Bireysel ruhbilim okulunu kuran ve "eksiklik duygusu" terimini ilk kez ortaya atan Adler'in çalışmalarına yön veren itici güç, yaşamı boyunca toplumsal sorunlarla karşısıda gösterdiği duyarlılıktır. 1895'te Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra pratisyen hekim olarak çalıştığı ilk doktorluk yıllarından başlayarak hastayı çevresiyle ilişkileri içinde ele almak gerektiğini vurguladı ve bireyle ilgili sorunlara insancıl, bütünselci ve organik bir yaklaşım geliştirdi. Buradan haraket ederek, Viyana'da ilk çocuk rehberliği klinikleri kurdu. Toplumsal değerlerin sürdürülmesinde çocukların eğitimine çok temel bir yer veren Adler, çocuklara sağlıklı bir rehberlik hizmeti verilmesi gereğini bıkmadan usanmadan savundu. Elinizdeki kitap Adler'in, kadın-erkek-, aşk-evlilik ve cinsellik üzerine yaptığı çalışmaları bir araya getirmekte ve erkelerin egemen olduğu bir toplumsal yapının her iki cins üzerinde ne gibi ruhsal rahatsızlıklar oluşturduğunu göstermektedir.
"Tarihin sonu", "ideolojilerin tükenişi", "evrensel değerlerin çöküşü" ve tüm bunlarla bağlantılı olarak düşünce ve sanat dünyasına iyice egemen olan "post-modernizm" tartışmalarının asıl sorgulaması gereken bizzat "modernlik" değil midir? Günümüzün önde gelen toplumbilimcilerinden Alain Touraine, Modernliğin Eleştirisi'nde işte bunu yapıyor... Batı'da uzun süre bir yandan aklın utkusuyla, öte yandan da geleneklerin, inançların yıkımıyla özdeşleştirilen modernliği sorguluyor. Tarihsel çözümlemelerinden hareketle geliştirdiği düşünceler çerçevesinde, akıl adına keyfi egemenlikler ve tekbiçimciliğin dayatılmasını da, zorunlu olarak ırkçılığı, hoşgörüsüzlüğü, hatta din savaşlarını getirecek olan sınırsız çeşitliliği de reddediyor yazar: Özneye kulak vererek modernliğin yeniden kurulmasını ve dünyanın yeniden oluşturulmasını öneriyor. "Türk okurunun düşünceme göstereceği ilgiye çok özel bir önem veriyorum, çünkü Türkiye bu 'dünyanın yeniden oluşturulması'nın en etkin biçimde arayış halinde olduğu ülkelerden biri (...). Geçmişle gelecek arasında bir tercih yapmaya değil, bu ikisini bir araya getirmeye çaba gösteren bir ülke." (Alain Touraine, Türkçe baskıya Önsöz, 28 Şubat 1994)
Bozkurt Güvenç; Türkiye'de sosyal bilimlerin temel taşlarından biri... Çalışmalarında, sosyal antropolojiyle ilgili sorunlar içinde en çok "kültür" kavramı üzerinde duran Güvenç'ten, sosyal bilimlerin bu en temel ve en çetrefilli kavramı üzerine özenle hazırlanmış çok yönlü bir deneme... Kültürün ABC'si: Kültürü tanıtmaya, sevdirmeye çalışan, herkesin kültür kavramıyla ilgili istediği bölümü keyifle okuyabileceği, sorularına yanıt bulabileceği ve yeni yeni sorular oluştaracak gerçek bir ABC...
"Dağ köylerinden, obalardan, kasabalardan ikide bir kopup gelir Adana'ya ve önümüze, ağıtlar, türküler, destanlar sererdi, buruşuk sarı kâğıtlar üstüne yazılmış... Her getirdiği söz yumağı akıllara durgunluk verirdi. Dehşetli acı, dehşetli güzeldi... "Ağıtlar toplamak, ölümle kavgaya tutuşmak gibi bir şeydi. Yitebilecek olanla, yitenle, ölümle, yok olmakla bir yarışma... Kurtarmak gerekti Çukurova ve Toros doğasının, insanın söz serüvenini... Ona 'Türküler Müfettişi' adını takmıştım." Sarı Defterdekiler, Yaşar Kemal'in 1992'de Alpay Kabacalı'ya armağan ettiği defterlerle yer alan koşma, semai, destan, türkü, ağıt, mani ve türkülü halk hikâyesi türlerindeki, çoğu ilk kez yayımlanan derlemelerinden oluşuyor.
Toplum bilimlerini belki de temelinden sarsan, açtığı yeni ufuklar, getirdiği farklı boyutlarla "insan"ı bambaşka ve çok daha zengin bir düzlemde ele alan budunbilimin önde gelen isimlerinden Claude Levi-Strauss, "Yaban Düşünce" ile yalnızca bir/birçok bilimin önünü açmakla kalmamış, aynı zamanda da yapısalcılık yaklaşımının uygulanım alanını genişletmiştir.
Yazarın yöntem sorunlarını ve tarih yaklaşımını sergilerken, zamanda da "ilkel" olarak adlandırılan toplulukların düşünce sistemlerini de ele alan bu temel yapıt "yaban düşünce"nin derinlerinde yatan anlamı ortaya çıkarır. "Akılcı", "insanmerkezci" Batı düşünce sistemi çerçevesinde unutulmaya yüz tutan ve şimdilerde yoğun bir biçimde diriltilmeye çalışılan insan-doğa-kültür ilişkisine yeni bir bakış getiren Yaban Düşünce, toplum bilimleri alanında güncelliğini yitirmeyen bir modern klasik olarak edindiği yeri hep aynı tazelikte korumaktadır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.