Özgür’ün en sevdiği arkadaşı… Dini, ırkı ve hatta adı bile farklı. Haçik, sınıfında tam da bu yüzden ayrımcılığa uğruyor. Kahramanımız Özgür ise Paskalya yumurtalarını boyayıp Haçik ile alay eden arkadaşlarına asla unutamayacakları bir ders veriyor.
Sen de Haçik’le dost olmaya ne dersin? Belki bu Paskalya Bayramı’nda yumurtaları renklendirip onun neler hissettiğini anlayabilirsin…
Tekerlekli sandalye bir engel midir?
Birlik olunca tüm engeller yok edilir… Özgür’ün engelli arkadaşı Nazlı’nın büyük bir problem var. Ama bütün sınıf bir olup ona harika bir çözüm sunuyor. Ve Nazlı, arkadaşları sayesinde bugün de gülüyor!
Eşitlik nedir? Okul müdürünün oğlu Kaan, Özgür’den daha ayrıcalıklı olabilir mi?
Kahramanımız Özgür, bu kez bir basketbol maçında karşı çıkıyor haksızlığa. Ve arkadaşları, Özgür sayesinde ömür boyu ilke edinebilecekleri yepyeni bir kavram öğreniyor. Sonra ne mi oluyor? Tüm sınıf hep bir ağızdan şöyle bağırıyor:
“Herkese eşit kurabiye!”
Özgür ve arkadaşları Yaşlılar Haftası’nı kutluyor.
Kimi otobüste tonton bir dedeye yer veriyor, kimi yorgun bir ninenin market torbalarını taşıyor.
Ve gün sonunda herkes ayrı bir hikâyeyle yaşlıların takdirini kazanıyor.
Sen de Yaşlılar Haftası’nda bir büyüğüne yardım etmeye ne dersin? Belki Özgür ve arkadaşlarından, yaşlıların nelere ihtiyacı olabileceği konusunda fikir alabilirsin.
Büyüyünce ne olacaksın?
Aşçı, hakem ya da dansçı mı? Peki, bu soruya hiçbir baskı altında kalmadan cevap verebilir misin? Özgür, bu kez babasından alıyor hayat dersini… Ve toplumsal cinsiyet rollerini bir kenara bırakıp gerçekten ne istediğine karar veriyor. O bir kız çocuğu ve her mesleği yapabilir. Çünkü buna inanıyor. Ya sen? Tabuları yıkmaya hazır mısın?
Özgür’ün sınıfında bilgi yarışması var!
Üstelik kazananlar da ödül alıyor. Fakat akşam olup sınıf çöple dolduğunda ortalık bir anda karışıyor. Yarışmanın kazananlarından Dilara çöp toplamak istemeyince öğretmeninden güzel bir ders alıyor. Günün sonunda Özgür ve arkadaşları en temel insan haklarını öğreniyor. Peki sen hangi insan haklarını biliyorsun?
Evde salyangoz beslenir mi?
Bu fikir sana saçma gelebilir; ama Kübra salyangozları çok seviyor ve onları çileklerle besliyor. Karşı çıkanlaraysa kahramanımız Özgür yanıt veriyor: “Hoşumuza gitmese bile, başkalarının sevdiklerini, alışkanlıklarını ve düşüncelerini kabul etmeli, bunlara saygı göstermeliyiz.” Neden mi bunu yapmak zorundayız? Çünkü bu onun anayasal hakkı… Özgür, bu yeni seride öğrenmeye, öğrendiklerini paylaşmaya ve eğlenmeye devam ediyor. Sen de ona katılmak ister misin?
Özgür ve arkadaşları güneşli, güzel bir günde bisiklete binmek için dışarı çıkıyor. Fakat cıvıl cıvıl sokakta bisiklet sürüp eğlenirken hiç beklemedikleri bir şeyle karşılaşıyorlar: Yasak! Peki her yetişkin istediği gibi yasak koyabilir mi? Çocuklar olarak nedenini sormaya, sorgulamaya hakkımız yok mu? Özgür, yine kendisinden bekleneni yapıyor; itiraz ediyor ve haklı çıkıyor. Günü kurtarıp arkadaşlarının kahramanı olan Özgür, çocuk haklarını anlatmak için şimdi seni bekliyor.
Özgür bugün çok mutlu!
Evde kendi kendine şarkılar söylüyor, eğleniyor, dans ediyor. Fakat bu durumdan rahatsız biri var: Özgürlerin alt komşusu! Peki, Özgür’ün insanları rahatsız etmeye hakkı var mı? Annesi ona kanunlardan bahsediyor. Gürültü yapmamak, yerlere çöp atmamak, hayvanlara zarar vermemek…Üstelik bu kanunlara uymazsak cezası var. Ama korkma, Özgür’le birlikte sen de kanunları öğrenebilir, kimseyi rahatsız etmeden keyifle yaşayabilirsin.
Yeni aldığın tablet bozulsa ne yapardın?
Özgür, heyecanla eline aldığı tabletin çalışmadığını görünce büyük bir hayal kırıklığına uğruyor. Neyse ki imdadına başarılı bir avukat yetişiyor. Üstelik bu öyle bir avukat ki ömür boyu Özgür’ün haklarını koruyacağına söz veriyor… Yeni macerasında hakkın ve hukukun ne demek olduğunu öğrenen Özgür, annesiyle birlikte ilk kez bir mahkemeye başvuruyor. Karar ne mi oluyor dersin? Sayfaları çevirip hemen öğrenebilirsin.
Feyza içeriğinde, derinliğinde, cesaretindeki kadınlar nadiren de olsa dönem dönem gelirler, yaşadıkları coğrafyayı, normalize edilmiş saçmalıkları, korkaklığa bezenmiş cesaretsizliği kökten silkeleyip izlerini; özlerini görebilecek derinlikteki her bilinçte bırakıp karanlığı aydınlıkla yüzleştirerek geçerler... ama asla geçip gitmezler. Etkileri kalıcı ve ilham verici olur. Kıymetleri bilinmeli, coşkuları sahip çıkılmalı ve yargısızca dinlenmeliler.
Sınırda Üç Kadın’ın hikâyesi aracılığıyla Feyza’nın zihin labirentlerinde gezinmek, zaman zaman kaybolmak, duygunun dört mevsiminde bir yolculuk gibi ilham verici ve zamansız bir gerçekliğin ortasında gibi tüm zamanları kapsayacak yoğunlukta düşündürücüydü. Kadınların sınırda değil merkezde olduğu bir yaşam umudu için... Feyza sana teşekkür ederim. Anlayanı bol bir okuma yolculuğu olması dileğiyle...
Azra Kohen
Kadınlar hikâyelerini yeni anlatmaya başladılar.
Bu hikayenin öznesi olmak büyük cesaret gerektirir.
Ece Temelkuran
Avukat Feyza Altun, Kadının Erki’nde her zaman olduğu gibi yazılmayanları, konuşulmayanları, hasıraltı edilmek istenenleri anlatıyor. Öykülerinde ve tespitlerinde kadınların uğradığı psikolojik, fiziksel ve siber şiddeti ele alan Altun, hem toplumsal hem de hukuki mücadele yöntemleriyle okurlarına yol gösteriyor.
Tamamı gerçek olaylardan esinlenilerek kaleme alınmış öyküler; ataerkil sistemin ve eril dilin dayatmalarına dair tespitler; nafaka, boşanma, suç duyurusu gibi hukuki işlemlerde yapılması gerekenlere yönelik pratik bilgiler içeren Kadının Erki, kadınların da erkeklerin de ilgiyle okuyacağı kapsamlı bir çalışma…
“Beni, bu kitabı yazmaya iten bazı insanların ikiyüzlülüğü oldu. Kendi yanlışlarını görmeden, özeleştiri yapmadan, dar bir bakış açısıyla insanları linç eden, yeren ve dışlayan zihniyet, biraz garip gelecek ama benim motivasyonum oldu…”
Avukat Feyza Altun, kadının derdini ele alıyor, sorunlara çözüm önerileri getiriyor, kadın erkek ilişkilerine yansıyan ve ilişkileri açmaza sürükleyen noktalara değiniyor, yol gösteriyor. Altun, tespitleri ve öyküleriyle konuşulmayanları, üstü örtülenleri, yok sayılanları korkusuzca dile getiriyor…
Kadının Derdi, hem kadınlar hem de erkekler için bir rehber niteliğinde…
“Hep başkalarınca üzerime vazife görülmeyen işlerle uğraşırken buldum kendimi. ‘Sen mi kurtaracaksın?’ diye dalga geçenler de oluyor, ‘Sana mı kaldı?’ diyenler de. Ben de, ‘Evet bana kaldı,’ diyorum. En azından pek çok insan gibi ikiyüzlü değilim. Doğrularımın peşinden koşuyorum. İçim rahat.”
Doğrularının peşinden gitmekten asla vazgeçmeyen Avukat Feyza Altun Meriç, bir ilki gerçekleştirerek duruşmaya yedi aylık oğlu Ali Yiğit’le birlikte girdi. “Helal olsun,” diyen de oldu, “Madem çocuğunu bırakacak kimsen yok, evinde otur o zaman,” diyen de…
Feyza Altun Meriç Kadının Fenni kitabında genç bir kız olmanın, kadın olmanın, anne olmanın, çalışan kadın olmanın zorluklarını, güzelliklerini, tüm hallerini bütün çıplaklığıyla anlatıyor. Sırf “kadın” olduğu için susturulan, yok sayılan, söz alamayan kadınları da unutmuyor. “Hiçbir şeye alışmayın,” diyor. Kadınların yaşadığı çarpıcı hikayeleri okurken üzülecek, belki sinirleneceksiniz ama bir şeylerin de farkına varacaksınız. “Benim başıma gelmez,” dediğiniz olaylarla karşı karşıya kaldığınızda ise Meriç’in bu kez avukat kimliğiyle karşınıza çıkıp size yol gösterdiğini göreceksiniz.
Feyza Altun Meriç, “Kadının fendi değil, kadının fenni erkeği yendi,” diyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.