Cezmi, Namık Kemal’in İntibah’tan sonra kaleme aldığı ikinci romanıdır. Türk edebiyatında tarihi roman türünde yazılmış ilk eser kabul edilen kitap, aslında iki cilt olarak planlanmış ancak ikinci cildi yazılamamıştır. İkinci cildin yazılamayışını Mehmet Kaplan, iki değişik tarzda izah etmektedir. Namık Kemal’in Abdülhak Hamid’e yazdığı bir mektupta Cezmi’yi isteksiz kaleme alışı anlatılır: “Ne yazdığımı, ne okuduğumu soruyorsun. Hiçbir şey yazmıyorum veya tabir-i sahihi ile memuriyet hasebiyle evrak-ı resmiye yazıyorum. Tarih okuyorum, felsefiyat okuyorum. Cezmi’yi ikmal etmek kolay fakat gönlüm istemiyor. Mamafih yakında bitireceğim.” Romanda üç devletin tarihi hayatı vardır. Bunlar Osmanlı İmparatorluğu, İran Şahlığı ve Kırım Hanlığıdır. Eser 10 fasıl ve 41 kısımdan ibarettir

Kitap Adı: Cezmi – Yeni Kapak
Kitap Yazar Adı: Namık Kemal
Yayın Direktörü: Gülşen İşeri
Düzelti: Saliha Ulusoy
Son Okuma: Gökçe Şenoğlu
Sayfa Tasarım: Aslı Varol
Sayfa Sayısı: 376
Ebat: 13,5x19,5
Tür: Klasik Türk Edebiyatı
Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr.
Cilt / Kapak: Amerikan Bristol 230 gr.
ISBN / Barkod: 9789751044778

₺109,20

Her şey üç kelime ile başladı. Belki de Bulut Hanım sabırla yıllarca beklemişti. Hatırlanmak için hatırında kalanları bile unutmuş iken. Belki de elinde büyük bir poşetle gördüğünüz kişi Müfit amca idi. Ya da çalışma masasında aile fotoğrafı olan çerçevedeki sizdiniz. Her hikâye şekillenirken o üç kelime, kelimelerde saklı kalan hayatları da ortaya çıkardı. Merak ve keyifle okuyacağınızı umuyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

"Karanlık sahnenin tam ortasına menekşe moru bir spot vurdu. Işıktan daire yavaş yavaş genişledi. Şimdiye kadar hiç dinmeyen, devamlılığı sebebiyle de artık kimsenin kulağına takılmayan arka plandaki uğultu ışıkla beraber bir anda kesildi. İşçi arı garsonlar bile taş kesilmiş, sahneyi izliyorlardı. Cam boncuklu saçakların arasından, deniz mavisi satenden dikilmiş uzun eldivenli bir çift kol göründüğünde, sahnenin iki yanındaki dev hoparlörlerden çıkan disko-funk ritimleri salonu doldurdu. Art arda dizilmiş iri yağmur damlaları gibi görünen saçaklar müziğe uyarak iki yana doğru açıldılar. Hatıra Gezer bütün ihtişamıyla sahneye çıktı.”

Yüzen Küçük Şeyler geçmişle bugün, hatıralarla rüyalar arasında gidip gelen, günümüz İstanbul’unun sokaklarında, underground ve kalburüstü ortamlarında mekik dokuyan yarı fantastik bir anlatı olarak okurun karşısına çıkıyor. Baş karakter Bergüzar’ın olağanüstü personası sizi şehrin çeşitli sosyokültürel çevrelerinde sürprizlerle dolu, baş döndürücü maceralara sürüklerken, Hatıra Gezer’in Toplama Albümü’nden saçılan ahenkli melodiler sayfalar arasında bir fısıltı gibi dolaşıyor. Kuir edebiyatın güncel örneklerinden biri olan bu ilk roman, aynı zamanda müstakbel bir üçlemenin ilk kitabı.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,60
Tenkid ve Tahlil

"CHP'nin 1938-1939 senelerinde Halkevlerine mensup genç yazıcılar arasında açtığı müsabakada kazanan on hikaye ve tahlilleri."

Volkan Gemili Memleket Küçük Hikayeleri -Tenkid ve Tahlil- isimli bu ilk kitabında CHP'nin düzenlediği müsabakada ödül alan, ama unutulmaya yüz tutmuş on hikayeye ışık tutmakla kalmıyor hikayelerin ardındaki güdümlü/angaje edebiyat, kanon edebiyatı gibi gerçekleri de gün yüzüne çıkarıyor.

Çözümleyici bir dil, tarafsız bir bakış açısı ve sorgulayan bir üslupla kaleme alınan ve benzerleri için ilkörnek teşkil edebilecek bu kitaptaki hikayelerin toplu olarak ortaya çıkarılmasının öncelenmiş olması onu daha da dikkate şayan kılan bir eser konumuna getiriyor.

Memleket Küçük Hikayeleri -Tenkid ve Tahlil- edebiyatımızdaki ciddi boşlukları doldurma çaba ve isteğinin bir ön ürünü olduğunu ve bu yöndeki ufuk ve bilince sahip bir kalemin gözışığı damlalarından tekevvün ettiğini söylemekte de bir beis yoktur.

- Fatih Çodur

1938 1939 senelerinde Halkevlerine mensup genç yazarlar arasında açılan müsabakada kazanan 10 hikaye ilk kez gün yüzüne çıkıyor.

Selim Şengil

Naki Tezel

Kemal Bilbaşar

Sadi Günel

Azize Tözen

İ. Taylan

Rıdvan Kipural

Abdurrahman Orhun

Süleyman Kaymaz

Emin Tuğal


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,20

Geniş ve uzun sahillerinde gezip, dalgaları izlerken huzurun sesini duyacaksınız. Çeşit çeşit meyve ağaçların arasında dolaşırken rastlayacağınız küçük dostlarımızla da sıkılmayacak, kendinizi masalsı ortamlarda bulacaksınız. Çünkü iki bin beş yüz yıllık geçmişi, tarihî yapıları ile küçük bir şehirden ötedir Akçakoca. İlk adını, bembeyaz dalgaları ile gün ışığında parlayan kayalarından alan Dia; bugün, fındık dalları ve çınar ağaçları ile yemyeşildir. Akçakoca, tarihe not düşen mazisi, varlığına değer katan masmavi deniziyle ön plana çıkmış, denizden doğup denizde batan güneşiyle Karadeniz'in incisi olmuştur. Dünya'da yaşanan bütün savaşlar, özünde güzel bir yemek yemek için çıkmıştır. Akçakoca’da kayda değer savaş olmuş mu bilmiyorum ama, deniz manzarası eşliğinde, lezzetli mutfağından çıkan balık çeşitlerini tatmak için gelen misafirlerin sayısı, Malazgirt'te savaşan Alparslan'ın askerlerinden kat kat fazladır.

Koç Baba'dan Ahmet Dede'ye, Turizm Derneği'nden, Bülent Ecevit'in köşe yazılarına, inci gibi kumsallarından fındık ticaretine kadar büyük hikâyeleri okudukça, siz de küçük gibi görünen bu şirin sayfiye kasabasına âşık olacaksınız ve AŞKÇAKOCA olarak anacaksınız.

Okudukça tanıyacağınız ve tanıdıkça seveceğiniz Karadeniz Bölgesi'nin cennet köşelerinden biri olan Akçakoca’ya şimdiden hoş geldiniz.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 12,5 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺95,00
Cık Cık Baba

Ben Cemal Çandır…
65 yaşında, 38 yıllık evli, iki çocuk babası, iki torun sahibi, kendi işini kurmuş, kendince tecrübeler ve başarılar elde etmiş biriyim.
Bugün 21 Haziran 2020 Babalar Günü.
Günün anısına rahmetli babam Sabri Çandır’ın hayatını yazmaya karar verdim.
Babam, mert bir Anadolu delikanlısıydı.
Doğmadan babasını, doğduktan kısa bir süre sonra da annesini kaybetmiş.
Düzce’de başlayıp Ordu’da devam eden ve yine Düzce’de son bulan mücadelelerle dolu bir hayat…
Ayşe Hatun’un gözbebeği, Rabia’nın beyi, evlatlarının babası, torunlarının “Cık Cık Baba”sı, köydeki ve civardaki hayvanların hem arkadaşı hem baytarı hem de nalbantı.
Çocukların ise neşeli Sabri Amcası, Yukarıkaraköy’ün Ramazan davulcusu, dürüst, inançlı ve adam gibi biri…
Yaşadığım her an, keşke babam yanımda olsaydı diyorum.
İşte bugün, herkes babasının gününü kutlarken kalbim öyle çok burkuldu ki, onu öyle çok özledim ki, o güzel insanın hikâyesini herkesle paylaşmak istedim.
Canım babama bugün vereceğim hediye bu kitap olsun istedim.
İçinde herkesin kendinden bir parça bulacağına inandığım ve hayatımın her sayfasında mührü bulunan babam Nalbant Sabri’nin hayatını anlatan bu kitaptan yararlanmanız dileğimle…


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺110,00

Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, 1859-1878 yılları arasındaki Türk edebiyatının genel adıdır. Bu dönem, İslam öncesi Türk edebiyatı ve İslâm medeniyeti etkisinde gelişen Türk edebiyatı denilen iki ana devreden sonra Batı medeniyeti etkisinde gelişen üçüncü ana devresini teşkil eder. Bu eserde Tanzimat Dönemi’nde ortaya konan Türk edebiyatı faaliyetleri bir bütünlük içerisinde verilmiştir. Özellikle hem Batı’dan yeni gelen türler, konular ve şekil özellikleri hem de var olan türler üzerinde yapılan değişiklikler ve yenilikler üzerinde durulmuştur. Türk edebiyatı üzerindeki Batı edebiyatının, felsefesinin ve kültürünün etkileri incelenip Türk edebiyatının değişim ve gelişim çizgisi irdelenmiştir. Eser, özellikle üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri, sosyal bilimler alanında çalışma yapanlar ve konunun meraklılarının ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlanmış ve hazırlanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 454
Ağırlık : 454
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00

Kollarımı yukarıya, ona kaldırıyorum. "Kucak, kucak" diye fısıldıyorum. Bana doğru atlıyor, kollarını boynuma doluyor. Bedeninin ağırlığını hissetmiyorum bile. "Böyle ölünebilir işte" diye geçiyor içimden, "hatta böyle ölünmeli, bu anın üstüne hiçbir şey eklenmemeli".

Neden olamadığımızı hiçbir zaman bilemedim, belki bilmek istemedim. Sanırım o benim gibi yaşamadı beni, o anlatsa başka anlatırdı belki her şeyi. Bana yalancı derdiniz. Oysa insan kendine yalan söyleyemiyor, bildiğim tek şey benim böyle yaşadığım olan biteni. Sonuçta olmadı, olamadık. Ve o çıplaklık da bir daha olmadı. Kimse beni o kadar soyamadı ve ben aslında hep giyinik olduğumu bile bile seviştim ondan sonra.

Vuslata erip bahtiyar olsalar, bir yastıkta kocasalar, mutlu evliliklerin öyküsünü dinler miydik asırlar boyu? Sakın yaklaştıkça kaybolan bir serap olmasın aşk? Sorularımın cevabı Cem Mumcu'nun Sahici Aşklar Külliyatı'nda… Daha ilk öyküde zıpkın yemiş gibi çakıldım. Bir kambur kızın öyküsünü anlatıyordu Mumcu; kendi hayatından akıp geçmiş bir düş gibi...

- Can Dündar


Basım Ayı/Yılı : 2010
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 111
Ağırlık : 105
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺168,50

Dünya birden küçücük ve boş heveslerin, gereksiz tantanaların olduğu bir uyurgezer mezarlığı olarak göründü gözüne. Ayperi’ye sorarak her şeyi öğrenebilirdi. Kimlerin ne kadar yaşayacağını, kimlere ne olacağını, yarınını, öbür gününü… 

Pandülün enerjisiyle sarsılan bir beden… Kendini ararken hayal ile gerçek arasında yüzleşmek zorunda kalan bir Kız. Ayperi merkezinde ilerleyen serüvenin Tanrı, Kurtarıcı, Haberci, Elçi ve diğerleri arasında gelişen şaşırtıcı bir romanı. 

Çiğdem Turan, Pandülün Ucunda adlı ilk eserinde, birtakım enerjilerin hayatımızdaki gerçekliğini ve bunun etrafında şekillenen sarmal bir hikâyeyi diyaloglu, yalın üslubuyla bizlere sunmakta.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

 


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 11
Sayfa Sayısı : 74
Ağırlık : 84
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺35,00

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin 1943 yı­lında yayımladığı bir romanıdır. İlk olarak Hakikat gaze­tesinde 18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 (çıkmadığı günler: 8-10, 14, 15 Ocak 1941) arasında Büyük Hikâye başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanmıştır. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Bü­yükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye ye­tiştirmeye çalışmış, romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir. Kitap Türkiye’de popü­ler olduktan sonra tiyatro ve sinemaya uyarlanmıştır.

Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali’nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını dü­şünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Na­ili Boratav ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Ma­donna’yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykü­nün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirdi.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 166
Ağırlık : 166
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺55,00

Kader gayrete âşıktır.Ama bazı imkânsı zaşklar vardır ki ne Onsuz olur nede onunla. Çabaladıkça seni dibe çeken birbataklığın Içindene fesalmaya çalışırken olaylar seni veruhunu bambaşka bir Evrenedoğru göktaşı gibiatar ve sen oyeni dünyada yeninden  var olursun. Yazar roman üçlemesi’nin birinci romanında; kader olgusunu Yaşamın grif ve bulanık doğrultusunu, başından geçen olaylar ile Birlikte çözümlemeye çalışırken bir yandan da yaşam tasvirleri ile

Gerçek bir yaşam örgüsüne dışarıdan bakabilen bir duruş sergile- mektedir. Eser bu haliile okuyucusuna olayları izleme ve değerlendirme Fırsatı sunması açısındanda Yazım tekniği iler omancılığa farklı bir Soluk getirme iddiası içermektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 150
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Bu kitapta öncelikle 2000’li yılların başında bir gece yalınayak kaçarak evi terk eden sıradan bank-acı Jale’nin yeni hayatını zorluklarla kurmaya çalışırken nasıl bambaşka güçlü bir kimliğini keşfettiğini; bu kimliği sayesinde sanatın o ruha iyi gelen sihirli dünyasına adım atışını, kendi gibi nice kırık kalpliyle birlikte örgütlenerek verdiği hayata tutunma mücadelesini ve aşkla yeniden tanışmasını okuyacaksınız. Ancak bütün bu hikaye ile aslında 20 yıl gibi kısa sayılabilecek bir zaman dilimi önceki Türkiye insanının o saf, mütevazı, üretken, örgütlü dayanışmaya değer veren yapısını; dostluğun ve aşkın günümüzde artık kaybolmaya yüz tutmuş gerçek anlamını hatırlayacaksınız.

Ölü Aşklar Derneği;

“İnsanlar ne ara bu kadar kötü oldu?”

“Biz ne ara bu kadar bozulduk?” diye soran ve

Otomatikleşmiş sıradan hayatını güzelleştirmenin yollarını arayan herkese

“ Bakın 20 yıl önce bu ülkede insanlar neler yaptı” cevabını veren

İçinde gerçek hayat hikayeleri barındıran bir dönem kitabıdır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Her yürek farklıdır ama aşk her yürekte aynıdır. Aşk, bazen kasıp kavuran bazen yarım kalan bazen de teslim olunandır. Beraberinde mucizeleri, büyülü dokunuşları, nefes kesen heyecanı getirendir. Bazen göğün yedi kat üstünde bir seda bazen yerin dibinde bir ceza olan aşk. Ama aşkın en büyük görkemi gerçek olamayacağını düşündürtecek kadar şahane olmasıdır.

Yüz elli yıl önce kadının bulunduğu konumdan memnun olmayan, toplum hayatında var olma çabası içindeki üç genç kızın aşklarını, hayallerini, mücadelesini anlatan üçlemenin ikinci kitabı

Melike Ask Yeşerince.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 269
Ağırlık : 269
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00

Başkalarının kurguladığı bir hayatın içinde, onlara itiraz edemeden ve sonunda mecburen alışarak yaşamak…

Etrafınızda mutlaka vardır böyle bir kadın. Kim bilir belki siz de büyüklerinizin dediğini yapmak zorunda kalarak kendinizin olmayan bir hayatı yaşıyorsunuzdur. Peki daha ne kadar dayanabilirsiniz?

Boyun eğilmiş sebeplerle erken yaşta evlendirilerek, kendi hayatını değil, yaşamaya mecbur bırakıldığı hayatı süren Bedriye nasıl dayandı dersiniz?

Öyle hemen “bunlar eskidendi” deneyin. Etrafımızda hala annesi yaşındaki kumasıyla aynı evde, çocuk gelinler var.

Bedriye’nin hikayesini okuyarak, bu iç acısında dur diyenlerden biri olabilirsiniz.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,50

“Kuş sesleri yükseliyordu topraktan. Belki taşların içinde toprak rengi kanatlar beliriyordu. Bir yürek gürültüsü, bir korku işareti. Oysa insan yeryüzünün bunca korkuyu nasıl olup da taşıyabildiğini asla anlayamaz. Elbette, bu korkunun yükselişini, böylece vücudunun bir yerinde, bir uzuv gibi aklınca yaşamaya başladığını...”

Bir gencin, yüksekokulu yarıda bırakıp askerliğini yaptıktan sonra çocukluğundaki kasabaya dönüş hikâyesi bu. Ormanda bir görünüp bir kaybolan parsın ardından gidişinin hikâyesi. Faruk Duman ormanda hiç kaybolmayan sisin içinden, o kendine has diliyle düşle gerçeği iç içe geçiriyor; insana, doğaya, yaşamın gücüne dair kuvvetli bir anlatı sunuyor okura…


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺11,48

Mazmun, klâsik Türk şiiri ile yolu kesişen herkesin aşina olduğu bir kavramdır. Bununla birlikte, onun tam olarak neyi kastettiğine dair tartışmalar devam etmektedir. Bazı araştırmacılar onu, klâsik şiirin kalıplaşmış benzetme dünyasını kastetmek için kullanırken bazıları ise zaten bir adı bulunan çeşitli edebî sanatları mazmun olarak nitelemiştir. Sözcüğün herhangi bir sınır çizilmeksizin gelişigüzel kullanımı, klâsik şiire ait herhangi bir hususu ifade etmek için mazmun teriminin tercih edilmesi sonucunu doğurmuştur. Elinizdeki kitap, beyitlerin arka plânına kusursuzca yerleştirilmiş mazmunları mercek altına almaktadır. Bu anlamda eser, daha önce mazmun örneği olarak aktarılan beyitleri sorgulamakta, literatüre yeni numuneler eklemektedir. Böylece, klâsik Türk şiirinin gizemli hüner gösterilerini deşifre ederek eski edebiyatseverlere bu geleneğin farklı bir yönünü tanıtmaktadır. Çalışmanın, beyitlerde gizlenen kavramları ifade eden “mazmun” terimini kitap hacminde işleyen ilk kaynak olduğunu belirtmekte fayda vardır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 166
Ağırlık : 166
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,00

"Birbirleri için ne kadar tabii ve lüzumlu iseler, etrafları için o kadar garip ve manasız olduklarını karanlık bir şekilde hissetmiyor değillerdi. Hislerinin şiddeti ve dünyalarının ayrılığı cihetinden yapayalnız olduklarını, birbirlerine söylemeden biliyorlar ve bunun uzun zaman devam etmesinin ne dereceye kadar muhtemel olduğunu korku ile düşünüyorlardı. Hiçbir yerden öğrenilmiş olmayan ve tabiatın henüz kendisine bağlı bulunanlara uyanık tuttuğu bir his onlara, hayatın bütün kalabalığından ve müşterek yürüyüşünden ayrılmanın dehşetini fısıldıyordu. Bunun için, ancak her şeyle alakalarını keserek kendi dünyalarına döndükleri zaman rahat ediyorlar, muhitle temasta bulunmaya mecbur olunca fena hissikablelvukuların altında ezilmeye başlayarak sıkılıyorlar ve kaçmak istiyorlardı."

Bu kitaptaki Yusuf karakteri kimsesiz, fakir bir halk çocuğudur. Küçük yaşlarda ailesini kaybeder ve hayatta sert, haşin, insanlara çok güvenmeyen, cesur bir kişilik olur. Bir aşk hikayesi çerçevesinde ilerleyen roman, aslında Türk edebiyatında başkaldırı temasını ilk kez işlemektedir. Anadolu'daki toplumsal düzene yönelik eleştiriler getirir ve bu özelliği ile dönemin Batılılaşma sorununun dışına çıkararak köy edebiyatına yönelişte etkili olur.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 255
Ağırlık : 300
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺33,75

Millî Şairimiz Mehmet Akif, Safahat'ta gençliği "Asım" karakteriyle sembolize eder. Vatanın karış karış işgal edildiği bir dönemde geleceğe Âsım'la bakmış ve teselli bulmuştur. Çünkü ona göre ülkenin geleceği ancak iyi yetişmiş kuşaklarla mümkündür.

Fatih Bayhan'ın, geleceğin “Âsım nesilleri” için hazırladığı Gençler İçin Safahat'ta, edebiyat ve düşünce adamı Mehmet Akif'in hayatındaki köşe taşlarına tanık oluyoruz.

Sebîlürreşad yayınlarından okuruyla buluşan Gençler İçin Safahat kitabı şu başlıklardan oluşmaktadır:

*Asım’ın nesli

*Mehmet Akif Ersoy’un hayatı

*Safahat

*Akif’in medeniyet anlayışı

*Mehmet Akif’in bilim ve teknik anlayışı

*Meclis’teki Akif

*İstiklal Marşı’nın hikayesi

*İstiklal Marşı’nı neden Safahat’a almadı?

*İstiklal Marşı bestesinin hikayesi

*Akif’in ideal genci; Asım

*Akif’ten hatıralar

*Akif’in Kur’an tercümesi hakkındaki hatıralar ve hakikatler

*Çanakkale Şehitleri ve yazılışı

*Ardından yazılanlar

*Akif’in seçme şiirlerinden

*Safahat dışı nesirleri

*Mehmet Akif Ersoy kronolojisi


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺39,60

Hatıralar II


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 462
Ağırlık : 462
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00

Başımı göğe kaldırıyorum, Şimal Yıldızı’nı arıyor gözlerim. O kayıp. Bense birilerinin giderken ardında bıraktığı çığlık gibi hayattayım.
Romanlarıyla okuru renkli yolculuklara çıkaran Nermin Yıldırım, bu defa el ele tutuşan öykülerden oluşan büyüleyici bir dünya kuruyor. Çocukluk düşleri, gençlik hevesleri, ihtiyarlık özlemleri, gidenler, kalanlar, bekleyenler, arayanlar, en karanlık dehlizlerde bile bir umut ışığı bulanlar, düşmemek için birbirine tutunanlar, her şeye rağmen hayata inananlar, bu buruk ama görkemli şölende bir araya geliyor.
Bavula Sığmayan görünenin ötesine geçip insana ve yaşadıklarımıza farklı perspektiflerden bakmamızı sağlayan geniş bir panorama sunuyor bizlere. Nermin Yıldırım’ın duyarlı bakışı, etkileyici diliyle dokuduğu derinlikli hikâyeler, yüreklere dokunurken, tekrar tekrar okuma isteği yaratacak, uzun süre hafızalardan çıkmayacak.

 

 

  • Yazar: Nermin Yıldırım
  • Yayınevi: Hep Kitap
  • Hamur Tipi: 2. Hamur
  • Sayfa Sayısı: 232
  • Ebat: 13,5 x 19,5
  • İlk Baskı Yılı: 2022
  • Dil: Türkçe
  • Barkod: 9786051924991

 

₺78,20

“Şehirler kadar unutmayı iyi bilen bir canlı türü yoktur!” Harun Özer’in hikâyeleri bizden, içimizden, her gün karşılaştığımız insanların hikâyeleri! Kimi mağrur, kimi mutlu, kimi akıntıya kapılmış… Kimi aşktan, kimi ailesinden, kimi de paradan mustarip insanlar; insancıklar. İçinizi ısıtan mizahıyla kendinizden bir şeyler bulacağınız hikâyeler… 70’lerin Eskişehir’inden, ara sokaklarından taşıp bize ulaşan hayatlar… Ve… Onların “komik, acıklı ve hayret edilesi”hikâyeleri! Yazar Özgeçmişi Harun Özer 1967 yılında Eskişehir’de doğdu. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Oyunculuğu Bölümü’nden mezun oldu. Diyarbakır ve Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. Çok sayıda oyunda rol aldı, yönetmenlik yaptı; kaleme aldığı oyunlar sahnelendi.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur Enzo
Basım Tarihi : 5.2022
₺58,80

İnsanın tüm yaşamını ufacık bir sırt çantasına sığdırmaya çalışıp köklerini, evini ardında bırakarak onu neyin beklediğinden bihaber olduğu bir yolculuğa çıkması kolay şey değildir. Muaz için de hiç kolay olmamıştı. Henüz on dört yaşındaydı, çocukların her şeyi daha kolay unuttuğu söylense de onun için öyle gelişmemişti olaylar. Evlerinin yakınında patlayan bombanın bıraktığı yıkıntılarla, gezmeyi çok sevdikleri Halep’teki o alışveriş merkezinden kalan beton yığınlarıyla, yine o bombaların etkisiyle kana bulanmış insanlarla göz göze gelmiş; anne ve babasının gözlerindeki o endişeyi ise en yakından görmüş, her şeyi hafızasının bir köşesine kaydetmişti ister istemez. İçsavaş yıllardır sürüyordu ve her şey daha da tehlikeli bir hâl almıştı. Artık yaşamak için tek çareleri vardı: Bir şekilde sınırdan geçip Türkiye’ye gitmek. Peki orada her şey yoluna girecek miydi yoksa çok daha karmaşık günler mi bekliyordu onları? Burcu Kapu, aslında hepimizin ucundan kıyısından tanık olduğu yaşamları tam da merkezinden, on dört yaşındaki Muaz’ın gözünden anlatıyor. Tükenen ihtimallerin, iliklere kadar hissedilen korkuların, geride bırakılan tüm yaşanmışlıkların, vazgeçilmek zorunda kalınan hayallerin, dışlanmanın, hor görülmenin enkazında kalmış küçük bir çocuğun, yaralarına merhem arayışının etkileyici hikâyesine en yakından konuk olacaksınız. Muaz: Tüm ümitlerin tükendiği yerde gayret, iyi niyet ve emekle kendine ufacık bir çatlak bulup yeşerecek o tohumların habercisi…

 

Burcu Kapu 1978 yılında İstanbul’da doğdu. Lise öğrenimini Kadıköy Anadolu Lisesi’nde, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında, yüksek lisansını ise Yeditepe Üniversitesi’nde MBA yaparak tamamladı. Uzun yıllar ilaç sektöründe psikiyatri alanında marka yöneticiliği yaptı. Profesyonel hayatına başladığı andan itibaren hep farklı işleri aynı anda yapan Kapu, kendi ayakkabı markasından spor radyoculuğuna, spor televizyonculuğundan yazarlığına kadar birçok alanda çalıştı. Suriye savaşının patlak vermesiyle birlikte mültecilere dair bir şeyler yapma arzusu onu UNICEF, BM, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve çeşitli STK’lar ile birlikte projeler geliştirip uygulamaya sürükledi. Bu yıllarda aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında lisans eğitimi aldı. Halen BeinSports’ta spor programı hazırlayıp sunan Burcu Kapu Türkiye’de yaşayan mülteci çocuklarla yaşadıklarından yola çıkıp ilk romanını kaleme aldı. Semih Gümüş ile birlikte yazarlık yolculuğuna başlayan Kapu’nun 2017 yılında yayımlanmış Hiç Pas Vermiyorsun isimli bir kitabı daha bulunmaktadır.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 244
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur Enzo
Basım Tarihi : 5.2022
₺96,60

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor. Türü: ROMAN

 

Sayfa Sayısı 140

Ebat 13,7 x 23 Kağıt /

İç Baskı 3.Hamur 65gr Cilt /

Kapak Sıvama Cilt Bezi / Şömiz

ISBN / Barkod 9789751042156

₺325,08

ARKA KAPAK YAZISI

 

Livaneli’nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.

Yaşar Kemal

 Yeni eseriniz, sizi Türkiye’nin politik ve kültürel hayatının en sembolik simalarından biri yapan muazzam yeteneğinizi gözler önüne seriyor…

Jacques Chirac, Fransa Cumhurbaşkanı

 

Mutluluk romanında, Livaneli felsefi ve siyasi sorgulamalarını çok usta bir biçimde karakterlerinin psikolojilerine yedirmiş. Çok aydınlatıcı ve derinden etkileyici bir kitap, günümüz dünyasında dürüstlük ve samimiyet arayanlar için vazgeçilmez.

Kirkus Reviews, ABD

 

Mutluluk, yalnızca harika kurgusuyla heyecanlı ve sürükleyici bir macera romanı değil; bunların ötesinde, gelenek ile modernlik, tarih ile bellek yitimi, din ile laiklik arasında bölünmüş Türk toplumu üzerine son derece güçlü bir analiz. 

Martine Laval Telerama, Paris

 

Livaneli, Mutluluk  romanında da gelenek ve modernliğin çelişkisi içinde, her biri kendi mucizesini bekleyen, Meryem’in, Cemal’in ve İrfan’ın yollarını kesiştirirken; bastırılmışlık, töre, mutluluk, mutsuzluk, korku, tabular, şehvet ve bunalan burjuvazinin gölgesinde toplum yapısının tüm katmanlarını bu arayış ve keşfediş hikâyesiyle gözler önüne seriyor.

 

2006 yılında Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü’ne layık görülen Mutluluk, yayımlandığı günden itibaren Türkiye’de ve dünyada çok ses getiren ve hâlâ geçerliliğini koruyan derinlikli bir Türkiye portresi, acı tatlı bir peri masalı.

 

 

Editör

Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan

Günnur Aksakal

Son Okuma

Ezgi Hotalak Adalı

Kapak Tasarım

BABA Kreatif

Kapak illüstrasyon

Ekin Başak Akgül

Dizgi

Nurgül Kıssacık

Sayfa Tasarım

Şevval Ulusoy

Dağıtım Tarihi

08.12.2020

Sayfa Sayısı

328

Ebat

13,7 x 23,0

Kağıt / İç Baskı

lll.Hm. 52 gr.

Cilt / Kapak

Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod

 

9789751041487

 

₺384,72

ARKA KAPAK YAZISI

Livaneli’nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.

Yaşar Kemal

 Yeni eseriniz, sizi Türkiye’nin politik ve kültürel hayatının en sembolik simalarından biri yapan muazzam yeteneğinizi gözler önüne seriyor…

Jacques Chirac, Fransa Cumhurbaşkanı

 

Mutluluk romanında, Livaneli felsefi ve siyasi sorgulamalarını çok usta bir biçimde karakterlerinin psikolojilerine yedirmiş. Çok aydınlatıcı ve derinden etkileyici bir kitap, günümüz dünyasında dürüstlük ve samimiyet arayanlar için vazgeçilmez.

Kirkus Reviews, ABD

 

Mutluluk, yalnızca harika kurgusuyla heyecanlı ve sürükleyici bir macera romanı değil; bunların ötesinde, gelenek ile modernlik, tarih ile bellek yitimi, din ile laiklik arasında bölünmüş Türk toplumu üzerine son derece güçlü bir analiz. 

Martine Laval Telerama, Paris

 

Livaneli, Mutluluk  romanında da gelenek ve modernliğin çelişkisi içinde, her biri kendi mucizesini bekleyen, Meryem’in, Cemal’in ve İrfan’ın yollarını kesiştirirken; bastırılmışlık, töre, mutluluk, mutsuzluk, korku, tabular, şehvet ve bunalan burjuvazinin gölgesinde toplum yapısının tüm katmanlarını bu arayış ve keşfediş hikâyesiyle gözler önüne seriyor.

 

2006 yılında Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü’ne layık görülen Mutluluk, yayımlandığı günden itibaren Türkiye’de ve dünyada çok ses getiren ve hâlâ geçerliliğini koruyan derinlikli bir Türkiye portresi, acı tatlı bir peri masalı.

Editör

Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan

Günnur Aksakal

Son Okuma

Ezgi Hotalak Adalı

Kapak Tasarım

                   Canan Satan

Dizgi

Nurgül Kıssacık

Sayfa Tasarım

Şevval Ulusoy

Dağıtım Tarihi

08.12.2020

Sayfa Sayısı

328

Ebat

13,7 x 23,0

Kağıt / İç Baskı

lll.Hm. 52 gr.

Cilt / Kapak

Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod

9789751041487

 

₺130,20

Gökyüzüne sevdalı bir milli değer: Vecihi Hürkuş.

Vecihi Kara Tehlike, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yarattığı mucizelerle Kurtuluş Savaşı’na büyük katkı sağlayan, Türk havacılık tarihinin  mihenk taşlarından Vecihi Hürkuş’un azmini ve sarsılmayan inancını anlatan belgesel niteliğinde bir roman.

Vecihi Hürkuş, savaş dönemi bilinen adıyla “Kara Tehlike” yıkımın ve imkânsızlığın ortasında mavi gökyüzünde umudu yeşertiyor. Elinizdeki roman, esir düşse de teslim olmamayı şiar edinen Vecihi Bey’in, kadim topraklarımıza gösterdiği sayısız fedakârlığı anlatıyor. Ve, unutuluşa mahkûm edilerek sessiz sedasız ölüme giden bir milli kahramanı…

Ömrünü hürlüğe doğru kanat çırpmaya adayan Vecihi Hürkuş’u, bir de Orhan Bahtiyar’ın sade ve akıcı kaleminden dinleyin.

 

 

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 10.2020
₺132,72

Neden buradasınız?

Yapılacak onca işin arasında, okunacak başka bir sürü kitap arasında neden bu kitabı seçmiş olabilirsiniz?

Kendinize bunu sorarak başlamaya ne dersiniz?

Sizi çeken bir şey var. Önce siz, bu karşılaşma anını not edin. Bu bir başlangıç. 

Hedefler niyetle başlar.

Bu kitapla birlikte bir seyahate çıktığınızı düşünün. Ama bu, size hiçbir seyahat şirketinin sunmadığı, kendi içinize doğru yolculuk olsun… Bu bir fark’andalık (mindfulness) yolculuğu… Bu seyahate başlamadan önce de niyet edin. 

Doç. Dr. Bilge Uzun, Bahçeşehir Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümünde öğretim üyesi. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora Programını Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. Nam-ı diğer Mindfulness kavramı ve felsefesi ile Post-Doc (Doktora Sonrası Araştırma) için gittiği Londra’da, Roehampton Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji çalışmaları yaparken karşılaştı. O gün değişimin başlangıcıydı. 2012 yılının bir Eylül ayıydı. Ülkesine döndüğünde kararını vermişti: Felsefenin temellerini öğrenmek için önce Amerika’dan eğitimler aldı, ardından Hollanda’da buldu kendini, bir akademik konferansta. Japonya’da taradı sonra. Malezya ve Singapur’da da. Güney Afrika’dan kavramın ruhuna işlemiş deneyimleriyle döndü. ‘Bulacağım ben bu Buda’yı’ diyerek çıktığı uzun yolculukta bir sonraki durağı, Nepal ve Hindistan oldu.

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 10.2020
₺67,20

Yusuf Ziya Ortaç’ın Bizim Yokuş diye bahsettiği yokuş −kitabın ilk cümlelerinde de göreceğimiz üzere− Babıâli Yokuşu’dur. Babıâli Yokuşu, bir dönem başta İstanbul olmak üzere Türk yayıncılığının kalbinin attığı yerdir. Kitabevleri, gazeteler, matbaalar… O yokuş, deyim yerindeyse koca bir kültür-sanat pasajıdır. İçinde Servet-i Fünunları, Akbabaları, Kehkeşanları, Safahatları, Hürriyetleri, Cumhuriyetleri, Cenap Şehabettinleri, Rıza Tevfikleri, Ziya Gökalpleri, Ahmet Haşimleri, Aziz Nesinleri, Refik Halitleri, Reşat Nurileri yaşatan bir yokuş…

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺122,64

Kürkçü Dükkânı’nda bir insanın kendine yenilişi gözler önüne seriliyor. Süheylâ, mutluluğu para ve mal varlığıyla elde edeceğine inanan, hırslı bir anne ile onun sözünden çıkmayan bir baba elinde yanlış seçimlere sürükleniyor. Zengin kumarbaz Adnan, taşralı Ekrem ve sabırlı âşık Cemal Münir. Ve bu üç erkeğin arasında hayatı yangın yerine dönen genç bir kadın. 

Sınıf çatışmalarının Türk edebiyatında henüz yüzünü göstermeye başladığı 20. yüzyılın ilk yarısında evlilik, aşk ve intikam ekseninde şekillenen toplumsal ilişkileri okurken, eski İstanbul’dan manzaralarla karşılaşacaksınız.

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 48
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺45,36

Henüz 19’unda babasını kaybeden edebiyat aşığı bir genç, erken yaşta bekâr kalan korumacı bir anne ve rüya gibi bir sevgili; Şehnaz…

Nihat Ahmet, yokluk, hastalık ve fikir çatışmalarının hüküm sürdüğü bir dönemde büyüme sancıları çekiyor. Bir yandan edebiyat derneklerinde aruz ile heceyi tartışır, yayımlatacağı şiirlerle kendi ayakları üstünde durmaya çalışırken, bir yandan da aşkına mani olan annesiyle mücadele ediyor. Tam her şey yoluna girdi derken patlak veren Birinci Dünya Savaşı ise hayatının tüm seyrini değiştiriyor. Ve hiç beklenmedik bir anda göç başlıyor.

Yusuf Ziya Ortaç, ilk gençlik yıllarından izler taşıyan Göç’te zorlu bir aşkı anlatırken milli mücadeleye giden siyasi tartışmalara, yoksulla zengin arasındaki uçuruma ve dönemin edebiyat çevresine ayna tutuyor. Ortaç, Ziya Gökalp’e selam göndermeyi de ihmal etmiyor.  

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺72,24

Geçmişe özlem duyan Osmanlı paşası bir dede, geleceğe kaygıyla bakan eski İttihat-Terakki üyesi bir baba ve biri milliyetçi diğeri Marksist iki düşman kardeş. Türkiye büyük bir dönüşüm yaşarken üç ayrı kuşak aynı evde siyasi, kültürel ve ahlaki çatışmalar içinde yaşam mücadelesi veriyor. Ve tüm bunların arasında tutulduğu aşkla zenginliği tadan Bedia, geçirdiği ışıltılı günlerde hayatı sorgulamaya başlıyor.

Dönemin politik tartışmaları ve amansız bir kuşak çatışması arka planında fakir kız ile zengin oğlanın aşkını okuyacak, adeta bir zaman tüneli içinde, modernleşme sancıları çeken Türkiye’ye doğru yol alacaksınız.  

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺68,04

Bir kadının kendini yeniden keşfetme macerası, sevgi ekseninde samimi ve naif bir öykünün içinde kaleme dökülüyor… Bazen yeniden başlamak için her şeyden vazgeçmek gerektiğini, sıradan insanların nasıl sihirli bir dünya yaratabildiğini, görünenin ardında ne kadar büyük gizler olabileceğini öğretiyor bize… Karya’nın toy adımları bizi kendi hikâyelerimizle yüzleştirirken, umut etmeyi, hayal kurmayı ve inanmayı yeniden hatırlamamızı sağlıyor…Henüz Tanışmadık sürprizli finaliyle kendini hayatın akışına bırakmayı bilenler ve asla vazgeçmeyenler için dünyada hâlâ mucizelerin var olduğunu kanıtlıyor… 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺73,92
Tükendi

Kültür, bir millet veya topluluğa özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünüdür. Tarihî ve toplumsal gelişme süreci içerisinde oluşturulan maddi ve manevi değerlerin tamamıdır.

Bu yüzden Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini yüksek Türk kültürü olarak belirlemiştir.
Halk Hikâyeleri, gerçek ya da gerçeğe yakın olayların anlatıldığı uzun soluklu anlatım türüdür. Geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan öykülerdir.

“Uluğ Türkistan’dan Anadolu’ya Türk Halk Hikâyeleri-1” adlı yeni eserimizde Türkistan ve Türkiye coğrafyasında Türk milleti tarafından ortaya konmuş birçok halk hikâyesini bir araya getirdik. Bu sayede Türkistan ile Anadolu arasında bir köprü kurup Türk okuyucusu ile buluşturduk.

Gayemiz, Türk Halk Hikâyeleri hakkında okuyucumuza bir fikir vermek ve zengin bir bilgi kaynağı sunmaktır. Bin bir emekle ve göz nuru dökerek hazırladığımız bu eserimizin okuyucu tarafından bolca okunması ve sahip çıkılması dileklerimle…


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺56,25
Tükendi

"Fakat sergide gördüğüm bu kürk mantolu resim, ona hayalen dokunmama imkan vermeyecek derecede beni sarmıştı. Onunla bir aşk sahnesi tasavvur etmek değil, karşı karşıya, iki dost gibi oturmayı düşünmek bile elimden gelmiyordu. Buna mukabil, gidip o tabloyu seyretmek, bana bakmadığına emin olduğum o gözlere saatlerce dalmak arzusu gitgide artmaktaydı. Paltomu sırtıma geçirerek tekrar serginin yolunu tuttum ve bu hal, günlerce devam etti."

Sabahattin Ali; aşkın tutku halini anlattığı bu kitabında, in-sanın bilinmeyen yüzlerini seriyor gözlerimizin önüne. Sistem içinde karakterini kaybedenlerden, ruhunu korumak adına sistem dışı kalanlardan ve aşkın bu hengamede kayboluşundan dem vuruyor. Bizi bize yanıtlaması zor sorular ve kabullenmesi daha zor yanıtlarla anlatıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 200
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺30,00
Tükendi
Ekmeksizköy Öğretmeninin Hatıraları

Ekmeksizköy Öğretmeni, dünyanın her tarafına yayılmış binlerce, milyonlarca adsızdan biridir. O da başkaları için çalıştı. Ama kendisi için yaşadı ve kendisiyle doydu.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 408
Ağırlık : 408
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺146,00
Tükendi

Lise, Üniversite ve diğer bazı kurumlarda Türk edebiyatı dersleri genellikle metin çözümlemelerine dayanmaktadır: Metinlerden hareketle dönemi, nesli ve şairleri anlama çalışması modern edebiyat eğitim ve öğretiminde önemli bir yöntemdir. Bu çerçevede biz de bu eserde Tanzimat dönemini temsil niteliğine sahip şairlerden seçtiğimiz şiirleri alanının uzmanı olan ve değişik üniversitelerde görev yapan hocalara çözümlemelerini yaptırdık. Bu şiir çözümelemeleri, Tanzimat Dönemi Türk şiirini daha iyi anlamaya ve hissetmeye kılavuzluk edecek şekilde açık, anlaşılır bir üsluba, eğitici öğretici bir yönteme ve tasnif edilmiş bilgilere sahiptir. Eserin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine, öğretmenlerine ve Türk şiirine ilgi duyan herkese çok yararlı olacağını umuyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 536
Ağırlık : 536
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺225,00
Tükendi

Bu romanda, Kudüs’e ailesinin zoruyla taşınan on yaşındaki Esty ile o topraklarda yaşam mücadelesi veren Filistinli Aksa’nın “Zeytindağı’nda başlayan arkadaşlıkları ve Esty’nin ailesinden gizli buluşabilmek için aralarında portakalı şifre olarak tanımlamış” iki küçük kızın masum hikâyesine tanık olacaksınız.

Esty ve Aksa’yı birbirlerinin karşısına çıkaran Allah’tı. Elbet bunun bir sebebi vardı. Hiçbir şey birer tesadüf değil, her şey birer tevafuktan ibaretti. Bu iki küçük kız finali oynayacaktı ama perdeyi kader kapatacaktı…
Cahit Zarifoğlu’nun da dediği gibi,

KUŞLAR BİLE KADERLE UÇARDI…


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 252
Ağırlık : 252
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺96,00
Tükendi

Bazı gençlerin zannettiği gibi ebedi sevginin yalnız romanlara mahsus bir şey olmadığını ben hayatımla ispat edeceğime eminim.
Reşat Nuri Güntekin, yaşamı boyunca roman, hikâye, tiyatro, çeviri ve gezi notlarıyla bilinen bir yazar olmuştur.
Fakat madalyonun ters tarafında kendi deyimiyle "kalabalıklar içinde yalnızlıktan" hoşlanan Reşat Nuri, eşi Hadiye Hanım'a yazdığı mektuplarda bilinmeyen yönleriyle ya da tam da hayatın ortasındaki kimliğiyle karşımıza çıkar.
Genç ve âşık bir öğretmen, karısından ayrı kalan bir koca, hayat mücadelesi veren bir adam...
Hadiye Hanım ve Reşat Nuri'nin hayat macerası hepimizinki gibi zor, telaşlı ve değişken. Reşat Nuri Güntekin'in 1927 ile 1941 yılları arasında yazdığı bu mektuplarda onların değişen hayatlarını okuyacaksınız. Değişmeyen tek şey ise aralarındaki büyük aşk ve bitmeyen bir tahassür...

 

₺116,76
Tükendi

Hatıralar I


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 510
Ağırlık : 510
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00
Tükendi

‘Dünya yıkılacak olsa bile adalet yerini bulmalıdır’

On dokuzuncu yüzyılda padişahın davetiyle İstanbul’a gelmiş bir İtalyan ressamın, kayıp olduğu düşünülen gizemli tablosu, şans eseri bulunduktan seksen yıl sonra sergilenmek üzere Londra’ya gönderilir. Ancak Londra’da büyük skandala yol açan bir gelişme yaşanır. Bu olayın arkasındaki karanlık ağın ucu en yüksek yerlere kadar uzanmaktadır.

Avukatlığa başlamanın eşiğindeki Murat, Avukat Rüya, Savcı Koray ve Komiser Tarık, farklı yönlerden başladıkları ve sonra güç birliği içinde sürdürdükleri araştırmaları sonunda gerçeğe ulaşacaklar mı? Birbiriyle iç içe birçok karmaşık ilişkinin her anını kuşattığı olaylar zincirinin düğümü çözülebilecek mi? Heyecan, gerilim ve sürprizlerle dolu bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.

Sahte Sultan, Mahfi Eğilmez’in polisiye türünde ikinci romanı. Hititlerle ilgili çok ilgi çeken iki belgesel tarihi öykü kitabından (Anitta’nın Laneti, Hattuşa’dan Kaçış) sonra polisiye türündeki ilk romanı olan Inferis de çok satanlar listesinde haftalarca üst sıralarda yer aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13.4 / 19.8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺124,00
Tükendi

‘Güneş, ay ve gerçekler uzun süre saklanamaz.’

Mahfi Eğilmez bu romanında kamu ihalelerindeki yolsuzlukları araştıran bir maliye müfettişini, o yolsuzluklarla bağlantılı görünen cinayeti aydınlatmaya çalışan polis komiserini, aynı konuyu farklı açıdan soruşturan savcıyı ve olayların peşinden koşan bir gazeteciyi nefes nefese bir takip içinde buluşturuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 368
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2020
₺136,00
Tükendi

Sözlü edebiyat geleneğimizde yer alan kimi hurafeler, umacılar, cinler, periler zaman içinde yazılı edebiyatımıza, roman ve hikâyelere de konu olmuştur.

Bunlardan en önemlisi ve en ünlüsü Gulyabani’dir. Hüseyin Rahmi Gürpınar bu romanda, ürküntü veren korkutmacaları kişisel çıkarlarına alet eden bir köşk sahibinin hikâyesini anlatmaktadır.

Yazar, halkın kör inançlara kapılıp nasıl kolayca kandırılabildiğini gerçekçi bir anlayışla yansıtır.

Gulyabani, edebiyatımızın her dönem ibretle okunan klasiklerinden biridir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2020
₺52,00
Tükendi

Yazarın toplumsal eleştiri ağırlıklı son yapıtı...

Sırça Köşk, Sabahattin Ali’nin son dönem öykülerinden oluşuyor. Yazarın “masal” olarak nitelendirdiği bazı öyküleri yüksek dozda toplumsal eleştiri içeriyor. Diğer öyküleri ise 1930’ların Türkiye’sine ilişkin ilginç insan manzaraları çiziyor.

Sırça Köşk’ü 1947’de ilk kez okurlara sunan yayınevi olarak aslına sadık biçimde sunuyoruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺52,00
Tükendi

Yazarın en çok okunan romanlarından...

Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan adlı bu romanında, bize erken Cumhuriyet döneminde Balıkesir’de başlayıp İstanbul’a uzanan bir aşk öyküsü sunuyor. Bu aşk öyküsündeki kişiler, toplumsal yapı farklılıklarıyla, dünya görüşlerindeki uyumsuzlukla öne çıkıyorlar. Toplumsal gerçekçi edebiyatımızın başyapıtları arasında sayılan İçimizdeki Şeytan, kırsal kökenli ve kentli bireylerin özlem, ihtiras ve tökezlemelerini canlı bir üslupla yansıtıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2020
₺84,00
Tükendi

Sabahattin Ali, Yeni Dünya’da, diğer eserlerinde olduğu gibi gözleme dayalı bir anlatımla yaşanan olayların çelişki ve tedirginliklerini yansıtmaktadır. Bu öykülerde ayrıca “hüzün” ve trajik durumlar yazarın dünya görüşüyle de örtüşmektedir.

Bir olgunluk dönemi eseri olan Yeni Dünya’da köy ve kasaba insanlarının gündelik yaşamları alabildiğine yalın bir dille öyküleşmektedir. “Hasanboğuldu” adlı öykü filme de çekilmiştir.

Kürk Mantolu Madonna ile aynı yıl yayımlanan bu öyküler, sıradan gibi görünen kahramanların tutkularına ve sarsıcı serüvenlerine yer vermektedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,4 / 19,8
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺50,00
Tükendi

"Yusuf lambanın sönmeden evvel verdiği dalgalı ve kırmızı aydınlıkta, karşı sedirde oturan Şakir'in cebinden tabancasını çıkardığını görmüş ve kendisi de kamçıyı bir kenara fırlatarak gocuğunun cebinden Nagant’ını çekmişti."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺25,74
Tükendi

"Bu sırada köprüye çıkmışlardı. Hep beraber İstanbul tarafına doğru yürüdüler. Ömer’in, teyzesinin şişman ensesinden kaydırdığı gözleri hiç lafa karışmadan yanlarında giden genç kızın bakışlarıyla karşılaştı."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 272
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺27,30
Tükendi

"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺20,28
Tükendi

"Onun nasıl bir dikkatle beni dinlediğini, gözlerini nasıl, söz haline getiremediğim taraflarımı da anlamak ister gibi yüzümde gezdirdiğini gördükçe büsbütün açılıyordum..."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺21,84
1 2 3 ... 20 >

Türk Edebiyatı Yazarları

Edebiyat insanın birçok alanda gelişimine katkı sağlayan sanat dalı olmaktadır. Farklı dönemlerde ortaya konulan eserlerin ortaya konulmasını sağlayan Türk yazarlar kaleme aldıkları en iyi Türk romanları ile yazıldığı döneme ışık tutmaktadır. Okur bu eserler sayesinde geçmişle olan bağını kurup geleceğe yön verebilmektedir. Farklı dönemlerde yazınsal eserler veren Türk yazarlar listesi oldukça uzun tutulmaktadır. Her dönemin kendine has özelliklerini bünyesinde barındıran yazarlar ve eserleri toplumun yaşantısına ayna olmaktadır. Okuyucu bu yazarlar sayesinde dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi sahibi olabilmektedir.

Türk edebiyatı tarihi farklı dönemlere ayrılarak incelenmektedir. Her dönemin kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Dönem yazarının edebi kişiliği ve eserde kimliği de her edebi dönemde farklılık göstermektedir. Türk edebiyatı tarihi boyunca eserler ortaya koyan birçok önemli Türk yazarlar bulunmaktadır.  Bunlardan bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Şinasi
  • Namık Kemal
  • Ahmet Haşim
  • Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Arif Nihat Asya
  • Ahmet Kutsi Tecer
  • Cemal Süreya
  • Oğuz Atay
  • Cahit Sıtkı Tarancı
  • Halikarnas Balıkçısı
  • Halid Ziya Uşaklıgil
  • Reşat Nuri Güntekin
  • Sabahattin Ali
  • Tevfik Fikret
  • Eflatun Cem Güney
  • Oğuz Atay
  • Aziz Nesin
  • Haldun Taner
  • Halide Edip Adıvar
  • Namık Kemal
  • Ömer Seyfettin 

Türk Edebiyatı Eserleri

Türk edebiyatı tarihinde yüzyıllar boyunca yazılı ve sözlü eserler ortaya konmaktadır. Bu eserler toplumun değer yargıları dikkate alınarak yazılmaktadır. Sosyolojik etkenlerin yanı sıra dönemsel olarak değişen olayların etkisi ile ortaya konulan eserlerde kalıplar ve gelenekler değişebilmektedir. 

Türk edebiyatın Batı etkisine girmesiyle birlikte sözlü geleneğin yerini yazılı eserler almaya başlamıştır. Yazılı türler arasında yer alan roman, tiyatro, deneme ve eleştiri gibi türler sözlü eserlerden daha fazla yazılmaktadır. Türk edebiyatı 19. yüzyılda Tanzimatın ilanıyla birlikte gelişim göstermiştir. Bu sebeple toplumun siyasi alanda yenilik ve değişikliği eserlere de yansıtılmıştır. Eserler ait olduğu Türk toplumunun ve yazıldıkları dönemin özelliklerini okuyucuya yansıtmaktadır. 

Sözlü edebiyatın yerini Batı kaynaklı eserlerin almaya başlamasıyla Türk edebiyatında geniş çeşitliliğin oluşması sağlanmıştır. Bu dönem eserlerinde toplumsal sorunlar ve problemler gerçekçi bir dil ve üslupla kaleme alınmıştır. Zaman içerisinde gittikçe çoğalan Türkçe romanlar  geniş okuyucu kitlesine hitap edebilmektedir. Yazıldığı dönemin özelliklerini ve detaylarını okuyucusuna sunan Türk roman kitapları ortaya koyduğu duygu ve düşünceleri belirli bir edebi türe uygun olarak kaleme alınmıştır. Yazılan eserler sayesinde toplumun düşünce yapısı, kültür ve uygarlık birikimleri de yeni nesillere aktarılmaktadır.

Türk Edebiyatı Klasikleri

Her toplum kendi kültür ve değerlerini sanata aktarması farklılık göstermektedir. Toplumların yaşadığı coğrafya, gelenek ve görenekleri sanat anlayışlarına etki eden etkenler arasında yer almaktadır. Farklı toplumlarda meydana gelen değişimler ve yenilikler de toplumların sanat anlayışını etkileyen önemli etkenler arasında yer almaktadır. Bu sebeple klasik haline gelen eserlerin belirli değişim ve yeniliklerin etkisinde kaldığı bilinmektedir. 

Okuyucuların yeni keşifler ve değer yargıları kazanmasını sağlayan Türk edebiyatı klasikleri gelecek nesillere bırakılan miraslar olmaktadır. Önceden edinilen bilgileri yeniden zihinlerde canlandıran Türk edebiyatı kitapları özel eserler olmaktadır. Türk klasikleri toplumunun kültür ve medeniyet değerlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. 

Uzun yıllar geçse de tekrardan okunduğunda aynı hissiyatı yansıtan Türk klasikleri her okunduğunda farklı ve yeni bilgiler sunmaktadır. Bu sayede klasikler her okunduğunda farklı bilgiler edinilmesine olanak sağlamaktadır. Gerçek hayatla paralel konuların eserlerde işlenmesi sürükleyici bir anlatım tarzının oluşturulmasını sağlamaktadır. 

Türk klasikleri listesi içerisinde yer alan kitaplar her okurun kitaplığında bulunması gereken eserler içerisinde yer almaktadır. Türk edebi romanları toplumun değer ve yargılarının gelecek nesillere aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Edebiyat yazarları toplumun gelenek ve görenek gibi kültür izlerini okuyucuya aktarmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Türk edebiyatı romanları yazıldıkları dönemin özelliklerini ve detaylarını ayna görevi üstlenerek okuyucuya yansıtmaktadır. 

Türk edebiyatı klasikleri listesi kendi içerisinde farklı türlere ayrılmaktadır. Türk klasikleri roman, şiir, tiyatro ve hikaye gibi alt başlıklara ayrılmaktadır. Bu eserler gerçek hayattan alıntı yapılarak veya kurmaca metinler şeklinde yazılmaktadır. Türk yazarlar tarafından kaleme alınan Türk edebiyatının en iyi romanları içerisinde de yer alan Türk edebiyatı klasiklerinden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Acımak
  • Çalıkuşu
  • Aşk-ı Memnu
  • Araba Sevdası
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Kuyucaklı Yusuf
  • Sinekli Bakkal
  • Eylül
  • Yaban
  • Zübük
  • Şair Evlenmesi
  • Vatan yahut Silistre
  • Küçük Şeyler
  • İntibah
  • Mai ve Siyah
  • Mürebbiye
  • Zehra
  • Falaka
  • Genç Kız Kalbi
  • Aşk-ı Memnu
  • İçimizdeki Şeytan

Okunması Gereken Türk Edebiyatı Kitapları 

Çeşitli türlerde ortaya konulan eserleri ile Türk edebiyatı Türk roman yazarları sayesinde dünya literatüründe kendine üstün bir yer edinmiştir. Türk edebiyatının en iyi romanları yüzlerce dile çevrilerek dünya okurları ile buluşmaktadır. En ünlü romanlara sahip olan Türk edebiyatı kitapları dünya okurları tarafından sevilerek okunan eserler arasında kendine yer edinmiştir. Oldukça derin bir edebiyata sahip olan Türk edebiyatı en iyi Türk yazarlar tarafından kaleme alınan eserler ile adını duyurmuştur. Türk edebiyat klasikleri arasında her okurun mutlaka okunması gereken Türk klasikleri olarak isimlendirdiği belli eserler yer almaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
  • Zübük – Aziz Nesin
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu- Peyami Safa
  • Hababam Sınıfı – Rıfat Ilgaz
  • Alemdağ’da Var Bir Yılan – Sait Faik Abasıyanık
  • Yılanların Öcü – Fakir Baykurt
  • Bereketli Topraklar Üzerinde – Orhan Kemal
  • Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
  • Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir
  • İnce Memed – Yaşar Kemal
  • Memleket Hikayeleri – Refik Halit Karay
  • Yaban – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
  • Hallaç – Leyla Erbil
  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Korsan Çıkmazı – Nezihe Meriç
  • Aylak Adam – Yusuf Atılgan
  • Kırk Yedi'liler – Füruzan
  • Bir Düğün Gecesi – Adalet Ağaoğlu
  • Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin
  • Bitmeyen Aşk – Pınar Kür
  • Aylin – Ayşe Kulin
  •  Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk 
  • Serenad – Zülfü Livaneli

En Çok Okunan Türk Edebiyatı Kitapları

Türkiye’de en çok okunan kitaplar arasında yer alan eserler her kesimden okuyucunun beğenisini kazanmış kitaplar olmaktadır. Bu eserler birçok okurun kütüphanesinde yer sahibi olan en iyi Türk romanları listesinde yer alan isimlerdir. En iyi Türk kitapları kategorisinde de yer alan bu eserler okuyucuların beğenisi kazanarak önerilen eserler olmaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kuyucaklı Yusuf
  • İçimizdeki Şeytan
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Çalıkuşu
  • Fatih Harbiye
  • Yaban
  • Eylül
  • İntibah
  • Acımak
  • Yaprak Dökümü
  • Araba Sevdası
  • Korkuyu Beklerken
  • Ateşten Gömlek
  • Vatan yahut Silistre
  • Yalnızız
  • Felatun Bey ile Rakım Efendi
  • Kaşağı
  • Kiralık Konak
  • Aşk-ı Memnu
  • Huzur
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
  • Şair Evlenmesi
  • Küçük Şeyler
  • Son Kuşlar
  • Zehra
  • Vurun Kahpeye
  • Dede Korkut Hikayeleri
  • Sözde Kızlar
  • Gulyabani 
  • Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
  • Falaka
  • Bir Tereddüdün Romanı
  • Dudaktan Kalbe
  • Mürebbiye
  • Genç Kız Kalbi
     
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı