Bu sayımızda, siyasal rejim tartışmalarına odaklandık. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, kabul edilen 1982 Anayasası çerçevesinde kurulan hükümetler, sık sık parlamenter sistemin yetersizliklerinden, istikrarlı bir hükümet için başkanlık sisteminin alternatif oluşturabileceğinden söz ettiler. Böylece, bir yandan geçim düzenini neoliberal temelde dönüştüren hükümetler, diğer yandan da güçlü yürütme ile neoliberal tercihleri topluma daha kolay empoze edebilmeyi umdular.
Günümüzdeki rejim tartışmalarında da Erdoğan’ın kendi anayasal konumunu zorlayan siyasi hamleleri önemli bir yer tutuyor. Gerçekten de kurumsal içeriği ile bakıldığında, birçok anayasa hukukçusunun ısrarla vurguladığı üzere, Erdoğan’ın secimle gelmiş olması ona farklı bir anayasal statü kazandırmadığı gibi, aksi bir iddia da anayasal sistemin zorlanması anlamına geliyor. Bunlar bir veri olmakla birlikte, tarihsel maddeci bir metodoloji içinde rejim tartışmasının bu verilerle sınırlı olarak sürdürülemeyeceği de açık olmalıdır.
İçindekiler:
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.