Atatürk ve Cumhuriyet Düşmanlarının Yalanlarına Belgeli Cevaplar! Cumhuriyet Tarihi Yalanları; yandaşlığın, yalakalığın, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığının prim yaptığı bu günlerde, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılara, yalanlara, yanlışlara ve yutturmacalara belgelere dayalı olarak cevap vermek, kandırılan ve aldatılan kamuoyuna mümkün olduğu kadar gerçekleri göstermek amacıyla yazılmıştır. Cumhuriyet Tarihi Yalanları’nın ikinci cildinde cevap verilen yalanlardan bazıları şunlardır: Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında önemli bir başarısı yoktur! (Yalan) Çanakkale zaferi Liman von Sanders’in eseridir! (Yalan) Çanakkale zaferini yeşil sarıklılar kazandırmıştır! (Yalan) Kürt Sorunu Cumhuriyet’le başlamıştır! (Yalan) Atatürk ve Cumhuriyet, Kürtlere düşmandır! (Yalan) Atatürk Kürtlere özerklik sözü vermiştir! (Yalan) Şeyh Sait İsyanı’nda İngiliz parmağı yoktur! (Yalan) Dersim isyan etmemiştir! (Yalan) Cumhuriyet Doğu’ya yatırım yapmamıştır! (Yalan) Atatürk Dersim’de Alevi-Kürt katliamı yapmıştır! (Yalan) Said-i Nursi Kurtuluş Savaşı kahramanıdır! (Yalan) Said-i Nursi’nin ayrılıkçı Kürt hareketiyle ilgisi yoktur! (Yalan) Said-i Nursi siyasetle ilgilenmemiştir! (Yalan) Said-i Nursi Hür Adam’dır; Almancı ve Amerikancı değildir! (Yalan) Atatürk, İsmet İnönü ve CHP camileri kapatmıştır! (Yalan) İsmet İnönü din düşmanıdır! (Yalan) İsmet İnönü paralardan Atatürk fotoğrafını çıkartmıştır! (Yanlış) Cumhuriyet Tarihi Yalanları’nda, Türkiye’nin dönüştürülme sürecinde, yakın tarihin nasıl sistemli bir şekilde çarpıtıldığı, Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in nasıl ahlaksızca karalandığı ve Türk insanının nasıl vicdansızca kandırıldığı şüpheye yer bırakmayacak biçimde kanıtlanmıştır. "Dünyanın yarısını her zaman ve dünyanın hepsini bir zaman aldatmak mümkündür; fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir." -Mustafa Kemal Atatürk-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 639
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2017
₺248,64
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 405
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺198,24

Dünya Tarihi’nin ikinci cildinde 18. yüzyıl ve sonrası ele alınıyor. "Avrupa Çağının Oluşumu"yla başlayan bu dönem Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin birer süper güç olarak karşımıza çıkmasıyla devam edip küreselleşme ve küresel kirliliklerle son buluyor. "Mükemmel bir çalışma." -Olivia Constable- Notre Dame Üniversitesi "Dünya tarihi hakkında yapılacak bütün çalışmalar için harika bir kaynak kitap." -William Bakken- "J.M. Roberts’ın zekâsı, birikimi ve akıcı üslubuyla ortaya çıkmış başarılı bir araştırma." -Library Journal- "En iyi dünya tarihi kitabı." -The Times-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1146
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺267,96

J. M. Roberts’ın gezegenimizin tarihini kayıt altına aldığı eserin bu ilk cildi Afrika savanalarındaki kökenlerimizden ilk uygarlıkların doğuşuna, eski imparatorluk çağlarından tüm dünya için önemli bir dönüm noktası olan Sanayi Devrimi’ne kadar uzanan tarihi kapsıyor. Çağlar boyu farklı uygarlıkların gelişimlerini, 18. yüzyıla kadar gerçekleşen çalkantı ve değişim dönemlerini, düzendeki ve güçteki uluslararası kaymaları Dünya Tarihi’nin bu ilk cildinde bulabilirsiniz. "Harikulade bir başarı... Günümüz için rakipsiz bir dünya tarihi; inanılmaz olayların ve tartışılmaz değerlendirmelerin kitabı." -A. J. P. Taylor- The Observer (Londra) "Başarılı bir kitap... Şimdiye kadar yazılmış en olağanüstü tarih." -J. H. Plumb- "Eğitici... Sürükleyici olduğu kadar da düşündürücü bir kitap." -Christopher Hibbert- "En iyi dünya tarihi kitabı." -The Times-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 547
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺246,12

"Tek cilde sığdırılan en iyi Avrupa tarihi kitabı." The Times J.M. Roberts Avrupa’nın değişen tarihini ve insanlarını buz devri ve klasik uygarlıklardan başlayıp Hıristiyanlığın yükselişine ve modern çağda Avrupa entegrasyonuna kadar izliyor. Avrupa Tarihi kitabı farklı dönemlere yayılan Avrupalı kimliğinin gelişimini de farklı biçimlerde geniş kapsamlı bir şekilde anlatıyor. "Geçmişin tüm alanlarını kavrama ve iletme yeteneğiyle Roberts, neslinin önde gelen tarih dehaları arasında sayılmalıdır." -Guardian- "Muazzam bir sentez çalışması... Olağanüstü olgusal tutarlılık ve sağlam değerlendirmeler." -Daily Telegraph- "Büyükbaş hayvanların Minos Medeniyeti’ndeki öneminden ‘liberal uygarlığın temelleri’nin sorgulanmasında Freud’un etkisine kadar uzanan geniş bir inceleme... Özetleme ve ifade yeteneği ise olağanüstü." -Economist, Raymond Carr- "Roberts bir dizi geniş kaynağı ve metodu bir sanatçının ilhamlı kalemiyle birleştirmiş." -Independent Sunday-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 775
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺336,00

Elinizdeki kitap, "Resmi tarih yalan söylüyor!..." diyerek Cumhuriyet tarihine ve Atatürk’e saldırmanın moda haline geldiği bu günlerde, tarihsel belge ve bilgilerle "gerçekte kimin neden ve nasıl yalan söylediğini" gözler önüne sermek için kaleme alınmıştır. İşte kitapta belgelerle cevap verilen Cumhuriyet tarihi yalanlarından bazıları: Kurtuluş Savaşı’nın başlamasında Atatürk’ün herhangi bir etkisi yoktur! Atatürk Kurtuluş Savaşı’na sonradan katılmıştır! Vahdettin hain değil kahramandır! Kurtuluş Savaşı önemsizdir! Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir mücadele değildir! İngilizlerle savaşılmamıştır! Güney Anadolu’nun kurtarılmasında Atatürk’ün hiçbir etkisi yoktur! Çerkez Ethem hain değil kahramandır! İnönü Savaşı olmamıştır, sonradan uydurulmuştur! Yazı ve dil devrimi Türkiye’yi tarihinden koparmış, insanları bir gecede cahil bırakmıştır! Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan emperyalist bir kuşatmayla çevrildiği bu günlerde Cumhuriyet tarihi yalanlarını öğrenmek ve bu yalanlara belgelerle cevap vermek çok büyük bir önem taşımaktadır. Amacım, Atatürk’ün "Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir (önemlidir); yazan yapana sadık (bağlı) kalmazsa değişmeyen hakikat (gerçek) insanlığı şaşırtan bir hal alır" sözü doğrultusunda, "tarih yapana" sadık kalmayan "tarih yazanları" göstermek ve böylece "değişmeyen gerçeğin insanlığı şaşırtan bir hal almasını" engellemektir. Dileğim, bu kitabın, yalancının mumunu söndürüp gerçeğin aydınlığına çıkmak isteyenlere biraz olsun kılavuzluk etmesidir. Değişik kaygılarla "Cumhuriyet tarihini çarpıtan; Mevlanzade Rıfat, Rıza Nur, Said-i Nursi, Kazım Karabekir, Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Kadir Mısıroğlu, Sevan Nişanyan, Yalçın Küçük, Fikret Başkaya, İdris Küçükömer, Eric Jan Zürcher, Mehmet Altan, Burhan Bozgeyik, Mustafa Müftüoğlu, Cemal Kutay, Emre Aköz, Atilla Yayla, Halil Berktay, Taner Akçam, Cemil Koçak, Mümtazer Türköne, Engin Ardıç, Mustafa Armağan, Abdurrahman Dilipak v.b. isimlere belgelerle Meydan okuyoruz...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 528
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺210,84

Yıllardır Saklanan Büyük Sır Açığa Çıkıyor! Bir Efsane Gerçek Oluyor... Her şey 1930’lu yıllarda Atatürk’ün ileri sürdüğü Türk Tarih Tezi’yle başladı. Atatürk, 1932’den sonra Türk Tarih Tezi’nin "kayıp parçası"nın peşine düştü. "Türklerin Orta Asya’dan önceki ilk yurtlarını" arıyordu. Bu amaçla 1934 yılında Tahsin Bey’i Meksika Büyükelçiliği’ne atadı. Tahsin Bey’in gizli görevi Türklerle eski Amerikan halkları arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Tahsin Bey, Meksika’daki araştırmalarının sonucunda şaşırtıcı bir bilgiyle karşılaştı. Bu bilgiye göre Türkler, MÖ 12.000’lerde bir doğal afet sonunda Pasifik Okyanusu’nda sulara gömülen Kayıp Kıta Mu’dan Orta Asya’ya göç etmişlerdi. - Atatürk Kayıp Kıta Mu’da ne aradı? - Tahsin Bey’in Meksika’dan Atatürk’e gönderdiği raporlarda hangi bilgiler vardı? - Atatürk, J. Churchward’ın Mu konulu kitaplarını neden Türkçeye tercüme ettirdi? - Atatürk, Tahsin Bey’in bazı raporlarını neden eleştirdi? - Kayıp Kıta Mu nasıl bir yerdi? - Türkçe ile eski Amerikan halklarının dilleri arasındaki şaşırtıcı benzerlikler neyin işaretiydi? Ve daha pek çok bilinmeyenin yanıtını"Atatürk ve Kayıp Kıta Mu"da bulacaksınız. Elinizdeki kitap Atatürk’ün daha önce "hiç bilinmeyen" bir özelliğini ilk kez tüm boyutlarıyla ortaya koymakta ve Atatürk’ün ömrünün son yıllarındaki "büyük arayışına" ışık tutmaktadır. Bu kitapta okuyacaklarınız sizi hem çok şaşırtacak, hem çok düşündürecek, hem de Atatürk’le ilgili bilgilerinize çok özgün katkılar yapacaktır. "Atatürk, Türklerin Orta Asya’ya gelmeden önce Mu kıtasında yaşadıklarına çok emin bir şekilde inanırdı, ama bu konudaki yoğun araştırmaları 1938’de son nefesini vermesiyle bitiverdi." Atatürk’ün Kütüphanecisi Nuri Ulusu.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 238
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺121,80

Osmanlı'dan günümüze vergilendirme ve alınan vergileri kronolojik sıraya göre istatistikler ve resimlerle zenginleştirilerek bir sözlük titizliğinde hazırlanmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Samsun
Sayfa Sayısı : 114
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2014
₺50,00

Son yarım milyar yılda tam beş kitlesel yok oluş yaşandı; dünyada yaşam çeşitliliği aniden ve dramatik ölçüde azaldı. Peki gözlerimizin önünde yeni bir kitlesel yok oluş yaşanıyor olabilir mi?

“Altıncı Yok Oluş harika bir kitap... Büyük, ani değişikliklerin yaşanabileceğini, bunun olasılık dışı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bunlar daha önce yaşandı, yeniden yaşanabilir.”

- ABD Başkanı Barack Obama

Dünyanın dört yanında bilim insanları, dinozorların yok olmasına neden olan asteroit çarpmasından sonra en yıkıcı yok oluş süreci olduğunu öngördükleri altıncı yok oluşu gözlemliyor. Bu kez, felaketin nedeni biziz.

“Doğa bilimciler dünya tarihinde beş yok oluş gerçekleştiğini söyler; Kolbert, insan faaliyetlerinin, gezegeni altıncı yok oluşa götürdüğüne dair ikna edici bir tez ortaya koyuyor.”

- Bill Gates

Hem samimi, hem eğlenceli, hem de bilgi dolu bu kitapta, New Yorker yazarı Elizabeth Kolbert, insanın, gezegenimizdeki hayatı, diğer hiçbir türün yapmadığı şekilde değiştirmesinin nedenini ve nasılını anlatıyor. Çok sayıda disiplinde yapılmış araştırmaları, yok olmuş türlerin tanımlarını ve kavram olarak yok oluşun geçmişini bir araya getiren Kolbert, gözlerimizin önünde yok olmakta olan türlere dair etkileyici ve kapsamlı bir hikaye sunuyor. Kolbert, altıncı yok oluşun insanoğlunun en kalıcı mirası olmaya aday olduğunu gösteriyor ve bizleri insan olmanın anlamını yeniden düşünmeye zorluyor.

Altıncı Yok Oluş, dünyanın geleceğine dair; entelektüel tarih, doğa tarihi ve saha muhabirliğini bir araya getiren ve gözlerimizin önünde süregelen kitlesel yok oluşa dair güçlü bir anlatım sunan önemli bir kitap.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 368
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2016
₺245,00

1876 senesi Osmanlı tarihinin en zorlu yıllarından biri oldu; devlet resmi iflasını açıkladı. Osmanlı tahtı bir sene içerisinde üç padişah gördü; imparatorluğun dört bir yanında isyanlar baş gösterdi ve büyük bir mağlubiyetin ardından Rus orduları Yeşilköy’e kadar geldi. İşte imparatorluğun bu en buhranlı günlerinde otuz üç yıl boyunca iktidarı elinde bulunduracak, Osmanlı tarihinde yeni bir çağ açacak, karar ve icraatlarının etkileri günümüze değin ulaşacak olan Sultan İkinci Abdülhamid Osmanlı tahtına çıktı. Sultan Abdülhamid’in, devletin idaresini tamamıyla kendi eline alması ve iktidarını sağlamlaştırması için öncelikle gerek Midhat Paşa gibi amcasını tahtından eden ve reform taleplerinde bulunan gerekse de tahta çıkmasında kendisine yardım eden eniştesi Mahmud Celaleddin Paşa gibi isimlerden kurtulması gerekiyordu. Netice olarak da başta Midhat Paşa, Mahmud Celaleddin Paşa ve Sultan Abdülaziz’in hal fetvasını imzalayan Şeyhülislam Hayrullah Efendi gibi isimler, Sultan Abdülaziz’in katilleri olarak gösterilerek önce idamlarına karar verildi sonra da Taif Kalesi’ne hapsedildi. Sultan Abdülhamid, tüm muhalefeti susturmaya çalışırken yıllarca amcasını uğraştıran Jöntürkler, bu sefer de ona cephe almaya ve onun aleyhine çalışmaya başladılar. İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap, Sultan Abdülhamid’in en büyük muhalifi Jöntürklerin 1896’da Cenevre’de yayımlattıkları bir risaledir. Risalenin yazarı ise Sultan Abdülhamid’in Taif Kalesi’ne hapsettiği mahkûmlardan biridir. Midhat ve Mahmud Paşaların üç yıldan fazla bir süre Taif’te çektikleri eziyetleri, uğradıkları suikastları ve nihayet acı bir şekilde can vermelerini bire bir görmüş olan bu Taif mahkûmu, tüm yaşananları ayrıntılarıyla kaleme almıştır. Sultan Abdülhamid’in muhalifleri olan ve Midhat Paşa’yı "Hürriyet Şehidi" olarak gören Jöntürklerin bir yayını olan bu risale, ilk defa olarak günümüz Türkçesi ile yayımlanmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2013
₺178,50

Tarih yazımında pek az kitap, bir çığır açarak sonraki bütün çalışmalar üzerinde bir iz bırakabilmeyi başarmıştır. Jacob Burckhardt’ın İtalya’da Rönesans Kültürü isimli kitabı, bu nadir eserlerden biri.

Rönesans’ın İtalya’da hangi şartlar altında doğup geliştiğini, birincil kaynaklar ışığında, büyük bir ustalıkla ve kendine özgü bir üslupla yorumlayan Burckhardt, bireyin doğuşunu da gözler önüne sererek, yirminci yüzyıl tarihçiliğinin en popüler araştırma konularından birinin temellerini atmıştır. Kitabın ilk bölümünde, dönemin siyasi tablosunu ele alan Burckhardt, sonraki bölümlerde, Rönesans kültürünü yaratanların başarılarını ve zaaflarını kapsamlı bir şekilde değerlendirerek, bir dönemi ete kemiğe büründürüyor.

Ranke’nin öğrencisi, Wölffli’nin hocası olan Jacob Burckhardt’ın, bir anlamda, Diltheyin teorisini oluşturacağı tarih anlayışının da önünü açtığı söylenebilir. Nietzsche’nin büyük üstat olarak nitelendirdiği Burckhardt, yirminci yüzyılda Huizinga, Cassirer, Warburg gibi birçok önemli ismi de etkilemiştir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 592
En / Boy : 16 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2018
₺295,00

Cumhuriyetin birinci yüzyılı bir başarı öyküsüdür.

İkinci yüzyılına yön verecek güç, birinci yüzyılın toplam gücünden oluşmalı.

Bu güç, tüm Türkiye’dir.

En uzun yolculuklar bile küçük bir adımla başlar. Bu kitap, ikinci yüzyıla uzanan uzun yolculukta küçük bir adım olma inancı, heyecanı ve enerjisiyle kaleme alındı.

Zafer, ona en çok inananlarındır.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, bu topraklarda var olan bütün değerlere saygı duyan, küresel düşünüp ülkesel karar verenlerin olacak.

Atletizm yarışlarında sporculara söylenen sözlerden biri şudur:

Arkana bakma, o yöne koşmuyorsun!

Ve Voltaire’in dediği gibi:

“Tarih kralların çiftliği değil, milletlerin tarlasıdır.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2016
₺57,80

Fikriye Hanım, Gazi Mustafa Kemal Paşa için bazen bir gerçek bazen bir masaldır. Genellikle masallar hep mutlu sonuçlanır. Ama bu sadece masallarda böyledir.

Bir yalnız adam, Çankaya Köşkü’nün o zamanki Ankara’nın bütün güzelliklerini gören balkonundadır. Bir ağustos sabahıdır.

Güneş kendine has sükûneti içinde yavaş yavaş doğmaktadır. Bu yalnız adam, derin düşünceler içinde kâğıdı kalemi eline alır. Erkenden kendisini terk edip giden, onarılmaz acılar içinde bırakan, adını unutamadığı bir kadının arkasından yazmaya başlar. Yazdıkları bir şiir değil, bir ağıttır.

Bir hüzün gibi geldi geçti hayalimden,
Şikayetçi olmadı yorgun başımdan,
Bambaşka bir lezzetti sunduğu kahve fincanından,
Kaybolup gitmesi mümkün değil sızlayan vicdanımdan.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 334
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2015
₺64,24
Tükendi

Bildiklerinizi unutmaya ve geçmişi "özgürce" yeniden düşünmeye hazır mısınız? Atatürk’ün "şaşırtan" tarih bilgisinin "sırrı" nedir? Atatürk, Türk Tarih Tezi’ni neden ve nasıl geliştirmiştir? Türk Tarih Tezi’nin "gizlenen" kaynakları nelerdir? Türk Tarih Tezi, "ırkçı mıdır?" "antidemokratik midir?" "bilim dışı mıdır?" Türk Tarih Tezi’yle Atatürk Milliyetçiliği arasında nasıl bir ilişki vardır? Orta Asya Türkleri gerçekten de "göçebe" ve "yağmacı" topluluklar mıdır? Türkler Anadolu’ya 1071’de mi gelmiştir? Hattiler, Hititler, Frigler, Hurriler ve Urartular, Türk müdür? Hakkâri Taşları’nın Sırrı Nedir? Tarih kitaplarında neden Turukku Devleti ve Turki Krallığı’ndan hiç söz edilmez? Sümerler Türk müdür? Bu tezin bilinmeyen kaynakları nelerdir? Antik kaynaklarda ve kutsal kitaplarda "Türk" adı geçer mi? Emperyalizm, ırkçılık ve Batı merkezli tarih arasında nasıl bir ilişki vardır? Atatürk, Batı merkezli tarihe neden ve nasıl başkaldırmıştır? Güneş Dil Teorisi’nin bilinmeyenleri nelerdir? Atatürk, "kafatası ölçümleri", "kan grubu" ve "parmak izi" tahlilleri yaptırmış mıdır? Mimar Sinan’ın mezarı neden açılmıştır? Türk Tarih Tezi, neden ve nasıl ortadan kaldırılmıştır? Ve daha pek çok sorunun cevabı Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi’nde... "Türk milleti! Sen Anadolu denilen yurda sonradan gelme değil, ilk yerleşip medeniyet kuranların çocuklarısın." -Mustafa Kemal Atatürk-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 671
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺267,12
Tükendi

Uygarlık Tarihinin "Saklanan" Gerçekleriyle Ve Atatürk'ün "Büyük Arayışıyla" Yüzleşmeye Hazır mısınız? 1936 Türkiye-Ankara: Atatürk, J.Churchward'ın 50 yıllık araştırmalarına dayanan "Kayıp Kıta Mu" kuramının izini sürmeye başladı. Churchward, Mayalar, Mısırlılar, Sümerler ve Uygur Türklerinin MÖ 12.000'lerde bir doğal afet sonunda Pasifik Okyanusu'nda sulara gömülen "Mu kıtasından" dünyaya yayıldıklarını iddia ediyordu. Atatürk, yaklaşık 3 yıl süren araştırmaları sonunda, ölmeden önce, Türklerin Orta Asya'dan önceki anavatanlarının Mu kıtası olabileceğini düşünmeye başlamıştı...

Atatürk'ün ölümünden sonra bu çalışmaları kamuoyundan saklandı! 1986 Japonya-Okinava: Yerel bir dalgıç Japonya'nın Okinava Adası yakınlarındaki Yonaguni'nin açıklarında hiç beklemediği bir görüntüyle karşılaştı. Suyun metrelerce altında, dipte, derinlere doğru alçalan basamaklarıyla garip bir antik kalıntı uzanıyordu önünde. Önce göz yanılması sandı, basamaklara yaklaşıp inceledi. Yapının çevresini dolaştıkça şaşkınlığı daha da artıyordu. Çok eski bir zamandan beri suyun altında yattığı belli olan bu basamaklı yapı düzenli kıvrımlara ve son derece hassas açılara sahip bir piramitti... Bilim dünyası şaşkındı... Yonaguni-Okinava kalıntıları günümüzden 10.000 yıl önce Pasifik'te sulara gömülmüş bir batık uygarlığa aitti...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 512
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2014
₺243,60
Tükendi

Bizans’ı Anlamak

Radi Dikici, Bizans üzerine yeni bilgilerin ışığında, bu zengin tarihsel dönemin önemli olaylarını, sosyal ilişkilerini ve saray hayatını ele aldığı yazılarını bu kitapta bir araya getiriyor.

Aynı zamanda bir rehber niteliğinde de olan Bizans’ı Anlamak, dönemin değer yargılarının yanı sıra Ortodoks Kilisesi’nin, dolayısıyla dini inançların, toplumu ve Bizans yönetimini ne kadar etkilediğini de tespit ediyor.

Seçilmiş bazı konu başlıkları:

• Çağa damgasını vuran uluslararası ilişkiler…
• İmparator ve imparatoriçelerin özel hayatları…
• İsa’nın çarmıha gerildiği haçın yeri…
• Üç Haçlı Seferi’nin hikayesi...
• Hazreti Muhammed’in dönemin hükümdarlarına gönderdiği üç mektup…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 216
En / Boy : 14,8 / 22,4
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2016
₺120,00
Tükendi

Ruled by thirteen different dynasties over the course of 1123 years, Byzantium was one of the longest-lasting empires in history.

The History of the Byzantine Empire, in addition to the never-ending power struggle and politics, also encompasses a detailed account of art, culture, architecture and daily life in Byzantium, informing the reader of the essential building blocks that contribute to an important civilization.

The History of The Byzantine Empire further offers insight into how the Byzantine social and legal structures have affected the succeeding Ottoman Empire and the Republic of Turkey. Here history is not just about the past, but also informs how this rich heritage influences the future generations.

- Radi Dikici

Born in Samsun, Dikici studied political sciences in Ankara. He is married and lives in Istanbul.

Dikici is an enthusiast of Byzantine history and he is the author of numerous books, reference or historical fiction, on this subject.


Basım Dili : İngilizce
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 560
En / Boy : 14,8 / 22,4
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2016
₺228,00
Tükendi

Almanların İslam alemi’ni ayaklandırma planı

Bu kitap 100 yıl önce 1. Dünya Savaşı’nda Almanların Osmanlı toprakları üzerinden yürüttüğü ‘Drang Nach Osten’ (Doğu’ya Hücum) politikasının ‘kan ve ateş’ dolu macerasına ışık tutuyor.

  • Alman Kayzeri 2. Wilhelm İngiltere’ye karşı ‘Vahşi İslam İhtilalleri’ başlatmak için nasıl emir verdi?
  • Kayzerin casusu ‘Abu Cihad’ (Max von Oppenheim) Osmanlı askerini ve Teşkilat-ı Mahsusa’yı savaşmak için hangi cephelere gönderdi?
  • Alman istihbaratı, Berlin’den Bağdat’a uzanan ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nde’ Ermeniler için neden ‘İç düşman’ dedi?
  • Ermeni Tehciri’ni, Osmanlı Genelkurmayı’nı yöneten hangi Alman subaylar Talat ve Enver Paşa’ya brifing vererek istedi?
  • 11 Eylül 2001’de El Kaide ABD’de İkiz Kuleleri vurunca kimler Alman Cihadı ve Oppenheim’ı suçladı?

Bu kitap 100 yıl sonra ilk kez belgeler ışığında Ermeni tehciri ve Almanya ilişkisini gözler önüne seriyor...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 189
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2015
₺70,00
Tükendi

“Tehcir” Olayları... Nedenleri... Sonuçları...

  • 1915 yılında, Osmanlı İmparatorluğu neden bir “Tehcir” (zorunlu göç) uygulaması yapmak zorunda kaldı?
  • Tehcir esnasında yaşanan olaylarda, her iki tarafın da yalnız kendi kayıplarının üzerinde hem de abartılı olarak durması, karşı tarafın kayıplarını görmemesiyle gerçeğe ne ölçüde ulaşılabilir?
  • Yoksa ortada, iki tarafın da yaşadığı bir “ortak acı” mı vardır?
  • Propaganda amacıyla yazılan Mavi Kitap, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü ve Naim Bey’in Anıları adlı kitapların savlarını yerle bir eden tespitler ve belgeler nelerdir?
  • Malta Yargılanması’nda ulaşılan sonuç ne anlama gelmektedir?
  • Ortada yetkili mahkemelerce alınmış bir “soykırım” kararı yokken, yabancı ülkelerin parlamentolarında alınan “sözde soykırım” kararlarının bir anlamı var mıdır?
  • “Sözde soykırım” iddialarının kabul ettirilmesine anayasasında yer veren ve komşu bir ülkenin topraklarında gözü olduğunu söylemekten çekinmeyen Ermenistan’a karşı Türkiye ne yapmalıdır?

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 14,5 / 22,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺102,00
Tükendi

Radi Dikici, Dört İstanbul’da şehirlerin kraliçesinin M.Ö 657 yılında Kral Byzas tarafından kurulmasıyla başlayan ve 1924’te Osmanlı hanedanının son bulmasına kadar uzanan yaklaşık 2600 yıllık öyküsünü anlatıyor.

Byzantion (Byzantium), Augusta Antonina, Konstantinople (Yeni Roma) ve Osmanlı’nın İstanbul’u adıyla kentin dört dönemini birçok bilinmeyen yönleriyle bir roman tadında sunuyor.

  • Kentin çağlar boyu sosyal yaşamın merkezi haline gelişi...
  • İlk üniversitenin kuruluşu...
  • Bugünkü hukuk düzeninin temellerinin oluşumu...
  • Hıristiyan inancının tespit edildiği İznik Konsili ve Akidesi...
  • İlk kez gün ışığına çıkan belgelerle 54 gün süren Fetih...
  • 471 yıllık birçok yönünü bilmediğimiz Osmanlı yönetimi...
  • Yepyeni harita, resim ve tablolarla İstanbul’un dört dönemi...

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 15 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2015
₺148,00
Tükendi

Büyük Türk’e elçi olmak kolay değildi. Dünyanın en önemli ticaret merkezi konumundaki İstanbul’da usta diplomat olmak yetmiyordu,
güçlü ve dayanıklı olmak da şarttı. Payitahtta onları, rakip ülkelerin elçileriyle entrika dolu, acımasız bir savaş bekliyordu.
Osmanlı yöneticilerin çok farklı diplomasi yöntemlerine de ayak uydurmak zorundalardı. Kaptanıderya Gazi Hasan Paşa’nın aslanı
dizlerinin dibine çöktüğünde sakin kalmayı başarmak; sadrazam Rüstem Paşa topatan kavunu eşliğinde tehdit dolu alışılmamış bir
haber gönderdiğinde, aynı yaratıcılıkta karşılık verebilmek gerekiyordu.Elçiler arasında, İstanbul elçiliğinden sonra Fransa dışişleri bakanlığı da yapan Vergennes gibi, hayallerindeki kadına Beyoğlu’nda rastlayarak aşkı ve mutluluğu İstanbul’da bulanlar da vardı, burada hayatını kaybedip bir daha ülkesine dönemeyenler de...

Güzin Özen Yılmaz bu kitapta, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda görev yapmış yabancı elçilerin, ilginç ve renkli
öykülerini gün ışığına kavuşturuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺96,00
Tükendi

 




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 408
En / Boy : 15,5 / 22,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2013
₺66,00
Tükendi

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, yeni Türkiye, Arap milliyetçiliği, Siyonizm ve günümüzü hazırlayan tarihsel süreç Bu kitap, üç liderin öncülüğüne odaklanarak bu tarihi dönüşümü inceliyor. Emir Faysal, bir Arap krallığı düşü kurmuştu ama Fransızlar buna engel oldu. Mustafa Kemal, Batılı güçlerin yayılmacı hırslarına başkaldırıp yeni bir Türk milliyetçiliği ortaya çıkardı ve yenik düşen imparatorluğun kalıntıları üzerine laik bir cumhuriyet kurdu. Rusya doğumlu Chaim Weizmann ise 1917’de Siyonistlerin çıkarına Balfour Deklarasyonu fırsatını kaçırmadı ve bunu uygulamak için Filistin üzerinde Britanya mandası kurulmasını sağladı. Bu girişimler, günümüzde tanık olduğumuz gelişmeler de dahil olmak üzere Ortadoğu’da yaşanacakların modelini hazırladı. Geniş araştırmalara dayanan bu kitap, bölgede Birinci Dünya Savaşı ardından oluşan ve günümüzü anlamak için göz ardı edilmemesi gereken siyasal dönüşümün öyküsüdür. T. G. Fraser, A. Mango ve R. McNamara, Ortadoğu’da süregelen çatışmaları tek bir görüş açısından sunmak yerine geniş bir perspektiften ele alarak çok yönlü tarihsel bir zeminde inceliyorlar.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 400
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2011
₺29,63
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 447
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2011
₺152,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 472
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺164,00
Tükendi

Abdülmecit, Osmanlı sultanları içinde yaşamı ve kaderiyle öne çıkan ilgi çekici bir padişah... Hıfzı Topuz bu romanda, 16 yaşında tahta çıkan, büyük aşklar ve acılar yaşayan, Mustafa Reşit Paşa’nın çabalarıyla Tanzimat’ı ilan eden, genç yaşta yaşama veda eden zarif ve duygusal bir padişahın hüzünlü öyküsünü anlatıyor. Debdebenin, saray çılgınlıklarının, savurganlığın alabildiğine yaşandığı bu çöküş döneminin serüven tadında gelişen olaylarını, Hıfzı Topuz’un güçlü kaleminden okuyacaksınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 205
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2013
₺90,00
Tükendi

Küreselleþme, Huntington, 11 Eylül, Etnikçi ve Mezhepçi Terör Kapanında Türkiye

Prof. Emre Kongar bu yapıtında küreselleşmeyi, küreselleşen terörü ve bu ikisinin hem dünyayı hem de Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini irdeliyor.

• Küreselleşme ulus-devletleri yok ediyor mu?
• Soğuk Savaş ile 11 Eylül terörünün ilişkileri nedir?
• Huntington’un savı doğru mu?
• İkinci Cumhuriyetçilerin temel yanılgısı nedir?
• Türkiye dünyadaki değişimlerden nasıl etkileniyor?

Genişletilmiş Baskı

11 Eylül’den 15 yıl sonra Türkiye, dışarıdan dinci-mezhepçi, içeriden etnikçi terör saldırılarıyla karşı karşıya.

• Bu noktaya nasıl gelindi?
• Nasıl kurtulunur?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2016
₺80,00
Tükendi

"Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri" serisinin sekizinci cildi olan elinizdeki eser, Sûriyye Kasideleri ve Târihleri’nden meydana gelmektedir. Devrin şâirlerinin yazdıkları Sûriyye Kasideleri ve Târihleri, ağırlıklı olarak padişah oğullarının yani şehzadelerin sünnet düğün ve şenliklerini; padişah kızlarının yani sultanların umumiyetle devrin paşalarından birisiyle evlenmeleri vesilesiyle yapılan düğün ve şenlikleri; padişah çocuklarının doğumları vesilesiyle yapılan vilâdet (doğum) şenliklerini konu edinmektedir. Bunun yanında bu tür manzumelerin devrin büyüklerinden birisinin (sadrâzam, şeyhülislam, paşa, vezir, vâli, şeyh, mahallî idareci, eşraf vb.), kendisinin veya çocuklarının evlenme düğünleri ya da çocuklarının sünnet düğünleri üzerine yazıldığı da görülmektedir. Osmanlı tarihi, edebiyatı ve kültürü açısından büyük ehemmiyet taşıyan bu manzumelerde tarihî kaynaklarda rastlanılmayan bazı bilgilere, tafsilâta yer verildiğini görmekteyiz. Elinizdeki eserde 15. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında yazılmış 115 şâire ait 221 manzume yer almaktadır. Bu manzumeler divanlar, mecmualar, edebiyat tarihleri, mesneviler ve bazı tarihî kaynaklar olmak üzere toplam 620 civarında eser taranarak tespit edilmiştir. Elinizdeki eserle beraber sekiz kitap olan ve altı cilt halinde basılan "Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri" serisi tamamlanmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 503
En / Boy : 16,5 / 24,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺287,20
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 120
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2011
₺45,00
Tükendi

Eski Yakındoğu dünyası, sadece en eski yerleşmelere tanıklık etmesiyle değil aynı zamanda sahip olduğu kültürel birikimiyle uygarlık tarihinin ilgi odağı olmuştur. Eski Yakındoğunun bir önceliği de oldukça erken bir tarihte yazıyla tanışmış olmasıdır. Uygarlığın gelişim evresinde ilk önemli adımlardan birisi olan yazı, bir taraftan ekonomik ilişkilerin düzenlenmesinde aracı olmuş, diğer taraftan siyasal ve sosyal yaşam ilişkilerinin kayıtlara geçirilmesini sağlamıştır. Eski Yakındoğu halkı, bununla da yetinmeyip sözlü bir geleneğin ardından derlediği düşünce ürünlerini kaydederek bunları yazılı metinler haline getirmiştir. İnsanlık tarihinin sahip olduğu en eski mitolojiler, destanlar, çeşitli öyküler, anekdotlar, fabllar. bilge sözler böyle ortaya çıkmıştır.

Edebi ürünlere ilk kez Mezopotamya'da Sümer'de rastlanmıştır. Ancak bu tür yapıtların gelişmesini sürdürerek Babil uygarlığının yaşandığı dönemde doruğa ulaştığı görülmektedir. Çoğu eski Mezopotamya geleneğine dayalı olan bu edebi örneklerin Babil dönemindeki yeni yorumları kimi zaman insanı oldukça şaşırtmaktadır. Öncellikle şiirlerde karşımıza çıkan ve yoğun duygulan dile getiren bazı dizeler buna örnek teşkil etmektedir. Kökeni Sümere dayanan bu edebi örneklerin bir kısmı öğretmenlerinden aldıkları talimatlar sonucunda tabletlerine kaydeden Babilli öğrenciler vasıtasıyla zamanımıza değin ulaşabilmiştir. Böylece bu çocuklar, bilim adına büyük bir teşekkürü hak etmektedirler...

Eski Yakındoğu dünyasının bir özelliği de farklı kültürlere hoş görüyle yaklaşmış olmasıdır. Örneğin büyük bir imparatorluk kurmayı başaran Persler, baskıcı bir politika izlememişler yerel dillerin ve kültürlerin varlıklarını sürdürmelerine izin vermişlerdir. Bu da bizde çağdaş dünyada bile hala pek çok konuda eski Yakındoğu'dan alınması gereken dersler olduğu düşüncesini uyandırmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 350
En / Boy : 13,5 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2015
₺112,00
Tükendi

Türkler Anadoluya yerleştikten sonra dilleri ve kabul ettikleri İslam diniyle Anadolu toplumuna Türk damgasını vurmuşlardır.Türkiyede toplumun sosyal yapısını temelini etnik bakımdan bütünüyle türk olan Oğuzlar oluşturmaktadır. Hazar coğrafyasından Moğol saldırıları nedeniyle Irak Suriye ve Anadolu topraklarına göç eden Oğuz boyları Anadolu'nun sosyal siyasi ve etnik yapısını değiştirmişlerdir. Selçuk İmparatorluğu xı. yy.dan 14. yy'a kadar sürmüş Selçuklular ile Anadolu tamamıyla türkleşmiştir.

Selçuklu idaresi altında bulunan topluluk esas nüfusu meydana getiren müslüman türklerle rum ve ermeniler ile çok az sayıda süryanilerden meydana gelen hıristiyanlardı. Bu imparatorluk dağıldıktan sonra türkiye tarihinde "beylikler devri" adıyla anılan devir başlamıştır. Beylikler dönemi 14. yy'ın başında 14. yy'ın başlarına kadar olan dönemi içine alır. Bu dönemde Anadoluda hüküm süren beyliklerin adedi 10'dan fazla idi. Bu beyliklerden bursa bölgesine yerleşmiş bulunan Osmanoğulları sonradan büyüyüp kuvvetlenmişler, büyük bir devlet kurarak tarihin en büyük imparatorluklarından birini meydana getirmişler ve tam 600 yıl saltanat sürmüşlerdir.Osmanlı İmparatorluğunun yıkılıp yerine 29 Ekim 1923'te kurulan türkiye cumhuriyetinin sosyal ve etnik yapısı büyük oranda türklerden meydana geliyordu. Cumhuriyet döneminde ülkedeki yabancı azınlıklar Osmanlı dönemindeki kadar çok değildi. Anadolu topraklarını yurt edinen Türkler, yüzyıllar boyunca dil, gelenek, görenek, giyim kuşam kültürlerini ve yaşam biçimlerini Orta Asya`dan getirdikleri biçimiyle korumaya özen göstermişlerdir. Avrupa ülkeleriyle ve komşu ülkelerle ilişkilerin artması kültür, yaşam biçimi ve giyim kuşamda değişimlere yol açmış, özellikle Tanzimatla başlayan bu etki Cumhuriyetle kendini daha fazla göstermeye başlamıştır. Günümüzde ise geleneksel giyim biçimleri yalnız kırsal kesimde ve köylerde varlığını sürdürmektedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 454
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺112,00
Tükendi

İkinci Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939 yılında Almanya`nın Polonya`yı işgal etmesiyle başlayan ve 1945 yılı sonlarına kadar devam eden bir savaştır. Türkiye savaşın başladığı günden itibaren kendini bu savaşın dışında tutmayı başarmıştır. Özellikle başkent ilan edildikten sonra Türkiye`nin en pahalı şehri konumuna gelen Ankara`da halkın günlük yaşamı savaşla birlikte değişmeye başlamıştır. Savaşın başlaması ilk olarak gıda fiyatlarına yansımış ve fiyatlar hızla artmıştır. Gıda fiyatlarında görülen zamlar daha sonra giyecek, eşya, mesken ve yakacak fiyatlarında da kendini göstermiştir. Bu zamların memur maaşlarına yansıtılamaması, özellikle %80'ini memurların oluşturduğu Ankara halkının günden güne fakirleşmesine neden olmuştur. Bir taraftan yiyeceğini zor temin eden halk, diğer taraftan üzerine giyecek kıyafeti de bulamamıştır. İkinci Dünya Savaşı'nıın başlamasıyla beraber had safhaya ulaşan mesken sorunu, gazetelerdeki kiralık ev ilanları yerini kiralık oda ilanlarına bırakmıştır. Bütçelerine uygun kiralık ev bulamayan memurlar, kiralık oda bile tutamamışlardır. Ankara'da bulunan orta sınıf oteller Ankara'nın memur halkına hizmet etmiştir. İkinci Dünya Savaşı beraberinde eğitim ve Sağlık problemlerini de getirmiştir. Yeterli sayıda okul yaptırılamadığı gibi öğrenci ve öğretmen açığı da artmıştır. Erkek öğretmenlerin askere alınması, yeni atamaların yapılamaması, ek masraftan kurtulmak veya çalıştırılmak amacıyla çocukların okullardan alınması bu açıkların doğmasının başlıca nedenleri olmuştur. Salgın hastalıkların arttığı İkinci Dünya Savaşı yıllarında, sağlık problemleri yaşamamak için gerek Ankara Belediyesi ve Ankara Valiliği, gerekse halk önlemlerini baştan alma yoluna gitmişlerdir. Alınan bu önlemlerle, salgın hastalıklara yakalanarak ölenlerin sayısının diğer illere oranla fazla olması engellenmiştir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 229
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺9,38
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 93
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2012
₺40,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 496
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2011
₺13,89
Tükendi

Uçurumun kıyısında yaşanan hayatlar. Beliren ve sonra aniden kaybolan hayaller, yitirilen gelecek. Kararsızlık, kaygı, belirsizlik, kandine güvensizlik, sığınma isteği ve sevgi arayışı, uçurumun kıyısında duyulan özlemlerin acı karmaşası. Hangisi yanımızda. Hangisi uzak. Ben kimim, sen kimsin? Umut ne kadar yakın ya da ne kadar uzak. Çekilen bunca acı, bunca ızdırap niye? Peki, suçlu kim? İşte bu kitap aranan pek çok soru işaretine roman tekniğiyle cevap veriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 255
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2010
₺64,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 182
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2009
₺3,00
Tükendi

İlkçağ, insanlık tarihinin önemli bir kesitini oluşturur. Günümüzün pek çok kurumunun temeli bu dönemde atılır. Köy yerleşmelerinden, kent yaşamına geçiş, devletin ortaya çıkışı, yönetim yapısının biçimlenmesi, ilkçağ adı verilen bu zaman sürecinde serpilip gelişir. Siyasal gelişmelerin, yanı sıra toplumsal düzenin gerekli kıldığı yaşam tarzı, sosyal ilişkiler daha sonraki dönemler için örnek teşkil etmektedir. Bunlardan birisi, aile kavramının, ortaya çıkışıdır. Sınırlı da olsa günümüze kadar ulaşan belgeler vasıtasıyla aile kurumunun oluşumu, anne, baba ve kardeşler arasındaki ilişkiyi tespit etmek mümkün olmaktadır. Öte yandan, anlaşıldığına göre, günümüzde olduğu gibi bu devirlerde de ebeveynler çocuklarına bir gelecek sağlama çabası içerisindeydiler. Elimize ulaşan bir metinden öğrendiğimize göre, ilkçağın en eski uygarlığına sahne olan Mısır’da, bir baba, çocuğunun, okula gidip eğitim görmesi için yoğun uğraş vermektedir. İlkçağın, uygar toplumlarının, aynı zamanda,çocuk sahibi olmayan aileleri de düşünüp onlar için bazı çözüm yollan bulmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bu gelişmeler sonucunda, en eski devirlerden başlayarak evlâtlık edinme kurumu ortaya çıkmış ve çocuk özlemi çeken ailelerin, evlât edinmeleri, sağlanmıştır. Bu arada, geçmişte gezinip, yaşanmış olayları gözden geçirmek bizlere bir bakıma içinde bulunduğumuz toplumumuzu yeniden değerlendirme fırsatı verecektir. Bu sayede, evlâtlıklarına da kendi öz çocuklarına olduğu gibi sevecen davranıp, özen gösteren bu toplumların belki de bizlere vermek istedikleri dersler olduğunu görebileceğiz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 169
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2010
₺30,00
Tükendi
Türkiye 1963 Ankara Antlaşması ile "Ortak Üye" olarak bu yola girmiş, sırasıyla 1987 başvurusuyla "Tam Üyeliği Talep Eden Ülke", 1996 Gümrük Birliği ile "AB ile Cümrük Birliği içinde ancak Tam Üye olmayan ülke", 1997 Lüksemburg Zirvesi ile "Adaylığa Ehil Ülke", 1999 Helsinki Zirvesi ile "Aday Ülke ancak üyelik müzakereleri açılması kararlaştırılmamış ülke", 2001 Laeken Zirvesi ile "Üyelik mütarekelerinin başlama perspektifi yakınlaşmış ülke, 2002 Kopenhag Zirvesi ile "Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verilmesi durumunda, katılım müzakerelerinin gecikmeksizin başlatılacağı ülke", 2004 Brüksel Zirvesi’nde "3 Ekim 2005 itibariyle Tam Üyelik müzakerelerine başlanmasına karar verilen ülke" ve bu tarihten itibaren de "Tam Üyelik sürecinde bulunan ülke" gibi sıfatlar kazanmış, her aşama AB tarafından büyük ve önemli ilerlemeler olarak sunulurken, bu kadar çok aşama karşılığında her defasında büyük ödünlere ve değişik düzenlemeler yapmaya zorlanmıştır. Bu yapılırken de ilişkilerin geçmişini özetlerken değindiğimiz gibi Tam Üyelik giderek uzaklaşan bir hedef, geçilmesi gereken yol da gittikçe çetinleşen, zorlaşan bir yol haline getirilmiştir. Dolayısıyla hukuken Türkiye ancak çok yakın bir zamandan beri AB üyeliğinin en son aşamasına gelmiştir. Bu aşama ise 2006 yılı sonuna kadar Kıbrıs Rum Kesimi’ne liman ve havaalanlarını ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne izolasyonların kaldırılması karşılığı olanak tanıma kararlılığı yüzünden "müzakereleri fiilen askıya alınmış ülke" pozisyonunu da içermektedir. İşte bu kitap diğer aday ülkelerin karşılaşmadığı çifte standart ve haksızlıklarla dolu sürece yönelik eleştirileri ilk kez kapsamlı bir şekilde sunmaktadır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 312
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2008
₺9,00
Tükendi

1990’lar Türkiye tarihi açısından da önemli bir referans noktası. Bugünlerin şiddet ortamında ise neredeyse temel referans noktası: “90’lara mı dönüyoruz?” sorusu şimdilerde en çok sorulan sorulardan biri. Öyle ki, 1970’leri bile toplumsal ve siyasal şiddet bakımından temel referans olmaktan çıkarmış durumda. Artık şiddet, özellikle de devlet şiddeti denince ilk akla gelen 1990’lar.

Elbette herkesin zihninde tek bir 90’lar yok; farklı çevrelerde farklı farklı anlamlar kazanıyor bu on yıl. Ana akım medyada toplumsal şiddete, devlet dilinde “terör” yıllarına, Kürtlerin hafızalarında baskı ve zulmün doruk noktasına, zorunlu göç, işkence ve gözaltında kayıplara, insanlık dışı bir şiddet ortamına referans oluşturuyor.

İslamcı hareketin yükselişiyle görünür olan “İrtica”-Laiklik gerilimi ile merkez sağ partiler arasındaki çekişmeler; Aleviler, azınlıklar ve Ortadoğu’nun ahvali 90’ları belirgin kılan çizgiler/unsurlar olarak kitapta derinlemesine inceleniyor.

1990’lara hem devlet şiddeti hem de kitle seferberlikleri (mobilizasyonlar) açısından bakan elinizdeki kitap; bir yanda devlet şiddetinin bin bir yüzünü ortaya koyarken, diğer yanda kitlelerin baskıya karşı direnmek ve siyasal karar alma süreçlerine etki etmek için kullandığı eylem repertuarlarına dikkat çekiyor.
Katkıda Bulunanlar: Adnan Çelik, Demet Lüküslü, Engin Sustam, H. Bahadır Türk, Hamit Bozarslan, Mehmet Ertan, Mehmet Nuri Gültekin, Menderes Çınar, Özgür Sevgi Göral, Zeynep Gönen


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 372
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2016
₺110,00
Tükendi

Kapitalizmin egemenliğinin tüm dünyada ciddi biçimde tartışma konusu olduğu, alternatif yolların hayalden ibaret olmayıp gerçek bir ihtimal olarak belirdiği bir çağda Rodney, Afrika’nın gelişmesine giden yolun, Afrika’nın geri bıraktırılmasının birinci sorumlusu olarak tanımladığı uluslararası kapitalist sistemden radikal bir kopuşu gerektirdiğinde ısrar ediyor.

Avrupa Afrika'yı Nasıl Geri Bıraktı, daha önce hiç görülmemiş biçimde Afrika tarihini dünya ölçeğinde değerlendirilen azgelişmişlik teorisiyle, entelektüel bir tutku ve politik sorumlulukla bir arada ele alan klasik bir eserdir. Büyük aktivist-aydın Walter Rodney üniversitelerde olduğu kadar toplumsal hareketler içinde de büyük yankı uyandıran bu kitabında, "Egemenler ve onların akademi dünyasındaki sözcülerince belirlenen ’standartları’ tatmin etmekten çok, sömürünün doğasını daha fazla araştırmak isteyen Afrikalılara ulaşmayı" deniyor.

"Walter Rodney'in bu ufuk açıcı ve devrimci kitabı, dünyanın dört bir yanında radikal düşünürlerin yetişmesini sağladı ve günümüzün askerileşmiş küreselleşmesi ve Afrika'ya dönük yüksek teknolojili şirket müdahalelerinin tahrip edici bağlantısını keşfetmek açısından bir tür kehanet metni haline geldi."

Amina Mama, California Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Programı Direktörü "Afrika tarihinde, ayağı Afrika topraklarına basan düşünce açısından bir kilometre taşı."

- Samir Amin, Dakar Üçüncü Dünya Forumu Direktörü


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 438
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2015
₺215,60
Tükendi

Beyazıt Meydanı’nda on dokuz arkadaşıyla birlikte idam edilen Paramaz’ın ve Osmanlı-Ermeni devrimci hareketinin mücadelesini irdeleyen elinizdeki kitap, resmi ideolojinin ve kendisini bu ideolojinin tesiriden kurtaramamış sosyalist hareketin örttüğü bir tarihe ışık tutuyor.

Kadir Akın, bu ilk kaynak niteliğindeki çalışmasında Paramaz ve arkadaşlarını anlatmakla yetinmiyor, onların mücadelesinin daha iyi kavranabilmesi için o dönemin siyasi koşullarını ve Ermenilere uygulanan soykırımı, detaylı araştırmaların ürünü olan eserlerden yararlanarak yeniden inceliyor. Türkçe kaynakların yanı sıra, sadece bu çalışma için Ermenice asıllarının ilgili bölümlerinden yapılmış çevirileri de içermesi kitabın kaynak değerini yükseltiyor.

Okur, kitapta Paramaz ve yoldaşlarının serüvenini izlerken, milliyetçi diye anlatılan Ermeni devrimcilerinin aslında Türk devrimcileriyle birlikte mücadele etme çabasında olan enternas-yonalistler olduğunu görecek. Kadir Akın da bu serüveni Ermeni devrimcilerinin tarihi olarak değil, müşterek mücadele tarihimizin bir parçası olarak sunuyor, Paramazları “ötekilerin” değil, bizim kahramanlarımız, bizim devrimcilerimiz olarak sahipleniyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2016
₺110,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 298
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2013
₺127,60
Tükendi

Bir dönemin Osmanlı tebası Kürtlerin, bir kısım değişikle beraber, aşağı yukarı 1925’ten beridir tecrübe ettikleri mezkur statükonun iki büyük kurucu aktörü oldu: İngiltere ve Türkiye. Bu kitaptaki belgeler, İngiltere’nin Kürdistan siyasetinin nasıl adım adım ve önemli değişikliklerden geçerek şekillendiğini gösteriyor. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk, Kürdistan siyasetini "dediğim dedik, çaldığım düdük" prensibinden çok uzakta, epey pragmatik, zaman zaman çaresizlik içinde ve çok da dünyevi bir akılla, adım adım inşa etmiş görünüyor. İngiliz Belgeleri, İngiltere’nin Kürdistan siyasetine ışık tutmakla kalmıyor; pek çok önemli meseleye dair kıymetli bilgiler sunuyor. Belgeler, savaşın ardından Osmanlı elitinin farklı kesimlerinin Kürdistan siyasetine, Kürt elitinin tasavvurlarına, bugünkü Türkiye ve bugünkü Irak Kürtleri arasında savaşın ardından gelişen farklılaşmalara, 1925 Şeyh Sait Ayaklanması’nın ardında İngilizlerin olup olmadığına, Cumhuriyet elinin Kürt meselesi siyasetine ilişkin epey bir bilgi sağlıyor. Sor P. Loraine’den Konsolos Gilliat-Smith’e. 7 Ekim 1925, Tahran Efendim, Şeyh Said’in oğlu Ali Rıza’nın size yaptığı ricayı bildiren 23 Ağustos tarih ve 33 sayılı telgrafınıza ilişkin olarak; eğer Ali Rıza meseleyi size yeniden açarsa; kendisine, Majestelerinin hükümetinin kendisinin açıklamayı istediği durumdan haberdar olduğunu ve dolayısıyla İngiltere’ye ziyaretinin hiçbir yararlı amaca hizmet etmeyeceğini söylemelisiniz. Özerk veya bağımsız bir Kürdistan devletinin oluşması sorumluluğunu desteklemenin veya kabul etmenin, Majestelerinin hükümetinin siyasetinde hiçbir yeri olmadığının şüphesiz farkındasınızdır. -Percy Loraine-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 311
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2012
₺62,40
Tükendi
Hattın Dört Yanında Cemilpaşazadeler, hatlara ve hayatlara dair bir hikayedir. Yaklaşık iki yüz yıla yayılan büyük acıların ve bir o kadar da büyük umutların izini sürme, yıkılan ve yeniden kurulan dünyaların tanıklığını yapma çabasıdır. Bu çalışma, Cemil Paşa’dan başlayarak ailenin yüzyıllara dayanan ve birkaç ülkeye dağılan mensuplarının serancamıdır. Cemiloğulları’nın, topraklarından koparılarak Lüleburgaz’a, Ordu’ya, Denizli’ye, Suriye’ye savrulan yaşamlarının, kimliklerini koruma savaşlarının, geri dönüşlerinin ve yeniden sürgün edilişlerinin hikayesidir. Kitap aynı zamanda Kürtlerin son iki yüz yılda yaşadıklarının bir dökümünü de vermektedir. Kürdistan Emirliklerinden Osmanlı Devleti’nin merkezileşme sürecine, Birinci Dünya Savaşı’ndan Mütareke’ye, Ermeni Tehciri/Katliamı’ndan Şeyh Said İsyan’ına, Suriye’deki Hoybun örgütünden Mahabad Cumhuriyeti’ne, 1936 sürgününden günümüze dek yaşanan olaylara ışık tutmaktadır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 488
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺158,40
Tükendi
Bu kitap, kuzey yarımkürede doğanın uyanışı ve baharın gelişi olarak kutlanan, Anadolu, Ortadoğu ve Asya halklarınca Nevruz, Newroz, Nooruz, Nowruz, Navrız ve benzeri pek çok farklı biçimde isimlendirilen bahar bayramının Türkiye’deki rekabet halindeki kutlanış biçimlerini ele almaktadır. Çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin tekçi ve Türklük merkezli siyasal-kültürel varlık çerçevesi içinde inşa edilmiş olan resmi politikaları karşısında, Newroz kutlamalarının Kürt kimlik ve siyasetinin bir kolektif ifade biçimi olarak ortaya çıkması ve bu bilincin örgütlü çabalarla tutundurulması süreci üzerinde durulmakta, devamında Newroz’un Türkiyeli Kürtler arasında benimsenmesi karşısında resmi söylemin evrimi incelenmekte ve Nevruz kutlamalarının kamu kurum ve kuruluşları eliyle desteklenip yaygınlaştırılması gözler önüne serilmektedir. Özellikle 1990’lardan itibaren keskinleşen Nevruz ve Newroz kutlamaları arasındaki rekabetin tarihsel ve siyasal bağlamına mercek tutan kitap, geleneksel kültür alanının nasıl siyasal alana paralel bir mücadelenin odağı ve nesnesi olduğunu ele alırken, bu rekabetin bir barış imkanı içerip içermediğini tartışmaktadır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 303
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺88,00
Tükendi

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunu inceleyen tarih yazımı yakın zamanlara kadar iki temel soru etrafında yoğunlaşıyordu. Bunlardan ilki Osmanlı teritoryal genişlemesinin ardından yatan itici gücün gaza mı, yoksa yağma mı olduğuydu. İkincisi soru ise Osmanlı’nın Bizans-Hıristiyan ya da Türk-İslam uygarlıklarından hangisinin izleyicisi olduğuna yanıt arıyordu. İlk soru etrafında süren tartışmaya idealist ve materyalist tarih felsefelerinin mücadelesi damga vururken, ikinci sorunun odaklandığı tartışma Avrupa-merkezcilik ile milliyetçiliğin çarpışma alanı olarak karşımıza çıkıyordu.

Barış Ünlü, bu iki tartışmanın ötesine geçerek Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş problemi üzerine yeni bir yaklaşım öneriyor. Yazarın benimsediği dünya-merkezci yaklaşım zaman ve mekân açısından alışık olduğumuz ölçekleri değiştirmekte, büyütmekte ve çoğaltmaktadır. Barış Ünlü böylece, farklı zaman ve mekan karşılaşmalarının, dünya tarihinin yenilenen ve yinelenen tarihsel örüntülerinin ve kültürlerarası etkileşimlerinin bir ürünü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş tarihini yeniden yazmaktadır.

Elinizdeki kitap Osmanlı’nın dünya-tarihinin derinliklerine uzanan soykütüğünün izini süren bir tarihsel sosyoloji ve sentez denemesidir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 238
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺79,20
Tükendi

Yakın tarihle ilgili önemli bir kaynak daha günışığına çıkıyor. Elimizdeki kitap, Umumi Müfettişler’in 1936 yılı sonunda gerçekleştirdikleri toplantının tutanaklarından oluşmaktadır. Toplantı tutanakları, bize tam olarak 1936 yılı sonundaki Türkiye fotoğrafını sunmaktadır. Taşranın özel bir röntgeni gibidir; özellikle taşranın içinde bulunduğu durum açıkça gözler önüne serilmektedir. Metin arasına sıkışmış görünen bilgiler, geçmişimizin yeniden inşasında hayli yararlı olabilir. İktidarın gözüyle özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinin ve bu arada Kürt meselesinin nasıl görüldüğü, nasıl algılandığı, nasıl analiz edildiği, nelerin sorun olarak ortaya konulduğu, sorunların çözüm yöntemlerinin neler olduğu konularında bizzat iktidarın üslûbunu ve yaklaşımını ortaya koymak ve anlamak bakımından elimizdeki metin çok önemlidir. Kürt meselesinin gündemin baş sırasında bulunduğu bir anda, konunun tarihsel derinliğini hatırlatmasının yanı sıra, "milletin devlete kalben bağlanması" sorununun hâlihazırda devam ettiğini de göstermektedir."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺78,00
Tükendi

Çok Satanlar Listesi’nin 1 numarası, satış rekortmeni Zelot Türkçede!

Hıristiyan Dünyasında Tartışma Yaratan Kitap.

İsa kim? Tanrı’nın Oğlu ya da Tanrı mı, yoksa Roma İmparatorluğu’na başkaldıran bir direnişçi mi? Barışçı bir maneviyat öğreticisi mi, politik bir devrimci mi? Bunca yıl İsa hakkındaki gerçek gizlendi mi?

İran asıllı ABD’li ilahiyat profesörü ve yazar Reza Aslan, Nasıralı İsa’nın hayatını ve o dönemi anlattığı Zelot’la, Hıristiyan dünyasında büyük tartışmalara yol açtı. Aslan, tutucu Hıristiyan kesimin şiddetli tepkisiyle karşılaştı.

2000 yıl önce, gezgin bir Yahudi vaiz ve şifacı, takipçileriyle birlikte Tanrı’nın Krallığı’nı kurmak için Celile topraklarında dolaştı. Başlattığı devrimci hareket, kurulu düzene karşı öylesine büyük bir tehditti ki; yakalanmasına, işkence görmesine ve bir devlet suçlusu olarak idam edilmesine yol açtı.

Utanç verici ölümünden on yıllar sonra, takipçileri ona ‘Tanrı’ diyeceklerdi. Peki o gerçekten Tanrı mıydı?

Zelot, Nasıralı İsa’nın hayatı ve misyonuyla ilgili; radikal ve dönüştürücü yapısını doğrulamakla birlikte şu ana kadar anlatılagelen hikâyelere yeni bir bakış açısı getiriyor ve ezberleri bozuyor. Sorgulatan ve akıcı anlatımıyla bir roman tadında olan Zelot, özenle yazılmış bir biyografi. Tarihin en etkin karakterlerinden birinin portresi; aynı zamanda bir dönemin ve bir dinin doğuşunun anlatıldığı bir inceleme.

“Sürükleyici... Aslan Kutsal Kitap’la bilimi sentezleyerek özgün bir hikâye yaratıyor”

- The New Yorker

“Duru ve zekice yazılmış, sürükleyici bir kitap.”

- Los Angeles Times

“Büyüleyici ve ikna edici… Aslan, İsa’ya, modern Hıristiyanlık’ta tasvir edildiği şekliyle; barışsever, ‘yüzünün diğer tarafını çeviren’, Tanrı’nın gerçek oğlu olarak saygı duyan birisine olabildiğince yaklaşmış… Her ne kadar bu imajı yerle bir etse de.”

- The Seattle Times


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 372
En / Boy : 16 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2014
₺66,00
Tükendi
Osmanoğlu Hanedanı, altı asır boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na hâkimiydiler. Üç kıtaya yayılan muazzam bir imparatorluk yarattılar. Dünyanın merkezini, İstanbul’u fethedip kendilerine başkent yaptılar. Küçük bir beyliği dünyanın hâkimi kıldılar. Ordularının başında Viyana önlerine kadar uzandılar. Peki dünyaya yön veren, üç kıtaya hâkim bu muazzam imparatorluğun sahibi Osmanoğlu Hanedanı, bir aile olarak kendileri için ne yaptılar? Nasıl mülk edindiler, hayatlarını, geçimlerini nasıl sağladılar? İşte bu çalışma, bütün bu görkemin ve ihtişamın içerisinde hanedana, Osmanoğlu Ailesi’ne odaklanarak onların günlük yaşamlarından edindikleri mülklere, ihtiyaçlarından harcamalarına kadar birçok noktayı aydınlatıyor. Özellikle, mülk edinme konusunda kendinden önceki padişahlardan çok farklı bir yol izleyen ve Musul’daki petrol yataklarından Rumeli’deki çiftliklere kadar -üç kıtaya yayılan imparatorluğun hemen her köşesinde- muazzam bir servet yaratan II. Abdülhamid’in şahsi serveti mercek altına alınıyor. Bugün hâlâ tartışmaları devam eden ve Cumhuriyet devrinde hanedan mallarının başına gelen hadiseler, tüm bu hadiselere şahit olup Osmanoğlu Ailesi’nin davalarını takip eden birinci ağızdan, Maliye Bakanlığı Hukuk Müşaviri olan Vasfi Şensözen’in kaleminden -çok önemli bilgi ve belgelerle- okuyuculara ulaşıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 186
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2013
₺128,50
Tükendi

Dante ve büyük eseri için, yüzyıllar boyunca sayısız kitap ve makale yazılmış, ancak içlerinden biri, yarattığı şaşkınlık ve hatta öfke dalgasıyla, hepsini geride bırakmıştır: Miguel Asin Palacios’un La Escatologia Musulmana en la Divina Comedia’sı ya da Türkçe çevirisinin başlığıyla: Dante ve İslam. Yalnızca İtalyan edebiyatının değil, bütün bir Batı edebiyatının da başyapıtlarından biri olan İlahi Komedya ile, Mirac kıssası ve İbn Arabi’nin eserleri arasındaki çarpıcı benzerlik, Palaicos’a göre Dante’nin İslam kaynaklarından esinlendiği ve beslendiği anlamına geliyordu. Bu cüretkâr tez, Batı dünyasında ve özellikle Dante araştırmacıları arasında büyük bir sarsıntıya yol açtı ve çürütülmesi için sayısız çalışma yapıldı; ancak tartışmalar asla son bulmadı. Karşılaştırmalı edebiyat çalışmalarının daha da olgunlaştığı günümüzdeyse, ibre Palacios’un tezinin doğruluğundan yana... Edebiyat tarihinin en ilginç tartışmalarından birini yaratan bu önemli çalışma nihayet Türkçede! "Dante’nin yazdıklarında keşfetmiş olduğumuz, İslami kültüre yakınlık ifade eden sayısız belirti, Dante’nin zihninin İslami modellerin etkisine kapalı olmadığını, aksine onları özümsemeye yatkın olduğunu kanıtlamaktadır... Modelle kopya arasındaki benzerliğe işaret eden olguları, modelin kopyadan önce var olduğunu ve ikisi arasında bir iletişimin varlığını kanıtladığımıza göre, taklidin gerçekten vuku bulduğu yönündeki tezimize ciddi bir itiraz yöneltilemez... Bundan böyle, İslami literatürün, Dante’nin şiirinin görkemli müjdecileri arasında hak ettiği onurlu yeri yadsımak da mümkün değildir."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 395
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2010
₺54,00
< 1 ... 8 9 10 11 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı