Pireler gitsin diye
Saymayı öğrendi kedi.
Sayıları öğrense de
Kovamadı pireleri

Çünkü yaramaz pireler
Bilmiyordu saymayı.
Anladı ki küçük kedi,
Kovmak için pireleri
Pire tasması edinmeli.

Çok sevindi küçük kedi
Öğrenince sayıları.
Öğrenerek başarıyordu
Hayatı tanımayı

Okumayı yazmayı
öğrenmeseydi küçük köpek,
olmazdı iki sözü,
bu dünyaya söyleyecek.

Yüzlerce dostu var,
şimdi küçük köpeğin.
Söyler ona kitaplar,
cevabını bilmecelerin.

Suarez isimli gemi 1670 yılında Galata limanına geldi. Gemide çok önemli bir yazma eser vardı; İbni Sina’nın anatomi çalışması. Eser, Galata’nın arka sokaklarının karanlık adamının eline geçti. Denizci Kasım, kendisine emanet edilen bu eseri sahibine ulaştırmak için çabaladı. Eserin yolu aradan geçen iki asırdan sonra, ressam, arkeolog, müzeci Osman Hamdi Bey’le kesişti. Fakat eser ansızın ortadan kayboldu bir kez daha. Yoksa bu Osman Hamdi Bey’in yarattığı bir gizem miydi? Nihayet, günümüzde, Gölge Hırsız diye adlandırılan biri tarafından çalınan eser, dört arkadaşın katkılarıyla müzedeki yerine döndü. Gölge Hırsız kimdi, İbni Sina’nın bu eserinin macerası nasıldı? Bu kitap bu maceranın peşinden gidiyor.

Emre iki gündür ateşli bir halde bitkin yatıyor. Muhtemelen, kişisel temizliği konusunda yeterince özenli olmadığı için mikrop kapmış olmasının sonucu bu.

Ailesi, ateşi düşmediği için endişeleniyor. Bunun nedeninin Covid-19 olup olmadığını öğrenmek için hastalık kontrol merkeziyle iletişime geçtiler.

Emre’yi hasta yatağına düşüren neydi?

Emre’ye Covid-19 bulaşmış olabilir mi?

Emre’nin hikâyesini, görünmeyen düşmanlarımız olan virüsler, bakteriler, parazitler hakkında şaşırtıcı şeyler öğrenerek okuyacaksınız.

“Biz Çöp Değiliz” Gezegenemiz ve Biz Dizisi’nin ikinci kitabı. İki Turnanın Dünya Seyahati’nden sonra çevre sorunlarını irdeleyen, bu sorunlar karşısında daha aktif bir tavır almanın peşinde koşan, geleceğimizden ödünç aldığımız bu dünyayı bizden sonrakilere sorunsuz devretme peşinde olanların, çevre sorunları karşısında daha duyarlı ve bilinçli olan çocuklarımızın kitabı. Büyüklere ithaf olunur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden uzun ve zorlu yolculuğun tarihin akışı içindeki yerini ve önemini öğrenmek hepimiz açısından son derece önemlidir. Tarihin akışı içindeki yolculuklarını yakından tanıyıp anlamayan ulusların sonunun nasıl olduğunu yine tarih sayfalarında bulmak mümkündür. Geleceği doğru şekillendirebilmek için tarihi doğru kavramak ve tarih bilincine sahip olmak kaçınılmazdır.

Yıkılmış bir imparatorluktan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan zorlu yolculuğun en önemli anlatısı Atatürk’ün kaleme aldığı NUTUK’tur.

Tarihin akışını değiştiren bu yolculuğun önderi,

NUTUK’ta, tarihin yapılışının ilk elden anlatıcısıdır.

Hiç şüphe yok ki sizler de, yetişkinlik yıllarınızda, geleceğin Türkiye Cumhuriyeti’nin aydın insanları olarak Nutuk’un tam metnini okumak ve daha derin anlamak ihtiyacını hissedeceksiniz.

Diliyoruz ki, bu küçük kitap bu yolculuğunuzun başlangıcı olsun, insanlık tarihini ve dolayısıyla tarihimizi akıl çerçevesinde ele almanız için sizlere heyecan katsın.

Bir önceki kitabımızı okuduysanız, Evliya Çelebi ile Boğaziçi'nde bir vapur gezintisi yaptığımızı anımsayacaksınız. Bu Boğaziçi gezisinde, Çelebi bize bildiklerini anlattı, biz de ona bilmediklerini anlattık. Çelebi'den bizi Üsküdar'da gezdirmesini istemiştik. Şimdi Üsküdar İskelesi'nde Çelebi'yi bekliyoruz. Hep birlikte Üsküdar'ı keşfedeceğiz.

Bir başka bilgiye ulaşana kadar, bildiğimiz evrendeki tek uygarlık bizlerin oluşturduğu uygarlık. Adına Dünya dediğimiz, aslında pek de büyük olmayan bu gezegende yaşıyor, insanı ayrıcalıklı kılan akıl sayesinde gezegeni değiştiriyoruz.

İyi hoş da, biz insanlar, çok hassas dengeler üzerine kurulu gezegenimizin geleceğini düşünüyor muyuz? Onu tanıyor, seviyor ve koruyor muyuz? Gerçekler bunu göstermiyor. Gezegenimizi hızla bir yok oluşa doğru sürüklüyoruz. Üstelik bunu, gidebileceğimiz bir başka gezegen olmadığını bilerek yapıyoruz. Eğer böyle giderse, açlık, susuzluk kapımızı çalacak, bir parça yeşil görmek için resimlere bakar olacağız. Gezegen hızla çölleşecek ve bizler yaptıklarımızdan pişman olacak zaman bile bulamayacağız.

Sizleri, iki meraklı turnanın gözünden gezegenimizde bir yolculuğa çıkarıyoruz. Gezegenimizi daha yakından tanımanız, onu daha çok sevmeniz ve korumak konusundaki duyarlılığınızı daha da ileriye götürmeniz için. Turnalarımız gördükleri karşısında çok şaşırıyorlar. Bakalım sizler ne düşüneceksiniz…

Haydi, takılın turnalarımızın peşine ve gezegeni dolaşmaya başlayın. Gördüklerinizi dönünce arkadaşlarınızla paylaşırsınız. İyi yolculuklar.

Bir önceki kitabımızı okuduysanız, Evliya Çelebi ile Boğaziçi’nde bir vapur gezintisi yaptığımızı anımsayacaksınız. Bu Boğaziçi gezisinde, Çelebi bize bildiklerini anlattı, biz de ona bilmediklerini anlattık. Çelebi’den bizi Üsküdar’da gezdirmesini istemiştik. Şimdi Üsküdar İskelesi’nde Çelebi’yi bekliyoruz. Hep birlikte Üsküdar’ı keşfedeceğiz. Yazar Özgeçmişi Erdem Seçmen: 1963 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Çorlu’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Edebiyat öğretmeni olarak çalıştı. Halen, özel bir ilköğretim okulunun yöneticisi olarak, öğrencilerine Türkçe’nin anlam ve değerini, kitaplardan uzak bir yaşamın ne kadar renksiz olacağını anlatmaya çabalıyor. Tiyatroyla ve kültür tarihiyle ilgileniyor. İstanbul tarihi üzerine çalışıyor, kentin tarihiyle ilgili denemeler yazıyor; yazdıklarının olgunlaştığına inandığında yayınlamayı istiyor.

Küçük bir adanın üzerinde bir deniz feneri düşünün. Yıllarca, amansız sulardaki gemilere yol gösternişler fenerin bekçisiyle birlikte. Bir sürü denizcinin yaşamını kurtarmışlar. Sonra bir gün, bir emirle kapatılmış fenerin ışığı ve iki dost ayrılmışlar hüzün içinde.
Yıllar sonra bir gün yeniden buluşan ve yine fırtınalı bir gecede denizcilerin yaşamını kurtaran iki dostun sevince dönüşen hüznünün ve dostluğunun insanı sarıp sarmalayan sıcaklığının öyküsü.

“Evliya Çelebi Boğaziçi’ni görmek isteyince Beşiktaş’tan vapura binip yola koyulduk. Boğaziçi Köprüsü’nü gören Çelebi’nin şaşkınlığı asırlar içinde hızla değişen İstanbul’u görünce yol boyunca devam etti. O bize Boğaziçi’nin geçmişini, biz ona onun görmediği Boğaziçi’nin tarihini anlattık. Gün batarken, sabah Üsküdar’ı gezmek için sözleşerek ayrıldık.”

Çıkartmalı kitaplar dizimizden çıkan “Cumhuriyet’e Adanmış Bir Yaşam Çıkartmalarla Atatürk” kitabı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Atatürk’ün yaşamından kesitler sunmaktadır. Aynı zamanda ülkenin de tarihi olan bu kitap; yaşamını bu ülkeye, cumhuriyete, insanlığa ve demokrasiye adamışlığın öyküsüdür.

Kitabımız “puzzle” mantığıyla hazırlanmış çıkartmalı resimlerden oluşuyor. Amaç çocuklarımızın sayfada verilen bilgiler ışığında, doğru çıkartmayı bulması ve resimleri tamamlaması. Tamamlanan her resim, bizi Cumhuriyet’e bir adım daha yaklaştırıyor.

“Yaşadığımız bu şehri, şu kocaman İstanbul’u tanımıyoruz” dediğinde kardeşim şaşırmıştım. “Nasıl olur?” dedim kendi kendime. İlk işim babamla konuşmak oldu. O da bana önce Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sini okumakla başlayın, dedi.

Seyahatname’nin İstanbul’u anlatan kitabını aldık, yavaş yavaş okumaya başladık. Yaşadığımız heyecanı, sanki Evliya Çelebi ile sohbet eder gibi geçen saatlerin tadını anlatamam. Düş gibiydi. Sanki Evliya Çelebi’nin kapısını çalmış ve “Bize şehrimizi anlatır mısınız?”, demiştik de, Çelebi de anlatmaya koyulmuştu. O anlattı biz dinledik, biz dinledik o anlattı. Düşsel bir yolculuğa çıkmıştık Evliya Çelebi’yle. İşte bu İstanbul yolculuğunu paylaşalım istedik sizinle arkadaşlar.

Yazar Özgeçmişi: Erdem Seçmen
1963 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Çorlu’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Halen, özel bir lisede edebiyat öğretmeni olarak, öğrencilerine Türkçe’nin anlam ve değerini, kitaplardan uzak bir yaşamın ne kadar renksiz olacağını anlatmaya çabalıyor. Tiyatroyla ve kültür tarihiyle ilgileniyor. İstanbul tarihi üzerine çalışıyor, kentin tarihiyle ilgili denemeler yazıyor; yazdıklarının olgunlaştığına inandığında yayınlamayı istiyor.
Şu sıralarda kasaba yaşamını konu edinen öykülerini yazmayı sürdürüyor.

Artık Evliya Çelebi'nin evini biliyorduk. Çelebi bizi bekliyordur, diyerek yeniden yola koyulduk. Geçensefer, Evliya Çelebi'nin Unkapanı semtindeki evine gitmek için Kadıköy'den vapura binmiştik. Bu kez başka bir yolla gidelim dedik ve Ayrılık Çeşmesi durağından Marmaray'a bindik. Her zaman vapurla geçtiğimiz Marmara Denizi'ni yerin altından geçmek farklı bir duygu oldu bizim için. Yenikapı İstasyonu'nda inip bu kez metroya bindik. Haliç'in üzerinde metro için yeni yapılan köprünün üzerindeki durakta inip Unkapanı'na yürümeye koyulduk.

Şifreli çizimlerde gösterilen tuz ve balonun sandıklarla ne ilgisi olabilirdi? Bunların ne anlama geldiğini kamp yaşamında doğayı tanırken öğrendiler, ama öğrendiklerinin onları kötü adamlarla karşı karşıya getireceğinin farkında bile değillerdi.

Doğayla kucak kucağa olmayı düşündükleri kamp, adım adım çözdükleri şifrelerin peşine düştüklerinde kötü adamların yakalanmasını sağlamak için yapılan heyecanlı bir takibe dönüştü. Öylesine heyecanlı bir takipti ki, içinde bulundukları tekne fırtınaya yakalandığında bile düşündükleri fırtına değil, kötü adamların teknesinden önce kampa varabilmekti.

İlk kitabın kahramanları Zeynep, Meriç, Ege ve Genco bu kitapta da uluslararası eski eser kaçakçılığı yapan bir şebekenin peşine düşerler. Onların şifrelerini çözer ve suçluların yakalanmasına yardımcı olurlar.

"Dört arkadaştılar. Karlı ve soğuk bir İstanbul gecesinde, yıllardır terk edilmiş olarak duran eski köşkte kırmızı bir ışığın yanıp söndüğünü gördüler. Bir yanılsama zannettikleri ışığın gerçek olduğunu anlayınca korku ve şaşkınlığı aynı anda yaşadılar. Merak korkuya galip gelince, köşkteki kırmızı ışığın gizemini çözmeye karar verdiler. Aldıkları kararın, onları tehlikeyle burun buruna getirecek bir maceraya sürükleyeceğinin farkında bile değillerdi. "

Erdem Seçmen'in 7 yaş ve üzeri çocuklar için yazdığı "Hata Yapabilirim" isimli kitap hata yapmanın hayatın sonu olmadığı, düzeltilebilir bir durum olduğu ana temasını taşımaktadır.
Hata yapmadan doğruya ulaşmak neredeyse imkansız. Bir insan olarak, bir çocuk olarak doğruya, iyiye mükemmele ulaşmak istiyorsak çalışmalıyız. Çalışırken elbette hata yapacağız. Ancak hatalarımızdan ders aldığımız sürece doğruya, iyiye ulaşabiliriz.

Su damlası doğanın kendi döngüsü içinde oradan oraya savrulmaktadır. Önce soğuk bir yörede kar olarak toprağa düşmekte, eriyip toprağın derinliklerinde temizlenip yeryüzüne çıkmaktadır. Daha sonra yaramaz bir çocuğun su ihtiyacını gideren damlacık, onun vücudundan tekrar doğaya dönerken başından birçok macera geçmektedir. En son kendisini okyanusta bir damla olarak bulan bu su damlası orada da yeni maceralara hazırlanmaktadır.

Genel olarak ortak sorunumuzu “Birbirimiz dinlememek” olarak tanımlayabiliriz. Bunu yaparak neler yitirdiğimizi düşünebiliyor musunuz?

Kitapta iki öykü yer alıyor. “Film Başladı” ve “Metin Kayboldu”. Her iki öyküde de birbirini dinlemeyen arkadaş gurubunun başına gelenler esprili bir dille anlatılıyor.

Çıkartmalı kitaplar dizimizden çıkan "Çikartmalarla Trafik" kitabı trafik kurallarını, yaşamın içinden örneklerle, eğlendirerek öğretmeyi amaçlıyor.

Kitabımız "puzzle" mantığıyla hazırlanmış çıkartmalı resimlerden oluşuyor. Amaç çocuklarımızın sayfada verilen bilgiler ışığında, doğru çıkartmayı bulması ve resimleri tamamlaması. Tamamlanan her resim, birçok trafik işaretini ve kullanım alanlarını gösteriyor.

Kitabımızda araçlar, trafik, ulaşım gibi konularla ilgili ilginç tarihi bilgilerin, görsel malzeme ile verildiği "bilgi kutucukları" da var.

Dizinin daha önceki kitaplarını okuduysanız, Evliya Çelebi ile Boğaziçi’nde bir vapur gezintisi yaptığımızı ve en son Üsküdar’ı gezdiğimizi anımsayacaksınız. Bu kez Kadıköy ve Adalar’ı gezeceğiz. Tarihi bir gezi olmakla birlikte doğal güzelliklerini ve yaşayan kültürünü de keşfedeceğiz.