olduğu, ikinci bölümde iş sözleşmesinde fesih hakkının kanunla getirilen düzenlemelerle nasıl sınırlandırıldığı, üçüncü bölümde fesih hakkının taraflarca düzenlenen sözleşmelerle nasıl sınırlandırıldığı, dördüncü bölümde ise cezai şart ve fesih hakkının cezai şartla sınırlandırılması konuları, doktrin ve güncel yargı kararları çerçevesinde ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Çalışma; avukatlar, yargıçlar, hukuk fakültesi öğrencileri ve iş insanları başta olmak üzere birçok kişi için uyuşmazlıkların çözüme ulaşmasında kaynak olacaktır.

Konu Başlıkları
İş Sözleşmesinde Fesih Hakkı
Fesih Hakkının Kanunla Sınırlandırılması
Fesih Hakkının Sözleşmelerle Sınırlandırılması
Fesih Hakkının Cezai Şart ile Sınırlandırılması


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00
Tükendi
22.07.2020 Tarihli Değişiklikleri İçerir

Mahkemeler tarafından verilen kararların hatalı olmaları ya da en azından davayı kaybeden tarafta böyle bir kanaat uyandırmaları pekâlâ mümkündür. Mahkeme kararı, süratle kesin ve tartışılmaz bir nitelik kazandığı takdirde bir anlam taşır. Ancak, hukuka uygun olmayan ya da en azından hukuka uygun olduğuna davayı kaybeden tarafça inanılmayan bir mahkeme kararının kesinlik kazanarak tartışılmaz bir hâl alması da kabul edilemez, işte bu nedenle taraflara mahkeme kararlarını yargı organları önünde yeniden gözden geçirterek kontrol ettirebilme olarak ifade edilen bu imkâna kanun yolu denmektedir.

Ülkemizde, 20 Temmuz 2016 tarihine kadar kanun yolu mahkemesi olarak temyiz incelemesi yapan Yargıtay görev yapmakta iken, bu tarihten sonra istinaf incelemesi ve denetimiyle görevli bölge adliye mahkemeleri faaliyete başlamıştır. Böylece iki dereceli kanun yolu sistemine geçilmiştir.

Eserin hazırlanmasında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'n da ki madde sıralaması esas alınarak konular izah edilmeye çalışılmıştır. Kitabın içeriği tamamen uygulamaya yönelik olduğu için farklı akademik görüşlerden ziyade bölge adliye mahkemelerinin ve Yargıtay'ın uygulama ve görüşlerine öncelik verilmiştir. Kitabın baskıya verildiği aşamaya kadar, çeşitli bölge adliye mahkeme kararlan ile Yargıtay'ın ilgili dairelerinden çıkan tüm içtihatlar taranarak «en yeni ve güncel» olanlarına kitapta yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
Kanun Yolları Genel Bilgiler
İstinaf
Temyiz
İcra Hukuk Mahkemesi Kararları İçin Kanun Yolu
Ek ve Geçici Hükümleri
İçtihadı Birleştirme Kararları


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 472
Ağırlık : 472
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺470,00
Tükendi
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 50. - 70. Maddeleri Mevzuat İncelemesi

Kitapta, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 50 – 70. maddeleri arası; Taraf Ehliyeti, Dava Ehliyeti, Davada Kanuni Temsil, Dava Takip Yetkisi, Temsil veya İzin Belgelerinin Verilmesi, Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü, Kanuni Temsilci Atanması Sebebiyle Yargılamanın Ertelenmesi, İhtiyari Dava Arkadaşlığı, İhtiyari Dava Arkadaşlarının Davadaki Durumu, Mecburi Dava Arkadaşlığı, Mecburi Dava Arkadaşlarının Davadaki Durumu, İhbar ve Şartları, İhbarın Şekli, İhbarda Bulunulan Kişinin Durumu, İhbarın Etkisi, Asli Müdahale, Fer'î Müdahale, Fer'î Müdahale Talebi ve İncelenmesi, Fer'î Müdahilin Durumu, Fer'î Müdahalenin Etkisi, Cumhuriyet Savcısının Davada Yer Alması konu başlıkları halinde incelenmiştir.

Güncel Yargıtay kararları ve uygulamadan örnek dilekçelere de ayrıca yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
Taraf Ehliyeti
Dava Ehliyeti
Davada Kanuni Temsil
Dava Takip Yetkisi
Temsil veya İzin Belgelerinin Verilmesi
Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü
Kanuni Temsilci Atanması Sebebiyle Yargılamanın Ertelenmesi
İhtiyari Dava Arkadaşlığı
İhtiyari Dava Arkadaşlarının Davadaki Durumu
Mecburi Dava Arkadaşlığı
Mecburi Dava Arkadaşlarının Davadaki Durumu
İhbar ve Şartları
İhbarın Şekli
İhbarda Bulunulan Kişinin Durumu
İhbarın Etkisi
Asli Müdahale
Fer'î Müdahale
Fer'î Müdahale Talebi ve İncelenmesi
Fer'î Müdahilin Durumu
Fer'î Müdahalenin Etkisi
Cumhuriyet Savcısının Davada Yer Alması
Uygulama Örnekleri


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺340,00
Tükendi
İdare Hukuku Monografileri

Hukuk devleti olmanın bir gereği olarak idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yoluna başvurulabilir. İdarenin işlem ve eylemlerine karşı yargı yoluna başvurmak ve işlem ve eylemlerden doğan zararları yargı aracılığıyla talep etmek güvenli bir yoldur.

Günümüzde yargı mercilerinin iş yükünün fazla olması, kişilerin taleplerine olması gerektiğinden daha geç ulaşmasına yol açmaktadır. İlgililerin yargılama neticesinde edinecekleri sonuçlara daha hızlı ulaşmalarını sağlamak amacıyla yargılamaya alternatif bazı çözüm yolları mevcuttur.

Uyuşmazlıkların mahkeme kararına gerek olmaksızın, tarafların aralarında yapmış oldukları bir sözleşmeyle sona ermesi anlamını taşıyan sulh, kişilerin bu taleplerine hizmet etmektedir. Sulh, hukukumuzda hem özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıklar için hem de kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar için çeşitli düzenlenmelerde yer almıştır.

Bu çalışma kapsamında, idarelerin taraf olduğu uyuşmazlıkların sulh yoluyla çözümü incelenmektedir. Çalışmayla, uygulamada pek çok ilgili tarafından bilinmeyen ancak bir ihtiyaç olarak ön plana çıkan "sulh" farklı boyutlarıyla ele alınmaktadır.

Konu Başlıkları
İdari Uyuşmazlığı Doğuran Hukuksal İlişki
İdarenin Taraf Olduğu Uyuşmazlıklar
Sulhün Etkisi
Sulh Anlaşması Tutanağının İnfazı
Sulh Başvurusu Yolunda Yer Alan Eksiklikler


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 124
Ağırlık : 124
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺175,00
Tükendi
Medeni Hukuk Monografileri

Aile içi şiddet, kadına karşı şiddet ve çocuk istismarı maalesef gündemimizi meşgul etmeye devam eden konulardır. Herkesin vicdanını sızlatan elim hadiselerin ardı arkası kesilmemekte, failler ise şiddetin dozunu artırmaktadırlar.

Kanun koyucu, bu şiddetin son bulması, faillerin gereği gibi cezalandırılması için gereken tedbirleri almaya çalışmakta ise de getirilen çözüm önerileri halihazırda çözüm olamamaktadır. Mevcut durumda şunu söylemek mümkündür: "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)" ve bu minvalde tanzim edilen "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" kadını ve aileyi koruyamamış, şiddeti önleyememiş, ya mevzuat ya da mevzuatın tatbikatı önleyememiştir.

Bu eser, konunun etraflıca tartışıldığı ve şiddetin herkes için nasıl önlenebileceği, huzurlu ailelerin nasıl tesis edilebileceğine yönelik arayışın neticesinde ortaya çıkmıştır. Çeşitli verilerle harmanlanan bu eser farklı ve köklü çözüm yöntemleri önermektedir.

Konu Başlıkları
Geçmişten Günümüze Aile
Aileye İlişkin Düzenlemeler
Aile İçi Şiddette Sıfır Tolerans
İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Değildir


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 204
Ağırlık : 204
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺240,00
Tükendi

Eserde kat mülkiyeti ve kat irtifakının hukuki niteliği tartışıldıktan sonra, ana gayrimenkulde kat mülkiyetinin ve kat irtifakının sona erme sebepleri ve sonuçları teori ve uygulama ışığında ayrıntılı şekilde hem Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri hem de genel hükümler ve ilgili mevzuat göz önüne alınarak incelenmiştir.

Eserde Ana gayrimenkulde kat mülkiyetinin ve kat irtifakının sona erme sebepleri bağlamında, uygulamada özel önem arz eden; kentsel dönüşümde riskli yapı tespiti ve toplu yapılara ilişkin bazı meseleler eleştirel bir bakış açısıyla incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Kavramları
Ana Gayrimenkulde Kat Mülkiyetinin ve Kat İrtifakının Sona Erme Sebepleri – Sonuçları
Ana Gayrimenkulde Kat Mülkiyetinin ve Kat İrtifakının Sona Ermesi Yönünden Kentsel Dönüşümde Riskli Yapı Tespiti
Toplu Yapılarda Kat Mülkiyetinin ve Kat İrtifakının Sona Ermesine İlişkin Özel Durumlar


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 172
Ağırlık : 172
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi

Sanat ve ceza hukuku birçok yerde kesişir. Bu eserde, bir yandan sanat özgürlüğü diğer yandan ise ceza kanunlarının suç düzenlemeleriyle korudukları menfaatler arasındaki çatışmaya örnekler verilmektedir. Bu yapılırken aynı zamanda ceza hukuku ve sanatın geçmişi de irdelenmektedir.

Sanat nedir? Her yaptığımızı sanat olarak sunabilir miyiz veya sanat yapıyoruz diye her şeyi yazıp çizebilir miyiz? Ceza hukuku sanatı engeller mi, sınırlar mı, korur mu, ona insani değerler bazında eşlik mi eder? Sanat, ceza hukukunda pasif olarak "mağdur" olabileceği gibi, aktif olarak "fail" de olabilir. Sanat, kendisine zarar verildiğinde, çalındığında veya sahtecilik yapıldığında mağdurdur. Buna karşın, özellikle provoke ettiğinde, rencide ettiğinde ya da hatta zarar verdiğinde fail olabilmektedir. Bazen sanat pornografi, mala zarar verme ve hırsızlık suçlarının konusu olabileceği gibi bazen de tasvir ettiği şiddet ile şiddeti yüceltme suçunu oluşturabilir, bir tiyatro sahnesinde hayvanlara eziyet edilebilir.

Kitapta TCK'nın mehazı Alman CK'nın önemli suç tiplerine ilişkin örnekler, çeşitli sanat eserleri, yüksek mahkeme kararları, mevzuat ve teoriler ışığında incelenmektedir. Okuyucu, eseri incelerken, hem sanat ve ceza hukukunu farklı açılardan öğrenecek, hem de düşünce özgürlüğü, sanatta özgün eser yaratma ve hukuk ile sanatın sınırlarında düşün gezisine çıkacaktır.

Kitaptaki ceza hukuku ve sanat ile ilgili öğretisel değerlendirmeler de, Alman yargı kararları ve mevzuatına dayalı açıklamalar da, Türk hukuku bakımından çok büyük önem taşımaktadır.

Konu Başlıkları
Sanat ve Sanat Özgürlüğü
Sanat ve Sanat Özgürlüğü – Cezalandırılabilirlik Hakkında Belirsiz İki Kavramının Hüküm Vermesi Gerekli İse, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)
"Zürih Grafiticisi"–Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Barış ATLADI)
Sanat ve Sansür
"#MeToo" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)
"Tanrı Bizimle" Portföyü" – Vakası Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Arş. Gör. Kerem ÖZ)
Sanat ve Hakaret
"Şaplak Atan Meryem Ana" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)
" Strauß–Domuzcuğu" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHLEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER) Sanat ve Genel Kişilik Hakları
"Tanrısal Sommer" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)
Sanat ve Mala Zarar Verme
"Kopenhag Deniz Kızı" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Doç. Dr. Erdal YERDELEN – Arş. Gör. Fatma GÜNGÖR)
"Bohlmann" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Arş. Gör. Dilek Özge ERDEM)
Sanat ve Hırsızlık
"Saliera" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Arş. Gör. Şölen ÇAKIROĞLU)
"Max–und–Moritz " – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Barış ATLADI) Sanat ve Şiddeti Yüceltme
"Butchered–at–Birth" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Zehra BAŞER DOĞAN) Sanat ve Devleti Tehlikeye Sokmak
"Horst–Wessel Şarkısı" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)
Sanat ve Müzik
"Rus Blatnyak'ı" – Vakası Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Yasemin DUMAN)
Sanat ve Hayvanlara Eziyet
"Tavşanın Ölümü"– Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Funda KURT)
"Canım Kedim Pinkeltje" – Vakası Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Arş. Gör. Kerem ÖZ)
Sanat ve Hayvan Pornografisi
"Leda ile Kuğu" – Vakası, Prof. Dr. iur. Dr. phil. Uwe SCHEFFLER (Çev.: Prof. Dr. Dr. h. c. Yener ÜNVER)


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 612
Ağırlık : 612
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺650,00
Tükendi

Bu eserde 26.09.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu md. 14 uyarınca, genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleriyle ilgili faaliyette bulunanların hukuki sorumluluğu, İsviçre ve Alman Gen Teknik Kanunları ile karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. AB uyum yasaları kapsamında ihdas edilen Biyogüvenlik Kanunu, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü'nde yer alan ihtiyat ilkesine dayanmaktadır. İlkenin AB hukukundaki yeri ve bazı ülke mevzuatlarında biyogüvenlik kavramının gelişimi, biyogüvenlik alanındaki yasal düzenlemeler incelenmiştir. Biyogüvenlik kavramının ülkemizde gelişimi, Biyogüvenlik Kanunu ihdas edilmeden önce ülkemizde yer alan yasal düzenlemeler belirtilmiştir.

Genetiği değiştirilmiş organizma ve hukuki sorumlulukla ilgili kavramlar, Biyogüvenlik Kanunu ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik çerçevesinde incelenmiştir. Biyogüvenlik Kanunu md. 14'de yer alan sorumluluğun hukuki niteliği belirlendikten sonra sorumluluğun şartları açıklanmıştır. GDO'larla ilgili faaliyette bulunanlar hakkında faaliyet türleri, zarar türleri, ihtiyat ilkesi ve uygulanması, uygun illiyet bağının varlığı ve uygun illiyet bağının kesilmesi, ispat yükü incelenmiştir.

Sorumluluğun sonuçları bakımından ise tazminatın belirlenmesi, kapsamı, tazminata üst sınır getirilmesi gerekliliği, zorunlu sigorta yaptırılması önerisi, hak düşürücü süre yer almaktadır. Son olarak cezai yaptırımlar yer almaktadır.

Konu Başlıkları
İsviçre ve Alman Gen Teknik Kanunu ile Karşılaştırmalı
GDO ve Ürünleriyle İlgili Faaliyette Bulunanların Hukuki Sorumluluğunun Şartları
Her Türlü Zarardan Sorumluluk ve Zararsız Sorumluluk
İhtiyat İlkesi ve Uygulaması
GDO ve Ürünleriyle İlgili Faaliyette Bulunanların Hukuki Sorumluluğunda Tazminatın Belirlenmesi, İspat Yükü, Sigorta Sisteminin Gerekliliği, Müteselsil Sorumluluk, Uygun İlliyet Bağının Kesilmesi, Hak Düşürücü Süre
Cezai Yaptırımlar


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 220
Ağırlık : 220
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺250,00
Tükendi

Yürürlükteki yasaların bile layıkıyla uygulanmadığı, yanlış uygulandığı, keyfi uygulandığı veya kişiye göre değişen bir şekilde uygulandığı hallerde hukuki güvenlikten ve adaletten bahsedilemez. Bu hukuksuzlukların düzeltilmesi ancak kanun yolları ile mümkün olabilir. Kanun yollarının etkin bir şekilde uygulanması için başta Yargıtay olmak üzere tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması, yargıçların ceza hukuku alanında uzman ve tecrübeli olması şarttır.

Kanun yolları, ceza muhakemesinin itiraz ve denetim aşaması olup , yargılama makamlarının hukuku uygulama noktasında maddi ve hukuki konularda yanlış uygulama yapma ihtimalleri üzerinden, yapılan veya yapıldığı iddia edilen hukuka aykırılığın giderilmesi amacıyla, kararın kural olarak başka bir yargı makamı tarafından denetlenerek, kararın hukuka uygun hale getirilmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması ve uygulamada yargı birliği sağlamak için düzenlenmiş hukuki denetim mekanizmalarıdır.

Yargı makamlarının verdikleri kararların üst dereceli mahkemeler tarafından denetlenebilir olması, şeffaf bir hukuk devleti olmanın gereğidir. Yasa yolları, kesinleşmiş veya kesinleşmemiş kararlara karşı hukukun gerçekleşmesine ve adalete olan güveni oluşturmaya yönelik olarak düzenlenmiştir. Kesinleşmiş kararlara karşı olağan yasa yollarına, kesinleşmemiş kararlara karşı ise olağanüstü yasa yollarına gidilebilir. Olağan yasa yollarına gidilmeden, olağanüstü yasa yollarına gidilemez. Kesinleşmemiş kararlara karşı gidilen kanun yolları itiraz, istinaf ve temyiz olup bunlar olağan kanun yollarıdır. Buna karşılık kesinleşmiş kararlara karşı olağanüstü kanun yolları ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesidir.

Çalışma tüm bu konuları ayrıntılı olarak incelemektedir.

Konu Başlıkları
Ceza Muhakemesi Hukukunun Temel Kavramları ve İlkeleri
Ceza Muhakemesi Hukukunda Olağan ve Olağan Üstü Kanun Yolları


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 324
Ağırlık : 324
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺330,00
Tükendi
(Dar Anlamda Havale)

Türk Borçlar Kanunu'n da, "havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlem" olarak tanımlanan havale, "Türk Borçlar Hukukunda Havale" başlıklı bu eserde; "Havale Kavramı, Hukuki Niteliği ve Özellikleri", "Havalenin Hükümleri (Havalede Taraflar Arasındaki Hukuki İlişkiler)" ve "Havalenin Sona Ermesi" ana başlıkları altında incelenmiştir.

İlk baskısı 2001 yılında yayımlanan "Türk Borçlar Hukukunda Havale" başlıklı eser bu baskısında, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre yeniden gözden geçirilmiş ve eserin sonuna eklenen Özel Bölümde ise "geniş anlamda havale" hallerinden olan "Banka Havalesi"ne yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
Havale Kavramı, Hukuki Niteliği ve Özellikleri
Havalenin Hükümleri (Havalede Taraflar Arasındaki Hukuki İlişkiler)
Havalenin Sona Ermesi
Geniş Anlamda Havale Hallerinden Banka Havalesi


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 122
Ağırlık : 122
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,00
Tükendi

Daha iyi bir yerde yaşama isteği, iş bulma umudu, daha iyi eğitim şartları ve sağlık olanakları gibi faktörler, bireyleri ve toplulukları bulundukları yerleri terk ettirip, daha iyi olduğunu düşündükleri başka yerlere göç ettirmektedir. Bu amaçlarla her yol denenmekte, kimi zaman yasal olmayan yollara da başvurulabilmektedir.

Orta Doğu ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklar, özellikle son yıllarda komşumuz Suriye'de meydana gelen iç savaş ve beraberinde ortaya çıkan çeşitli zorluklar, birey ve toplulukların Türkiye'ye göç etmesine neden olmaktadır. Ülkemiz özelinde, son yıllarda hızla artan bu göç hareketleriyle esas olarak düzensiz- düzenli göç ve zorunlu- gönüllü göç kavramları yeniden konuşulmaya başlanmıştır. İnsanların mağduriyetlerinden ve içinde bulundukları zorlu durumdan faydalanmak isteyen kişiler nedeni ile "göçmen kaçakçılığı" gündeme gelmektedir.

Ülke gündemimizin başlıca maddelerinden birini oluşturan ve yıllar boyunca da kendine yer bulacak bu konunun, insan hakları ve ceza hukuku çevresinde daha detaylıca incelenmesi gerektiği düşüncesiyle hazırlanan bu kitapta 765 sayılı ve 5237 sayılı TCK'da düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun karşılaştırılması, göçmen kaçakçılığı suçunun bazı ülke mevzuatlarındaki düzenlenmesi ve benzer suç tipleriyle karşılaştırılması yapılmış, daha sonra soruşturma usulleri ve yaptırımla birlikte suç tipi incelemesine yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
Göç ve Göçle İlgili Kavramlar, Tarih İçinde Göç, Göçün Sebepleri, Sınıflandırılması, Yasadışı Göç ve Bazı Ülke Mevzuatlarında Göçmen Kaçakçılığı
Türk Ceza Kanunu'nda Göçmen Kaçakçılığı Suçu


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺175,00
Tükendi

Kiracının kiralananı özenle kullanma borcu TBK m. 316'da düzenlemişse de borcun kapsamı belirlenirken bu hüküm ile sınırlı kalınmamalıdır. Kiracının kiralananı özenle kullanma borcunun kapsamı belirlenirken diğer yan edim yükümlülükleri de dikkate alınacağı için çalışmamızın birinci bölümünde bu borçlar geniş anlamda anlatılmamış, sadece özenle kullanma borcu ile ilişkileri açıklanmıştır.

Kitabın ikinci bölümünde kiralananı sözleşmeye uygun kullanma, özenli kullanma, taşınmazda oturanlar ile komşulara saygı göstermek şeklinde üç alt bölüm yer almakta konu doktrinde verilen örnekler ve güncel Yargıtay kararları ile somutlaştırılmaktadır.

Çalışmanın üçüncü bölümünde kiracının kiralananı özenle kullanma borcuna aykırılık durumunda, genel hükümlere göre tazminat, eski hâle iade ve kiraya verenin TBK m. 316'ya göre kira sözleşmesi fesih imkânı anlatılmıştır. TBK m. 316'ın gerekçesinde eski hükümde herhangi bir değişiklik yapılmadığı belirtilmiş; fakat özellikle özenle kullanmama durumunda kira sözleşmesinin feshi düzenlemesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Ayrıca bu bölümde eski hükümdeki değişiklikler ayrıntılı bir şekilde anlatılmış; gerek eski kanunumuza gerek mehaz kanuna göre birtakım farklılıklar içeren TBK m. 316/II-III hükmüne getirilen eleştirilere de yer verilmiştir.

Konu Başlıkları
Kiracının Borçları ve Yan Edim Yükümlülüklerinin Özenle Kullanma Borcu İle İlişkisi
Kiracının Kiralananı Özenle Kullanma Borcu
Kiracının Kiralananı Özenle Kullanma Borcuna Aykırılığın Sonuçları


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 132
Ağırlık : 132
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺175,00
Tükendi

HMK ile Türk hukuk sistemine giren en önemli müesseselerden biri ön incelemedir. Ön inceleme müessesesi, yargılamanın usulüne uygun olarak, makul süre içerisinde ve maddi mutlak gerçekliğe doğru bir şekilde ulaşılmasına hizmet etmektedir. Yargısal faaliyetin bir aşaması olan ön incelemenin usulüne uygun olarak, etkin ve verimli bir şekilde uygulanmaması halinde; taraflara adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının tanınmış olduğunun söylenmesi mümkün değildir. 
Bu kitapta, genel olarak; ön incelemenin Türk hukuk sistemine girişi ve yeri, getirilme amacı, mukayeseli hukuk açısından ön inceleme ve bu kapsamda yargılamanın aşamaları, medeni usul hukukuna hakim olan ilkeler açısından ön incelemenin değerlendirilmesi yapılmıştır. Ön incelemenin kapsamı ve zamanı, ön inceleme aşamasında yapılması gerekli olan işlemler, basit yargılama usulünde ön inceleme, ön inceleme aşmasında ikrar, davayı kabul, davadan feragat ve sulh işlemlerinin yapılabilip yapılamayacağı hususu, genellikle yapılan bir hata olarak ön inceleme duruşmasına mazeret bildirilmesi halinde ön inceleme duruşmasının ertelenip ertelenemeyeceği sorunu detaylı olarak açıklanmış, ön inceleme aşamasında karşılaşılabilecek her durum değerlendirilmiştir. 
Yapılan değerlendirmelerde doktrindeki görüşlerden, güncel içtihatlardan ve mukayeseli hukuktan faydalanılmıştır. Yalnızca ön inceleme kurumu değil, genel olarak yargılamanın tüm aşamaları hakkında genel bilgiler veren bu kitap ile okuyucunun ve uygulayıcının ön inceleme aşamasına ilişkin tüm sorularına cevap bulabileceği bir eser ortaya konulmuştur. 

Konu Başlıkları

Genel Olarak Ön İnceleme ve Ön İnceleme Müessesesinin Mukayeseli Hukuk İle Medeni Usul Hukukuna Hâkim Olan İlkeler Açısından Değerlendirilmesi

Ön İncelemenin Aşamaları

Kanun Yollarında Ön İnceleme ve Adalet Bakanlığı'nın Hazırladığı Kanun Tasarı Taslağı Kapsamında

Ön İncelemenin Değerlendirilmesi


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 350
Ağırlık : 350
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺350,00
Tükendi

İstirdat davası, icra hukukundaki şekli hukuk kuralları neticesinde maddi hukuk bakımından meydana gelen zararları bertaraf etmek amacıyla İİK'da düzenlenmiştir. Bu kitapta, aleyhine icra takibi başlatılan borçlunun esasen borçlu olmadığının genel mahkemelerce tespiti imkânını sağlayan istirdat davası hakkında genel bilgilerin yanında, bu dava bakımından özellik arz eden durumlara da detaylı değinilmiştir.

Ayrıca kitabımızda istirdat davasının benzer ve bağlantılı olduğu davalar (kurumlar) ile olan ilişkilerine detaylı şekilde değinilmiştir. Böylelikle istirdat davasının teorik temelinin sağlamlaştırılması ve diğer davalarla (kurumlarla) olan karışıklıkların giderilmesi amaçlanmıştır.

Kitabımızda istirdat davasını ele alırken mukayeseli hukuk (özellikle İsviçre hukuku) açısından da değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ayrıca kitapta Yargıtay kararları sıklıkla ele alınarak uygulamadaki istirdat davasına ilişkin karışıklıklara ışık tutulması amaçlanmıştır.

İstirdat davası, icra hukukundan kaynaklanmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sonlandırır. İstirdat davası, HMK'da geçerli olan delillere ve genel hükümlere göre yapılan yargılamaya tabi ve kendine özgü dava şartları olan bir dava olduğundan, kitabımızda istirdat davasının yargılamasına ilişkin bilgi verilirken hem genel (yazılı) yargılamaya ilişkin hükümler hem de icra hukukuna ilişkin hükümler çerçevesinde açıklamalarda bulunulmuştur.

Konu Başlıkları
İstirdat Davasının Amacı, Konusu, Hukuki Niteliği, Türk Hukuku ve Mukayeseli Hukuktaki Yeri ve Benzer Dava ve Kurumlar İle İlişkisi
İstirdat Davasının Şartları
İstirdat Davasının Yargılama Usulü, Hüküm ve Sonuçları
İstirdat Davasının Takip Türlerine Göre Değerlendirilmesi


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺310,00
Tükendi
Ticaret Hukuku Monografileri

Bu çalışmada ürün sorumluluk sigortasında teminatın kapsamı ve riziko incelenmektedir. Bir sorumluluk sigortası türü olan ürün sorumluluk sigortasında alıcının haklı güvenlik beklentisini sağlamayan bir ürünün, üçüncü şahıslarda bir zarara sebep olması ve meydana gelen bu zararın tazmininin talep edilmesi ile riziko gerçekleşmektedir. Bu noktada sigortacının sigorta teminatı da üretici ya da sigortacıya yöneltilen bu tazminat talebi ile başlamaktadır.

Kanunda zorunlu tutulan haller istisnai olmak üzere ihtiyari bir sigorta türü olan ürün sorumluluk sigortasında teminat, genel şartlara aykırı olmamak üzere tarafların sigorta sözleşmesinde öngörmüş olduğu koşullar dâhilinde sağlanmaktadır.

Bu çalışmada ürün sorumluluk sigortasının daha iyi incelenebilmesi için ilk bölümde ürün sorumluluğu rejimi incelenmiştir. Bu bölümde, ürün sorumluluğunun ulusal ve uluslararası mevzuatta yeri ve bu yasal düzenlemeler kapsamında ürün sorumluluğunun unsurları ele alınmıştır.

İkinci bölümde ürün sorumluluk sigortası ve riziko, üçüncü bölümde ise teminatın kapsamı mevzuat, genel şartlar ve doktrindeki görüşler de dikkate alınarak değerlendirilmiştir.

Konu Başlıkları
Ürün Sorumluluğuna İlişkin Genel Bilgiler
Ürün Sorumluluk Sigortasında Riziko
Ürün Sorumluluk Sigortasında Teminatın Kapsamı


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺195,00
Tükendi
Borçlar Hukuku Monografileri

Avantajları nedeniyle gün geçtikçe daha fazla tercih edilen banka teminat mektupları, asıl borçtan bağımsız ve asli nitelikte olması dolayısıyla diğer kişisel teminat sözleşmelerinden ayrılmaktadır.

Uygulamada sıklıkla kullanılmasına rağmen bu mektupların pozitif hukukumuzda tanımlanmaması ve ayrıntılı bir düzenlemenin de bulunmaması, bunların hukuki niteliğine ilişkin doktrinde farklı görüşlerin ileri sürülmesine ve farklı yargı kararlarının verilmesine neden olmuştur. Bu durum, Yargıtay'ın içtihadı birleştirme kararları ile netleştirilmeye çalışılmış, sonrasında da banka teminat mektuplarının hukuki niteliğine ilişkin doktrinde görüş birliği sağlanmıştır.

Yapılan son kanuni değişiklikler ve uygulamada ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında, teminat mektuplarının farklı açılardan incelenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim, çalışmada ele alınan banka teminat mektuplarının konkordato kurumuna etkisi, bu durumun bir örneğidir.

Bu çalışmada; belirtilen ihtiyaçlara cevap verecek şekilde banka teminat mektupları, uygulamadan örnekler verilerek, yargı kararları ışığında ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Banka Teminat Mektubunun Hukuki Niteliği
Banka Teminat Mektubunun Türleri
Banka Teminat Mektubunun Paraya Çevrilmesi
Konkordatonun Banka Teminat Mektubuna Etkisi
Taraflar Arasındaki Rücu İlişkisi


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 186
Ağırlık : 186
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00
Tükendi

Kambiyo takibinde uygulaması en yoğun olan çeklerle ilgili kanunlardaki yargı kararlarından yararlanmak için uygulayıcının geniş ve derinlemesine araştırma yapması büyük uğraş gerektirir. Oysa uygulayıcının, elindeki çekin öncelikle hukuken kambiyo vasfını haiz olup olmadığını bilmesi, geçerliliği saptandıktan sonra da kambiyo takip hukuku yönüyle takip ve tahsilini kısa sürede sonuçlandırması gerekir. Bu nedenle kitabın ilk baskısından beri anlatım düzeni korunmuş, sorunların olabildiğince yargı kararlarıyla uyumlu biçimde çözümlenmesi yeğlenmiştir.

Kitabın yeni baskısında da; İİK, Çek Kanunu ve TTK'nın ilgili maddeleriyle bağlantılı, güncel Yargıtay ve BAM karar örnekleri eklenmiştir. Özellikle 4.bölüm kapsamındaki "soru/yanıt" bölümüne yeni eklemeler yapılmıştır. Kitabın sonuna da Çek Kanunu uyarınca mahkum olanların cezalarının infazının durdurulmasıyla ilgili 26.03.2020 tarihli 31080 sayılı RG. Mükerrer sayısında yayınlanan 7226 sayılı Kanun'un 49.maddesi eklenmiştir.

Konu Başlıkları
6102 sayılı Ticaret Kanunu Yönüyle Çek
Kambiyo Takibine İlişkin Çek Uygulaması (Soru ve Yanıtlarıyla)
5941 sayılı Çek Kanunu Uygulamasıyla İlgili Kabahat ve Suçlar
Yargıtay Kararları ve Öğreti Görüşleri


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 9
Sayfa Sayısı : 520
Ağırlık : 520
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00
Tükendi

Çalışma yaşamında insan davranışını; bunun birey, örgüt, ekonomi ve toplum üzerindeki etkileri ile birlikte anlamak, açıklamak ve öngörülebilir hale getirmek, bugün ancak birden çok bilimsel disiplinin birlikte çalışarak erişebileceği bir idealdir. Farklı araştırma alanlarının sınırları dahilinde ulaşılan kuramsal derinlik ve kavramsal çeşitliliği, diğer alanların birikimi ile buluşturduğumuzda, konu hakkındaki kavrayışımızı güçlendirecek bir anlam zenginliğine ulaşma kudretimiz çok daha yüksek olmaktadır. Bu nedenledir ki günümüzde, farklı uzmanlıkların bir araya gelmesi ile bilgiyi çoğaltan, ona yeni anlam kapıları aralayan multidisipliner yaklaşım büyük değer görmektedir. Bu, bilimsel yaklaşımın, bilgi çağına en çok yakışan tezahürlerinden biridir.

Bu kitap, böyle bir bakış açısı ile örgütsel davranış alanında önemli kabul edilen konulardan bir seçkiyi, iş hukuku boyutu ile bütünleşik olarak ele almakta; bu anlamda iki bilimsel disipline ilişkin bilgiyi buluşturma misyonu taşımaktadır. Alanının nadir örneklerinden biri olarak hem iş hukuku hem de örgütsel davranış üzerine araştırma yapanlara; nedenleri ve sonuçları ile çalışma yaşamında insan davranışını anlama gereksinimi içerisinde olanlara faydalı olması dileğiyle.

Konu Başlıkları
İş Hukuku Boyutuyla Absenteizm (İşe Devamsızlık) ve Presenteizm (İşte Sözde Var Olma), Dr. İnan Eryılmaz ¦ Dr. Sevil Doğan
İş Hukuku Boyutuyla Çalışma Yaşamında İşe Bağlı Stres ve Tükenmişlik, Dr. Deniz Dirik ¦ Dr. İlke Gürsel
İş Hukuku Boyutuyla İş Yeri Hırsızlığı, Dr. Hilmiye Türesin Tetik ¦ Dr. Hatice Duygu Özer
İş Hukuku Boyutuyla Örgütlerde Kayırmacılık, Dr. Lale Oral Ataç ¦ Dr. Asiye Şahin Emir
İş Hukuku Boyutuyla Örgütlerde Mobbing, Dr. Selin Çavuşoğlu ¦ Dr. Nihat Seyhun Alp
İş Hukuku Boyutuyla Örgütlerde Sanal Kaytarma, Dr. Ali Gürsoy ¦ Dr. Betül Erkanlı Başbüyük
İş Hukuku Boyutuyla Örgütsel Sinizm, Dr. Alper Gürer ¦ Dr. Şebnem Kılıç
İş Hukuku ve Örgütsel Boyutuyla Haber Uçurma (Whistleblowing), Dr. Kemal Eroğluer ¦ Dr. Gizem Sarıbay Öztürk
İş Hukuku ve Örgütsel Davranış Boyutuyla İş–Yaşam Dengesi, Dr. Kemal Köksal ¦ Dr. Dilek Dulay Yangın


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 424
Ağırlık : 424
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺420,00
Tükendi
(TTK 1427)

Sigorta Tazminatı ve Bedelinin Muacceliyeti - Ali Haydar Yıldırım

Kanun koyucu, TTK 1427'de sigorta ilişkisinin niteliğini dikkate alan muacceliyete ilişkin özel bir düzenleme getirmiştir.

Türk Borçlar Kanunu'na göre her borç kural olarak doğduğu anda muaccel hale gelir (TBK 90). Bu hükmü sigortacının tazminat ve bedel ödeme borcu bakımından uygulamak hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir. Sigorta ettirenin, teminat altına alınan rizikonun gerçekleştiğini ispat etmesi, buna karşılık sigortacının da hangi tutarda sorumlu olduğunu ve kime karşı sorumlu olduğunu belirlemesi gerekir. Diğer taraftan hakkı engelleyen, ortadan kaldıran veya geciktiren hususların ispatı için sigortacıya imkan verilmelidir. Bu açıdan sigortacının ödeme borcunun doğması için onun tarafından gerekli araştırmaların yapılması gerekir. Bu araştırma imkanının tanınmaması sigortacının hak etmeyen kimselere veya hak edilmeyen miktarda ödeme yapması sonucunu doğuracaktır. Ancak diğer taraftan, uzayan, bir türlü sonuçlanmayan bir araştırmaysa, sigorta ettiren veya talebe yetkili başka kişilerin menfaatlerine zarar verecektir. Bu kimselerin bir an önce sigortacının yapacağı ödemeye kavuşma beklentileri olduğundan, yapılacak ödemenin gecikmesi hak sahiplerinin menfaatlerinin ciddi ölçüde zedelenmesine neden olacaktır.

Bu nedenle araştırmaların tamamlanması noktasında bir süre öngörülmüş, bunun yanı sıra, yine muacceliyetin gecikmesi nedeniyle sigorta ettiren ve diğer talep sahiplerinin menfaatlerinin korunması için sigortacı avans ödemekle yükümlü kılınmıştır. Tüm bu hususlar kitapta ayrıntılı olarak ve güncel yargı kararları ışığında incelenmiştir.

Konu Başlıkları
Muacceliyet Kavramı ve Muacceliyetin Sigorta Hukuku Açısından Taşıdığı Önem
Sigorta Tazminatı ve Bedelinin Muacceliyetinin Şartları
Sigortacının Avans Ödeme Yükümlülüğü


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺370,00
< 1 2 3 4 5 ... 11 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı