1800’lü yılların sonunda bir milyarderin rüyası olarak inşa edilen Pendleton Apartmanı’nın azameti yapıldığı günden itibaren çıldırma ve intihar vakaları, kitle cinayetleri ve gizemi çözülemeyen kötücül güçlerin binayı ele geçirdiği dedikodularıyla lekelenir. 1970’lerdeyse bina lüks bir apartman olarak restore edilir. İçlerinde ünlü bir besteciyle küçük oğlunun, gözden düşmüş eski bir senatörün, eşini kaybetmiş bir avukatın, başarılı bir portföy yöneticisinin olduğu apartman sakinleri için Pendleton’ın muhteşem daireleri bir sığınak gibidir; binanın karanlık geçmişiyse tamamen unutulmuştur. Bir gün anlaşılmaz biçimde ortaya çıkan gölgeler duvarların içinden geçmeye başlar. Hayali sesler garip dillerde mırıldanır, gizemli varlıklar dairelerde dolaşır, asansörler bilinmeyen karanlığa doğru düşer. Geçen her saatle birlikte dehşet verici bir gerçek de ortaya çıkar. Pendleton’ın geçmişteki sakinlerini hiç konuşulmayan kaderlerine sürükleyen şey tekrar işbaşındadır. Kısa zamanda binadaki herkes, çok az kişinin kaçabileceği ölümcül bir dalganın içine çekilecektir. Kâbusların gerçeğe dönüştüğü Pendleton Apartmanı’nda misafirsiniz. Gölge Sokağı, 77 Numara’ya hoş geldiniz...
On yaşındaki Penny Dawson yatağının altındaki korkunç ‘şeyleri’ babasına anlatamaz. Ya da bir gece yatağın altına soktuğu beyzbol sopasının elinden çekilip alındığını... Ya da gümüş beyazı gözlü ‘şeylerin’ kendisini izlediklerini... Penny onların kendisini ve kardeşi Davey’i öldürmek istediklerini bilmektedir. Ama babası bunu anlayamayacaktır, çünkü hala annelerinin ölümünden duyduğu sıkıntıdan bahsetmektedir. Penny’nin babası Dedektif Jack Dawson, kızının sessiz korkularının farkında değildir. Meslektaşı ve sevgilisi Rebecca Chandler ile dört korkunç cinayet soruşturmasını yürütmektedir. Girişleri ve çıkışları kapalı odalarda işlenmiş cinayetler... Yüzlerce küçük yarayla kaplı cesetler... Jack, zamanla yeryüzüne sözü edilemeyecek kadar korkunç bir şeyin salındığını anlar; kısa zamanda çocuklarına yönelecek olan karşı konulmaz bir kötülük. Ve onları kurtarabilecek olan tek kişi kendisidir.
Uzun yıllar önce Alton Turner Blackwood adlı katilin yolu küçük bir kasabaya düşer ve otuz üç gün arayla dört aileyi vahşice katleder. Bu cinayetlerden tek bir kişi kurtulmayı başarır. Şans eseri kurtulan bu on dört yaşındaki çocuğun katili öldürmesiyle de acımasız cinayetler sona erer. Aradan yirmi yıl geçer ve Blackwood cinayetleri tekrar başlar. Dedektif John Calvino eşi ve üç çocuğunun tehlikede olduğunu hisseder, çünkü yirmi yıl önce annesi, babası ve kız kardeşleri Blackwood cinayetine kurban gitmiştir. John ailesinin katili Blackwood’u öldürür ama katil ölmeden önce bir yeminde bulunmuştur. Ailesinin öldürüldüğü gecenin yıl dönümüdür ve düşman beklenenden çok önce gelmiştir... Okuduğunuz hiçbir hayalet hikâyesine benzemeyen Gece Kuzgun ve Ölüm sıra dışı ve tüyler ürpertici bir gerilim romanı.
Dean Koontz’un New York Times’ın en çok satanlar listesine giren muhteşem yeni kitabının genç kahramanıyla; bu sayfalarda size yüreğini sunan ve sizin yüreğinizi sonsuza kadar fethedecek olan, hayatla ölümün kesiştiği kavşağın cesur nöbetçisi Odd Thomas’la tanışın. Bazen Odd Thomas’ı arayıp bulan sessiz ruhlar sadece adalet ister. Bazen de onların verdiği ipuçlarıyla bir suçu engeller. Ancak bu kez durum farklıdır. Yaklaşan facianın habercisi olan sırtlana benzer gölgeler güruhunun refakatinde bir yabancı, Pico Mundo’ya gelmiştir. Ruh eşi Stormy’nin ve aralarında Rock’n’Roll Kralı’nın da bulunduğu bir grubun yardımıyla Odd, kötülüklerin yıkıcı sonucunu engellemek için zamanla yarışa girer. Geçmişle geleceğin, geçmişin yazgısıyla geleceğin alınyazısının birbirine yaklaştığı, her şeyi sarsan bu saatleri anlatan Odd Thomas’ın hikayesi, zamanımızın unutulmaz masalı ve Dean Koontz’un en kalıcı yapıtı olacak. "Koontz büyük bir keyifle garip durumları ele alıyor ve onları tümüyle inanılabilir hale getiriyor. Ürpertici bir kitap olduğu düşünülürse, sevimli sıradışı tipler üzerine kurulmuş olan hikaye insanı şaşırtacak kadar sıcak... Odd Thomas kendini olağandışı hayat yaşayan bir tava aşçısı olarak tanımlıyor; Koontz da bunu lezzetli ve sıcak bir şekilde servise sunuyor." -People-
Dean Koontz, bu kitabında yine yeteneğini sergiliyor ve üstünde uzun süre çalıştığı bu romanını nihayet okuyucusuna sunuyor. Kitap, bir aşk hikâyesi olarak başlıyor, sonra heyecanlı bir maceraya ve korkularımızın sınırlarını tekrar çizen, bir yandan da gerçek sevgiyi yeni baştan tanımlayan usta işi bir gerilime dönüşüyor. Amy Redwing bütün hayatını, sahipleri tarafından terk edilmiş, zor şartlarda yaşayan golden retriever’ları kurtarmaya adamıştı. Amy ile uğruna hayatını tehlikeye attığı Nickie arasında çok kısa bir süre içinde esrarengiz bir bağ kurulmuştu. Ancak Nickie ile gelen mutluluk bir dizi garip olayla gölgelenecekti. Uğursuz bir yabancının ortaya çıkması ve evine yapılan gizemli bir ziyaret, Amy’nin her adımının karanlık adamlar tarafından takip edildiğinin kanıtıydı. Birileri Amy’yi, hayatını adadığı o zavallı hayvanların durumuna düşürmek için ant içmişti. Ama şimdi Amy’ye yardım eli uzatacak kimseler yoktu. Nefes kesen açılış sahnesinden şok edici finaline kadar heyecan ve gerilim dozunu maksimum düzeyde tutmayı başaran bu kitap, okuyucuyu, yarattığı kurgu dünyasının içine sürüklüyor.
"Koontz, yazarlık formunun zirvesinde... son derece etkileyici; tam bir heyecan fırtınası... ama aynı zamanda kahramanlık, fedakârlık, günün gerektirdiği kurtarıcılık unsurlarıyla dolu, dokunaklı ve soylu. Sımsıkı örülmüş, hareket dolu ve baştan sona dehşet verici bir belirsizlik." Dünyanın sonunun geldiğinin işareti olduğunu düşündükleri o sabah, Molly ve Neil Sloan çatılarını döven yağmurun sesiyle uyanmışlardı. Parlak, gümüş renkli bir sağanak, Kaliforniya’daki küçük dağ kasabasını neredeyse sular altında bırakmıştı. Uykularına dadanmış, rüyalarına girmişti ve şimdi de, genç çift bu mor renkli şafak vakti, bir şeylerin korkunç bir şekilde yanlış gittiği hissinden kurtulamıyordu. Saatler geçtikçe, dünyanın dört bir yanından huzur bozucu, olağanüstü meteoroloji haberleri yağmaya başlamıştı. Küçük kasabaları akşam karanlığında dış dünyayla olan tüm bağlantısını yitirmişti. Yoğun bir sis tabakası, bir zamanlar sıcacık bir yuva olan kasabalarını şeytani bir labirente dönüştürmüştü. Kısa bir süre sonra Sloan’lar ve komşuları, içlerinde bulunan, varlığından asla haberdar olmadıkları cesaret ve insanlık potansiyellerini ortaya koymak zorunda bırakılacaklardı. Çünkü bu puslu karanlıkta, dünyalarının başına neler geldiğini bir anda gözlerinin önüne seren şeyle karşılaşacaklardı... onları merhametsizce avlayan bir şeyle... " Tam bir güç gösterisi."
Aşk için neleri göze alırdınız? Uğrunda ölür ya da öldürür müydünüz? Karın elimizde. 2 milyon dolar karşılığında ona kavuşabilirsin. Bahçıvan Mitchell Rafferty, kendisine kötü bir şaka yapıldığını düşünüyordu. Cep telefonu çaldığında bir müşterisinin bahçesine kına çiçeklerini dikmekle meşguldü. Ama şimdi pırıl pırıl bir yaz günü, o sıradan banliyö mahallesinde olduğu yerde kalakalmış, o güne dek hiç yaşamadığı kâbus dolu bir telefon konuşması yapıyordu. Hattın diğer ucundaki her kimse oldukça ciddiydi. Mitch’in karısı elindeydi ve ona sağ salim kavuşabilmesi için istediği bedeli söylüyordu. Mitch’in bu miktarda bir parayı denkleştiremeyeceği arayan kişinin umrunda değildi. Mitch ne yapıp edip o parayı bulmalıydı. Tabii eğer karısını seviyorsa... Gerilimli bir başlangıçtan, heyecanın zirveye tırmandığı bir finale dek "Koca", sayfaları çevirdikçe ortaya çıkan gelişmeleri, şok edici her detayı, su yüzeyine çıkan gerçeklerle birlikte sizi avucunun içine alacak. Ta ki, sizi hayretler içinde bırakana dek... Ne de olsa okuduğunuz bir Dean Koontz romanı ve hiçbir yerde edinemeyeceğiniz bir deneyim...
Gerilim romanlarının en büyük ustası olarak nitelendirilen ve bütün dünyada milyonlarca hayranı olan Dean Koontz, yeteneği eleştirmenler tarafından da tartışmasız kabul edilen bir yazar. "Göz Ucuyla"da Koontz, bilinçaltı korkularımızın herkesin kolay kolay cesaret edemeyeceği kadar derinlerine iniyor bu kez. Yaşamın anlamını, şimdiye dek yaratmış olduğu en unutulmaz karakterlerle gözler önüne seriyor. Olağanüstü yeteneklere sahip Barty Lampion... Hiç tanımamasına karşın Lampion’u yok etmeye ant içmiş acımasız bir adam. Vahşi bir tecavüz sonucu dünyaya gelen bir kız... Ve bu üç kişinin yazgılarındaki gizemli bağlantının neden olduğu akla hayale sığmayacak olaylar zinciri... Bu kitabı okuduktan sonra, dünyaya bakışınız değişecek!...
Martie Rhodes, başarılı bir video oyunu tasarımcısıdır ve aşık olduğu kocasıyla mutlu bir yaşam sürmektedir. Genç kadının hayatı, bir sabah kendisinden korkarak aniden uyandığında tam bir kabusa dönüşür. Kontrolü neredeyse imkansız bir hastalıktır Otofobi. Martie, kendinden korkuyordur. Üstelik kocasında da gariplikler başlamıştır; bazı anları hatırlayamayan adam, hafıza boşlukları yaşadığını fark eder. Sonunda bütün bunların dahi psikiyatrist Ahriman’ın başının altından çıktığını anlarlar ve her şey daha da karmaşık bir bilmece halini alır. Bir psikopattır Dr. Ahriman. İnsanları telkin yoluyla programlayarak en iğrenç fantezilerini, kadın-çocuk demeden gerçekleştirip arkasında sır dolu cinayetler bırakmaktadır. Ama Martie ve kocası Dusty, ne pahasına olursa olsun Dr. Ahriman’a ‘dur’ demeye kararlıdır. Koontz, bu romanda psikolojik açıdan oldukça verimli, ama bir o kadar da ürkütücü olan insan aklının derinliklerinde gezinirken, okurun nefesini kesiyor...
Rachel Leben, yedi yıldır sürdürdüğü evliliğini bitirme kararı almıştır. Kocası Eric kendisinden on iki yaş büyüktür ve 30 milyon doları vardır. Rachel’in tek isteği, yedi yıldır sürdürdüğü gösterişli ve lüks bir yaşamdan sonra huzurlu ve sıradan bir hayattır. Bu yüzden boşanırken yasal hakkı olan 13 milyon dolar yerine ondan yalnızca 500 bin dolar ister. Eric’in buna inanması mümkün değildir. Ona göre işin İçinde bir iş vardır. O sabah birlikte gittikleri avukatlık bürosundan sinirli bir şekilde çıkan Eric, karşı kaldırımdaki arabasına doğru İlerlerken hızla üzerine gelen kamyonu fark etmez. Rachel kocasının önce havaya doğru fırladığını, sonra da eski bir paçavra yığını-gibi yola düştüğünü görür. Yanına gittiğinde Eric son nefesini vermiştir. Morga kaldırılan Eric’in cesedine yasa gereği otopsi yapılacaktır. Şoka giren Rachel evine kapanıp sakinleşmeye çalışır, ama ertesi sabah aldığı bir telefon buna izin vermeyecektir. Telefondaki ses kocasının cesedinin ortadan kaybolduğunu söylemektedir...
Onlar Yoktu Bakıyorlar, bekliyorlar, öldürüyorlardı. İnsanlara görünmüyorlardı. Kutsanmış veya lanetlenmiş genç Slim McKenzie hepsini görüyordu. Onlar Yoktu Ayışığındaki korku dolu karnavalda, koyu gölgelerin dibinde, pusudaydılar. Kötü ruhlarındaki açlığı, insanların acılarıyla doldurdular. Ve büyük zafere hazırlandılar...
Susan Thorton, üniversite öğrencisiyken sevgilisinin Kükreyen Mağara olarak da bilinen bir kireçtaşı mağarasında dört arkadaşı tarafından hunharca öldürülüşüne tanık olur. Olayı izleyen birkaç yıl içinde dört suçlu çeşitli sekilerde ölür. Aradan on iki yıl geçmiştir. Ciddi bir trafik kazası geçiren Susan, komadan çıktığında belleğinde bazı boşluklar vardır. Hastane koridorlarında rastladığı dört ayrı insanın sevgilisinin katilleri olduğu fikri, onu dehşete düşürüp nekahat dönemini hızla kabusa dönüştürür. İlk önce çıldırdığını düşünen Susan, ölülerin dirilebileceğine ihtimal vermez ve akıl sağlığına dört elle sarılır. Ama maruz kaldığı şiddet hızını kesmeyince, Susan hayatı pahasına da olsa tehlikenin kaynağını bulmaya çalışır.
Birden bahçede bir kıpırtı dikkatini çekti. Zaten kapalı ve kurşuni renkli olan öğleden sonrası yerini erken bir karanlığa bırakıyordu. Yeni bir şimşek çaktı,ağaçların arasından sert bir rüzgar esti, yağmur daha da hızlandı ve bu fırtınanın ortasında leylakların arasından bir şey çıktı..."İşte!" dedi Paul. Bir çocuk evlat edinmeye karar veren Tracy çifti, yüz elli yıllık bir intikamın maskelediği olaylarla karşı karşıya olduklarını anladıklarında, geceleri duydukları korkunç sesler çoğalmış,aniden beliriveren karabasanlar artmış ve gökyüzü daha da kararmıştı. Bir kehanet, bir uyarı ve bir lanetin romanı...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.