Oldukça komplike yapısından dolayı Ortodoks teolojisi Hıristiyanlık çalışmalarında en az ele alınan konulardan birini teşkil eder. Bir zamanların yüksek kültürlerine kaynaklık etmiş bu teoloji, 15. yüzyıldan itibaren içine girdiği siyasi konjonktürün etkisi ile gittikçe kapalı bir hüviyete bürünmüştür. Bu kapalılık 20. yüzyılda kominizmin hükmetmiş olduğu alanlardaki Ortodoks düşüncesinde yakın zamanlara kadar değişmeyecek şekilde varlığını daha da katılaştırarak sürdürmüştür... Tarihe veya bugün Katolik ve Protestanlık gibi önde gelen diğer Hıristiyan mezheplerden farklı olarak Ortodoks teolojisi diyebileceğimiz bir sistem gerçekten var mıdır? Şüphesiz ve de fazlasıyla! Hatta kısmen de olsa Ortodoksluk bütün Hıristiyanlık inançlarının havuzu fonksiyonunu üstlenmiştir. Katolik ile mukayese edildiğinde Ortodoksluk daha natürel ve fazlasıyla mistik, doğruludur. Kuzey'in Rusları da Akdeniz'e has bu coşkun mistisizmi daha mistik ve melankolik hale getirmiş, günümüze kadar taşınmasında en önemli rolü üstlenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu idaresi altında sadece dinî kimliklerin esas alındığı Millet Sistemi dahilinde Ortodoksluk inancını benimsemiş farklı etnik gruplardan insanlar Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi çatısı altında biraraya gelmişlerdir. Bu gerçekten hareketle, bugün Ortodoks Rum, Arnavut, Arap, Sırp ve Bulgar gibi farklı kimliklerin varlığı herkes tarafından bilinirken, Ortodoks nüfus arasında Karamanlı olarak adlandırılan ve 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleştirilen Nüfus Mübadelesi sürecinde Ortodoks Rumlarla birlikte Yunanistan’a gönderilen başka bir Ortodoks topluluk daha bulunmaktadır.
İşte Karamanlı Ortodoks Türkler başlıklı bu eser, Ortodoks Rumlardan farklı bir isimlendirmeyle, Karamanlı olarak adlandırılan bu Ortodoks topluluğun neden bu isimle anıldıklarını, Türklük ile bağlantılarının olup olmadığını, Osmanlı İmparatorluğu idaresindeki çok daha öncelere giderek Türklerin Hıristiyanlıkla ilk temaslarını, Bizans Devleti ve kilisesi ile Balkanlar’daki Türk boyları, Anadolu Selçuklu ve Türkmenleri arasındaki ilişkiler çerçevesinde Ortodoksluğu benimseyen Türklerin durumlarını ele almakta, daha sonra ise Osmanlı döneminde Karamanlı olarak adlandırılan Türkçe konuşan, Türkçe ibadet ederek Türkçe isimler taşıyan Karamanlıların konuştukları dil, sahip oldukları adet, gelenek ve görenekleri incelemekte; Milli Mücadele ve sonrasında Papa Eftim liderliğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi çatısı altındaki faaliyetleri, Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi sonrasında Yunanistan’a gidiş ve yerleşme süreçleri ve bugünkü durumları yerli ve yabancı literatür ve gerçekleştirilen saha çalışmalarından elde edilen bilgiler çerçevesinde okuyucuya sunulmaktadır.
Hristiyan Düalist Heretikler, Anadolu ve Balkan coğrafyalarında Hristiyan mezhepler arası mücadeleleri konu alan eski el yazmalarının derlendiği bir çalışmadır. Kitap, yedinci yüzyılda ortaya çıkan Paulikien kiliseleriyle Maniheizm, Bogomilizm ve Katharizm mezhepleri ve bu mezheplerin Anadolu ile ilgisi hakkında başvurulacak ana kaynaktır. Kitaptaki bölümler, onuncu yüzyılda kaleme alınan Peter of Sicily’nin raporuyla başlayıp on beşinci yüzyıla kadar uzanan geniş bir zaman diliminde yazılan raporları ve mahkeme tutanaklarını içermektedir. Bilgiler, Giresun ve Sivas’tan başlamak üzere özellikle Anadolu’nun orta ve batı kesimlerinin yedinci ve on beşinci yüzyıllar arası tarihinin önemli bölümlerini aydınlatacak niteliktedir.
Barnabas İncili M. 325 yılına kadar Ortadoğu ve İskenderiye kiliselerinde okunuyor ve elden ele dolaşıyordu. Putperest Roma şirki devlet eliyle kilise ve papazlara bu işi onaylattı. Tevhidi anlatan Barnabas İncili yakılarak ortadan kaldırılmaya çalışıldı…
Kaçırılan İncil’in tarihi serüvenini okuyuculara bırakıyoruz.
Hıristiyan hacıların kutsal topraklara yaptığı seyahatlerde onlara eşilk eden, hac yolunun güvenliğini sağlamak üzere bir araya gelmiş gönüllülerin oluşturduğu tapınak şövalyeleri, zamanla ülkelerin, imparatorlukların yazgısını belirleyen bir güce dönüştü. Kapalı bir cemaat yapısına sahip olmakla birlikte dünyanın birçok yerinde kök salan ve kapsayıcı bir etkiye kaynaklık eden tapınakçılar, dinsel bir örgütlenmenin yapısını ve amaçlarını aşan bir tarihsel nüfuz alanı oluşturdu. O dönemi çözümleyen bu küçük kılavuz, büyük bir şiddet dalgasıyla yok edilmelerine dek tapınakçıların yarattığı sınırsız ve köklü etkiyi irdeliyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.