Bu kitap, öncelikle Türk Müziğinin tarihsel sürecini ve dönemlerini incelemek suretiyle, Türk Müziğinde dönemsel olarak prozodi anlayışını incelemek ve prozodi konusunda dönemler arası bir karşılaştırma yapmak amacıyla hazırlanmıştır. Prozodi kavramı, genel itibariyle 15. yüzyıldan 20. yüzyıl sonuna kadar dönemsel olarak incelenmiş, her dönemin üslûp ve anlayışına göre değerlendirilmiştir. Her dönemden ön plana çıkmış ve dönemin genel üslûbunu yansıtan bestekârların seçilmiş eserlerinde prozodik incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler, dönemlerin beste anlayışları ile birlikte ortaya konulmuştur.
Basım Dili : Türkçe Basım Yeri : Sayfa Sayısı : 176 En / Boy : 16 / 23,5 Kağıt Cinsi : 3. Hmr Enzo Basım Tarihi : .08.2020
Yol, sadece bir anı ya da gezi kitabı değil. Yol, aslında bir hayal kitabı. İstanbul’da yaşadıkları yoğun iş hayatlarını bırakarak, alışık oldukları konfor alanından çıkıp hayallerinin peşinden giden ve yelkenli tekneleriyle dünya turu yapan genç bir çiftin hikâyesi. Bu kitapta, sahip olunan başarı, güvence, maddi olanaklar ve hareketli bir sosyal hayat yerine bilinmeyene yelken açmanın heyecanını bulacaksınız. Bu kitapta, organik gıda reyonlarından alışveriş yapan bir kadının, patates bulamadığı zamanlarına tanık olacaksınız. Sabahları toplantısına geç kalmamak için iki çalar saate ve başında "dırdır" eden bir eşe ihtiyaç duyan bir adamın, üç gün uykusuz dümen başında nasıl kaldığına şaşıracaksınız. Dünyayı keşfetmek için yollara düşen ve sonunda asıl seyahati kendi içlerine yaptıklarını fark eden bir çiftin yolculuğuna tüm yalınlığıyla ortak olacaksınız. İşte tüm bu saydıklarımızı ve daha da fazlasını, müdürlükten miçoluğa terfi eden, manikürlü ellerden yelken eldivenlerine geçen bir kadının gözünden okumak istiyorsanız ne duruyorsunuz? Marmaris’ten başlayıp, batıya doğru ilerleyerek, 2 yıl 7 ay sonra Marmaris’e tüm dünyayı dolaşmış olarak dönen Ayça-Levent Kirişçioğlu’nun sürükleyici hikâyesine gelin siz de katılın! Hepinize iyi "Yol"culuklar...
Her kadının vücudu güzeldir. Geçirdiği milyonlarca yıllık evrim sonucunda akıllara durgunluk verecek değişikliklere uğrayan ve son derece hassas düzeltmelerle işlenen kadın vücudu, bu gezegendeki en olağanüstü canlı varlıktır. Farklı bölgelerde ve farklı zamanlarda yaşayan insan toplulukları, kadın vücudunu değişik şekillerde bezeyerek tabiatın önüne geçmeye çalışmıştır. İnsan denen canlı varlığı son derece iyi gözlemleyen Desmond Morris, bu çalışmasında büyük bir beceri ve titizlik içinde kadın vücudunu tepeden tırnağa incelemiştir. Tüm kadınlarda ortak olan biyolojik özelliklerin nasıl bir evrim geçirdiğine özellikle dikkati çeken Morris, toplumların kadın vücudunu mükemmelleştirmek yolunda karşılaştıkları zorlukları ve geçirdikleri aşamaları keşfetmeye çalışmıştır. Bir zoologun bakış açısıyla, tamamıyla bilimsel gerçeklere dayanılarak ve büyüleyici anekdotlarla bezenerek yazılan bu kitap zihinlerde son derece kışkırtıcı soru işaretleri uyandırmaktadır. Çıplak Kadın, Desmond Morris’in insan denen hayvanı inceleme konusundaki rakipsiz deneyimi bir kez daha gözler önüne sermektedir. Morris’in bu çalışması son derece özgün, kışkırtıcı ve muazzam eğlenceli. Bu kitap insanların yaşamlarını değiştirecek. - Sunday Times
Arkamızda bıraktığımız 20. yüzyılda bilim ve teknolojideki baş döndürücü ilerlemeler yaşamın her alanında değişikliklere yol açıyor. Ama bu ilerleme insanın insan olma evrimini de sağlayabiliyor mu düşüncesinden yola çıkan Bedia Akarsu, bu değişmelerin insan yaşamında ve toplumsal yaşamda büyük sarsıntılara yol açtığını, yüzyıllardan beri içinde yaşanılan değerler dünyasının birden değişmesine insanın kolay kolay katlanamadığını vurgulayarak bu sarsıntıyı artık bütün dünyanın yaşadığını dile getiriyor: Yepyeni bir çağa geçiyor insanlık. Yeni gelişmeler karşısında etik sorunu, kimlik sorunu, uluslar ve uluslararası düzen sorunu, yeni dünya düzeni olarak sunulan küreselleşme sorunu, savaş ve barış sorunu, eğitim sorunu, dünyayı kaplayan kirlilik sorunu vb. sorunlarla karşı karşıyayız. Bütün bu sorunların ortasında bilim adamlarına ve filozoflara düşen birincil sorunun küreselleşme sorunu olduğunu, çünkü bu sorunun bütün öteki sorunları kapsadığını düşünen Akarsu, elinizde bulunan bu kitapta yaklaşık son 10 yıldan bu yana bu gibi konularda düşündüklerini ve yazdıklarını biraraya getiriyor.
Osmanlı döneminde kullar, anadillerini yazmaya beceremezlerdi. 2000 yılında -üst düzey kadroların önemli bir bölümü de dahil- anadilini doğru dürüst yazmayı becerebilenlerin oranı ne kadardır dersiniz? Osmanlı döneminde kul yığınlarının tipik özelliği köylü ve mesleksiz oluşlarıydı. 2000 yılında nüfusun yüzde kırk altısı hala köylü değil mi? Gerçek bir meslek sahibi vatandaş sayısı ise, sadece 100 bin kadar... Tarihin, ilerde piyade neferi olacak gençleri yüreklendirmek için bir propapaganda aracı olarak kullanılmasına artık bir nokta koymak gerekir. Objektif bir tarih bilincini yaygınlaştırmanın başka yolu yoktur çünkü. Bu kitapta Osmanlı İmparatorluğu’nda hüküm sürmüş sultanları ve kullarını, resmi tarihten çok farklı bir biçimde ama gerçek yüzleriyle tanıyacaksınız.
Bu yapıt, dil ile kültür arasındaki bağlantıyı araştıran ve sistemli bir dil felsefesini kuran filozof Wilhelm von Humboldt üzerine Türkçe’de bu denli kapsamlı bir biçimde gerçekleştirilmiş tek araştırmadır. Humboldt dilin düşünceyi yaratan bir etkinlik olduğunu öne sürmüş ve dili insan tarihinin başlıca yaratıcı güçlerinden biri olarak görmüştür. Ona göre dille yaşam, dille tarih ayrılmaz kavramlardır. Dilde bulunan "yaratıcı ilke" dille birlikte düşünceyi de geliştirir. Bu ilkenin durması, dildeki kültür başarılarının da durması demektir. Bu kitapta Humboldt’un çeşitli ulusların dillerini ve kültürlerini inceleyen araştırmaları, özellikle dil-düşünme, dil-tarih, dil-kültür bağlamı içinde ele alınmıştır.
Son yıllarda ülkeler arasında ticari, turizm ve kültürel alanlarda iş birliği sürecinin giderek önem kazanması, ülkeler coğrafyasının önemini daha da artırmıştır. Özellikle öğrencilerimize çağdaş düzeyde bilgi sunmak amacıyla başta Türkiye’nin coğrafi bölgeleri açıklamalı olarak ele alınmıştır. Komşu ülkeler, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile kıt’alar hakkında özlü bilgiler verilmeye özen gösterilmiştir. Kıt’a ve ülkelerin doğal özelliklerine ışık tutmak amacıyla da fiziki haritaların kullanılmasına önem verilmiştir. Kıt’a ve ülkelerin daha iyi tanıtılması için çok sayıda özgün resim seçilmiştir.
"Bütün ağrılarıyla, kavuşmalarıyla, ayrılıklarıyla, gözyaşları ve kahkahalarıyla harmanlamak zamanı. Sonra o zamana bırakmak kendini. Dalıp gitmek... ‘Gecenin Yakamozu’ndaki yazılar işte böyle dalıp gitmelerin yazıları. Pek çoğu gecenin geç saatlerinde yazıldı, pencereden görünen engin Marmara’nın karanlıklarına, adaların ve o pek sevdiğim vapurların uzak ışıklarına dalıp gitmelerin ardından, çoğunlukla da bir gün yayınlanacakları düşünülmeden. Başlangıçta yalnız benim içindi onlar, ama sonunda öyle olmadı. Onları önce internet tutkunlarına uzattım belki okurlar diye, korka korka... turkiye.net’te ‘Sarhoş Bir Saydamlık’ adlı köşecikte 1997’den bu yana yayınlandı dalıp gitmelerimin zabıtları. Ama sonra ‘kağıt da kağıt’ diye tutturdu o kelimeler. Onlar benim şu dünya güzeli İstanbul’la kankardeş hayatımın anı kırıntılarından, hayallerinden, umutlarından bir tutam..."
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.