Büyük felsefi kuramlar, genellikle günlük şeyleri izlemekle başladı. Manfred Geier, somut nesnelerin büyük fikirleri nasıl ateşlediğini ve büyük filozofların bu ateşin ortasında kalışını anlatıyor. Bu kitap, hem modern düşünce tarihi geleneklerine özgün bir giriş, hem de tüm felsefenin şaşkınlık duygusuyla başlamış olduğunun bir kanıtı!
Bu kitapta yazarın son yıllarda Baykuş Felsefe Yazıları Dergisi, Yeditepe Felsefe, Evrensel Kültür dergilerinde yayımlanmış yazıları ile sempozyumlarda, kongrelerde sunmuş olduğu bildiriler, vermiş olduğu konferansların metinleri, birkaç bağımsız yazısı ve bir ansiklopedide yayımlanmış olan filozof portreleri yer almaktadır. Kitap, yazarın Kavramlar ve Tarihleri adıyla yayımlanmakta olan kitap dizisinin üçüncüsü olarak sunuluyor.
Felsefenin Kısa Tarihi Almanya’nın en ünlü ve saygın düşünürlerinden biri tarafından kaleme alınmıştır. Otfried Höffe açık ve herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek bir biçimde felsefenin antik Yunan’dan başlayarak günümüze kadar aldığı yolu bizlere aktarmaktadır. Felsefenin bitmez tükenmez zenginliğinden en önemli konuları, kişileri, ekolleri ve yapıtları seçip çıkartmak suretiyle felsefi düşüncenin gelişimini canlı bir biçimde anlatmaktadır. Kitap aynı zamanda felsefeye giriş niteliğinde olup büyük düşünürlerin rehberliğinde okurların kendi kendilerine felsefe yapmayı öğrenmelerine yardımcı olacaktır.
"Yedi bölümlük bu büyük deneme, pek çok bakımdan alışılmadık, hatta benzersiz bir kitaptır. Bu kadar genç bir yazarın, tabu olmuş, neredeyse peygamber sayılmış ve bazı çevrelerce etrafına bir esrar perdesi çekilmiş bir adamı, hakkında söz etmemeye sanki yemin etmiş bir küçük sırdaşlar grubu dışında kişiliği bilinmeyen bir adamı, böylesine teşrih masasına yatırdığı bir başka örnek yoktur. Hühnerfeld, büyük bir açıklık ve açık sözlülükle, filozofun kendi ‘varolana atılmışlığı’nı, yani kişiliğini, sıkı bir şekilde gizli tutulmuş olan biyografisini deşerek sergiliyor. Kitap kutsal olana saygısızlık etkisi bırakıyor ve 1930’lu yılların Heidegger’ini gözümüzün önünde bir skandal figür haline getiriyor. Yazar fırsat buldukça büyük adlara saldıran şöhret düşkünü düzeysizler gibi yapmıyor bunu asla. Keyfi ve öznel davranmıyor. Heidegger’in felsefesi ve kişiliği hakkında sahip olduğu temelli bilgilere dayanarak, Karaorman’ın efsanevi adamına duyulan saygının kaybolmasına yol açıyor. Benzersiz olan bir başka yön, yazarın bu işe, popülist niyetlerden arınmış bir şekilde, hiçbir desteği olmaksızın, Heidegger’in sekter yandaşları karşısına tek başına çıkma cesaretini göstererek girişmiş olmasıdır. Üstelik Hühnerfeld, zamanımızın bu karanlık filozofunu açık bir dille, filozofa nispet yaparcasına rahat okunan satırlarla yorumlama başarısını gösteriyor."
İlkin kavramına açıklık getirmek, çağdaş felsefe derken ne anlaşılabileceğini belirtmek istiyorum. Gerçi sözcüğü sözcüğü ile eşanlamlı. Batı dünyası felsefe geleneğinde Descartes´ la başlayıp Hegel sonuna dek süren tarih kesitine denmektedir.
Yaşamış en büyük filozoflardan biri olarak görülen Voltaire’in fikirleri bugün bile o kadar günceldir ki, yazdıklarının hiçbirinde modası geçmiş ya da tanınmadık bir şeye rastlanmaz. Akla gelen her türlü yazın biçimini kullanarak üretkenliğinin doruğuna ulaşan Voltaire, dönemindeki sansür yasalarına rağmen toplumsal devrimin tok sözlü savunucularından biriydi. Yazılarında hoşgörüsüzlüğü, dini dogmayı ve yaşadığı dönemin güç sahibi kurumlarını sürekli eleştirmişti. Voltaire’in Felsefe Sözlüğü ilk olarak 1764 yılında basıldı. Aydınlanma çağının en önemli yapıtlarından biri olarak görülen Felsefe Sözlüğü, alfabetik sıraya göre düzenlenen bir dizi kısa ve radikal makalenin kullanılmasıyla oluşturulmuş, bir "cep sözlüğü" şeklinde hazırlanarak halkın bütün kesimlerine ulaşması amaçlanmıştı. Resmi ve dini yetkililer tarafından sürekli kınanan, çeşitli ülkelerde toplatılarak yakılan bu eserde, 18. yüzyıl Fransız düşüncesine egemen olan toplumsal ve dini fikirler zeki ve iğneleyici bir dille irdelenirken, Voltaire’in sağduyu ve adaleti ihtiraslı bir şekilde savunması ön saflara çıkıyor. Voltaire’in Felsefe Sözlüğü’nde değindiği konular genellikle hayatı boyunca tanık olduğu adaletsizliklerin toplamıydı. Dini fanatiklik yüzünden masum insanların karşılaştığı adaletsiz davranışlara ve baskılara tanık olmak, yaşadığı dönemdeki bütün tehlikelere rağmen Voltaire’in böyle bir eseri ortaya çıkarma konusundaki azmini ateşlemişti. Esprili, dürüst, eleştirici ve çağdaş bakış açısına sahip bir filozof olarak tanımlanan Voltaire’in bütün özellikleri bu mükemmel yapıtta karşımıza çıkar. Voltaire’in Katolik Kilisesi’nin adaletsizlikleri, hoşgörüsüzlük, fanatiklik gibi konulara karşı duruşuyla, yaratancılık, hoşgörü, basın özgürlüğü gibi konuları savunuşu bu eserin konuları arasındadır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.