Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi
Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi

Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi (9786257008679)

0,00
Yayinevi : YEM Yayın
Fiyat : ₺150,00


Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın, Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu projeleri kapsamında hazırlanan Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi adlı kitabı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı. 20 Mayıs–26 Kasım 2023 tarihleri arasında düzenlenen Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde yer alan ve koordinasyonunu İKSV’nin üstlendiği Türkiye Pavyonu’nun küratörleri Sevince Bayrak ve Oral Göktaş, Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi’nde, mimarlığın odağını âtıl yapıların yeniden kullanımına doğru kaydırarak mimarlığa taze bir bakış açısı getiriyor. Sevince Bayrak ve Oral Göktaş okuyucuları, “Farklı işlevlere sahip âtıl yapılar yıkılmak yerine, ‘geleceğin laboratuvarı’ olmak üzere dönüştürülebilir mi? Yeni bir mimarlık anlayışı, yapıların, insanları bir arada tutan konteynerler olarak görülmesini sağlayabilir mi? Mimarlık, âtıl yapıların hikâyelerine kulak verebilir mi?” gibi sorular üzerinde düşünmeye davet ediyor. “Biz mimarlar, güzellik ve işlevselliğe dair kalıplarımızdan vazgeçmeyi kabullenebilecek miyiz? Mevcut yapıları yıkıp yenilerini tasarlamaktansa var olanla birleşebilecek tasarımlar yapmaya hazır mıyız?” diye soran Bayrak ve Göktaş’ın, projeye ilişkin görüşleri şöyle özetlenebilir: “..... Elizabeth Fisher, 1979 yılında Evrimin Çuval Teorisi’ni yazdığında, insanlığa ait ilk araç gereçlerden birinin av aletleri değil de bir çuval olabileceğini söylemişti. İlk insanların bitki bazlı beslendiği dönemlerde, öncelikle ihtiyaç duydukları nesne topladıkları yiyecekleri koymak için bir sepet, kap ya da çuval olmalıydı. Ancak bir mağaranın duvarına çizmek için, mızrağıyla mamut avlayan bir adam, çuvalla yiyecek taşıyanlardan çok daha çekici bir sahneydi. Fisher’ın teorisi, sadece insanlığın hikâyesini başka bir perspektiften yeniden anlatmakla kalmaz, kültürel üretimle ilgili, kendinden sonra gelecek teorilerin de önünü açar. İster kurgu için ister mimarlık için yazılmış olsun çuval teorileri, mağara duvarlarından modern kentlere, bize miras kalan tüm imgeleri sorgulamayı ve bu imgelerin değişimine hazır olmayı gerektirir. Bu imgelerin değişmesiyle yapma biçimlerimiz de değişecektir... Ursula K. Le Guin, Fisher’ın teorisini kurguya uyarlar ve kahraman olmayan sıradan karakterlerin, hayatı bütün iniş çıkışlarıyla yaşadığı sürükleyici hikâyeler anlatmayı başarır. Teoriyi Le Guin’in getirdiği noktadan alıp içinde bulunduğumuz krizler çağında temelden bir değişime ihtiyaç duyan mimarlığa uyarladığımızda ise karşımıza şu soru çıkar: Mimarlar olarak, miras edindiğimiz imgeleri yeniden düşünmeye, güzellik ve işlevsellikle ilgili katılaşmış algılarımızda köklü bir değişime hazır mıyız? Bu dönüşüme Kahraman yapılar yerine, kıyıda köşede kalmış, terk edilmiş yapıların öykülerini dinleyerek başlasak nasıl olurdu? Çuval teorisini mimarlığa uyarlamak, bizi tutan, koruyan, iyi hissettiren mekânlara temelde neden ihtiyacımız olduğunu ve onları nasıl inşa ettiğimizi hatırlatır. Mimarlığın Çuval Teorisi, mevcut olanı anlamak ve dönüştürmekle ilgilidir. Sahnede yer alan, insan ya da insan olmayan, maddesel ya da soyut her şey bu teoriye konu olabilir... ..... Bir bina yapmaya başlamak için gerekli ilk eylemler kazmak, hafriyat yapmak ya da boşaltmak değil de dinlemek, eşlik etmek, doldurmak, birleşmek, konuşmak ve mevcuttan öğrenmek olsaydı nasıl olurdu? Yapının kendisi, yeni temelleri ve hikâyeleri içine alacak bir çuval olabilir mi? Tam da gerçek macera başlayacakken düğün sahnesiyle sona eren filmler gibi, yapıların hikâyesi de genellikle inşaat bittiğinde, insanlar içine yerleşmeden önce sona erer. Binaların mimari özelliklerini anlatan fotoğrafların çoğu zaman insansız olması bir tesadüf değildir. Son yıllarda, binaların kullanılmaya başladıktan sonraki yaşamlarını konu edinen araştırmalar artsa da yeni bitmiş binalar ve onların insansız hikâyeleri anaakım tasarım medyasında halen daha çok yer buluyor. İnsan olsun olmasın, sahnede tasarımın parçası olmayan herhangi bir nesnenin, izleyicinin dikkatini dağıttığı düşünülür. Halbuki bu hayatın bir parçasıdır. Tasarladığımız binalarda yaşam, biz mimarlar sahneyi terk ettikten sonra, insanlar binaya yerleştiğinde başlar. Son olarak, tıpkı mimarlık sözcüğünün kökenindeki canlandırma eylemi gibi, mevcut yapılarla içten bir ilişkiyi canlandırmayı öğrenmek elbette zaman alacaktır. Colomina’nın dediği gibi, öğrenmek tamamen evrimle ilgilidir, bir başka deyişle, dönüşen ama bugünden ve geçmişten tamamen kopmayan mutasyonların oluşturduğu gen havuzuyla bağlantılıdır. Teorimiz martıların yüzdüğü terk edilmiş bir yüzme havuzundan doğdu. Hayaletlerle diyaloğumuzun başladığı yer burası. Bu diyaloglar sadece bir havuzun dönüşümüne ilham vermekle kalmadı, aynı zamanda yeni bir mimarlık teorisi kurmamızın önünü açtı. Havuz, kendimizi kahramanlık hikâyesinden çekip çıkarmak ve tıpkı mağara duvarlarına işlenenler gibi, miras edindiğimiz imgeleri dönüştürmek için bir başlangıç oldu. Havuz, Mimarlığın Çuval Teorisi’nin yanıt aradığı şu soruyu ortaya çıkardı: Neden güzel ya da işlevsel olmayan bir binayı yıkmamalıyız? Yanıt, sorudaki ‘güzel’ ve ‘işlevsel’i, ‘anlamlı’ ve ‘zengin kaynaklı’yla değiştirince ortaya çıkıyor. Herhangi bir bina, kalıplaşmış varsayımlarımızı geride bırakıp kendisiyle diyaloğa girdiğimizde, anlamlı bir kaynağa dönüşebilir. Suyunu boşalttığımızda boş bir kaba dönüşen havuzu yıkmak yerine dönüştürdük. Geçmişten kalan mavi mozaiklerini, alüminyum sarı çatı örtüsünü mimari bir üslubun göstergeleri olarak değil ancak bu mekânın bir zamanlar havuz olduğu bilgisini verebilmek için koruduk. Bu aynı zamanda, kamusal bir alan olarak tasarlanmış olmasına rağmen, kampüsün bir zamanlar belediye başkanlarının özel mülkü olarak kullanıldığına dair hikâyeyi de açığa çıkarıyor. Yeni tasarım, hikâyenin kaybolmadan gelecek nesillere aktarılmasına aracı olabilir. Sadece suyla dolu olduğunda çekici görünen bir yüzme havuzu gibi, kamusal bir havuzun da dönüşüm fikrini gerçekleştirebilmek için insanlarla dolmaya ihtiyacı var. Bir zamanlar suyu tutan kap, şimdi insanları içine alıyor, bir arada tutuyor. Mimarlığın Çuval Teorisi, terk edilmiş bir yüzme havuzunun, kamusal bir dinleme ve paylaşma havuzuna dönüştürülmesinden türetildi. İnsanları içine alan bina, gücü temsil eden binadan çok daha önce vardı.” Yayın Yönetmenliğini Erim Şerifoğlu’nun üstlendiği kitabın grafik tasarımını Esen Karol yaptı.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0

Benzer Ürünler
  • Eture - Ecologıcal Desıgn - Plannıng

    Eser; Planlama ve Mimarlık alanlarında yarım yüzyılda yapılmış ve halen süregelen çalışmaların, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilli-bilingual- bir ansiklopedinin özetini kapsayan bir kitaptır. Günümüze kadar incelediğimiz, bildiğimiz kadarıyla dünyada benzeri yoktur.           

    ‘Emarlık Almanak- Ansiklopedisi’nde çevre, sürdürülebilirlik, enerji, su kullanımı gibi konular ağırlık taşımaktadır. Bununla birlikte çalışmaların bütünü ekoloji düşüncesi ile Mimarlık bileşimini özetleyen ‘Emarlık’ adını verdiğimiz temel bir düşünce dizgesine dayalıdır.  Plancı, Mimar, yöneticilerin, yerleşim ve yapı alanında çalışanların karar alan; erk kullananların el kitabı başucu almanağı olmak üzere hazırlanmıştır. ‘Neufert’in mimarlar, ‘Beton Kalender’in mühendisler, Harrison, ‘Anatomi  Atlası’nın  tıpçılar yaptığı görevlere benzer görev yapmasını umduğumuz bu  almanak- ansiklopedi Dünyanın, kirlenme, küresel ısınma ve hastalıklarla yok oluşunu önlemek isteyen yönetici, para sahipleri ve  uygulamacılar için uygulanabilir bir sistemi; düşünce ve davranış düzenini; tanıtarak, nasıl kullanılacağını anlatmaktadır.


    Basım Ayı/Yılı : 2022
    Basım Yeri :
    Baskı Sayısı : 1
    Sayfa Sayısı : 402
    Ağırlık : 402
    En / Boy : 20,5 / 29,5
    Cilt Tipi : Ciltsiz
    Kağıt Tipi : 2. Hamur
    Cep Boy Durumu : 0
    ₺270,00
  • Yeraltının Gizemli Yolları

    İnsanoğlunun son bir asırdır karşı karşıya kaldığı en büyük salgın hastalık, COVID-19 ile kent içinde ulaşım hizmeti veren toplu taşıma araçları bir anda dünyanın en güvensiz alanı haline geldi. Dünyanın birçok ülkesinde kent içi toplu taşıma ulaşımı neredeyse hizmet verememe durumuna gelmiş, bunun yanında insanların özel araçlara yönelmesi sonucunda da kent içi trafik sıkışıklığı, hayatı durdurma noktasına getirmiştir. Geniş istasyon alanlarına, vagon sayıları arttırılmış hızlı tren taşıtları ile son derece modern ve teknolojik donanımlı kent içi metro ağına sahip ülkelerde, bir takım kısıtlamalar olsa bile ulaştırma hizmetinin aralıksız devam edebilmiş olması kent içi metroların önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

    Metro tünelciliği, mühendislikten mimariye, kültürden sanata birçok bilgi ve tekniği kapsayan bir alandır. Doğru tekniğin seçiminden uygulanmasına, metro hattının oluşturulmasından yolcuyu rahatlatacak bir mimari tasarım ile tamamlanmasına uzanan birçok öğeyi barındırır içinde. Gerçekten yerin altında bilinmeyen bir yolda adım adım ilerlemek macera dolu bir yolculuktur. Tünel yapımı sırasında zemin içerisinde boşluk açarak ilerlerken ortaya çıkan, yerin altında ve yeryüzünde değişkenlik gösteren, birçok durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Bu değişken veriler altında sürekli olarak yenilenen mühendislik tasarımları ve hesaplamaları doğrultusundatünel inşaatına devam edilmesi gerekmektedir. Eser, her biri adeta yaşayan proje olarak tanımlanabilecek metro tüneli yapımının yer altındaki kazı safhasını dünyadan örneklerleincelemektedir.


    Basım Ayı/Yılı : 2020
    Basım Yeri :
    Baskı Sayısı : 1
    Sayfa Sayısı : 156
    Ağırlık : 156
    En / Boy : 16 / 24
    Cilt Tipi : Ciltsiz
    Kağıt Tipi : 2. Hamur
    Cep Boy Durumu : 0
    ₺156,80

  • Şehir, şehirleşme, şehirli, şehirlileşme. Neredeyse hepimizin hayatında yeri olan bu kavramları uzman uygulamacılar ve akademisyenlerle konuşup tartıştık. Ortaya çıkan metinleri ise bir araya getirip derli toplu bir şekilde okuyucuya sunuyoruz. İdeal, kültür, sosyoloji, yönetim, hukuk, ekonomi, ritüel, muâşeret, sivil toplum, dil, su, karantina ve geleceğin şehirleri gibi mühim konular üzerine yoğunlaşılıp, günümüzün şehir ve şehirli sorunlarının irdelendiği bu çalışma, şehre dâir sözü olanların sözlerinden oluşmaktadır. Bizim ilmî geleneğimize uygun olarak önce söz meydana geldi, sonrasında ise yazı. Kalemle yazmayı öğreten Allah’a hamd ile başladığımız bu çalışmayı şükürle bitirelim ki arkası gelsin. Çünkü biliyoruz her ne için şükredersek Allah onun daha fazlasını verir. Çünkü şükür ziyâde-i muciptir.


    Basım Ayı/Yılı : 2021
    Basım Yeri :
    Baskı Sayısı : 1
    Sayfa Sayısı : 496
    Ağırlık : 496
    En / Boy : 14 / 21
    Cilt Tipi : Ciltsiz
    Kağıt Tipi : 2. Hamur
    Cep Boy Durumu : 0
    ₺167,09
  • Bir başlangıç kitabı...

    Iglolar, Gökdelenler, katedraller, piramitler, kulübeler... Yapılar çok farklı biçimlerde ve boylarda gelse de paylaştıkları bir özellik vardır. Hepsi bir zamanlar birinin zihninde bir fikir olarak doğmuşlardır. Mimariye giriş niteliğindeki bu kitapta, çevrenizdeki yapıların böyle bir fikirden gerçeğe nasıl dönüştüklerini görecek ve bunu başaran yaratıcı insanları tanıyacaksınız. Basit evlerden devasa gökdelenlere kadar pek çok yapı hakkında ilginç bilgiler edinecek, açıklayıcı resimlerle konuları kolayca anlayacaksınız.


    Basım Dili : Türkçe
    Basım Yeri : İstanbul
    Sayfa Sayısı : 48
    En / Boy : 24,5 / 24,5
    Kağıt Cinsi : 1. Hamur
    Basım Tarihi : 12.2019
    ₺130,00

  • “…yaratılmış her şeye tevhid nokta-i nazarından bakan bir gözün mevcûdattaki âhengi görmemesine, bunu yaratıcıya bağlamamasına imkân var mı? İslâm san’atkârı da mahlûkattaki âhenk ve güzelliğin hakikatine inmekle Hâlikin “san’atlı yaratma” sıfatını keşfetmiş; kâh mahlûka kâh Hâlika teveccüh ederek yaradılıştaki bu güzelliğin, âhengin, nisbetin esaslarını yâni “ilâhî estetiği” keşfe çalışmıştır.”

     

    Basım Ayı/Yılı : 2021
    Basım Yeri :
    Baskı Sayısı : 1
    Sayfa Sayısı : 304
    Ağırlık : 304
    En / Boy : 16,5 / 21,5
    Cilt Tipi : Ciltsiz
    Kağıt Tipi : 2. Hamur
    Cep Boy Durumu : 0
    ₺164,00
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı