ARKA KAPAK YAZISI

İlk kitabımız “Onlar’ın Öyküsü”  için bu yolculua çıktıımızda büyük hayallerimiz vardı... O hayallere ulaştık ve maddi imkansızlıklar yüzünden okuyamayan tam 126 kız çocuumuzu okuttuk. Bu mutluluk beni daha da umutlandırdı ve elinizde tuttuunuz ikinci kitabı hazırladık. Yine mesleinde çok deerli ve zirvedeki oyuncular, sunucular ve cemiyet hayatının gencecik isimleri öyküler kaleme aldı. ‘‘Bizim Öykümüz’’ ün satışından elde edilen gelirle yine okuyamayan kız çocuklarımızı okutacaız. 

Ali Keçeli  ‘‘Müzeyyen: Hayalinin Peşinden Koşan Kız’’

Bensu Soral  ‘‘Leyla’’

Birce Akalay  ‘‘Kimsin Sen’’

Dilan Çiçek Deniz  ‘‘Çiçek’’

Ebru Akel  ‘‘İlk Aşkım’’

Elifnaz Albayrak  ‘‘Yolculuk’’

Erkan Kolçakköstendil  ‘‘Sus’’

Gökçe Bahadır  ‘‘Kırmızı Eşarp’’

Gupse Özay  ‘‘Delikanlı’’

Oylum Talu  ‘‘Daha Çok Erken’’

Ömür Sabuncuolu  ‘‘Karla Gelen Mutluluk’’

Şebnem Bozoklu  ‘‘B-14’’

Yasemin Özilhan  ‘‘Ben’’

Yasmin Gülman  ‘‘Önceki Ben, Sonraki Sen’’

₺118,30

Arka Kapak Yazısı

Buğra Gülsoy, bir ilk romandan beklenmeyecek bir kurgu ustalığı ve işlek bir dille okurlarına ilginç bir hikâye anlatıyor. Okurların sayfalar akıp giderken alacağı edebiyat tadını tahmin edebiliyorum.  

ZÜLFÜ LİVANELİ

“Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları. Her şeye karar veren suyun akışıdır Sabri, bunu unutma,” demişti Tevfik Öğretmen. Genç olmamın vermiş olduğu bilgisizliği kibirlerimin ardına saklamıştım: “Her türlü biri diğerini yiyecek, ne anlamı var ki?” Gözleri üzerine oturan tebessüm sorduğum soruya değil, kendi cevabına aitti: “O zaman sen de suya girme”. Suya girmemek mi? Bir korkak olarak mı yaşamam gerektiğini söylüyordu bana? Bu satırları yazarken ne demek istediğini biliyorum şimdi. Ama her şey için çok geç artık. Nereden bilebilirdim ki; kendi zamanımda yaktığım bir kibritin benden sonraki zamanları kasıp kavuracağını. Bir insanın asla şahit olmaması gereken şeylere tanık olan ben, tüm kıyametlerin nedeni oldum. Bütün zaman benim yüzümden çöktü!

Önce dünyaya atıldım, sonra da dünyadan.

Güneşin Battığı Yer, 1912

DETAYLAR

Sayfa Sayısı : 216

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III.Hm Enzo 55gr.

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr.

Yazar : Buğra Gülsoy 

Kitap Adı : Birinci Kıyamet

 

₺99,40

Siz hiç 20 yaşında yeniden yürümeyi öğrendiniz mi? 

Her insanın hayatında bitmeyen geceler vardır, peki siz hiç üç gün enkazın altında öylece beklediniz mi? 

Siz hiç kocaman bir kenti kaybettiniz mi? 

Siz altında hatıralarınız olan ağaçları denizin metrelerce altında ziyaret edip denizin altında kalan dostunuzun evinin ziline bastınız mı? 

Siz hiç yaşadığınız kentte hayatta kalan insanlara dostlarınızın yaşayıp yaşamadığını sormaya cesaret edemediğiniz günler yaşadınız mı?

Ben hepsini yaşadım. 

Siz hiç dünyanın en zor ve uzun yolları arasında gösterilen 508 km’lik Antik Likya Yolu’nu 75 gün dağlarda kalarak yürüdünüz mü? 

Siz hiç bir karıncadan ilham alıp dünya rekoru kırdınız mı?

Siz hiç engel dediğiniz şeylerin üzerinden atlayıp dünyanın dört bir yanından gelen milli sporculara moral ve motivasyon kaynağı oldunuz mu?

Size, sizi hiç tanımayanlar “Sen gerçek misin!” diye sordu mu?

Siz hiç acıyı bal eyleyip insanlara sundunuz mu? 

Ben bunların hepsini yaptım ve bu kitapta yazdım.

HAYAT ONU YAŞAMAYI BİLEN 

 

CESUR İNSANLARINDIR.

 

Sayfa Sayısı : 136

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Şevval Ulusoy

₺75,60

ARKA KAPAK YAZISI

 

“Onur Gökşen’i samimi bir yazar olarak tanıyorum, belgesel niteliğinde, esprili ve kaygılı hikâyeleri var. Bunları okurken artistik çabasını çok güzel gizliyor, hatta bunu fark etmiyorsunuz bile. Benim kanaatim, bu en güzeli. ‘Ne güzel anlatmış, ne güzel yazmış’ı unutturacak kadar duygusal malzemesi olması, elbette şans değil. Buna uğraş denir. Uğraşıyor adam. Yani uğraşmış hep, arsada top oynarken de “N’oluyor lan burada?” diye uğraşmış. Başına gelen her şeyde uğraşmış, düşünmüş, biriktirmiş. Bence bu birikenleri cebe atıp gideceğine yazarak paylaşması, bu zanaata âşık oluşu okuyana ‘Oh be’ dedirtiyor. Kaplama nostalji ve kaba güncel eleştiriye mesafesi, huysuz ama yine de umutlu bakışı, hikâyelerini sevdiriyor.”

Cem Yılmaz

Sağımız solumuz ormanlarla dolu muhteşem bir yoldan eve dönüyorduk ama orasının evimiz olmadığını biliyorduk. Kadıköy’ü, çocukluğumuzu özlüyor, bunu kendimize bile anlatamıyorduk. 

Arabada Cengiz Kurtoğlu şarkı söylemeye devam ediyor, Ermeni bir doktor New York’ta elli yıldır vatanını düşlüyordu.  

 

Sayfa Sayısı : 160

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺63,70

“Onur Gökşen’i samimi bir yazar olarak tanıyorum, belgesel niteliğinde, esprili ve kaygılı hikâyeleri var. Bunları okurken artistik çabasını çok güzel gizliyor, hatta bunu fark etmiyorsunuz bile. Benim kanaatim, bu en güzeli. ‘Ne güzel anlatmış, ne güzel yazmış’ı unutturacak kadar duygusal malzemesi olması, elbette şans değil. Buna uğraş denir. Uğraşıyor adam. Yani uğraşmış hep, arsada top oynarken de “N’oluyor lan burada?” diye uğraşmış. Başına gelen her şeyde uğraşmış, düşünmüş, biriktirmiş. Bence bu birikenleri cebe atıp gideceğine yazarak paylaşması, bu zanaata âşık oluşu okuyana ‘Oh be’ dedirtiyor. Kaplama nostalji ve kaba güncel eleştiriye mesafesi, huysuz ama yine de umutlu bakışı, hikâyelerini sevdiriyor.”

Cem Yılmaz

Dedem –herhalde üzüntüsünden– sigarası biter bitmez paketten bir sigara daha çıkardı, o sırada Mert geldi 

 

Sayfa Sayısı : 160

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

 

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺71,40

ARKA KAPAK YAZISI

 

“Onur Gökşen’i samimi bir yazar olarak tanıyorum, belgesel niteliğinde, esprili ve kaygılı hikâyeleri var. Bunları okurken artistik çabasını çok güzel gizliyor, hatta bunu fark etmiyorsunuz bile. Benim kanaatim, bu en güzeli. ‘Ne güzel anlatmış, ne güzel yazmış’ı unutturacak kadar duygusal malzemesi olması, elbette şans değil. Buna uğraş denir. Uğraşıyor adam. Yani uğraşmış hep, arsada top oynarken de “N’oluyor lan burada?” diye uğraşmış. Başına gelen her şeyde uğraşmış, düşünmüş, biriktirmiş. Bence bu birikenleri cebe atıp gideceğine yazarak paylaşması, bu zanaata âşık oluşu okuyana ‘Oh be’ dedirtiyor. Kaplama nostalji ve kaba güncel eleştiriye mesafesi, huysuz ama yine de umutlu bakışı, hikâyelerini sevdiriyor.”

Cem Yılmaz

“Mert, Mert! Baksana televizyona çıkmışız!” 55 ekrandı televizyonumuz, şimdiki gibi her evde 155 ekran televizyon yoktu o zamanlar. Mert’le babam koşarak televizyonun yanına geldiler.

Ama kamera beni tam Mert’e kafa atarken çekmişti. Babam bunu gördü, “Orda da mı kavga ediyorsunuz, siz niye böylesiniz!” diye sinirlendi hemen. Babam da bir garipti, iki oğlu televizyona çıkmış, gurur duyacağı yerde azarlıyordu bir de.

Sayfa Sayısı : 160

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺70,00

Sayfa Sayısı : 168

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺115,50

Bu kitabın yazarı, ilişkiler hakkında iyi bir şey duymak istiyorsanız kitabı tekrar rafa koyup arkadaşınıza kahve falı baktırmanızı öneriyor. Fakat eğer gerçekleri duymaktan korkmuyorsanız bu kitap bir nebze de olsa size yardımcı olabilir. Merak ettiğiniz her şeye bir cevap verdiğimi iddia etmemekle birlikte asla kabullenemediğimiz, etrafımızdaki insanların da üzülmeyelim diye asla söyleyemedikleri çoğu şeyi duymak belki hoşunuza gitmeyecek ama ben gerçekleri duymanız için kendi adıma bu riski alıyorum. Kitap flört, ilişki ve ayrılık süreçlerinin erkek gözünden, mümkün olduğunca dürüst ve karşı tarafla empati kurmaya çalışarak tanımlanmasını ve bu süreçlerde yaşanan 

bazı önemli merakları gidermeye çalışırken bir yandan da soruları cevaplamayı amaçlıyor. Umarım başarır.

Sayfa Sayısı : 136

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺63,00

“Hani bir işe girersin, yıllarca kendini paralarsın 

ve artık terfi etmen gerektiğini düşündüğün o an 

insan kaynakları yöneticisiyle bir odada kariyerinin 

geri kalanını konuşurken bulursun kendini. İşte 40 o odadır! 

40 odasında oturur karşına hayat, o güne kadar yaptığın doğruları, yanlışları tek tek önüne koyar. Lafını söyler ve seni o odada seninle baş başa bırakır. Kariyerinin bundan sonrası ya hayal kırıklığıdır ya da sevinç çığlığı. Ama son tahlilde 

o odaya girene kadar yaptıklarının toplamıdır kazancın 

ya da ödeyeceğin acı bedel.”

 

“Bazen bir kapı kapanırken öyle bir kapı açılır ki 

hayatınız değişir! O yüzden kapanan kapıların ardından umutsuzca bakmaktan vazgeçin!”

 

“Yalnızlık etrafında, hatta hayatının içinde var olduğunu sandığın insan sayısıyla alakalı bir şey değilmiş... 

Asıl ve en büyük yalnızlık sana kendini yalnız 

hissettiren insanlarla olmakmış.” 

Sayfa Sayısı : 104

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺63,00

BEŞİKTAŞIN MİMARLARI

Rıdvan Akar

Beşiktaş’ın Dervişi Süleyman Seba

Türk spor tarihinin yaşayan en saygın ismi olduğu konusunda tüm spor kamuoyunun görüş birliği içerisinde bulunduğu Seba, hem Türk futbol tarihinin son 70 yılının yaşayan canlı tanığı hem de Beşiktaş tarihinde “Şeref Bey”, “Baba Hakkı” ile birlikte oluşan sacayağının yaşayan efsanesidir... Seba; bugün, o geleneğin son temsilcisi olarak, Beşiktaş Kulübü’nün resmi sitesinde “Beşiktaş Duruşu” diye kabul edilen değerleri, kişiliğinde cisimleştirmiş bir abide olarak anılıyor.

Seba’nın yaşam öyküsü kimi sırlar ve gizlerle örülüdür. Zira mesleği Milli İstihbarat Teşkilatı’nda memurluk olan Seba, hayatının iki parçasını bütün popülaritesine karşın titizlikle parlak neon ışıklarından uzak tuttu. Mesleğini ve sevdalarını hiçbir zaman karıştırmadı, konuşmadı ve anlatmadı.

Seba, Beşiktaş tarihinin en başarılı ve en etkin dönemine başkanlık yaptı. Bu 16 yıl içinde Beşiktaş tam beş kez lig şampiyonluğu yaşadı. Futbola, rakibe saygı, dürüstlük, tevazu, gençlere fırsat, sözünün eri olmak ve belki de en önemlisi “Şerefli ikinciliklerle övünmek” gibi değerleri kazandırdı ve yaşattı.

Bu kitapta sadece Süleyman Seba değil, onun yaşamının bütün önemli kilometre taşlarının tanıkları olan 100’den fazla isim de Seba’yı anlattı.sa 

Sayfa Sayısı : 304

Ebat : 13.5x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺128,10

soğuk ve şehirlerarası 

otobüslerde vazgeçtim

çocuk olmaktan

ve beslenme çantamda

otlu peynir kokusuydu babam... 

 

Sayfa Sayısı : 80

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 60gr

 

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺60,90

 

Hercai, sıradan, süssüz, dümdüz insanları bir o kadar naif hikâyelerin içine salıyor…

Gözünüzde canlanıyorlar hemen…

İştah kabartan, ağız sulandıran, hem içten hem vicdanlı adamlar, kadınlarla tanışıyoruz… Tanıdık, akraba yapıyoruz onları…

Aklımızca, yettiğince yardım etmeye çalışıyoruz; biraz merhamet ve başlarına bir şey gelmesin duygusuyla…

Aslına bakarsanız kendimizi okuyoruz “satır aralarında.”

Kolaylıkla anlıyoruz olup biteni, belki de bizden birilerini.

Ozan Güven 

 

Sayfa Sayısı : 240

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺102,90

Siz onu aktör olarak tanırsınız ama o Çukurovalı gizli bir yazarmış meğer. 

Bizim Çukurova’nın geçmişine hüzünlü, komik ve sevgi dolu bir yolculuk... Ben okudum, bayıldım, umarım siz de hayran kalırsınız.

                                                         

Sinemacı-Yazar Arif Keskiner

 

Tanıdığım en delikanlı birkaç Adanalıdan biridir Levent. Okurken beni Adana’nın çok güzel yıllarına götürdü. Henüz kimsenin kimseyi kırmadığı, henüz hiç kimsenin ölmediği yıllara... Sevgili dost Levent, “kendisi” gibi yazmış her satırı; samimi, “harbi”, yüreğinden geldiği gibi, dostane...

 

Toyota CEO’su Ali Haydar Bozkurt

Sevgili Levent beni terapi divanına yatırdı.

50’li 60’lı yılların Adana’sından bu günlere gelirken sadece Adanalı olanlar değil, eminim her okuyucu kendinden çok şey bulacak, o masum, naif, sıcak, güzel, mutlu çocukluk ve gençlik yıllarına seyahat edecek.

 

Prof. Dr. Mansur Beyazyürek 

Sayfa Sayısı : 160

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺71,40

… Aşk bazen sadece biter. 

Kursakta izi kalır. 

Her hikâye kendi gerçekliğini içinde saklar. Yazarken hayal gibidir, okurken gerçeğin taa kendisidir. Herkesin bir hikâyesi vardır; eksik ya da yarım kalmış, başlamadan bitmesi gerekmiş… Canı yanıp susulmuş, kan kusup kızılcık şerbeti denilmiş. Kimi hayatı teğet geçip ölümle sınanmış, kimi “hasretinden prangalar eskitmiş”… Hikâye bu ya; sonunda herkes eksik kalmış, tamamlanmamış duygular, yaşanamamış aşkların diyarında kursakta kekremsi bir tat bırakmış.  

 

Sayfa Sayısı : 192

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺86,80

Karılar-Kocalar, hayatın içinden, Umur Bugay’ın kaleminden çıkan mizah yüklü hikâyelerden oluşuyor. 1970’lerden başlayarak Türkiye’nin orta halli ailelerinin hikâyelerine yönelen Bugay, Karılar-Kocalar kitabında da mizahını aynı tatla devam ettiriyor.

 

Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı, Pisi Pisi, Yoksul, Davacı, Düttürü Dünya, Postacı, Aslan Bacanak gibi unutulmaz filmlerin senaryolarını yazan Umur Bugay Bizimkiler dizisiyle ün kazanırken, dizi uzun yıllar TV’de kalarak nam salmıştır.

 

Bugay daha sonra Yazlıkçılar ve devamında Saygılar Bizden, Oğlum Adam Olacak, Komşu Komşu, Koltuk Sevdası TV dizilerinin senaryolarıyla 90’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar büyük ilgi gördü.

 

Karılar-Kocalar’da;  uzun yıllarını Türkiye’nin orta halli mahallelerinde geçiren Umur Bugay, tanık olduğu orta halli insanların hikâyelerini mizahla harmanlıyor. Okurken kâh gülecek kâh eğleneceksiniz; mizahın inceliğiyle bazen de düşüneceksiniz.

Sayfa Sayısı : 168

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt / İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt / Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺77,70

Bin yıllar boyunca görmezden gelinen kadınları yoktan var eden yeni tarihçilerin taze bir metodoloji ile resimdeki boşlukları doldurmaları gerekmektedir. Bu revizyonist tarih, geçmişte kaleme alınmış “şanlı” savaş vakanüvisciliğe meydan okuyarak yeni bir sosyal tarih anlayışı geliştirir. Kadın tarihi burada başlamaz elbet, başlangıçtan beri vardır, ama görünmez kadınlar bundan böyle sayfalarda yeniden hayat bulacak, “eş, anne, metres” rolünden başka rollere de bürüneceklerdir. “Kadın doğulmaz, kadın olunur” diyen Simone de Beauvoir gibi müthiş kadınlar ikinci(l) cinsiyet olmayı reddetmiştir- işbu kitap böyle bir ruhun meyvesidir.

Elinizde tuttuğunuz kitaptaki biyografiler ataerkil tarih anlayışına tepki olarak ortaya çıktı. 

Sayfa Sayısı : 360

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol

 

₺148,40

 

Celil, çoğunu anahtar deliğinden gözetlediğim cümlelerini size emanet etmeye karar vermiş. “Elveda”ya “Eyvallah” demenin, diyebilmenin koşusunda nefes nefese satırlar var elinizde. Her birini çocukluğuyla sarmaş dolaş yazması gönlümden de gözümden de kaçmıyor, bilinsin isterim. Koş kardeşim sonsuzluğa. Bir kitapta, bir filmde, bir oyunda hep kavuşacak eyvallahlarımız nasıl olsa.

 

Cem Davran

 

Celil, okuyucularının çok sevdiği o şiirsel anlatımıyla özgün bir üslup yarattı. Aktörlükten gelen o müthiş duygu aktarımı kabiliyeti yazıya dönüştüğünde ortaya çıkan metinler çok sevildi. Ne mutlu bize ki sonunda o metinler bir kitaba dönüştü ve okuyucusuyla 

buluşuyor...

Candaş Tolga

 

Güzel kardeşim, Celo’m,

Bilirsin, ben senin kardeşliğini, yüreğini, insanlara davranışını hep çok sevdim. Sen biliyor musun, bilmiyor musun bilmiyorum ama ben senin kalemini de çok sevdim!

Hakan Altun

 

Birçok yazısını yayımlanmadan önce okuma ayrıcalığını yaşadım. Her birini okuduğumda heyecanlanıp, işte bu en güzeli oldu, diye tepki veriyordum. Sonunda anladım ki her seferinde yine “en güzeli” yazacak. Yaz Celo! Sen yazdıkça ben bestelerim, şarkılar birikir.

 

Selçuk Basa

 

Sayfa Sayısı : 136

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 60gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul 

₺73,50

“Otuza yaklaşmaktayım… Bugüne kadar ne yaptığımı düşündüm. Bir sıfırdan başka netice alamadım. Hayatta hiçbir şey yapmış olmamak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı? Son zamanlara kadar ‘Fena bir şey yapmıyorum ya!’ der ve kendimi temize çıkarmaya çalışırdım. 

 

Fakat hadiseler gösterdi ki, fena olmayışım tesadüf eseriymiş, fırsat düşmemiş, zaruret olmamış.

Nitekim hayatın ilk çelmesinde yuvarlanıverdim. İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. 

Bende bu fena cevher fazla miktarda mevcutmuş. Belki herkeste var… Fakat insan olan onu söküp atmasını, yahut boğmasını biliyor… Dokunmadan bırakmak, bir gün başını kaldırmasına meydan vermek olur…”

Sayfa Sayısı : 328

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺70,00

“Kafasından hatıralar birbirini kovalayarak 

geçmekte idi. Bütün hayatında kendine göre bir iş bile yaptığını hatırlamıyor, bu ömrü başka birinin yaşadığını sanıyordu. Çocukluğu, delikanlılığı, etrafıyla olan münasebetleri hep yabancı bir dünya ile yapılan temaslara benziyordu. 

Şimdi o, kendine bu kadar uzak bulduğu bu dünyada, ne kadar müthiş azaplar çekiyordu! Bunlara ne lüzum vardı? Neden böyle korkunç çemberler onu sımsıkı bağlıyor, neden ona yavaş yavaş, sindire sindire en öldürücü işkenceler yapılıyordu? Ne için, kim için?” 

Sayfa Sayısı : 312

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55 gr

Cilt Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺67,20

"Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler, bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sukutu, ne inkisar kalır...

 

Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.”

Sayfa Sayısı : 184

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺46,20

Küçük şeyleri küçümsemek, bireyin kibirli olması ve varoluş sürecini tamamlayamamasıyla ilgilidir. Kibir; insani, sağlıklı ve mantıklı bir şey değil. Kibirli insan, küçük mutlulukları küçümseyen ve hor görendir. Aslında kibrinden dolayı güzel ve büyük bir mutluluğun varlığından bile habersizdir ya da bunu fark edemiyordur. Fakat zaman acımasız ve bilinmezdir. İnsan ne olduğunu bilmeli; çünkü yarın öbür gün hayat değişebilir ve fikirlerimiz de bu doğrultuda şekil değiştirebilir. İnsanın kendisine sunulanla yetinmesi, küçük şeyleri küçümsememesi mutluluk kaynağıdır. Bunu görmek için gözümüzdeki at gözlüğünü çıkarmalıyız ve kibrimizi yok etmeliyiz. O zaman yaşam; kalbinizin rehberliğinde daha keyifli, huzurlu ve neşeyle yol almanızı sağlayacaktır.

                                                      

Değerli ve özel olduğunu fark etmelisin, üzüntü çemberine girip hayatı kaçırdığını unutma! Çünkü üzüldükçe, acı çektikçe dünya durur, hiçbir şeyin tadını çıkaramazsın. Hadi, çemberin dışına çık; zamanı yakala ve tadını çıkar!

 

Umut, şüphe, şans, bilgi, deneyim, dostluk… Yaşam, zaman akışı içinde kişide bir benliğe bürünür. Fakat bazen kolay değildir gerçek benlik ve korkularla yüzleşmek, bunları çözümlemek. Elbette cesaret gerektirir; cesaretliysen yüzleşir, iyileşirsin. 

 

Sayfa Sayısı : 152

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺71,40

ARKA KAPAK YAZISI

 

Önemli olmak ile “değerli” olmak arasındaki ayrımı yaşamına taşımış bir dostun kaleminden dökülmüş, son yıllarda okuduğum en “samimi” kitap. 

Aret Vartanyan

  

Gerçek, yardımsever; iyiliği, doğruluğu ve dürüstlüğü benimsemiş karakterler, yaşattıkları samimi paylaşımla beni kurgu dünyasından çıkarıp günlük okuyor havasına büründürdü. Teşekkür ederim.

 Meltem Cumbul

                                                                                                                                                

Fatih Türkmenoğlu’nun yazdığı her bir hikâye sizi dönemlere, zamanlara, kendi iç dünyanıza götürüyor. Yokluğun, yoksunluğun sokaklarından kadınların var olma hikâyesine uzanan bu uzun yolculukta, her bir hikâye birbirinin içinden geçiyor.

Mert Fırat

 

Fatih Türkmenoğlu, kıyıda kalmış kadınların hikâyesini anlatıyor. İyi bir seyyahın kavrayışıyla ABD’den Türkiye’ye kıyıları gözler önüne seriyor.

Özgür Mumcu

 

Bir çırpıda değil bir yudumda bitirilecek kitap Her Perşembe Saat 4’te. Hikâyeleri okurken her bir karakter sizde hayranlık uyandıracak.

Tan Sağtürk

 

Gürül gürül akan, aynı anda hüzünden neşeye geçebilen, her biri roman tadındaki  hikâyelerinden, sadece hayatı bir kasırga gibi yaşayan kadınların değil, erkeklerin de etkileneceğinden eminim!

Tuluhan Tekelioğlu

 

Engin insan gözlemcisi olan Fatih Türkmenoğlu’nun karakterleri sizlere çok tanıdık gelecek, güneş gibi içinizi ısıtacak, cesaret ve umut dolduracak.

Pelin Batu

  

Sayfa Sayısı : 176

Ebat : 13.5 x 19.5

Kağıt/İç Baskı : III. Hm Enzo 55 gr

Cilt / Kapak : Amerikan Bristol

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺42,70

 “Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

 

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’ 

“Hangi bilgi?”

“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’

“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin bana bu bilgiyi.’’

“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’

“Getirdim efendim.’’

“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’

“Böldüm.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’ 

“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’

“Açtım efendim.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Hiç.’’

“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir. Çekirdeğin içindeki boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki özü göremezsin ama o oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir. Her şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen... Sen O’sun işte.’’  

 

Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım mücadelesinin içinde bulur.

Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir yazar ve felsefeci olan karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder.

İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.

 

Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği romanlarının ardından bu kez Nigâhdar ile okuyucuyu Hallâc’ı Mansûr’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin derinliklerine sürükleyerek, tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin iç içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor. 

 

Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur... 

                                                       İmam Rabbani - 1500, İslam âlimi ve tasavvuf önderi.

Atomun büyük kısmı boşluktur.

                                                       Ernest Rutherford - 1911, deneysel fizikçi. Nükleer 

                                                       fizik araştırmalarının öncüsü. Rutherford, atom 

                                                      modelini bulmuştur. 1908 Nobel Kimya Ödülü sahibi.

 

Sayfa Sayısı : 536

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III.Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺269,50

‘Ormana kırk gece yağdırdım,

Ağırlığı bal, hançeresi kum…

Kırk kez diledim onu

Her biri kırk ayrı kırık geceden’

 

Hakkını vermeli yaradan

Yarattığı boz ceylandır ki, hep kırmızı olmayı düşlerken

 

Sayfa Sayısı : 88

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Eyüp İşkuran

₺65,80

“Markaların durmadan, inanılmaz büyük işler başarmış kadınların hikâyelerini paylaşmalarını anlamıyorum. Onları kendi hayatıma davet etmek istiyorum. Bir rimelin daha çok satılması için verdiğim emeği görseniz, adıma şarkılar yazar, beni “işte kadının gücü” isimli reklam filmlerinize konu edersiniz. Ama varsa yoksa beyin cerrahları, sporcular, bir de şarkıcılar.”

 

Aslı T. Kızmaz, hayatının bir bölümünü “Benden ne olur?” sorusuyla geçiren gözü kara bir kadının her satırında şaşırtan hikâyesini anlatıyor.

Aşk, eğlence ve çalışma hayatının her adımını aktaran, gelgitlerle bezenmiş bir romanla karşı karşıyasınız. Aslı T. Kızmaz’dan eğlenceli ve muzip ama aynı zamanda ne olacağını asla kestiremeyeceğiniz sürprizli, leziz bir roman…

Sayfa Sayısı : 184

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Şevval Ulusoy

₺100,80

Şafağa Selam Duranlar, bir devrin anatomik yapısını ve analizini ele almanın ötesinde, özellikle yakın tarihin bilinmeyen labirentlerinde yol bulmaya çalışan, yol bulduğunu zanneden ve bulup da arkasından gelenlere yol göstermeyenlerin hikâyesini anlatmaktadır. Yaşanmış olanların tanıkları ve yaşayacakları önemli dersler verecek bu eserin temel gayesi tarihimizden ders almanın öneminin yanında geleceğimizde bizi bekleyen tehlikeler karşında nasıl bir tutum takınmamız gerektiğini anlamaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 12.2018
₺97,75

Los Angeles’ın Dickens adlı banliyösünde doğup büyümüş bir siyahinin dilinden mizah yüklü bir anlatım...

Psikolog babasının evde eğitim verdiği ve kendi sosyal deneylerinde kullandığı “Bonbon” Ben, babası polis tarafından “kazara” öldürülünce yüklü miktarda tazminat alır. Siyahi nüfusuyla bilinen, türlü şakalara ve önyargılara malzeme olan Dickens’ın yavaş yavaş yok olması, adeta haritadan silinmesi karşısında mutsuzdur.

Dickens’ı eski günlerine döndürebilmek için büyük bir mücadeleye girişirken, yolunun Anayasa Mahkemesi’ne düşeceğini öngöremez.

2016 Man Booker Ödülü’ne layık görülen Seri Sonu, Paul Beatty’nin Amerika’daki ırk ayrımı sorununu mizahi dille aktardığı çarpıcı bir roman.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺89,25

Yazmanın tadı müthiş. Kafanın içinde dolaşan binlerce, milyonlarca fikrin, duygunun damıtılarak bir kâğıda dökülmesi harika bir duygu, sadece kendin okusan bile; sadece kendine sakladığın tek bir dörtlük bile heyecan verici ve kışkırtıcı, hayata tutunmanı sağlayan bir bağ, bir yaşama sevinci…

Kendimi bildim bileli yazmak istedim, özel bir şey değil ha, sadece yazmak. Şiir, hikâye, masal, öykü, skeç, gazete kenarı akrostişi, aklıma gelen her şeyi yazmak istedim. Montaigne’nin Denemeler’ine öykünüp nedense! Aynı adı taşıyan “Denemeler” isimli ilk çalışmama başlamam, saman kâğıdına elle yazarak, kendi çapımda matbaacılık oynayarak eserimi karbon kâğıdı ile dört kopya çoğaltmam, karbon kâğıdının kalitesizliği ile ellerimin simsiyah olup yazdıklarımın da boyanarak berbat olması ve ilmek ilmek dokunmuş “eser”in çöpe gitmesi arasında sadece 20 dakika olmasını uzun müddet kendime izah edemedim doğrusu…

Yazarlık serüvenine nasıl başladığını bu sözlerle ifade ediyor Can Yılmaz ve Klişe Hayatlar Matbaası, Yap Bi Babalık ve Bilinmeyen Numaralar kitaplarının ardından bu kez KAFA’da Kalmasın diyor! 

 

Sayfa Sayısı      : 184

Ebat                   : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı    : III. Hm Enzo 70 gr.

Cilt/Kapak          : Amerikan Bristol 230 gr.

Kapak Tasarımı  : Şevval Ulusoy

₺100,10

Radyoculuk mesleğinde 25 yılı geride bırakan ve sevilerek dinlenen Nihat Sırdar; samimi, eğlenceli, zaman zaman hüzünlendiren bir dille hikâyelerini anlatıyor. Bu anlatımda kendinizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Eskiye dair yaşananlardan bugüne kalanlar ve kalmayanlar… İnsanlar, sokaklar, arabalar… Sırdar’da göreceğiniz şey sadece bir İstanbul değil, memleket özlemidir aynı zamanda. 

Bu kitabın içinde turneler, oteller, yayınlar, seyahatler, üzüntüler, sevinçler var.

Bir fotoğrafın içinden çıkan sayısız hikâye, anı var.

Birçoğumuzun geçmişindeki ortak anılar bazıları.

Kimisini okurken “ben de” diyeceğiniz anlar, anılar koleksiyonunuzda yerini alacak.

 

Yıllardır severek dinlediğiniz Nihat Sırdar’ı bir kez daha severek okuyacaksınız...

 

Sayfa Sayısı : 208

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Enzo 70gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bri

stol 230gr

Kapak Tasarımı : Şevval Ulusoy

₺108,50

Bir yayınevinin genel yayın yönetmeni olan Rıdvan bir sabah masasında elli üç yıl önce yazılmış iki mektup bulur. Başta mektupların yanlışlık sonucu masasına bırakıldığını düşünerek bunun üzerinde durmaz. Ancak mektuplar en umulmadık zamanlarda gelmeye devam eder. İki kız kardeşin birbirlerine yazdıkları mektupları kendisine kimin, ne amaçla gönderdiğini bulmaya çalışan Rıdvan bir yandan da mektuplardaki, geçmişten günümüze uzanan gizemi çözmeye çalışır.

Nermin Yıldırım aynı dönemde, ayrı coğrafyalarda yaşamış iki kadının ortak kaderini yaklaşık otuz yıllık bir zaman dilimine yayarak yakın tarihe ayna tutuyor. Yeni baskısı hep kitap’tan çıkan Saklı Bahçeler Haritası gerilim ve merak unsurunun hiç eksilmediği, ustaca kurgulanmış olay örgüsüyle çok hikayeli, sarsıcı bir roman.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 348
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺110,50

Nermin Yıldırım okura bu kez garip bir Ev’in; hemşirelerin “abla”, hastaların “misafir”, başhekimin “baba” diye adlandırıldığı, her geçen gün daha katı kurallarla yönetilen tuhaf ama bir yandan da çok tanıdık bir akıl hastanesinin kapılarını aralıyor. Biri Ev sahibi, diğeri misafir, biri genç, diğeri yaşlı, biri geçmişe, diğeri geleceğe bakan Esin ve Rikkat’ten hareketle, içeridekilerin ve dışarıdakilerin, tek tek çıldırmaktan vazgeçip topluca delirenlerin buruk, muzip ve her şeye rağmen ümit dolu hikayesini anlatıyor.

Yıldırım, Misafir’de yetkin ve zengin diliyle, yakın geleceğe dair ürkütücü, tuhaf ama bir o kadar da tanıdık bir dünya yaratıyor. Baskıcı bir düzende, bir akıl hastanesinde kurduğu bu dünya, dış dünyanın hem bir parçası hem de ta kendisi gibi görünüyor.

Misafir, normalini yitirmiş, çokça incinmiş, bolca incitmiş bir dünyada, kırılmış hayallerin, ertelenmiş sevgilerin, hakkıyla yaşanamamış ömürlerin ortasında, kendine sığınacak yer arayanların romanı. Yıldırım, sızının ve şifanın hikâyesini, o derin anlatımıyla, incelikle, şefkatle dokuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 332
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺106,25

Özlem 35 yaşında evli bir kadındır. Bir akşam ani bir kararla kocasını terk edip âşık olduğu adamın evine gider. Orada onu kötü bir
sürpriz beklemektedir: Bir eş! Evine geri dönen Özlem’in gerçeklerle bağı kopmuştur artık. Geçirdiği sinir krizi sonrasında gözlerini
bir akıl hastanesinde açar. Âşık olduğu adamın hayali sürekli yanındadır ve Özlem’le konuşmaktadır.

Özlem’in akıl hastanesinde tanıştığı her hastanın farklı bir hikâyesi vardır. Kimi aklını rakamlarla bozmuş, kimi kavuşamadığı sevgilinin
özlemiyle çıldırmış, kimi yangında kaybettiği çocuklarının acısıyla gerçeklik duygusunu yitirmiş bu insanlar Özlem’in dünyaya
ve kendine bakışını değiştirebilecek midir? Özlem takıntı haline getirdiği adamdan kurtulup yepyeni bir yaşama yelken açma gücünü
kendinde bulabilecek midir?

Ece Erdoğuş Levi, çizdiği onlarca insan portresiyle okuru bambaşka diyarlara götürürken normal-anormal ayrımının da sınırlarında
dolaştırıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺19,68

Bir öykü anlattım sana, bu dünyanın ötesinden, evvelinden; içinde kanatlar olan. Bal rengi gözleriyle, ruhun derinliklerini görebilen bir kartal kanatlarını açmıştı. Sadece yüreğiyle dinleyenler anlamıştı. 

Bir rüya anlatacaktım sana, deli olduğumu düşünecektin. Anlatsaydım keşke. Düşünseydin keşke.

Nerede o dağları delen adamlar? Çölleri geçenler? Kulelere tırmananlar? Cadıyı kovalayanlar? Kötü kalpli büyücüyü haklayanlar? Hadi, demiştim, bu öyküde esas kız kurtarsın esas oğlanı. Ne çok hendeğin vardı, aşılacak. Ne çok ejderhan vardı, dövüşülecek. Ne çok korkun vardı, kovulacak. Ne çok büyücün vardı, savaşılacak...

Bu kitapta Demet Cengiz, sağ elini kalbine koyup, “Aşk Olsun” diyerek derviş selamı veriyor, okurun önünde eğiliyor. 

“Ne âşık olmak zorundayız ne arif ne de âlim. Hatta pervane olmak zorunda bile değiliz” diyor.

Ve ekliyor:

Hayat denen bu oyunun kazananı yok, biliyorsun değil mi? Sonunda herkes ölüyor.

Sayfa Sayısı             240 

Ebat:                        17.7x21.5

Kağıt / İçBaskı:        III.Hm Enzo 55gr.

Cilt / Kapak:            Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod:        9789751039286

 

₺103,60

Her çocuk bazen ölümün ne olduğunu sorar.

Böylesine önemli bir soruya verilebilecek basit bir yanıt var mıdır? Wolf Erlbruch’un yazıp resimlediği Ördek, Ölüm ve Lale, zorlu bir konuyu sıcak, esprili ve zarif bir dille anlatıyor. Kitap, çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap ediyor.

“Ölüm hakkında altın standartlarda bir resimli kitap: Ördek, Ölüm ve Lale... Bu sıra dışı kitabın aynı anda insanın hem kalbini kırmasını hem de rahatlatmasını tarif etmek imkânsız ama bu kitap bunu yapıyor.” New York Times

“Uzun zamandır gördüğüm en etkileyici resimli kitap. Bir ördek ölümle arkadaş oluyor ve bunu dünyanın en doğal şeyiymiş gibi yapıyor. Emin olun, yetişkinler bu kitabı çocuklardan daha çok garipseyecek. Şaşırtıcı.” Patrick Ness


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 32
En / Boy : 24 / 29,7
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺80,75

Bir kadın sessiz kalıyorsa yüreğine senin için mezar kazıyordur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 250
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2018
₺20,00

“Kendi kendimizin doruğuna yükseldiğimiz zaman; hayattan, ölümden, sonsuzluktan konuşmak ne kadar kolay, ne kadar doğal gelir. Sonradan, o izlerin üstüne yeniden düştüğümüzde, böyle konuşmuş olduğumuza nasıl şaşarız. Hayır, iyice farkındayım, Creezy ile beraber olduğum sürece beni bir öte dünyanın, sadece sisler içinde belli belirsiz seçebildiğim bir acunun eşiğine kadar götüren bir şeylere dokunuyordum. Ama neydi o dokunduğum? Bilmiyorum. Belki de hiçbir zaman bilmeyeceğim. Biz hepimiz metnini bilmediğimiz ya da metni bizim için okusak da anlaşılmaz kalan bir piyeste oynuyoruz; deney bir işe yaramıyor bu oyunda. Mutluluk ya da mutsuzluk elimizden kaçıp giden o şeyin iki karanlık yüzünden ibaret.

Bu oyunun adı: öteki kişi.”

 

 

Félicien Marceau’nun Goncourt Ödülü alan Bir Tanem romanında 

evli ve iki çocuk babası bir milletvekilinin, güzel ve güzel olduğu 

kadar da gizemli olan genç bir modelle yaşadığı tutkulu aşkı, 

Cemal Süreya’nın şiir tadında çevirisiyle okuyacaksınız.

₺69,30

DAN; 30’unu geçmiş bir kadının, olgunluk dönemine denk gelen ilişkileri, çelişkileri, daha önce “Neden? Nasıl?” dediklerinin karşılık bulduğu bir otobiyografik roman. Yazar, yaşadıkları ve gözlemledikleri üzerinden 

dünyayı, insanları, iletişimi ve sevgiyi anlama biçimini aktarıyor. 

 

Nefretten, kinden, zorbalıktan uzak yaşantısında, kendisiyle aynı değerlere 

sahip insanlarla karşılaşamadığı için yakınan, dürüstlüğün can sıksa bile hayattaki en gerekli erdem olduğunu savunan, bir şeyler bitse bile hırsla ve kavgayla sonlanmaması gerektiğine inanan yazarın, sohbet eder 

gibi anlattığı bu hikâye size de ilham verecek.

 

Güzellik anlayışı, genellemeler ve empatinin tanımıyla tamamladığı hikâye, günün sonunda karakterin gücünü yitirmediğinden ama bir şeyleri aramaktan vazgeçtiğinden bahsediyor.

₺61,60
Bu kitabı neden eline aldın, bilmiyorum. Belki beni Youtube’dan tanıyorsun, belki ilk defa karşılaşıyoruz. Sebebi her ne olursa olsun buradasın. İlk cümleyi okudun. Artık bu anın geri dönüşü yok.
İçeride karşılaşacağın hikâyeler, benim hikâyelerim. Daha önce defalarca yaşanan, eşsiz veya benzersiz olmayan hikâyeler. Anlatmam lazımdı, çünkü anlatmazsam çatlardım.
Ben Y kuşağına aitmişim; sen Z, onlar C, öbürleri T… Her neysek, çok yorgun bir geçmişin çocuklarıyız. Bizi kirli geçmişten, kavgalardan, darbelerden korumak için renkli dünyaların içine attılar.
Sorumsuzuz, dünya umurumuzda değil diye de bizden nefret ettiler. Ne dünya umurumuzdaydı, ne de biz dünyanın umurundaydık. Mesele artık kendi meselemizdi.
Yaşamak için bir yol bulacaksak bunu kendi başımıza yapacaktık. Güven mi? Güven kelimesi çoktan bankalara, sigorta şirketlerine satılmıştı, hem de yok pahasına…
İnsana dair birçok kelime çoktan şirketlerin olmuştu. Herkes güvenilmezdi artık, her an sırtımızdan vurulabilirdik. Hem tek başımızayız hem paranoyağız.
Sana videolarımda hep dedim ki; “kendi cennetini yarat.” Ben o cennete gidene kadar cehennemden geçtim, iyi ki...
Sana kendi hikâyemi olduğu gibi, dürüstçe anlattım; sen de anlat, başkasına değilse bile kendine anlat diye…
Anlat ki rahatla, anlat ki tanış kendinle.
₺98,00
Tükendi

yoksa sade masallar

yoksa bu vakit

bu mevzular saki,

bir varmış ile bir yokmuş’un kuranderi midir?

yoksa saki aşk,

sahilerin düş

düşlerin sahileşmesi midir? 

Sayfa Sayısı : 96

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : Holmen 60gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺64,40
Tükendi

sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır

her şey olmaya hazır

sana bakmak, suya bakmaktır

gördüğün suretten utanmak

sana bakmak,

bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır

sana bakmak,

allah'a inanmaktır 

 

Sayfa Sayısı : 144

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 60gr

 

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺79,10
Tükendi

Kartal Tan pilot olmanın heyecanına Hüma Toygun ile yaşadığı aşkın coşkusunu da eklemiş, dünyaya gelen kızına gökyüzüne olan sevgisini çağrıştıran Yıldız adını koymuştu. Hüma Tan ve kızı Yıldız, 21 Temmuz’da dünyaya gelen Kartal Tan’ın doğum günü için hazırlık yaparken Ankara’da 20 Temmuz’da gerçekleşecek harekâtın son hazırlıkları yapılıyordu. Hüma Tan’ın operasyondan habersiz uykusuz geçirdiği geceye Yıldız’ın rüyasından feveranla uyanması huzursuzluğu eklenmişti. Henüz gün doğmamış, şafak karanlığı hükmünü sürüyordu. 

Kızı Yıldız’ı sakinleştirip uyuttuktan sonra usulca kalkarak mutfağa giden Hüma Tan için o gece karar gecesiydi. Hayatında en çok sevdiği kişiye dair verdiği kararlar. Az önce Yıldız’ın, “Anne, babamın uçağı düştü. Aşırı rüzgâr, her yandan yağan mermiler vardı,” diye haykırışı sabaha kadar kulaklarında çınlamıştı. Oysa kızı sabah uyandığında hiç olmadığı kadar mutlu olmalıydı. Öyle ya, babasının doğum günüydü. Ev süslenecek, pasta yapılacak, hediye almak için alışverişe çıkılacaktı.

Az sonra koridordan gelen ayak seslerini duydu. Saatine baktı. Henüz sabah altı bile olmamıştı. Yıldız yerde bağdaş kurmuş, gözlerini ovuşturuyordu. Anne kızın bakışları birleşti. Yıldız, “Lütfen anne, babamı bul!’’ dedi fısıldar tonda. Kadın donakaldı. 

Yıldız kıpır kıpır dudakları, titrek sesiyle ikinci rüyasını anlatırken kapı tıklar gibi oldu. Hüma Tan’ın bakışları kızından kapıya doğru yönelirken yüzündeki ifade açık bir kitap gibi okunuyordu; kireç rengine dönüşmüş bir beniz, donuk gözler ve gergin dudaklar…

Bir süre sonra kapı bir kez daha tıkladı. Yıldız annesine dehşetle baktı. Kapı artık tıklanmıyor, zil ürküten bir tonda çalıyordu. Apartmanın koridorundan duyulan acı çığlık, sütle dolu bardağın yerde tuzla buz oluşu, Yıldız’ın kapıya fişek gibi fırlaması. Geceliğin etekleri savrularak kapıya doğru fırlayan küçük kızı havada yakalayan Hüma Tan… 

Yıldız çırpınıyor, Yıldız haykırıyor, Yıldız sönüyordu… 

 

Peki Kartal Tan’a ne olmuştu? Yıldız’ın rüyasında gördüğü vizyon ne kadar gerçekti? 

Üç nesile uzanan; aşk, mücadele ve tarihle harmanlanmış çarpıcı bir roman. 

 

Sayfa Sayısı : 240

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III. Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺13,44
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 761
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2018
₺292,50
Tükendi

Matty Jones sıcak bir yaz sabahında uzaylılara meraklı babasının evi terk ettiğini öğrenir. Aynı gece evlerinin karşısındaki tarlada beyaz saçlı bir kız görür. Köpeğini de yanına alarak hemen kızın yanına koşan Matty’nin hayatını değiştiren sekiz gün böylece başlar. Beyaz saçlı, güzeller güzeli Priya gezegenine gitmek üzereuzay gemisini beklediğini söyler durmadan. Dünya’daki yerçekimi fazla geldiği için düşmeden yürüyemez, yanındaki küçük not defterine Dünya’daki yaşamla ilgili notlar alıp durur, ağaçlara sarılır, her şeyi büyük bir merak ve sevgiyle karşılar Priya...

Matty zaten çocukluğunun bir kısmını uzaylı saçmalıklarını dinleyerek geçirmiştir. Uzaylılara meraklı babasının gittiği günün akşamında başka bir gezegenden geldiğini iddia eden bir kızla tanışması tesadüf mü? Kız bir deli olabilir mi? Bir babanın yokluğuna kaç günde alışılır? Yirmi ışık yılını gelmek ne kadar sürer? Peki aşık olmak?

Sekiz gün kimileri için uzun olmayabilir ama Matty Jones’un hayatının değişmesi için yeterli bir süre. Cat Jordan’ın içinizi ısıtacak Dünya Üzerinde Sekiz Gün romanını okurken o sekiz gün hiç bitmesin isteyeceksiniz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺24,60
Tükendi

Yürek dağlar engellilerin durumları; hep acınarak bakılır. Bir işe yaramaz sanılır.

Şimdi sizlere kendimden bahsedeceğim. Kararı siz verin, işe yarıyorlar mı yoksa yaramıyorlar mı?

Engelli bir birey öncelikle kendiyle ve bedeniyle barışık olmalı ki; yaşadığı zorluklara göğüs gerebilsin.

Uç aylıkken geçirdiğim menenjit bir diğer adıyla havale nedeniyle beden sağlığından yoksun biriyim. 37 yaşındayım ve kendimi bildim bileli kendi ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum...

İhtiyaçlarımı, kardeşlerim ve annem gideriyor. Babam, akciğer kanseri nedeniyle vefat etti. Annem, 7 yıl önce iki beyin ameliyatı geçirdi. Yine de biz çocukları için, ayakta duruyor.

Hikayeler senaryolar yazıyorum. Bu kitap benim ilk kitabım. Kitabımda dört hikaye, bir oyun, bir skeç, bir senaryo, bir de mektup var. Çoğu zaman kitaptaki kahramanların yerine kendimi koyuyorum. Bilgisayar başında yazdığım karakterlerin bedenlerini kendi bedenim gibi kullanıyor, kendi bedenimde sergileyemediğim özgürlüğü o karakterlerin üzerinde sergiliyorum.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 11,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺13,00
Tükendi

hep kitap’ın yazmayı ve okumayı hayatının merkezine yerleştiren, sözcüklerden beslenen herkesin ilgisini çeken “Atölye” serisinden tüm dünyada senaristlerin başucundan ayırmadığı kült bir kitap: O Kediyi Kurtar: Senaryo Yazarken İhtiyaç Duyacağınız O Kitap!

Yıllarca Hollywood’da başarılı filmlere imza atmış, pek çok senaryoya danışmanlık yapmış olan Blake Snyder bir senaristin bilmesi gereken en temel şeyleri O Kediyi Kurtar kitabında anlatıyor. Filminizi anlatan o tek cümle ne olmalı? Senaryonuzun çerçevesini nasıl belirlemelisiniz? Janra karar vermek neden önemli? Çatışmayı hangi aşamada kurmalısınız? Çözülme kaçıncı sahnede başlamalı? Ve en önemlisi bir senaryoyu satmanın yolları neler?

2009’da aramızdan ayrılan Blake Snyder’ın kitabında bir senaryoya başlayıp bitirmenizi sağlayacak her bilgi, her ipucu, her kural var. Daha önce hiç senaryo yazmamış olmanız önemli değil, bu kitabın sonunda yapabileceğinizi hissedeceksiniz!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 212
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺86,10
Tükendi

Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa” tablosunun sol üst köşesinde, bir fırça darbesiyle oluşan renk ya da Michelangelo’nun “Madonna ve Çocuk” heykelinin etek kıvrımında yakaladığınız ayrıntı sizi saatlerce bağlar.

Bakarsınız içinize sindire sindire, doya doya...

Bir bakışına, kirpik hareketine, kaşını kaldırışına, dudak kıvrımına veya minik parmakçıklara baktım saatlerce. Doya doya, sindire sindire...

Ve gri ve ıslak ve soğuk ülkede ve Tanrı ve doğa bana dünyanın sekizinci harikasını kucağımda tutmayı armağan etti...

Ağlayan şehirde, zemherinin tam ortasında inadına doğan güneş selamladı eve gelişimizi.

Ev doldu; yuva oldu...

Sabah gazetesi / 2005

***

Başbakan Erdoğan’ın 16 Aralık’ta açıklayacağı “AB sürprizi”, çözüm süreci, “Kürdistan” tartışması, “fişleme” belgeleri, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Ermenistan ziyareti, soykırım meselesi, “dershane” açıklamaları, “Gezi” iddianamesi, Mustafa Balbay’a tahliye, tutuklu milletvekilleri, devlet sırrı, Van’da depremzedelerin hâlâ üşüyor olması, TBMM’de bütçe görüşmeleri, milletvekillerinin hakaretleri, Odatv davası, Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük’ün tahliyesi, 2014 yerel seçim kampanyalarının başlaması, 21. yüzyılda köy yollarının hâlâ kar yağışı nedeniyle kapanıyor olması...

Her biri aylarca tartışılması gereken yukarıdaki gündem maddelerini biz sadece bir anda yaşıyoruz.

Akşam gazetesi / 2013

***

Hayatının bir dönemini Brüksel’de geçiren ünlü Fransız yazar Victor Hugo, “Vicdan, insanın içindeki Tanrı’dır” saptamasını yapmış yıllar önce.

Bir insan veya bir toplum içindeki Tanrı’yı, yani “vicdan”ını kaybetmiş ise, artık hiçbir değeri kalmaz.

Günümüzde, kimileri “kamusal vicdan” ifadesini de kullanır oldu.

Her kavramda olduğu gibi “vicdan”ın da içini boşalttığımız için “kamusal vicdan” da havada asılı kalıyor. 

Kuzey gazetesi / 2017

₺60,20
Tükendi

Solmaz Kâmuran, bu romanında 20. yüzyıl başında Edirne’de umutla, özenle inşa edilen ve yetmiş beş yıl boyunca üç farklı etnik kökenden ailenin yuvası olan bir evin hikâyesini avludaki dev ceviz ağacının tanıklığında anlatıyor.

 

Arto Usta’nın kızı Arşaluys’un Suriye çöllerinden Fransa’ya uzanan, kahırların gergefinde dokunmuş yaşamı… Terzi Beto ve ailesinin bir gece yarısı her şeyi geride bırakıp göç yollarına düşmeleri… Rusçuklu Saliha Hanım’ın kırk yıl boyunca altı çocuğuyla birlikte verdiği zorlu ama onurlu yaşam mücadelesi…

 

Kendi geçmişinin izlerini sürmek için Paris’ten kopup Edirne’ye, oradan İstanbul’a gelen Garo’nun bir hafta içinde yaşadığı beklenmedik olaylar ve onun Saliha Hanım’ın devrimci torunu Nur’a duyduğu derin aşk… 

 

Ceviz Ağacı, sadece aynı çatıyı paylaşmış üç ailenin dramatik hikâyesi değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türkiyesi’nin panoramik bir edebi anlatımı. Ermeni Tehciri, Trakya Olayları, Varlık Vergisi, askeri darbeler, ekonomik krizler ve bunca çalkantı arasında savrulan insanlar, yarım kalan hayatlar… 

 

Ama belki de aşk her şeyi yenecek ve yarım kalan tamamlanacaktır.

₺67,20
Tükendi

Şiir kalbe düşer…

 

İşte geldim, ağlarım senin önünde.

Yiten ruhunun tanıklığı için,

Sonsuza dönen kalbinin kanat çırpışları için,

Zamanın bulutlarıyla sulandırdığın,

Sözünün birliği için ağlarım.

 

Yokluğunun anısı, yiten sözdür belleklerde.

 

Tutulayım güneşinin önünde,

Küllerimi dağıt kumlara, rüzgârlara.

İşte geldim, ağlarım senin önünde.

 

Çöllerden geçiririm sessizliğimi, 

Nice kurumuş kuyulardan çekerim gözyaşımı.

₺52,50
Tükendi

“Michel de Montaigne bütün zamanlara kendi benlik sunumunu dâhil etmiş bir düşünür. Ele aldığı onca düşünce, kavram ve izlek, oylumlu yapıtı Denemeler’in her satırında yer yer inceliklerle donanmış bir şekilde, yer yer de baskın bir görü olarak kendisini açığa çıkarır. Onun için bir düşünür ya da klasik anlamda bir yazar demek ne kadar doğru olur; onu tek bir düşüncenin kapsamına dâhil edecek bir tanımlama ne kadar yeterli olacaktır, bilinmez. Bildiğimiz tek bir arı gerçeklik vardır ki, o da Montaigne öyle ya da böyle çağının düşünsel izleğini zorlamış ve tüm çağlarda kalıcılığını onaylatmış bir söz ustasıdır. Kendisi her ne kadar sadece dile geleni aktardığını ve kendisini anlattığını söylese de işin aslı bu değildir. En yalın düşüncelerin sunumunda, hamasi söz söylemenin gereksizliğinden bahsettiği durumlarda bile Montaigne bu durumu eşsiz bir belagat gücüyle sergiler…”

₺66,50
< 1 ... 3 4 5 6 7 ... 25 >

Edebiyat Kitapları

Edebiyat Nedir?

Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini sözlü ya da yazılı anlatma biçimine denilmektedir. Bunun yanı sıra edebiyat sözcüğünün farklı tanımları da bulunmaktadır. Hepsi aynı anlamı ifade etse de edebiyatın belirli yöntemleri vardır. Edebiyat alanında eser veren bir sanatçı verdiği eseri gerçeğe uygun şekilde ele alarak karşısındaki kişide gerçeklik duygusu uyandırabilmelidir. Aynı şekilde edebiyatta her konu insan merkeze alınarak işlenmiştir. Bu yöntemler de edebiyata bilimsel bir anlam kazandırmaktadır. Günümüzün bilim dallarından biri olan edebiyat çeşitli alt dallara ayrılmıştır. Her biri kendi dönemine, bulunduğu yere ya da türüne göre isimlendirilen alt dallar, insanların geniş çerçeveli edebiyat dünyasını daha yakından ve ayrıntılı bir şekilde öğrenmesine olanak sağlamıştır. Halk edebiyatı, 19. Yüzyıl Türk edebiyatı, Rus edebiyatı gibi türler alt dallarındandır. 

Edebiyat kitapları arasında oldukça önemli bir yeri olan klasikler farklı dillere çevrilmiş ve bu sayede geniş kitlelerce okunması sağlanmıştır. Türk edebiyatı kitapları, Türk edebiyatının önemli yazarları tarafından yazılmış, yazıldığı dönemi en iyi şekilde ifade eden kitaplardır. Türk kültürünü, aile yapısını, gelenek ve göreneklerini, savaş zamanlarını anlatan pek çok çeşit kitap bulunmaktadır. Her biri ayrı öneme sahip bu kitaplar farklı dönemlerde yazılmıştır. Edebi roman kitapları olarak da bilinen bu eserler o dönemin Türkçesi ile yazılarak okuyucularına sunulmuştur. Günümüzde ise bu eserler, orijinaline sadık kalınarak sadeleştirilmiş ve günümüz Türkçesinde yeni basımları oluşturulmuştur. 

En İyi Rus Edebiyatı Kitapları

Rus edebiyatı kitapları dünya üzerinde oldukça ilgi gören edebiyat eserlerinin başında gelmektedir.  Rus edebiyatı açısından 19. Yüzyıl edebi anlamda üretken bir yüzyıl olmuştur. Herkesin bildiği ve çeşitli kitaplarını okuduğu bu yazarların, en iyi edebiyat kitapları arasında yer alan romanları bulunmaktadır. Özellikle roman türü ile adını dünyaya duyuran Rus edebiyatı kitapları, o dönemde oldukça geniş okur kitlelerine ulaşmıştır. Ayrıca Rus Edebiyatının, Klasik Dönem Rus Edebiyatı, Romantik Dönem Rus Edebiyatı, Gerçekçi Dönem Rus Edebiyatı olarak çeşitli alanları bulunmaktadır. Bu dönemlerde yazılmış başlıca edebi kitaplar ve yazarları şu şekildedir:

  • Aleksandr Puşkin: Yüzbaşının Kızı, Erzurum Yolculuğu 
  • Fyodor Dostoyevski: Suç ve Ceza, Budala, Karamazov Kardeşler, Yeraltından Notlar, Kumarbaz, İnsancıklar, Ezilenler, Beyaz Geceler, Ecinniler
  • Lev Tolstoy: İnsan Ne İle Yaşar, Anna Karenina, Diriliş, İvan İlyiç’in Ölümü, Çocukluk, Gençlik, Üç Ölüm, Kafkas Tutsağı, Efendi İle Uşağı
  • Nikolay Gogol: Ölü Canlar, Akşam Toplantıları, Bir Delinin Anı Defteri Palto-Burun, Müfettiş, Evlenme Kumarbazlar
  • Maksim Gorki: Ana, Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken,  Benim Üniversitelerim, İnsanlar Arasında
  • İvan Turgenyev: Babalar ve Oğulları, Avcının Notları, Klara Miliç
  • Anton Çehov: Üç Kız Kardeş, Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Altıncı Koğuş, Üç Yıl, Hikâyeler

Türk Edebiyatı Kitap Önerileri

Türk edebiyatı kitapları, farklı türde yazılmış çeşitli eserlerden oluşmaktadır. Her birinin ayrı değeri olan bu kitapların Türk tarihi ve edebiyatı açısından oldukça önemli bir yeri vardır. Kitap okuma alışkanlığının, kişisel gelişime katkı sağladığı ve genel kültür bilgisini arttırdığı uzmanlarca belirtilmiştir. Her türlü okurseverin zevkine hitap eden edebiyat okuma kitapları oldukça çeşitlidir. Bu çeşitlerin başında roman, hikâye, masal, şiir türlerinde yazılmış edebiyat kitapları gelmektedir. Bu kapsamda birçok okuyucu tarafından beğenilmiş ve Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağlamış başyapıt niteliğindeki eserler okuyuculara sunulmuştur. 

Türk edebiyatı kitap önerileri isteyenler öncelikle Türk Edebiyatı klasiklerini okumalıdır. Reşat Nuri Güntekin'in yazdığı Çalıkuşu, Acımak, Yaprak Dökümü kitapları, Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşkı Memnu, Mai ve Siyah, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç, Felatun Bey İle Rakım Efendi, Efsuncu Baba, Ömer Seyfettin’in yazmış olduğu öyküler, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan kitapları edebiyat kitap önerileri arasında yer alır.  Ayrıca Kurtuluş Savaşı dönemini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurulduğu yılları anlatan Türk edebiyatının önemli eserlerini yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Ankara, Kiralık Konak kitapları okunması gereken edebiyat okuma kitapları arasında yer almaktadır. Aynı şekilde Halide Edip Adıvar, Türk Edebiyatına katkı sağlayan Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Türk’ün Ateşle İmtihanı gibi başarılı eserler ortaya koymuştur.

Ödüllü Edebiyat Kitapları

En iyi edebiyat kitapları arasında gösterilen Türk ve Dünya Edebiyatına katkı sağlayan yüzlerce ödüllü okuma kitabı vardır. Bu ödüller arasında herkes tarafından bilinen ve prestiji olan Nobel Edebiyat Ödülüdür. Nobel Edebiyat Ödülü alan kitaplar arasında Yüzyıllık Yalnızlık, Kırmızı Zambak, Bulantı gibi kitaplar bulunmaktadır. Aynı zamanda Türk Edebiyatı içinde önemli bir yazar olan Orhan Pamuk, Kar kitabı ile 2012 Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüştür. Nobel Edebiyat Ödülü yazarın sadece tek bir kitabı üzerinden değil, o güne kadar yazmış olduğu tüm kitapların niteliği değerlendirilerek verilmektedir. Bu kapsamda dünya edebiyatı kitapları arasında nitelikli eser sayılabilecek pek çok okuma kitabı ödüllü yazarların kaleminden çıkmıştır.

Ünlü Edebiyatçı Yazarlar

Türk ve Dünya Edebiyatına katkı sağlayan başlıca yazarlar vardır. Bu yazarların eserleri geniş okur kitlelerine ulaşmış ve en çok satan kitaplar arasına girmiştir. Türk Edebiyatı için örnek oluşturan gerek Modern Türk Edebiyatı gerekse Divan Edebiyatı kitapları yazan yazarlar edebiyat alanının gelişmesinde oldukça etkilidir. Bu dönemlerde yazılmış ve en iyi edebiyat kitapları arasına girmiş eserlerde geniş okuyucu kitlelerine hitap etmektedir. Bu yazarlara örnek verilecek olursa Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Oğuz Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Sabahattin Ali, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Rauf, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu gibi önemli edebiyatçı ve yazarlar bulunmaktadır. 

Dünya edebiyatı kitapları arasında yer alan, değerli eserler ortaya koyan ünlü edebiyatçılar vardır. Bu yazarlardan Victor Hugo’nun Sefiller kitabı son derece önemli bir yere sahiptir. Aynı şekilde Balzac’ın Vadideki Zambak ve Goriot Baba, Charles Dickens İki Şehir Hikâyesi dünyaca ünlü yazarlar ve eserleridir. Bunların yanı sıra günümüzde de modern edebiyat alanına katkı sağlayan hem Türk hem de yabancı birçok yazar bulunmaktadır. 

Edebi Kitap Fiyatları

Edebiyat ile ilgili kitaplar çeşitli türlerde ve konularda okurlarına sunulmaktadır. Her okurun okumaktan zevk aldığı kitap türü farklılık göstermektedir. Bu kapsamda edebiyat alanı ise oldukça geniştir.Okuyucular kendi zevkine uygun olan kitabı kolaylıkla temin edilebilmektedir. Günümüzde kitap alışverişleri genellikle internet üzerinden yapılmaktadır. Hem kitap fiyatlarının uygun olması hem de çok daha fazla kitaba ulaşabilme imkânından dolayı sanal mağazalar daha fazla tercih edilmektedir. Edebiyat tarihi kitapları, edebi romanlar, divan edebiyatı eserleri gibi farklı alanlarda yazılmış birçok eser kolayca temin edilmektedir. Bu Kitapların fiyatları ise kitabın tasarımına, sayfa sayısına, kitabın ebatlarına, baskı sayısına ve yayınlandığı matbaaya göre çeşitli fiyat aralıklarında okurlarına sunulmaktadır. 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı