Kartezyen Prens, Türkçe felsefe literatüründe çok nadiren tartışmaya açılmış bir konuyu ele alıyor: René Descartes’ın siyasi fikirleri. Modern felsefenin kurucusu Descartes’ın epistemolojiden metafiziğe, töz öğretisinden özne tasarımına kadar pek çok alandaki düşünceleri felsefe tarihçilerinin gündemini sürekli meşgul ederken, siyasete ilişkin fikirleri çoğu zaman bir suskunluk sarmalında unutuşa terk edilir. Özmakas ise siyaset üzerine konuşmaktan ısrarla imtina eden düşünürün metinlerini titizlikle tarayarak siyasi metaforlarının bir haritasını çıkarıyor, ardından da Prenses Elizabeth’le mektuplaşmalarına odaklanarak bu sarmalı aşacak ipuçlarını bulmaya ve “Kartezyen Prens”in robot resmini çizmeye çalışıyor.

Descartes’ın düşüncesini on yedinci yüzyılın genel krizi içerisinde ele alan ve filozofun yaşamının fikirleri üzerindeki etkilerini soruşturarak ilerleyen bu metin, aynı zamanda felsefe tarihinin nasıl felsefi bir polisiye gibi yazılabileceğini de örnekliyor. “Devrimci Descartes” tablosunun arkasındaki sırrı aralamaya çalışan bu kitap, okurunu sistematik görünen bir düşünsel çerçevenin içinde türeyen kavramsal ve metaforik gerilimleri tespit etmeye, yorumcularının jet lag yaşamasına sebep olan saat farklarını görmeye, ezberlerimizin tozunu almaya davet ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 150
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,50
Felsefeye Eğlenceli Bir Giriş

“Felsefeye ilgi duyuyorum ama neresinden başlasam bilemiyorum” diyenler ve felsefeye bulaşıp yolunu kaybedenlere müjde, overlok makinesi ayağınıza geldi! 

Yazar Anthony McGowan, Köpeğinize Felsefeyi Nasıl Öğretirsiniz’de okuyucularını Londra’nın harikulade yeşilliklerine, oradan da felsefenin çıkmazı bol labirentlerine doğru uçarı bir yolculuğa çıkarıyor. Tiftik tüylü köpeği Monty ile çıktığı günlük yürüyüşlerinde ona (ve haliyle okuyucularına) etik, özgür irade, yapısalcı dilbilim başta olmak üzere felsefenin birçok çetrefilli kavramını tane tane, malta teriyerine anlatır gibi izah ediyor.
Evet, kitapta çaktırmadan yürütülmüş bir dilim cheesecake’in meydana getirdiği ahlaki ikilemler yahut bir sosisin bin sözcüğe bedel olabileceği hususunda bazı diyaloglara rastlamak mümkün.  Fakat Monty ile edilen bu mutena hasbihal nadiren yüzeyde kalıyor, mevzu köpek atıştırmalıklarından Kant’ın kategorik imperatif’ine hızla ilerleyebiliyor.
Köpeğinize Felsefeyi Nasıl Öğretirsiniz, Descartes, Kant, Schopenhauer, Nietzsche ve daha birçok devin derdini bir adamla Malta teriyerinin iç ısıtan bağıyla birlikte sunmayı başaran, son derece eğlenceli ve bir o kadar da ciddi bir meselenin kitabı.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,50

Yeni Çağ’ın başlaması Fransız Devrimi ile gerçekleşir. Orta Çağ’ın dinsel öğretiler egemenliğinde geçen dönemi halk kitlelerinin ayağa kalkmasını ve yönetimde pay sahibi olmak istemesini doğurmuştur. Zorlu yaşam koşulları altında ezilen kitlelerin talepleri soyluların iktidarını ve ruhban sınıfının baskısını sarsmıştır. Soylular ve ruhban sınıfından sonra üçüncü sınıf diye nitelendirilen geniş halk kitleleri ayrıca askerî diktatörlerin baskısıyla karşılaşacaktır. Tarihe Napolyon Savaşları olarak geçen çok sayıda muharebe sonrasında Avrupa kıtasının haritası değişmiştir.
 
Endüstri Devrimi’nin yaşanmasıyla köylülerin yanı sıra geniş bir işçi sınıfı ortaya çıkar. Yeni yaşam koşulları sonucunda bu kitlenin hak arama mücadelesi ülke yönetimlerini değiştirecek boyuta ulaşır. Avrupa anakıtası ve sömürge toprakları üzerinde etkinlik alanını genişletmeye çalışan ülkeler ve ulusçuluk akımı Birinci Dünya Savaşı’nın taşlarını döşemektedir. Ulus bilinci imparatorlukları yok ederken yeni ulus-devletlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺280,00

“Eğitim, bilgilenme yoluyla insanın düşüncelerinde, duygularında nihai davranışlarında yaşanan nitelikli değişim ve gelişim süreçlerini ifade eder. Ancak eğitimi bir kavram olarak ele aldığımız anda onun, bağlamından ve doğallığından kopmuş olduğunu görürüz. Söz okula geldiğinde ya da bir başka ifade ile eğitimi okulun sınırları içine aldığımız anda ise eğitimi tutsak etmiş oluruz ki bu, artık özgür eğitimden de söz edemeyeceğimiz anlamına gelir”

Türk eğitim sisteminin sorunlarına resilist bir yaklaşımla eğilerek temel sorunları ele alan yazar; eğitim sisteminin, makinist bir sistem olmaması gerektiğini, bilişsel ve duyuşsal gereksinimlere bağlı kalarak ahlâkı barındıran bir eğitim sisteminin olması gerektiğini vurgulamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

Hiçlik; değerlere karşı olmak değil, onların kendilerini değersizleştirmeleri, anlam yitimi. yeniden bir doğuşa yönelmektir. Şimdi Nietzsche’nin Avrupa’sı “nihilizm” sonrası bir kültürü tartışmakta, ölmüş değerler üzerine... “Tanrı öldü” diyen Nitzsche’ye soruluyor şimdi, “ şimdi nihil ölmedi mi?” Nihilizmin, nihilist filozofu Niethzsche herhalde bu soru karşısında ancak şöyle seslenirdi:

“Şimdi size beni yitirmenizi, kendinizi bulmanızı buyuruyorum: hepiniz beni yadsıdığınız gün, ancak o gün geri döneceğim sizleri...”

“Doch alle Lust will Ewigkeit - Will tiefe, tiefe, Ewigkeit” 

“Tüm sevinçli arzular sonsuzluğu ister İster derin. Derin sonsuzluğu”

Candaki sonsuzluğa verdiği mana ile gönlüme ulaşacak. Yazık ki kısa dönem içinde, Avrupalı, ne cana ne de gönüle erişemeyecekmiş gibi görünüyor.

Postmodern durum yavaş yavaş can ve gönül arayışı durumuna dönüşecektir. (Umarım!) 

Nietzsche cesurdu. Wagnis’i, riski, tehlikeyi göğüsleme gücüne, araştırma yiğitliğine sahiptir. Bedelini ağır ödedi. Ama Avrupalı’ya Versuch’u, aramayı, araştırmayı bıraktı. Arama, yalanla değil, kokuşmuş bilim, din, ahlak, sanatla değil, canla canlanan sanatla olacaktır. Özgür ruhla (Freigeist!).


Basım Ayı/Yılı : 4/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 154
Ağırlık : 154
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00
Son Şeyler Hakkında Düşünceler ve İncelemeler

Hayvan, ölüm ile ilgili gerçek bir bilgiye sahip olmaksızın yaşar ; bu nedenle de kendisinin sonsuz olduğu bilinci içerisinde türünün tüm ölümsüzlüğünü tadar. İnsanda ise akılla birlikte ölümün korkunç kesinliği zorunlu olarak ortaya çıktı. Ama nasıl ki doğada her zaman kötülüğün bir çaresi ya da en azından bir telafisi varsa, ölüm bilgisini ortaya çıkaran aynı düşünce, bizi teselli edecek metafizik görüşleri de beraberinde getirdi. 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 72
Ağırlık : 72
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00

İnsanlık tarihi kabaca gözden geçirildiğinde bile, “Tanrısız” bir döneme rastlamak imkansızdır. Modern zamanlardaki kategorileştirmede din ve Tanrı insanlığın erken dönemlerine primitif bir ürün olarak gönderilmekle birlikte, Tanrı yine yoğun bir tema olarak tartışmanın konusu olmaya devam etti. Hatta din ve Tanrı’nın gelecekte işlevini yitirerek kaybolacağı şeklindeki beklenti gerçekleşmediği gibi, mitoloji postmodern dönemde kendisini yeniden gösterdi. Modernlikten itibaren Tanrı’ya “bundan sonrası benim” diyerek dünyayı kendi başına inşa edeceğini düşünen insan krizlerle yeniden sarsılmaya başlamıştır. Anlaşılmıştır ki, Tanrı’ya veda etmek o kadar da kolay değildir. Çünkü Tanrı’ya veda, insanın kendi üzerine çöküşü ve ölümünü işaret etmeye başlamıştır. Dünya ölçeğinde farklı dinlerin Tanrı anlayışlarını ele alması sebebiyle çalışmamız “Bir Dünya Tanrı” ismiyle vücut bulmuştur.
 
Kitapta, aşağıda belirtilen sorular muvacehesinde dinlerin Tanrı-toplum etkileşimi netleştirilmeye çalışılmıştır. 1-Varolan teoloji, Tanrı’yı nasıl tanımlıyor? 2-Bu dinlerin yaşandığı toplumlarda nasıl bir Tanrı tasavvuru ortaya çıkıyor? 3-Tanrı’ya verilen sıfatların sosyal yansımaları nasıldır? 4- Böyle bir Tanrı anlayışı nasıl bir dünya inşa ediyor? 5-Bu tanrı anlayışı, hangi çağdaş sorunları çözüyor ya da sorunlar çıkarıyor? 6-Bu tanrı anlayışı nasıl bir Tanrı-insan ilişkisi kuruyor? 7-Bu tanrı anlayışı nasıl bir Tanrı-çevre (tabiat) ilişkisi kuruyor? 

Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 608
Ağırlık : 608
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺167,20


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 159
Ağırlık : 159
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Dünyanın en çok okunan üç yazarından biri olma vasfına sahip, büyük yazar ve mütefekkir Tolstoy, Türk okurunun da yaşadığı yıllardan itibaren dikkatini çekmiş, beğenisini kazanmış nadir kalemlerdendir. Tolstoy’un eserleri gerek fikirleriyle gerek edebî eserleriyle nitelikli okur kitlesinin halen başucu kitapları arasında yer alır.

Ülkemizde ve dünyada çoğunlukla romanlarıyla tanınan yazarın son yıllarda fikrî eserleri de ilgi görmeye devam ediyor ve Tolstoy bu yönüyle âdeta yeniden keşfediliyor.

Tolstoy’un eserlerini ve Tolstoy hakkında yazılmış eserleri tek çatı altında toplamayı amaçlayarak yayına başlayan Lev Nikoloyeviç Tolstoy Yayınlarının öncelikli amaçları arasında Tolstoy’un ülkemizde fazlaca bilinmeyen eserlerini gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Tolstoy yayınlarından çıkan Vicdan adlı eser, 1920’lerin başında Binbaşı Ali Fuad tarafından Osmanlı Türkçesi harfleriyle Türkçeye çevrilmiş ve günümüze kadar Latin harflerine aktarılmamış ender Tolstoy kitaplarından biri. Bu eserde Tolstoy, aynı seride yer alan diğer kitaplarından farklı bir üslupla okur karşısına çıkıyor. Farklı asırlarda, farklı memleketlerde yaşamış düşünürlerin, öğüt ve hikmetli sözlerini bir seçki anlayışıyla okura sunarken kendi düşünceleri ile bu sözlerin kapsayıcılığını genişletiyor. Sabır, kötülük ve iyilik, doğruluk, iman gibi kavramlar üzerinden hayata bir değer ve anlam yüklenen eser, insanın kendi kendisine sorduğu ezeli meseleleri aydınlatmaya dair bir çaba niteliğinde.

Latin harflerine ilk kez Siyami Boylu tarafından aktarılan eserin ikinci bölümünde, kitabın Osmanlı Türkçesi ile basılmış hâlini de okura sunan Lev Nikolayeviç Tolstoy Yayınları, bu tavrıyla Osmanlı Türkçesi eğitimi alan genç okurlar ve Osmanlı Türkçesi sevdalıları için on kitaptan oluşan ciddi bir kaynak sunuyor yayın dünyasına huzurlu okmalar diliyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 68
Ağırlık : 68
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

Dünyanın en çok okunan üç yazarından biri olma vasfına sahip, büyük yazar ve mütefekkir Tolstoy, Türk okurunun da yaşadığı yıllardan itibaren dikkatini çekmiş, beğenisini kazanmış nadir kalemlerdendir. Tolstoy’un eserleri gerek fikirleriyle gerek edebî eserleriyle nitelikli okur kitlesinin halen başucu kitapları arasında yer alır.

Ülkemizde ve dünyada çoğunlukla romanlarıyla tanınan yazarın son yıllarda fikrî eserleri de ilgi görmeye devam ediyor ve Tolstoy bu yönüyle âdeta yeniden keşfediliyor.

Tolstoy’un eserlerini ve Tolstoy hakkında yazılmış eserleri tek çatı altında toplamayı amaçlayarak yayına başlayan Lev Nikoloyeviç Tolstoy Yayınlarının öncelikli amaçları arasında Tolstoy’un ülkemizde fazlaca bilinmeyen eserlerini gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Tolstoy yayınlarından çıkan Ruh adlı eser, 1920’lerin başında Binbaşı Ali Fuad tarafından Osmanlı Türkçesi harfleriyle Türkçeye çevrilmiş ve Latin harflerine aktarılmamış ender Tolstoy kitaplarından biri.

Bu eserde Tolstoy, kendi inancının temel taşlarını, büyük fikir insanlarının düşüncelerinin üzerinde yükseltiyor. Ruh ve beden bağlamında insanın özünün ruh düşüncesini vurgulayan yazar, insanın ruhla yaşadığının altını çiziyor ve soyut bir kavram olan ruhun niteliğini kendi ifadeleriyle resmediyor.

Latin harflerine ilk kez Siyami Boylu tarafından aktarılan eserin ikinci bölümünde, kitabın Osmanlı Türkçesi ile basılmış hâlini de okura sunan Lev Nikolayeviç Tolstoy Yayınları, bu tavrıyla Osmanlı Türkçesi eğitimi alan genç okurlar ve Osmanlı Türkçesi sevdalıları için on kitaptan oluşan ciddi bir kaynak sunuyor yayın dünyasına huzurlu okmalar diliyoruz


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

Dünyanın en çok okunan üç yazarından biri olma vasfına sahip, büyük yazar ve mütefekkir Tolstoy, Türk okurunun da yaşadığı yıllardan itibaren dikkatini çekmiş, beğenisini kazanmış nadir kalemlerdendir. Tolstoy’un eserleri gerek fikirleriyle gerek edebî eserleriyle nitelikli okur kitlesinin halen başucu kitapları arasında yer alır.

Ülkemizde ve dünyada çoğunlukla romanlarıyla tanınan yazarın son yıllarda fikrî eserleri de ilgi görmeye devam ediyor ve Tolstoy bu yönüyle âdeta yeniden keşfediliyor.

Tolstoy’un eserlerini ve Tolstoy hakkında yazılmış eserleri tek çatı altında toplamayı amaçlayarak yayına başlayan Lev Nikoloyeviç Tolstoy Yayınlarının öncelikli amaçları arasında Tolstoy’un ülkemizde fazlaca bilinmeyen eserlerini gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Tolstoy yayınlarından çıkan Muhabbet adlı eser, 1920’lerin başında Binbaşı Ali Fuad tarafından Osmanlı Türkçesi harfleriyle Türkçeye çevrilmiş ve Latin harflerine aktarılmamış ender Tolstoy kitaplarından biri. Bu eserde Tolstoy, sevgi kavramını kutsal metinlere ve büyük düşünce adamlarının fikirlerine müracaat ederek irdeliyor, okurlarını huzur ve inanç ikliminde mutlu bir hayata davet ediyor.

Latin harflerine ilk kez Siyami Boylu tarafından aktarılan eserin ikinci bölümünde, kitabın Osmanlı Türkçesi ile basılmış hâlini de okura sunan Lev Nikolayeviç Tolstoy Yayınları, bu tavrıyla Osmanlı Türkçesi eğitimi alan genç okurlar ve Osmanlı Türkçesi sevdalıları için on kitaptan oluşan ciddi bir kaynak sunuyor yayın dünyasına huzurlu okmalar diliyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

Dünyanın en çok okunan üç yazarından biri olma vasfına sahip, büyük yazar ve mütefekkir Tolstoy, Türk okurunun da yaşadığı yıllardan itibaren dikkatini çekmiş, beğenisini kazanmış nadir kalemlerdendir. Tolstoy’un eserleri, gerek fikirleriyle gerek edebî eserleriyle nitelikli okur kitlesinin halen başucu kitapları arasında yer alır.

Ülkemizde ve dünyada çoğunlukla romanlarıyla tanınan yazarın son yıllarda fikrî eserleri de ilgi görmeye devam ediyor ve Tolstoy bu yönüyle âdeta yeniden keşfediliyor.

Tolstoy’un eserlerini ve Tolstoy hakkında yazılmış eserleri tek çatı altında toplamayı amaçlayarak yayına başlayan Lev Nikoloyeviç Tolstoy Yayınlarının öncelikli amaçları arasında Tolstoy’un ülkemizde fazlaca bilinmeyen eserlerini gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Tolstoy Yayınlarından çıkan Âdem-i Müsavat adlı eser, 1920’lerin başında Binbaşı Ali Fuad tarafından Osmanlı Türkçesi harfleriyle Türkçeye çevrilmiş ve Latin harflerine aktarılmamış ender Tolstoy kitaplarından biridir. Bu eserde Tolstoy, insanların eşitliği ve kardeşliği düşüncesinin fikrî temellerini ortaya koyarak okuru, huzurlu bir hayat iklimine davet ediyor.

Latin harflerine ilk kez Siyami Boylu tarafından aktarılan eserin ikinci bölümünde, kitabın Osmanlı Türkçesi ile basılmış hâlini de okura sunan Lev Nikolayeviç Tolstoy Yayınları, bu tavrıyla Osmanlı Türkçesi eğitimi alan genç okurlar ve Osmanlı Türkçesi sevdalıları için on kitaptan oluşan ciddi bir kaynak sunuyor yayın dünyasına huzurlu okmalar diliyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 56
Ağırlık : 56
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

Bir bireyci, karmaşık tanımlanamaz bir nesnedir. O yüzden sadece birey, yalan söylemeden varoluş denilen şeye sahip olabilir. Kinik filozofların çoktan bildiği gibi, hiçbir şey gerçek değildir, somut hiçbir şey tanımlanamaz.
Düşüncenin, konuşmanın, bilimin ve eylemin zorunluluğu bizi tanımlanabilir bir şey varmış gibi hareket etmeye zorlar. Tüm bunlarla beraber kaçınılmaz olana gülümserken, bırakın buna razı olalım.
Ama şunu unutmamalıyız ki hiçbir söz bize bir varlığın özünü veremez, benim kendi özümü bile ve hiçbir düşünce, ne kadar iyi niyetli ve sempatik olursa olsun, hiçbir zaman bir başkasının özüne nüfuz etmeyecek. En güzel, en güçlü, en delici gerçekler, alçakgönüllülükle, varlıkta görkemli ancak yalanlarda daha önemsizdir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Metaller, mineraller, bitkiler ve meteorların incelenmesinde aklımız için olduğu gibi düşlem için de oldukça merak uyandıran bir şey vardır fakat tüm dünyayı ve civarındaki gezegenleri bir çırpıda gözden geçirdiğimizde çok sayıda dünyayı birbiri üstünde asılı hâlde görmek ve şaşırtıcı bir azamet ve ihtişamla kendi eksenleri etrafında döndüklerini izlemek bizde keyifli bir hayrete neden olur. Bundan sonra ta Satürn’den duran yıldızlara dek uzanan ve neredeyse sonsuza doğru yol alan geniş̧ eter alanlarını seyredersek hayal gücümüz böylesine muazzam bir manzarayla kapasitesini doldurur ve onu kavramak için sınırlarını zorlar. Yine de daha öteye gidip duran yıldızları çok sayıda engin alevden okyanuslar olarak kabul edersek, her birine farklı bir gezegen dizisinin eşlik ettiğini fark edip eterin dipsiz derinliklerinde teleskoplarımızın en güçlüsüyle bile görünmemek adına daha da dibe batan yeni semalar ve yeni ışıklar keşfetmeye devam edersek güneşler ve dünyaların bu labirentinde kaybolup gider, Doğanın uçsuz bucaksızlığı ve ihtişamıyla suaskına döneriz.

*Genel olarak güzel olan hayal gücüne nasıl zevk verir?

*Yüce, yeni, güzel veya bilinmez olandan neden zevk aldığımızın zorunlu sebebi.

*Hayal gücünü etkileyen mimari hakkında.

*Kelimelerin hayal gücü̈ üzerindeki gücü̈.

*Homeros yüce olanı hayal etmede diğerlerini gölgede bıraktı; Vergilius güzel olanı hayal etmede; Ovidius ise yeni olanı hayal etmede.

*Tarih hayal gücüne nasıl zevk verir?

*Betimlemelerle hareket geçirildiğinde neden dehşet ve keder zihne zevk verir.

*Hayal gücü zevk verdiği gibi acı da verebilir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Bu kitabı oluşturan çevirilerden Alain Bosquet'ninki 1955'de Şiir Sanatı Dergisi'nde, 1975'de Diriliş'te, Alain, Mauriac ve G. Marcel'inki 1964'de Büyük Doğu Dergisi'nde, 1975'e Diriliş Dergisi'nde, André Malraux'nunki ve Unamuno'nunki 1970'de Diriliş Dergisi'nde, diğerleri 1976'da Diriliş Pazartesi ve Perşembe Günlüğü'nde yayınlanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 7
Sayfa Sayısı : 87
Ağırlık : 96
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺35,00

Felsefe ve bilim tarihinde eşine az rastlanır bir şahsiyet olan İbn Sina, fikirleriyle İslam dünyasında ve Batı'da yüzyıllar boyunca derin etkiler yaratmıştır. İslam felsefesinin 'altın çağ'ını temsil eden büyük filozof, tarihsel süreç içerisinde sadece felsefeye değil kelam ve tasavvuf düşüncesine de yön vermiştir. Kuşkusuz İslam entelektüel geleneklerinin gereği gibi anlaşılması, onun bu geleneklere nüfuz eden son derece ayrıntılı ve mükemmel felsefi sisteminin kavranmasından geçmektedir. İşte İbn Sina'nın hayatı, eserleri ve felsefesi ile İslam dünyasında ve Batı'daki etkilerinin ele alındığı bu çalışmada onun düşünce sistemi özlü, bütüncül ve anlaşılır olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 8
Sayfa Sayısı : 202
Ağırlık : 174
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,75
Felsefi Temeller

Genel olarak batı düşüncesinin mahiyetine ve tarihî sürecine odaklanan bu çalışmada "batı düşüncesi" terimi, batıya has olması bakımından diğerlerinden ayrılan bir düşünce geleneğine gönderme yapmaktadır. burada söz konusu edilen "düşünce" terimi ise, genel olarak düşünmenin ne demek olduğundan ziyade, çoğunlukla "felsefe" ile özdeşleşmiş bir düşünce tarzına yani batılı anlamda felsefe yapma veya düşünme tarzına işaret etmektedir. bu kitapta, "klasik", "modern" ve "çağdaş" ayırımlarına bağlı olarak, tarihî bir mahiyet arzeden batı düşüncesi tarzı, temel özellik ve farklılıkları ekseninde ele alınıp değerlendirilmeye çalışılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 252
Ağırlık : 240
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,75
Moğultay B. Kılıç Örneği

İslam ilim geleneğinin en önemli unsurlarından biri olan şerh ve haşiye telifi, bilginin anlaşılması, muhafazası ve aktarılması hususunda muteber bir ilmî faaliyet ve eser telif usulü olarak yüzyıllarca sürdürülmüştür. Son yıllarda İslamî ilimlerin farklı dalları açısından şerh-haşiye literatürünü değerlendiren çalışmalar yapılmakla birlikte, siyer alanında bu konuya dair kapsamlı yaklaşım sergileyen bir eser henüz ortaya konulmamıştır.
Söz konusu eksikliği gidermek için atılan bir adım niteliğindeki bu çalışma, siyer yazıcılığında şerh ve haşiyelerin tarihî gelişimini ve bu gelenek içerisinde telif edilen eserleri tespit ederek, Abdurrahman es-Süheylî’nin (ö. 581/1185) İbn Hişâm’ın es-Sîretü’n-nebeviyye’sine yazdığı er-Ravzü’l-ünüf adlı şerhi üzerine Moğultay b. Kılıç’ın (ö. 762/1361) telif ettiği ez-Zehrü’l-bâsim adlı haşiyesinin siyer yazıcılığındaki yerini belirlemek amacıyla kaleme alınmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 469
Ağırlık : 469
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺161,50

“Tüm imgeler arasında, alev imgeleri şiirden bir işaret taşırlar. Alev karşısında hayal kuran herkes gücül bir şairdir. Alev karşısında dalınan her hülya, hayranlık duyan birinin hülyasıdır. Aleve doğal, hatta doğuştan gelme bir hayranlığımız vardır. Alev, görme zevkinde bir yoğunlaşmayı, her zaman görülenin ötesini özendirir. Bizi bakmaya zorlar.”
Mumun Alevi, alev imgeleri üstüne, yer yer değme şairi kıskandıracak güzellikte, felsefi bir metin, hatta filozofun girişte kullandığı ifadeyle, "düşünceyle yazılmış" bir şiirdir; ömrünün sonuna doğru olduğundan mıdır bilinmez, Bachelard'ın kendi benliğini gizlemediği, hülyalarını olmasa bile, başkalarının hülyaları karşısında hissettiklerini yazmaktan çekinmediği, az çok kişisel bir yapıt; bu yönüyle de sistematik incelemeden ziyade deneme sayılabilecek bir metin.
Mumun Alevi, Bachelard'ın ateş nesnesinin çevresinde oluşturulan düşlere vakfettiği emeğin bir parçası. Savaş Kılıç’ın sunumuyla…


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00
Yaşam'ın Erdem Rehberi

Adı Er.. Takma adı Tan.. Soyadı ise Li. Lao Tzu ise ‘yaşlı usta’ anlamına gelen bir lakap… Kendisi, Chu soyundan imparatorların tarihçisi ve kütüphane muhafızı. Yaşadığı zamana ait resmî tarih bulunmayan Lao Tzu’nun M.Ö. 6. Yüzyılda yaşadığı tahmin ediliyor. Ülkesindeki iç karışıklıklardan bıkıp usandığı için ileri yaşlarında beyaz öküzüne binerek uzak diyarlara göç etmeye kalkışıyor. Ne var ki Honan Geçidi’ne geldiğinde, sınır muhafız komutanı ve eski öğrencisi Hsi izin vermiyor ‘yaşlı usta’ya. Hepimizin bildiği kıymetli görüşlerini yazıya dökmezsen sınırı geçemezsin diyor Hsi. İşte elinizdeki kitabın -Tao Te Ching’in- ilginç öyküsü. E mi, senin de adın çok yaşasın, sınır muhafız komutanı Hsi!

Tao Te Ching’in 1946’dan bu yana dilimize kazandırılmış pek çok çevirisi var. Buna rağmen niçin bir de Fahrettin Oksel çevirisi? Çevirmen buna neden gerek duyduğunu kitabın önsözünde açıklıyor.

‘Erdem’le yüklü ‘yol’ sizin de yolunuz olsun diyor, Lao Tzu’nun bu önemli eserini düşünce dünyamıza güven duyduğumuz bir çeviriyle sunuyoruz. İyi okumalar olsun.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 14 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Dilimizde telif veya çeviri eser olarak felsefe hakkında giriş mahiyetinde bilgi veren kitap sayısı sınırlıdır. Öte yandan bu yönde yazılmış eserlerin, sahip oldukları önemli meziyetler yanında, yazarlarının mensup oldukları felsefe akımlarının bakış açısını gereğinden fazla yansıtmaları, felsefenin aynı ölçüde değer taşıyan disiplinlerinden bazılarını diğerlerinin aleyhine ihmal etmeleri gibi bazı kusurları bulunmaktadır.
 
Üniversitelerin felsefe bölümlerinde okuyan veya bu bölümlerden ders alan öğrenciler ve felsefeyle şu veya bu nedenle ilgilenen, felsefe hakkında bilgi sahibi olmak isteyen okurlara yönelik olarak hazırlanan bu kitapta ise bu tür eksiklikleri ortadan kaldırmak isteyen bir bakış açısı izlenmeye çalışılmıştır.
 
Felsefenin ne olduğu, felsefî bilginin özellikleri, felsefenin işlevi, felsefe ile benzeri diğer temel kültürel-entelektüel etkinlik alanları (bilim, sanat, din) arasındaki ilişkiler hakkında genel ve temel bir bilgi kazandırmak; felsefenin belli başlı disiplinleri ve yine belli başlı problemler, kavramlar, kuramlar ve felsefî akımlar hakkında bilgi vermek; nihayet bütün bunları yaparken felsefenin daima şüpheci ve eleştirici bir özellik taşıyan ruhunu açığa çıkartmak amacıyla ortaya atılan her tez, getirilen her öneri, geliştirilen her kurama yöneltilmiş olan itiraz, eleştiri ve karşı çıkışları göstermek ve böylece okuyucuda felsefenin ruhunu doğru bir şekilde kavramak yönünde sağlam bir anlayış oluşturmak hedeflenmiştir.

Hukuk felsefesi ve tarih felsefesini içeren iki yeni bölümle genişleyen yeni edisyonla beraber Felsefeye Giriş, uzun yıllardır olageldiği gibi alanındaki en temel başvuru kaynağı olma özelliğini pekiştirmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 27
Sayfa Sayısı : 365
Ağırlık : 365
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺198,00

“Asla gerçek bir tarihçi değilizdir, şair bir yanımız vardır hep, heyecanlarımız da yitik bir şiirin dışavurumundan başka bir şey değildir belki de.”

Yayımlandığı günden bu yana filozoflara, mimarlara, psikologlara, edebiyatçılara, eleştirmenlere ilham kaynağı olan, her okuyanın zihninde yeni pencereler açan Mekânın Poetika’sında Bachelard evi algılayış tarzımızın, her türlü barınak imgesinin düşüncelerimizi, anılarımızı ve düşlerimizi nasıl şekillendirdiğini gösterir. 

Bachelard bu eserinde mekânın zaman/zihin tarafından dil aracılığıyla nasıl doldurulduğunu, dondurulduğunu, katılaştırıldığını inceler. Ona göre dil anlamlandırır, poetik hayal gücüyse tüm bu anlamlandırma süreçlerine direnir, varlığın açılmasını sağlar. Felsefe, fenomenoloji, psikanaliz, fizik, biyoloji, nöroloji… Hepsi de dolaysız olanın, başka bir deyişle poetik hayal gücünün karşısında ikincildir artık. Bachelard epistemolojisinde yeni bir dönüm noktasını temsil eden Mekânın Poetikası, değişimin ve sürekliliğin kıskacında yersiz kalan düşüncenin dil-gerçeklik, zaman-mekân, sonlu-sonsuz, içsellik-dışsallık, büyük-küçük diyalektikleri aracılığıyla kendisine poetik bir yer inşa etme girişiminin adıdır.

Bachelard’ın dediği gibi, şairlere kulak vermek gerekir…


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

Mantık konuları işlenirken Kur'an'dan örnekler verme çabası, İslam mantık tarihinde neredeyse sadece Gazali tarafından yapılmış, ama bu yaklaşım geleneksel eğitim kurumlarımızda yüzyıllardır okutulan klasikleşmiş mantık kitapları da dâhil olmak üzere pek sürdürülüp geliştirilmemiştir. Adından da anlaşılacağı üzere, bu kitabın farklarından biri, kıyas konuları da dâhil olmak üzere, örneklerin olabildiğince Kur'an'dan verilmesidir. Kitabın bir başka farkı da -yine adında da gözüktüğü üzere- klasik mantık ve informel mantık konularını birbirine kaynaştırarak birlikte vermesidir. Zira klasik mantık dini ve felsefi ilimlerin teorik kısmında daha önemliyken, informel mantık da günlük hayatın pratik konuşma ve tartışmalarında daha önemli gözükmektedir. Bu ikisinin birlikteliği, daha yararlı bir mantık eğitimi sağlayacaktır. Kitabın son bir özelliği de, mantığı kendi kendine öğrenmek isteyenlerin de bunu rahatlıkla başarabilecekleri kolay bir üslup ve sade bir dille yazılmış olmasıdır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 292
Ağırlık : 292
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,40

Günlük hayatın karmaşası arasından sıyrılan bu kadim eser, insana dair her zaman konuşulacak bir konuyu ele alır. İnsan Olmak’ta iyiliğin, faydalı olmanın, insanları mutlu etmenin yüceliği, derin ve anlaşılır bir samimiyetle gözler önündedir. Seneca, nankörlükle karşılaşmasına rağmen iyilik yapmaktan asla vazgeçmeyen insanların arayışındadır. Aynı zamanda kitap boyunca, daha iyi bir dünya arzulayan Seneca’nın kişisel görüşleri vardır.
Kendinden sonraki filozofları ve yazarları etkilemiş olan Seneca, iyi olmanın bedelinin ağır olduğunu belirtirken, bu bedelin seve seve ödenmesi gerektiğini söyler. Bu, aslında kötülüğü azaltmak için yapabileceğimiz çok az şeyden biridir. İyilik yapmak, bireyi zor durumda bırakacak olsa da iyilikten vazgeçmemek gerekir. Çünkü Seneca’ya göre iyilik, iyilik yapmanın kolay olmadığı yerde çok daha yücedir.

Bireyin mutlu bir hayat inşa etmesi, başkalarına da mutluluk inşa etmesiyle gerçekleşir. Bu kesişme, Seneca’nın ahlaki düşüncelerinin temellerinden biridir. Seneca için insan olmak, başkaları için yaratılan mutluluklarla mutlu olmaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00

Bu eserde tarih boyunca Türk bilgin ve bilgelerinin, devlet adamlarının Türk devlet felsefesiyle
ilgili görüş ve uygulamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca günümüze dönük de yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Türk devletini yönetenler, yönetme talebinde bulunanlar ve yöneticileri denetleyen halkımızın mutlaka Türk devlet felsefesini, geleneğini, yaşanan tecrübeleri çok iyi bilmesi gerekiyor. Türk devleti, sadece Batıdan tercüme edilen bilgilerle yönetilemez. Bizim kendi kültürel kodlarımızdan ve yüzyıllara sari tecrübelerimizden beslenerek bize özgü bir yönetim anlayışını geliştirmemiz ve uygulamamız gerekiyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺156,00
Doğaüstü Bilgi

Bazı şeyleri Tanrı bize hem bir mükâfat hem de ilahi aşkın bir imtihanı olarak veriyor. Efendisi, kölesini ödüllendirdiğinde karşılaşılan imtihan, onu yoksunlukla bıraktığındaki hâllerden daha tehlikelidir. Ama ona sıkı sıkıya yapışır ve sarılırsak sonsuz merhametiyle bizi korur ve kollar. Azar azar ama yavaş yavaş. Hemen, anında değil. İşte bu yüzden kolay olmayacak onu sevmek.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00

Michelstaedter bu eseriyle kitabın tüm bölümlerinde doğrudan veya dolaylı olarak Parmenides, Herakleitos, Empedokles, Aeschylus, Sopholes, Simonides, Sokrat, Ecclesiates’in Antik Yunanlı yazarı, İsa, Petrarch, Leopardi, İbsen ve Beethoven’ın reddedilen fakat günümüze kadar ulaşmış tefekkür ürünleri olan düşüncelerine defaatle atıflarda bulunuyor. Dahası, Michelstaedter yukarıda adı geçen filozoflar tarafından başarısız bir şekilde beyan edilen ve gerçeği örtbas eden felsefe, din ve tüm normları reddedecek ve tüm bunları “retorik” diye adlandıracaktır. Her ne kadar küstahça olsa da, kendini olumsuz gerçeği söylemeye ikna ederse, retorik, belki de Michelstaedter'i dinleyen kişileri de bu vesileyle bir şeyler söylemeye zorlayacaktır. İşin gerçeği, zorla konuşturmak da eski bir retorik tekniğidir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Simone Weil’in toplumsal ve siyasal eleştiriye ayırdğı çalışmalarını bir araya getiren bu derleme, iki esas sorunun peşine düşüyor:

“Özgürlüğün ve baskının esas nedenleri nelerdir?” ve “Marx’tan bu yana siyasal ve toplumsal düşünce, Batı’da kayda değer bir şey üretebildi mi?”

“Gençken ‘Kapital’i ilk kez okuduğumda, belirli boşluklar; birincil öneme sahip belirli çelişkiler hemen aklıma geldi. O anda çok açık olmaları, kendi yargıma güvenmemi engelledi. Kendi kendime, Marksizm’e bağlı ola pek çok büyük zihnin de bu tutarsızlıkları ve boşlukları çok açık şekilde görmüş olabileceğini düşünüyordum.

Kaç genç beyin bu şekilde, kendinden şüphe duymadan, en iyi, temel şüphelerini bastırmıştır? Benim için, ilerleyen yıllarda, Marksist metinlerin, Marksist partilerin veya benzerlerinin ve olaylarının incelenmesi, ergenlik dönemimin yargısını ancak doğrulayabilirdi. Dolayısıyla gerçeklerle kıyaslanması açısından değil ama kendi içinde değerlendirilmesi açısından Marksist öğretiyi kusurlu buluyorum; daha doğrusu Marx’ın, Engels’in ve onları rehber alanların tüm yazılarının bir doktrin oluştur(a)madığını…”


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 254
Ağırlık : 380
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
İşçi Sınıfının Emekçi Köylülükle İttifakı Üzerine

İşçi Köylü İttifakı

İşçi Sınıfının Emekçi Köylülükle İttifakı Üzerine

İnter Yayınları


Basım Ayı/Yılı : 1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 210
Ağırlık : 168
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00
Tükendi

İnsan işikilerinde sorunlar yumağına felsefi bir yaklaşım.

Şair ve felsefeci Osman Çakmakçı, bu kısa kitapta, Platon’un Diyaloglar adlı eserinden bildiğimiz “karşılıklı konuşma” yapısını kullanarak insanın çevresiyle ilişkisinde ortaya çıkan temel bir sorunu ele alıyor.

İnsanın hem kendi yaşamına hem de onu çevreleyen doğaya anlam dayatma çabasının incelendiği kitap, yaşama dair farklı bir bakış açısı sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 13,4 / 19,8
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,00
Tükendi

İlk yayımlanışının ardından 30.000 adet satan kitabın yeni basımı...

Şair ve felsefeci Osman Çakmakçı, bu kısa kitapta, Platon’un Diyaloglar adlı eserinden bildiğimiz “karşılıklı konuşma” yapısını kullanarak insan ilişkilerinde temel bir sorunu ele alıyor

Kurduğumuz cümleler ifade etmek istediklerimizi tam olarak ne kadar yansıtabiliyor? Karşımızdaki, söylediklerimizi bizim aklımızdan geçen gibi algılayabiliyor mu? İşte bu eksen üzerinde yoğunlaşan kitap, konuşma ve anlaşma üzerine ufuk açıcı açıklamalar getiriyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 11
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 13,4 / 19,8
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,00
Tükendi
Özgür İrade Felsefesine Giriş

Gizli deizm, eleştirel okumalar yoluyla İslam’a dair birçok kabulünden vazgeçmiş, yerine bir şey koyamadıkça da elinde duygusal bağdan başka bir şey kalmamış eski İslamcıların durumunu tanımlar. Bu hali yaşayan Müslümanlar, İslam’ı bir “iddia” olarak ifade edemez duruma gelmişlerdir.
 
Bu çalışma ise İslam’ın yeniden bir “iddia” olarak var olmasını hedeflemekte, “yeniden varoluşun” metodolojisini ortaya koymakta ve irrasyonel hale gelmiş düşünceyi (bu metodolojiye uygun bir şekilde) rasyonel kriterlerle yeniden ifade etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
Tükendi

Bu kitap, hukukun da bir öyküsü olduğunu anlatıyor. Hukukun tarihsel köklerinin binlerce yıl öncesine gittiğine dair bilinen doğrunun da ötesine geçerek, hukukun sanatla, mimariyle, felsefe ve sosyolojiyle hatta giyim kuşamla olan ve binlerce yıl geriye giden gelişimini gösteriyor.

Hukukun mitolojik öykülerinin ve varlıklarının anlatımıyla başlayan kitap; eskiçağlardan günümüze uzanan hukukun gelişimini resim, gravür ve fotoğraflarla anlatmaktadır. Yine görsel malzemelerle hukukun sanatsal varlıklarını bizlere gösteriyor. Hukukun da kahramanları olduğunu ve bu kişilerin önemini gösterirken onların nasıl insanlar olduklarını da fotoğraf veya resimlerinden anlayabiliyoruz.

Bu kitap, kuru bilgiden çok görsel malzemelerinin çokluğuyla hukukun gözlerden uzak kalmış kişi, yer, olay ve şeylerini bize tüm detayıyla göstermektedir. Kitabın en önemli özelliklerinden bir diğeri ise, hukukun salt bir yazılar bütünü olmadığı, hukukun, tekstille, heykellerle ve yazıtlarla ifade edilebildiğini, toprağa, bitkiye, tunca, tekstile büründüğünü, arkeolojisinin, tarihinin, felsefe ve sosyolojisinin olduğunu görsellerle anlatmasıdır.

Kitapta yer alan görsellerin bir çoğunun yazarın koleksiyonuna ait ve çok nadir parçalar olmaları ise kitaba bir başka önem katmaktadır.

Hukuku görsellerle ilk anlatan bu kitap, araştırmacı ve hukuk öğrencilerinin olduğu kadar arkeolojiye, mitolojiye ve tarihe meraklı okuyucunun da baş ucu kitabı olacak temel bir kaynak niteliğindedir.

Konu Başlıkları
Hukukun Öyküsüne Giriş
Hukukun Mitolojisi
Eski Çağlarda Hukuk
Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sistemleri
Kamu Özgürlükleri ve İnsan Hakları
Tarihte Önemli Yargılamalar
Hukuksal Uygulamalar
Ünlü Hukukçular
Hukukun Sanatsal Objeleri
Hukukta Mimari
Suçluların Cezalandırılması ve Hapishaneler
Avukatlık ve Savunma


Basım Ayı/Yılı : 11/2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 632
Ağırlık : 632
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺640,00
Tükendi

Bu yaşamdaki tüm iyilikler ve kötülükler, sadece tutkulara bağlıdır.
Nihayetinde, ruh, hazlarına kendi başına sahip olabilir. Ancak bedenle ortak hazlara gelince, onlar tamamıyla tutkulara dayanırlar. Şöyle ki, onların en çok heyecanlandırdığı insanlar, bu yaşamın tatlılıklarının tadını en fazla çıkarma yetisindedirler. Aynı zamanda, onlar tutkularını iyi kullanmayı bilmedikleri ve talih yüzlerine gülmediği zaman daha büyük acılar yaşarlar. Ama bilgelik başlıca bu noktada yararlı olup, onlara tutkulara egemen olmayı ve tutkuları hayli beceriyle tutumlu kullanmayı öğretir ki, onların kötülükleri daha dayanılabilir olur ve hatta tümünden sevinç bile elde edilebilir.
Descartes’ın ölümünden kısa süre önce, 1649’da kaleme aldığı Ruhun Tutkuları, filozofun tasvir ettiği felsefe ağacının dallarına uzanan bir ahlak incelemesidir. Ancak tutkuları mutluluk ve özgürlük için bir engel olarak gören Stoacı geleneğe karşı tutkuları rehabilite eden Descartes’ın yaklaşımı bir ahlakçı tavrı değil, modern anlamda söylersek, bir nörofizyoloğun tutumudur. Böylece âdeta filozofun vasiyet eseri olan bu çalışmanın ana konusu, ruh ile beden arasındaki biyolojik birliğin oluşturduğu failin insani özelliği, sonra da ahlaki bir bireydir ve Descartes gerçek anlamda bir etik sunmaktan ziyade, yönteminin son meyvesi olarak bir “pathos” projesi tasarlar.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Tükendi

HİÇBİRŞEYE İNANMADAN NASIL YAŞANIR?

Varoluşla ilgili birçok eser ortaya konmasına rağmen Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? etkileyiciliği ve sürükleyiciliğiyle ayrı bir yere sahip. Varlığa uzanan bu yolculukta; şüphecilikten dogmatizme kadar birçok akım ince detayları ile açıklanıyor.Hayatın anlamına veya anlamsızlığına bambaşka bir gözle bakmaya yarayacak olan Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? Her kütüphanede bulunması gereken nadir bir eser.

Samimiyetle itiraf etmeliyiz ki Dünya üzerindeki varoluş nedenimizi bilmiyoruz. Evrenin ve yaşamın bilmecesinin çözümü insan bilmecesinin çözümünden daha gizemli. Peki bu, umutsuzluğa düşmek için bir sebep mi? Aksine, bu belirsizliğe güvenebiliriz. “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir,” diyen Sokrates, “Ne biliyorum?” diye soran Montaigne bize yol gösterici oldular. Ben de antikçağ şüphecilerinin, haksızlık yapılarak değeri bilinmeyen bu filozofların öğretilerini takip ederek zamanımıza uyarlanmış bir ahlak felsefesi geliştirmeye çalıştım. Eserin tamamında eksiksiz şekilde açıklanan bu felsefenin dört kuralı var: Hayali bir hedef peşinde koşarak hayatını boşa harcama; asla seçim yapma; her zaman en büyük arzuna itaat et; bu dünyanın görünüşlerine elinden geldiğince hayran ol.

AlexandreLacroix


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50
Tükendi

Descartes, ölümünden sonra yayımlanan, aklın ve yetilerinin kullanılması yoluyla hakikate nasıl ulaşılacağı üzerine bir deneme olarak kaleme aldığı eseri Tabiat Işığı ile Hakikati Arama ile öncelikle “tabiat ışığı” belirlemesini tanımlıyor ve Türkçede “Düşünüyorum o halde varım” olarak ünlenen Cogito ergo sum aforizmasının hiçbir kuşku götürmeyeceği üzerine oluşturduğu felsefesinin temelini anlatıyor.

Eudoxe, Poliandre ve Epistémon adlarını verdiği hayali üç kişinin konuşması aracılığıyla kendi felsefi ve düşünsel dünyasını mükemmel bir biçimde ifade eden Descartes, şu yaklaşımın kanıtlanmasını amaçlıyor:
“Tabiatın saf ışığı, sıradan bir insanın dine ve felsefeye ihtiyaç duymadan her şey hakkındaki düşüncesini, görüşünü belirler ve en gizemli bilimlerin derinliklerine bile ulaşır.”


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,20
Tükendi

Alman Felsefesi. Zihinlerde acaba neyi merkeze alır? Almanlık? Kıta Avrupası? Rasyonalizm, idealizm, tarihsel ve diyalektik materyalizm? Tüm bunların eleştirisi? Modern ve çağdaş felsefenin merkezinde yer alan bu felsefe, Kant, Frege, Wittgenstein ve Husserl olmasaydı Anglo-Amerikan “analitik” felsefeyi, Hegel, Marx, Nietzsche ve Heidegger olmasaydı da beşeri bilimlerin temellerini ortaya koymayı mümkün kılmazdı. Bu doğruysa şayet, Alman felsefesine hâkim olmak, beşeri bilimlerin tamamında yürütülecek teorik açıdan sağlam dayanakları araştırmak için elzemdir.

Alman felsefesi modern felsefenin temelini oluşturmaya devam ediyor. Andrew Bowie’nin bu kısa ama yoğunluklu giriş kitabı, Alman felsefesinin “modernite”nin problemlerine verilen en aydınlatıcı karşılıklardan biri olduğu fikrini merkeze alıyor. Bowie, birçok önemli Alman filozofun yanı sıra, nispeten ihmal edilmiş başka düşünürleri de, Friedrich Schlegel, Novalis, Schleiermacher ve Schelling’in çalışmalarını da dahil ederek Alman felsefe geleneğine ışık tutuyor.

Alman Felsefesine Giriş, felsefenin toplumsal ve tarihsel gelişmeler arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğunu açığa çıkararak bir coğrafyayla düşünceyi, mekânın sürekliliğiyle zamanın sürekliliğini bir araya getiriyor. Özgürlük ile tarihsellik, akıl ile duygu nasıl bir araya gelir ya da gelmelerinin sürekliliği sergilenir, bu eserde Bowie, bu problemlerin satır aralarına dalarken düşünmemizin erimini genişletiyor.

Güçlü Ateşoğlu


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

“Sözgelimi ‘Ya Sezar olurum ya da hiç’ diyen hırslı biri Sezar olamaz, umudunu keser Sezar olmaktan. Ama başka bir anlamı vardır bunun: Kesinlikle Sezar olamayınca artık kendisi olmaya da tahammül edememek. Dolayısıyla aslında umutsuz olmasına neden olan şey kesinlikle Sezar olmamış olması değildir, hiç olamadığı ben’den umudu kesmiştir o. Ona gene de umutsuz olan bütün mutluluğunu veren bu ben, birdenbire her şeyden daha katlanılmaz olur. Daha yakından bakıldığında onun için katlanılmaz olan kesinlikle Sezar olamamış olmak değil, Sezar olamamış olan ben’dir; ya da daha doğrusu onun kesinlikle katlanamadığı şey kendi ben’inden kurtulamamasıdır. Sezar olsaydı başarabilirdi bunu; ama olamadı ve bizim umutsuzumuz artık kurtulamaz bundan.”
 
Varoluşçuluğun öncü filozoflarından biri olarak Kabul edilen Søren Kierkegaard, Ölümcül Hastalık Umutsuzluk adlı eserinde, insanın ezelden beri savaşım içinde olduğu, varoluşunun öncül kıstaslarından biri olan umutsuzluğu masaya yatırır. Yaşam yolu üzerindeki her köşe başında karşısına çıkacak bu elim hastalığın kıskacına yakalanma tehlikesi altındaki bireyi; bu bireyin umutsuzlukla olan etkileşimini ve mücadelesini; ve özgürlüğüne, kendiliğine giden yolda saklı bütün tuzakları irdeleyen filozof, bize insan denen bu çaresiz varlığın bir panoramasını sunar. Temeli insanın kendisi olan bu eserinde Kierkegaard, bireyi hem kendisinin hem de Tanrı’nın karşısında değerlendirirken insana, belki de kurtuluşuna açılacak kapıyı aralıyor.

Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefesinin klasik anlatımları genellikle Kant’la başlar ve ondan sonraki filozofları Kant idealizmine verdikleri cevaplar ışığında değerlendirir. Kıta İdealizmi’nde Paul Redding, Alman İdealizminin öyküsünün Leibniz’le başladığını savunmaktadır.

Redding, Leibniz’in Newton’la uzay, zaman ve Tanrı’nın doğası üzerine tartışmasını irdeleyerek başlar ve akabinde Leibniz’in kendine özgü idealizm karakterine Platoncu ve Aristotelesçi unsurları dahil etme biçimini vurgular. Redding, Leibniz’in uzay ve zaman görüşlerine ilişkin düşüncelerinin nihayetinde Kant’ın “transendental” idealizm düşüncesini nasıl şekillendirdiğini gösterir. Üstelik Redding, bir yanda Fichte, Schelling ve Hegel

gibi Post-Kantçı idealistlerin, öte yandaysa Schopenhauer ve Nietzsche gibi metafiziksel kuşkucuları kapsayan her iki kanadın nihai olarak Leibniz’den türetilmiş bir idealizm biçimiyle boğuşmaya devam ettiklerini ileri sürer.

Kıta İdealizmi, felsefe tarihinin en önemli felsefi hareketlerinden birinin yeni bir anlatımını sunmanın yanında, Kıta ve Avrupa felsefesinin kökenlerine duru ve kıymetli bir giriş imkânı yaratır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺143,50
Tükendi

Schopenhauer temel eseri İrade ve Tasavvur Olarak Dünya’ya zeyil olarak kaleme aldığı Kant Felsefesi Eleştirisi’nde öncelikle bize bir düşünce geleneği içinde bir düşünürün selefini nasıl anladığını, daha doğrusu anlamak için nasıl yaklaştığını, nereden tuttuğunu, nelere tutunduğunu gösteriyor. Gösterdiklerinin içerisinde bu anlama çabasının daha sonra düşünürün eserinin hakiki kıymetini nasıl hakkaniyetli takdire ve o takdire esas teşkil eden temel vasıf ve hasletleri nasıl isabetli teşhise ve bütün bu mesainin de nihayetinde nasıl bir verimli istifadeye dönüştüğü de var. Bu istifadenin temel sütunlarından birini teşkil eden ‘doğruluğunun olanca parlaklığıyla ışıldamasının ve daha da sağlam şekilde ayakta durmasının önünü açmanın tek yolu’ olarak onun yanlışlık ve yetersizliklerinin kayırıp gözetmeyen bir üslupla tenkiti de…

Bu vesileyle belli bir tarihten bu yana bu topraklar üzerinde düşüncenin neden filizlenmediğini, filizlenecek gibi olsa neden bir türlü kökleşemediğini daha iyi anlar gibi oluyoruz. Fakat sadece bu kadarını değil bu ülkede neden hiçbir cevherin simsarların eline düşmeden keşfedilip kıymetiyle hak ettiği yere gelemediğini, hemen her sahada o yerleri neden bu kadar ehliyetsiz ve kifayetsiz adamın istila ettiğini… keza çoğu taklit eseri basmakalıp bir yığın şey sarraf terazilerinde tartılırken asıl sarraf miyarına vurulması gereken emek ve alın teri mahsulü halis şeylerinse çekilecek kantar dahi bulamadığını da…

Bütün bunları görüş ufkumuz içerisine yerleştirdiğimizde hakkaniyetli bir takdir ve isabetli bir teşhis üzerine oturan tenkidin sadece fikir ve sanat eserleri dünyasının tanziminde değil cemiyet nizamının muhafazasında da ne kadar esaslı bir yer tuttuğunu düşünmeden edemiyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi

1628 ve 1629 yılları arasında kaleme alınan ve Descartes’ın ilk büyük felsefi çalışması olarak kabul edilen Aklın Yönetimi İçin Kurallar kitabı, ünlü düşünürün ölümünden sonra derlenerek basılmıştır. Descartes, eserde yer alan kurallar vasıtasıyla, insanın aklına gelebilecek her türlü soruya bir yanıt vererek Yöntem Üzerine Konuşmalar (1637) eserine göndermede bulunur ve zihnin temel bütünlüğünü gözler önüne serme amacını taşır. Eserde yöntem, doğanın düzene konulması olarak sunulmakta ve zihnin temel işlemleri olan sezgi ile tümdengelime ışık tutulmaktadır. Bunun yanı sıra Descartes, düzenin ve ölçünün genel bilimi olarak “evrensel bilim” projesinden de söz eder ve bu projeyi yalnızca hesaplanabilen değil, tüm soruların yanıtı olarak görür.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Tükendi

Hiçlik düşüncesinin kendisi, hiçliği düşünen bir düşüncenin olması nedeniyle bertaraf edilir. Hiçlik, mutlak surette hiçlikle anlaşılabilecek bir şey değildir. Ona eklenen bir şeyin olması gerekir ki, anlamı varsa şayet, kavranabilsin. Bu düşünce, her türden nihilizmin aşılması için temel teşkil eder ve akli olanı akli olmayandan, irrasyonelden ayırmanın ölçütünü verir bize. Sadece epistemolojik ya da ontolojik değil, politik bir işleve sahiptir.

Hegel, Felsefe Tarihi Üzerine Dersler adlı eserinde, “gerçekten var olan hiçbir şey ya da o şeyin mükemmelliği, varlığın original nedeni olarak Hiçliğe sahip olamaz; çünkü hiçlik herhangi bir şeye yüklenebilseydi düşünceye de yüklenebilirdi, o zaman da ‘ben hiçim çünkü düşünüyorum’ diyebilirdim” alıntısını yapar Descartes’tan ve ekler: “Descartes burada bir ayrım çizgisine, bilinmeyen bir ilişkiye varır; neden kavramı ortaya çıkmıştır ve bu bir düşünce olsa da belirli bir düşüncedir. Spinoza bunu açıklarken şöyle der: ‘Kavrayışlar daha az ya da daha çok gerçeklik içerirler, ve bu uğraklar düşüncenin kendisi kadar açıktırlar, çünkü yalnızca düşündüğümüzü değil, nasıl düşündüğümüzü de söylerler.’”


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 104
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,20
Tükendi

Hayat her geçen gün daha da karmaşık ve istikrarsız hale geliyor. Beşeri münasebetlerde hiçbir şeyin derinliğini ölçemiyor, en yakınımızdakiler de dahil olmak üzere kanaatlerimizde sürekli gelgitler yaşıyor, biteviye hayal kırıklığına uğruyoruz. Sonunda bu hayal kırıklıklarından yorulmuş olarak içimize döndüğümüzde kendimizi hecelerken buluyoruz: Nasıl yaşamalıyım ki her işimde sürekli hüsran kaderim olmasın, attığım her adımda hep pişmanlık kapımı çalmasın? Bu soru ile birlikte idrak etmeye başlıyoruz ki hayatımızı bu kadar sallantılı ve çalkantılı hale getiren her türlü ölçü ve ilkeyi bir tarafa bırakarak nicedir tuttuğumuz keyfimize göre yaşama yoludur. Sonunda çok pahalıya mal olsa da öğreniyoruz ki yaşamak şakaya gelmeyecek kadar tehlikeli bir işmiş.

Şimdi gerek bu derinlikler, gerekse sık sık uğradığımız pişmanlık ve hayal kırıklıkları hakkında kısa ve özlü deyişlere, bu sallantılı ve çalkantılı hayata inat değişmez ve sarsılmaz hayat düsturlarına ihtiyaç duyduğumuzu kimselere söyleyemesek de kendimize itiraf ediyoruz. Hatta bu kadarı bile değil, hayatın pahalıya öğrettiklerini tecrübe haline getirip ders edinmenin yollarını aradığımızı görüyoruz. Kitap, kapağındaki isimden de anlaşılacağı üzere hem bu dersleri hem de kadim zamanların hayat bilgeliklerini kapakları arasına derç ettiği iddiasında.

Schopenhauer onu bu hüviyetiyle ‘sürekli başvurulacak bir elkitabı, bir hayat yoldaşı’ olarak takdim etmekte, Nietzsche onu Avrupa düşüncesinde bu sahada emsaline rastlanmayan bir ‘muvaffakiyet’ olarak selamlamakta.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi
Antikçağ Bilgelerinden Öğütler

Romalı hukukçu, hatip, devlet adamı ve filozof Marcus Tullius Cicero, Roma Cumhuriyeti’nin sendelediği, Julius Caesar’ın yükselişini, diktatörlüğünü ve ölümünü gördüğü heyecanlı bir dönemde yaşadı. Siyasetin bu heyecanı, gerginliği, karmaşası ve entrikaları siyasi konuşmaları ve yazışmalarında açıkça görülen Cicero, Yunan düşüncesinin daha sonraki dönemlere aktarılmasında büyük rol oynayan, önemli bir tarihi figürdür. Cicero sadece döneminin siyasi ortamını iletmekle kalmadı, bilgi teorisi açısından kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların peşinden giden etik alanında dogmatik bir tavır sergileyip Stoacılar ve Sokrates’i takip ederek Latincenin felsefe dili olarak gelişmesine önemli katkılarda da bulundu.

Yaşama ve Yaşlanma Sanatı, insan yaşamının en temel sorunlarından birini ele alırken modern okura yüzyıllar öncesinde yaşamış bir Romalının nasıl düşündüğüne, yaşlılığı nasıl kucakladığına dair apaçık bir resim çizer.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 11 / 17
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺41,00
Tükendi
Antikçağ Bilgelerinden Öğütler

Romalı hukukçu, hatip, devlet adamı ve filozof Marcus Tullius Cicero, Roma Cumhuriyeti’nin sendelediği, Julius Caesar’ın yükselişini, diktatörlüğünü ve ölümünü gördüğü heyecanlı bir dönemde yaşadı. Siyasetin bu heyecanı, gerginliği, karmaşası ve entrikaları siyasi konuşmaları ve yazışmalarında açıkça görülen Cicero, Yunan düşüncesinin daha sonraki dönemlere aktarılmasında büyük rol oynayan, önemli bir tarihi figürdür. Cicero sadece döneminin siyasi ortamını iletmekle kalmadı, bilgi teorisi açısından kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların peşinden giden etik alanında dogmatik bir tavır sergileyip Stoacılar ve Sokrates’i takip ederek Latincenin felsefe dili olarak gelişmesine önemli katkılarda da bulundu.

Cicero’nun MÖ 44 yılında kaleme aldığı, gerçek dostlar edinmek ve bu dostlara gereken değeri vermek için önemli bir rehber olan Dost Kazanma ve Dost Kalma Sanatı , iki bin yılı aşkın zamandır okurlara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 11 / 17
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺41,00
Tükendi
Eski Yunan’da Felsefi Düşüncenin Kökleri

Antik Yunan felsefesi üzerine yapılmış pek çok çalışma, yazılmış pek çok kitap ve makale bulunur, ancak bütün bunların belki de tek bir ortak noktası vardır: Hepsinde mutlaka Francis Macdonald Cornford’un ismi geçer, çünkü onun kitaplarını okumadan Antik Yunan felsefesini bütüncül ve sağlıklı olarak yorumlamak mümkün değildir. Önemli bir Platon çevirmeni ve yorumcusu olarak Cornford’un çalışmaları hâlâ son derece saygı gören eserlerdir. Eski Yunan tarihinde felsefenin doğuşu konusundaki iki önemli eseri Dinden Felsefeye ve Bilgeliğin Başlangıcı’nın literatürdeki etkisi hâlâ son derece güçlüdür.

Bilgeliğin Başlangıcı hem konunun meraklısı okur için zevkli bir okuma hem de akademik anlamda bu alanlarda çalışmalar yapan bilim insanları için eşsiz bir kaynak, bir yol gösterici olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,00
Tükendi

Yıl 1460: İstanbul’un fethinden yedi yıl sonra, Bizanslı ulemanın beraberinde getirdiği elyazmaları Floransa Sarayı’nda antikçağ felsefesi üzerine hummalı bir çalışma başlatır. Tam bu sırada, Makedonya’dan ulaşan Yunanca bir elyazmasıyla akan sular durur. Bu metin, Rönesans düşünce ve sanatı üzerinde kuvvetli bir tesir bırakacak olan Hermetik Külliyattır.

Hafiye romanlarını aratmayacak bir merak duygusunun önderlik ettiği bu araştırmada Frances Yates, “Din Savaşları” döneminde Avrupa’da ilahiyat, felsefe ve büyü arasında yeniden çizilmekte olan sınırları Hermetik geleneğin en önde gelen temsilcisi Giordano Bruno’nun İtalya’dan başlayıp Paris, Londra, Almanya, hatta Prag’a uzanan ve Venedik’te son bulan serüveni üzerinden irdeliyor. Hermetizm’in modern siyasi düşünce içindeki yankılarının, kriz dönemleri başta olmak üzere günümüz siyasi düşüncesine hâlâ rehberlik eden Ütopyacılar üzerindeki etkisinin okurda bilhassa karşılık bulacağını umuyoruz.

“Frances Yates … o ender bulunan bilginlerden; yazdıkları hakikaten nefes kesici.”
— The Times


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 632
Ağırlık : 632
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺287,00
Tükendi

YAŞAYAN SU felsefesi yolculuğumuzdaki bilgilerimizi sizlerle de paylaştık. Bir sorumluluğu yerine getirdik. Buradaki bilgiler okyanuslar içerisinde bir damla, çölde ise bir kum tanesi kadar bile olmayabilir. Yeni bakışlara, yeni bilgilere her zaman açığız. Bilmenin imkansızlığını biliyoruz ama arayışımız sonsuz. 

YAŞAYAN SU ile birlikte yaradılışı, evreni, uzayı, astrolojiyi, insanı, kendimizi, yaşamımızı, doğayı, Hakim Dünya Düzenini (HDD), tarihi, kutsal geometriyi, vorteks matematiği/enerjiyi, kimyayı, biyolojiyi, fiziği, tıbbı, sağlığı, düşünceyi, elektriği, frekansı, manyetizmayı ve birçok konuyu bu kitapta birer başlangıç noktası olarak tüm kesimlerdeki okuyucularımıza sunduk.

Artık sıra sizde. Sorumluluk size geçti. Gerçek gelişim, öğrenme gayreti sırasında araştırırken, sorgularken, düşünürken, yaşarken olur. Bilgi ne yazı ile ne de söz ile ışık hızında karşıya geçmez. Bunun için, ortam ve arzu gerekir, zaman gerekir, kısacası sabır gerekir… İnsan kaybettikçe öğrenir. Lütfen neleri kaybetmekte olduğunuzun farkına varın. 

Bizler YAŞAYAN SU Felsefesinin bir parçası olmaktan dolayı son derece mutluyuz ve umutla geleceğe bakıyoruz. Algılarımız ve düşüncelerimiz rutin ve gündelik kaygıların ve söylemlerin üzerinde. Suyu seven suya saygı duyan bütün insanlık bizim grubumuzun potansiyel paydaşı. 

Suyu sevmek; kendini sevmek, kendini bilmektir.

Su gibi aziz olun.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 138
Ağırlık : 138
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,10
Tükendi

Modern bilim, dünyayı anlamamızda devrim yarattı. Büyük Patlama evrenin başlangıcına dair bir ışık yaktı.

Nasıl insan olduk sorusu, evrimsel varlık hiyerarşisinin bulgularıyla yanıtlandı. Einstein, bildiğimiz maddenin enerjiye dönüştüğünü ve farklı boyutların varlığını ortaya koydu. Peki ya tüm bu devrimsel gelişmeler Tanrı hakkındaki bilgimizi nasıl etkiledi?
• Büyük Patlamadan önce ne vardı?
• Robotlara da peygamber gelir mi?
• Evrendeki bu ince ayar bir Akıllı Tasarımcının varlığının kanıtı mıdır?
• Einstein, Tanrı’ya inanıyor muydu?
• Beyinde bir Tanrı noktası var mı?
• Yaşam neden var oldu?
• Genetik mühendisliği, Tanrı rolünü oynamak mıdır?
• Darwin, Tanrı’yı öldürdü mü?
• Evrim, Tanrı’ya dair bilginin anahtarı mı?
• Freud, Tanrı ile çalışır mı?
• Bedenden fazla bir şey miyiz? Yoksa bir ruhumuz var mı?
• Marslılara da kitap inmiş midir?
Hristiyan, Yahudi, Müslüman ve Hindu geleneklerinden 8 ülkeden 50 bilim insanı, psikolog, teolog ve filozof, elinizdeki kitapta bu soruların cevaplarını arıyor. Bu kitap bilim ve din konusunda kafası karışıklar için rehber niteliğindedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2022
₺45,75
Tükendi

Düşünsel yapısıyla matematik bilimi...

Matematiğin kimliği antikçağdan günümüze değin tartışılmaya devam ediyor:

- Konusu ve yöntemi bakımından matematiği diğer entelektüel çalışmalardan ayıran özellikler nelerdir?
- Matematik niçin olgusal bilimler için vazgeçilmez bir araç?
- Matematiksel kesinlikten ne anlıyoruz; “ispat” ne demektir?
- Matematik ile Mantık özdeş midir?
- Matematiğin kültür bağlamındaki konumu, sanatla ilişkisi, yüksek eğitsel değeri nasıl açıklanabilir?

İşte Matematiksel Düşünme’de tartışılan başlıca sorunlar bunlar.

Cemal Yıldırım, matematiği teknik ya da işlemsel yanıyla değil, düşünsel yapısıyla ele alıyor, çözümlemelerini okuyucuların kolayca anlayabileceği açık ve yalın bir dille sunuyor.

Seçkin düşünürlerden alınan 10 metinle de farklı bir boyut kazanan bu kitap, düşün dünyamızda önemli bir boşluğu dolduruyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2020
₺136,00
1 2 3 ... 6 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı