İçindekiler / Table of Contents:

Makaleler / Articles

Mustafa Adak – Mark Wilson-Das Vespasiansmonument von Döşeme und die Gründung der Doppelprovinz Lycia et Pamphylia

Sencer Şahin - Marmor Numidicum in Perge unter Domitian

Altay Coşkun - Intercultural anthroponomy in Hellenistic and Roman Galatia

Werner Eck-Iulius Tarius Titianus als Statthalter von Syria Palaestina in der Herrschaftszeit  Elagabals in Inschriften aus Caesarea Maritima und Hippos

Ferit Baz - Zwei neue Meilensteine Gordians III aus Kappadokien

Filiz Dönmez-Öztürk - Epitaph of the agrophylax Synekdemos

Konrad Stauner – Livia Stauner - Inscriptions of unknown soldiers of the Roman army

N. Eda Akyürek Şahin - Unter der Statthalterschaft des Rufius Varenus in Bithynien ehren die Trikkeanoi ihren Wohltäter Achaïkos

Hüseyin Sami Öztürk – Selen Kılıç-Aslan - Nikaia’dan Yeni Yazıtlar II

Murat Aydaş - The tomb inscription naming Capito and Sozousa

İlkay Aydaş - Five newly acquired gravestones in the Muğla Museum

Sencer Şahin - Nochmal über die Lykiarchie

Altay Çoşkun - Bibliographische Nachträge zu den Fasten der Provinz Galatien in augusteischer und tiberischer Zeit

Lukas Lemcke- Status identification on the road: requisitioning of travel resources by senators, equestrians, and centurions without diplomata. A note on the Sagalassus inscription (SEG XXVI, 1392)

Thomas Corsten – Marianne Ricl - A dedication to Heracles, Hosios and Dikaios and Chyrsea Parthenos from the Kibyratis

Kitap Eleştirileri / Review 

Konrad Stauner - Anna Missou, Literacy and Democracy in Fifth-Century Athens

Konrad Stauner - Roger S. Bagnall, Everyday Writing in the Graeco-Roman East

Julia Hoffmann-Salz - Hadrien Bru, Le pouvoir impérial dans les provinces syriennes


Basım Ayı/Yılı : 2012
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 162
Ağırlık : 162
En / Boy : 21 / 29,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00

MAKALELER / ARTICLES :

Il cosiddetto "Ciprominoico 2" : Una decifrazione possibile?- Matilde Serangeli

Eumenes and Apollonioucharax - Peter Thonemann

Three new sarcophagi from Kios (Gemlik)-  Enver Sağır -Hüseyin Uzunoğlu-Koncagül Hançer

The funerary inscription of Gaius Tarquitius- Konrad Stauner

Parerga zum Stadiasmus Patarensis(5):STR 59 und Daseia von Bonda- Sencer Şahin

Parerga to the Stadiasmus Patarensis(6):Route 54(Patara-Phellos)and new inscriptions- Fatih Onur-Mehmet Alkan

Parerga to the Stadiasmus Patarensis(7):New inscriptions from the territory of Phellos- Hüseyin Uzunoğlu-Erkan Taşdelen

Parerga to the Stadiasmus Patarensis(8):On the named place in the journeys of sacrifice recorded in the Vita of Saint Nicholas of holy Sion - Mehmet Alkan

İulius Tarius Titianus,proconsul of Lycia et Pamphylia- Nuray Gökalp

A revised gravestone from Pisidian Apollonia- Asuman Coşkun Abuagla

Zu Inschriften aus Kleinasien II - Thomas Corsten

An interpretation of some unpublished in situ and recorded Rum Seljuk 13.th c. external and internal figural relief work on the Belkıs (Aspendos)Palace, Antalya- T.M.P Duggan


Basım Ayı/Yılı : 2011
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 186
Ağırlık : 186
En / Boy : 21 / 28,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00

Söylev’i okumayan, kendine ve toplumuna yabancı demektir.

Büyük Vasiyet adlı bu çalışma Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Benim Türk milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrarlayınız!” buyruğunu yerine getirmek üzere kaleme alınmıştır.

Yaşadığı zaman içinde Türk ulusunun tam bağımsızlığı, ulusal egemenliği, çağdaşlaşması ve bekası için ürettiği değerler ve kazanımlar olanaklar ölçüsünde gözler önüne serilmeye çalışılmış; aziz milletine bırakmış olduğu bir “vasiyet” olarak değerlendirilmiş ve çalışmam bu anlayışla sürdürülmüştür.

Değerli okurlardan beklentim; Ulu Önderimiz tarafından bitmiş ve tükenmiş bir enkazdan yeni bir varoluşun destanının nasıl düşünüldüğünü, nasıl yazıldığını ve gerçeğe nasıl dönüştürüldüğünü anlamak için kitap içinde gezinmeleridir. Onun bizlere bırakmış olduğu vasiyeti, “Ey Türk Gençliği!”yle başlayan çağrısının son iki cümlesi olan “Ey Türk istikbalinin evladı! Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” vazifesinin gereği için çalışmaktır.

Söylev, bütün dünyanın hayranlık ve saygıyla büyüklüğünü kabul ettiği bir kurucu liderin, büyük bir tevazuyla milletine hesap verişinin tarihi belgesidir. Emperyalizmin ne olduğunu, ülkemiz üzerindeki emellerini ve çalışma yöntemlerini birinci ağızdan 90 yıl öncesinden bütün ulusa ulaştıran, bugünün ve yarının yurttaşlarına dost ve düşmanın kimler olacağının ipuçlarını veren paha biçilmez bir kaynaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺72,00
Hayatı ve Cihadı

 

Hayatı ve Cihadı 16. Yüz yıl, İslâmın şevketli devirlerindendir. Bu asırda, Müslümanlar üç kıtada hükmetmekte idiler. Ordular karada fetihten fetihe koşarken, deniz kuvvetleri, dünyanın en güçlü donanması sıfatıyla düşmanlarını bozguna uğratmaktaydı. Bu asırda Akdeniz bütünüyle Müslümanların hâkimiyeti ve kontrolü altındaydı. Şanla, zaferle dolu bu müstesna zaman diliminde dört bahadır kardeşin cihâdı ap ayrı bir yer tutar. Fatih'in fedâilerinden biri olan Yâkub Ağa'nın İshak, Oruç, Hızır ve İlyas adlarında dört yiğit oğlu, İ'lâ-yı Kelimetullah sancağını alacak, Akdeniz'de şanla dolaştıracaklardı. Bu kardeşlerden üçü (İshak, Oruç ve İlyas) şehâdet şerbetini içecekti. Bu dört yiğit kardeş, bütün Haçlı dünyasını korkudan titretecekti. Avrupalılar, yaramazlık yapan çocuklarını, "Barbaros geliyor!" diye korkutacak ve onları uslu durmaya dâvet edeceklerdi. İşte bu eserde, sağlıklı bilgilerle ve belgelerle, Osmanlı devrinde yazılmış ve neşrolmuş eserlerin ışığında bu dört yiğit kardeşin hayatı ve cihadı anlatılmaktadır. Bilhassa gençlerimizin bu yiğit ecdâddan alacakları çok ders var. Evvelâ okuyalım, sonra "Bismillah" diyerek onlar gibi "cihad yolunda" yürüyelim...


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Diether Schürr - Vom Aussterben der luwischen ziti-Namen, lykisch Ipresida und dem kaunischen Imbros

Stephen Mitchell -Two Galatian Cults in Dacia

Johannes Nollé - Beiträge zur kleinasiatischen Münzkunde und Geschichte  

13: Abydos – wo Alexander seinen Feldzug gegen die Perser eröffnete

14: Antandros am Südfuß des Idagebirges: Eine monetäre Vergil-Illustration  und die göttliche Patronin der Stadt

M. Ertan Yıldız - Ahmet İlaslı - Zwei neue kaiserzeitliche Grabinschriften im Museum von Afyonkarahisar

Peter Rothenhöfer - Aus der epigraphischen Werkstatt: Bemerkungen zu einigen jüngst veröffentlichten  militärischen Kleininschriften .

Mehmet Alkan - Johannes Nollé - Heliodoros or the Fate of a Christian Councilman of Perinthos During the Great Persecution

Fatih Onur - The Anastasian Military Decree from Perge in Pamphylia: Revised 2nd Edition

Recep Meriç - Dionysiac and Pyrrhic Roots and Survivals in the Zeybek Dance, Music, Costume  and Rituals in the Aegean Turkey

Kitap Eleştirileri / Rezensionen

Johannes Nollé - Rezension zu: Peter Herrmann, Kleinasien im Spiegel epigraphischer Zeugnisse.  Ausgewählte kleine Schriften 


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 252
Ağırlık : 252
En / Boy : 21,5 / 30
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺580,00

"Çanakkale Savaşları, az zamanda yetiştirilen, gerek Balkan Savaşı'nda uğradığı yenilginin verdiği acıdan gelen ve bir kat daha artan duygusal vatanseverlik, gerek durumun memleketin geleceği için doğuracağı tehlikeli ve belki yurdun parçalanmasını gerektirecek haller, bütün ordu mensuplarını en yüksek fedakârlığı yapmaya sebep olmuş, en büyüğünden, en küçüğüne kadar bütün millet birbirine rekabet edercesine görevini yapmaya azmetmiştir. Bu düşünce ile ordumuzun muvazzaf ve yedek sınıfları bu uğurda hayatlarını feda etmeyi seve seve kabul etmişler, illet en seçkin ve yetişmiş evlatlarını Çanakkale siperlerinde bırakmış ve başarımızı sağlamıştır. Bu savaşlarda şehit ve yaralı olarak uğradığımız kayıplar 300 bine yakındır. Çanakkale Savaşları ayrım yapmaksızın bütün yabancı ülkelerde olduğu gibi, en seçkin bir yerde her zaman önünde saygı ile eğileceğimiz bir Meçhul Asker milli anıtı ihmal edilmiş ve onlara teşekkür borcumuz unutulup gitmiştir. Milli ülkü ve duygular ancak ölmeyen bu gibi milli anıtlarla yükselir ve milleti yükseltir.

Selahattin Adil Bey


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 308
Ağırlık : 308
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺125,00

Bugüne kadar varlığını çok az kişinin bildiği “Adil Entelektüel Kulübü” (the Fair Intellectual Club) Sosyalleşme ve Aydınlanma çalışmalarını ilgilendiren sorunların irdelenmesi için mükemmel bir olanak sunmaktadır. 1717’de Edinburg’da yaşayan kadınlar tarafından kurulmuş olan ve oluşumuyla çığır açan bu kulübün karakteristik Britanyalı çehresi de Aydınlanma çağına İskoçların özellikle yaptığı katkının yanı sıra incelenmeye ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmanın amacı yukarıda bahsedilen bağlamları değerlendirerek, Adil Entelektüel Kulübü’nden geriye kalan iki yayından biri olan Adil Entelektüel Kulübünün Bir Tasviri (An Account of the Fair Intellectual Club) adlı eseri, ilgili diğer eserler ve tarihsel veriler ışığında incelemek ve bunun sonucunda bu kayda değer ama şu ana kadar göz ardı edilmiş on sekizinci yüzyıl kulübü ve onun yayınladığı eserleri okuyucu kitlesine eleştirel bir şekilde takdim ederek bu kulübü Aydınlanma çağındaki sosyalleşmeyle ilgili tartışmaların merkezine koymak ve böylece dönemin tarih yazımına da bir katkıda bulunmaktır.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

TÜREYİŞTEN GÜNÜMÜZE BÜYÜK TÜRK TARİHİ
“Türk Tarihi’ni yazmak için tutulan yolun mantıki ve bilhassa ilmi olması şarttır. Bu münasebetle
Okuyucusu bulunan zat-ı âlilerinize hatırlatırım ki yenidünya ufuklarına açacağınız yeni tarih semasında temkinli olunuz. Bizler sümmettedarik bir eser vücuda getirerek ferdasında nâdim olmaktansa hiçbir eser vü¬cuda getirmemek, aczini itiraf etmek evlâdır. İlim saha¬sında vesveseli olmak, miskin müesseselerin mezunla¬rına inanmaktan evlâdır.” Son cümle ile şimdilerde, alâkadarlarına görülüp mütalâaları alınmak üzere ancak sekiz cilt, bin nüsha basılan “Türeyişten Günümüze Büyük Türk Tarihi “ ismindeki dört bin üç yetmiş altı sahifelik kitap telmih ediliyor.
Ancak bin nüsha basılan ve bu büyük ansiklopediden anlaşılacağı üzere çok zor şartlarda olarak pek sayılı kimseler tarafından okunacak bir eser.
Şu halde bu kitap, daha doğrusu külliyat, tarihçilerin bazı yayınlar üzerine bina ettikleri eserlerin ilaveli kay¬dına uygun, “çoğaltılmış bir müsvedde” den başka bir şey değildir. “Türeyişten Günümüze Büyük Türk Tari¬hi” başlıklı bu eser 2023 Yılı Nisan ayında İstanbul’da basılmış, tarih araştırmacısı Yavuz Selim PINARBAŞI tarafından iktitaf, araştırma ve telif yolları ile yapılmış bir teşebbüstür.
Türk Tarihi meraklılarına ve mevzu ile alâkalı zatla¬rın mütalea ve tenkit nazarlarına arz olunmak üzere bin nüsha basılmıştır. Çok dar bir okuyucu kitlesinin okuması için hazırlan¬dığı bilinen bu kalın ciltlerin, hiçbir zaman geniş ölçüde yayılmayışı ve yayınevimizin ısrarla bu bil tamam, mat¬bu halindeki eserin yayılmasını arzulamamıza rağmen, yine okuyucuların teveccühü ile aksi bir teşebbüsün yapıldığı da tespit olunmaktadır. Nitekim eserin basıl¬masından bir yıl sonra, ikinci baskısına (genişletilmiş) geçilmesi planlanmaktadır. Bugünlerde bütün mekteplerde tanıtılan, her yaşta Türk Tarihi meraklısı talebenin ve yetişkinin okuması istenen bu kitap, Büyük Türk Tarihi’nin muhtelif bö-lümlerinden parçalar alınmak ve bunlar yeni bir düzene göre sıralanmak suretiyle meydana getirilmiş olup, esas itibariyle Türk Tarihi’ne ayrı bir bakış açısı teşkil ediyor.
Eserin ana fikri şu cümleler ile belirtilmiştir:
“Bu eserin gayesi asırlarca çok haksız iftiralara uğ¬ratılmış, ilk medeniyetlerin kuruluşundaki hizmet ve emekleri inkâr olunmuş Büyük Türk Milletine, tarihi hakikatlere dayanan şerefli mazisini hatırlatmaktadır”.
Bu satırlarımızın arkasına da Atatürk’e izafe edilen şu sözleri eklenmek istedik:
“Ey Türk Milleti! Sen yalnız kahramanlık ve cengâ¬verlikte değil, fikirde ve medeniyette de insanlığın şe¬refisin. . . . Hâfızasındaki binlerce ve binlerce yılın hâtı¬rasını taşıyan tarih, medeniyet safında lâyık olduğun mevkii sana parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yük¬sel! Bu, senin için hem bir hak, hem de bir vazifedir!” Türeyişten Günümüze Büyük Türk Tarihi adlı 8 cilt işte bu fikrin etrafında şekillenerek meydana geti¬rilmiştir.

 


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 4378
Ağırlık : 4378
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺6.000,00
İdari Yapı ve Yerleşim Birimleri (1867-1913)

Yanya Sancağı

İdari Yapı ve Yerleşim Birimleri (1867-1913)


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 338
Ağırlık : 338
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60

İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri adlı ünlü eserinin bir bahsini “Kızılelma’nın Çürüyüşü’’ konusuna ayırmıştır. Kızılelma’nın kısa bir tarihçesinden sonra şunları söylüyor: “Eski Türk nesillerinin bir gün mutlaka varılacağından bahsettiği Kızıl Elma, Osmanlı’nın çöküşünün başlarında artık unutulmaya başlanmasından itibaren çürümeye yüz tutmuştur. Bilhassa yükselme devrinde elde edilen Kızıl Elma’ların gerileme devrinde birer birer elden çıkması, milli ideal sınırlarını nihayet devlet hududuyla birleştirmiş ve çürüyüp gitmiştir.’’ Bu tespitini şu cümlelerle sonuçlandırıyor: “İnsanlığın hayvanlıktan en büyük farkı ideal (ülkü) ihtiyacında gösterilebilir. İnsanın midesi gibi kafası da acıkır ve manevi açlığı ancak bir ideal (milli ülkü) doyurabilir. Memleketlerinde milli bir ülküden mahrum kalan birçok insanların tıpkı ithalat eşyası gibi hariçten gelen ecnebi (yabancı) ideallerine sarılmaları, işte bu tabiat kanunun en tabi neticesidir. Osmanlı idaresinin gerileme yüzyıllarından ve bilhassa Tanzimattan itibaren hiç takdir edemediği en mühlik (mahveden) hakikat işte budur.’’

Böylece milli kültüre dayalı milli ülkü ve milli hedeflerin milletçe benimsenmesinin bir millet hayatı ve varlığı için ne derece önemli olduğu anlatılmış oluyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺24,00

On altıncı ve on yedinci yüzyıllarda Moskova Knezliği, Karadeniz’in yukarısındaki verimli bozkırların kontrolü için Kırım Hanlığı, Osmanlı İmparatorluğu ve Polonya-Litvanya Devletler Topluluğu’na karşı maliyetli bir mücadele yürüttü. Bu, büyük stratejik ve ekonomik öneme sahip bir bölge – o dönemlerde Avrasya’nın muhtemelen merkezi idi. Yine de Rusya tarihindeki bu önemli dönem, tarihçilerce bugüne kadar göz ardı edilmiştir. Brian L. Davies’in çalışması, Rusya’nın büyük bir güç olarak ortaya çıkışına ilişkin temel bir kavrayış sağlıyor.
Uzun süren savaş seferleri Rusya’nın nüfusuna, ekonomisine ve kurumlarına büyük bir zarar verdi ve Batı’daki Rus askeri ve diplomatik tasarılarını defalarca engelledi veya dönüştürdü. Bu mücadele, Rus devlet inşa sürecini yönlendirmek, askeri reformu çabuklaştırmak ve Rusya’nın İmparatorluk düşlerini şekillendirmek için tıpkı Rusya’nın kuzey ve orta Avrupa’daki savaşları kadar önemliydi.
Karadeniz Bozkırı’nda Savaş, Devlet ve Toplum (1500–1700) bu mücadelenin gidişatını inceliyor ve Rusya’nın nihai hâkimiyetinin, ordu komuta-kontrol, lojistik ve taktiklerdeki gelişmelere ek olarak yeni askeri kolonizasyon stratejilerinden nasıl kaynaklandığını açıklıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00

Makaleler / Articles

Sencer Şahin- The "Lykiarkhes"Question

Selim F. Adalı - M. Fatih Demirci - A. Murat Özbayoğlu - Oğuz Ergin - Why the Names? Anubanini and His Clan in the Cuthaean Legend

Andrej Petrovic - Ivana Petrovic - On Ritual Pollution by Seeing : I.Lindos II 487.1-3 and Hdt.2.357.5

Hüseyin Uzunoğlu- Erkan Taşdelen - Some New Inscriptions from the Museum of Bursa

Mehmet Alkan - Some Isaurian and Lycaonian Inscriptions in the Museum of Karaman

Fatih Onur - Epigraphic Research around Juliopolis I:A Historical and Geographical Overview

Fatma Avcu - Yadiğar Doğan - Epigraphic Research around Juliopolis II:New Inscriptions from Nallıhan

Canan Onur - Epigraphic Research around Juliopolis III: Roman and Byzantine Inscriptions from Doğandere and Juliopolis

Selda Yeni - The Family of Lillis from Nikaia

N. Eda Akyürek Şahin - Bilecik'ten Bir Grup Zeus Büstü ve Zeus Bronton

Kitap Eleştirileri / Reviews

T. Michael P.Duggan - B.Giardina, Navigare necesse est. Lighthouses from Antiquity into the Middle Ages, History,architecture,iconography and archaealogical remains..

 


Basım Ayı/Yılı : 2015
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 202
Ağırlık : 202
En / Boy : 21 / 29,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00
Tunç Çağı’nın Çöküşünden Nükleer Facianın Eşiğine, Kıyamete Yaklaştığımız Tarihi Anlar

Tarih hakkında konuşan bir anlatıcıdan başka bir şey içermeyen uzun bir gösteri, ABD’de nasıl bu kadar popüler oldu? Çünkü bu gösteri, kendine has sesi ve tarzıyla 2005’ten bu yana yeni nesil medya içerikleri üreten Dan Carlin ile ilgili.
Ödüllü podcast Hardcore History’nin yaratıcısı ve dünyanın en büyük hikâye anlatıcılarından Dan Carlin, geleceğin zorluklarını öngörebilmek için geçmişten gelen kıyamet anlarından bazılarına yakından bakıyor.
Zor zamanlar dayanıklı insanlar mı doğurur?
Çocuklarımızı yetiştirme biçimimizin toplumsal ölçeğe bir etkisi var mı? Kendimizi yok etmeden, silahlarımızın gücüyle baş etmeyi başarabilecek miyiz? İnsanlığın becerisi, bilgisi ve teknolojisi gerileyebilir mi?
Bu tür soruların cevaplarını kimse bilmiyor ama kimse onları Dan Carlin’den daha ilginç bir şekilde sormuyor. Bu tarz fikirler günümüze hitap eden, incelikli alt metinler içeren bir Alacakaranlık Kuşağı havasındadır ve çoğunlukla modern akademik disiplinlerin sınırlarını aşarak; drama, edebiyat ve sanatın alanına taşar.
Kendine özgü hikâye anlatımı, eğlenceli ve modern diliyle Sonumuz Hep Yakın, geçmişe ve kendimize bakma şeklimize meydan okuyor. Aynı zamanda ele almamızı istediği sorular, akla gelebilecek en önemli konuyu içeriyor: insanın hayatta kalması! Çünkü Tunç Çağı’nın çöküşünden nükleer zamanların zorluklarına kadar bu mesele, ısrarcı bir Demokles Kılıcı gibi insanlığın tepesinde.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 238
Ağırlık : 238
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺93,50

Bilindiği gibi Osmanlı zihniyetini oluşturan “atardamar”lardan biri de severiz, sevmeyiz tasavvuf kültürüdür. Maksadımız Tanzimat ve Cumhuriyet döneminde bu damarda cevelân eden “kan” hakkında biraz bilgi sahibi olmak, dünden nefret etmeden ve onu tabulaştırmadan olabildiğince soğukkanlı bir şekilde anlayabilmek ve yarına ışık tutabilmektir.

Elinizdeki kitapta tasavvuf ve tarikatlar hakkında genel bilgiler verildikten ve bazı değerlendirmeler yapıldıktan sonra Tanzimat döneminde yaşayan veya bu dönemde doğup Cumhuriyet yıllarında ilgili mevzularda eser/emek veren kırk kişi kısaca tanıtılacaktır. Yetiştiği çevre ve yetiştirdiği insanlara temas edilecek, eserlerinden iktibaslarda bulunularak din ve kültür tarihimizin bir sayfasına farklı açıdan ışık tutulmaya çalışılacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00

Makaleler / Articles

Der Soziale Aufstieg eines Tierkampfers (archikynegos)aus Bithynien - Mustafa Adak

Some İnscriptions in the Isparta Museum-Pınar Özlem Aytaçlar

Neue Grabinschriften im Museum von Bursa - N.Eda Akyürek Şabin -Fatih Onur

A new İnscription fron Pisidia - Mehmet Alkan

The Lycian Port Of Patara and it Environs During 13 th. and 14 th. Centuries- T.M.P Duggan

Güneydoğu Isauria Bölgesinde Bulunan Karabaklı Tetrapylonları-Ümit Çakmak

Ein Neues Epigramm aus Bozüyük (Lamunia ) - Mehmet Oktan

Stadiasmus Paterensis İçin Parerga 2 : Sidyma I.Yeni Yazıtlarla Birlikte Yerleşim -Burak Takmer

Parerga zum Stadiasmus Patarensis 3 :Die Inschrift von Köybaşı in Zentrallykien- Sencer Şahin

Parerga zum Stadiasmus Paterensis 4: Mikron Oros Akarassos in Milyas-Sencer Şahin

Korrektur zu den Bau-und Widmungsinschriften des Ekklesiasterions und Bouleuterions von Perge - Sencer Şahin

Kitap Eleştirileri

Jesper Majbom Madsen ,Eager to be Roman - Konrad Stauner

John De Grainger , The Cities of Pamphylia - Mustafa Adak


Basım Ayı/Yılı : 2010
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 187
Ağırlık : 187
En / Boy : 21 / 28,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00
Tarihten Notlar Serisi

Fransız Generali Guro 1930 yılında Çanakkale'de ölüleri için açılan abide için geldiğinde Mehmetçiğin şefkat ve merhametini şöyle anlatır: "Yine süngü harbi geç vakitlere kadar devam etmiş; ortalık kararınca anlaşma yapılarak ve savaş alanında kalan yaralı ve ölülerin toplanmasına başlanmıştı. Yaralı ve ölüler arasında dolaşıyorduk. Az evvel Türk ve Fransız askerleri süngü hücumunda çok zayiat vermişlerdi.

Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutmayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor bir Türk askeri gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıp kanlarını temizliyordu. Hemen bir tercüman çağırıp sordum: "Niçin öldürmek istediğin düşmana yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: "Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı bir şeyler söyledi. Anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki o kurtulup anasının yanına dönsün." Bu asil duygular karşısında hüngür hüngür ağladım..."


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 110
Ağırlık : 110
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,75

İçindekiler / Inhaltsverzeichnis :

N. Eda Akyurek Şahin - The Cult of Hecate in Lydia: Evidence from the Manisa Museum

Johannes Nollé - Beiträge zur kleinasiatischen Munzkunde und Geschichte:Â 12. Mastaura am Fuße der Mesogis – Überlegungen zu den Patriatraditionen einer wenig bekannten antiken Polis  

Diether Schürr - Vermutungen zum Namen Mastaura 

Fatih Onur - arerga to the Stadiasmus Patarensis (16): The Roads, Settlements and Territories 

Peter Rotenhöfer - Ein bronzenes römisches Hohlmaß (sextarium) mit militärischer Inschrift und Bemerkungen zu gleichartigen Inschriften  

Atalante Betsiou - Reconsidering the Interpretation and Dating of Ancient Coins: The Case of Bronze Coins from Dodona in the Name of Menedemos Argeades 

Diether Schürr - Zum sidetischen Ypsilon

Peter Rothenhöfer – Jürgen Blänsdorf  - sana mente sanaque memoria testamentum feci. Eine testamentarische Verfügung  vom 12. April 340 n. Chr.

Gerhard Huber - ‘The Thousand and One Churches’ Revisite

Fatih Onur - Parerga to the Stadiasmus Patarensis (17): A Correction to the Course of the Road between Xanthos and Neisa 


Basım Ayı/Yılı : 2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 21,5 / 30
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺580,00

İçindekiler / Table of Contents

Makaleler

Andrew Meadows - Two 'Double' Dedications at Ephesus and the Beginning of Ptolemaic Control of Ionia

Nikos Giannakopoulos - The Gerousia Of Akmonia

Sencer Şahin - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (9) : Kaunisch - Iykische Frage

Sencer Şahin - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (10) : Teimarchi aus Arneai

Burak Takmer - Mehmet Oktan - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (11) : Die Iykische Stadt Neisa 

Fatih Onur - Mehmet Oktan - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (12) : The routes 56-57 (Phellos - Kyaneai - Myra)

Burak Takmer - Mehmet Alkan - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (13) : The road system in the mountainous area of Alacadağ in central Lycia and the roads indicated in the Vita of Nicholas of Sion

Hüseyin Uzunoğlu - Erkan Taşdelen - Parerga zum Stadiasmus Patarensis (14) : Die Strecken 35 ( Arykanda - Arneai) und 37 (Arykanda - Lesei)

Asuman Coşkun Abuagla - The Cult of Meter Theon in Psidian Conana

Güray Ünver- Asil Yaman - New Funerary Stela From the Territory of Idyma

Mustafa Adak - Konrad Stauner - Eine Honoratiorenfamilie aus Nikomedeia

Altay Coşkun - War der Galaterkönig Deiotaros ein Stadtegründer? Neu Vorsclage zu einigen kleinasiatischen Toponymen auf Sin-/Syn

Sencer Şahin - Philopator - Titulatur für Mithradates II. von Kommagene

Nadin Burkhardt - Mark Wilson - The Late Antique Synagogue in Priene: Its History, Architecture, and Context

Kitap Eleştiri

Konrad Stauner - Marco Vitale, Eparchia und Koinon


Basım Ayı/Yılı : 2013
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 199
Ağırlık : 199
En / Boy : 21 / 29,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00

Ne kadar çok seviyorum seni
Sana bağlamıştım kalbimi
Sende dinlendiriyordum gözlerimi
Ve sen şimdi tarih oldun


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,50

Ravekirin, Tîpguhêzî û Lêkolîn: Jan Dost

Ev pirtûka ku di destê me de, berî her tiştî pirtûka civaknasiyê ye. Etnografiya milletê Kurd e. Lê ew bêtir li ser civaka Kurdên koçer e. Di vê pirtûkê de rabûn û rûniştina civaka Kurdî, dab û reng û rûyên jiyanê hemî di xwe de diguncîne. Ew mirêka civakê ye. Zimanê wê gelekî rihet e û nêzîkî têgihîştina xwendevanên dema xwe ye.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 266
Ağırlık : 266
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,60

Aile, insanlık tarihi boyunca var olagelmiş bir kavramdır fakat bu yapı tarihsel süreç içerisinde çokça değişikliğe uğramıştır. Aile, tarihsel bir kurumdur ancak doğal bir durum değildir. Bir yandan bir tarihe sahip olan aileler, bir yandan da tarihi yazmaktadır. Elinizdeki kitap, ailenin binlerce yıllık tarihine ana hatlarıyla ışık tutmayı hedeflerken, bu kurumu merkeze aldığımızda dünya tarihinin nasıl göründüğüne ilişkin bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır.

Aile -kendi gerçekliğimiz de içinde olmak üzere- “doğal” değildir, tarihsel ve toplumsal bir bağlam içerisinde inşa edilmiştir. Ailenin nasıl bir düzen içinde işlediği, zaman içinde nasıl değiştiği, benzerlikleri ve farklılıkları çalışmanın ele aldığı başlıca konular arasında yer almaktadır. Bu kitap, özellikle aileye odaklanarak, bununla daha derin bir tarihi, insan olmanın ne anlama geldiğini, insanın geçmişine ve bugününe dair yeni bakış açıları ve anlayışların dünya tarihinin geniş zamansal çerçevesi içinde nasıl gün ışığına çıktığını anlatmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 148
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2022
₺90,72

Teknolojinin Tarihi içinde bulunduğumuz ana dair aydınlatıcı bir arka plan sunar. Tarihçi Daniel R. Headrick giderek daha güçlü yenilikler yoluyla insanların doğa üzerindeki artan gücünün izini sürerken, dünyanın farklı yerlerindeki teknolojilerin evrimini karşılaştırarak diğer teknoloji tarihlerinde bulunandan çok daha geniş bir açıklama sağlar.

Eski halklar ateşin hayatta kalma teknolojisi olarak kullanıldığını keşfettiler, ancak sonra sulama için ve daha sonra da hidroelektrik enerji ve diğer birçok kullanım için giderek daha karmaşık su yönetimi sistemleri tasarladılar. İletişim teknolojisi kendi zamanımıza yaklaştıkça insanları daha fazla temasa soktu ve onları daha bilgili ve kozmopolit yaptı. Tıbbi ve tarımsal teknoloji, özellikle modern çağda yaşam beklentisini artırdı; yapay organlar ölmekte olanların yerini alabilir, kimyasal ve nükleer ilaçlar kanser gibi hastalıkların yayılmasını durdurabilir.

Eski halklar teknolojiyi hayatta kalabilmek için kullanırken, zaman geçtikçe teknolojinin kullanım alanları ve etkileri de değişti. Teknoloji baş döndürücü bir ilerlemeyle zenginlik-yoksulluk eşitsizliklerinin artmasına ve çevreye yönelik tehditlere neden oldu. Eleştirmenler teknolojiyi kirlilik ve doğal dünya üzerindeki diğer yıkıcı etkilerle de bağdaştırdı. Dünyanın sakinleri için artan kolaylık sağlama yeteneğinin tümü için, teknolojinin dezavantajları durumu, evrensel insanın icat etme kapasitesinin ürettiği gerilimleri gösteren güçlü bir durumdur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 184
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2022
₺105,00

Üç bin yıldır dünya tarihinin kavşağında bulunan İran, Doğu ile Batı’nın kesişme noktasında yer alır. Karşı karşıya geldiği medeniyetlere etkide bulunmasıyla bilinen İran medeniyeti sınırlarının çok ötesine uzanmıştır.
Bu kitap, İran kültürünün Akdeniz’den Hint Okyanusu’na ve İpek Yolları boyunca Çin’e kadar uzanan çeşitli nüfuslar arasında tarih öncesi çağlardan günümüze kadar yayılmasının izini sürüy


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 148
En / Boy : 13.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺90,72

Tarihsel bağlamda bakıldığında, Balkanlar tam olarak tanımlanamayan, ürkütücü bir bölge olarak hafızalara kazınmış ve çoğu zaman olumsuz noktaları ile değerlendirilen, etnik çatışmaların olduğu, her daim yeni çatışmalara gebe olan küçük bir bölge olarak görülmüştür.
Balkanlar Tarihi, Balkanları olumlu yönleri ile ele alarak kültürel, tarihsel ve sosyal özellikleri ön plana çıkartıyor ve bölgedeki uyumu bizlere göstermeyi amaçlıyor. Ünlü tarihçi Andrew Wachtel bölgeyi dünyanın en büyük dört medeniyetinin birbiri ardına yerleştiği, karmaşık, dinamik, bazen kolayca alev alan, çok katmanlı yerel bir medeniyet olarak tanımlıyor. Balkanlar, Antik Yunan ve Roma, Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Katolik Avrupa kültürlerinin birbirleriyle karşılaştığı, çatıştığı, bazen de iç içe geçtiği bir bölgedir. Balkan tarihi, yerel halkın bölgeye daha sonra gelen çeşitli medeniyetlerden ödünç aldıkları geleneklerin toplamından oluştuğu için dünyadaki en ilginç ve karmaşık
bölgelerden biridir


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺90,72

ARKA KAPAK YAZISI

Geçmişin daima inşa halinde olduğunu, insanların kendilerini anlamalarına ve kimliklerine katkı sağlayan şekillendirilebilir bir araç olduğunu anlamalıyız. Ve bu geniş şemsiye altında, her antik topluluğun geçmişle olan kendi özel ilişkisini tasavvur ve ifade etme biçimleri bu sayfalarda karşılaşmış olduğumuz önemli siyasal ve dinsel fikirlerin –ve ayrıca güçlü hükümdarların ve bireylerin– çoğundan etkilendiler (veya etkilenmiş oldukları düşünüldü).

 

Antik Dünyalar – Doğu ve Batı’nın Muhteşem Tarihi, antik insanların kendi geçmişlerini hayal etme, yeniden hayal etme ve o geçmişi kendileri, içinde yaşadıkları zamanlar ve gelecekleri hakkındaki süregiden diyalog ve tartışmanın bir parçası yapma biçimlerini kesin bir şekilde gösteriyor.

₺188,16

Vikingler Avrupa tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olguydu ve korkutucu barbar imgelerini on dokuzuncu yüzyıl ulusal romantizm dönemine kadar korumuşlardı. Zamanla, Vikinglerin her yeri fetheden deniz korsanları şeklindeki Ortaçağ imgesi olumlu bir biçimde değerlendirildi.

Bu kitap, Vikinglerin sosyal hayatlarını ya da sanatsal başarılarını aktarmaktan ziyade Vikingleri tarihöncesi Pagan kökenlerinden Hıristiyan Avrupalılara dönüşmelerine dek, daha geniş coğrafi ve tarihsel bağlamlarına konuşlandırmayı amaçlar. Bu yaklaşım, Viking Çağı’nın farklı yerlerde farklı zamanlarda başladığını ve sona erdiğini ortaya çıkarır.

Vikingler yoktan var olmamışlardır ve uzun bir alacakaranlık boyunca yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Dünyanın yaratılışında Asgard’ta başlayan ve 15. yy Grönland’ında bir düğünde sona eren uzun bir yolculuktur bu.

₺179,76

Bize tarihten bir çok ibretlik olaylar miras kalmiştir. Suriye Müftüsü Şeyh Ebul Yusur Abidin, İslam Tarihi'nin yönetici, bilgin ve sıradan şahsiyetlerinin muhatap olduklarl insanlara verdikleri hazır cevapları derlemiş. Bizlere bu hazır cevaplardaki zerafeti, bilgeliği ve zekayi sunmuş.
Ayrıca olayların geçtiği dönemlerdeki siyasal ve sosyal olayları da bizlerin nazarına sunmuş.
Siz değerli okuyucuların büyük bir haz alacağınızı tahmin ediyoruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺93,50
Tükendi
Yeryüzünde Filizlenen Gökyüzünün Çocuğu
Çağımızın tanınmış öncü Müslüman şahsiyetlerinden biri… Hem bir düşünür hem bir devlet adamı… Siyasi baskılar görmüş, zindan yıllarını yaşamış, savaşa ve soykırıma şahit olmuş ama ruhunun aydınlığından ve umudunun ışıltısından bir şey kaybetmemiş yine de… Bu kadar şiddetli günlerden geçip de ölçüyü, adaleti ve zarafeti elden bırakmayan kaç kişi yaşamıştır? Siyasi basireti ve bilgece rehberliği sadece Bosna halkına değil tüm dünya Müslümanlarına örnek olmuştur. Özgürlüğe olan tutkusu, sanata, edebiyata ve felsefeye olan ilgisi, entelektüel birikimi ve eylemci kişiliği ile Aliya İzzetbegoviç’i yine özgürlüğe olan tutkusuyla bilinen bir yazarın, Ahmerî’nin kaleminden okuyacaksınız. 
 
İmanıyla beslediği sımsıcak kalbini özgürlük ve adaletin timsali kıldı Aliya. İnsan; düşüncesi ve eylemleriyle yeryüzünün bir bitkisi iken, maneviyatı ve sanata düşkün yanıyla göklerin çocuğu… Bu iki tarafı kendi şahsiyetinde ahenkli bir şekilde birleştiren nadir şahsiyetlerden biridir Aliya. Ve elinizdeki eser, Aliya’nın hayatı ve şahsiyeti ile düşüncesinin kesişim noktası üzerinde kaleme alınmış, farklı boyutlarıyla bir Müslüman lideri tam da ayırt edici vasıflarıyla yakalamaya çalışmıştır. Aliya’da özgürlük ve sanat, inancının açtığı ufuklarda yürüyüp iz bırakmasıydı arkasında. Ahmerî bu kitabında Aliya’daki iki kavramı ele almakla kalmıyor, aynı zamanda hem kendi çapraz okumalarıyla konuyu zenginleştiriyor hem de Aliya’nın hayatına özgürlük ve estetik ışığında bütüncül bir bakış atıyor.

Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺55,00
Tükendi

Na kıtavé hewli ke eve savr bıwané vinené ke Ali Kaya eve xo, era laşeré hisé kamiya Dersimi nékuno, meseluné Dersimi, dah-kuné Dersimi; hem heté merkeji ra, hem heté dormi ra vineno. Na riwal ra béhet o, karé xo rınd ano ver. Na kıtav de vesiqa u çımé ke gureté xo dest naé: • Nusnaé dewlete, rapori u vesiqay • Na diyar de yiyé ke zerré na heraketu de weşiya xo ramıta, vaté yinu.
• Haqa diyar u veramaé diyari de nusnaey hekati, romani, tiyatroy u şiiri, j.n
• Gureayisé ilmé zonaeğuné zerri u zonaeğuné teveri, kıtavi, xeveri, peşkeşi…
• Neşriyaté demi de xeveré Dersimi u kritiki.
• Nustoği na çımey péro wendé, çinité we, ser ro fıkriyo, hen kıtavé xo de ca do cı.
Na kıtavo xuyo hewl de Ali Kaya tarixé Dersimi, zagoné Dersimi, kamiya Dersimi, zoné Dersimi, yisoniya feodalite de alaqaa kes u qomi rınd kerda eskera, arda veré wendoğu.                                                                                      Prof.Dr.Halil Çivi


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 6
Sayfa Sayısı : 978
Ağırlık : 978
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺375,00
Tükendi

Çerkeslerin 21. yüzyıldaki sorunları ve geleceği üzerine odaklanan iki kitaplık derlemenin bu cildi, Türkiye Çerkeslerinin varoluş sorunlarının, mevcut popülist otoriterleşme eğilimindeki siyasetin sınırlarını aşarak demokrasi mücadelesiyle eklemlenmesinin gerekliliği ve koşulları üzerine bir düşünme çabasını içeriyor.

Kitapta demokratik mücadelenin özneleri olarak kültürel kimlikler, eşit vatandaşlık ve çoğul Çerkeslikler kavramları tartışılarak, radikal demokratik açılımlar için toplumsalın nasıl yeniden inşa edilebileceği tartışılıyor. Çerkeslerin gelecek güzergahı olarak “nasıl bir demokrasi mücadelesi olmalı” sorusuna cevap aranıyor.

Kitap anadilinde eğitim yasağının eleştirisi ile başlıyor ve kaybolmaya yüz tutan Çerkescenin özelliklerini, dil ve kimlik ilişkisini inceleyen yazılarla devam ediyor. Yok oluş sürecinin yansımaları diaspora Çerkeslerinin anavatanlarıyla buluşması üzerinden de ele alınıyor. Diaspora Çerkes kültürünün en önemli göstergelerden birisi olarak müzik ve dansların, Çerkeslerin ortak hafızası ile kimliğinin kurulmasındaki rolünü değerlendiriliyor, farklı halkların müzik politikalarıyla karşılaştırarak Çerkes müziğinin geleceği tartışılıyor. Bu kapsamda kültürün diğer unsurları da unutulmuyor: edebiyatın Çerkeslerin var olma mücadelesindeki öneminin yanı sıra, diasporada yeniden-kimliklenme sorunu ve kentleşmenin asimilasyona etkileri de somut örnekler üzerinden tartışılıyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 486
Ağırlık : 486
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺176,00
Tükendi

Bir film izledim… ve filmde olup bitenlerin, yani “kurgulanan”ların “yaşanan”lara bu kadar çok benziyor oluşu karşısında iliklerime kadar ürperdim. Marquie de Sade’ın 1904 yılında yayınlandığında büyük sansasyon yaratmış Sodom'un 120 Günü veya Sefahat Okulu isimli kitabına dayanan, Pierre Pasolini’nin yönettiği, 1975 yapımı bu film, 1943-1945 yılları arasında Kuzey İtalya’da Nazi işgal kuvvetleri tarafından kurulmuş olan faşist Salo Cumhuriyeti’nde (İtalyan Sosyal Cumhuriyeti) geçmekte. Filmde anlatılanlar, 1981-83 yıllarında Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşayanların “vahşet dönemi” diye niteledikleri, yaklaşık bin gün süren bir dönemde yaşandı… Yani Esat Oktay Yıldıran Cumhuriyeti’nde… Acaba Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'ni siyasal-sosyal bir deney merkezi olarak tasarlayanlar bu filmi izlemiş miydi? İzlememişlerse bu, faşizmin insan kişiliğini aşağılamaktaki evrensel anlayışını anlamak bakımından dehşetli bir örnek olmalı. Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi, cezaevinden öte, tutsakların siyasal, etnik ve cinsel kimliklerini yok ederek, aşağılayarak teslim alınmasını amaçlayan özel bir “şiddet laboratuvarı”ydı. Burada yaşatılanlar insanın hayal gücünü hayli zorlayacak türdendi… Elinizdeki kitapta bu yaşanılanların küçük bir kısmı yazıldı; yaşayanların bedenlerinden ve hafızalarından…


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,80
Tükendi

“Nefes alamıyorum!”ABD’nin Minneapolis kentinde Mayıs 2020’de siyahi George Floyd’un polis tarafından boğazına bastırılarak öldürülmesinden önce söylediği son sözdü bu. Cinayetin ardından on binlerce insan kendiliğinden sokaklara döküldü, ülkede siyahilere uygulanagelen ırkçı şiddeti protesto etti.Bu olaydan on yıllarca önce, 1960’ların başında, Frantz Fanon sömürgecilikten kurtuluş bağlamında şöyle demişti: “Biz… artık nefes alamadığımız için de isyan ediyoruz.”Fanon bir kâhin değildi ama kendi döneminin toplumsal mücadeleleri içerisinde yeni bir insanlık uğruna bıkmadan usanmadan çabaladığı için yirminci yüzyılın önde gelen düşünürlerinden biri oldu. Elinizdeki kitap onun olağanüstü yaşamının ve eserinin eleştirel bir biyografisidir. Peter Hudis onun tüm yaşam hikâyesini kaleme alırken Fanon’un yazdıklarının günümüzde ırkçılık ve onun en önemli doğurgusu yabancılaşmaya karşı verilen mücadelelere doğrudan seslendiğini göstermektedir. Fanon dünyaya seslendi ama hep kendi yöneliminin sıfır noktasından. Onun bugün de bize söyleyeceği şeyler var.Okuyunuz, göreceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 213
Ağırlık : 213
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,80
Tükendi

II. Meşrutiyet’ten intikal eden en etkili düşünce akımlarından biri olan halkçılık fikriyatı, kendine siyasi, edebi, iktisadi sahalarda, farklı mecralar bulmuştur. Bu mecralardan biri de Halka Doğru hareketi ve bunun en önemli yayın organı olan Halka Doğru Mecmuası’dır. İmparatorluğun yarı sömürgeleşmesiyle eş zamanlı olarak dağılma sürecinin de bütün ağırlığını, hayatlarının içinde hisseden ve buna acil bir çare arayan bir aydınlar topluluğu tarafından çıkarılan mecmua, halkı çözümün bir parçası hâline getirebilmek kaygısı ile düşüncelerini mümkün olduğunca onun anlayacağı bir dil ve üslupla yazmışlardır. Dergi, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Mehmet Fuat Köprülü, Celal Sahir Erozan, Mehmet Emin Yurdakul, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Reşit Galip, Kazım Nami Duru, Enis Behiç Koryürek gibi Türk düşünce ve edebi hayatının önemli isimlerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu yönüyle Halkçılık düşüncesi ve Halka Doğru dergisi, çöken bir imparatorluktan millî, çağdaş ve demokratik devlete geçişimizin fikri ve edebi güzergâhı olma özelliğine sahip olduğu gibi aynı zamanda demokrasi tarihimiz için de anlamlı bir yere sahiptir.

 


Basım Ayı/Yılı : 3/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 695
Ağırlık : 695
En / Boy : 18 / 27
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺500,00
Tükendi

1947-1967 Yılları Side Kazıları Sırasında Elde Edilen Sikkeler

Türk Tarih Kurumu Yayınları


Basım Ayı/Yılı : 1976
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 138
Ağırlık : 138
En / Boy : 22 / 31
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺13,12
Tükendi


Basım Ayı/Yılı : 2015
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 21 / 30
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00
Tükendi

Necip Türk Milleti’ne karşı düzenlenen emperyalist saldırılarından biri olan 15 Temmuz Darbe Girişimi, Allah’ın yardımı ve asil milletimizin şanlı direnişi ile defedilmiş ve Türk’ün Şanlı tarihine altın harflerle yazılmıştır.

15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kurucusu terörist başının emir ve talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış terör örgütü mensupları ve onlara katılan hain emperyalist unsurlarca silahlı bir darbeye teşebbüs edilmiş, halkımızı bombalamış, tanklarla insanlarımızı ezerek katletmişler ve halka ateş açmışlardır.

O gece adeta ölümü yok sayarak, korkusuzca sokakları, meydanları dolduran milyonlarca Türk insanının içinden, şehitlik ve gazilik şerefine nail olanlar, isimlerini tarihe altın harflerle yazdırdılar.

Kıymetli insan, büyük dava adamı muhterem Erol Dok’un 15 Temmuz gecesi yaşananları dile getirdiği, bizimde içinde bulunduğumuz mücadele ortamını anlattığı bu metin tarihe ışık tutan en önemli belgelerden biridir.
Allah inananların yardımcısıdır. Zafer Allah’a inananlarındır.

Dr. Hamdi Vefa Aloğlu
Gönüllerde Birlik Vakfı Eski Genel Başkanı


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 48
Ağırlık : 48
En / Boy : 15 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,31
Tükendi

Modern bilim, dünyayı anlamamızda devrim yarattı. Büyük Patlama evrenin başlangıcına dair bir ışık yaktı.

Nasıl insan olduk sorusu, evrimsel varlık hiyerarşisinin bulgularıyla yanıtlandı. Einstein, bildiğimiz maddenin enerjiye dönüştüğünü ve farklı boyutların varlığını ortaya koydu. Peki ya tüm bu devrimsel gelişmeler Tanrı hakkındaki bilgimizi nasıl etkiledi?
• Büyük Patlamadan önce ne vardı?
• Robotlara da peygamber gelir mi?
• Evrendeki bu ince ayar bir Akıllı Tasarımcının varlığının kanıtı mıdır?
• Einstein, Tanrı’ya inanıyor muydu?
• Beyinde bir Tanrı noktası var mı?
• Yaşam neden var oldu?
• Genetik mühendisliği, Tanrı rolünü oynamak mıdır?
• Darwin, Tanrı’yı öldürdü mü?
• Evrim, Tanrı’ya dair bilginin anahtarı mı?
• Freud, Tanrı ile çalışır mı?
• Bedenden fazla bir şey miyiz? Yoksa bir ruhumuz var mı?
• Marslılara da kitap inmiş midir?
Hristiyan, Yahudi, Müslüman ve Hindu geleneklerinden 8 ülkeden 50 bilim insanı, psikolog, teolog ve filozof, elinizdeki kitapta bu soruların cevaplarını arıyor. Bu kitap bilim ve din konusunda kafası karışıklar için rehber niteliğindedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2022
₺45,75
Tükendi

Hududü’l Alem adlı eser Uluğ Bey’in kayıp bir kitabı araştırılırken, Ebu’’l Fazl Gulpayaganî tarafından üçlü bir kitabın içinde bulunmuştur. Rus Müşteşrik A. G. Toumansky 1896 yılında Hudûdü’l Alem hakkında bir makale yazar. Toumansky’nin ölümünden sonra Minorsky’e intikal eden eser, Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi tarafından 1930’’da Rusya’da yayınlanır. Minorsky tarafından İngilizceye tercüme edilen Hududü’l-Alem yayınevimiz tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺67,50
Tükendi

Nesturilik erken hristiyanlığın günümüze kadar gelen en önemli mezheplerinden biridir. Yaklaşık dördüncü yüzyılda ortaya çıkmış görünse bile MS. 1. Yüzyıla kadar uzanan bir serüveni vardır, Meydana geldiği coğrafya hiç olmazsa erken dönemde Anadolu'da Antakya şehri ve civarıdır. Fakat kısa zamanda Urfa, Nusaybin üzerinden İran'a, oradan iç asya'ya ve Hindistan'a kadar uzanmıştır. Asya'da Türklerin ve Çinlilerin arasında yüzyıllar boyunca yaşamıştır. Teolojisi büyük oranda İslam anlayışına yakın bir meryem tasviri sunar. Hz. İsa konusundaki radikal diyofizit görüşleri onları diğer bütün hıristiyan mezheplerinden ayırır. Emevi ve Abbasi saraylarında mütercimlik, hekimlik gibi entellektüel faaliyetlerle uğraşmışlardır. Önemli bir kısmı son yüzyıllarda çoğunlukla katolik olsalar bile hala orjinal öğretiyi sürdüren gruplar mevcuttur. Elinizdeki çalışma büyük oranda nesturilerin teolojik anlayışlarını sunmaya çalışmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 86
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2018
₺45,00
Tükendi

Atatürk'ün Ata Dedesi Kızıllar Aşiretinden Kızıl Hafız Ahmet Efendi Miladi 1466'da Padişah Fermanı İle Taşkale-Kızıllar'dan Rumeli (Ohri'nin Çupa Köyüne) Evlad-ı Fatihan Olarak Buradan Göçtü.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Edirne
Sayfa Sayısı : 112
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2017
₺30,00
Tükendi

Ziyaret yeri haline gelen bir at mezarı, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatını önceden haber veren bir halı, Mekke'deki Hacer-ül Esved'den parçalar, Hz. Muhammed'in maalesef ütülenen hırkası, Osmanlı İmparatorluğu'nu kurtaran bir avuç kül, on iki mezarı olan evliyanın deniz fenerindeki mezarı, Topkapı Sarayı'ndaki spor müsabakalarının hatırasına dikilen lahana heykeli, Tenten'in "Kırık Kulak" macerasında boy gösteren silah tüccarı Basil Zaharoff'un izleri, sinagogu mekân tutmuş muhteşem bir kahvehane, bilinmeyen Art Nouveau örnekleri, depremlere karşı tedbirli bir cami, Drakula'nın İstanbul'daki kafası, Ayasofya'daki Viking graffitileri...

Kalabalıkların ve klişelerin uzağındaki İstanbul, itinayla sakladığı hazinelerini sadece, herkesin aşındırdığı yollardan çıkmasını bilen sakinlerine ve ziyaretçilerine gösterir. İstanbul'u iyi tanıdıklarını zannedenler veya şehrin öteki yüzünü keşfetmeyi arzulayanlar için vazgeçilmez bir rehber.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 6.2017
₺239,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺28,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Edirne
Sayfa Sayısı : 183
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺12,96
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Edirne
Sayfa Sayısı : 191
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺11,67
Tükendi

Tarih, hayat tüneli içinde insanlığın geçmişten geleceğe yolculuğu diye de tarif edilmiştir.

Bizde bu yolculukta kendimizden öncekilerden duyduklarımızı, yaşadıklarımızı yaşlılardan dinlediklerimizi; geçmişten geleceğe köprü kurarak yeni kuşaklara aktarmayı amaç edindik.

Dağlarımızı, yaylalarımızı ve köylerimizi tanıtmak, Yöremizle ilgili efsaneleri, inanç ve sosyal yaşam biçimlerini tarihimizi ve kültür hayatımızı yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak istedik.

Günün şartları gereği insanımızın iş için, aş için, okumak için yola çıkıp; evinden, yurdundan uzaklaşması ve birçoğunun bir daha da geriye dönmediği bir gerçektir.

İşte bu yüzden insanlarımızın gittikleri, kaldıkları yerlerde memleketlerini unutmamaları, orada uzaklarda ‘çocukluğumuzun geçtiği bir vatanımız var’ diyerek onu hatıralarında da olsa yaşatmaları için kültür köprüsü olmaktır gayemiz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2016
₺25,00
Tükendi

Moğolların yegane hükümdarı olan Cengiz Han - Temuçin (1204-1227)'in ölümünden sonra Anadolu Politikalarını hayata geçiren korkusuz torunu Hülagu Han (1258-1265) tarafından kurulan ve 77 yıl gibi bir süre ayakta duran İlhanlılar Devleti (1258-1335) ve Hülagu'nun abisi Mengü Han (1251-1252-1259) tarafından da kendisine Batı Asya'ya doğru fetihlerde bulunma görevi verilmesinin ardından Moğol fetihlerini yeniden canladırmaya yetmişti. Bu sırada İslam dünyasının büyük bir kısmının doğrudan doğruya kontrolü de Moğolların elinden çıkmış ve bu durumu göz önüne alan Hülagu da batıya doğru hareket etti. Yol boyunca birçok devleti hakimiyeti altına aldığı gibi geçtiği her yeri de kana boyayarak yakıp yıkmıştı. İslamiyet'e karşı olan düşmanlığı hasebiyle 1.000.000'a yakın Müslümanı katletmişti. Dedesi gibi acımasız bir ruha sahip olan Hülagu, 1256-1258'de Azerbeycan'daki İsmaililere de ağır bir mağlubiyet indirerek onları yıkıma uğrattı. Ardından Irak'ta karşılaştığı Halife'nin ordusunu bozguna uğratarak Halifeyi, ordusunun atları altında çiğneterek öldürmek kaidesiyle Abbasi Halifeliği (758-1250)'ne de son verdi. İlhanlıların İnkırazını, Hülagu ve ondan sonra tahta gelen hükümdarlar zamanında İran, Afganistan, Irak ve bütün Güney Kafkasya'yla birlikte Türkiye (Anadolu) Selçukluları (1075-1318)'nın hükümran olduğu Anadolu topraklarında hakimiyetlerini kabul ettirdiler. 1294 tarihinde Çin'de bulunan Moğol hükümdarı Kubilay Han (1264-1294) 'ın ölümü üzerine İlhanlılarla, büyük hanlar arasındaki bağlar zaman içinde koptu. Henüz çok geçmeden Gazan Mahmut Han (1295 - 1304) zamanında İlhanlılar, İslamiyet'i resmi din olarak benimsediler. Son büyük İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han'ın ise devletin içerisine düştüğü kopmalara mani olamaması ve uzun süren savaşlar neticesinde yıpranması ile taht kavgalarıyla da çok geçmeden parçalanıp, yıkılarak; diğer bütün devletler gibi tarihin acımasız sayfalarına karışmış oluyordu.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 244
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺25,50
Tükendi

İlk kez 1913’te yazarı bilinmeyen bir kitap olarak yayımlanan Karagöz Mutfakta’nın çeviriyazısını Efdal Sevinçli; resimlemelerini Eray Özbek; tasarımını ise Çağla Turgul gerçekleştirdi. Karagöz Mutfakta, sınırlı sayıda yemek kitabının yayımlandığı Osmanlı dönemi Türkiyesi’nden derlenmiş bir “yemek tarifleri kitabı”.

1908’in ünlü halk mizah gazetesi Karagöz’ün bir yayını olan Karagöz Mutfakta, ucuz kitaplar aracılığıyla halka hayati konularda kitaplar sunmayı amaçlıyor. Karagöz Mutfakta’nın bilinemeyen yazarı, yemek tariflerini Batılı yayınlardan derliyor.  Bu tutumun, modernleşmenin bir parçası olduğu açıkça görülüyor.

Kitabın sosyolojik boyutu bununla kalmıyor; kitabın “önsöz”ünü izleyen “yararlı öğütler”de yazar, Osmanlı toplumunda ev, aile, evin reisi, evin hanımına biçilen rolleri üzerinde duruyor. Evin en önemli mekânı olarak tanımladığı ve ululadığı “yemek odası”nı anlatıyor.

Karagöz Mutfakta, altı çizilen unsurlar kadar, içerdiği yemek tarifleriyle de, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e mutfak kültürümüz açısından önemli bir kitaptır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 104
En / Boy : 12 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2010
₺45,00
Tükendi

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ülkenin maddi ve manevi birçok alanda kalkınma, yenileşme ve kurumsallaşması doğrultusunda önemli devrimler gerçekleştirdi. Örneğin dil devrimi bunların başında yer aldı. Arap alfabesi terk edildi, yerine Lâtin alfabesi getirildi. Bu alandaki en önemli adımlardan biri, bütün ülkeyi kapsayan olağanüstü bir imeceyle gerçekleştirilen Tarama Sözlüğü’ydü. Türk Dil Kurumu, dokuz ciltlik bu büyük birikimden Türkçe Sözlük’ü çıkardı.

Toplumu yeniden yapılandırma sürecinde birçok alanda gerçekleştirilen halkla ilişkiler, özellikle Atatürk’ün ölümünden sonra aksamaya başladı. Ülkenin mutfak kültürü alanında biriktirdikleri için gerekli tarama 1960’lara kalmıştı. Halkbilim ve etnografya alanında önemli çalışmalarıyla bir öncü de olan Hâmit Zübeyir Koşay ile öğretmen Akile Ülkücan’ın yönettiği tarama, Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı adıyla 1961’de –çok geç bir tarih de olsa– yayımlandı.

Koşay, kitabın “önsöz”ünde, “Bu eser, Türk mutfağı ve yemeği ile ilgili malzemeyi bütün teferruatı ile tanıtabilmekten henüz uzak olduğu cihetle bunu bir başlangıç sayarak eksiklerini tamamlamaya çalışmak Türk ilim müesseseleri ve aydınlarımız için milli bir vazife olacaktır” der. Fakat, o tarihten bu yana, halkbilim ve etnografya alanlarındaki kurumlarımızın bu ilgi alanını geliştiren bir çalışması yayımlanmadı. Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı, 1980 sonrası yaygınlaşan kitap müzayedelerinde gözde kitaplar arasında yerini aldı. 1990 sonrası ise, salgın hale gelen yemek kitapları yazıcılığı(!) için kaynak olarak daima birinci sıradaki yerini korudu. Çiya Yayınları, Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı’na sahip çıkıyor ve onu yeniden yayımlıyor. Onu “Yağma Hasan’ın Böreği” gibi yağmalanmak için değil, onun eksiklerini tamamlamak ve geliştirmeyi umut etmek için...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 324
En / Boy : 16 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2011
₺58,50
Tükendi

İlk basılı yemek kitabı olan Melceü’t Tabbâhîn (Aşçıların Sığınağı) ilk kez günümüz Türkçesiyle Çiya Yayınları tarafından yayımlandı. Mehmet Kâmil (1833-1913)’in kaleme aldığı Melceü’t Tabbâhîn, ilk olarak 1844 yılında Tanzimat Fermanı’ndan beş yıl sonra yayımlandı. Gülşah Taşkın’ın günümüz Türkçesine aktardığı eser, eski ölçülerin bugüne uyarlanmasıyla okuyucuların karşısına çıkıyor.

Çorba çeşitlerinden kebap ve külbastılara, yahniden pilakiye, börek çeşitlerinden sebze yemeklerine ve salatalara, dolmadan hoşaf ve şerbetlere varıncaya kadar 284 yiyecek ve içeceğin tarifinin yer aldığı on iki bölümden oluşan Melceü’t Tabbâhîn’de zengin bir yemek kültürünün izlerini sürmek mümkün. Kitaptaki bazı yemekler bire bir tarifine uygun olarak yapıldı ve fotoğrafları çekilerek okurlara sunuldu. Melceü’t Tabbâhîn’i okurken geçmişten bugüne değişen ya da özelliklerini koruyan yemek kültürümüze tanıklık edeceksiniz. Kitapta ayrıca orijinal metinlere de yer veriliyor.

Mehmet Kâmil, eserinin önsözünde, “Düzenlenen ve anlatılan yemeklerden yiyip zevk alanlara teşekkür ettikten sonra bu âcizi hayırla anmaları ve sevindirmeleri rica edilir” diye yazmış. Yemek kültürümüze unutulmaz katkılar sunan Mehmet Kâmil’i anmanın belki de en anlamlı yolunun, kitabını yeni kuşaklara aktarmak olduğuna şüphe yok. Aşçıların olduğu kadar yemeğe ve yemek kültürüne meraklı herkesin sığınacağı bir kaynak, Melceü’t Tabbahîn.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 19,5 / 24,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 11.2016
₺72,00
Tükendi

İlk basılı yemek kitabı olan Melceü’t Tabbâhîn (Aşçıların Sığınağı) ilk kez günümüz Türkçesiyle Çiya Yayınları tarafından yayımlandı. Mehmet Kâmil’in kaleme aldığı Melceü’t Tabbâhîn, ilk olarak 1844 yılında Tanzimat Fermanı’ndan beş yıl sonra yayımlandı. Gülşah Taşkın’ın günümüz Türkçesine aktardığı eser, eski ölçülerin bugüne uyarlanmasıyla okuyucuların karşısına çıkıyor.

Çorba çeşitlerinden kebap ve külbastılara, yahniden pilakiye, börek çeşitlerinden sebze yemeklerine ve salatalara, dolmadan hoşaf ve şerbetlere varıncaya kadar 284 yiyecek ve içeceğin tarifinin yer aldığı on iki bölümden oluşan Melceü’t Tabbâhîn’de zengin bir yemek kültürünün izlerini sürmek mümkün. Kitaptaki bazı yemekler bire bir tarifine uygun olarak yapıldı ve fotoğrafları çekilerek okurlara sunuldu. Melceü’t Tabbâhîn’i okurken geçmişten bugüne değişen ya da özelliklerini koruyan yemek kültürümüze tanıklık edeceksiniz. Kitapta ayrıca orijinal metinlere de yer veriliyor.

Mehmet Kâmil, eserinin önsözünde, “Düzenlenen ve anlatılan yemeklerden yiyip zevk alanlara teşekkür ettikten sonra bu âcizi hayırla anmaları ve sevindirmeleri rica edilir” diye yazmış. Yemek kültürümüze unutulmaz katkılar sunan Mehmet Kâmil’i anmanın belki de en anlamlı yolunun, kitabını yeni kuşaklara aktarmak olduğuna şüphe yok. Aşçıların olduğu kadar yemeğe ve yemek kültürüne meraklı herkesin sığınacağı bir kaynak, Melceü’t Tabbahîn.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 19,5 / 24,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 11.2016
₺135,00
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı