Ares’in en büyük isteği herkes tarafından sevilen, bütün herkesin arkadaş olmak istediği, mükemmel biri olmaktır. Tıpkı havalı sınıf arkadaşı Leo gibi. Ve bunun yolunun güzel kıyafetler ile pahalı eşyalardan geçtiğine inanmaktadır. Ancak ne yaparsa yapsın annesini bu pahalı şeyleri almaya ikna edemez. Bu nedenle çok mutsuz hisseder kendisini. Hiçbir zaman mükemmel, havalı, popüler biri olamayacağını düşünür. Üstelik arkadaş olmak için can attığı Ela’nın da dikkatini çekemeyecektir bu durumda. 

Bir gece beklenmedik biriyle tanışır. Ve ondan, hayal ettiği gibi biri olmasının sırrının gölgesini bulmaktan geçtiğini öğrenir. Ancak bunu nasıl yapacağını bilemez.

Tam bu esnada ailesiyle çıkmak zorunda kaldığı bir yolculuk onun tüm yaşamını değiştirir. Bu yolculukta hayatına giren yeni arkadaşları ona, sahip olduklarının değerini, sevilmek için hiçbir nedene ihtiyacı olmadığını, olduğu haliyle mükemmel olduğunu ve yaşamın en büyük sırlarından birini öğretirler: Kendini sevmek ve olduğu haliyle kabul etmek.

Başak Sayan’dan Rüzgar Olmak İsteyen Çocuk kitabının ardından, bir çocuğun gözünden hayata, gerçek sevgiye ve arkadaşlığa dair büyüleyici bir hikâye.

₺112,00

İnsan kaderini değiştirebilir mi? Bundan seneler önce bana bu soru sorulsaydı kesinlikle hayır derdim. Bana göre kader asla değiştirilemeyen bir şeydi ve herkesin o kadere boyun eğmesi gerekiyordu. O sıralarda kendi içsel yolcuğuma henüz başlamamış ve evrene dair büyük sırları keşfetmemiştim. Her şey uzun yıllar önce girdiğim bir depresyonla başladı. Neden hep aynı şeyleri yaşıyorum? sorusu zihnimden çıkmıyordu. Çünkü insanlar değişse de yaşadığım olaylar hep aynıydı. Sanki sürekli aynı yerde takılan bir filmde oynuyor gibiydim. Karşımdaki oyuncular sürekli değişiyor ama senaryo bir türlü değişmiyordu. İşte içsel yolculuğum bunu fark etmemle başladı. O zamanlar bilinçaltımın derinliklerinde saklı olan kök inançlarımın hayatımı nasıl etkilediğini bilseydim, onları nasıl değiştireceğimi ve istediğim gibi hayatı nasıl yaratabileceğimi de bilirdim.

Başak Sayan; Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi, Ölü Kuşların Sessizliği ve Nigâhdar romanlarının ardından ilk otobiyografik kitabında kendi hayatının iplerini nasıl eline aldığını ve içsel yolculuğunda nelerle karşılaştığını bilim ve felsefeyle temellendirerek olanca samimiyetiyle anlatıyor. Bu kitap, insanın elindeki en büyük gücü nasıl kullanması gerektiğini, inancın ve düşüncenin neler yaratabileceğini, bilinçaltında bulunan kök inançların nasıl değiştirileceğini,  arzu edilen bir yaşamın nasıl tezahür ettirileceğini detaylarıyla ve 21 günlük bir çalışmayla okura sunarken, aynı zamanda kişinin gerçek özü ile bağlantıya geçmesini de sağlıyor.

Keşke her insan kendi sihirli lambasına sahip olduğunun ve dilediği her şeyin gerçekleşeceğinin farkında olsa...

₺136,50

 “Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

 

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’ 

“Hangi bilgi?”

“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’

“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin bana bu bilgiyi.’’

“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’

“Getirdim efendim.’’

“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’

“Böldüm.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’ 

“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’

“Açtım efendim.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Hiç.’’

“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir. Çekirdeğin içindeki boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki özü göremezsin ama o oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir. Her şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen... Sen O’sun işte.’’  

 

Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım mücadelesinin içinde bulur.

Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir yazar ve felsefeci olan karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder.

İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.

 

Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği romanlarının ardından bu kez Nigâhdar ile okuyucuyu Hallâc’ı Mansûr’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin derinliklerine sürükleyerek, tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin iç içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor. 

 

Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur... 

                                                       İmam Rabbani - 1500, İslam âlimi ve tasavvuf önderi.

Atomun büyük kısmı boşluktur.

                                                       Ernest Rutherford - 1911, deneysel fizikçi. Nükleer 

                                                       fizik araştırmalarının öncüsü. Rutherford, atom 

                                                      modelini bulmuştur. 1908 Nobel Kimya Ödülü sahibi.

 

Sayfa Sayısı : 536

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III.Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺269,50

Tesadüf Tanrı’nın kendini gösterme şeklidir.

 

“Bir gün, küçük bir kozada minicik bir delik açıldı. O an kozayı seyretmekte olan bir adam, bedenini o minicik delikten dışarıya çıkartmak için çabalayıp duran ama onca çabaya rağmen bir arpa boyu yol alamayan kelebeğe çok acıyıp yardım etmeye karar verdi. Kelebeğin kozasındaki deliği genişleterek içinden çıkmasını sağladı. Ancak dışarı çıkan kelebeğin kanatları bedenine oranla küçücük, kupkuru ve buruş buruştu. Şaşıran adam, zamanla kelebeğin kanatlarının büyüyüp gelişeceğini umut ederek beklemeye başladı. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çünkü hayat suyu kelebeğin bedeninden kanatlarına ancak kozadan çıkmak için çabaladıkça akabilirdi. Kelebek ömrünün geri kalanını, uçma hayalleri kurarak, kocaman bedeni ve küçücük kanatları ile sürünerek geçirdi. Hiç uçamadı.

Adamın anlayamadığı, kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin aslında o kelebek için gerekli olduğu idi. Çünkü bu, kelebeğin kaderini gerçekleştirebilmesi için, içinden geçmesi gereken Tanrı’nın bulduğu bir yoldu!”

 

Başak Sayan ilk romanı Bağlanma Korkusu’nun ardından bu sefer Kelebeğin Kaderi ile okuru spiritüel bir yolculuğa davet ediyor. 

 

Modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek, ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir macera Kelebeğin Kaderi. Tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığı, her insanın ve her deneyimin yaşam yolunda bir basamak olduğuna dair epik bir anlatı, 

bir modern zaman masalı...  

 

En derin acılarınıza başka bir gözle bakmaya, 

tüm yaşadıklarınızın nedenini keşfetmeye ve 

kozanızdan çıkmaya hazır mısınız?

₺255,50

İnsan bir ömür birini bekleyebilir mi? Seni tanımadan önce sorulsaydı bana, hayır derdim. Ama hayat insanı hep inanmadıkları ile sınarmış. Seni beklerken sonsuz gelen dakikaları, saatleri, yılları saydım ben tek tek. Kim bilir belki de beni yaşatan beklemekti. Hatta belki aşk dediğin şey budur; hiç gelmeyeceğini düşündüğün birini beklemekten hiç vazgeçmemek. 

 

Başak Sayan ilk romanı Bağlanma Korkusu’nda zamana yayılan büyük bir aşkı ve sonuçlarını içten bir dille anlatıyor.

 

Aşkın ve sevmenin ne demek olduğuna, sahip olduklarımızın değerini ancak onları kaybedince anladığımıza ve 

pişmanlığa dair destansı bir roman Bağlanma Korkusu. 

 

Her şeyi şimdi anlıyorum. Benim kaderim seni sevmekmiş. 

Sadece seni sevmek...

₺175,00

Nefes kesen bir tempo. 

İnsanı çepeçevre saran bir hikâye. 

 

Beklenmedik olaylar örgüsü.

 

İçine çektiğin nefes gibidir hayat. Önce alırsın, sonra verirsin. 

Her şey hareket halindedir. İleri ve geri. Öne ve arkaya. 

İçe ve dışa. Yukarı ve aşağı. Sarkaç hiç durmaz. 

Ritim kendini telaf i eder. Her inişi çıkış, 

her doğuşu yok oluş, her acıyı sevinç izler. Bu yüzden her keder mükâfatlanır. Her fedakârlık ödüllenir. 

Her borç mutlaka ödenir. 

 

İstanbul Dragos’taki yazlık evde ölü bulunan bir adam. 

İntihar mı, yoksa cinayet mi, belli değil. Aynı anda İstanbul’un başka bir noktasındaki evde bulunan karısı kendi isimlerini taşıyan kuşların boyunlarının kırılarak öldürüldüğünü fark eder. Bir sorun daha vardır. Hiçbir şey hatırlamamaktadır. 

 

Olayı takip edenlerden biri, yükseleceğine kesin gözüyle bakılırken emniyet içindeki bir grubun kumpası neticesinde sürülen ve hakkında dava açılan bir istihbaratçı; diğeri ise kadın olmanın zor olduğu topraklarda Cinayet Büro’da çalışan tek kadın polis. Bu iki kişi gittikçe karışık bir hal alan soruşturmayı yürütürken birlikte çalışmaya koyulurlar. Soruşturma derinleştikçe geçmişteki sırlar ve bedeli ödenmemiş günahlar 

bir bir ortaya çıkmaya başlar. Artık herkes kendi 

geçmişiyle yüzleşmek zorundadır.

 

Başak Sayan Bağlanma Korkusu ve Kelebeğin Kaderi’nin ardından bu kez Ölü Kuşların Sessizliği ile okuru psikoloji ve felsefenin iç içe geçtiği, soluk soluğa okunacak, heyecan 

dozu yüksek, sırlarla dolu bir dünyaya davet ediyor. 

 

Başına gelenlerin nedenini anlamak için geçmişine bak!

₺224,00

Milo’nun en büyük hayali tıpkı bir rüzgâr gibi uçmak ve dünyanın her yanına gidebilmektir.

Ancak Milo’nun bu isteği büyükler ve hatta, belki inanmayacaksınız ama, okuldaki arkadaşları tarafından bile kabul görmez.

Olacak iş midir, rüzgâr olup uçmak görülmüş şey midir?                          

Bir gün Milo ormana doğru kısa bir yürüyüşe çıkar. Bu yürüyüşte karşılaştığı kurt, Milo ile konuşmaya başlar ve ona yaşayan her canlının bir hayali olduğunu, herkesin hayallerini gerçekleştirebileceğini söyler!

Elbette ki etrafındaki hiç kimse Milo’nun bir kurtla konuşabildiğine de inanmaz.

Neye inanacağını şaşıran Milo, şüpheye düştükçe yeni dostları da hayatından bir bir çıkar. Neredeyse hayallerini bile gerçekleştiremeyeceğini düşünür.

Oysa etrafında, ona mucizelerin gerçek olabileceğini söyleyen o kadar çok şey vardır ki…

Milo, kendisine arkadaşlık eden bir kurt, bir ağaç, bir çiçek ve sincap kardeşler sayesinde  büyüklerin her zaman haklı olmadıklarını fark eder.

Nasıl mı? İşte onu size Milo gösterecek. Milo’nun başından geçenleri okudukça mucizelerin gerçekleşeceğini siz de göreceksiniz….

₺140,00
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı