666 sayısı yok oluşa doğru durmaksızın dönen girdabın onu arayanlar için suyun üzerine yansıyan görüntüsü ve ‘Kendini bil’ cümlesiyle çıktığın uzun yolculuğun ilk kısmının sonlandığı yeniden doğuş yeridir. Burada, ya tıpkı Kaptan Nemo gibi bir hiç kimse olarak sonsuza kadar girdabın derinliklerine gömülecek ya da Yunus’unbalığın karnından çıkışı gibi seni hapseden karanlığın pençesinden kurtularak yoluna devam edeceksin.
Emir Doğu’nun bilinmeyene uzanan yolculuğu...
"Tufan’dan sonra bilgi yok olmanın eşiğine geldi ve M. Ö. 10.950 yılında yenidünya çağı başladı. Bu dönem astrolojik olarak aslan burcuna denk gelir. Bu sebeple aslan sembolü kayıp bilginin koruyucuları için önemlidir ve ilahî iradeyi temsil eder. Mısır, Maya, Mitha ve diğer medeniyetlerde, tarihe yön vermiş eski kültürlerde aslan, her zaman güneş sembolüyle birliktedir ve çevresi de yıldızlarla döşenmiştir. Güneş, yaratılışa uzanan yolu anlatır; yani güç ve bilgi dünya üzerinden değildir, göklerden gelmektedir. Sfenks bu geçişin en güçlü sembolüdür; yarı insan, yarı aslan görünümüyle dönüşümü anlatır. İnsanlaşan aslanlar bilgiyi unutarak düşüşe geçen ve karanlığa sürüklenenlerdir. Aslan Çağı yapılan hatalarla bilgiyi kaybetmeyi seçen insanların ortaya çıktığı dönemin başlangıcıdır."
John Smith paten kaymayı seven sıradan bir çocuktur. Bir gün paten sahasında geçirdiği küçük bir kaza hafif bir beyin sarsıntısına neden olur. John bu olayın üzerinde durmaz ve olağan yaşamına devam eder. Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Farkında olmadığı bazı değişiklikler olmuş, önsezileri ve bazı duyuları gelişmiştir.
Yıllar sonra John bir kaza daha geçirir ve yaşamındaki bazı ayrıntılar belirginleşme başlar. Artık kimsenin duymadığı, bilmediği ve hissetmediği her şey onunla arkadaş olmuştur.
Masumiyet ve Güzellik, kötülük ve dehşeti ateşleyince, genç kız içinde gelişen korkunç gücün etkisiyle çılgınlık alametleri sergilemeye baslar... Mc. Gee ve Vicky Tomlinson 1969 yılında gizli bir örgütün piyasaya sürmek istediği bir ilacın ilk denemelerine katılmışlardı. Bir yıl sonra evlendiler ve küçük kızları Charlie doğdu. Charlie üç yaşındayken, bakışları ile oyuncak ayısını tutuşturdu. Charlie sekiz yaşına gelince duygularını kontrol altına almayı öğrendi. Artık istediği zaman yangın çıkarabiliyordu. Ama gizli örgüt, bu "büyük etkili, küçük silahı" kullanmayı planlıyordu.
Ve Palyaçolarla Gözyaşları ise Simmel'in Soğuk Savaş dönemiyle ilgili olarak yazdığı en etkileyici kitaplarından biri. İki süper gücün dünyanın kaderi üzerine oyun oynarcasına giriştikleri hesaplaşmalar, inatlaşmalar ve yarışların, aslında her şeyin temeli olan insan yaşamını nasıl da hiçe saydığını son derece güçlü bir biçimde ele alan bu roman, Simmel'in barışçı ve insan merkezli dünya görüşünü de çok iyi dile getiriyor. Kısa bir zaman önce yitirdiğimiz Simmel'in kitaplarının çarpıcı atmosferi, soğuk savaş sonrasındaki günümüz dünyasında güncelliğini korumaya devam ediyor.
"Seyirciler panik içinde kaçışıyor. Sıralar arasındaki basamaklar dar. Kadınlar ve çocuklar tökezliyor. Erkekler kavga dövüş yol açmaya uğraşıyor. Kadınlara vuruyorlar. Bazı insanlar yerde yatıyor. Üzerlerine basıp kaçıyorlar. Kan. Her yerde kan. Tahta sıralardan kanlar damlıyor. Elinde tabanca tutan bir sirk görevlisi gösteri alanına doğru koşuyor.''
Bu site Ticimax® Gelişmiş E-Ticaret sistemleri ile hazırlanmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.