Bugünün tarihi yazıldığında gelecek kuşakların, bugünlerde yaşanan gerçekleri bilme hakkı var. Türkiye’nin güney sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştürülmüştür. Suriye’de sınıra yakın bölgede yuvalanan El Kaide türü terör örgütleriyle Türkiye, Küçük Afganistan’la komşu durumuna getirilmiştir. Dünyada en fazla göçmeni barındıran ülke olan Türkiye, demografik yapının değişimi tehlikesiyle yüz yüze kalmıştır. Yozlaşmanın yaygınlaştığı, cehaletin bilgeliğin yerini aldığı toplumda güneş batarken, bilgi ve liyakat artık gereksizdir… Tarih, stratejik körlük ve kişisel ihtiras uçurumlarıyla, stratejik öngörü ve diplomatik olgunluk zirveleri arasında gidip gelen bir yolculuğun öyküsüdür. “Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” demişti, İtalyan düşünür, Giordano Bruno, 1600’lerde… Belgeler ışığında, “Yalanlar ve Gerçekler…”

 

Yayın Direktörü: Mehmet Bozkurt

Editör: Gökçe Şenoğlu

Son Okuma: Saliha Ulusoy

Kapak Tasarım: Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım: Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı: 184 

Ebat: 13,7x21,5

₺71,40

İlluminati (Latince: illuminatus, Türkçe: aydınlanmışlar) ya da tarihteki adıyla Bavyeralı İlluminati, batıl inanca, ön¬yargıya, dinin toplumsal yaşam üzerindeki etkisine, iktida¬rın kötüye kullanımına karşı Aydınlanma Çağı'nda 1 Mayıs 1776'da kurulmuş ve 1785'de dağılmış gizli bir aydın toplu¬luluğudur. Bavyeralı İlluminati ile çokça kez karıştırılan çağdaş illumi¬nati ise; zihin denetimi uygulayarak, hükûmetleri ve kuruluş¬ları ele geçirerek Yeni Dünya Düzeni'ni sağlamak amacını güttüğü iddia edilen, monarşileri yıkmayı, dinsel inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak toplumsal düzeni altüst etmeyi planladığı öne sürülen ancak varlığı veya etkinliği kanıtlanamamış bir yapılanmadır. İllüminati Tarafından Öldürülen Ünlüler 1. Michel Jackson 2. John Lennon 3. John F. Kennedy 4. Martin Luther King, Jr. 5. Abraham Lincoln 6. Kurt Cobain 7. Jim Morrison 8. John F. Kennedy, Jr. 9. Anna Nicole Smith 10. Marilyn Monroe 11. Whitney Houston 12. Robert F. Kennedy 13. Tupac Shakur 14. Grace Kelly 15. Malcolm X 16. Frank Zappa 17. Amy Winehouse 18. Bob Marley 19. Prenses Diana 20. Bruce Lee 21. Jimi Hendrix 22. The Notorious B.I.G. 23. Brandon Lee 24. Buddy Holly & Richie Valens 25. Otis Redding 26. The Big Bopper 27. Lee Harvey Oswald 28. Elvis Presley İllüminati Mensubu Ünlüler Beyoncé, Jay Z Madonna, Donald Trump Kim Kardashian, Kanye West Lindsay Lohan, LeBron James Rihanna, Michael Jackson St. Ignatius of Loyola, Francis Bacon Friedrich Leopold, Graf zu Stolberg-Stolberg. Friedrich Nicolai, Johann Bode Johann Wolfgang von Goethe Ray Kroc, Walt Disney

 


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 672
Ağırlık : 672
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00

Amerika Birleşik Devletleri iç güvenlik sisteminin unsurlarına ve işleyişine odaklanan bu kitapta, ABD iç güvenlik kurumları, nitelikleri ve kurumlar arası ilişkilere dair tespit ve değerlendirmeler yapılmaktadır.

Amerika’ya özgü örneklerin Türk kolluk teşkilatları ve görevlileri ile ceza adaleti sisteminin diğer paydaşlarına yol gösterici olacağı düşünülmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00
Kızıl ve Kara Yıldızlarımız

“Bugün geçmiş yüzyılın devrimlerinin trajik bilançosu bizleri başka türlü düşünmeye zorluyor, sosyalizme bir gün insanî simasını geri vermeyi umut edebilmek için. Antibürokratik devrimci örgütler inşa etmek devrimleri her türden otoriter sapmaya karşı korumanın güvencelerinden biridir. Ama yegâne güvence bu değildir. Çünkü işçi hareketinin kendini donattığı örgütlerin ötesinde bunların devrim içindeki yerleri ve işlevleri hakkında da tartışmak lazım. 

Devrimci güçler yaşamsal bir işlevi yerine getirmeliler: Devrimin, kendini dayatan kararları doğru zamanda almasına yardımcı olmak. Fakat, son tahlilde somut iktidar özyönetim yapılarında bulunur.

Umudumuz geleceğin kara ve kızıl olacağı yönündedir: 21. yüzyılda anti-kapitalizm, sosyalizm ya da komünizm, radikalliğin her iki kaynağından da beslenmek zorunda kalacaktır. Arzumuz, gelişip meyve verecekleri verimli bir zemin bulmaları umuduyla birkaç liberter Marksizm tohumu ekmektir.”


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 12,5 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺68,00

"Muhammed Gömük, ülkemizde faaliyet gösteren ajan-misyonerleri ameliyat masasına yatırarak alkışlanası bir cesaret sergilemiştir. Lakin elinizdeki bu kitap her şeyden önce bir dini kitaptır. Konusu ise ajan-misyonerlerin yıkıcı-bölücü faaliyetlerini anlatmaktan ziyade ajan-misyonerlerin yıkıcı-bölücü faaliyetlerini boşa çıkarmaya yönelik ilmi cevaplar vermektir. Bir başka tabirle elinizdeki kitap tam bir Reddiyedir. İçinde çok sayıda ayet ve hadis ihtiva eden bu değerli kitabı okudukça bir yandan bilgilendiğinizi, bir yandan aydınlandığınızı göreceksiniz."


Basım Ayı/Yılı : 8/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺64,00
Neden Daha Kısa Bir Çalışma Haftasına İhtiyacımız Var

İş kaynaklı stres ve tükenmişliğin artık salgına dönüştüğü, güvencesizlik ve düşük ücretlerin işgücü piyasasında kural haline geldiği günümüzde, açıktır ki istihdam meselesine yeni ve radikal bir tutumla yaklaşılması gerekiyor.
Pek çok sektör, otomasyonun, iklim krizinin ve yaşlı nüfusun beraberinde getirdiği varoluşsal tehditlerle karşı karşıya. Fazla Mesai’de Kyle Lewis ve Will Stronge işte bütün bu kaygı verici eğilimlere güçlü ve uygulanabilir bir çözüm sunuyor: çalışma haftamızın kısaltılması.

Bu önemli kitap çalışma süremizin kısalmasının kapitalist ekonomiler bağlamında ne ifade ettiğini göstererek bu fikrin tarihini ve siyasi içerimlerini irdeliyor. Siyaset ve ekonomi alanında söz söylemiş pek çok düşünürün fikirlerinden de yararlanan Lewis ve Stronge, çalışma haftamızın kısaltılmasının, kolektif özgürlüğü ve insanın potansiyelini temel alan, çoğunluğun çok daha mutlu ve tatmin edici hayatlar sürmesine alan açan daha adil ve eşitlikçi bir toplum oluşturabileceğini savunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,00
The Role of Serbian Orientalists in Justification of Genocide Against Muslims of the Balkans

Bosna-Hersek’te 1992-1995 yılları arasında gerçekleştirilen; 200 binden fazla Boşnak’ın katledildiği, 800 binden fazla Boşnak’ın ülke içinde göç etmek zorunda kalıp, 600 binden fazla Boşnak’ın mülteci durumuna düşürüldüğü etnik temizliğin failleri, ihtiyaçları olan “bilimsel” desteği Sırp Oryantalistlerde bulmuşlardır.

Sırp oryantalistler, akademisyenliği bükerek ve içine politika katarak, İslam’ı ve yerel Müslüman topluluklarını öylesine gerçekleri çarpıtarak tanımladılar ki, Müslümanlara karşı düşmanlığın artmasına ve “Müslüman tehdidi “ne karşı soykırımın bir çözüm olarak kabul edilebilir kılınması için Sırp halkının ikna edilmesine belirgin şekilde katkıda bulundular.

Norman Cigar’ın Bosna-Hersek’te savaşın tüm acımasızlığı ile devam ettiği 1993-94 yılları arasında kaleme aldığı bu araştırmasında, oryantalistlerin söylemleri ile etnik temizliğin aktif bir tarafı oldukları ve soykırımın gerçekleşmesine aktif katkıda bulundukları ortaya konulmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺30,00

Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, 20. Yüzyıl’da yazılmış en önemli sosyal teori eserlerinden biridir. Schumpeter’in kapitalizmin tohumlarının zayıflamasının içsel olduğu iddiası ve onun aynı şekilde merkeziyetçi sosyalizme olan düşmanlığı kitabın 1942’deki ilk basımından bu yana okuyucuyu şaşırtarak ilgi ve kimi zaman öfke çekmiştir. Kapitalizmi de sosyalizmi de savunmayı reddederek Schumpeter, hem kendi döneminin hem de günümüzün toplumsal hareketlerinin çok daha sağlıklı bir değerlendirmesinde büyük ve orijinal bir katkı yaparak kendisinden sonra geleceklerin önünü açmayı başarmıştır.

Üçüncü edisyondan yapılan bu çeviride, dünyanın önde gelen ekonomistlerinden biri olan Joseph Stiglitz’in yeni bir önsözü de yer almaktadır.


“Sosyoloji veya ekonomi üzerine hangi düzeyde olursa olsun bir şeyler söyleyen hiç kimsenin bihaber olma lüksünün olmadığı bir eser.” 
— New English Weekly

“Joseph Schumpeter’in başyapıtı olan Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, küreselleşmenin mantığını anlamada kilit bir ilke olan kapitalizmin ‘yaratıcı yıkım’ sürecini açıklıyor.”
— Thomas L. Friedman, Foreign Policy

“Büyük ekonomist Joseph Schumpeter, yeni endüstrilerin yükselişinde inovasyonun rolünü, mevcut endüstrilerin yaratıcı yıkımını ve refah artışını vurgulamıştır.”
— Richard Florida, The Atlantic

“20. yüzyılın önde gelen ekonomisti.” 
—Steve Forbes, Forbes

“Keynes 20. Yüzyıl’ın en önemli ekonomistiyse, Schumpeter de 21. Yüzyıl’ın en önemli ekonomisti olabilir. ... Schumpeter’in ekonomik anlayışı çok parlak. ... Uzun vadeli ekonomik büyümeyi -girişimcilik ve işletmeyi- ekonomi disiplininin gündeminin en üst sırasına koymaya çalışıyor. ... Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi mükemmel.” 
— J. Bradford DeLong, Chronicle of Higher Education

“21. Yüzyıl’ın en önemli iktisatçısı Adam Smith veya Keynes değil de, Joseph Schumpeter olacak gibi görünüyor. Schumpeter’in en önemli katkılarından biri, meşhur tanımı olan “yaratıcı yıkım” süreci aracılığıyla büyümeyi teşvik etmek için inovasyonun ve girişimciliğin muazzam gücüne yaptığı vurguydu. 
- Lawrence H. Summers, eski Hazine Bakanı

“Schumpeter bize dünyanın gerçekte nasıl işlediğine dair çarpıcı bir kavrayış verdi. Şu anda Schumpeter Çağında yaşadığımız söyleniyor. ... Schumpeter büyük bir bilgindi ve bugün Wal-Mart’ın yükselişinden refah hoşnutsuzluğuna kadar her şeye göz kamaştırıcı bir kavrayış sunuyor.” 
— Newsweek

“20. yüzyılın en etkili ekonomisti. ... Bu kitabın ilk ortaya çıkışından bu yana geçen yıllar, Schumpeter’in büyük bir üstat olduğunu kesinlikle kanıtladı.”
— Peter Drucker, Fortune

Schumpeter, 20. Yüzyıl iktisatçılarının en ileri görüşlüsüydü. Kapitalizme ve yaratıcı yıkıma odaklanması onu küreselleşmenin peygamberi yaptı.” 
— The Nation

“Klasik eseri Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi’de Schumpeter, beklenmedik inovasyonların pazarları nasıl yok ettiğini ve yeni servetlere yol açtığını anlattı.” 
— New York Times

“Büyük ekonomistler arasında.” 
— Harper’s Magazine

“Bir ekonomi üstadı.” 
— The Economist

“Kapitalist Avrupa uygarlığının şimdiye kadar yazılmış en büyük savunması. ... Schumpeter, Amerikan liderlerini kapitalist sistemi korumaya ikna etmek için herkesten fazlasını yaptı”
— American Conservative

“Schumpeter’in harika kitabı, 1942’de yayınlanmasından bu yana bir klasik oldu. Ancak 2008’in Büyük Çöküş’ü onu eskisinden daha da anlamlı hale getirdi. 2008 sonrasında Kapitalizm sorgulandı ve bir alternatif olduğu iddia edilen Sosyalizm popülerlik kazandı; ve şimdi ise endişe verici küresel gelişmeler Demokrasiyi tehdit ediyor. Bu kitap hâlen hem güncel hem de geleceğe dönük.”
— Geoffrey Hodgson, İşletme Profesörü, Loughborough Üniversitesi, İngiltere

“Modern kapitalist ekonomilerin nasıl işlediğine dair meslekten olmayan bilgili kitlenin bakış açısı uzun süredir Schumpeterci olmuştur. Ancak günümüzün akademik iktisat disiplini Schumpeter’i çok az tanımaktadır. Bu kitap disiplinimizin düşünme ve yazma şeklinin merkezine neden Schumpeteryen perspektifi yerleştirmek gerektiğinin gerekçesini sunmaktadır. Schumpeter’e katılıyorum. Ve bu konuda herhangi bir şüphesi olan okuyucuların, kitabın iyi geliştirilmiş argümanları tarafından ikna edilmeleri çok muhtemeldir.”
— Richard Nelson, Ekonomi Profesörü, Columbia Üniversitesi, ABD

“Teknoloji, finans, kalkınma ve krizleri iktisadî düşünce tarihi boyunca ilişkilendiren Joseph Schumpeter, 20. Yüzyıl’ın en eksiksiz ekonomisti olabilir. Yine de popülaritesi 1990’ların başında, “yaratıcı yıkım” kavramının enflasyonsuz hızlı ekonomik büyümeyi açıklamasıyla doruğa ulaştı. Şimdi Burlamaqui ve Kattel, Schumpeter’in bakış açısını günümüz sorunlarına yönelten seçkin bir araştırmacı grubunu bir araya getirerek hepimize büyük bir iyilik yaptılar. Onların çalışması, buna şiddetle ihtiyaç duyulduğu bir zamanda neo-klasik ekonomik ortodoksiye karşı en yararlı panzehirdir!”
— Erik S. Reinert, Teknoloji Yönetişimi ve Kalkınma Stratejileri Profesörü, Tallin Teknoloji Üniversitesi, Estonya


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 452
Ağırlık : 560
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺185,00

İlk baskısı 1995 yılında yapılan İslâm, Demokrasi ve Türkiye'nin üçüncü baskısındaki genişletme ile birçok yayınlanmamış konuşma ve makale de bu derlemeye eklenmiştir.

İlk yayınlanma tarihlerinin ardından geçen uzun zamana rağmen ağırlığından bir şey kaybetmeyen bu makaleler derlemesini okuyanların fark edebileceği gibi bu süre zarfında ülkede meydana gelen birçok gelişmeye, hatta bazı alanlarda kökten dönüşümlere rağmen demokratikleşme ve hoşgörü alanlarında fazla bir mesafe kat edilmemiş görünmektedir.

İslâm felsefesi ve düşüncesi alanında uzmanlığıyla tanınan Prof. Arslan'ın son edisyon için kaleme almış olduğu önsözde belirttiği gibi umudu tamamen yitirecek kadar karamsar olmak doğru olmasa da İslâm dünyasında ve özelde Türkiye'de Batılı anlamda demokratik bir toplumun ortaya çıktığını ve kalıcı bir varlık kazandığını görmek için epey bir zamana ve farklı alanlarda gerçekleştirilmesi gereken çok sayıda büyük atılımlara ihtiyaç var.

Bu eser, okuyucu için ilk baskısından bu yana geçen çeyrek asırdan uzun süre içinde nelerin değiştiğini, nelerin değişmediğini görmek; İslâm, demokrasi ve modernleşme tartışmalarında nerelerden geçip hangi noktalara vardığımızı veya varamadığımızı değerlendirmek için hem bir tarihi cetvel hem de kuramsal bir pusula işlevi görebilir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 405
Ağırlık : 405
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺164,00

Modern Çağ’ın tüm siyasi sistemleri, birbirinden farklı üç ideolojinin ürünüdür: ilki ve en eskisi liberal demokrasidir; ikincisi Marksizm’dir ve üçüncüsü de faşizmdir. Bu sistemlerden son ikisi, yani Marksizm (ve türevleri) ile faşizm (ve alt kolları) başarısız olarak tarihin sayfalarında kaybolmuştur – liberal demokrasi ise artık bir ideoloji olarak değil, toplumların ‘varsayılan ayarı’ gibi faaliyet göstermekte ve dünya kamuoyunda temel standart olarak genel kabul görmektedir. 21. yüzyılın başlangıcında liberalizm tarafından hükmedilen günümüz dünyası bir post-politik gerçekliğin kıyısındadır: liberalizmin değerleri bu gerçeklikte yaşayan insanların hayatlarına o kadar yerleşmiştir ki, insanlar artık liberalizmin bir ideoloji olduğunu ve bu çerçevede hareket ettiğini fark ve idrak edemez hâle gelmişlerdir. Bunun neticesinde, tüm dünyayı bir ‘evrensel ayniyet’ zihniyetinin sarmalına çekerek halkları ve kültürleri eşsiz kılan her şeyi yok eden liberalizmin, dünya siyaset söyleminde tekelleşmesi yönünde bir tehlike baş göstermiştir.

Sovyet dönemi sonrası Rusya’nın en ünlü ve saygın siyaset bilimci ve jeostratejistlerinden birisi olarak kabul edilen, Rus gücünün Amerikan hegemonyasına karşı bir denge merkezi olarak hareket edebilmesi adına çok kutuplu bir dünya düzeninin temsilcilerinden biri hâline gelerek küresel arenaya geri dönmesini savunan, Avrasyacılık Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Profesör Aleksandr Dugin’e göre ise, liberalizmin yarattığı bataklığı kurutmak için gereken şey, dördüncü bir siyaset teorisinin geliştirilmesidir – bu öyle bir teori olmalıdır ki, ilk üç ideolojinin enkazları içerisinde gezinerek her birinin yararlı olabilecek unsurlarını tespit etmeli ve bünyesine katmalı, ancak kendi içerisinde yenilikçi ve benzersiz kalmayı başarmalıdır.


Uzun yıllardır Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanlığını yapmakla kalmayıp bugünün Rus jeopolitik stratejisinin yönünü de aktif olarak etkileyen ve “Amerikan İmparatorluğu mutlaka yok edilmelidir!” dediği için Amazon.com gibi Amerikalı nice web alışveriş sitesinde eserlerinin satışı yasaklanan Profesör Dugin, Dördüncü Siyaset Teorisi isimli eserinde son iki yüzyılın ideolojik tahlilini ortaya koyduktan sonra dünyanın siyasi geleceğinin gidişatını pekâlâ şekillendirebilecek yepyeni bir fikre giriş yapıyor ve okurlarına adım adım takip edilecek bir siyasi programdan ziyade, böylesi bir teorinin neşvünema imkânı bulmasını sağlayacak parametreleri sunarak bu kapsamda ele alınması gereken konuları özetliyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Tarihte ilk olan şeyler ve bunların emektarı insanlar her zaman hatırlanmayı hak ederler ve asla unutulmamalıdırlar. Bununla beraber, konu ‘ilkler’ olunca kişi, kurum ve milletlerin ilk oldukları iddiası, bunların hangisinin doğru olduğunu ya da olayın tarihini belirlemeyi güçleştirebiliyor. Aynı olaydan değişik kaynaklarda, farklı özne veya tarih olarak bahsedilmesi de hiç şüphesiz ayrı bir zorluk. Öte yandan gözden kaçan, dağınık, eksik ya da tek yönlü ele alınmış tarihî gerçeklere ulaşmak kadar elde edilen bilgilerin tasnifi de önemli. Üstelik bilgilerin bizzat işin kaynağından yetişmiş bir araştırmacının süzgecinden sunulması konunun doğru anlaşılmasında mühim bir rol oynuyor. Hiç şüphesiz, uzun yılların saha tecrübelerinin yansıdığı satırlar da en az eserdeki bilgiler kadar kıymetli paylaşımları bünyesinde barındırıyor.

Popüler tarih meraklılarından bahriye tarihi üzerine akademik araştırma yapanlara kadar geniş bir okur kitlesine hitap eden bu eser, Dünya ve Türk bahriye tarihinin bir bütün ve karşılaştırmalı olarak anlaşılmasına imkân sağlayacak şekilde düzenlenen çatısı ve kronolojik anlatımıyla alanında bir ilk olma özelliğini taşıyor. Eser, bahriye tarihine dair bugüne kadar bilmediğimiz ilklerden haberdar olmamızı sağlarken zengin referansları ve hamasetten uzak tavrıyla gerçekliğin sağlam temelleri üzerinde yükseldiğini de fark ettiriyor.

İlkçağlardan günümüze geniş bir zaman diliminde harp araç gereçlerinden teşkilat yapılarına kadar Dünya ve Türk bahriye tarihindeki ilkleri ve değişimleri takip edebileceğiniz bu kitap, sahadaki ciddi bir boşluğu doldurarak konuya ilgi duyan herkes için mühim bir başvuru kaynağı olmayı sizce de fazlasıyla hak etmiyor mu? Ne dersiniz?..


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺210,00

Jeopolitik vizyon geliştirmek, jeostratejik plan yapmak ve uygulamak için mutlaka, ekonomik, finansal, teknolojik ve askerî güçle desteklenen kurumsal “jeopolitik akla” ihtiyaç vardır.

Günümüzde, ABD’nin korumaya çalıştığı kurallara dayalı dünya düzeni yerine yeni bir düzen kurulması gündemdedir. Bu nedenle, küresel coğrafyada Atlantik, Asya-Pasifik ve Avrasya güç merkezleri arasında, küresel dengeleri değiştirebilecek ve tarihin yönünü belirleyebilecek mücadele gerçekleşmektedir.

Batı’da, “büyük güç rekabeti” olarak tanımlanan bu mücadele, yeni küresel jeopolitik dengeler oluşuncaya kadar devam edecektir. Atlantik cephesinde, 

Avrasya güç merkezini temsil eden Rusya ile Pasifik cephesinde, Asya-Pasifik güç merkezini temsil eden Çin arasında “iç hat” durumunda olan ABD, Atlantik cephesinde Rusya’yı Ukrayna savaşı ile tespit etmiş durumdadır ve Pasifik cephesinde, asıl rakibi Çin’e karşı hazırlık yapmaktadır.

ABD, kurallarını kendisinin çiğnediği “kurallara dayalı dünya düzenini” korumakta; ABD’nin en güçlü rakibi yükselişteki Çin ise “Çin halkının yeniden doğuşunu” ve “Çin rüyasını” gerçekleştirmekte kararlıdır. Bu mücadeleyi jeopolitik aklını daha iyi kullanan taraf kazanacaktır.

Coğrafi konumu nedeni ile Türkiye’nin bu mücadeleden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu mücadelenin takip edilmesi, anlaşılması, dersler çıkarılması ve gelişmelere göre tedbirler alınması yaşamsal önemdedir. Bu nedenlerle Türkiye’nin kurumsal jeopolitik akla olan ihtiyacı giderek artmaktadır. Bu kitap, işte bu ihtiyaca mütevazı bir katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 132
Ağırlık : 132
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺140,00

Bu kitabın amacı, siyasal ideolojinin ortaya çıkışının kapsamlı bir tahlili değil, kişilerin siyasal ideolojileri, gruplar halinde benimsemelerinde, bireysel karar alma maliyetinin rolüne dikkat çekmektir. Seçmenin “Rey Kullanırken” verdiği oyun bir “oyun” olarak, kendisinin “koyun” gibi kullanılarak siyasi (menfaatleri için)tarafından vaadler-icraatlar konusunda “satışa” gelmiş mi gelmemiş mi? Bunun tespitini yapmak amaçlı temiz siyaset ve siyasetçi kavramını sunduk. Oy sizin, karar sizin. İktidar, meşruiyet ve egemenlik .İktidar kavramı birey veya topluluğun başka birey veya topluluk üzerinde kendi istediklerini yapabilme veya yaptırabilme gücüdür. .Siyaset disiplini içerisinde iktidar daha genel bir anlam yüklenmiş ve bir devletin içindeki tüm birey ve gruplar üzerindeki hâkimiyeti kapsamıştır. .Siyâsî iktidarı diğer iktidar unsurlarından ayıran en önemli özellik ise meşru olma gücüdür. Meşruiyet siyasi iktidarı, yönetilenler için makul seviyede olması için, halkın rızasına dayandırmasıdır. .Bir diğer deyişle iktidar ile toplum arasında karşılıklı rıza ile yapı­lan sözleşmedir. Egemenlik kavramı Latince superanus olup “en üstün iktidar” anlamına gelmektedir. Siyaset disiplini literatürüne sokan Bodin’dir. Jean Bodin egemenlik için ‘birçok ailenin ortak çıkarlarının, egemen bir güçle yönetil­mesi’, Thomas Hobbes;’bireysel kudretlerin toplamını egemenin kendi iradesine göre kul­lanmak yetkisi’ olarak tanımlarlar. 
.Günümüzde ise egemenlik anayasalar aracılığıyla sınırlanmakta, güçler ayrılığı ilke­siyle bölünmekte ve seçimler aracılığıyla devredilmektedir. Aristo sınıflandırması •Ortak iyiliği amaçlayan tekin yönetimi: Monarşi •Ortak iyiliği amaçlayan azınlığın yönetimi: Aristokrasi •Ortak iyiliği amaçlayan çoğunluğun yönetimi: Politeia •Tekin çıkarını amaçlayan tekin yönetimi: Tiranlık •Zenginlerin çıkarını amaçlayan azınlık yönetimi: Oligarşi •Yoksulların çıkarlarını amaçlayan çoğunluğun yönetimi: Demokrasi


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 384
Ağırlık : 384
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

28 ŞUBAT – KATLİAM PROVASI

Cezayir’de bir milyon Müslüman’ı katlettikleri gibi Türkiye’de de Müslümanları katletmekten geri durmamak üzere eylem içerisinde olduklarını yıllar sonra bir albay emeklisi söyleyiverecekti. 28 Şubat’ta Kumandan’ın dik duruşu ve onu destekleyen kesimin şehirlerde yapılan destek mitinglerinde sıkça sahnede olması Gladyo’yu ve işbirlikçi cuntacıları korkutmuştu…. Bizzat birinci elden itiraf gelmişti. Hazırlanmıştık… Yapacaktık… Korktuk…

İÇERİDE MİT’E OPERASYON DIŞARIDA DÖKÜLEN KANA ORTAK OLMAKTI!

Suriye’ye 3000 tır silah gönderen ABD’ye “Sen kimsin?” diye soramayan aparatlar, yurt içinde MİT’in gizli operasyonlarından birini Hatay’da bir kamikaze Savcının MİT’in silah dolu tırını durdurtarak ülkede kaos çıkarmayı amaçlamış, ABD’nin Suriye operasyonlarında sahadaki Türk İstihbaratından kurtulması planlanmıştı. İç operasyonla MİT’i yavaşlatmak, dikkatleri iç siyasete çekmek niyetinde idiler. Dikkat çekme konusunda başarılı olsalar da MİT’i sahadan aldıkları pek söylenemez…

ENGİN AVCI

 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺180,00

Neoliberal Kapitalizmin Kodları, günlük hayatta çoğu kez küreselleşme olarak adlandırılan neoliberalizmi kapitalizmin genel tarihi içine yerleştiriyor. Neoliberalizmin köklerini, işleyiş kurallarını, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel özelliklerini açımlıyor, sermayenin yoğunlaşma ve merkezîleşme süreçleriyle içsel bağını, devletle ilişkisini, militarizm ve emperyalizmle ortak yaşamını ortaya koyuyor.

24 Ocak 1980’den bu yana ülkemizde de uygulanan neoliberal kapitalist sömürü ve vurgunculuk düzeni artık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Bunu gür sesle haykıracak ve gereğini yapacak devrimci özneye ihtiyaç her zamankinden daha yakıcı.
Neoliberal Kapitalizmin Kodları, içinde yaşadığımız düzeni anlamak ve değiştirmek isteyen herkese sorgulayıcı ve eleştirici bütünsel bir anlam dünyası sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 102
Ağırlık : 102
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00

Kılıçtan geçirilen Kızılderililer, özü kurutulan İslam dünyası, yüzyıldır ayartılan ve kirletilen Çin dünyası; saf dışı bırakılan Zenci dünyası; sonsuza dek susturulan kudretli sesler, rüzgârın önünde savrulan evler; bütün bu enkaz, bu hasar, tek kişilik gösteriye indirgenen insanlık... 
Siz de tutmuş, bütün bunların bedelinin olmadığını düşünüyorsunuz, öyle mi?
Dünyanın kurtuluşu, bir Devrim meselesidir. Bu devrim sınıfsız bir toplum kuruluncaya kadar, insanlıktan çıkmış burjuvazinin daracık tabanlı despotizminin yerine, tarihin bütün haksızlıklarının acısını çektiğinden dolayı hâlâ evrensel bir görevi olan tek sınıfın -proletaryanın- üstünlüğünü koyacaktır.
Aimé Césaire’in sömürgeciliğe karşı güçlü bir isyan çağrısı olan bu şiirsel kitabını Cihan Dansuk’un yetkin dilinden zevkle okuyacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 56
Ağırlık : 56
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺35,00

Devrimci teoriden kaçış yenilgi dönemlerinin ürünüdür.
Devrimci teoriden kaçış prangalarımızı gizleme ve hatta köleliğimizi meşrulaştırma girişimidir.
Devrimci teoriden kaçış özne olmaktan vazgeçme, nesneleşmeyi kabullenme teslimiyetidir.
Ne var ki, hayat hükmünü icra eder, devrimci teoriden kaçışı kışkırtan, teslimiyeti özendiren nesnel ve öznel koşullar değişir.
İşçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, aydınların, kadınların, gençlerin, emeklilerin, esnafın, bütün halkın ayağa kalkmasıyla devrimci değişim talebi kitleselleşir, sınıfsal ve ulusal özneler adım adım oluşur, sosyalizm ve yurtseverlik yeniden yaygınlaşır. Teori pratiği izler. Devrimci teoriden kaçış, yerini devrimci teoriye dönüşe bırakır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 485
Ağırlık : 485
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

105. YIL ONURUNA
İşçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri 105 yıl önce, 1917’de, Rusya’da kendi kaderlerini kendi ellerine aldılar. Kapitalistlerin ve büyük toprak ağalarının iktidarını devirdiler, Sovyetler Birliğini oluşturdular, işçilerin ve köylülerin sömürülmesine son vererek sosyalizmi kurdular.
İnsanlığa paha biçilmez kazanımlar sağlayan Sovyetler Birliği ne yazık ki emperyalizmin çok yönlü saldırısına karşı direnemedi, 1991’de dağıldı.
Ancak hayat durmadı. Halklar emperyalizme karşı tekrar ayağa kalktılar. Şimdi yeniden devrimci yükseliş ve tek merkezli/kutuplu dünyadan iki kutuplu dünyaya gidiş dönemindeyiz. Henüz kaybettiklerimizin tümünü telafi etmedik, Yeni Ekim Devrimine varmadık. Fakat yol, ne kadar dolambaçlı olursa olsun, oraya doğru.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 132
Ağırlık : 132
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,00

Bu kitapta, 1950-1980 yılları arasında Türkiye solunun Kıbrıs sorununa bakışı konu edilmektedir.

Türkçede Kıbrıs sorununu farklı perspektiflerden ele alan çalışmalar yer alsa da Türkiye’deki sol hareketlerin bu konuya yönelik tutumlarına dair derli toplu bir çalışma bulunmamaktadır.

Bu anlamda elinizdeki kitap 1950’lerde Kıbrıs sorununun ortaya çıkışından itibaren Türkiye’deki sol örgüt ve hareketlerin konuya dair tutum ve yaklaşımlarını değerlendirmeye yönelik ilk çalışmadır.
Daha önce Kıbrıs’ta Türkçe ve Yunanca olarak yayınlanan kitap, Kıbrıs sorununun özel bir boyutuna derinlikli bir bakış sağlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺73,92

Bu çalışmada, kıraat ilminde yer alan farklı okumaların tespit ve tercih amaçlı gerekçelendirmesini ifade eden "ihticâcü'l-kıraat" olgusu incelenmektedir. Çalışma, kıraat disiplininin ihticâc alanıyla sınırlıdır. İhticâc olgusunun arka planında yer alan kur'an tarihi ve kıraat tarihi bağla-mındaki bütün sorunlar, çalışmanın kapsamı içerisinde yer aldığı gibi, ihticâcın kendi tarihsel problematikleri de çalışmanın kapsamı içinde değerlendirilmiştir. Alt yapısı ve üst yapısı ile ihticâcı ilgilendiren bütün meselelerin niçin ve nedenleri sorulmuş, cevapları da tarihsel süreçten çıkarılmaya çalışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 463
Ağırlık : 463
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺212,50

Hollanda’nın sömürgesi olan Endonezya’da 1945-1949 yılları arasında bağımsızlık ilânından (17 Ağustos 1945) Endonezya Federasyonu’nun kurulmasına kadar önemli siyasî gelişmeler yaşanmıştır. Söz konusu döneme hasredilen çalışmada Hollanda’nın İkinci Dünya Savaşı sırasında İslâm’a ve Endonezyalı Müslüman liderlere karşı tutumu, Hollanda’nın kendi sömürge idaresini tekrar kurma çabaları, daha sonra Hollanda ve Endonezya Cumhuriyeti hükümetleri arasındaki ilişkiler, bağımsızlık sonrası modern Endonezya’da İslâmî gelişmeler, bölgede İslâmiyet’in siyasî ve sosyal hayattaki durumu ile hükümetlerin İslâmiyet’e karşı genel tutumu gibi konular ele alınmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 493
Ağırlık : 493
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

This book is a bid to analyze the Qatari proactive foreign policy in the precarious decade of 2011-2021, which commenced with the protests that hit several Arab capitals and ended with the Gulf reconciliation that put an end to the three and a half years of the Gulf row. Unlike the Arab monarchies, Qatar adopted a supportive position toward the Arab revolutions since the moment they broke out in late 2010. In fact, Qatar’s Al-Jazeera network had been an essential media mobilizer for the Arab masses and a major promoter of the revolutionary change process in the region. Furthermore, Qatar made efforts to encourage Arab and international support for humanitarian intervention in Libya and Syria, and generously backed revolutionary forces there both financially and militarily. However, Qatar’s pro-Arab Spring policies weakened its relations with its conservative neighbors, namely Saudi Arabia, the United Arab Emirates (UAE) and Bahrain, which, consequently, prompted them to boycott Doha and withdraw their ambassadors in 2014. Following this, in the summer of 2017, the same three states, along with Egypt, announced a total boycott and embargo on Doha before that rift was finally resolved in early 2021. Given the fact that Qatar’s political system is of the conservative-monarchic type, this book aims to review the dynamics that drove Doha to embrace a pro-change policy in the region during the Arab Spring by asking whether regime “types” matter in terms of their respective reactions to revolutions that occur within their geopolitical reach. It also discusses the reasons behind the Gulf crisis with the geopolitical and international transformations that led to the rift between the GCC countries and those that brought the crisis to the desired end.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00
Avrupa’nın Bütünleşmesi ve Avrupa Birliği- Bir Kıtanın Meydan Okuması (Integration of he Europa and EU- Challenge of a Continent)

Bu kitap daha önce Seçkin Yayınevi tarafından iki baskı yapmış kitabın güncellenmiş 3. baskısı. AB El kitabı, AB'nin bütünleşmesini bir diğer ifade ile derinleşmesini anlatan bir kitap. Diğerlerinden farklı; ilk farkı, iki dilli olması. Aynı sayfanın bir tarafı İngilizce, diğer tarafı Türkçe. Bu sayede, İngilizce programlarda verilen derslerde lisan yetersizliği sorununu aşmaya katkı sağlayacak. İkinci farkı tasarımı. Kitap renkli ve görsel ağırlıklı bir tasarıma sahip. Karmaşık AB jargonunu yasayanlara büyük yardımı olacak. Ayrıca AB Bütünleşmesi dersi verenlere dersin hazırlanmasına ve işlenmesine katkı sağlamak için kitabın sonuna Bologna sürecine uygun hazırlanmış ders izlencesi, araştırma soruları ve tartışma konuları eklendi.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 372
Ağırlık : 372
En / Boy : 19 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺250,00
Sorunlu ama Vazgeçilemeyen bir İlişki (Tainted but Irrevocable Affinity)

Türkiye’nin AB üyelik sürecini anlatan bu kitap diğerlerinden farklı. Konular hem İngilizce hem de Türkçe olarak iki dilde kaleme alındı. İngilizce bölümleri kolay anlaşılması için oldukça yalın biçimde tercüme edildi. İçeriği desteklemek için çok sayıda renkli grafik, tablo ve fotoğraf kullanıldı. Bu kitap Türkiye’nin Ankara Anlaşması ile başlayan Ortaklık İlişkisi ile birlikte1987 başvurusu ile başlayan Üyelik sürecini siyasi sosyal ve hukuki tüm boyutlarının yakın geçmişini, güncel dinamikleri ile ele alıyor. Ayrıca Türkiye AB İlişkileri dersi verenlere dersin hazırlanmasına ve işlenmesine katkı sağlamak için kitabın sonuna Bologna sürecine uygun hazırlanmış ders izlencesi, araştırma soruları ve tartışma konuları eklendi.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 276
Ağırlık : 276
En / Boy : 19 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺180,00

İstiklâl Marşı’mız, bütün Türk milletinin ortak mutabakat metnidir. Bizi millet yapan temel bileşenlerimizden biridir. Marşımız, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin üzerinde kurulduğu toprakların savaşla tekrar vatan yapılmasının bir belgesidir, devlet ve vatanımızın tapusudur. Zira bu metin, Türk milletinin var olma yok olma mücadalesinin en kızıştığı bir dönemde, Türk’ün tarihe karşı direniş kararlılığının zirvede olduğu bir sırada üretilmiş Türk millî ruhunun ortak heyecanının, ortak iradesinin, ortak hassasiyetinin bir ürünüdür.

 


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 13
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺110,00

Türk milletinin bir ve beraber olmasını sağlayan temel değerler, kavramlar, düşünceler değişik açılardan incelenmiştir. Bugün dışarıdan ve içerden olan Türk düşmanları Türk milletini etnik gruplara, mezheplere, tarikatlara, cemaatlere, hayat tarzı farklılıklarına ve coğrafyalara göre bölme, parçalama çalışmaları yapmaktadırlar. Bu tür emperyalist projelere karşı millî birlik ve beraberlik çalışma ve faaliyetlerini yoğunlaştırmamız gerekiyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺156,00

Bu eserde tarih boyunca Türk bilgin ve bilgelerinin, devlet adamlarının Türk devlet felsefesiyle
ilgili görüş ve uygulamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca günümüze dönük de yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Türk devletini yönetenler, yönetme talebinde bulunanlar ve yöneticileri denetleyen halkımızın mutlaka Türk devlet felsefesini, geleneğini, yaşanan tecrübeleri çok iyi bilmesi gerekiyor. Türk devleti, sadece Batıdan tercüme edilen bilgilerle yönetilemez. Bizim kendi kültürel kodlarımızdan ve yüzyıllara sari tecrübelerimizden beslenerek bize özgü bir yönetim anlayışını geliştirmemiz ve uygulamamız gerekiyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺156,00

Türk milletinin geleneksel dönemden modern döneme geçişi sırasında yaşanan ve yaşanmakta olan sorunlar irdelenmiştir. Ayrıca Türk milletinin gerçek aydınları ile karanlık aydınlar meselesi değişik boyutlarıyla ele alınmıştır. Modernleşmeyi bilimde, teknolojide, faydalı evrensel değerlerde anlamak gerekirken bazı karanlık aydınlar tam tersini yaptılar. İnançta, dinde, millî kültürde ve ahlakta modernleşme adına Türk-İslam kültür ve medeniyetini yok etmeye çalıştılar.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺156,00

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasında kara kutuyu kaçıranlarla, 2007'deki Atlasjet kazasında olay yerini inceleyen ekibin birbirleriyle olan bağlantılarını araştıran genç yazar, SR adlı bir suikast örgütünün varlığıyla yüzleşir.

Binlerce yıldır dünyayı ağ gibi saran Lusiferianizm inancının temsilcileri, hangi tarikatlar aracılığıyla Türkiye'de eylemciler yetiştiriyorlar? Amerika ile İran arasındaki silah ticaretini yöneten Cemal Kaşıkçı'nın dayısı Adnan Kaşıkçı'nın suikastla bağlantısı neydi?

Sultanahmet'teki Dikilitaş'ın gizemi, Gazi Mustafa Kemal ile Fahrettin Paşa'nın sırdaşlığı ve günümüze yansımaları... Abdullah Gül'le Hulusi Akar'ın Londra günlükleri... MHP lideri Devlet Bahçeli'yi siyasete sokan asker kökenli isim ve Abdullah Çatlı'ya kadar uzanan ilişkiler ağı...

Silikon Vadisi'nin Yapay Zeka projeleri, Amerikan örgütlenmesi NSA'in siber operasyonları, "Son Nesil" hegomonyanın ipuçları ve NATO'nun içinde başlayan iç savaşın Türkiye'ye olan etkileri...

Siyasetin doruklarında ve dehlizlerinde vuku bulan gerçekleri çarpıcı bir şekilde ele alan Türk Şahı, Mert Adaş’ın tarihle günümüz arasında kurduğu köprülerle okuyucuyu, heyecanlandıran bir bilgi serüvenine dahil ediyor..


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 20 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00

Adaların ana karamıza yakınlığından ve bu yakınlığın ortaya çıkardığı sorunlardan hareketle Ege ve Akdeniz'de yeni bir denge gereklidir. Bu yeni dengenin ancak uzlaşmayla ve mutlaka görüşmeler yoluyla olması gerekir.

Osmanlı Devleti döneminde bu adaların tamamı Türklerdeydi. Ama 1821 isyanı sonrasında 1827 yılında Yunanistan ortaya çıkınca Yunan ana karasına yakın adalar Yunanistan'a verilerek Ege'de bir denge sağlandı. Ama daha sonra Yunanistan Balkan harbinde Ege adalarının çok büyük bir kısmının sahibi oldu. Bu da Türklerin ve Türkiye'nin aleyhine çok haksız bir durum yarattı. Maalesef Lozan Antlaşması da bu durumu değiştirmedi. Ancak adaların silahsızlandırılması gibi kontrolü ve sağlanması zor bir kuralla denge sağlamaya çalışıldı.

Bugün o denge Ege ve Akdeniz'de yok. Silahsız olması gereken adalardan bilinen 14'ü Yunanlarca silahlandırılmış durumda. Hatta yeni işgaller var. Bu çok ciddi bir savaş tehlikesidir. Bunun mutlaka önlenmesi lazım. Bunun önlenmesi de Ege ve Akdeniz'de yeniden adalar konusunda anlaşarak, uzlaşarak yapılacak yeni bir dengedir. Yeni bir denge Ege ve Akdeniz'de adeta hapsedilmiş konumdaki Türkiye için şarttır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,40

“İlk şehirler, MÖ 4. binyılın ortalarından başlayarak, dünyanın çeşitli yerlerinde çoğunlukla birbirinden bağımsız olarak ortaya çıktı ve bazı aksiliklere rağmen, büyümeleri günümüze kadar devam etti. Şehirler, kırsal kesimden, sakinleri öncekilerden ve kırsal çağdaşlarından oldukça farklı koşullar altında yaşayan yeni insan yerleşimleri biçimleri olarak ortaya çıktı. Uzun zamandır dünya nüfusunun sadece küçük bir azınlığını barındırdıkları gerçeğine rağmen, doğdukları toplumlar üzerinde derin etkileri oldu.”

Şehirlerin Tarihi, antik çağlardan 21. yüzyıla kadar kentsel merkezlerin yükselişi ve gelişiminin hikayesini anlatıyor. MÖ 4. binyılda Yakın Doğu’daki ilk şehirlerin kurulmasıyla başlar ve Hindistan’daki İndus Nehri Vadisi’ndeki kentsel büyümenin yanı sıra Mısır ve Akdeniz’i çevreleyen bölgeleri incelemeye devam eder. Atina, İskenderiye ve Roma hem siyasi hem de kültürel olarak öne çıkar. Batıda Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa şehirleri uzun bir zayıflama ve gerileme dönemine girmiştir.

Kitap Adı: Şehirlerin Tarihi

Kitap Yazar Adı: Andrew Less

Yayın Direktörü: Gülşen İşeri

Editör: Kadriye Kızıl Güzelkan

Kapak Tasarım: Gilas Coşkun

Sayfa Tasarım: Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı: 156

Ebat: 16,5 x 23,5 cm

Tür: Tarih

Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr.

Cilt / Kapak: Amerikan Bristol 230 gr

 

₺99,96

Tarih boyunca İran coğrafyası radikal değişiklikler ve gelişmelere evsahipliği yapmış bir havza olmuştur. Kadim ve derin bir medeniyete sahip olan İran günümüzde de ilgi çekici özelliğini korumaktadır. 1979 yılında gerçekleşen İran Devrimi, 20. asrın en mühim olaylarından biri olarak karşımıza çıkmış, İran’ın adını “İran İslam Cumhuriyeti”ne dönüştüren İran Devrimi, İslam dünyasının yanı sıra uluslararası politikada ciddi ses getirmiştir. İran, sosyal bilimlerin birçok alanında dünyada ve ülkemizde farklı perspektiflerden anlaşılmaya çalışılan ve halen de çalışılmaya devam edilen bir ülke olmuştur.

İslam bize önce bilip sonra inanmamızı tavsiye eder. İran’ı bilmek, tanımak ve doğru anlamak sadece ülkemiz ve Ortadoğu açısından değil, İslam dünyası ve insanlık tarihi bakımından da oldukça mühimdir. Bu çalışma İran’ı her yönüyle akademik olarak ve disiplinler arası bakış açısıyla ele alan ve anlama çabası içine girmiş temel bir kaynak niteliği taşımaktadır. Prof. Dr. Hasan Onat İran’da 1980 başlarında devrimin gerçekleştiği dönemde klasik uluslararası ilişkiler bilgileriyle ne olup bittiğini anlamamız epeyi zaman almıştı. Geçmişte büyük bir imparatorluğun sahibi olarak, Ortadoğu ve Asya ekseninde büyük bir medeniyet yaratan ve bölgenin tarihine katkısı bulunan bir ülke olan İran’ın yapısı, Türkiye’nin değişik üniversitelerinden katkı yapan akademisyenlerin ve İran uzmanlarının çabasıyla, ilk defa kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.

İran; tarihi, siyaseti, toplumsal ve dinsel yapısı, kültür, sanat ve medyası ile ilk defa bir bütün olarak gözler önüne seriliyor. Sosyal bilimlerin çeşitli dallarındaki öğrenciler, araştırmacılar, diplomatlar ve uluslararası ilişkiler akademisyenleri için bir başucu kitabı olacağı görülüyor. Bu eser için harcanan çabayı göz önünde tutarak, eseri yaratanları ve oluşmasına katkı yapanları tebrik ediyorum. Prof. Dr. Hasan Köni İran, bir bölgesel güçtür. Tarihi, Ortadoğu ve dünya politikalarındaki önemi bu ülkeyi ilgi çekici kılmıştır. Türkiye, komşusu İran’ın önemini dış politika değerlendirmelerinde daima göz önünde bulundurmuştur.

Türk diplomasisi de bu ülke ile ilişkilerinde gereken dikkati göstermeyi hiçbir zaman ihmal etmemiş, hem komşumuz olması ve hem de tarihsel ilişkilerimiz nedeniyle çıkarlarımız açısından dikkatle izlenmesi gereken bir ülke olmuştur. Bu nedenle İran’ın her yönüyle anlaşılması için elinizdeki eser hiç şüphesiz önemli bir kaynak niteliğindedir. Konularının uzmanları tarafından kaleme alınmış, İran’daki din-mezhep, iç ve dış politikalar ve kültür ile ekonomi yanında tarihsel geçmiş ve kurumların tahlilini gerçekleştiren çeşitli yetkin makalelerden oluşan bu eser, Türkiye’de İran çalışmalarına katkıda bulunabilecek bir nitelik taşımaktadır. Bu eserin dikkatle okunması halinde İran ile ilgili konular açıklık kazanacaktır. Bu suretle, İran daha iyi anlaşılabilecek, Türk dış politikası bakımından İran’la ilgili değerlendirmelerimiz daha sağlam esaslar üzerinden gerçekleşebilecektir. Böylelikle bu esere katkıda bulunanlar bu önemli ülkeyi aydınlatmaya çalışırken, Türk-İran ilişkilerini daha sağlam bir temele dayandırmaları da mümkün olacaktır. Büyükelçi (E) Prof. Dr. Ali Engin Oba


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 808
En / Boy : 16.4 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2022
₺316,68

Propaganda aşağıdakilerin tümüdür:
Kurnazların işlettiği devasa bir mekanizmadır.
Beyin avcılarının mostrasıdır.
Kandırma ve yalancılık sanatıdır.
Amacı doğruluk değil, iknadır.
Gündelik sersemleştirme faaliyetidir.
Öğüterek, boyun eğmeyi kolaylaştırır.
Gücünü insanın zaaflarından alır.
Halk, onun ne istediğini bilmeyen parçasıdır.
Bakır yeteneklerden altın adamlar yaratır.
Dünyayı, düş görenlerin sırtında taşıtır.
Umutları ve hayalleri sokağa yayar.
Kitle hareketlerinin gözde silahıdır.
Her tarafı kaplayan yabani otlardan farksızdır.
Propagandanın muhteşem ilkesi şudur:
“Karşınızdakine derin bir arzu uyandırınız. O her şeyi kendiliğinden yapar...”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 112
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺76,44

ARKA KAPAK YAZISI

Jön Türkler ve İttihatçılar kimlerdi?
İttihat ve Terakki bir ihtilal örgütü müydü?
İttihat ve Terakki’nin bir ideolojisi var mıydı?
İttihatçılar, Türkçü müydü?
Hangi gelişmeler İttihat ve Terakki’yi iktidara getirdi?
Balkan Savaşı’ndaki bozgun ve göç faciasının sebepleri nelerdi?
31 Mart ayaklanması İttihat ve Terakki’ye tepki miydi?
Balkan komitacılığı nedir? 
Teşkilat-ı Mahsusa yasal bir örgüt müydü?
Yedi yılda; üç savaş, bir seri ihtilal, darbe ve ayaklanma, toplumu nasıl etkiledi?
Sınırsız cesaretleri ve müthiş ataklıklarıyla bir döneme mühür vuran silahşorlar, birer serüvenci mi, yoksa delilik derecesinde vatanseverler miydi?
Jön Türk hareketinin öncülerinden, yazar, şair ve Osmanlı İmparatorluğu’nda, 19. yüzyılın en önemli devlet adamlarından birisi olan
Ziya Paşa’nın: 
“Kalkın ey felâh-ı vatan dediler, kalktıkHerkes oturdu biz ayakta kaldık...”
Dizeleri, kendilerinden sonra gelenler için de geçerli mi?
Cumhuriyeti iyi anlayabilmek için 1908-1918 dönemine bakmak gerekiyor...

 

Kitap Adı

İttihat ve Terakki İsyankar Doğanlar

Kitap Yazar Adı

Osman Pamukoğlu

Editör

Mehmet Bozkurt

Yayıma Hazırlayan

Hasan Basri Başkaya

Kapak Tasarım

Ahmet Uzun

Dizgi

Mutlu İnan

Sayfa Tasarım

Şenol Alanbay

Dağıtım Tarihi

19.11.2020

Sayfa Sayısı

304

Ebat

13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı

III.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak

Amerikan Bristol

ISBN / Barkod

9789751041340

₺159,60

Elinizdeki kitap son dönemde kamu kurumlarındaki usulsüzlük iddialarıyla ilgili olarak yazılmış en kapsamlı çalışma. Tek cümleyle özetlenecek olursa, bir Türkiye gerçeği!..

Büyük rakamların konuşulduğu, ilginç ilişkilerin döndüğü şaşırtıcı olayları adeta polisiye bir film izler gibi, bir solukta okuyacaksınız.

Uğur Dündar

 

Sevgili kardeşim, dostum Murat Ağırel, “Yeni Türkiye’yi” pek güzel anlatan, Tevfik Fikret’in “Han-ı İştiha” şiirinde “çatlayıncaya kadar yiyen” tanımına cuk oturanları, devleti soyanları korkudan titreten bir kitaba imza attı: Şaki: Korumalı devlet soygunu! Eline sağlık kardeşim!..

Ümit Zileli

 

Okuduğunuz kitap bir sürecin hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı sürecinin son halkası olan Sayıştay raporlarına yansıyan talan düzenini anlatmakta. Kim yapmış, nasıl yapmış, kimlerle yapmış, kimler görmezden gelmiş sorularının yanıtlarını kendiniz arayacak ve bulacaksınız.

Celal Ülgen

 

Murat Ağırel zor ve az yapılan bir şeyi yapmış; Sayıştay raporlarını inceleyip araştırmış. Ama daha da önemlisi kamuoyundan ve TBMM’den kaçırılan raporları yazmış.

Soygunlar hep oldu, olacak. Önemli olan soygunları araştıracak, sorgulayacak, denetleyecek ve sonunda adalete hesap verecek sorumluların ortaya çıkarılması ve caydırıcı mekanizmaların oluşturulmasıdır. Demokrasilerin farkı budur. Adaletin olmadığı, basın ve hukuk kurumlarının sessizleştirildiği dönemlerde bu kitaplar toplumun haykırışı ve gelecek için tarihe düşülmüş notlardır.

Ceyhun İrgil

 

“Ben yaparım olur. Ben harcarım olur. Ben göz yumarım olur. Ben izin veririm olur” mantığının devlete hâkim olması. En başta da vatandaşın cebinden çıkan ve kimi zaman “katrilyonlara” ulaşan her bir kör kuruşun, muktedirler tarafından har vurulup harman savrulması, kimi zaman da peşkeş çekilmesi. Genç meslektaşım Murat Ağırel, Sayıştay dosyalarını didik didik ederek hazırladığı bu kitapta, işte “Yeni Rejim”in bu affedilemez arızalarından birini daha ortaya çıkarmaya yardımcı oluyor. 

Zafer Arapkirli  

Sayfa Sayısı : 184

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55 gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺81,48
Tükendi

Proletarya Diktatörlüğünün Tarihsel Deneyimleri


Basım Ayı/Yılı : 1989
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 75
Ağırlık : 75
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,00
Tükendi
Türkiye İçin Öneriler -1 Siyasi ve Sivil Haklar

Geniş bir diasporaya sahip olan Türkiye de uzun yıllardır yurt dışında yaşayan vatandaşları için çeşitli politikalar üretmiş ve ilgili kurumlara verdiği yetki ile bu politikaların uygulanmasını sağlamaya çalışmıştır. Zamanla değişen durumları ve beklentileri de dikkate alan bu çalışma, Türkiye’nin diaspora politikalarına dair öneriler ortaya koymayı hedefleyen serinin ilk ürünü olarak karşınıza çıkmaktadır. Bu ilk çalışmada siyasi ve sivil hakları merkeze alan politikaların analiz edileceği makalelere yer verilmiştir.


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 140
Ağırlık : 140
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00
Tükendi
Estetik Etik Piskanaliz

Klasik Atina ve Roma’da ve 17. Yüzyılın sonuna kadar Ortaçağ’da hukuk çalışması klasik triviumun (gramer, mantık, retorik) ve özellikle retoriğin parçasıydı. Antik dönemin hatipleri yasanın ruha ilham vermesi ve toplumsal bağı desteklemesi için, onun sadece bir iktidar ve baskı dili olarak değil aynı zamanda adaleti teşvik eden estetik ve ahlaki bir bütün olarak tezahür etmek zorunda olduğunu bilirdi. Yasanın bu estetik boyutu Homeros’tan erken modern döneme kadar hukuk kaynaklarında aşikardır. Gelgelelim, bu durum pozitivist hukuk tarafından gizlenmiştir.

Kafka bir arkadaşına mektubunda “hukuk kitapları okumak insana talaş tadı verir” diye yazmıştı. Hukukla bu kitaplar üzerinden ilişkilenen herkes bu odunsu tadı hissetmiştir. Elinizdeki kitap hukukun felsefesini ve nomos’u “kalın kafalı” hukuk ders kitaplarının sunumundan kurtarıyor. Pozitivist bilimin ve hukuk felsefesinin ruhsuz soğuk bir kurallar dizisi olarak sunduğu yasanın estetik boyutunu yeniden açığa çıkarıyor. Yasayı edebiyat olarak ve sanat olarak okuyarak yapıyor bunu. Adalet ve güzellik arasındaki ilişkiyi vurguluyor; nizamın ve sosyal yeniden üretimin esaslarını taşıyan hukuk dilinin hem aklı ikna etme hem de duygular üzerinde tesir gösterme ödevine dikkat çekiyor. Adaletin güzel bir dil ve tutkulu bir pratik olabileceğini gösteriyor. Tüm bunları psikanalitik yaklaşımın verimini katarak bina ediyor.

Kitap eleştirel hukuk teorisi literatürüne yaptığı katkı bakımından temel bir kaynak niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 158
Ağırlık : 158
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,80
Tükendi

Önsözünü Sırrı Süreyya Önder’in yazdığı kitap Selahattin Demirtaş’ın Son Sözüyle okur karşısında.

“Bin türlü gölge ve riyayla örtülmeye çalışılan günlerin çetelesini tutup unutturmayanlar var. İşte bu kitabın emeği, böylesine aziz bir yerdedir. Ekmek gibi, su gibi aziz bir emeğin ürünü olan bu kitap, beyaz bir plastik sandalyeden başka koltuğu da makamı da olmayan, yüreği halkla, halkın yüreği de kendisiyle atan bir siyasetçiyi, kardaşım Selahattin’in cezaevi dönemi hikayesini anlatıyor.” Sırrı Süreyya Önder

Cezaevine girmesine yol açan süreçte neler yaşandı? İçeride günleri nasıl geçiyor?

Neler yaşıyor, nasıl hissediyor?

Dışarıda yaşanan gelişmelere nasıl bakıyor?

Cezaevi görevlileriyle ilişkisi nasıl?

Bayıldığı gece neler oldu?

Ailesinin geçirdiği trafik kazasını duyduğunda ilk tepkisi ne oldu?

Hangi haberi duyduğunda çok üzüldü?

Neden covid aşısı olmak istemedi?

Kelepçe takılmak istenmesine nasıl karşı koydu?

Ne zaman çıkacağını düşünüyor?

Arkadaşlarının, avukatlarının, kardeşlerinin, eşinin, hücre arkadaşının ve bizzat kendisinin anlattığı bilinmeyenler…

Basın danışmanı, Demirtaş’ı yazdı.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 242
Ağırlık : 242
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50
Tükendi

Yirminci yüzyılın en etkili filozof ve kültür kuramcılarından bir olan Adorno’yu okumak zorlu bir iştir. Çalışmaları çoğu zaman çetrefil ve nüfuz edilemez görünür, özellikle de onun yaslandığı felsefe gelenekleri hakkında pek fazla bilgisi olmayanlar için. Onun ortak duyu saydığımız şeyleri yıkma ve yirminci yüzyıl Avrupa ve Amerika kültüründe baskın gördüğü eğilimlere saldırma tarzı okurun önündeki güçlükleri daha da pekiştirir.

Kafası Karışmışlar için Adorno, Adorno’nun düşüncesine ilişkin, okuru küçük görmeye ya da yanıltmaya yeltenmeyen, teşvik edici ve anlaşılabilir bir açıklama sunuyor. Hem Adorno’yu henüz tanımayanlar hem de onun çalışmaları hakkında mesafe katetmek için uğraşanlar, anlaşılır bir tarzda yazılmış, kapsayıcı, özel olarak tam da onun metinlerini okumayı ve anlamayı zorlaştıran meseleler üzerine odaklanmış bu çalışmayı çok değerli bir kaynak olarak görecekler. Adorno’nun çalışmalarındaki anahtar temalar etrafında düzenlenmiş metin, onun yazılarında estetiğin merkezi konumu, popüler kültür üzerine çokça yanlış anlaşılmış denemeleri ve Adorno’nun felsefesinde özgürlük fikrinin önemi başta olmak üzere, konulara duru ve ufuk açıcı açıklamalar getiriyor.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 254
Ağırlık : 254
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺96,80
Tükendi
İran’da Kürt Milliyetçiliğinin Unutulan Yılları

Elinizdeki kitap, Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin düşüşünden başlayıp İran devrimiyle sonuçlanan 1947-1979 arası dönemde Kürt milliyetçiliğinin İran'da nasıl bir tarihsel özgüllük sergilediğini araştırıyor. Bu otuz yıllık dönemde sürgündeki Kürt milliyetçiliğini, bu milliyetçiliğin siyasi ve ideolojik formasyonunu, örgütsel yapısını ve liderliğini sistematik bir yaklaşımla inceliyor.

Yazar, bir yandan sürgünde milliyetçilik olgusunun tarihsel özelliklerine ve Kürdistan'da devrim koşullarında siyasal güçlerin ve ilişkilerin nasıl biçimlendiğine bakarken, bir yandan da devrim sonrası dönemde Kürt milliyetçiliğinin gelişimini belirleyen siyasal süreç ve pratiklere ışık tutuyor.

1946'da İran'ın Mahabad kentinde kurulan kısa ömürlü Kürdistan Cumhuriyeti’nin demokratik bir siyasi kültürün ve Kürt ulusal kimliğinin gelişmesinde bir kilometre taşı oluşturduğunun altını çizen yazar, maruz kalınan askeri şiddet ve baskı pratiklerinin Kürtlerin direniş kapsamındaki söylem ve eylemleri üzerinde belirleyici bir etki yarattığını vurguluyor.

İran'daki Kürt milliyetçiliğinin unutulan yıllarına dair önemli bir boşluğu dolduran bu eser, konusunda bir ilk ve temel kaynak olma özelliği taşıyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 350
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺83,60
Tükendi
Yeni Türkiye’de Erillik, Şiddet ve Feminist Siyaset

2015 yılı ve sonrası, sadece Türkiyelileri değil, tüm dünyada geniş kitleleri etkileyen unutulmayacak olaylarla zihnimize kazındı. Suriye savaşı, göçmen krizi olarak yüzümüze çarpan insanlık dramı, bölgede, Türkiye’de ve Batı ülkelerinde çok can alan şiddet eylemleri, hepimizi şok eden IŞİD belası, her yerde yükselişe geçen milliyetçi popülizm dalgası, otoriter rejimlerin ve tek adamların önlenemeyen yükselişi, nükleer denemelere geri dönüş, küresel kapitalizmin sefaleti ve iklim krizi derken 2020 yılına koronavirüs salgını ile girdik. Nefret, şiddet, savaş, cinnet halleri, türlü türlü musibetler etrafımızı sardı. Yaşam, özgürlük, eşitlik, adalet ve gerçek başta olmak üzere tüm değerlerin ayaklar altına alındığı, değerlerin değersizleştirildiği bir sürece tanıklık ettik.

Bu kitap, yaşamın ve siyasetin her alanında “eril gövde gösterisi”nin hüküm sürdüğü, aynı zamanda hem ülkede hem de dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğine ve feminizme karşı reaksiyonların güçlendiği, kadın ve LGBT hareketinin elde ettiği türlü kazanımların tehlikeye girdiği bu dönemi kavramamız için önümüze ışık tutuyor. Olaylarla onları kavrayışımız arasına giren kara bulutların yol açtığı özel bir görme ve kavrayış zorluğunu getiren bu dönemi feminizmin umut veren eleştirel birikimine yaslanarak analiz ediyor. Yazmayı bir tür kişisel direniş eylemi olarak tanımlayan yazar, okuru bu direnişe ortak olmaya çağırıyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00
Tükendi

“Benim iki büyük eserim vardır” demişti ebedi önderimiz, “biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir”.
Dünya tarihinde adı kurmuş olduğu rejimle özdeşleşmiş çok az parti vardır. CHP, o az sayıdaki partilerden biridir. 
Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan partimiz üç temel dayanağa yaslanarak kendisini var etmiştir. Birincisi Atatürk İlke ve İnkılaplarıdır ki “Altı Ok”ta ifadesini bulur. İkincisi sosyal demokrat bir partiye karakterini veren evrensel demokrasi değerleridir. Üçüncüsü ise bu topraklara, Anadolu coğrafyasına özgü tarihsel, kültürel ve felsefi birikimdir.
9 Eylül 2023 tarihinde 100. yaşına girecek olan partimizi ikinci yüzyılına taşıyacak olan da işte bu sağlam temel ve Atatürk’ün bizlere bırakmış olduğu emaneti büyük bir kararlılıkla sahiplenen dinamik örgütüdür.
Geçmişini bilmeyen geleceği inşa edemez. Onur Alp Yılmaz’ın CHP Tarihini İstanbul’dan Okumak: CHP İstanbul İl Başkanlığı Tarihi (1923-1980) adlı çalışması titiz, belgelere dayalı bir emeğin ürünü. Türkiye tarihinin geçmişine ve geleceğe ışık düşüren bir bellek kaydı, önemli bir eser.

Dr. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul İl Başkanı

Onur Alp Yılmaz, Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihini İstanbul örgütlenmesi üzerinden inceliyor. 
Yılmaz, 1930 İstanbul İl Kongresi’nden başlayarak Cevdet Kerim Bey’den (İncedayı) Dr. Behçet Uz’a, Esad Muhlis Sırmalı’dan Şemsettin Günaltay yönetimlerini merceğe alıyor; 1979 CHP İl Kongresi’ne kadar örgüt tarihini ayrıntılarıyla irdeliyor. 
CHP’nin tarihini inceleyecek araştırmacılara, kaynak niteliğinde bir kitap bırakıyor.


Tuncay Mollaveisoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00
Tükendi

Bugün Islam dünyasindaki din-devlet iliskisi baglaminda yapilan tartismalarda yayginlikla bir fikir karmasasi göze çarpmaktadir. Demokrasiyle laikligin birbirine karistirilmasi bu karmasanin tezahürlerinden biridir. Hâlbuki iki olgu mantiksal ve tarihî açidan birbirinden farklidir. Ayrica dinler de; yapi, tarih ve temel formlari bakimindan birbirinden farklidir. Kastedilen dinin hangi din oldugu belirtilmeksizin ve adeta tüm dinler ayniymis gibi din-devlet iliskisinden bahsedilmesi kargasanin baslangicidir. Bu kavramlar yerli yerine oturtulmadan din-devlet iliskisine dair yorum ve söylemler netlik kazanamaz ve gerçegi yansitamaz.
Bu çalisma, demokrasiyle laikligin bagdastirilmasinin / özdeslestirilmesinin  reddinden hareketle, bu karmasanin ortadan kaldirilmasina katki saglamayi hedeflemektedir. Bu konu ele alinirken modern Arap/Islam dünyasinda pek üstünde durulmayan birtakim basvuru kaynaklarindan yararlanilmistir. Din felsefesi, dinler tarihi, siyaset felsefesi, karsilastirmali anayasa hukuku bunlardan bazilaridir.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 60
Ağırlık : 60
En / Boy : 11 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺30,00
Tükendi

1 Ekim 1949 günü Başkan Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmek üzere Tiananmen’in balkonuna çıktı ve kalabalığa şu meşhur sözlerle seslendi: “Bizler, 475 milyonluk Çin halkı olarak ayağa kalktık ve önümüzde çok parlak bir gelecek var.” Mao “ayağa kalkmaktan” söz ederken haklı. Gerçekten de Çin bir zamanlar epey kalabalık ve dizleri üzerine çökmüş bir ülkeydi. 20. yüzyılın başlarında kukla hanedandan kurtulup ayağa kalkma mücadelesine girişen Çin toplumu önce Mao’nun, ardından Deng Xiaoping’in parlak vaatlerine umut bağladı. Çin bugün dünyanın en büyük ekonomileri (ya da süper güçleri) sıralamasında ABD’nin ardından ikinci sırada. Yüzyıl önce New York’ta uğuldayan küresel kapitalizmin arı kovanı, bugün Çin’in doğu kıyılarının tamamında çınlıyor.

Diğer yandan, dünyanın her köşesinde nüfuz ve manevra alanı kazanan Çin’in son otuz yılda sergilediği bu parlak başarıların bir de arka planı var. “Made in China” etiketini kaldırınca, altından çevre tahribatına dair raporlar çıkıyor. Eğitimli veya eğitimsiz, ülkedeki tüm gençlere dayatılan ve sabah 9’dan akşam 9’a, haftada altı gün mesai anlamına gelen “9-9-6 istihdam rejimi”, yeni neslin parlak gelecek hayallerini çoktan söndürdü. Bu esnada ülkenin siyasi ve ekonomik seçkinleri de gücüne güç katarak denetim aygıtlarını sıkılaştırmaya devam ediyor. Geçmişte Mao’nun hesapsızca giriştiği çılgın projeler yüzünden ağır bedeller ödeyen Çin halkı, küresel güç mücadelesine girişen günümüz Pekin yönetimini ve sermayesini yine sırtında taşıyor.

Jonathan Clements, elinizdeki kitapta bütün bu tarihi, Çin’i Çin yapan dönüm noktaları ve dönüşüm dinamikleri üzerinden ele alıyor. Çin uzmanı siyaset bilimci Ceren Ergenç de bu kitap için kaleme aldığı sonsözde, Xi Jinping yönetimi altındaki Çin’in gidişatını birinci elden değerlendiriyor. Çin Nasıl Çin Oldu? modern Çin’i merak eden herkes için derli toplu bir başvuru kaynağı.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00
Tükendi

Türkiye'de kendilerini Devrimci Demokrat olarak tanıtan kesimler PKK ile bir şekilde flört içindedirler. Türkiye şartlarında ortak hedefe yönelik olarak, Türk ile Kürt örgütleri arasında yapılacak ittifaklar Türk Devletine karşı savaşla büyük önem taşımaktadır. PKK'ya göre böyle bir ittifak için geçmişte ortaya çıkmış olan sert tavırlar engel teşkil etmemektedir.
Marksizm Leninizm gibi çağdışı ve ilkel paravanların arkasındaki sözde Aydın ve sözde Liderlerle, İngiliz çıkarlarına kaça satıldığı belli olmayan haysiyetsiz Demokrat bozuntuları. Çağdaş Lawrenceler toplumumuzu kamplara bölmüş durumdadır. Otonomi yanlıları bir tarafa, Federasyon yanlıları bir tarafa sözde bağımsızlıkçılar bir tarafa çekip durmaktadırlar. Sorunumuz, işte bu işportacı mahluklar ve onların azgın patronlarıdır.

A. Cem Ersever


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 235
Ağırlık : 235
En / Boy : 13,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00
Tükendi

Bu çalışmanın konusu, Rusya’da V. Putin Dönemi’nde yürütülen milliyetçilik anlayışıdır. Çalışmada, Putin Dönemi milliyetçilik anlayışını, milliyetçilik kuramları ve Rusya Tarihi dikkate alınarak incelemek amaçlanmıştır. Rus milliyetçiliği ile ilgili ayrı ayrı dönemlere ait yapılmış az sayıda araştırmanın bulunduğu ve genel olarak birincil kaynağa başvuru sayısı- nın azlığı da göz önünde bulundurularak, genel olarak birincil Rusça olan kaynaklarla çalışma yöntemine özen gösterilerek Rus milliyetçiliği meselesi anlaşılmaya çalışılmıştır. Milliyetçilik ideolojisinin kendine özgü olan “bukalemunvarilik” özelliğinin Putin Dönemi’nin modern Rusya’sında da oluştuğu/oluşturulduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmada genel hatlarıyla Putin’in bir kimlik inşası olarak sivil milliyetçilik anlayışına sahip olduğu belirtilmiştir. Bu anlayışı hayata geçirirken hem muhalif milliyetçileri bir şekilde yönetmeye/yönlendirmeye çalıştığı hem de kendisine yakın/bağlı farklı örgütlenmeler düzeyinde etnik milliyetçilik vurgusu olan örgütleri de kontrol altında tutmaya çalıştığı iddia edilmiştir. Dolayısıyla Putin, koca bir Rusya Devleti’ni yönetirken hem milliyetçilik inşa etmiş hem de bu milliyetçiliği kendi çıkarları doğrultusunda kullanamaya çalışmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 172
Ağırlık : 172
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
Tükendi

"İnsanların algılarını değiştirmek o kadar kolay değil. Yine de söylemiş olayım: hep, tarihsel, kültürel derinliğini gözeterek yaşanılanın şiirini yazmalı şair. Günlük olanla, güncelle ya da günü boşlayıp tarihsel olanla sınırlamamalı şiiri. Bu yapılmamalı. Çünkü hayat, hayatın bütün değerleri (kültür, politika, estetik…) artzamanlı olduğu kadar eşzamanlı bir işlerlik gösterir. Bu kavrayışla kurgulanmalı şiir. Poetikaların belirleyici öğesi bu olmalı. “Hayat kadar dağınık, hayat kadar örgütlü.” olmalı yani. Çünkü yaşanılan hiçbir şey diğer insandan, doğadan, ekonomiden, politikadan, estetik anlayışlardan bağımsız değildir, olamaz da." Veysel Çolak,


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 146
Ağırlık : 146
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00
Tükendi

Bu kitap sadece günümüzün değil, gelecek yılların da öğreticisidir. 10 yıl, 50 yıl, belki 100 yıl sonra okuyanlar bile “Demek ki Türkiye'de o zaman işler böyle yürüyormuş” diye hayrete kapılacaktır. Bu ibret belgesini okuyunuz, kumpasla ilgili çok şey öğreneceksiniz ve belleğiniz tazelenmiş olacak. Türkiye'de bazı konuların nasıl kotarıldığını, medyanın durumunu, bazı gazeteci geçinenlerin yüzsüzlüğünü ve yalanlarını belgelerden göreceksiniz.

Ellerine sağlık Bilal Ak.

-Emin Çölaşan

Yargı mensupları lütfen Bilâl Ak'ın bu kitabını okusunlar, belgelere, haberlere baksınlar, incelesinler… O zaman görecekler ki, SÖZCÜ yüzde yüz FETÖ karşıtıdır ve yüzde yüz Atatürkçü, yüzde yüz Cumhuriyetçi ve vatanseverdir. SÖZCÜ, kurulduğu günden bugüne kadar Atatürkçü, yurtsever duruşunu hiç bozmamış, FETÖ ve ortakları gibi halk düşmanlarının karşısında kale gibi durmuştur.

-Rahmi Turan

Değerli meslektaşım Bilal Ak, “Gerçekleri Arşiv Ya­zar/Sözcü Kum- pası” kitabını yazdı... Arkadaşımızı candan kutluyorum, harika bir kitap ortaya çıkardı. Evet, “Gerçekleri Arşiv Yazar.”

-Soner Yalçın

Ergenekon, Balyoz, Odatv, Ayışığı, Sarıkız, Poyrazköy kumpasları, Sözcü gazetesini hedef seçerek devam etti…

Bu kitap, Türkiye’nin kapkara yıllarının utanç medyasında yazılanları, yalanları, iftiraları ve Sözcü’nün manşetlerini bir araya getiriyor.

Sözcü kumpasının içyüzü ve Sözcü’ye iftiralar yönelten Kripto FETÖ’cülerin gerçek yüzü… Öncesi ve sonrasıyla 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi... Sözcü yazarlarının iftiralara karşı yanıtları, arşivler, belgeler, gerçekler…

Emin Çölaşan’dan Uğur Dündar’a. Yılmaz Özdil’den Bekir Coşkun’a. Soner Yalçın’dan, Necati Doğru’ya, Saygı Öztürk’e, basınımızın sembol isimleri, karanlığa ışık tutuyor.

Gerçekleri Arşiv Yazar, ülkemizin basın ve hukuk tarihinde kendisinden çok söz ettirecek, derin izler bırakacak, gazeteciliğin sesinin gür biçimde yankılandığı bir çalışma.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 368
En / Boy : 13,5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2021
₺42,90
Tükendi

Sanık: Emin Çölaşan
Suç: “Terör örgütüne (FETÖ) üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek!”
Hüküm: 3 yıl, 6 ay, 15 gün hapis.

Okuduğunuz hüküm politik bir parodinin abartılı senaryosu gibi görünse de maalesef Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri tarafından verilmiş bir karardır ve Türk hukuk tarihindeki en büyük kara lekelerden biridir.

Yazarımız Emin Çölaşan hakkında 2018 yılında FETÖ soruşturması açılmış ve bu soruşturma toplumun her kesiminden büyük bir tepki görmüştü.

İktidara yakın gazeteciler tarafından dahi eleştirilen bu soruşturma, ‘FETÖ davalarını sulandırmaktan başka bir işe yaramaz’ denilerek eleştirilmişti. Zira bu soruşturmanın yalnızca, geçmişte Fetullahçı olarak bilinen, bugünün gazeteci görünümlü kriptoları tarafından alkışlanması da ‘sulandırma’ teorisinin gerçekliğini ortaya koyuyordu.

Soruşturma açılmasına rağmen kimse bu iftiranın davaya dönüşeceğine ihtimal vermiyordu, fakat soruşturma davaya dönüştü.

Ve dava sonucunda yukarıdaki hüküm verildi.

Gerekçe ironi yapılarak yazılmış bir yazı ve vicdani gerekçelerle yayımlanmış bir mektup.

Emin Çölaşan’ın bir iki yazısından seçtikleri cümlelerle soruşturmayı açan da, yargıya taşıyan da, onun hakkında hüküm veren de ve bu hükmü alkışlayan da en az bizler kadar Emin Çölaşan’ın kim olduğunu ve gerçeğin ne olduğunu biliyorlardı.

Yazarımız Emin Çölaşan Türkiye’nin en karanlık yıllarında, bugün cemaatin tezgahladığı operasyonlar olduğu bilinen; Ergenekon, Balyoz, Oda TV kumpaslarına karşı yazdığı yüzlerce yazıyla bu kumpasların ve bu örgütün karşısında durmuştur.

Ona dokunanın yandığı, “Hoca Efendi” denilerek önünde el pençe divan durulup itibar gördüğü günlerde, Fetullah Gülen ve onun örgütü hakkında yazdığı yazılarla örgütün iç yüzünü ortaya koymuştur. Yazdığı yazılar nedeniyle Fetullah Gülen ve örgütü tarafından defalarca dava edilmiştir.

Emin Çölaşan’ın mücadelesi yalnızca bu örgütün iç yüzünü ortaya dökmekten ibaret değildi. Arkadaşlarının bile yüz çevirdiği onlarca kumpas mağdurunun mektuplarını köşe yazılarında yayımlıyor ve seslerini duyuruyordu.

Bugün bir mektubu bahane ederek karar verenler, o günlerde devleti ele geçirerek binlerce masumun hayatına mal olan terör örgütünün mağdur ettiği insanların sesi kimdi, görmezden geliyorlardı.

Bu kitap Türkiye’nin en karanlık kumpas yıllarında, FETÖ terör örgütünün en güçlü olduğu, kimsenin haklarında yazmaya cesaret edemediği yıllarda (2009-2013) Emin Çölaşan’ın Fetullah Gülen ve örgütü hakkında yazdığı yazıların yalnızca bir bölümünden ibarettir.

Bu kitap, kamuoyunun 15 Temmuz kalkışma girişimi sonrası öğrendiği birçok gerçeğin, aslında Emin Çölaşan tarafından yıllar önce yazıldığının kanıtıdır.

Bu kitap gelecek nesillere ihanetle savaşın nasıl yapıldığını gösteren, gücün karşısında boyun eğmeden gerçeklerin nasıl ortaya koyulduğunu anlatan ve Türkiye’nin karanlık yıllarında neler yaşandığını gösteren bir arşivdir.

Bu kitap geçmişini unutup FETÖ ile mücadelenin başta gelen isimlerinden Emin Çölaşan’a iftira atanların yüzüne tokat gibi vurulacak bir belgedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2020
₺46,80
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı