Evvel zaman içinde hayat bulan bu öyküler silsilesi, okuru farklı zamanlarda ve farklı hayatlarda unutulmaz bir seyrüsefere çıkarıyor. Yolu kâh Tuna’ya, kâh Konstantin’in Hipodrom’una, kâh Fatih’in İstanbul’una, kâh Tebriz’e, kâh Türkmen yaylalarına uğrayan Evvel Zaman Öyküleri bir atın yüreğinde, bir hükümdarın hayallerinde, bir eşkıyanın öfkesinde, bir devşirmenin nasibinde, bir sürgünün aşkında duruyor. Tarihi bir methiye malzemesi olmaktan çıkarıp insana odaklanan bu öykülerde ruhun amansız çelişkileri, tutkuların getirdiği sürüklenmeler, aşk çıkmazlarındaki dramlar, toplum şartlarının kişi üzerinde yarattığı çatışmalar çarpıcı kesitlerle ele alınıyor.
Tarihî roman sahasının parlak kalemi Hasan Erimez’den bu kez “Doğu öyküleri” literatüründe yer edinecek bir eser... Evvel Zaman Öyküleri; dinmeyen bir heyecanla farklı çağların, farklı insanların ve farklı duyguların içinde bir evvel zaman yolculuğuna akıyor.
“Biz gaza ile yurt tutmalıyız. Uçlara varılmalı, kâfirin dibinde durulmalı, daim kılıç bileyip yüreklere korku salınmalı. Ki cinin şeytana karıştığı bu çağda bir görklü çınar yüceltelim. Daha çok denize, daha çok ırmağa gidelim. Diyâr-ı Rum bizim için yalnız yaylanıp kışlanacak bir yer değil, asırların vadettiği kutlu bir yurttur.” “Bin Yılın Göçü” serisinin ilk kitabı olan Alplar Çağı’nda, Oğuzların Orta Asya’dan başlayıp Anadolu kapılarına kadar uzandıkları büyük göç serüvenini anlatan Hasan Erimez, ikinci kitap olan Gaziler Çağı’nda da başta Kayılar olmak üzere Oğuzların uzun ve kanlı serüvenlerle Anadolu’yu yurt tutmalarını anlatıyor. Oğuzların “Kutlu Devlet”i asırlar sonra nasıl kuruldu? Kayıları ve bütün Oğuz boylarını Anadolu’ya iten o kutsal ülkü neydi? Tarihi değiştiren Malazgirt Savaşı nasıl cereyan etti ve Sultan Alparslan, Anadolu’nun fetih kapılarını nasıl açtı? İlk akıncı gaziler, Anadolu’yu nasıl fethettiler? Kılıç Arslan ve Türk gazileri, Haçlı ordularını Anadolu’da nasıl dağıttılar? Ertuğrul Gazi, Oğuzların asırlardan beri izini sürdüğü Kutsal Taşı nerede buldu? Ve onun cihana hükmedecek bin yıllık ülküsü neydi? Hasan Erimez, bu romanda tarihi değiştiren hadiselerle beraber Oğuzların binlerce yıllık maddî ve manevî birikimlerini de harmanlıyor ve okuyucuları asırların içinden su gibi akacak unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
Dünya üstünde bugüne kadar yaşanmış pek az göç, tarihin seyrini geri dönülmez olarak değiştirmiştir. Bunların başında da Oğuz boylarının göçü geliyor. Daha önce kaleme aldığı Demirdağın Kurtları ve Kutlu Kağanlık -Göktürklerin Doğuşu- romanlarıyla tarihî roman severlerin büyük beğenisini kazanan Hasan Erimez, bu kez de Göktürk Kağanlığı’nın yıkılmasından sonra kaderlerini yeni bir istikamette arayan Türklerin yüzyıllar süren o destansı göçüyle okuyucuların karşısına çıkıyor. İç Oğuz’un Dış Oğuz’a karıştığı, kardeşin kardeşi tanımadığı, sadece düşmanlarla değil, çetin tabiat şartlarıyla da mücadele edilmesi gereken bu göçte, Türklerin başından ne gibi serüvenler geçecek? Kayılar, bu amansız yolculukta hangi tarihî görevi yerine getirecek? Türklerin esenliğini sağlayan “Kutsal Taş” bulunabilecek mi? “Dirlik Ağacı” nerede kök salacak? Binlerce Oğuz’a mezar olan Guzyutan Dağı nasıl aşılacak? Türkler Müslümanlığı nerede ve nasıl kabul edecekler? Tuğrul ve Çağrı Beyler, Oğuz boylarını bir araya getirebilecekler mi? Hasan Erimez; Tanrı Dağları’ndan Anadolu’ya uzanan Oğuz göçünü anlattığı Bin Yılın Göçü -Alpler Çağı-’nda Türk kültürünün maddî ve manevî birikimlerinin nasıl kazanıldığını yüzlerce kaynaktan süzerek okuyucularını unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
“Bir gün gelecek ve bir Gök Türk çerisiyle ordular yeneceğim, göreceksin.”
İlk kitabı Demirdağın Kurtları ile Türklerin Ergenekon’a hapsolmasını ve buradan çıkış mücadelesini anlatan yegane romanın yazarı Hasan Erimez, ikinci romanı Kutlu Kağanlık “Gök Türklerin Doğuşu” ile karşınızda. Uzun yıllar Aparların boyunduruğunda kalan Aşinalar, Bumin Han ve kardeşi İstemi Yabgu önderliğinde Aparları yenerek Gök Türk Devleti’ni kurarlar. Ancak asıl zorluk, bu kutlu kağanlığın kurulmasından sonra başlar. Bütün Türk boylarını tek bir çatı altında birleştirmek isteyen Gök Türkleri hem içerde hem de dışarda çetin mücadeleler beklemektedir. Türk adını kullanan tarihteki ilk Türk devletinin kurucuları, “büyük ülkülerini” gerçekleştirebilmek için kan deryalarından sabırla geçmek zorundalar. Hasan Erimez, tertemiz bir Türkçe ve duru bir üslupla bizi Ötüken Yış’tan Asya’nın dört bir yanına götürerek, Gök Türk Devleti’nin destansı kuruluş mücadelesini anlatıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.