Neden Daha Kısa Bir Çalışma Haftasına İhtiyacımız Var

İş kaynaklı stres ve tükenmişliğin artık salgına dönüştüğü, güvencesizlik ve düşük ücretlerin işgücü piyasasında kural haline geldiği günümüzde, açıktır ki istihdam meselesine yeni ve radikal bir tutumla yaklaşılması gerekiyor.
Pek çok sektör, otomasyonun, iklim krizinin ve yaşlı nüfusun beraberinde getirdiği varoluşsal tehditlerle karşı karşıya. Fazla Mesai’de Kyle Lewis ve Will Stronge işte bütün bu kaygı verici eğilimlere güçlü ve uygulanabilir bir çözüm sunuyor: çalışma haftamızın kısaltılması.

Bu önemli kitap çalışma süremizin kısalmasının kapitalist ekonomiler bağlamında ne ifade ettiğini göstererek bu fikrin tarihini ve siyasi içerimlerini irdeliyor. Siyaset ve ekonomi alanında söz söylemiş pek çok düşünürün fikirlerinden de yararlanan Lewis ve Stronge, çalışma haftamızın kısaltılmasının, kolektif özgürlüğü ve insanın potansiyelini temel alan, çoğunluğun çok daha mutlu ve tatmin edici hayatlar sürmesine alan açan daha adil ve eşitlikçi bir toplum oluşturabileceğini savunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,00
İslam, Milliyetçilik ve Küreselleşme

“Mevcut hiçbir kitaba benzemeyen bir şekilde Kösebalaban’ın Türk Dış Politikası eseri Türkiye gibi yükselen bir gücün global tavrına şekil veren ideoloji, tarih ve kimlik arasındaki etkileşimi mahir biçimde açıklıyor. Türkiye’nin yükselen Kemalizm-sonrası dış politikasının karmaşık yolunda bir rehber olması açısından çok güvenilir bir kaynak.”

- Peter Mandaville, George Mason Üniversitesi 

“Kösebalaban, ideoloji ve kimliği de tartışmaya sokarak Türk dış politikasının geçmişini ve bugününü anlamamızı sağlayan canlı bir perspektif sunuyor ve Türk dış politikasını jeo-politikanın ve reel-politikanın hakimiyetinden kurtarıyor. “İçerisi” ile “dışarısı” arasındaki açığı kapatan bu kitap, küreselleşme bağlamında Türkiye’nin dış ilişkilerinin kapsamlı bir resmini görmemizi sağlıyor.”

- İhsan Dağı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 

“Bu kitap Türk dış politikasına; onun kaynakları, özellikleri, başarıları ve karşılaştığı güçlükler konusunda yaptığı derin analizlerle, ihtiyaç duyduğumuz başka bir açıdan bakmamızı sağlıyor ve bunu dış politikayı sâdece uluslararası mücadelelerin değil demokrasi ve kimlik için yapılan ulusal mücadelelerin de kesişme noktasına koyarak başarıyor. Türk dış politikasının yönü ve amacının yeni bir önem kazandığı bir zamanda Kösebalaban’ın kitabı, diğer akademik kitapların, Türkiye’nin dış politikasında büyük değişimlere sebep olan iç çatışmalara ve ideoloji, güç, kimlik, din ve militarizmle ilgili tartışmalara ne kadar az odaklandığını göstermesi açısından önemli bir hatırlatma yapan, tam zamanında yazılmış bir eser. Türk Dış Politikası, akademisyenler, araştırmacılar, öğrenciler, siyasî stratejistler, politikacılar ve Türkiye’nin dış politika sürecinin akademik değerlendirmesinde iç dinamiklerinin gerektiği gibi çalışılmadığı, göz ardı edildiği veya bunlara gereken önemin verilmediğini düşünen herkes için mutlaka okunması gereken bir kitaptır.”

- Ümit Cizre, İstanbul Şehir Üniversitesi

Türkiye’nin dış politikasına yön veren sebepler, çoğunlukla başlıca dört ideolojik grup arasındaki ideolojik kavgada bulunabilir: Seküler milliyetçilik, İslamî milliyetçilik, seküler liberalizm ve İslamî liberalizm. Kitap, bu ideolojik savaşın Osmanlı’daki köklerini keşfederken Cumhuriyet tarihinin farklı dönemlerinde rakip kimlik gruplarının dış politikayı şekillendirmek için nasıl mücadele ettiklerini anlatarak ilerliyor. Siyasî partilerin yükselişlerini ve düşüşlerini; bu ideolojik pozisyonları temsil eden hareketleriyle onların dış politikayı kendi değerleri ve ilgi alanlarıyla aynı doğrultuda olacak şekilde değiştirme ve kullanma mücadelelerinin izini sürüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi dönemindeki dış politikanın durumunun tartışılmasına ise özellikle odaklanılıyor. 


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 431
Ağırlık : 319
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,60

Modern Çağ’ın tüm siyasi sistemleri, birbirinden farklı üç ideolojinin ürünüdür: ilki ve en eskisi liberal demokrasidir; ikincisi Marksizm’dir ve üçüncüsü de faşizmdir. Bu sistemlerden son ikisi, yani Marksizm (ve türevleri) ile faşizm (ve alt kolları) başarısız olarak tarihin sayfalarında kaybolmuştur – liberal demokrasi ise artık bir ideoloji olarak değil, toplumların ‘varsayılan ayarı’ gibi faaliyet göstermekte ve dünya kamuoyunda temel standart olarak genel kabul görmektedir. 21. yüzyılın başlangıcında liberalizm tarafından hükmedilen günümüz dünyası bir post-politik gerçekliğin kıyısındadır: liberalizmin değerleri bu gerçeklikte yaşayan insanların hayatlarına o kadar yerleşmiştir ki, insanlar artık liberalizmin bir ideoloji olduğunu ve bu çerçevede hareket ettiğini fark ve idrak edemez hâle gelmişlerdir. Bunun neticesinde, tüm dünyayı bir ‘evrensel ayniyet’ zihniyetinin sarmalına çekerek halkları ve kültürleri eşsiz kılan her şeyi yok eden liberalizmin, dünya siyaset söyleminde tekelleşmesi yönünde bir tehlike baş göstermiştir.

Sovyet dönemi sonrası Rusya’nın en ünlü ve saygın siyaset bilimci ve jeostratejistlerinden birisi olarak kabul edilen, Rus gücünün Amerikan hegemonyasına karşı bir denge merkezi olarak hareket edebilmesi adına çok kutuplu bir dünya düzeninin temsilcilerinden biri hâline gelerek küresel arenaya geri dönmesini savunan, Avrasyacılık Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Profesör Aleksandr Dugin’e göre ise, liberalizmin yarattığı bataklığı kurutmak için gereken şey, dördüncü bir siyaset teorisinin geliştirilmesidir – bu öyle bir teori olmalıdır ki, ilk üç ideolojinin enkazları içerisinde gezinerek her birinin yararlı olabilecek unsurlarını tespit etmeli ve bünyesine katmalı, ancak kendi içerisinde yenilikçi ve benzersiz kalmayı başarmalıdır.


Uzun yıllardır Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanlığını yapmakla kalmayıp bugünün Rus jeopolitik stratejisinin yönünü de aktif olarak etkileyen ve “Amerikan İmparatorluğu mutlaka yok edilmelidir!” dediği için Amazon.com gibi Amerikalı nice web alışveriş sitesinde eserlerinin satışı yasaklanan Profesör Dugin, Dördüncü Siyaset Teorisi isimli eserinde son iki yüzyılın ideolojik tahlilini ortaya koyduktan sonra dünyanın siyasi geleceğinin gidişatını pekâlâ şekillendirebilecek yepyeni bir fikre giriş yapıyor ve okurlarına adım adım takip edilecek bir siyasi programdan ziyade, böylesi bir teorinin neşvünema imkânı bulmasını sağlayacak parametreleri sunarak bu kapsamda ele alınması gereken konuları özetliyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Bu kitapta, 1950-1980 yılları arasında Türkiye solunun Kıbrıs sorununa bakışı konu edilmektedir.

Türkçede Kıbrıs sorununu farklı perspektiflerden ele alan çalışmalar yer alsa da Türkiye’deki sol hareketlerin bu konuya yönelik tutumlarına dair derli toplu bir çalışma bulunmamaktadır.

Bu anlamda elinizdeki kitap 1950’lerde Kıbrıs sorununun ortaya çıkışından itibaren Türkiye’deki sol örgüt ve hareketlerin konuya dair tutum ve yaklaşımlarını değerlendirmeye yönelik ilk çalışmadır.
Daha önce Kıbrıs’ta Türkçe ve Yunanca olarak yayınlanan kitap, Kıbrıs sorununun özel bir boyutuna derinlikli bir bakış sağlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺73,92

None of the prophets tried to convince their people to believe in God’s existence. What they really did was trying to convince them, not to be slaves of anybody other than God.

God was the only king and nobody other than him could be a ruler. The messengers were calling people to a heavenly state where there could be no presidents and no governments, thus no slavery. Those messengers spoke out all the codes of the Utopia.

But what was the great truth they told, so that masses of slaves followed them?

How were the religions turned to a part of slavery system, although they were against slavery?

What does the Kingdom of God really mean, and why nobody else could be associated with his powers?

How does the most destructive slavery system of all times work today?


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺146,25

Avrupa Birliği’nin bütçesi, Birliğin yeni politika ve önceliklerinin günlük hayata, üretime, bilimsel araştırmaya, eğitime vb. tüm yaşamsal aktivitelere dolaysız etkisini temsil etmektedir. Dönemsel olarak belirlenen ve güncellenen bu politika ve öncelikler ise kuşkusuz yalnızca Eski Kıta’ya özgü dinamiklerle değil, küresel ölçekteki güncel gelişmelerin ve çelişkilerin yansımaları ve etkileşimiyle şekillenmektedir. Küresel ekonomik bunalımın, 2008 yılına özgü kısa dönemli bir zincirleme reaksiyondan ibaret olmadığı, aksine kapitalizmin ürettiği uzatmalı bir sistem krizinin tikel bir aşamasına tekabül ettiği giderek gün yüzüne çıkarken, bu tarihsel süreçte, Avrupa Birliği’nin mali uygulamaları da küresel ölçekteki ekonomik çalkantılardan kaçınılmaz olarak etkilenmektedir. İçinde bulunduğumuz ekonomik çevrimin, uluslararası ticaret savaşlarına da bir manevra alanı tanıdığı dikkati çekmektedir. Ekonomik ve ticari boyutun yanı sıra, uluslararası siyasi çatışmaların, vekâlet savaşlarının, insani krizlerin, göç dalgalarının, toplumsal ayaklanmaların ve baskıcı/popülist politik figürlerin ön plana çıktığı, bununla birlikte insanlığın asli sorunlarının başında gelen iklim ve çevre krizlerinin derinleştiği bu kritik tarihsel dönemeç, her türden ekonomik uygulamanın ve mali planlamanın niteliğine ve niceliğine doğrudan etki etmektedir.

Avrupa Birliği’nin bütçeleme sürecine yalnızca mali bir perspektiften yaklaşmak, Birliğe özgü mali sistemin yapısını ve bu yapıyı belirleyen dinamiklerin niteliğini anlamayı güçleştirdiği gibi, bütçenin evrimine ilişkin politik ve sosyolojik faktörleri de dışlama riski barındırmaktadır. Öyle ki Avrupa Birliği bütçesi, Birliğin kurumsal ve siyasi karar alma süreçlerinde rol oynayan iktidar ilişkilerini de büyük ölçüde yansıtmaktadır. Bu yönüyle Avrupa Birliği bütçesini, Birliğin dönemsel politik önceliklerini belirleyen ve bunları yönetsel süreçlere aktaran iradenin finansal terimlerle ifadesi olarak tanımlamak hatalı bir yaklaşım olmayacaktır. Avrupa Birliği’nin yeni mali döneminde, yukarıda sözü edilen güncel zorluklarla başa çıkabilmek için belirlenen önceliklerin, bütçedeki fonların yapısını, büyüklüğünü ve tahsisini de önemli oranda etkilediğini, her şeyden önce yeni döneme dair başlıkların ve programların uygulamada ne derece sonuç vereceğine, diğer bir deyişle verimliliğe odaklanma söylemiyle tasarlandığını görmekteyiz.

Bu çalışma, Avrupa Birliği alanındaki bilimsel uzmanlıklarının yanı sıra Avrupa Birliği kaynaklı proje süreçlerinin her bir aşamasında pratik birikime sahip olan, bunun yanı sıra strateji geliştirme ve stratejik planlama süreçlerinde deneyimli Avrupa Birliği uzmanı yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. Disiplinlerarası nitelikteki bu çalışmayla Avrupa çalışmaları literatürüne sunulması hedeflenen başlıca katkı; sosyal, ekonomik ve politik faktör ve dinamiklerin etkisiyle şekillenen Avrupa Birliği bütçesinin yapısını ortaya koymak ve 2021-2027 döneminin önceliklerine ve reformlarına dair bir içerik analizi yapmaktır. Bu yapı ve reformlardan hareketle, gerek üye ülkelerde gerekse Türkiye özelinde üniversiteler başta olmak üzere bilimsel araştırmalara ve projelere yönlendirilen maddi olanakların mantığını aktarabilmek; projelerdeki kritik aşamaları dikkate alarak, gerek proje yürütücüsü olan araştırmacılara, gerekse idari ve mali süreçlerdeki uygulayıcılara rehber niteliğinde bir kaynak sunabilmektir. Özetle, Avrupa Birliği’nin yeni bütçesi, üyelik müzakerelerinin fiilen durduğu güncel durumda bile Türkiye için önemini korumaktadır. Bu kitapta özellikle Avrupa Birliği’nin 2021-2027 bütçesi merkeze alınarak, gerek Birliğin genel mali yaklaşımı gerekse Türkiye’nin bu bağlamdaki mevcut durumu nesnel ve yeri geldikçe eleştirel bir bakışla incelenmeye çalışılmıştır. Birliğin, Brexit sürecinin de gölgesi altında tasarlanan yeni mali döneminin henüz başlamadığı dikkate alındığında, erken bir analiz ortaya koymayı hedefleyen bu çalışmaya yönelik okuyucudan gelecek eleştiri ve katkıların bizim için önemli ve çalışmanın olası eksikliklerinin giderilmesi açısından değerli olduğunu vurgulamak isteriz.

- Dr. Çağdaş Cengiz, İzmir, Temmuz 2019


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 166
Ağırlık : 166
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺43,24

Adaların ana karamıza yakınlığından ve bu yakınlığın ortaya çıkardığı sorunlardan hareketle Ege ve Akdeniz'de yeni bir denge gereklidir. Bu yeni dengenin ancak uzlaşmayla ve mutlaka görüşmeler yoluyla olması gerekir.

Osmanlı Devleti döneminde bu adaların tamamı Türklerdeydi. Ama 1821 isyanı sonrasında 1827 yılında Yunanistan ortaya çıkınca Yunan ana karasına yakın adalar Yunanistan'a verilerek Ege'de bir denge sağlandı. Ama daha sonra Yunanistan Balkan harbinde Ege adalarının çok büyük bir kısmının sahibi oldu. Bu da Türklerin ve Türkiye'nin aleyhine çok haksız bir durum yarattı. Maalesef Lozan Antlaşması da bu durumu değiştirmedi. Ancak adaların silahsızlandırılması gibi kontrolü ve sağlanması zor bir kuralla denge sağlamaya çalışıldı.

Bugün o denge Ege ve Akdeniz'de yok. Silahsız olması gereken adalardan bilinen 14'ü Yunanlarca silahlandırılmış durumda. Hatta yeni işgaller var. Bu çok ciddi bir savaş tehlikesidir. Bunun mutlaka önlenmesi lazım. Bunun önlenmesi de Ege ve Akdeniz'de yeniden adalar konusunda anlaşarak, uzlaşarak yapılacak yeni bir dengedir. Yeni bir denge Ege ve Akdeniz'de adeta hapsedilmiş konumdaki Türkiye için şarttır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,40
Bu Kitap İsraili Kızdıracak

Amerika’nın, Siyonist rejimin başkenti ilan ederek Kudüs’ü Yahudileştirme yolundaki desteğinin ve ‘’Yüzyılın Anlaşması!’’ yoluyla da Filistin meselesini bitirme çalışmalarının en şiddetli olduğu zamana denk geldi.

Şu vakitte Filistin yurdundaki murabıtlar, Aksa’yı Şerif’in müdafaası, İslam ümmetinin onuru, toprağı ve ırzı uğruna sahibi oldukları büyük-küçük her şeyi feda etmeye devam ediyorlar.

Kanlarını, canlarını gönül hoşnutluğu ve rıza içerisinde, mallarını da gözünü kırpmayacak bir cömertlikle takdim ediyorlar.

Tam da böyle bir hengamede insanlar soruyor, Filistin’deki mücahid kardeşim için ne yapabilirim?
İşte bu kitapta bunun cevabını bulacaksınız…


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Kuşak ve Yol - Büyük Avrasya Ortaklığı

Bu çalışmanın temel hedefi, Kuşak ve Yol’un küresel problemler karşısında nasıl çözüm yolu olabileceğinin araştırılmasıdır.
Kitapta üç temel tez ileri sürüyorum:
 
1. Tez: Kuşak ve Yol İnisiyatifi, Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika arasında yeni tip ve gelişmiş türden bir işbirliği modeli oluşturarak, Büyük Avrasya Ortaklığı’nı inşa edecektir.
2. Tez: Kuşak ve Yol İnisiyatifi, en geniş coğrafyada en geniş işbirliğini oluşturarak, ABD saldırganlığı karşısında en geçerli caydırıcılığı yükseltecektir.
3. Tez: Kuşak ve Yol İnisiyatifi, “birlikte kalkınma” eksenli olarak rotaları üzerindeki sorunları çözecek, komşuluk ilişkilerini geliştirecek ve bölgesel barış projelerini hayata geçirecektir.

(Tanıtım Bülteninden)

  • Kitap Adı: Kuşak ve Yol - Büyük Avrasya Ortaklığı
  • Yazar: Mehmet Ali Güller
  • Yayınevi: Kırmızı Kedi
  • Hamur Tipi: 2. Hamur
  • Sayfa Sayısı: 144
  • İlk Baskı Yılı: 2022
  • Baskı Sayısı: 1. Basım
  • Dil: Türkçe
  • Barkod: 9786254181504
₺44,90
Bugün karşı karşıya bulunduğumuz büyük sıkıntılar, temelde çağdaş uygarlığın kendi iç yapısından kaynaklanan gelişmelerin ürünüdür. Bu sorunlar, yüzyıllar içinde gelişen evrensel uygarlık değerlerini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerin göz alıcı başkentlerinin hemen yanı başlarında ya da büyük kentlerin varoşlarında dışlanmış insanlar, çirkin yapılaşmalar, kokuşmuş sokaklar, gecekondular, gettolar, güvensiz bölgeler ve de işsiz insanlar yığınıyla karşılaşıyoruz. Çağdaş uygarlığın, insan tabiatıyla uyumlu ahlâkî bir devrime şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde gereksinimi vardır. Modern diye adlandırılan toplumlar yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında büyük bir tıkanıklıkla yüz yüze geldiler ve adeta bir uçurumun kıyısına doğru sürüklendiler. Nükleer silahların varlığı, çevremizin kirletilmesi ve yıkıma uğratılması, yaşam standartları zâten düşük olan bölgelerdeki nüfûs artışı, ya gezegenimizin her bölgesinde uygarlığın niteliği, şu anda zengin olanları da kapsayacak şekilde düşecek; ya da insanların yaptıkları yüzünden gezegenin kendisi yaşanmaz bir yer haline gelecektir. Kutsal mesajın ifadesiyle: "İçimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım?"
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 330
En / Boy : 13,5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2012
₺50,00

Hindistan ve Pakistan, yirmi birinci yüzyılda en önemli ülkeler arasında yer alacak. Bruce Riedel Kıyametin Eşiğinde adlı bu kitabında, Amerika’nın yükselmekte olan bu ülkelerle ilişkisini başarılı bir şekilde yönetebilmesinin önemi ve zorlukları yanında onların arasındaki tehlikeli ilişkiyi de net bir şekilde anlatıyor. Britanya Rajı’ndan doğan bu iki ülke ortak bir mirası paylaşıyor ama aynı zamanda birçok önemli açıdan birbirlerinden farklılar. Hindistan daha şimdiden dünyanın en büyük demokrasisi durumunda ve yakın zaman içinde de gezegenin en yoğun nüfuslu ülkesi haline gelecek. Dünyanın en büyük beşinci nüfus yoğunluğuna sahip olan ülkesi Pakistan ise sorunlu tarihi boyunca çok sayıda askeri darbeye ve diktatörlük yönetimine sahne oldu, ayrıca Usame Bin Ladin gibi teröristleri barındırdı.

Uzun zamandır husumet içinde olan bu iki ülke test edilmiş nükleer silahlara da sahip. Bugüne kadar birbirleriyle dört kez savaştılar ve birçok kez de savaşın eşiğinden döndüler. Beyaz Saray geçtiğimiz yirmi yıl içinde alt kıtada nükleer bir savaşın patlak vermesini engellemek için defalarca müdahalede bulundu. Güney Asya, Amerika’nın ulusal güvenliği açısından kritik bir öneme sahip. Dolayısıyla, Hindistan’la Pakistan arasındaki istikrarsız ilişki bölgedeki güven ve istikrarı belirleyecek olan en önemli bir faktör.

Geçmişte dört Amerikan başkanına bölge konusunda danışmanlık yapan Riedel’ın kendi deneyimlerine ve kapsamlı araştırmalara dayanan Kıyametin Eşiğinde adlı bu kitabı, Amerika’nın Güney Asya’ya yönelik diplomasi tarihini, son yıllarda patlak veren krizleri ve gelecekteki kriz olasılıklarını ele alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 226
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2015
₺74,70

Dünya Sosyalist Web Sitesi‘nin (WSWS) Latin Amerika Editörü Bill Van Auken’in, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Avustralya) 3-10 Ocak 1998 tarihleri arasında Sidney’de düzenlemiş olduğu Marksizm ve 20.Yüzyılın Temel Sorunları Üzerine Uluslararası Yaz Okulu‘nda 7 Ocak 1998’de verdiği konferansın bu kitapçıkta yayınladığımız metni ve ona eşlik eden makaleler, yalnızca Küba Devrimi’nin ve ABD’nin yanı başındaki bu küçük ülkenin evriminin değil; küçük burjuva siyasi bir akım olarak Castroculuğun Marksist/Troçkist bir değerlendirmesini sunmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 11 / 16
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺18,75

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 233
En / Boy : 18,5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2004
₺112,00
Kurdukları büyük imparatorluk çatırdamaya başlayıp, Batı / Avrupa karşısındaki gerileme artık inkar edilemez hale gelince eski günlerine dönebilmek için karşısındakini, düşmanını daha yakından incelemeye yönelen Türkler sonuçta ‘Batılılaşmaya’ karar verdiler. Artık 200 yılı geride bırakan ‘Batılılaşma’ süreci çağdaşlaşmanın, modernleşmenin kendisinden başka bir şey değildi.. Öncelikle devletin tepesinde, siyasi elitte egemen olan bu kavrayış, asıl olarak devlet aygıtının, ordunun ve bürokrasinin çağdaş olanaklarla yeniden örgütlenmesi eksenindeki reformlarla ilerlerken, bir ölçüde topluma da nüfuz etti elbette. Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Yeni Osmanlıları, İttihatçıları, Kemalistleri arkada bırakırken artık günümüzde AB üyesi olmaya dönüşen bu paradigmanın iktidardaki savunucusu ve uygulayıcısı eski İslamcı, yeni ‘muhafazakar-demokrat’ bir partidir. Belki bu da bir paradoks olmaktan çok modernleşme sürecinin bir ironisi ya da bir başarısı olarak algılanabilir, ama 17 Aralık 2004’teki AB zirvesinden hangi sonuç çıkarsa çıksın, bu serüvenin bu yılın sonunda yeni bir aşamaya gireceği kesin. Tarihin en büyük imparatorluklarından birinin bakiyesi, kendi iradesiyle Batılılaşmaya karar veren bir ‘büyük devlet’ ve Batı’ya en çok yaklaşan, en modern ‘İslam toplumu’ olan Türkiye’nin geldiği noktayı değerlendirip, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunmaya çalışmanın tam zamanıdır. Bu derlemedeki makaleler de bunu yapmaya çalışıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 231
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2004
₺104,00

ABD ve İsrail’in terör stratejileri, doktriner birikimleriyle bağlantılıdır. Terörün zayıfın silahı olduğuna dair yargılar, ciddi bir analitik hatadır. Gerçekte, diğer şiddet araçları gibi terörizm de güçlünün silahıdır. Ancak bu silah zayıfa izafe edilmektedir, çünkü güçlü olan doktriner sistemleri de kontrol tekeline sahiptir; onun katliamı, tecavüzü, soykırımı ve yağması terör eylemi sayılmaz. Nazilerin terör aygıtını olduğu gibi devralan ABD ordusu, karşı ayaklanma, kontrgerilla, düşük yoğunluklu çatışma alanlarında yükselen emperyalist güç olarak stratejik doktrin mirasından yararlanma imtiyazını kullandı. ABD’nin küresel askerî harcamaların neredeyse %35’lik kısmını gerçekleştirdiği olgusu akılda tutularak bu terör aygıtının varlığı incelenirse, insanlığın karşı karşıya olduğu tehdidin boyutları anlaşılır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 374
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2007
₺80,00

Zincirlerinden boşalmış global emperyalizm ve onun önderi ABD, sınırsız bir barbarlığın kapılarını açıyor. Amerikan ordusunun petrol alanlarını doğrudan denetimi altına aldığı, bölge ülkelerini silahsızlandırdığı bir askeri düzen, Ortadoğu’ya yerleştirilmeye çalışılan Pax Amerikanı’nın ilk adımları sayılıyor. Siyonist proje ile uyuşan genel bir "Lübnanlaştırma" modeli temelinde, küçük devletler mozaiğine dönüştürülecek Ortadoğu’nun, kompradorlaşmayı kabulleneceği varsayımından yola çıkılıyor, İsrail’in, emperyalist sermaye ile yeni işbirlikçi egemenlik düzenleri arasında aracı rolünü üstlendiği böylesi bir köleliğe; Arap’ların, İranlılar’ın, Kürtler ve Türkler’in boyun eğeceklerini düşünmek ise, emperyalist barbarlığın tüm beşeri birikimle bağlantısını kopardığını bir kez daha kanıtlıyor. Kotnpradoriaşma, koyu bir sefalet, çürümüş sosyal düzenler, merhamet ve adaletten arındırılmış din, serbest piyasayı ilahi bir güce dönüştüren yozlaşma temelinde Latin Amerika’yı ABD’ye yakın, Tanrı’ya uzak kılan düzen Ortadoğu’ya yerleştirilmek isteniyor. Barbarlığın Kaynağı; Petrol, tarihsel birikimin ışığında, sömürgeci ve emperyalist dinamikleri çözümlemeye mütevazı bir katkıdır. Araştırmacı yazar Suat Parlar, Petrolün Ekonomi Politiği, Vaat edilmiş Toprak: Ortadoğu ve Ortadoğu’da Yeni Dünya Düzeni adlı kitaplarında biçimlendirdiği varsayımlara bu çalışmada yenilerini ekliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 843
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2008
₺93,60

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 658
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺41,25
Tükendi

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında barış ancak, her iki taraftan milyonlarca kadın ve erkeğin öldüğü anlamsız kıyımdan ve savaşın nihai sonucu belirginleştikten uzun süre sonra gelmiştir. Zorunlu kararlar her iki tarafça zorunda kalmadan önce gönüllü olarak kabul edilseydi insanlık kazanmış olmaz mıydı? İleriye yönelik bir anlaşma, korkunç kayıpları ve toptan acımasızlaşmayı engellemiş olmaz mıydı?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2019
₺123,00
Tükendi

“1800’lerden bir yazar Rusya ve Amerika’nın düşüşünü mü öngördü? Lockwood’un ilk iki serisi ve Trump ailesi arasında çok ciddi benzerlikler var. Son Başkan adlı roman ise günümüzle ilginç derecede bağlantılı. Şu an internet bu 3 roman ve onlar hakkındaki teorilerle çalkanıyor.”

- newsweek.com

“Görülemeyen şeyleri görebilen yazar Donald Trump’ın yükselişini ve muhteşem çöküşünü mü öngördü? Kitapta çıkan isyanların ilk etkileneceği yer olarak gösterilen New York’taki Fifth Avenu Hotel şimdi Trump Tower’ın olduğu yerdeydi.”

- express.co.uk

“Bundan neredeyse 100 yıl önceki kehanete göre Trump Amerika’nın son başkanı olacak. Komplo teorisyenleri neredeyse yüz yıl önce yazılmış bu kitabı yeniden keşfettiler. Pasajlarda sivil huzursuzluğu tahmin ederek, ‘5. Cadde Oteli’nin’ kalabalığın öfkesini hissedecek ilk yer olacağını iddia etti. Şoke edici bir şekilde ‘Trump Tower’ da beşinci caddede bulunuyor.”

- dailystar.com

“Kitabın açılış mizanseni Trump’ın Hliary Clinton’ı mağlup ettiği geceyi neredeyse birebir anımsatıyor. Kitapta şöyle yazılı: ‘Haber patladığında, insanlar akşam yemeğinde kaygısız ve güvenli bir şekilde toplanmışlardı. Adeta masmavi bir gökyüzündeki yıldırım gibiydi: İllinois demokratik çizgide tutuluyordu. Bryan Birleşik Devletler başkanı seçilmişti. İsimlendirilemeyen bir dehşetle felç olmuşçasına oturuyorlardı ve sohbet ederlerken nefesleri kesilmiş, kalpleri çarpar haldeydiler.’ Kitap ayrıca Trump Tower’la aynı konuma sahip olan, öfkeli kalabalığın merkezi olan bir otelden bahsediyor. Trump seçildikten sonra Trump Tower birçok kere protestoların merkezi olmuştu.”

- nydailynews.com

“Trump, Victoria dönemi romanlarının yıldızı ve internet aklını kaybetti. Florida Üniversitesi, Tarihi Çocuk Edebiyatı, Baldwin Koleksiyonu sorumlusu Suzan Alteri kitap başlıkları için, ‘Gerçekten garip. Bundan daha iyi bir kelime düşünemiyorum’ dedi.”

- politico.com

"Anlaşılmaz Trump olayı, inanılmazların şenlik ateşini yakıyor!"

- haaretz.com


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 62
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺0,00
Tükendi

Darwin’in "Evrim" teorisinin biyoloji ve diğer doğa bilimleri için yaptıklarının aynısını Engels’in Marx ile kaleme aldıkları Komünist Manifesto tarih için yapacaktır. Bu kitabı okumak belki sizleri komünist yapmayacaktır. Ancak şu an sahip olduğunuz değerleri ve dünya görüşünüzü tekrardan gözden geçirme olanağı verecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺4,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺14,82
Tükendi
Tarihsel ve kültürel bağları bakımından Türkiye’nin gündemini yoğun şekilde etki altına alan Ortadoğu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türk dış politikasının belirleyici unsurlarından biri haline gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrası bölgeye hakim olan İngiliz ve Fransız sömürge güçleri ile kıtasal ölçekte çatışmaya girmemeye çalışan bir politik bakış açısına sahip olan Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrası gerek konjonktürel gerekse bölgede tarihsel bağlarının bulunduğu toplumların milli bağımsızlıklarını ilan etmesiyle Ortadoğu’da aktif bir dış politika vizyonu geliştirmiştir. Dış politikasını, uluslararası alanda daha etkin olmaya yönelik adımlar atan Türkiye, stratejisini bölgesel güç olma yolunda geliştirmeye devam etmektedir.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺32,00
Tükendi

 Dr. Murat Saraçlı tarafından hazırlanan Uluslararası Hukukta Güncel Sorun Alanları başlıklı editöryal bu çalışma, yakın bir geçmişte uluslararası sistemde yaşanan değişimlerin uluslararası hukuktaki karşılığını bulmaya ve anlamlandırmaya yönelik önemli bir çalışmadır. Çeşitli üniversitelerden genç akademisyenlerin makaleleriyle katkıda bulundukları bu kitap, yakın geçmişimizde yaşanan ve etkileri günümüzde hala hissedilen çeşitli sorun alanlarına yönelik uluslararası hukukun yaklaşımını ortaya koyarken, ayrıca güncel sorunların nasıl uluslararası hukuku da etkilediği ve dönüştürdüğü sorunsalına da önemli cevaplar içermektedir. Bu açıdan bakıldığında kitapta bir yandan, güncel gelişmelere yönelik uluslararası hukuk alanındaki değişimleri takip ederken bir yandan da değişim sürecindeki küresel sistem ve aktörlerin uluslararası hukuku dönüştürmeye yönelik girişimlerini de izleyebilmekteyiz.




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2012
₺34,32
Tükendi

Dünyanın en güçlü ülkesi ve tek süper gücü olan Amerika’nın dış politikaları sadece kendisini değil tüm dünyayı etkilemektedir. Ve hiç şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde Amerika’nın dış politikasının en belirleyici ülkesi İsrail’dir.

Bu iki ülke arasındaki ilişki öyle yoğundur ki, Amerikan yönetiminin İsrail’in Ortadoğu’daki kirli işlerini örtbas etmekten sıkıldığını bazen en yetkili ağızlar bile itiraf etmek zorunda kalmışlardır.
İsrail, Amerika ve dünyada neredeyse eleştirilemez olduğu, kendisini eleştiren –Mel Gibson, Marlon Brando, Venezüella devlet başkanı Hugo Chavez, İslamcı düşünür Tarık Ramazan, İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero, Malezya eski devlet başkanı Mahattir Muhammed gibi –isimleri hemen anti-semitik ilan ettiği için başlı başına tartışma konusu.
“İsrail Lobisi” kitabıyla İsrail’i eleştiren ve Amerikan dış politikasını tek başına İsrail’in belirlediğini ifade eden Chicago Üniversitesi’nden John J. Mearsheimer ve Harvard Üniversitesi’nden Stephen M. Walt Yahudilerin hedefi durumuna geldiler.
Elinizdeki kitap sadece Ortadoğu ve Amerika’da değil tüm dünyada cereyan eden hadiselerin perde arkasını öğrenmek için ilk elden yazılmış sıra dışı ve çarpıcı bir eser.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2014
₺13,28
Tükendi

Günümüzün önde gelen aktivist ve entelektüeli Noam Chomsky, 11 Eylül kitabından bu yana ilk kez Birleşik Devletler’in dış politikası ile ilgili can alıcı soruları irdeliyor.

Ödüllü gazeteci David Barsamian’ın Chomsky ile gerçekleştirdiği röportajlardan derlenen kitapta ikili, gitgide değişen dünyada ABD’nin uyguladığı politikaları tartışıyor. Sezgileri, açıklığı ve saygı duyulan tarih bilgisiyle Noam Chomsky, Irak istilası, sözde haydut devletlere karşı yapılan önleyici harekatlar, ikinci Bush yönetiminin başarı şansı ve Birleşik Devletler’in uluslararası barışı tehdit eden hakimiyet isteği hakkındaki görüşlerini kendine özgü tarzıyla sunuyor.

Emperyal Arzular’da Chomsky’nin 2004 başkanlık seçimi ve seçim kampanyası, Sosyal Güvenlik’in geleceği ve küresel ısınma da dahil, daha önce üzerine konuşmadığı konulardaki görüşleri yer alıyor. Sonuç olarak karşımıza çağımızın önde gelen düşünürlerinden biriyle gerçekleştirilen aydınlatıcı diyaloglar ve içinde bulunduğumuz kaotik zamanın şaşırtıcı bir resmi çıkıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 213
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2016
₺71,75
Tükendi

Bu kitap,

Orta Doğu’da yaşananları komplocu bir bakış açısıyla ele almıyor…

İngiltere tarafından 19.yy’da petrol çıkarları için biçimlendirilen Orta Doğu’da,
bulunan üç yıl önce başlayan ve orta sınıfların başını çektiği ayaklanmalar baş gösterdi.

Biri Tunus’ta diğeri ise Arap Dünyasının lider ülkesi Mısır’da rejim değişikliği ile sonuçlanan başkaldırılar üzerine çok şey yazıldı.

Bu kitap yaşananları komplocu bir anlayışla ele alan ya da yaşananlara tamamen olumlayan bir yaklaşımdan da uzak bir biçimde, bu başkaldırıların arka planını ve bunları ortaya çıkaran sosyal dinamikleri ele alıyor.

Bir yandan dünyada yaşanan yeni medya ve yurttaş gazeteciliği kapsamında bu ayaklanmalarda sosyal medyanın payını abartmadan, ama göz ardı da etmeden el alıyor, bölgenin tarihini de ele alarak değerlendiriyor. Bu dinamikleri de dikkate alarak yaşanan gelişmeleri çok yönlü ele alıyor, sonra da teknoloji ile yaşanan iletişimsel değişimin bu süreçteki payını ele alarak tamamlanmamış devrimin fotoğrafını geniş bir kadraja koyarak çekmeye çalışıyor.

Yukarıda kısaca bahsetmeye çalıştığımız nedenlerden dolayı elinizdeki bu eser çok yönlü ve geniş açılı bir çalışma olarak Arap Baharı denen sürece farklı açılardan yaklaşan bir özellik taşıyor.




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 239
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2013
₺68,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 295
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺11,11
Tükendi

“Belki de hiçbir devlet adamı 20. yüzyıl dünya tarihinde Deng Xiaoping kadar uzun soluklu bir etki bırakmadı. Hiçbir modern Doğu Asya tarih ve kültür bilimci de Çin’in en cesur stratejistinin yaşamı ve mirasında vücut bulan zıtlıkları çözümlemeye Ezra Vogel kadar hazırlıklı olamaz.”

Mao Zedong’un bir keresinde “pamuk içinde gizlenmiş bir iğne” olarak tasvir ettiği Deng, Çin’in 20. yüzyılın sonundaki radikal dönüşümünü ivmelendiren pragmatik ancak disiplinli güçtü. Kültür Devrimi’nin yarattığı hasarla yüzleşti, Mao’nun kişiliğinden doğan kültü ortadan kaldırdı ve Çin’in büyümesini engelleyen ekonomik ve sosyal politikaları gevşetti. Modernizasyon ve teknolojiye saplantılı bir ilgi duyan Deng, Batı ile ticaret ilişkilerini tekrar başlatarak yüz milyonlarca Çinliyi yokluktan kurtardı.

Ancak aynı zamanda otoriter köklerine de bağlı kaldı, özellikle Haziran 1989’da Tiananmen Meydanı’na yapılan müdahelenin emrini verdiğinde. Deng’ın Komünist Parti’ye duyduğu enerji dolu bağlılık, 1920’lerin başında, Zhou Enlai’ın da dahil olduğu bir grup Çinli öğrenci arasında Paris’te ortaya çıkmıştı. Deng 1927’de Çin’e dönerek Çin Devrimi’ne temelden emek verdi. İktidara yükseldiği çalkantılı 50 yılda, suçlamalar, arındırmalar, hatta sürgünlerle baş etti ve 1978-1989 yılları arasında ve daha sonra 1992’de Çin’in mutlak lideri oldu. Deng zirveye ulaştığında, Mao’nun sadık bir neferi olarak inşasına yardım ettiği ekonomik sistemi yaratıcı bir şekilde yıkma fırsatıyla karşılaştı ve bunu fırsatı kullanmaktan çekinmedi.

“Vogel, Çin’in büyük reform lideri Deng Xiaoping’in nüanslı bir portresini çiziyor ve onun tarihte önemli bir iz bırakmasını sağlayan siyasal manevralarının zekice yapılmış bir analizini sunuyor. Ayrıca önemli bir liderin devasa bir ülkeyi nasıl yeni bir tarihi yöne itebileceğini de gösteriyor. Müthiş bir başarı.”

- Andrew J. Nathan, Columbia Üniversitesi


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 928
En / Boy : 16 / 23,3
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺102,20
Tükendi

Sovyet devrimine sahip çıkmanın ve devrimin diktatörlüğe kaçınılmaz olarak yol açmadığını savunmanın tek bir yolu vardır: 1917 devriminin diktatörlüğe niye, hangi somut koşullar nedeniyle, nasıl dönüştüğünü açıklamak; bu somut koşullar kaçınılmaz olmadığına göre, diktatörlüğün de kaçınılmaz olmadığını kanıtlamak. Elinizdeki kitap bunu yapmakta.

- Roni Margulies

Cliff’in eseri hem stalinist eğilimin hem de o eğilimin çöküşünün oluşturduğu tepkinin bir reddidir. Bu kitap bugün devrimci sosyalizmi anlamaya çalışan herkesin okuması gereken marksist bir klasik.

- Chris Harman

Rusya’da Devlet Kapitalizmi, Marx'ın Kapital'de geliştirdiği analizlerin, 1928’den sonraki stalinist Rusya’ya yaratıcı bir şekilde uygulanması örneği.

- Joseph Choonara


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 310
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2018
₺18,75
Tükendi

Türkiye’de etnik çatışma ve çatışma yönetimi ile ilgilenen okurların ilgisini çekecek olan bu kitap, doğu orijinli bir çatışmanın nasıl geliştiğini açıklamakla birlikte, etnik sorunun silah ile çözülüp çözülemeyeceğine dair değerlendirmelerde bulunmaktadır.

Tamil Sorunu’nun kökenleri, çatışma dönemi, çözüm sürecinde yaşananlar, uluslararası örgütlerin çatışma sürecindeki tutumu, yaşanan insan hakları ihlallerine uluslararası toplumun tepkisi ve nihayetinde 11 Eylül 2001 saldırılarının Tamil Sorunu’na etkisi ele alınmıştır.

11 Eylül saldırıları isyancı etnik gruplara terörizmle mücadele bağlamında avantaj sağlamış mıdır?

11 Eylül saldırıları yaşanmasaydı, LTTE, Sri Lanka’nın kuzeyinde bağımsız bir Tamil Devleti kurabilir miydi?

Tamil Sorunu hakkında pek çok sorunun cevabını bu kitapta bulacaksınız.






Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 182
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺8,33
Tükendi

Uluslararası İlişkiler kapsamına giren araştırma ve analizlerin daha doğru anlaşılabilmesi için bu disiplinin temel kavramlarının bilinmesi ve bu kavramlar konusundaki tartışmaların takip edilmesi oldukça önemlidir.

Uluslararası İlişkiler disiplininin anahtar kavramlarından bazılarını ele alan bu çalışmanın söz konusu tartışmalara yenilerini eklemeye ya da zaten var olan tartışmalara yeni boyutlar kazandırmaya çalıştığı görülecektir.

Disiplin içerisinde “Ulus”, “devlet”, “egemenlik”, “ulusal çıkar”, “güç”, “uluslararası örgütler”, “diplomasi”, “savaş” ve “milliyetçilik” hem en çok tartışılan hem de en çok ihtiyaç duyulan kavramlar olarak ön plana çıkmaktadır. Kaldı ki bizatihî kavramlar da zaman geçtikçe yeni anlamlar kazanmaktadır. Dolayısıyla, kapsamları itibariyle bu kavramların her birisi başlı başına birer kitap konusu olmaktadır.

Elinizdeki kitap, Uluslararası İlişkiler okumaları yapan öğren(i)ciler için bir kaynak eser niteliği taşımaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺100,00
Tükendi

Dünya tarihine "Andaç" olsun diye Türkiye'de bir ilk.

Ülkücü kimliğiyle tanınan bir yazar; Ülkücü Tuncer Günay Dünyanın en iyi tanınan Devrimcisini yazdı.

Ülkücü bakış açısıyla Büyük Devrimci Che Guevara Kitapçılarda.

Kitap Andaç yayınları tarafından yayımlandı.

Onun Hayatında Herşey

Castro ile tanıştıktan sonra değişti.

“Eğer bir gün beni başım eğik görürseniz biliniz ki, başım yere düşmüş birini kaldırmak için eğilmiştir.

Ben adına kapitalizm denen, bireyleri aç gözlü, bencil, saygısız ve merhametsiz yapan ve insanlığa büyük yokluklar ve acılar çektiren bu ahlâksız, adaletsiz, merhametsiz ve küresel sömürü düzenine ve emperyalizme karşı savaşmak için devrimci ve gerilla oldum.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 408
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2017
₺60,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 471
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2010
₺47,60
Tükendi

 




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 413
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2010
₺25,50
Tükendi

Küresel ekonomik kriz ile birlikte dünyanın sorunlu bölgelerinde kuralsız ve acımasız bir şiddet uygulanmakta, Asimetrik Savaş sürdürülmektedir. Düzenli orduların ve klasik savaş metotlarının kullanılmadığı bu savaşı sürdürenlerin arkasında mutlaka küresel çıkar güçleri vardır. Bu güçler, kendilerini riske atmadan ve topraklarını savaşın yıkıcılığına uğratmadan, ülkeleri içeriden fethetme yolunda önemli başarılar sağlamışlardır. Hedef seçilen ülkelerin var olan sorunları kullanılmakta, ülkeleri içten zayıflatıp çökertecek etnik ve dinci akımlar körüklenmekte, ülke içinde terör ortamı yaratılmakta, meydana çıkan kaostan menfaat elde edilmeye çalışılmaktadır. Asimetrik Savaş, en eski savaş metotlarından biridir. Ama onun yeniden ve etkin olarak kullanılması kitle iletişim araçlarının hızla geliştiği İkinci Dünya Savaşı sonrasında olmuştur. Bugün ülkeler arası çıkar çatışmalarında bazı devletler, hasım devletlere karşı tedhiş gruplarını açıkça kullanmayı bir devlet politikası haline getirmişlerdir. Resmi diller bu desteği politik ortamlarda şiddetle yalanlamak zorunda kalırken, askeri alandaki destek aksaksız sürdürülmektedir. Bu yüzdendir ki Asimetrik Savaş’a karşı mücadele tek tek devletlerin baş edebileceği boyutları aşmış bulunmaktadır. Bu alandaki mücadele ancak uluslararası organizasyonlarla, dünya milletlerinin ele ele vermesiyle başarıya ulaşabilecektir. "Psikolojik Savaş" adlı kitabımın ardından kaleme aldığım "Asimetrik Savaş" adlı bu kitabımda; -Bu acımasız savaşın dünya üzerinde mevcut uygulamaları ve ülkemize muhtemel etkilerinin neler olduğu -Türk insanının ve Türkiye’nin bu savaşa nasıl hazırlanabileceği -Asimetrik Savaş tehdidine karşı milletçe nasıl korunabileceğimiz gibi soruların cevaplarını bulacaksınız.. -Dr. Tahir Tamer Kumkale


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 379
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2009
₺280,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 163
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺13,00
Tükendi
Yüksek teknolojiye dayanan global bir kapitalizmin egemen olduğu ve çöken örneklerinin ardından sosyalizmin bir döneminin de geride kaldığı günümüzde Marx’a ve Marksizme nasıl yaklaşmak gerekir? Üretimde robotların insanların yerini aldığı, dijital ağ sistemlerinin sadece iletişimi değil tüm bir yaşam tarzını değiştirmekte olduğu, bioteknoloji ve genetikte gerçekleştirilen atılımlara insanlığın yeryüzü serüveninin yakın gelecekte hayal edilemeyecek noktalara gelebileceği koşullarda Marksizmi nasıl yorumlamak, sınıf mücadelesini nasıl kavramak gerekir? Marksizmin ‘artık öldüğü’ne ilişkin o basit iddiaya hemen aynı basitlikle ‘ölmedi, dimdik ayakta’ diye yanıt vermenin yetersizliğinin farkında olanlar var tabii. Kanada’da, University of Western Ontario’da profesör olan Nick Dyer-Witheford de bunlardan biri ve bugünün dünyasında Marx’ı ve Marksizmi yeniden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Antonio Negri, Michael Hardt, Paolo Virno gibi İtalyan otonomcu Marksistlerle birlikte post-Fordist dönemde global kapitalizmin ve emeğin sorunlarını tartışan Nick Dyer-Witheford dünya pazarının genişlemesi ve ‘öteki küreselleşme’ dediği şeye gitgide bağlanan muhalefet hareketleri üzerinde yoğunlaşıyor. Ve en önemlisi de şu soruya yanıt arıyor: Bütün bu olanaklar ve yüksek teknoloji daha iyi bir geleceğin inşa edilmesi için nasıl kullanılabilir? Marx’ın, bir gün gelecek sermaye ‘toplumsal ve bilimsel bilgi’ aracılığıyla, ‘genel akıl’ ile egemen olacak dediğini hatırlatan Nick Dyer-Witheford, sınıfsız toplum için mücadele eden emeğin bu silahı kendi ellerine almasının yollarını tartışıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 356
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2004
₺15,98
Tükendi
Sosyalizmin Olmadığı Dünya Daha Mı İyi? Dünyada sosyalist solun canlanmasına ne kadar çok ihtiyaç var! Sosyalizmin bittiği, Marx’ın öldüğü ve Marksizmin de artık bir daha geri gelmemek üzere tarihe karıştığı iddialarından bu yana dünyanın daha iyi olduğu söylenebilir mi? Bu iddiaları duymaya başladığımızdan bu yana daha çok kan ve gözyaşı akmıyor mu? 1991’deki Birinci Körfez Savaşı ile birlikte ilan edilen Yeni Dünya Düzeni’nin nasıl eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştiren bir düzensizlik olduğunu biliyoruz artık bilmesine de, bu durumdan insanlığın nasıl çıkacağı henüz pek bilinemiyor. Bu noktada Marksizmin bir rolü olabilir mi? Geri dönmeyeceği zannedilen bu devrimci dünya görüşü dünyanın sürüklendiği bu bataklıktan çıkış için yol gösterici olabilir mi? Yeni Sol’un, Althusser’in ve analitik Marksizmin ele alındığı bu çalışmada söz konusu akımların Marksist geleneğin canlandırılması için sunduğu olanaklar tartışılıyor. Eğer gerçekten de Marksizmin bir daha canlanma olanağı yoksa geride kalan on yıla bakarak önümüzdeki on yıllarda bizi daha iyi bir dünyanın beklemekte olduğunu söyleyemeyiz. Eğer Mare’ın düşünceleri yeniden güç ve itibar kazanmayacaksa politik hayal gücünün hayli tükeneceğini, insanlığın ilerleme düşüncesinin çok zayıflayacağını, insan eyleminin daha radikal bir tarzda örgütlenme inancının çok ağır bir darbe yiyeceğini söyleyebiliriz. Yaşamı daha iyiye doğru köklü bir biçimde değiştirmeyi öngören ideallerden vazgeçmemek ve onları politikanın gündemine taşımak gerekiyor. Bu bağlamda bütünlüklü ve tutarlı bir proje sunan Marksizmin geleceği ile insanlığın geleceği arasındaki bağ ise her geçen gün daha fazla idrak ediliyor...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 230
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2004
₺11,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 260
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2005
₺0,00 KDV Dahil
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 359
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺17,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 172
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺25,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 320
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺15,00
Tükendi

Marksizm bir dindir. Kendisine sadık olanlara ilk planda, hayata anlam veren olayları, gelişmeleri değerlendirmek için mutlak referans noktalarından oluşan bir sistem sunar. İkinci planda ise Marksizm, bir kurtuluş yolunu, kötülüğü ortaya koyan gerçeği, insanlığa ya da insanlığın seçilmiş bir bölümüne göstermektedir. Daha açık bir ifadeyle belirtirsek, Marksist Sosyalizm; yeryüzünde cenneti vaat eden dinler grubundadır. Ben Marksizm’in bu karakteristik özelliklerinin formüle edilmesinin, bir "hiyeroglif uzmanı tarafından yapılmasının, Marksizm’in sosyolojisinin derinlerine daha çok inilmesini sağlayacağını, hem de bir ekonomistin yapabileceğinden daha iyi bir şekilde araştırılmasını mümkün kılacağını düşünüyorum...Marks kişi olarak gözleri önünde yükselen bir anıtı görmekten aciz sıradan sosyalist profesörlerin, aksine çok daha medeniydi. Kendisine ve dünya görüşüne ne kadar uzak olursa olsun, Marks bu uyarlığın değerlerini ve bu değerlere mutlak ilgili kazanımları mükemmel bir şekilde anlatabiliyordu. Bu konu da içnde kapitalizmin bütün eserlerini övdüğü "Komünist Manifesto" yu örnek olarak göstermek ve düşünüş sınırlarının genişliğini belirtmek mümkün olur. Marks kapitalizmin tarihsel gerekliliğini kabul etmiştir. Bu tutumu Marksın kendisinin bile kabul etmeyi reddedeceği bir takım sonuçlar doğurmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 398
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺24,00
Tükendi

- Değer Teorisi: Kapitalizmde İçsel İlişkilerin Örgütleyicisi -Fuat Ercan - Sınıf Çözümlemelerinin Med Cezirleri, Marks, Weber ve Ötesi -Özgür Narin - Kapitalizmde Krizler: Dünden Bugüne -Melda Yaman Öztürk - Sermayenin Uluslararasılaşması Sürecinde Mekânsal Farklılaşmalar ve Devletin Dönüşümü -Şebnem Oğuz - Emperyalizm Kuramları ve Sermayenin Uluslararasılaşması -Özgür Öztürk - Hizmet Emeği ve Marxist Değer Teorisi -Gaye Yılmaz - Yanılsamalar Alanı Olarak Tüketim Toplumu -Özgün Biçer


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 350
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺3,61
Tükendi

Bu kitap Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin 5-7 Eylül 2005 tarihlerinde Ankara’da düzenlediği "Küreselleşmeye Güney’den Tepkiler" başlıklı uluslararası sempozyuma sunulan bildirilerden oluşmaktadır. Yeni Müdahale Biçimleri ve Meşrulaştırma: "Teröre Karşı Savaş" ve Irak Soula Avramidis Filiz Çulha Zabcı Dünya Ekonomisi: Emperyalizm ve Bunalımlar C. P. Chandrasekhar Prabhat Patnaik Güney’de Neo-Liberal İktisat Politikalarına Karşı Seçenek Arayışları Jayati Ghosh Alfredo Saad Filho Toplumsal Dönüşüm ve Sınıf Mücadeleleri: Fırsatlar ve Engeller Claudio Katz Sungur Savran Metin Özuğurlu Jamie Gough Subhashini Ali Mehmet Ecevit


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 364
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺14,45
Tükendi

20.yüzyılın sonlarında ideolojik düzlemde tanımlanan kutuplaşmanın ürettiği devletten devlete yönelen tektipleştirilmiş tehdit algısı zayıflamış ve son bir kaç on yıldır toplumsal ekonomik ve çevresel alanlardaki küresel ve yerel tehditler içerisinde soğuk svaş mekanizmlarıyla donanmış wesfalyan devlet yapılarını meşgul eden en önemli sorun kuşkusuz etnik istikrarsızlıklar olmuştur. Etnik sorunlar şiddet içerikli olsun veya olmasın sudan , lünban , ırak sri lanka , gürcistan gibi azgelişmiş ülkelerden ingiltere belçika ispanya ve kanada gibi gelişmiş demokratik ülkelere kadar çok geniş bir coğrafyada ulus devlet müşruiyetinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmiş ve bununla birlikte evrensel değer ahline gelen demokrasi etnik sorunlar ile fazla ilişkilendirilen bir konu haline gelmiştir. Demokrasi düşüncesinin uluslar arası hukuk alanında somut ilkeler şeklinde kodifikasyonu ise uluslar arası yapının etnik sorunlar yaşayan devletlere demokratik kurumların geliştirilmesini dşkte etmesine meşruiyet kazandırmış ve zayıf demokrasilerde etnik sorunların önlenemesi olağan karşılanmaya başlanmıştır.

Günümüzde etnisitelere pozitif statü haklarının tanınmasının milletin bütünlüğüne katkı sağlayacağı ve ayrılma gerekçesi kalmayacağı için " kendi kaderini tayin"hakkı taleplerinin azalacağı öngörülmekte demokratik haklar ve kurumlar yerleştiğinde insanların artık etnik bağlılıklar temelinde mobizile olmayacakları değerlendirilmektedir. Bu önermeden hareketle  etnik sorunların demokratikleşme ile aşılıp aşılamayacağının tespitinin amaçlandığı bu çalışmada" etnik sorunların giderilmesinde demokratikleşme çözüm müdür?" sorusuna cevap aranmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺48,00
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 272
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺11,70
Tükendi

Elinizdeki bu çalışma, liberal demokrasinin temsil sisteminin ve insanların siyasal katılımdan uzaklaşmalarının yarattığı krizlere birer yanıt olarak geliştirilen demokrasi teorilerinin bir çözümlemesini yapmaya çalışıyor. Bunun yanında, bu demokrasi teorilerinin her birinin kendilerini uygulayabilecekleri birer alan olarak gördükleri yeni toplumsal hareketler işin içine giriyor. Zira bu hareketler, eski sınıf hareketlerinden farklı olarak, demokratik bir örgütlenmenin gerçekleşim alanları olarak tasvir ediliyor. Bu çalışma, gerek demokrasi teorilerine gerekse yeni toplumsal hareketlere günümüzde verilen anlamlara eleştirel bir yaklaşım getirmeye çalışıyor. Bu nedenle de sınıf hareketinin öneminin hala devam ettiğini, ancak böyle bir hareket başarılı olacaksa proleter kamusal alanların yaratılmasının elzem olduğunu ileri sürüyor. Bu tartışmaların her biri, Türkiye’nin şimdilerde içinde bulunduğu koşullar, gelişen toplumsal hareketler ve bu hareketlerin demokratik bir anlayışı yaygınlaştırma potansiyelleri açısından oldukça önemli. Bu çalışma, bu konular üzerinde yapılan tartışmaları derli toplu bir biçimde okuyucunun önüne getiriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 189
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2017
₺54,60
Tükendi

Max Weber (1864-1920), Alman düşünür, sosyolog ve ekonomi politik uzmanı. Modern antipozitivistik sosyoloji incelemesinin babası olduğu düşünülür. Sosyolojiyi metodolojik olgunluğa ulaştırılmıştır. Marx’ın sınıf temellli çözümlemelerinin yerine statü kavramını getirmiştir. Almanya’nın Erfurt kentinde doğmuştur. Sir max Weber’in yedi çocuğunun en büyüğüdür. Babası liberal politikacı, annesi helene Fallenstein ise protestandı. Max Weber, kardeşi Alfred gibi sosyolog ve ekonomisttir. 1882’de Heidelberg Üniversitesi’ne Hukuk öğrencisi olarak girdi.Aralıklarla, Strasbourg’da Alman ordusuna hizmet verdi.1884 Sonbaharında, Berlin Üniversitesi’ne çalışmak için girdi. Birara, stajer avukatlık yaptı. Berlin Üniversitesine doçent olarak girdi. Meslek birliğinin sınavını kazandı. 1880’ler boyunca tarih dersleri almaya devam etti. 1889 yılında "Ortaçağ İşletme Organizasyonları Tarihi" isimli doktora tezini verdi. İki yıl sonra "Roma Tarım Tarihinin Özel vew Halk Hukukundaki Önemi" adlı makalesini tamamladı. Artık bir profesör olması için önünde bir engel kalmamıştı. Doktora tezi sonrasında, ilgisi çağının sosyal politikalarına kaydı. Siyasete ilgisi devam ediyordu ve sol görüşlü Protestan Sosyal Kongresi’ne katıldı. 1883’de, kuzeni ve geleceğin feminist yazarı olan Marianne Schnitger ile evlendi. 1894’de Freiburg Üniversitesi’ne Ekonomi profesörü olarak atandı. 1920 yılında Haziran’ın 14’ünde zatürre’den öldü.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 365
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺13,89
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 614
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2013
₺18,06
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı