Dünyada doğmuş ilk insandan başlayıp, dünyada ölecek son insana kadar sürecek bir tartışmanın içindeyiz. Tartışmanın bir tarafındakiler, kendileri dahil her şeyin kendi kendine geliştiği, büyük patlamadan bu yana geçen milyarlarca yılda, elementlerin ve enerjinin bir yolunu bulup içinde yaşadığımız dünyayı meydana getirdiklerini savunmaktalar. Tartışmanın diğer tarafındakiler ise ortada bir sistem varsa bu sistemi bir kuranın olduğunu, bir sonucu elde etmeye yönelik bir tercih varsa bir tercih edenin olduğunu, kısacası tüm kainatın bir yaratıcısının olduğunu savunmaktalar.
Elinizdeki kitapta, bu iki taraftan biri olan inanmayan grubunun, inanmamak için ortaya koyduğu veya koyamadığı bahanelerden, en yaygın on dokuz tanesi ele alınıyor ve haklılık paylarını inceleniyor.
Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitologyası, dini konularla ilgili kitaplar için yapılmış minyatürlerden yola çıkılarak hazırlanmış "Minyatür", "Osmanlı-İslam" ve "Mitologya" kavramlarını buluşturan ilk ve tek monografidir. dünyanın dört bir yanındaki kütüphanelerde bu tür yazma eserleri altmış yıla yakın bir süredir araştırıp inceleyen Metin And, hazırladığı bu kitapta genel olarak mitologya kavramı üzerinde durmuş dağlar, ağaçlar, kuyular, kutsal sular, evrenin yaradılışı, ilk insan tufan, Hz. Adem'den Hz. Nuhammed'e varıncaya kadar peygamberler ve mucizeleri, mahşer ve ahiret, melekler, şeytanlar, cinler ve önemli yaratıklar, burçlar, gezegenler, On İki İmam, Kerbela-Taziye-Maktel, ulu kişiler mitologyası, aşk hikayeleri gibi konularda minyatürler eşliğinde bir kültürel arkeoloji denemesine girişmiştir. Başta Osmanlı ve İran olmak üzere İslam tasvir sanatındaki resmetme anlayışının temelinde yatan hoşgörüyü arayan ve verilen her örnekte bunun izlerini, sonuçlarını bulmamıza yardım eden, T.S Halman'ın deyimiyle yazarın bilim yaşamının doruğu sayılabilecek Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitogyası, bu kez 50 kadar yeni minyatür eklenerek yayımlanıyor.
Karen Armstrong inanç sistemleri üzerine önde gelen bir düşünür olup, bu kısa ve özlü kitabında mitolojinin tarihini ve tezahürlerini ayrıntılarıyla ele alıyor.
Armstrong, Paleolotik dönemden ve avcı mitlerinden başlayarak son beş yüzyıldaki “Büyük Batı Dönüşümü”ne, mitin bilim tarafından tahtından indirilmesine dek bize kılavuzluk yapıyor.Mitlerin tarihi insanlığın tarihidir. Bizim hikayelerimiz ve inançlarımız, merakımız ve dünyayı anlamaya yönelik çabamız bizi atalarımıza bağlıyor. Mitler evreni anlamlandırmamıza yardımcı oluyor.
“Muhteşem ... mit oluşumuna dair taze ve açık bir araştırma.”
- David Mitchell, The Sunday Herald
“Konusunu incelikle tartışıyor ve sürekli merak uyandırıyor.”
- David Flusfeder, The Daily Telegraph
Yunanlıların dini, bizim bugün anladığımız anlamda bir din olarak düşünülebilir mi? Yazarın bu soruya cevabı hayır, vahyedilmiş tektanrıcı dinler ile Yunan çoktanrıcılığı birbirine karıştırılmamalıdır. Tektanrıcı dinler kilise dolayımıyla kişinin bireysel kurtuluşunu sağlamayı amaçlarken Yunan çoktanrıcılığı antik kentin politik sınırlarında hareket eder. Din, kentlerin kurumları içerisine yerleşerek dünyevi bir yaşama yönelir: yurttaşları, kurtuluşları başka bir dünyada sağlanacak insanlar olarak değil, varlıkları tamamen bu dünyada olan insanlar olarak görmeyi amaçlar. Din, mezhepçi akımları ve marjinalleri kendi alanı dışına atar, bu atılanları ise felsefe sahiplenir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.