"Now, it is very remarkable that this is so extensively overlooked," continued the Time Traveller , with a slight accesion of cheerfulness, "Really this is what is meant by the Fourth Dimension, though some people who talk about the Fourth Dimension do not know they mean it. İt is only another way of looking at Time. Three is no difference between Time and any of the three dimensions of Space except that our consciousness moves along it. But some foolisg people have got hold of the wrong side of that idea . You have all heard what they have to say about this fourth Dimension?"
“Onların adamları yeterince vahşi değil, sorun bu. Onlar hevesi kırılmış şehir insanlarından oluşan bir kalabalık ve meselenin özü bu. Onlar kâtip, fabrika çalışanları, öğrenciler, medeni insanlar. Yazabilir, konuşabilir, her türlü şeyi üretebilir ve eyleyebilirler ama savaşta zavallı birer amatörler. Fiziksel direnme güçleri yok ve tüm mesele bu. Hayatlarında bir gece açık alanda uyumadılar; en temiz su şirketinin suyundan başka bir şey içmediler; biberonlarını bıraktıklarından beri asla bir günde üç öğün yiyemedikleri olmadı. Süvarilerinin yarısı sekiz ay önce asker olmalarının öncesinde bir ata binmemişlerdi. Atları bisikletmiş gibi sürüyorlar, izle bi’ onları! Oyundaki aptallar onlar ve bunu biliyorlar."
“Geçmişin, hepimize en parlak ve gerçek gelen kısmı kişisel geçmiştir, kişisel hafızadır. Geleceğin en karanlık veulaşılmaz kalması gereken kısmı ise kişisel gelecektir. Bilimsel kehanet, başka neolursa olsun, falcılık değildir. Kimsenininanacak kadar ahmak olmadığı ama herkesin gidecek kadar aptal olduğu o burç yorumlayan mükemmel insanlar, bugünlerdeçok bol olan o yasa dışı tarzda el falı bakan hanımlar, bilimsel kâhinlerle rekabetten korkmamalıdır. Geleceğin elde etmeyiumduğumuz bilgisi bireysel değil geneldir;kişisel irademizi engelleyecek ya da bizi sorumluluklarımızdan kurtaracak bir tür bilgiolmayacaktır.”
Geleceğin Keşfi
Wells, sosyolojik gözlemci rolüne girerek kendini geri çekmeden önce, hayranlık uyandıran bir anlatıcı, Swift ve Edgar Allan Poe’nun veciz dilinin mirasçısıydı...
- Jorge Luis Borges
“Ugh-lomi büyük mağara ayısını öldürmeden önce, insanlar ve atlar arasında pek sorun yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse birbirlerinden uzakta yaşıyorlardı — insanlar nehirlerin bataklıklarında ve çalılıklarda, atlar da geniş çimenli arazilerde, kestane ve çam ağaçları arasında yaşıyorlardı. Bazen küçük bir at, keskin çakıl taşlarıyla öldürülmüş bir leşi yemek için bataklıklara geliyordu, bazen de kabile, bir aslanın öldürdüğü atı çakallardan kapıp gün içinde ziyafet çekiyordu. O zamanlarda atlar, topuk eklemleri biçimsiz, koca kafalı, sert kuyruklu ve boz renkliydiler. Her ilkbaharda, kırlangıçlardan sonra, su aygırlarından önce çayırlar ve tepeler yeşillendiğinde bu topraklara gelirlerdi. Bu zamana kadar az sayılarda geldiler. Her sürüde bir aygır, iki ya da üç kısrak ve bir ya da iki tane tay olurdu ve geri döndüklerinde de Wealden dağlarından kurtlar iner ve kestane ağaçlarının yaprakları sararırdı.” ( Kitaptan )
“Geçmiş Günlerin Hikayesi” ilk olarak 1897 yılında TheIdlerdergisinde üç bölüm olarak yayınlandı.
Taş Devri’nin nasıl bir devir olduğunu keşfederken Wells’in şaşırtıcı hayal gücünün tadını çıkarın.
Fantastik Bir Klasik
Klasik nedir biliyor musun? Herkesin bildiği çok güzel bir hikaye, tüm dünyanın hayranlığını kazanmış bir başyapıttır.
Peki fantastik hikaye nedir biliyor musun? Gizemli, tuhaf yaratıklarla veya şaşırtıcı makinelerle dolu ilginç öykülerdir.
Zaman Makinesi, geleceğe yolculuk yapmaya karar veren bir mucidin hikayesini anlatıyor. Geleceğe gittiğinde karanlıktan korkan barışçıl bir halkla tanışıyor: Eloi'ler. Korkuyorlar çünkü her gece, yeraltının karanlık dehlizlerinden korkunç yaratıklar ortaya çıkıyor: Morlock'lar.
Bu hikaye İngiliz yazar H. G. Wells tarafından yazılmış ve 1895 yılında yayımlanmıştır! Bu kitabı senin de geleceğe böylesine şahane bir yolculuk yapabilmen için uyarladım.
- Fabrice Boulanger
"Gelecek Günlerin Hikayesi" 1897’de The Pall Mall Magazine’de yayınlanan beş bölümünden oluşan bir roman. Wells, 22. yüzyılın Londra'sını distopik bir gelecekte betimliyor. Şehirleşmenin, sınıf savaşı, tıp, iletişim, ulaştırma, tarım teknolojisi vb konular üzerine birçok şey söylüyor. Tabii Wells’in her zaman ki gibi bir sosyolog gözüyle ve anlatımıyla.
Wells’in yaratmış olduğu atmosfer, yıllar sonra yazılacak olan Isaac Asimov'un Robot Serisinin okuyucularına tanıdık gelecektir. Asimov'un öyküleri arasındaki paralellikler dikkat çekicidir."Gelecek Günlerin Hikayesi" distopyanın ilk örneklerindendir.
Wells tıpkı Quevedo gibi, Voltaire gibi, Goethe gibi ve kimi başka yazarlar gibi, edebiyatı iyi bilen biri olmaktan çok edebiyatın kendisi. - Jorge Luis Borges
Artık bir boşluğun içinde değildik. Dibimizde bir atmosfer yükselmişti. Cisimlerin ana hatları nitelik kazanmaya başlamıştı, güçlenmişti ve çeşitlenmişti; tek tük görülen beyaz maddenin gölgeleri hariç, madde artık hava değil kardı, kutupsal görünüm tümden kayboldu. Çıplak ve yığılmış toprağın, geniş paslı bir kahverengiye dönen yerleri, Güneş’in alevlerini uzanmıştı. Kar yığınlarının kenarları, o geniş çoraklıkta coşkuyla var olan tek şey yer yer ufak geçici havuzlar ve su girdaplarıydı. Günışığı, küremizin üstteki iki perdesini bastı ve ortamdaki havamızı yaz ortasına çevirdi, ama ayaklarımız hâlâ gölgedeydi, küre bir kar yığınının içinde duruyordu.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.