“Sıfırdan” Başlıyoruz 2022 yılı daha başlamadan, gürültüsü tüm dünyayı çepeçevre sardı. İnsanlık sıkıştıran, kısıtlayan nitelikte bir yılı arkasında bırakırken, pandemi kelimesinin çoktan ortadan kalktığını göreceğiz. “Var Olmak” eşiğinden atlarken 2022 yılına; mavi gezegenimizde insana dair tüm etik değerlerin sorgulanması ve resmiyet kazanan kararların geçerliliğinin tartışılması eşliğinde başlayacağız!

2022’de Başak Burçları Kazanıyor

Bilgi Sonsuza Dek Cehaleti Yönetecektir

Şubat ayının endamı göklere sığmayacak türden olacak. Yeniay, Kova burcunda yerini aldığında son yıllarda ivme kazanan SİHA teknolojisinde ne kadar mesafe kat edildiğine şaşkınlıklarımız eşliğinde şahit olacağız.

Koç Burçları! Ne Günlerden Geçtiniz

Her Dertli Kaderi Kendine Düşman Bilir

İstanbul Sözleşmesi’nin 2011’de imzalanırken makûs bir talihe sahip olmadığını, varlığını daima koruyacağını ve seçim vaatlerine konu olmayacak kadar ihtiyaç duyulan bir yapı olduğunu da aklıselim insanlardan dinleyeceğiz.

Balık Burçları Kulak Verin, Gökyüzü Size Akıyor

Kuşaklar Değiştikçe Yönümüz Değişiyor

Türk siyaseti üzerinde ülkemizin genç nüfusunun etkisi yadsınamaz bir gerçek olacak. Gençlerimizin yüzündeki umutsuzluk bulutları dağılmaya başlayacak.

Terazi Burçları! 2022, Düğümleri Çözecek

67. Hükümet Kuruluyor Hazır mısınız?

Ülkemiz birçok önemli badire atlatacak. Mars, yönettiği burca geldiğinde ise yeryüzünün kor ateşini artırabilir. Kendi içinde ayrışan partiler, kapanan partiler Türkiye’nin gündemini 24 saatte bir değişime uğratacak.

 

,Sayfa Sayısı 556

Ebat 13,7 x 21,5

Tür Astroloji

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751043030

₺85,40

“...Boşa geçen zamanın anlamını hangi sözcükler anlatabilirdi ki? Bu basit ama keskin düşünce, bütün diğer düşüncelerinin birbirine kenetlendiği ağlara bir bıçak gibi düştü ve bütün düşünce bağlarını koparıp attı. Öyle umutsuz, öyle kaçınılmaz bir düşüştü ki bu, birden nefesinin kesildiğini ve dizlerinin tutmadığını hissetti. Duvara yaslandı. Çiseleyen yağmurun ıslattığı bir kedi bacaklarına sürtündü. Şakaklarındaki zonklama, zamanı, yere dökülen yağmur tanelerine hapsederek yavaşlatmıştı. Bu taneler alnına damlıyor, burnunun kavisinden, birkaç günlük sakalına süzülüyor, kaybolup, yok olup gidiyordu. Zamanı elleriyle tutmayı denedi. Olmadı...”

Düşüş; hayatın anlamını, çocukluk arkadaşı iki ana karakterin İstanbul’dan Los Angeles ve San Fransisko’ya sürüklenen hayatları üzerinden felsefi, edebi, politik ve tarihi bir çerçeveye eşlik eden derin kurgusuyla sorguluyor. Bu varoluşçu sorgulama, karakterlerin yazdıkları öyküler ve izledikleri filmlerle, gördükleri rüyalar ve Platonik felsefeden postmodernizme, Aydınlanma’dan İbn-i Rüşd’e uzanan çarpıcı diyaloglarla gerçekleştiriliyor. Gerçeğin ve kayıp zamanın peşine düşme, özgürlük, erdem, bilgi, ölümsüzlük, sıradanlık, hayal kırıklığı, aşk ve yalnızlık metaforlarının satırlara başarılı bir şekilde nüfuz etmesinin yanında; Doğu-Batı karşılaşması kitabın temel çerçevesinde derin bir şekilde hissedilirken, okuyucu üst kurmaca tekniği ile roman içinde bir romanla karşılaşıyor.

Roman bir yandan Batı felsefesiyle örülmüşken, bir yandan Doğu düzleminde oryantalizm, modernleşme  ve Batılılaşma kavramlarına teorik olarak yeni bir bakış sunuyor. Yazarın yayın dünyasına attığı ilk adım olan Düşüş, karakterlerin kendilerini keşfetme yolunda sarsıcı, umutsuz aşk hikâyeleriyle birlikte; okuyucuyu düşünmeye, sorgulamaya ve anlamaya iten sürükleyici kurgusuyla ve buna eşlik eden başarılı üslubuyla derin araştırma, çalışma ve akademik bir birikimin ürünü olduğunu gözler önüne seriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 464
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺174,30

Sabahları Seven Akşamsefaları;

Covid-19 salgınının dünyayı dört bir koldan sardığı ilk dönemde, insanlardan kaçıp sadece doğallığı ve huzuru barındıran bir sığınak arayışındaki çiftin; karavan ile yaptıkları uzun, bol maceralı ve bir o kadar da sevgi dolu yolculuğunu anlatıyor.

Kitap, bu yolculuk sırasında sağlığın, doğal güzelliklerin, aile bağlarının, sevgi, saygı ve iyiliğin önemini akıcı bir üslup ve sürükleyici bir kurgu ile okuyucuya aktarıyor. Karakterlerimiz bu yolculuğun sonunda ise büyüleyici güzellikte, her şeyiyle doğal, saf ve olağanüstü sürprizlerle dolu bir yöreye ayak basıyorlar. Karşılaştıkları yörede onları neler bekliyor?

Gündemimizi uzun zamandır meşgul eden Covid-19 salgınına bir nefeslik ara vermek; gerçek  ve saf sevginin varlığına, sabahları seven akşamsefalarının mucizelerine tanık olmak isteyen okurlara...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 392
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺144,90

Celal Güzelses, müziğe ve sanata âşık bir adamın portresidir. Türk halkı onu “Şark Bülbülü” olduktan sonra  tanıdı; o, bu unvanı almadan önce Atatürk’ün övgüsüne mazhar olmuş, dönemin diğer büyük sanatçıları Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi isimler tarafından takdirle anılmıştı. Şark Bülbülü olduktan sonra hayatında bir değişiklik olmadı, yine Diyarbakır’ına döndü, ücretsiz konserler verdi, öğrencilere destek oldu, konserlere giderken yanında eşi Nevriye Hanım’ın hazırladığı yemekleri götürdü. Onu sadece bir müzik adamı olarak tanıtmak yetersiz kalır, o aynı zamanda bir öğretmen, iyilik timsali bir insan. Diyarbakır Halk Musikisi Cemiyeti’ni kurarak gençlere önayak oldu, onlarca öğrenci yetiştirdi, Diyarbakır’ın sözlü sanatını Türkiye’ye tanıttı...

Ölümünün üzerinden 60 yılı aşkın zaman geçti ama hâlâ eserleri dinleniyor, yeniden yorumlanıyor.

Elinizdeki kitap, işte böyle bir şahsiyeti yakından tanımaya olanak sağlıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺64,40

Bir sabah bambaşka biri olarak uyanan İrfan... Onu çöküntüsünden kurtarmak için götürdüğü ve çok saygı duyduğu hocadan istediklerini alamayınca ilk bulduğu kızla evlendirmeye çalışan annesi Naciye... Bu macerada kendisine yardım edebilecek tek yol arkadaşı, ahretliği, kırk yıllık komşusu, unutkanlık hastalığından mustarip Remziye... Gelin adayı, gördüğü erotik rüyaları gerçekten yaşadığı duygusuna sık sık kapılan İsmihan...

Oya Denizyaran’ın romanı tam bir karnaval! Okuduklarınızı hem çok komik hem de çok duygulandırıcı bulacağınız için gözyaşlarınızı tutamayacaksınız... Rengârenk karakterlerle dolu bir kitapla karşılaşmaya hazır olun!
Mario Levi

“Kayıpların evlerinde kaplamış oldukları alanlar bomboş, kıpırtısız duruyordu. Beklenmedik gidişleri, eskiden var oldukları yerdeki zamanı da durgunlaştırmış, saydamlaştırmıştı. Kedinin sepeti salondaki büfenin yanında olanca yalnızlığıyla Latife Hanım’ın içini burkuyordu. Canfeda, yatağının Muzaffer tarafını tek bir kırışıklık olmaksızın yarı yarıya örtülü tutuyordu. Remziye’nin eviyse bıraktığı andaki tuhaf düzen içinde hüzünle sahibinin gelişini bekleyerek eskimeye başlamıştı bile. Daha şimdiden musluk contaları paslanmış, tavanlar ve pencere pervazları örümcek bağlamış, fotoğrafların üzeri tozlanmış, şalına yansıyan güneş ışınları parlak turuncumsu rengini soldurup bozartmıştı.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 280
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺107,10

Hayali bir zaman makinesi ile geçmişe ya da geleceğe gitseniz ve son elli yılın diğer dönemlerden ayrılan özelliklerini birkaç cümle ile özetleyecek olsanız hangi konuyu vurgulardınız? Bu soruyu yanıtlarken bilişim teknolojilerindeki gelişmeleri göz ardı etmek olanaksız. Günümüzde bilişim teknolojileri, Endüstri Devrimi ile karşılaştırılabilecek güçte etkiler gösteriyor ve modernitenin gelişmeye başladığı 16. yüzyıldan beri belki de ilk kez devlet ve hukuka ilişkin temel kuram ve kurumlar üzerinde yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

Elif Küzeci, Sayısal Fil kitabında okuyucuyu modern devletin üç öğesi olan insan topluluğu, ülke ve siyasal iktidardan hareketle yeni çağın temel dinamiklerinin tartışılacağı bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculukta Aydınlanma Yüzyılı düşünürlerinin ve çağdaş yazarların rehberliğinde fiziksel olarak uzakta olan insanları buluşturan İnternet’i; Yapay Zekâ, otonom silah sistemleri, blokzinciri gibi teknolojileri ziyaret ediyor; siberalanın sınırlarında geziniyor; gözetim teknolojilerinin olası etkilerini ve Bilişim Devleri’nin siyasal konumunu tartışıyor. Edebiyat, resim ve müzik eserleri ise bu yolculuğun her durağında bizlere eşlik ediyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 532
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺198,80

“Ustaca işlenmiş sürükleyici bir hikâye. Okurlara bir armağan.” Rafia Zakaria“

Derin kesen ince bir hançer bu kitap.” Keija Parssinen

Edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’den güçlü bir aşk ve inanç hikâyesi.

Ünlü edebiyatçı bu kez kalemini sınırboylarında gezdiriyor.Ortadoğu’daki savaşın ve IŞİD zulmünün en çok etkilediği insanların, Ezidi kadınların ve çocukların yaşadıklarını cesurca aktarıyor.İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim, bir sabah, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölümünü haber masasında buluyor. İşte bu ölüm, İbrahim’i neredeyse tüm bağlarını kopardığı köklerine, Mardin’e doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve Meleknaz’la tanışmasını sağlıyor. İbrahim, ölmüş arkadaşının sevdasını devralır gibi Meleknaz’a âşık oluyor ve giderek Hüseyinleşiyor.Huzursuzluk, bir yandan Ortadoğu’nun en insafsız hallerini, savaşı, yokluğu, mülteci kamplarını ve kadın düşmanlığını gözler önüne seriyor; diğer yandan Mezopotamya topraklarının geçmişine ve bugününe empatik, sorgulayıcı bir bakış sunuyor. İnsan doğası üzerine destansı bir anlatı sunan Livaneli, asırlardır bu coğrafyada yaşayan halklara, tarihlere, inançlara ve hikâyelere ses veriyor.Türkiye’de yayımlandığı günden itibaren büyük yankı uyandıran, çevirileriyle dünya çapında okurlarla buluşan Huzursuzluk, son olarak İngilizceye çevrilerek yayınlandığı ABD’de büyük övgüler aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺101,50

İspanyolca dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında İngilizce ve Çinceden sonra üçüncü sırada geliyor. İspanya dışında 20 ülkenin resmî dili olarak dünyada yaklaşık 500 milyon insanın konuştuğu İspanyolcayı ayrıca ABD’de 48 milyon insan da konuşuyor. Bu zengin dilin son yıllarda ülkemizde orta öğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması, öğrencilere yönelik yepyeni bir sözlüğün hazırlanmasını gerekli kıldı.

Sözlüğün giriş kısmında bazı temel dilbilgisi konularına yer verildi: İspanyol alfabesi ve harflerin Türkçe okunuşları, doğru telâffuzun koşulu olan vurgu, çift sesliler, hece bölünmesi, kurallı ve kuralsız fiillerin listeleri burada yer almakta. Sözlük bölümü, gündelik konuşmada en çok kullanılan yaklaşık 10.000 İspanyolca kelimeyi içermekte ve cümlenin en önemli ögesini oluşturan fiiller örnek cümlelerle pekiştirilmiş bulunmakta. En sondaysa çeşitli sayı listelerine, günün saatlerinin kullanımına, tarihlere, günlere ve aylara yer verildi.

Dünya edebiyatına çok büyük katkıda bulunmuş bu zengin dili öğrenmek, öğrencilerimizin ufkunu genişletecek bir ayrıcalık. Kullanım cümleleriyle türünün ilk örneği olan bu sözlüğün gençlerimize yardımcı olacağına inanıyoruz.


Basım Dili : İspanyolca
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 296
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺133,00

“Ömür boyu süren bir aşk üzerine harika bir kitap.” Frankfurter Allgemeiner Zeitung

“Klasikler gibi okunan bir senfoni.” Neue Zurcher Zeitung

“Serenad, Türk edebiyatında kalıcılaşacağı gibi, dünya edebiyatında da önemli bir yapıt olarak yerini alacaktır.”
Prof. Dr. Onur Bilge Kula

“Yılın Favori Kitabı” Boston Globe Okurları - “Yılın En İyi Kitabı” PopMatters

2. Dünya Savaşı sırasında batırılan bir mülteci gemisinin hikâyesine dayanan bu etkileyici romanda, Almanya doğumlu yaşlı bir profesör, sevgili karısını en son gördüğü yeri ziyaret etmek için Amerika’dan İstanbul’a gelir. Maya Duran, İstanbul Üniversitesi’ndeki zorlu işi ile genç bir oğul yetiştirmenin zorluklarını dengelemeye çalışan bekar bir annedir. Maya, üniversitenin daveti üzerine gelen Prof. Maximilian Wagner’i ağırlamakla görevlendirilir. Başta, etrafında gelişen olaylara ve Profesör’e karşı kayıtsız görünse de altmış yıllık bu esrarengiz hikâye sayesinde kendi kökleriyle ilgili üstü kapatılan pek çok karanlık gerçeği yavaş yavaş öğrenir.

Yaklaşık 800 Yahudi mültecinin kendilerini Filistin’e taşıyan geminin Türkiye kıyılarında torpidolanması sonucu hayatını kaybettiği 1942 Struma felaketinden esinlenen Serenad, hem dokunaklı bir aşk hikâyesi hem de krizdeki insan ilişkilerinin gücünün unutulmaz bir anlatısı.

Pek çok dile çevrilen, özellikle İngilizce edisyonuyla dünyanın dört bir yanında okurlarıyla buluşan Serenad, müzik, edebiyat ve yakın tarihin iç içe geçtiği bir Livaneli romanı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺152,50

“Odada çıplak, arkası dönük bir kadın vardı. Beli ince, kalçaları genişti. Kürek kemikleri belirgindi. Narin boynu uzun saçlarının arasından belli belirsiz görünüyordu. Yataktan doğrulup tam karşıdaki aynada kadının yüzünü görmek istedi, ama boynundan aşağısı hissizdi, kımıldayamadı. Kafası dışında hiçbir uzvuna söz geçiremedi. Dehşete kapıldı. Çığlıkları içinde boğuldu. Ağzını oynatıyorsa da sesi çıkmıyordu. Tam o anda kadın yüzünü ona çevirdi. Yüzünde, gözlerinin olması gereken oyukların içi boştu. Ağzının olması gereken yerde hiçbir şey yoktu. Çıplak kadının ağzı yoktu.”

Gece yarısı çıkılan bir yolculuk, yol kenarında bulunan kırık bir telefon, Şile’de ormanlık alana fırlatılmış bir kadın cesedi...

Burada herkes biraz suçlu, herkes biraz huzursuz, herkes biraz kayıp. Burada Herkes Çıplak!

Hayatı sevgi dilenmekle geçmiş bir kadın, karanlık çöktüğünde sayıklanan gerçeklerle uyanıyor yıllardır süren kâbusundan. Kendini bulmak için çıkıyor yola, öyle bir yol ki sonunda doğum da var ölüm de. Yaşanmışlık kokan kelimelerin arasında bir suçlu ararken kendinizi bulacağınız bu roman beklenmedik sonuyla uzun süre hafızanızdan silinmeyecek.

“Elif Şakar karşımıza hem soluk kesici hem de duygulandırıcı bir romanla çıkıyor. Ataerkil bir aile yapısında, mesleği ve evliliği de dahil, hep istenenleri yapmış Nazlı’nın kendisini var etme mücadelesinde etrafındaki insanları nasıl değiştirdiğini hayranlıkla okuyorsunuz. Karakterlerin her birinin hikâyesinde ayrı bir derinlik var. Bizde farklı sorular sorma ihtiyacını uyandıran hikâyeler bunlar. Nazlı’nın çığlığı öyle çok kadının çığlığı ki...”

Mario Levi


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺112,00

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 704
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺301,70

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 720
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺308,70

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 632
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺275,80

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 796
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺338,10

Selanik’te halktan biri olarak doğdu… Adı, Mustafa’ydı… Mustafa Kemal oldu… Gazi Mareşal Mustafa Kemal oldu…
Türk Milleti’nin en büyük evladıydı… Mazlum uluslar ve Türk Milleti O’na Atatürk dedi…
34 yaşında, Çanakkale’de Truva’nın intikamını aldı…
40 yaşında, 1683’te İkinci Viyana ile başlayan Türk çekilmesini, 238 yıl sonra Sakarya’da durdurdu…
Evliliği, fırtınalı denizde bir yolculuktu…
Savaşta yendiği düşmanının, O’nun önünde saygı duruşu tarihte bir ilkti…
“Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum…” dediği günler oldu…
“Beni hatırlayınız…” sözcükleri, hüzünlü bir veda gibiydi…
“Ölüm demek böyle olacak kızım...” dediğinde, sona yaklaştığının farkındaydı… Son anı, ulu bir çınarın
köklerinin sökülmesi misali, devlerin savaşında son perdeydi…
Türk gençliğine emaneti, çok sevdiği milletine vasiyeti oldu…
Tarihin kıskandığı bir lider… Ama bir insan…
Savaşın ve barışın efendisi…
İşte O’nun hikâyesi… Belgelere ve kendi sözlerine bağlı kalarak…
Siz, çocuklarınız ve gelecek kuşaklar için yazılmıştır…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺113,40

“Ölümden korkuyor musun?”
“Ölüm korkumu öldürdüm ben.”
“Nasıl?”

“Çünkü onun, bir odadan diğerine geçmek kadar basit olduğunu biliyorum artık.” Betül Kılıç, politik ve mistik ögelerle bezeli yeni romanında bir on üçüncü yüzyıl aşk hikâyesi anlatıyor.

Felaketin Hatırası, Venedikli tüccar Lorenzo ve onun hayatına yön veren aşkından hareketle farklı dinlerden ve devletlerden olma hallerine, aşk uğruna göze alınanlara, insanın sınırlarından varlık-hiçlik tartışmalarına uzanan masalsı bir anlatı sunuyor.

Felaketin Hatırası, Anadolu tarihindeki egemenlik çatışmaları ve işgaller, saray entrikaları ve bu entrikaların halka yansımaları hakkında gerçeğe dayalı kesitler sunarken; dönemin hâkim inanışlarına, sufiliğe, büyü ve büyücülere dair de pek çok anekdot aktarıyor.

Elinizdeki roman, bir yandan aşkın ve fedakârlığın en güzel örneğini veriyor, diğer yandan ise insanın nefsi ile imtihanına, sabır savaşına dair çok şey söylüyor. Felaketin Hatırası, Betül Kılıç’ın güçlü kalemiyle…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺92,40

Napolyon; İskender, Hannibal, Sezar’ın toplamından daha fazla savaş yönetmiştir ve Avrupa’nın (Batı’nın) gelmiş geçmiş en büyük generalidir.

Napolyon’la aynı dönemde yaşayan ünlü Alman şair ve filozofu Goethe’nin Bourrienne’in Hatıraları eserinden: “Gazetecilerin, tarihçilerin ve şairlerin Napolyon’un etrafında oluşturdukları tüm bu şöhret bulutu, tüm bu hayal âlemi, bu kitabın korkutucu gerçekliği karşısında yok oluyor; fakat kahraman burada hiçbir şekilde küçülmüş olmaz; tam tersine büyür. Bundan öğrendiğimiz şey, herhangi bir kişi bunu söylemeye cesaret ettiği zaman, gerçeğin ne kadar muhteşem bir şey olduğudur. Napolyon’un hayatı kaderin eliyle yazılmış büyük bir destandır; bunun tüm anlamı kendisini, hayal gücünü başıboş bırakan kişiye değil, fakat kadere inanan kişiye açıklanabilir. 

Böylece, aynı şekilde, ölümlü bir insanın bin yılda sadece bir kez gerçekleştirdiği trajedi, bu sayfaların okuru için yeniden oluşturulmalıdır. O, bir insanın özgüven ve cesaret, tutku ve hayal gücü, çalışkanlık ve iradeyle elde edebileceği her şeyi elde etti. Bugün en yetenekli insanlara mümkün olan her yolu açmakta olan devrimler çağında, Avrupa’nın ateşli gençleri önlerinde hem örnek hem de uyarıcı olarak, Batı’daki tüm insanlar arasında en şiddetli olayları yaratan ve bunların ıstırabını çeken bu kişiden daha büyük bir adam bulamaz.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺101,50

Mussolini, 1939’da tüm faşist yetkilileri Roma’da toplayarak, şu konuşmayı yaptı: “Bir araya geldiğimiz şu saatlerde, bir fırtına sadece Avrupa haritasını karıştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kıtaları da birbirine katıyor. Bu olaylardan etkilenmememiz mümkün değil, İtalyan halkı fırtınada dümeni tutan kişiye soru sorulmaması gerektiğini iyi bilir. Balkona çıkmamı bekleyin. Balkona çıktığımda ve beni dinlemesi
için İtalyan halkını topladığımda bilin ki durum değerlendirmesinde bulunmayacağım, aksine herkese tarihi kararlarımı açıklayacağım.”

Halk, Benito Mussolini’yi Shakespeare’in Romeo ve Jülyet oyunundaki Jülyet’e benzetti ve fısıltılar başladı:
“Kaderimiz Jülyet’e bağlı.”
“Jülyet kim?”
“Hani Romeo’nun balkona çıkmasını beklediği Jülyet var ya!” Savaşın üç ila dört ay süreceğini hesaplayan Mussolini, balkona çıktı ve savaş ilanı konuşması, sadece on dakika sürdü… Savaş dört yıl devam etti ve Mussolini’nin trajik bir şekilde öldürülmesine sebep oldu…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 140
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺101,50

30 Nisan 1945 saat 13.10’da, intihar etmelerinden 50 dakika önce; Hitler, yanında Eva Braun olduğu halde, sığınağındaki toplantı salonuna geldi. Çalışma arkadaşları kadın ve erkeklerin ellerini tek tek sıkarak onlara veda etti.

Frau Goebbels altı çocuğunu öldürttükten sonra hayatına son verecekti. Hitler, Frau Goebbels’in önüne gelince, kendisinin cesaretine hayran kaldığını söyledi. Göğsünde bulunan Nasyonal Sosyalist Parti’nin altın madalyasını çıkardı ve kadının bluzuna taktı. Sonra yaveri Heinz Linge’ye dönerek kesin bir dille şunları söyledi: “Allahaısmarladık Linge. Belki de beni hayatta sizin kadar kimse tanımadı. 1935 yılından beri yanımdasınız. Gölgem oldunuz. Yaşamanızı, mutlaka yaşamanızı istiyorum. Hakkımda çok kötü şeyler anlatacaklar. Galip devletler, hakkımda en kötü şeyleri söyleyeceklerdir. Bütün yaptıklarımı, bütün eserlerimi ortadan kaldırmak isteyeceklerdir. Bu uğurda ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını biliyorum...”

Hitler ve Linge’nin yanına gelen Eva Braun da Linge’den bir ricada bulundu: “Allahaısmarladık Linge. Sizden büyük bir hizmet isteyeceğim. Eğer buradan çıkarsanız ve kız kardeşimi görürseniz, kocasının kurşuna dizildiğini söylemeyin. Yalnızca ona, kocasını Rus askerlerinin öldürdüğünü söyleyin.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺105,00

 

Şefkat Korkaklara Göre Değil: Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam İçin Bir Uygulama Kılavuzu, daha mutlu, daha sağlıklı bir yaşam sürmek ve daha doyurucu ilişkiler yaşamak için şefkatle mindfulness becerilerini geliştirmek isteyen kişilere yönelik olarak hazırlanmış bir “adım adım öğrenme” rehberidir. Kendinize karşı nazik olmayı öğrenmekle başlayacağınız, daha sonra da diğerlerine karşı nazik olmayı öğrenerek nezaket alanınızı genişletmenize yardımcı olacak olan bu kılavuz, kolay anlaşılabilir bir yapıya sahiptir ve bireysel ihtiyaçlarınıza uygun hareket etme özgürlüğü kazanmanızı sağlar.

Hem bu alanda özel eğitim almış olan uzmanlara hem de danışanlara, ya da “kalpten farkındalık” ile mindfulness pratiğini derinleştirmek isteyen herkese hitap eden Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam İçin Uygulama Kılavuzu, şefkat bilimini anlaşılır ve kapsamlı bir şekilde ele alır.

 

 

 

“Hazırlanan bu kitap, yeni bakış açıları sunarak, günlük hayatımızın manzaraları arasında gezinirken bize rehberlik ediyor. Bizi okumaya, sonrasında üzerine düşünmeye ve daha sonra da uygulama yapmaya davet ediyor. Yaşam içerisindeki alışkanlıkları nasıl tersine çevirebileceğimizi adım adım keşfetmemize ve hem dışarıya, başkalarına, hem de tazelenmek ve yenilenmek amacıyla kendi içimize olmak üzere her iki yöne doğru şefkat geliştirmemize yardımcı oluyor.” – Mark Williams, Oxford Üniversitesi, Klinik Psikoloji Profesörü

Prof. Dr. Zümra Atalay

Prof. Dr. Zümra Atalay MEF Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü öğretim üyesidir. Mindfulness Eğitmenidir. 2014 yılında Mindfulness Institute Türkiye’yi kurmuştur. Temel çalışma alanı mindfulness, mindfulness temelli terapiler, şefkat (compassion) ve şefkat temelli terapilerdir. Doktora tezi de bu iki konu üzerinedir. TUBITAK bursu ile misafir öğretim üyesi olarak bulunduğu Rochester Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde “Mindfulness ve Psikolojik İhtiyaçlar” üzerine bir proje yapmıştır. Bu konu ile ilgili Uluslararası indekslerde taranan ve ulusal hakemli dergilerde makaleleri, TÜBİTAK projeleri, ulusal ve uluslararası kongrelerde bildirimleri, yüksek lisans ve doktora düzeyinde vermiş olduğu dersleri, danışmanlığını yaptığı yüksek lisans ve doktora tezleri bulunmaktadır.

Zümra Atalay Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı (MBSR), Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi (MBCT), işyerlerinde kullanılan Search Inside Yourself (SIY), Okullar için .b foundations ve Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam (MBCL) Eğitici Eğitmenidir. EAMBA (European Association of Mindfulness Based Approaches) kurulduğundan beri aktif üyesidir. Üniversitede verdiği derslerin ve akademik çalışmaların yanı sıra Mindfulness Institute bünyesinde düzenli aralıklarla MBSR (Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı) ve MBCT (Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi) grup çalışmaları, yurtiçi ve yurtdışından alanında uzman kişiler ile çeşitli alanlara yönelik mindfulness eğitimleri ve eğitici eğitmenlikleri düzenlemektedir. Ayrıca kurumlara yönelik eğitimler ve bireysel terapi seansları vermektedir. Aynı zamanda Mindfulness ve Şefkat ile ilgili 4 kitabın yazarıdır.

 

Dr. Erik van den Brink

Amsterdam’da tıp eğitimi aldıktan sonra, psikiyatr olmak üzere Birleşik Krallık’ta eğitim görmüştür. Meditasyon alanında oldukça fazla deneyim sahibidir ve ruh sağlığına ilişkin mindfulness temelli ve şefkat odaklı yaklaşımlar konusunda uzmanlaşmıştır.

 

Frits Koster

Bir vipassana meditasyon eğitmeni, sertifikalı mindfulness eğitmeni ve sağlık uzmanıdır. Uzun yıllardır sağlık kuruluşlarında mindfulness ve şefkat eğitimi vermektedir. Altı yıl boyunca Güneydoğu Asya’da bir keşiş olarak Budist psikolojisi üzerine çalışmıştır.

 

Sayfa Sayısı 264

Ebat 13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751042149

 

 

₺126,00

“Kollarınız dövüşmek, ayaklarınız koşmak, aklınız düşünmek için yeterince kuvvetli değilse; parça parça olursunuz sizi sevenlerin (!) ellerinde...” Elinizdeki roman okuyanları yaşamın en keskin noktalarında bir gezintiye çıkarıyor. Zaman-zamansızlık, korku-cesaret, merhamet-zulüm, hatırlama-unutma ikilemleri üzerine düşündüren Gece Köpekleri, dikkat çekici bir kurguya sahip. Okurlarını aile değerlerinden ahlaki baskılara kadar bıçak sırtı pek çok konuda korkusuz bir sohbetle karşılayan yazar, kimi zaman bir sanrı kimi zaman bir haberci gibi görünen Merek ile bizleri tanıştırıyor. Levent Karakoç, yazın dünyasına giriş yaptığı romanı Gece Köpekleri ile hepimizi insan ruhunun karanlık dehlizlerine davet ediyor.

Levent Karakoç Levent Karakoç, 1971 yılında Ankara’da bir ameliyathanede doğdu. Kalp hastası olan annesine aşırı düşkün olan subay babası, doktoru uyardı doğumundan önce. “Oksijeni ihmal etmeyin… Kalbi zayıf, oksijeni ihmal etmeyin.” O zamanlar subaylar sert, babası kayaydı. Doktorlar çekinirdi. Çekindiler. Oksijeni ihmal etmediler doğum sırasında. Hemşirenin, doğumun tam ortasında annesinin ağzına oksijen yerine anestezi maskesini dayadığı ana kadar her şey normal gidiyordu Levent’in hayatında. Anne bayıldı, ıkınma refleksi durdu, Levent daha doğamadan doğum kanalında sıkışıp kaldı. Artık kendisini dışarıya itebildi mi bilmiyorum ama doktorlar dışarıdan kafasını tıbbi bir kaşıkla tutup çekerek çıkarttılar. Her bebeğin o kanalda kaldığından daha fazla kaldı ve daha çok sıkıştı Levent. Ama pes etmedi. Hayatı, bu inatla başlar işte. “Her şeyin herkes için bitmiş gibi gözüktüğü bu gün, benim mücadelemin başlangıcının ilk günüdür” lafı, belki de bu sebeple hayat düsturudur. O kanaldan kurtulup baskın karakterli, başarılı, otoriter iki ebeveyn ve bir ablanın arasına doğar Levent. Büyüyüp genç olmaya başladıkça, herkeste olmayan özelliklerini keşfeder Levent. İçinde çaresizce çırpındığı “sevilmek ve onaylanmak bataklığından” kafasını çıkartıp nefes alabildiği yegâne zamanlar, girdiği her ortamın özelliklerini keşfedip oraya uyumlandığı ve bir süre sonra da oranın en aranan kişisi olduğu zamanlar olur. Üniversite lisans diplomasına kadar eğitimini alır, en az bir yabancı dil öğrenir, iş kurar, para kazanır, ev alır, araba alır, evlenir, baba olur… Çağla birlikte gerçekler değiştiğinde, geçmiş denilen şeyin, aslında hiçbir zaman unutulmayacak bir “şimdi” olduğunu da böylece anlar. Tecrübe sahibi bir yetişkin olarak; yıllar sonra artık düşünmek, konuşmak, anlatmak için kalbinde ve beyninde depolayacak yeri kalmadığında başlar Levent’in yazım hayatı da. Toplumun gösterdiği yolla edindiği bütün avantajları bırakıp, sadece yazmaya yönelme kararını böyle alır. Bir rüyayla doğan Gece Köpekleri, yazarın yayımlanan ilk romanıdır. Bittiği halde yayımlanmamış kendi doğma zamanlarını bekleyen bir adet daha romanı ve iki yüze yakın şiiri olan Levent Karakoç, yaşanılan tüm hayatların bir yanılsama olduğunu bilir. Gerçekliğin, doğrunun, sevginin, nefretin ve kalan tüm duyguların tanımlamalarının da zamanla değişeceğini bilir. Bu sebeple yazar; özünü bilmeye, korumaya ve kıyafetlerinin üzerine yapışmamasına özen gösterir. İnsanın kendi özünün geçmişini bilmesi iyidir…

Sayfa Sayısı 248

Ebat 13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751042838

 

 

₺107,80

Dünya Şarap Atlası’nınilk baskısı, 1971’de çıktığında yayıncılık için bir dönüm noktasıydı. Şarap yarım yüzyıldan fazla bir süredir gelişiyordu ve geliştikçe karmaşık yapısını anlamak isteyen herkese sunacağı şeylerin sayısı giderek arttı. Tamamen güncel bilgilerle hazırlanan bu Atlas, şarap dünyasına yeni okuyucular tanıtacak ve eski dostları yeni bölgelere taşıyacak.

Dünya Şarap Atlası’ndaiklim değişikliğinin etkileri, sürdürülebilirliğe doğru ilerlemeler, şarap stilleri ve şarap yapımındaki bir dizi yeni teknik ve zevk yansıtılıyor. Şarap bilimindeki son radikal ilerlemelerden çok az bölge etkilenmedi ve bu metin neyin en önemli olduğunu ve hangi üreticilerin hızı belirlediğini gözden geçiriyor. Atlas boyunca, toprak, iklim ve üzüm çeşitlerine ilişkin temel bölgesel bilgiler özetlenerek okuyucuya aktarılmıştır.

Atlas, okuyucuların şaraplar ve kaynakları arasındaki bağlantıyı anlamalarına yardımcı olan, özel olarak oluşturulmuş toprak haritaları da dahil olmak üzere dünyanın şarap manzarasının 230 benzersiz ayrıntılı haritasına sahiptir. Ve açıklamalar, haritalardaki üreticilere, yerlere ve özel ilgi alanlarına işaret eder.

Dünyanın en saygın şarap yazarı ikilisi Hugh Johnson ve Jancis Robinson, her şarap severin bilgi arzusunu tatmin edecek ve okuyucuları şarap dünyasıyla güncel hale getirecek bir klasik yaratmak için bir kez daha güçlerini birleştirdi.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 22.9 / 29.2
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺851,90

“Zamane aşkları” diye nedensiz dememişler; zamana uygun dışı parlak, süslü, içi bomboş oldu aşklar...

Herkes aşkın peşinde ama aslında aradığının ne olduğundan da bulduğunda onu tanıyabileceğinden de emin değil! Öylesine şekil değiştirdi ki duygular, uğruna harcanan emek de, sevginin tanımı da, aşkı sahiplenme biçimi de bir başka artık...

Deniz ve Cansel; yıllardır süregelen bir beraberliğin içinde birbirlerinin canını acıtarak, inciterek, neşeden çok gözyaşı vererek, sadakatten uzak sürdürüyorlar hayatlarını... Sonra bir gün Güneş geliyor ve bu sarmal ilişkiden çekip alıyor Deniz’i... Onu mutlu etmeye, iyileştirmeye çalışırken, kendilerine sevgi dolu bir dünya inşa ederken fark ediyor aslında değişmeye başladığını, kalbinin rahat olmadığını, değerlerine savaş açtığını...

Aşk insanı değiştirmeli mi, tamamlamalı mı? Şifacı rolü ile giriyorsak bir başkasının yaşamına, o ilişkiden fayda gelir mi? İyileşmemiş biri, bir başkasına mutluluk getirir mi? Yalnızlık bir kader mi yoksa seçimlerimiz mi taşır bizi o istenmeyen durağa? Tüm bu sorulara yanıt ararken Güneş, aslında gerçek aşkın nasıl olması gerektiğini de öğreniyor, geride bırakarak yalan sevdaları, gelip geçici hevesleri... Ne de olsa Bazı Aşklar Yenik Başlar...

Günümüz insanının aşkla imtihanı, kendi öykülerinizi sorgulatırken, sizi içsel bir yolculuğa da çıkaracak..


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13.7 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺84,70

''Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol”

Mevlânâ

Hayatın en acı yüzüyle çok küçük yaşta tanışan ve ailesiz kalan Ahmet Bey’in münzevi hayatının ortasına bir cinayet haberi düşüyor. Usta edebiyatçı Zülfü Livaneli, bir cinayetin gölgesinde kardeşlik bağı, aşk, arkadaşlık, ihanet gibi insana dair tüm duyguların ve duygusuzlukların anatomisini çıkarıyor.

Geçmişle hesaplaşmanın bambaşka bir boyut kazandığı Kardeşimin Hikâyesi, önyargıların kırılması ve başka düşünüş biçimleri sunması bakımından da edebiyatımıza önemli bir katkı. Livaneli bu romanıyla “insan soyunun en soylu duygusu” aşkın, anlamını ve biçimlerini merak unsuruyla başarılı bir şekilde harmanlarken okuyanlara muazzam bir deneyim yaşatıyor.

Edebiyatımızın güçlü kalemi Livaneli, sadece bir cinayetin tanıklarını değil, geçmişin gölgesi yüzünden bugününü yaşayamayanların hikâyesini de anlatıyor. Elinizdeki roman, unuttuklarımıza ve hatırladıklarımıza çıplak gözle bakmamızı sağlayan, hafızalardan silinmeyecek bir insanlık anlatısı...

Kardeşimin Hikâyesi akıcı üslubu ve sürükleyici kurgusunun yanı sıra tüm muhtemel sonları geride bırakan sürpriz finaliyle başucumuza yerleşiyor.

Türkçede çok sayıda baskısı ve dünya dillerine çevirisi yapılan; yayımlandığı günden itibaren çok satan ve çok okunan kitaplar listesinde zirveyi koruyan Kardeşimin Hikâyesi, Rusça çevirisiyle de okurların beğenisini kazandı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 280
En / Boy : 13.5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺124,50

Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci’nin tarifleriyle sevdiğiniz yemekleri yiyerek de kilo vermek mümkün!
Tüm hastalıkların tedavisi aslında sağlıklı yaşam, beslenme ve diyette gizli. Günlük hayatta yemediğiniz, sevmediğiniz şeylere kilo verme uğruna katlanabilirsiniz; peki diyetten sonra fazlasıyla geri alınan kilolar ne olacak? Bu kitabın diyet listesi sevdiğiniz yemekler üzerine kurulu… Sevdiğiniz yemeklerle yaptığınız diyet sizi yormayacak ve buna bağlı olarak yasaklı şeylere büyük bir açlık beslememiş olacaksınız. Diyet bittikten sonra da sahip olduğunuz fit görünümü korumuş olacaksınız.
Kilolu olarak geçirdiğim hamilelik ve emzirme dönemlerimde bu sürecin hem fizyolojik hem psikolojik zorluklarını, biz kadınların neler hissettiğini daha iyi anladım; başta bir anne sonra bir diyetisyen olarak.
Şimdi hazırsanız sağlık yolculuğuna birlikte çıkalım. Sağlıklı, fit bir görünüme yasaklı listelerle değil sevdiğimiz şeyleri yiyerek kavuşalım.
Okuduğunuz son diyet kitabı olması dileğiyle, fit ve sağlıklı günlere..!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 8.2021
₺245,00

Leyla’nın Evi, insanlığın en yıkıcı sorunu göç ve en temel ihtiyacı barınma konularını merceğe alan bir İstanbul romanı.
Edebiyatın güçlü kalemi Zülfü Livaneli’nin gözlem yeteneği ve edebi gücüyle harmanlanan elinizdeki eser Leyla, Roxy, Yusuf ve Ali Yekta Bey’in hayatlarının birbirine karışma hikâyesini anlatıyor.
Usta edebiyatçı bu kez “mülk trajedisine” odaklanıyor. Hayatın olağan akışında bir araya gelmesi mümkün olmayan karakterler üzerinden aşktan paraya, modernizmden geleneğe, birçok konu tartışmaya açılıyor.
Bir yanda yalılarda büyüyen ve varlığını “unutmamak” üzerine inşa eden Leyla Hanım, diğer yanda “anın” hırsları ile çevrelenmiş insanlar… Bir yanda hayattaki tüm prangalarına, hatta ailesine ve adına dahi meydan okuyan Roxy, diğer yanda geçmişi sır olarak kalmaya mahkûm edilenler…
Zülfü Livaneli’nin edebiyatımızda özel bir yer edinen romanı Leyla’nın Evi, tarihi motifleri içeren zengin arka planıyla İstanbul’un değişen çehresini merkeze alırken, okurları geçmiş ve bugün arasında sorularla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Peki, bu yolculuk bir kuşak çatışması mı yaratacak, yoksa kuşaklar arası bir köprü mü kuracak?
Leyla’nın Evi, iktidar ve güç sahibi olmanın tehlikesine karşı her satırında mücadele ve umudun şarkısını mırıldanan bir Livaneli anlatısı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺249,00

“Che Guevera’nın bir kitabından başladılar yakmaya. Kitap olduğu gibi atılsa yanmazdı. Önce kitabın kapağını yırtıyorlar, sonra beşer onar sayfa tutup, dikiş yerlerinden ayırıyorlardı. İpli olanları zor ayırdılar.”
Arafat’ta Bir Çocuk 12 Mart Muhtırası’nın etkisi altında yazılan, birbirinden bağımsız sekiz hikâyeden oluşuyor. Bir kuşağın, ömrü boyunca izini taşıyacağı sürgün günlerini anlatıyor.
Usta edebiyatçı Livaneli’nin kendi hayat deneyiminden damıtarak kaleme aldığı bu hikâyeler, sürgün hayata dair olağanüstü gözlem ve tasvirlerle örülüyor.
Zülfü Livaneli, bu kez hayal kırıklığına uğramış, aldanmış, yalnız ve melankolik insanları anlatıyor.
Karakterlerin travmaları ve iç hesaplaşmaları apaçık göz önüne seriliyor. Edebiyatın en eski temalarından olan ve hâlâ güncelliğini koruyan sınırlar, gurbet ve mültecilik konularına odaklanıyor.
İsim babalığını Yaşar Kemal’in yaptığı ve ilk kez 1978 yılında yayımlanan Arafat’ta Bir Çocuk, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında ilgi gören bir edebiyat yapıtı. Almanca ve Farsça gibi dillere çevrilen, Almanya ve İsveç’te televizyona uyarlanan bu eser yeni basımıyla okurlarla buluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺228,00

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor. Türü: ROMAN

 

Sayfa Sayısı 140

Ebat 13,7 x 23 Kağıt /

İç Baskı 3.Hamur 65gr Cilt /

Kapak Sıvama Cilt Bezi / Şömiz

ISBN / Barkod 9789751042156

₺232,00

Bu kitapta fotoğraf ve görüntüyle ilgili terimler, etimolojik ve tarihsel süreçleriyle yer alıyor. • Temel terimler • Terimlerin kökeni • Tarihsel süreç • Görsel açıklamalar • Belirleyici örnekler • İngilizce karşılıklar Fotoğraf ve görüntü günlük yaşamda giderek yaygınlaşıyor. Alanın terimlerini köken ve kullanım alanları bilgisiyle, Türkçe karşılıklarıyla kullanmak isteyenler için Işıkla Resmetme Terimleri bir başvuru kaynağı niteliğinde. Dr. Levend Kılıç, Fotoğraf ve Medya Estetiği alanında profesör. Görüntü Estetiği, Video Sanatı: Eleştirel Bir Bakış, Fotoğrafa Başlarken, Fotoğraf ve Sinemanın Toplumsal Tarihi, Fotoğraf Kültürü ve Fotoğraf ve Sayısal Görüntü Terimleri Sözlüğü kitaplarının yazarı.

Sayfa Sayısı 180

Ebat 16 x 23,5

Kağıt / İç Baskı l.Hm. 90 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr. 

₺207,20

Lübeyna;
Savaş meydanında, üzerinde adının yazılı olduğu gümüş bir madalyon,
Diyarbakır’da, bir fincan mırra kahvesinin boğazda bıraktığı acı tortu,
Artvin’de, görkemli bir kayın ağacının dallarından kopup, sert dağ meltemlerinin yamaç boylarına sürüklediği
bir yeşil yaprak; alabildiğine özgür, alabildiğine uçarı...
Paris’te bir Edit
h Piaff şansonu, Zürich’te bir Lili Marleen türküsü,
İstanbul’da ise Doğu ve Batı’yı birbirinden ayıran Boğaz misali, iki yakası asla bir araya gelemeyen bir bela
paratoneriydi.
Aynı zamanda bir mağaza tezgâhtarı, becerikli bir terzi ve hatta bir tarihi e
ser kaçakçısıydı.
Ancak hepsinden önemlisi, o bir anneydi. Çocukları için gözünü kırpmadan canını verebilecek, onlar uğruna
bu dünyada her türlü zorluğa ve güçlüğe katlanabilecek fedakâr, vefakâr ve cefakâr bir anne...
İşte bu onun hikâyesi.
Tıpkı Arapçada
“sır” anlamına gelen isminin çağrıştırdığı gibi yıllarca karanlıkta kalmış, sırlarla kaplı hayatının
gizemli hikâyesi.
İçindeki fırtınalar kopan denizin dingin kalma çabaları gemileri süt liman sularda tutmaya yetmediği zaman,
kalbinden taşıp dudaklarınd
an dökülerek hayat bulan hikâyesi.
Sıra dışı bir kadının inanılmaz olaylarla dolu yaşam öyküsü...
İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde geçen 1940’lı yıllardan 2000’lere uzanan altmış yılı aşkın bir ömrün acıklı
anatomisi...
Oradan oraya savrularak geçen sürgün
gibi bir çocukluğun ardından aşkla, dostluklarla ve mutluluklarla olduğu
kadar; acılarla, zorluklarla ve kalp kırıklıklarıyla dolu bir yaşam...
Dolu dolu geçen bir yaşam...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 488
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2021
₺178,50

Film yıldızı olmak ilginç bir deneyim. Kim bilir kaç insanın hayalini süslüyorsun, kim bilir kaç bin duvarda resmin asılı, kim bilir kaç genç kız sana benzemeye çalışıyor. İşte bütün bunlara rağmen “sahici, yalın, dost bir insan” kalabilmek için Filiz Akın olmak gerekiyor.

Zülfü Livaneli 

Adını duyunca içimin titrediği Filiz; narin, duygusal, zarif kişiliğinin yanı sıra her olayı metanetle karşılayan çok güçlü bir yanı da olan arkadaşım... En umutsuz anda bile, bir umut ışığı yakalar. Hayatımda olduğu için kendimi şanslı hissediyorum. Sinemanın efsane ismi, sarışın güzeli, herkesin kalbine girmiş Filiz Akın’ım.

Türkan Şoray

Çocukken açık hava sinemasına gider gazozumuzun içine sarı leblebi atar o sihirli dünyayı seyrederdik. Sarı uzun saçları, zarafeti ve şıklığı bana hep çok farklı gelmişti. Yıllar sonra kendisini tanıdığımda sadece dış güzelliği değil ruhunun da ne kadar güzel ve gerçek olduğunu gördüm. Benim hem ablam, hem arkadaşım, hem sırdaşım oldu…

Oya Başar

Onu sözcüklerle ifade edemeyeceğim kadar çok seviyorum. Sanatına, zarafetine, asaletine, güzelliğine hayranlığım büyük. Tüm kitaplarını tekrar tekrar okurken bir yenisiyle buluşmak son günlerin en heyecan verici haberiydi. Sayfalarında kaybolmak, özlem gidermek hepimize iyi gelecek.

Ayşegül Aldinç

Eşi, benzeri olmayan efsane, hepimizin hayatına dokunan, bize ışık ve önder olan sevgili Filiz, sen sözcüklerle anlatılamazsın, sen hissedilir ve yaşanırsın... Sen alçakgönüllülüğünle ve kibarlığınla büyüleyen dostum, yine boş durmadın, bu zorlu dönemde bile yine ürettin ve bu kitabı bizlere armağan ettin, yolu açık olsun.

Tilda Tezman

Yıllardan yıllara artan bir sevgi, saygı ve tutkulu bir hayranlıkla izlediğim Filiz Akın.
En çok ve sadece Filiz Akın’ı sevdim ben. Hayatımın başrolünde hep o vardı. Tam 55 yıldır. Hiç ihanet edilmemiş koşulsuz bir sevgi bu.

Pınar Çekirge

Filiz Akın’ı daha Filiz Akın olmadan önce, bir camın arkasından görüp âşık olmuştum. Bir turizm şirketinde çalışıyordu. Camekânı bol bir işyeriydi ve biz bir sürü delikanlı bu güzel kızı görmek için öğle saatlerinde oraya giderdik. Platonik bir gençlik beğenisiydi benimkisi. Biz bunca yıl sonra beraberiz. Yani ben kırk yıl önce âşık olduğum kadınla evliyim.

Sönmez Köksal

Filiz Akın… Bana hayat veren insan. Zevkli, kaliteli, kibarlık örneği… Kanseri bile nazikçe karşılayan hayat öğretmenim. Beni hep şaşırtmayı başaran, benim en iyi arkadaşım, annem.

İlker İnanoğlu


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2021
₺85,40

Türkiye’nin 1941’den 1980’e…Askeri Müdahaleler Tarihi:

1941-1960: Ordudaki Gizli Örgütlenmeler ve Cuntalar 1957: 9 Subay Olayı 1960: 27 Mayıs Askeri Müdahalesi 1961: SKB Cuntası ve İstanbul Protokolü 1962: 22 Şubat Darbe Kalkışması 1962: 11 Havacı Subay Cuntası 1963: 21 Mayıs Darbe Kalkışması 1971: 12 Mart Muhtırası 1980: 12 Eylül Askeri Müdahalesi “ihtilal, darbe ve devrim yapılmaz; gelir…” Voltaıre (1694-1778) Bu kitap “GELİR”leri anlatıyor…

Osman Pamukoğlu

Osman Pamukoğlu’nun yayınevimizden yayımlanmış diğer kitapları şunlardır: Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok, 2004; Ey Vatan, 2004; Kara Tohum, 2005; Ayandon, 2006; Yolcu, 2007; İnsan ve Devlet, 2007; Angut, 2008; Akıllı Ol!, 2012; Siyasetin Sefaleti, 2013; Cehennemdere Kanyonu, 2013; Savaş Sanatı, 2014; Önder, 2016; Kafes, 2016; Strateji, 2016; Başka Bir Hikâye, 2017; Baş Döndürenler, 2017; Trampetler Çalarken, 2017; Hayat Karar ve Eylemdir, 2018; Kızıl Gömlekliler, 2018; Devrimlerin Efendisi, 2019; Şamil, 2019; III. Dünya Savaşı, 2019; Terörizm ve Hükümetler, 2020; Göç, 2020; İttihat ve Terakki, 2020; Sarıkamış, 2021.

 

Sayfa Sayısı 384

Ebat 13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751042514 

₺196,00

Yaygın kanı, Milli Mücadele’nin 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla başladığı yönünde. Oysa, Kurtuluş Savaşı’nın fitili, bu tarihten tam 6 ay önce Mustafa Kemal Paşa’nın İskenderun açıklarında bir İngiliz gemisini batırmasıyla ateşleniyor…

Gazeteci Mehmet Uluğtürkan, çok satanlar listesine giren Kurtuluş Savaşı romanı Madalyasız’ın ardından yazdığı bu ikinci romanında, Aralık 1918’de başlayan işgalden Adana’nın kurtuluş tarihi olan 5 Ocak 1922’ye kadar süren destansı mücadeleyi anlatıyor.

Kuvayımilliye Komutanı Tekelioğlu Sinan Yüzbaşı ile Fransız Binbaşı Pierre Mesnil’in akıl oyunlarına sahne olan Güney Cephesi’ndeki yaşananları aktaran roman, 44 kahraman Kuvvacının 700 Fransız askerini teslim alarak tarihe geçtikleri Karboğazı Zaferi’ni ve bir gizem olarak kayıtlara geçen Fransız taburunun kaybolan sancağını da konu olarak işliyor.
 
Bu kitap, resmi belgelere dayandırılarak gerçek olayların ve kişilerin yer aldığı bir tarih romanı olduğu kadar vatan için canlarını ortaya koyan Çukurovalı kahramanların yürek kabartan hikâyelerini de içeriyor.

Sayfaları çevirdikçe, hem o karanlık günlerde yaşanan tarifsiz acıları hem de bir kahramanlık destanının yangın sıcaklığını yüreklerinizde hissedeceksiniz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2021
₺94,50

Bu bir anneli öksüzler, babalı yetimler romanıdır.
Deniz ve James, iki hırpalanmış çocuk… Biri İstanbul’un, diğeri Londra’nın evladı… 1970’lerde kenar mahallenin kenarı Seyrantepe’de ve yıldızı sönmüş Streatham’da başlayan iki ayrı yaşam… Gerçek yaşam hikâyelerinden esinlenerek yazılmış iç içe geçmiş iki ayrı öykü…
Bir kardelen olan Deniz Yıldız yaşamın adaletsiz sınavlarına doğduğu andan itibaren giriyor; kimi zaman geçiyor kimi zaman kalıyor. O da James Rowe gibi kendini büyütmek zorunda kalan çocuklardan biri.
Demet Cengiz, Adımı Deniz Koydular romanında aile içi şiddetten cinsel istismara, ağır yoksulluktan ayrımcılığa görmezden gelinen tüm acıları ortaya döküyor. Biri doğuda diğeri batıda geçen iki aile içi sevgisizlik öyküsüne Türkiye’de ve dünyada yaşanan önemli siyasi ve ekonomik gelişmeler eşlik ediyor. AK Parti’nin iktidara gelişi, Ergenekon operasyonları, Haziran Direnişi gibi yakın tarihten çarpıcı olaylar
hatırlatılıyor. Boynumuza asılmış kaderlerimiz sorgulanıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2021
₺119,00

Leyla’nın Evi, insanlığın en yıkıcı sorunu göç ve en temel ihtiyacı barınma konularını merceğe alan bir İstanbul romanı.
Edebiyatın güçlü kalemi Zülfü Livaneli’nin gözlem yeteneği ve edebi gücüyle harmanlanan elinizdeki eser Leyla, Roxy, Yusuf ve Ali Yekta Bey’in hayatlarının birbirine karışma hikâyesini anlatıyor.
Usta edebiyatçı bu kez “mülk trajedisine” odaklanıyor. Hayatın olağan akışında bir araya gelmesi mümkün olmayan karakterler üzerinden aşktan paraya, modernizmden geleneğe, birçok konu tartışmaya açılıyor.
Bir yanda yalılarda büyüyen ve varlığını “unutmamak” üzerine inşa eden Leyla Hanım, diğer yanda “anın” hırsları ile çevrelenmiş insanlar… Bir yanda hayattaki tüm prangalarına, hatta ailesine ve adına dahi meydan okuyan Roxy, diğer yanda geçmişi sır olarak kalmaya mahkûm edilenler…
Zülfü Livaneli’nin edebiyatımızda özel bir yer edinen romanı Leyla’nın Evi, tarihi motifleri içeren zengin arka planıyla İstanbul’un değişen çehresini merkeze alırken, okurları geçmiş ve bugün arasında sorularla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Peki, bu yolculuk bir kuşak çatışması mı yaratacak, yoksa kuşaklar arası bir köprü mü kuracak?
Leyla’nın Evi, iktidar ve güç sahibi olmanın tehlikesine karşı her satırında mücadele ve umudun şarkısını mırıldanan bir Livaneli anlatısı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2021
₺115,50

“Che Guevera’nın bir kitabından başladılar yakmaya. Kitap olduğu gibi atılsa yanmazdı. Önce kitabın kapağını yırtıyorlar, sonra beşer onar sayfa tutup, dikiş yerlerinden ayırıyorlardı. İpli olanları zor ayırdılar.”
Arafat’ta Bir Çocuk 12 Mart Muhtırası’nın etkisi altında yazılan, birbirinden bağımsız sekiz hikâyeden oluşuyor. Bir kuşağın, ömrü boyunca izini taşıyacağı sürgün günlerini anlatıyor.
Usta edebiyatçı Livaneli’nin kendi hayat deneyiminden damıtarak kaleme aldığı bu hikâyeler, sürgün hayata dair olağanüstü gözlem ve tasvirlerle örülüyor.
Zülfü Livaneli, bu kez hayal kırıklığına uğramış, aldanmış, yalnız ve melankolik insanları anlatıyor.
Karakterlerin travmaları ve iç hesaplaşmaları apaçık göz önüne seriliyor. Edebiyatın en eski temalarından olan ve hâlâ güncelliğini koruyan sınırlar, gurbet ve mültecilik konularına odaklanıyor.
İsim babalığını Yaşar Kemal’in yaptığı ve ilk kez 1978 yılında yayımlanan Arafat’ta Bir Çocuk, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında ilgi gören bir edebiyat yapıtı. Almanca ve Farsça gibi dillere çevrilen, Almanya ve İsveç’te televizyona uyarlanan bu eser yeni basımıyla okurlarla buluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2021
₺83,50

Sana, bu çay sohbetinde yol arkadaşlığı edebilirim diye düşünüyorum. Paragraflar arasında küçük molalar da veririz şimdiki zamana dair, kim bilir? Hani o sağa sola savrularak yürüdüğümüz yollar, hani o yaşanmışlıkların köşe başları, hani o ‘U’ dönüşleri, hani o duraksamalar, hani o hızını alamayıp da duvarlara toslamalar… Hepsini, her şeyi konuşuruz. Belki, bu satırlar ile bir süreliğine de olsa yarenlik edebilirim sana. Haydi arkadaşım! Haydi tanıdığım! Hoş geldin hiç tanışıp da selamlaşmadığım insan! Sefa getirdin bu sohbete Uzak veya yakın, ne fark eder. Sen bi çay koy, laflayalım. İyi gelecek ikimize de… Selam ile…

Cem Ayaz

Yaşamı boyunca hayatı, insanı, olayları anlamlandırmaya ve üzerine düşünmeye çalışmıştır. Felsefe ile iç içe olan bakış açısıyla da bu çabalarını, yazıya ve şiire dökmüştür. İnsanlık ve doğa için aklın ve bilimin rehberliğini ilke edinmiştir. Ayrıca onun için beyaz kâğıtlar üzerinde düşüncelerini ifade etmek, bir yaşam biçimidir. Çünkü hayatı, sevinci, tasayı, umudu, umutsuzluğu, sevgiyi, nefreti, kavgayı, barışı… Yani “insan”ı yazar. An gelir göğsü kabarır, gözleri yaşarır, vatan ve Mustafa Kemal’i yazar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiyesi onun sevdasıdır ve onun büyük ülküsü için yazar. İlk eseri ‘’Vatan Kaderine Terk Edilemez’’ ile yakın siyasi tarihimize notlar düşmüştür. İkinci eseri ‘’Saat 9’u 6 Geçe, O Acının İzleri’’ ile de o büyük kaybımız, Atatürk’ümüzün aramızdan ayrılışının hazin öyküsünü sayfalara dökmüştür. Üçüncü eseri, Türk şiirine yeni bir nefes diye tanımladığı ‘’Şiirin Kitabı’’dır. Okuyucuya o eserinde ‘’Dünyayı şiir ile kucaklamaya var mısınız?’’ diye sormuştur. Dördüncü eseri olan ‘’Sen Bi Çay Koy Laflayalım’’ adlı bu çalışması ise dinlence, düşünce ve sohbet kıvamındadır. Bu kitap sohbetini sizlerle pay eden Yazar Cem Ayaz bu eserinde, hayatın içindeki yaşam öykülerinden edindiği izlenimlerini kâğıda ve kaleme dökmüştür. İzmirlidir ve Nilsu isminde bir kız evlat babasıdır.

Sayfa Sayısı 224 Ebat 13,5 x 19,5 Kağıt /

İç Baskı Siyah Beyaz 52 gr Cilt /

Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9786056973314

 

₺84,70

“Hayatın mutfağından, hepimizin eline ulaşan bu kitapta roman, hikâye ve masal aslında birbirine karışmış. Alt metinlerde ruhunuza attığı çentiklerle düşündürücü etkisi de büyük. Ele avuca sığmayan lezzetlerden zor ayrılacağınız Aşk Tatlıdır her türden okuyucuyu kendine bağlayacak gibi görünüyor. Özellikle çocukluğumuz ve ilk gençlik yıllarımıza yol almak için bir zaman makinesi gibi çalışıyor.” Ali Deniz Uslu Kapıyı çekip çıktığımda geride kalan portakal kokusuna gözlerimden akan iki damla yaş ile veda ettim. Gidilebilecek tek adresime dönmek üzere aynı uzun yolu bu sefer doludizgin, heyecandan yoksun, hiçlik duygusuna teslim halde kat ettim. Her nedense otobüs yolcuları da derin bir sessizliğin kucağında oturuyordu. Kat edilen yol birbiri ardına özenle ekleniyor ve sona ulaşmamıza geçit vermiyordu. Bu yanılsama ile bir kez daha fark ediyordum. Hepimiz tekdüze benzerlikte bir hayatı değil, içimizde yeşerttiğimiz hayali yaşıyorduk. Yaşam bu yüzden beklenmedik, kurnaz ve kendine özgü bir oyundu.

Ayşegül Ertok 1976 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okudu. Amerika’da MBA programını tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndü. Farklı markalarda ürün müdürlüğü yaptı. Aşkla evlendi, iki cana yakın çocuğun annesi oldu. Şimdilerde global bir şirkette yönetici olarak çalışmalarını sürdürüyor. Elbette elinden kalem, sofrasından da tatlı eksik olmuyor.

Sayfa Sayısı 180

Ebat 13,5 x 19,5 Kağıt /

İç Baskı Siyah Beyaz 52 gr Cilt /

Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 978975104221

₺80,50

“Mesafeli durduğumuz konular, sadece ideolojileri, fikirleri, yaşantıları içermiyor; neye mesafeliysek, o mesafelerin bedensel sembolü olarak gördüğümüz insanlardan da uzak duruyoruz. Oysa hepimizin bir arada yaşamak gibi bir sorumluluğu var ve bu sorumluluk sadece bize benzeyene, bizimle aynı fikirde, aynı dinde, aynı cinsiyette, aynı sınıfta, aynı kültürde olana karşı değil; bize hiç benzemeyene karşı da bir sorumluluktur. Herkesin herkesi kendisine benzetmeye çalışarak sadece benzerleriyle yakın bağ kurduğu bir toplumda, farklı olanlar tehdit olarak algılanabilir. Ama tanışıklığın çok olduğu bir toplumda, kimlikler ötekileştirilmeden, huzurla ve birlikle yaşamak mümkündür. O hâlde bugün, tam da şimdi, sorular sormaya, konuşmadıklarımızı konuşmaya başlamalıyız...”     Arda Erel, toplumu var eden dille ve hem ayrıştırmayı hem de birleştirmeyi başarabilen kelimelerle zamanın kaydını tutuyor. Aşk ve toplum üzerine yazdığı denemelerle tüm okurlarını konuşmaya, duvarları yıkarak aynı gökyüzünün altında buluşmaya davet ediyor...

 

Arda Erel Arda Erel, 1995 tarihinde İstanbul’da doğdu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden mezun oldu. Psikoloji, toplumbilim ve felsefeyle ilgilenen Erel’in sırasıyla Senin İçin (2016), Arayış (2017), Kendine İyi Bak (2018), ilk psikolojik romanı Sarsıntı (2019), ikinci romanı Yüz Yüze (2020) yayımlandı. Yazarın eserleri hem Türkiye’de hem de Avrupa’da çok satanlar listelerine girdi.  
Arda Erel, Galatasaray Üniversitesi’nde, sosyoloji alanında yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.

₺129,50

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor.

Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor.

Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope.

Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.

 

Sayfa Sayısı 140

Ebat 13,7 x 23

Basım Yılı : 2021 Mayıs

₺83,50

Sait Almış, öykülerinde bize küçük bir sahil kasabasının, Foça’nın içinden, derininden, kalbinden sesleniyor. O kadar ki, anlatıcının yazar değil de Foça’nın kendisi olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz.

Geçen yüzyılın yerinden yurdundan ettiği sıradan insanların şaşırtıcı dünyalarıyla, sırlarıyla, boşlukta sallanan hayatlarıyla tanışıyorsunuz.

Haftalarca dinmeyen poyraz, yüzlerce yıllık ekmek telaşı, yüzlerce yıllık aşklar, acılar, endişeler, korkular; dönüp duran mevsimler…

Foça’da zamanın hep yinelenen sesi, sessizliği…

“Ne zamanı? Hangi zamandan söz ediyorsun?” diyor Sait Almış.

Hüsnü Arkan

₺63,00

“Karanlığın olmadığı yerde tekrar buluşacağız.”

Orada karanlık yok çünkü orada batacak olan bir güneş yok.

Geçmişin, gerçeğin ve sevginin olmadığı; savaşla barışın, özgürlükle esaretin, cehaletle gücün birbirine karıştığı bir dünya. Evliliklerin Parti iktidarını güçlendirmek için yapıldığı, çocukların bu iktidarı sürekli kılmak adına casus olarak yetiştirildiği bir dünya. Winston Smith, işte böyle bir dünyada, Büyük Birader’in onu izleyen gözleri ardında gördükleriyle dayatılanlar arasında hakikati ararken kendini totaliter rejimin pençelerinde, “karanlığın olmadığı yerde” buluveriyor. “Eğer umut varsa işçidedir” diyen Smith bedenine yapılan tüm işkencelere rağmen dayanabildiği son ana kadar ikiyle ikinin dört ettiğini engizitörlere haykırmaktan geri durmuyor.

Bağlamından koparılıp sığ bir düşünceyle sosyalizm eleştirisi olarak sunulmaya çalışılsa da 1984 “reel sosyalizm” den Nazi Almanyası’na kadar her türlü totaliter rejime karşı bir başkaldırı niteliğindedir.

Ve politik dehasıyla 1948 yılından geleceğe seslenen İngiliz edebiyatının güçlü kalemi George Orwell, yarattığı bu distopik romanla 21. yüzyılda hâlâ halkları uyarmaktadır: “Karşı konulmadığı takdirde totalitarizm kazanır. ”

₺70,70

Muhsin… 16 yaşında tiyatro sevdasına mani olmaya çalışan ailesine başkaldırıp kendi yolunu çizen ve sahnede devleşerek sonsuzluğa ulaşan bir sanat devrimcisi. Açlık, parasızlık, baskı ya da savaş. O, hiçbirini engel olarak görmedi; onun için imkânsız yalnızca içi boş, kof bir kavramdı. Ve aldığı her nefesi tiyatro için harcadı. İstanbul’dan Paris’e, Paris’ten Berlin’e, Berlin’den Stockholm’e uzanan bir tiyatro aşkının ayakta alkışlanası görkemli romanı. Muhsin Ertuğrul, Orhan Bahtiyar’ın usta kaleminde alışık olduğu tiyatro sahnesinden inip, sürükleyici bir romanın başkahramanı oluveriyor. O mesleği uğruna sınır tanımadan diyar diyar dolaşırken Bahtiyar’ın baş döndüren kurgusuyla sadece akıllara değil kalplere de kazınıyor. Dünya sahnesinden bir Muhsin Ertuğrul geçti ardında ışıltılı bir iz bırakarak… “Muhsin Bey için yeni bir kitap yazılmış olmasına ne kadar sevindiğimi anlatamam. Zira son yıllarda hiç lafı edilmez oldu ve neredeyse unutulup gitti. Bugün Türk Tiyatrosunun böyle güçlü olmasına, bizlerin sağlam bir şekilde ayakta durmamıza olanak veren Muhsin Ertuğrul’un unutulup gitmesine bir tiyatrocu olarak üzülmemek mümkün değil. Muhsin Ertuğrul’un Türk Tiyatrosunun gerçek kurucusu olduğunu bilmemiz ve daha da önemlisi gelecek nesillere bildirmemiz gerek.” Haldun DORMEN “Cumhuriyetimizin kurucusu nasıl ki, başöğretmenimiz ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ise; Türk Tiyatrosunun kurucusu, koruyucusu ve bugünlere gelmesini sağlayan tiyatromuzun başöğretmeni de Muhsin Ertuğrul’dur. Ne mutlu bana onun imzası ile ‘Darülbedayi’ yani ‘Güzellikler Evi’ olan Şehir Tiyatroları ailesine katıldım. Bu kitapla başöğretmenimin uzun zaman sonra tekrar anılması mutluluk verici. Perdeler, hiç kapanmasın!” Zihni GÖKTAY

Orhan Bahtiyar 1973 yılında İstanbul’da doğdu. Moda İlkokulu, Kenan Evren Lisesi ve Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. 1985-1992 yılları arasında Adalar Su Sporları Kulübü’nde lisanslı olarak yüzdü. Ulusal ve uluslararası müsabakalarda dereceler aldı. Orhan Bahtiyar, çocukluğundan beri hayalini kurduğu romancılık için dünyanın en büyük uluslararası firmalarından birinde sürdürdüğü kariyerini bir kenara bıraktı. Tek başına çıktığı hayal avında yanına takım arkadaşları geldi zamanla. Onlardan çok şey öğrendi. “Bir hayale nasıl koşulur?” sorusunun cevabını aradılar birlikte. Takım arkadaşları kimi zaman kitaplar oldu, kimi zaman da yolculuğuna anlam katan dostları. Yolculuğu sırasında hocası Sunay Akın’ın da hayallerine ortak oldu ve birlikte insanlık tarihinin oyunlar üzerinden anlatıldığı bir oyun müzesi kurdular. İsmini de “Düştepe” koydular. İdeon Tanrıların Yolu adlı kitabı Ekim 2011’de, Elohim’in Çocukları Mart 2013’te, Hürkuş ile Göklerde adlı çocuk kitabı ise Kasım 2013’te Barut Kokulu Çiçekler 2019 yılında Aya Kitap tarafından yayımlandı. 2016 yılında Ateş Kırmızısı, 2017 yılında Yılmaz Vural ile birlikte hazırladığı İnadım İnat ve 2020 yılında Vecihi - Kara Tehlike isimli kitaplar İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.

₺137,20
Uluslararası düzeyde gözde bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yazılan iki ciltlik derleme, kapitalizmin yükselişinin ve yayılmasının uzman ve eksiksiz bir anlatımını sunar. Cilt II kapitalizme cevaplar ararken, Cilt I eski zamanlardaki uzak kökenlerini ortaya çıkarıyor. Kapitalizmin başarıları çok dikkat çekse de, kapitalizmin gelişimini kesmeye devam eden krizlerin yanı sıra dini, felsefi ve siyasi eleştiriler de dikkat çekiyor. Kapitalizmin tarihi, Batı’nın tarihiyle geleneksel olarak bağlantılı olmasına rağmen, bu ciltler kapitalizmdeki bölgesel değişiklikleri dikkate alarak ve rakiplerine kıyasla eşsiz bir inceleme sunarak küresel bir bakış açısı kazanıyor. CİLTLERİN LİSTESİ CİLT I Kapitalizmin Doğuşu: İlk Kökenlerinden 1848’e CİLT II Kapitalizmin Yayılışı: 1848’den Günümüze
₺286,30

Uluslararası düzeyde gözde bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yazılan iki ciltlik derleme, kapitalizmin yükselişinin ve yayılmasının uzman ve eksiksiz bir anlatımını sunar. Cilt II kapitalizme cevaplar ararken, Cilt I eski zamanlardaki uzak kökenlerini ortaya çıkarıyor. Kapitalizmin başarıları çok dikkat çekse de, kapitalizmin gelişimini kesmeye devam eden krizlerin yanı sıra dini, felsefi ve siyasi eleştiriler de dikkat çekiyor. Kapitalizmin tarihi, Batı’nın tarihiyle geleneksel olarak bağlantılı olmasına rağmen, bu ciltler kapitalizmdeki bölgesel değişiklikleri dikkate alarak ve rakiplerine kıyasla eşsiz bir inceleme sunarak küresel bir bakış açısı kazanıyor.

 

CİLTLERİN LİSTESİ

 

  CİLT I

Kapitalizmin Doğuşu:

İlk Kökenlerinden 1848’e

 

 CİLT II

Kapitalizmin Yayılışı:

1848’den Günümüze 

₺315,00

Arka Kapak Yazısı

Türkler 9. yüzyıldan itibaren Orta Doğu’da Arapları ve Persleri askeri yeteneklerinin yanı sıra hem toplum yönetimi becerileri hem de entelektüel yapıları ile etkilemişler ve bu nedenle de destansal Binbir Gece Masalları’nda kendilerine yer edinmişlerdir. 10. yüzyıldan itibaren gerçek anlamda Müslüman Türk devletleri süreci başlamış ve kesintisiz bir şekilde tarih sahnesinde adlarından söz ettirmişlerdir. Karahanlılar, Gazneliler, Harezmşahlar, Selçuklular, Memlûkler, Timurlular ve Babürler’in bulundukları coğrafyalarda etkileri yadsınamaz. Savaşçı kişiliklerine rağmen Türkler, binlerce yıldır devletçi bir tarihe sahip olarak büyük uygarlıklar kurup dünya medeniyetlerine çeşitli olumlu katkılar yapmış bir ulustur. Bugün UNESCO’nun Dünya Miraslar Listesi’nde bulunan bir çok mimari şaheseri insanlığın beğenisine sunmuşlar ve ayrıca dünyaya yoğurt ve kahve gibi birçok kültürel unsur tanıtmışlardır. İslamiyet’ten Sonra Türkler, bu ulusun Uzak Doğu’dan Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya geniş coğrafya üzerinde yayılarak uzun süre dünya tarihinde derin bir iz bıraktıklarını ve Yeni Çağ’da da Osmanlılarla dünya tarihinin ilk süper gücüne sahip olduklarını belirtmektedir

Yazar Özgeçmişi
Dr. Erol Yorulmazoğlu Dr. Erol Yorulmazoğlu ABD doğumlu olup evli ve üç çocuk babasıdır. Medikal onkolog (kanser uzmanı) ve hematolog (kan hastalıkları uzmanı) olarak İllinois eyaletinin en büyük özel onkoloji grubunun ortaklarından biridir. Yaşamının, ilkokuldan lise sonuna kadar olan zamanı Türkiye’de geçti. Anneannesi Nuriye İdil, 23 Nisanlarda çıkan Atatürk’ün bir fotoğrafında kucağında bulunan beyaz başlıklı kızdır. Onun babası 23 Nisan 1920 birinci dönem milletvekillerinden ve Kuvayı Milliyeci Sıtkı Gür’dür. Kocası da 1990’lı yıllarda TRT’nin “Cumhuriyet’e Kanat Gerenler” belgesel dizilerinden birinde işlenen ve Atatürk’ün California’ya eğitim için yolladığı yazarın dedesi Reşat İdil’dir. Dedesi, Atatürk’ün sağladığı olanaklar ile Berkeley’den ziraat mühendisi olarak gelip Manisa’dan başlayarak savaş sonrası ilk bağcılığı başlatan kişidir. Dr. Erol Yorulmazoğlu, daha önce Türk Amerikan derneklerinde çeşitli görevler yapmıştır. Bir doktor ve eğitimci olan Yorulmazoğlu, Chicago’daki Türk Amerikan Okulunda bir süre tarih öğretmeni sıfatı ile gönüllü olarak çalışmıştır. Çok yönlü bir gezgin olan Yorulmazoğlu, Orta Asya’daki birçok tarihi yeri ziyaret etmiştir. Türk tarihi üzerine yetişkinlere ve çocuklara ders vermekten zevk almaktadır. Türkiye dışında yaşayan Türk gençlerini, kültür ve tarihlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak amacıyla eğitmek konusunda tutkuludur.
 

Kitap Adı İslamiyetten Sonra Türkler
Kitap Yazar Adı Erol İ. Yorulmazoğlu
Yayıma Hazırlayan Mehmet Bozkurt
Kapak Uygulama Ayça Ateş
Sayfa Tasarım Ayça Ateş - Şenol Alanbay
Sayfa Sayısı 656
Dağıtım Tarihi 20.05.2021
Ebat 13,5 x 21
Kağıt / İç Baskı 111.Hm. 52 gr.
Cilt / Kapak American Bristol 230 gr.

 

₺235,20

Arka Kapak Yazısı
Dünya tarihine bakıldığında Türklerin yeryüzünün en eski uluslarından biri olduğu görülmektedir. Türk dili de binlerce yıllık var olan bir dildir. Kadim uygarlıklardan olan Çin’in ilk çağlardan beri komşuluğunu yapan Türkler, yalnızca bu Uzak Doğu medeniyetinin gelişimine katlı sağlamamış; İran, Hindstan gibi köklü uygarlıklar üzerinde de kalıcı izler bırakmıştır. Türklerin Avrupa medeniyetinin, bilhassa siyasi ve demografik gelişiminde de derin tesirleri olduğu bilinmektedir. Eski Türklerden günümüze ulaşan izlerin bir kısmı, “kalıcı eserler” şeklinde değerlendirilerek Dünya Mirası olarak tanınmış ve UNESCO’nun Dünya Miraslar Listesi’nde yer almıştır. Bu kitap, zengin Türk tarihinin, milattan önceki devirlerden, İslamiyetin kabulüne kadar olan uzun zaman dilimindeki gelişim süreçlerini sizlere sunmaya çalışmıştır.

Yazar Özgeçmişi
Dr. Erol Yorulmazoğlu Dr. Erol Yorulmazoğlu ABD doğumlu olup evli ve üç çocuk babasıdır. Medikal onkolog (kanser uzmanı) ve hematolog (kan hastalıkları uzmanı) olarak İllinois eyaletinin en büyük özel onkoloji grubunun ortaklarından biridir. Yaşamının, ilkokuldan lise sonuna kadar olan zamanı Türkiye’de geçti. Anneannesi Nuriye İdil, 23 Nisanlarda çıkan Atatürk’ün bir fotoğrafında kucağında bulunan beyaz başlıklı kızdır. Onun babası 23 Nisan 1920 birinci dönem milletvekillerinden ve Kuvayı Milliyeci Sıtkı Gür’dür. Kocası da 1990’lı yıllarda TRT’nin “Cumhuriyet’e Kanat Gerenler” belgesel dizilerinden birinde işlenen ve Atatürk’ün California’ya eğitim için yolladığı yazarın dedesi Reşat İdil’dir. Dedesi, Atatürk’ün sağladığı olanaklar ile Berkeley’den ziraat mühendisi olarak gelip Manisa’dan başlayarak savaş sonrası ilk bağcılığı başlatan kişidir. Dr. Erol Yorulmazoğlu, daha önce Türk Amerikan derneklerinde çeşitli görevler yapmıştır. Bir doktor ve eğitimci olan Yorulmazoğlu, Chicago’daki Türk Amerikan Okulunda bir süre tarih öğretmeni sıfatı ile gönüllü olarak çalışmıştır. Çok yönlü bir gezgin olan Yorulmazoğlu, Orta Asya’daki birçok tarihi yeri ziyaret etmiştir. Türk tarihi üzerine yetişkinlere ve çocuklara ders vermekten zevk almaktadır. Türkiye dışında yaşayan Türk gençlerini, kültür ve tarihlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak amacıyla eğitmek konusunda tutkuludur.

Kitap Adı İslamiyetten Önce Türkler
Kitap Yazar Adı Erol İ. Yorulmazoğlu
Yayıma Hazırlayan Mehmet Bozkurt
Kapak Uygulama Ayça Ateş
Sayfa Tasarım Ayça Ateş - Şenol Alanbay
Sayfa Sayısı 664
Dağıtım Tarihi 20.05.2021
Ebat 13,5 x 21
Kağıt / İç Baskı 111.Hm. 52 gr.
Cilt / Kapak American Bristol 230 gr.

 

₺240,10

Arka Kapak Yazısı
Malazgirt’in Sonrası, İmparator Alexias Komnenos’un, bulunduğu döneme göre oldukça eğitimli ve bilgili kızı Anna Komnena’nın tarihe kalıcı bir iz bırakmak çabasıyla yazdığı bir anı-kitap. Elinizdeki çalışma, dünya siyaset tarihinde, 1071-1118 yılları arasındaki özel bir dönemde TürkBizans-Haçlı ilişkilerine odaklanıyor. Özellikle dönemin taht entrikalarını, savaşlarını, ünlü şahsiyetlerini, dönemin İstanbulu’ndaki saray geleneklerini ve toplumsal yapıyı gözler önüne seriyor. Bu arada özellikle, Emir Çaka’nın öyküsünü, Ortodoks kilisesinin sapık saydığı Bogomil tarikatının önderi Basileios’un İstanbul’da dikilitaş dibinde diri diri yakılmasını, Haçlıların Anadolu’dan geçişini, Türklerle yapılan Savaşları, Büyük Selçuklu Sultanlığı ile Anadolu Selçukluları arasındaki ilişkileri, sürtüşmeleri, çatışmaları, çok ayrıntılı olarak anlatıyor. Malazgirt’in Sonrası, Bizans tarihi çalışan ve tarihi merak eden tüm okurlar için eşsiz bir kaynak kitap.

Yazar Özgeçmişi
Prof. Dr. Bilge Umar İzmir, Karşıyaka’da doğdu. Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. Aynı fakültede asistan olarak çalıştı ve doktorasını yaptı. Aynı fakültede asistan olarak çalıştı ve doktorasını yaptı. Doçentlik sınavını vererek öğretim üyeliğine atandı. Uzun yıllar Ege Üniversitesi’nin çeşitli yüksek okullarında ek görevle öğretim üyeliğinin yanı sıra müdürlük, kendi fakültesinde dekan yardımcılığı gibi görevler yaptı. Üniversiteden ayrılarak hukuk danışmanlığı ve avukatlık yaptı. Hukuk mesleği ile ilgili inceleme yazıları ile eserlerinin yanı sıra çevirileri, özellikle Türkiye’nin ilkçağ kentleri üzerindeki araştırmaları ile tanındı. Tarihi ve arkeoloji çalışmalarını sürdüren Umar, çevirmenlik de yapmaktadır. İnkılâp Kitabevi’nden yayımlanan kitapları: Ailois, Ionia, Kappadokia, Karadeniz Kappadokia’sı, Kommagene-Kuzey Mesopotiama, Lydia, Mysia, Pamphlia Isauria Lykaonia, Paphlagonia, Phrygia, Pisidia, Trakya, Troia.
 

Kitap Adı Alexiad -Malazgirt’in Sonrası
Kitap Yazar Adı Anna Komnena
Editör Gülşen İçeri
Çeviren Bilge Umar
Yayıma Hazırlayan Gülnur Aksakal
Kapak Tasarım Şenol Alanbay
Sayfa Tasarım Şenol Alanbay
Sayfa Sayısı 496
Dağıtım Tarihi 20.05.2021
Ebat 16 x 23,5
Kağıt / İç Baskı 111.Hm. 52 gr.
Cilt / Kapak American Bristol 230 gr.

 

₺121,80

Arka Kapak Yazısı

Bu kitap, son bir yıldır COVID-19 ile içinde bulunduğumuz pandemi sürecinin insan ve toplum psikolojisine etkisini, tarihsel bir süreçte irdeliyor. Elinizdeki çalışma, Üsküdar Üniversitesi Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde insan ve toplum bilimleri alanında akademik çalışmalarını sürdüren bilim insanları ve misafir öğretim üyeleri tarafından yazılan 12 makaleden oluşuyor. Deniz Ülke Arıboğan ve Hadiye Yılmaz Odabaşı editörlüğünde hazırlanan Pandeminin Psikopolitiği, Türkiye ve dünya tarihindeki salgın süreçleri örneklerinde insan ve toplum davranışlarını inceliyor, güncel politik tutumlar ile toplum psikopolitiği arasındaki bağlantıları ortaya koyuyor. Politik psikoloji disiplinine önemli bir katkı sağlayan bu akademik çalışma; salgınların tarihsel tasviri, salgınlara dair felsefecilerin görüşleri, ulus devlet/ulusal kimlik ve salgın ilişkisi, küresel kapitalizmin salgın bağlamında var oluşu, başta sinema olmak üzere görsel sanatlarda salgın konusunun izleyici üzerindeki etkileri, salgın sürecinde üstyapı kurumları ile öznellik, yasak, izolasyon, yalnızlık, yaşlılık ve normal kavramlarını tartışmaya açıyor. Okurlara, COVID-19’un tarih boyunca görülen ne ilk ne de son salgın olduğunu hatırlatan Pandeminin Psikopolitiği, yaşanan deneyimlerden hareketle hem bugünü ve yarını anlama çabası hem de salgınlara dair yeni sosyal ve psikopolitik anlayışlar geliştirme imkânı olarak literatürde yerini alıyor. Makaleleriyle katkıda bulunanlar: Deniz Ülke Arıboğan, Uygar Aydemir, Baver Demircan, Can Diker, Barış Erdoğan, Bahadır Kaynak, Meltem Narter, Hadiye Yılmaz Odabaşı, Ömer Osmanoğlu, Tuğba Aydın Öztürk, Nevzat Tarhan, Namık Sinan Turan.



Yazar Özgeçmişi

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamlayarak 1995 yılında St. Andrews Üniversitesi’nde Terörizm ve Uluslararası Güvenlik Okulu’nu bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde 1998 yılından itibaren doçent, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 2003 yılından itibaren profesör unvanıyla çalışmalarını sürdürdü. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Hava Harp Okulu ve Harp Akademilerinde dersler verdi. 2007-2010 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü ve bu tarihten sonra da İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği görevini üstlendi. 2016-2017’de Oxford Üniversitesi St. Antony’s College’de misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. Arıboğan halen Oxford Üniversitesi CRIC (Centre for the Resolution of Intractable Conflict) merkezinde kıdemli üye olarak akademik çalışmalarını sürdürmekte ve aynı zamanda Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Politik psikoloji alanında uluslararası çalışmalar yapan IDI (International Dialogue Initiative) yönetim kurulu üyesi ve Üsküdar Üniversitesi Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürüdür. Arıboğan aynı zamanda Dünya Sanat ve Bilimler Akademisi üyesidir. Çok sayıda ulusal ve uluslararası bildiri, kitap bölümü ve makalesi bulunan Arıboğan’ın editoryal çalışmaları Travmaların Gölgesinde Politik Psikoloji (2019), Çin’in Gölgesinde Uzakdoğu Asya (2002) ve Uluslararası İlişkiler Sözlüğü’dür (1992) ve Cumhuriyetimize Dair (2008) adlı bir de ortak söyleşi kitabı bulunmaktadır. Arıboğan’ın pek çok baskı yapmış telif eserleri arasında İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmış olanlar şunlardır: The Wall, 2019; Büyük Resmi Görmek, 2019; Terör, 2019; Uluslararası İlişkiler Düşüncesi, 2019; Duvar: Tarih Geri Dönüyor, 2017. Doç. Dr. Hadiye Yılmaz Odabaşı Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı’nda tamamlayarak 2019’da doçentlik unvanını aldı. Aynı yıl Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisansı yaptı. Halen Üsküdar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı üniversitenin Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Danışma Kurulu üyesidir. Ulusal ve uluslararası bildiri, kitap bölümü ve makaleleri bulunan Odabaşı’nın telif eserleri şunlardır: Kurtuluş Savaşımız ve Asya-Afrika’nın Uyanışı, 2008; Pontus Macerası, 2016; Suriye’de İşgal ve Direniş (1919-1922), 2017.

 

 

Kitap Adı Pandeminin Psikopolitiği
Kitap Yazar Adı Deniz Ülke Arıboğan ve Hadiye
Yılmaz Odabaşı
Editör Mehmet Bozkurt
Yayıma Hazırlayan Gülnur Aksakal
Kapak Tasarım Gilas Coşkun
Sayfa Tasarım Ayça Ateş
Sayfa Sayısı 408
Dağıtım Tarihi 20.05.2021
Ebat 13,7 x 21,5
Kağıt / İç Baskı Siyah Beyaz 52 gr.
Cilt / Kapak American Bristol 230 gr.

 

₺159,60

Arka Kapak Yazısı
Tilda Tezman, başta Paris olmak üzere, dünyanın farklı kentlerinde izlediği tiyatro oyunlarını anlattığı ve irdelediği Oyunname II ile dünya tiyatrosunun ayrıntılı bir fotoğrafını çekmekle kalmıyor, bu sanatla ilgilenenlere kapsamlı bir kaynak kitap da sunuyor. İnsanı, insana yine insanla anlatan tiyatronun perdesinden dökülen replikler, sahnede boy gösteren oyuncular, yaşamın en kuytu köşelerine bile ışık düşüren piyesler, Oyunname II’de görselle zenginleştirilmiş akıcı bir anlatımla okurlalarla buluşuyor. Oyunname II, tiyatro sanatını daha iyi tanımak, dünya sahnelerinde neler olup bittiğini öğrenmek, hayat ve insan hakkında düşünmek isteyen herkes için değerli bir eser.
 

Kitap Adı Oyunname 2 - Ciltli
Kitap Yazar Adı Tilda Tezman
Editör Özlem Ertan
Tasarım Harun Sönmez
Kapak Fotoğrafı Tamer Yılmaz
Heykeltraş Çağdaş Erçelik
Sayfa Sayısı 320
Dağıtım Tarihi 20.04.2021
Ebat 21 x 29,7
Kağıt / İç Baskı 1.Hm. 120
Cilt / Kapak Sıvama Sert Kapak

 

₺589,40
< 1 ... 5 6 7 8 9 ... 51 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı